Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

iftira suçu ile ilgili yargıtay kararı

Yanıt
Old 29-04-2007, 14:55   #1
avukat_onur_varol

 
Varsayılan iftira suçu ile ilgili yargıtay kararı

müvekillerim olan şahıslar başkalarının kendilerini tehdit ettikleri iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlar. savcı da olayı inceledikten sonra tehdit suçunun olmadığını bu sebeple de müşteki olan müvekkilerimin iftira suçu işledikleri gerekçesiyle haklarında soruşturma başlattı. bu olayla ilgili olarak elinizde işime yarayacak yargıtay kararı varsa gönderirseniz sevinirim. teşekkür ediyorum.
Old 29-04-2007, 15:52   #2
Kayabey

 
Varsayılan

Sayın meslekaşım; Bir kaç Yargıtay kararı aşağıda
* İFTİRA

İftira suçunun oluşması için;sanığın suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye suç yüklemesi gerektiğinden, öncelikle savunmasında belirttiği şekilde müştekinin eski eşi Cemile’nin fuhuş yapıp yapmadığı yakınandan da soruşturularak araştırılmalı ve tartışılmalıdır.

(765 s. TCK. m. 285)

İftira suçundan sanık Mehmet hakkında, Türk Ceza Yasasının 285/1, 80. maddeleri uyarınca 3 ay 15 gün hapis cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin, (Mersin İkinci Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1988/1022 esas, 1989/799 karar sayılı ve 4.12.1989 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanık Mehmet tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı’nın 14.5.1990 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 17.5.1990 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:

Sanık, aşamalarda; yakınan eski eşi Cemile’nin eski karısı olduğunu, fuhuş yaptığını, kızı Rabia’nın da aynı yola düşmesi kaygısıyla, ilgili merciilere yakınma dilekçesi verdiğini belirtmiştir.

Türk Ceza Yasasının 285. maddesindeki suçun oluşması için, "suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye" suç yüklemekten söz eden Yasanın, suç tipinde kuşku ve kaygılarla yapılan yakınmayı önleyen doğrudan doğruya ve belirli kastı aradığı dolaylı ve belirsiz kastı yeterli görmediği anlaşılmaktadır.

Sergilenen savunma karşısında, gerektiğinde yakınandan da durum soruşturularak yasal tipte öngörülen suç kastının oluşup oluşmadığı araştırılmadan ve tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,

Yasaya aykırı ve sanığın temyiz iddiaları bu itibarla yerinde görüldüğünden açıklanan nedenle hükmün (BOZULMASINA), 12.9.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 29-04-2007, 15:55   #3
Kayabey

 
Varsayılan

İFTİRA
* ŞİKAYET HAKKI
* HUKUKA AYKIRILIK ÖĞESİ

Sanığın, şikayet hakkını kullanmaktan ibaret olan eyleminde, iftira suçunun hukuka aykırılık öğesinin bulunmadığı gözetilmeden mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

(765 s. TCK. m. 285/2)

İftira suçundan sanık İbrahim hakkında, Türk Ceza Yasasının 285/2; 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri uyarınca 109.500 lira ağır para cezası ile hükümlülüğüne ilişkin, (Digor Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1987/91 esas, 1990/7 karar sayılı ve 8.3.1990 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanık İbrahim tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan, Yargıtay C. Başsavcılığı’nın 25.9.1990 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 4.10.1990 tarihinde daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak:

Sanığın şikayet hakkını kullanmaktan ibaret olan eyleminde, iftira suçunun hukuka aykırılık öğesinin bulunmadığı gözetilmeden mahkumiyetine karar verilmesi,

Yasaya aykırı ve sanık İbrahim’in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükmün (BOZULMASINA), 14.11.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 29-04-2007, 16:09   #4
Kayabey

 
Varsayılan

* İFTİRA
* YAKINMA HAKKI

Oluşa göre yakınma hakkını kullanan sanığa yüklenen iftira suçunun hukuka aykırılık öğesinin ne suretle luştuğu ve sanığın yakınanların suçsuz olduğunu bilerek doğrudan kasıtla onlara suç yüklediği açıklanmadan hükümlülüğüne karar verilmesi yasaya aykırıdır.

(765 s. TCK. m. 285)

İftira suçundan sanık Hicran hakkında Türk Ceza Yasasının 285/1-3, 80. 59, 647 sayılı Kanunun 4, 6. maddeleri uyarınca 280.000 lira ağır para cezasıyla hükümlülüğüne, cezasının ertelenmesine ilişkin (Ankara Ondokuzuncu Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1990/919 esas, 1992/347 karar sayılı ve 26.3.1992 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi sanık Hicran müdafii tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığının 29.1.1993 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 3.2.1993 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak:

A- Oluşa göre yakınma hakkını kullanan sanığa yüklenen iftira suçunun hukuka aykırılık öğesinin ne suretle oluştuğu ve sanığın yakınanların suçsuz olduğunu bilerek doğrudan kasıtla onlara suç yüklediği açıklanmadan hükümlülüğüne karar verilmesi,

B- Kabule göre;

1- Sanığın yakınanlar hakkında kovuşturmaya başlamadan önce gerçeğe dönmüş bulunmasına göre, hakkında TCY.nın 285. maddesinin son fıkrası uyarınca cezasının altıda bir oranında indirileceğinin düşünülmemesi,

2- Mağdur sayısınca iftira suçunun oluşacağı ve suç çokluğunun gözetilmemesi,

Yasaya aykırı ve sanık Hicran müdafiinin temyiz ndenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğündün (HÜKMÜN BOZULMASINA), 24.2.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 29-04-2007, 16:17   #5
Seyda

 
Varsayılan

Yargıtay
4. Ceza Dairesi
E.2003/1396
K.2003/12465
T.15.12.2003

İFTİRA

SANIĞIN, GERÇEKLEŞEN MADDİ BİR OLAYI DİLE GETİREN YAKINMASINDA, NE SURETLE İFTİRA ÖZEL KASTI İLE HAREKET ETTİĞİ VE SUÇUN HUKUKA AYKIRILIK ÖĞESİNİN NASIL OLUŞTUĞU AÇIKLANIP TARTIŞILMADAN, MAHKUMİYET KARARI VERİLMESİ, YASAYA AYKIRIDIR.

5237/md. 267 (765/md.285)

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Sanığın, komşusu olan yakınanın tapulu taşınmazından, yakınan tarafından evine traktörle geçişinin engellenmesi sonucu, yolun kullanımına açılmasını sağlamak amacıyla yaptığı ve gerçekleşen maddi bir olayı dile getiren yakınmasında ne suretle iftira özel kastıyla hareket ettiği ve suçun hukuka aykırılık öğesinin nasıl oluştuğu açıklanıp tartışılmadan hükümlülük kararı verilmesi,

2- Kabule göre ise; sanığın aşamalarda rücu etmediği gözetilmeden cezanın TCY.nın 285/son maddesiyle indirilmesi;

Yasaya aykırı ve O yer C.Savcısı ile sanık Ramiz'in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15.12.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 29-04-2007, 16:19   #6
Seyda

 
Varsayılan

Yargıtay
4. Ceza Dairesi
E.2003/9214
K.2004/10421
T.25.10.2004

İFTİRA

GERÇEK BİR OLAYI YETKİLİ MAKAMLARA BİLDİRME İFTİRA SUÇUNU OLUŞTURUR.

5237/md. 267 (765/md.285)

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Sanık savunması ve yakınanların anlatımı karşısında gerçek bir olayı yetkili makamlara bildirme eyleminde iftira suçunun hukuka aykırılık öğesinin oluşmadığı ve sanığın yasal başvuru hakkını kullandığı gözetilmeden, yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi,

2- Kabule göre de; Para cezaları belirlenirken hükümden sonra yürürlüğe giren ve TCY.nın 30. maddesini değiştiren 4806 sayılı Yasa’nın 1. maddesi hükmünün gözetilmesi zorunluluğu;

Bozmayı gerektirmiş ve sanık Y.'nin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 29-04-2007, 16:20   #7
Seyda

 
Varsayılan

Yargıtay
4.Ceza Dairesi
E.2003/12309
K.2004/10499
T.26.10.2004

İFTİRADAN RÜCU ETME

YAKINANLAR HAKKINDA TAKİPSİZLİK KARARI VERİLMESİNDEN ÖNCE VE İFTİRA SUÇUNA İLİŞKİN SORUŞTURMA SIRASINDA SANIĞIN; “YAKINANLARIN KREDİ ARTTIRIMINDAKİ İMZALARIN KENDİLERİNE AİT OLMADIĞINI SÖYLEDİKLERİNDEN ŞİKAYETTE BULUNMUŞTUM” BİÇİMİNDEKİ İFADESİ GERÇEĞE DÖNME NİTELİĞİNDE DEĞERLENDİRİLMELİDİR

5237/md. 269 (765/md.285)

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak; sanığın, iftira suçuna ilişkin soruşturma sırasında, yakınanlar hakkında takipsizlik kararı verilmeden önce 30.7.2001 tarihinde C.savcısı huzurundaki " bana, Ali ve Ertuğrul kredi arttırımındaki imzaların kendilerine ait olmadıklarını söylediklerinden şikayette bulunmuştum" biçimindeki ifadesinin gerçeğe dönme niteliğinde bulunup bulunmadığı tartışılmadan ve TCY.nın 285/son maddesinin uygulanması olanağı düşünülmeden hüküm kurulması,

Yasaya aykırı ve sanık Zafer müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükümlerin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 26.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-04-2007, 08:54   #8
GÜLİZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi

Esas : 1994/3548
Karar : 1994/5744
Tarih : 28.06.1994

ÖZET : İletişim (ihtilat) öğesinin oluşması için sanığın katılanların yokluğunda meydana gelen ve hakareti oluşturan sözlerini üç kişinin bilgisine ulaştırması gerekir. İftira suçunun hukuka aykırılık ögesinin oluşması için sanığın, yakınanın suçsuz olduğunu bilerek doğrudan kasıtla ona suç yüklemeyi içermiş bulunması gerekir.

(765 sayılı TCK. m. 480/1, 485/1)

KARAR METNİ :
Hakaret ve iftira suçlarından sanık İkram hakkında TCY.nın 480/1, 273, 285/1, 71, 72; 647 s. Kanunun 4. maddeleri uyarınca 1.750.000 TL. ağır para cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin, (Çerkeş Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1992/73 esas, 1993/69 karar s. ve 16.9.1993 günlü hükmün temyiz yoluyla tetkiki sanık İkram tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı’nın 12.4.1994 günlü bozma isteyen tebliğnamesiyle, 15.4.1994 gününde Daireye gönderilen dava dosyası başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;

1- Oluşa göre, sanığın katılanların yokluğunda meydana gelen ve hareketi oluşturan sözlerini üç kişinin bilgisine ulaştırmadığı ve bu suretle iletişim (ihtilat) öğesinin oluşmadığı gözetilmeden hükümlülüğüne karar verilmesi,

2- Sanığın hakaret suçu ile ilgili olarak yapılan soruşturmada alınan savunmasının yakınanın suçsuz olduğunu bilerek doğrudan kasıtla ona suç yüklemeyi içermemiş bulunmasına göre; yüklenen iftira suçunun hukuka aykırılık öğesinin oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm de kurulması,

3- Kabule göre; hakaret ve iftira suçlarından en alt sınırdan özgürlüğü bağlayıcı cezalar ve para cezaları verilirken TCY.nın değişik 29. maddesi son fıkrası uyarınca gerekçe gösterilmemesi ve temel ağır para cezasının fazla belirlenmesi,

Yasaya aykırı ve sanık İkram müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28.6.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 30-04-2007, 09:16   #9
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Daha yakın tarihli bir CGK kararı. İyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu

Esas: 2005/4-17
Karar: 2005/33
Karar Tarihi: 22.03.2005

ÖZET : İftira suçu, failin suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye suç atmasıdır. Bu suçun oluşması için, şikayet veya ihbarın adliyeye yahut keyfiyeti adliyeye tevdie mecbur bir makama veya yasal takip yapacak veya yaptırabilecek bir mercie yapılmış olması gerekir. İhbar veya şikayet, failin suçsuz olduğunu bildiği, başka deyişle suçsuzluğunda kuşku bulunmayan kimse aleyhinde yapılmış olmalıdır. Bu bakımdan, gerçekte işlenmiş bir suç mevcut bulunur, ancak üzerinde kuşku ve iddianın yoğunlaşmış olması nedeniyle ihbar veya şikayet edilen kişinin suçluluğu kanıtlanamazsa, suçlanan beraat etmiş olsa dahi iftira suçunun unsurları oluşmayacaktır. Öte yandan, failin sonradan isnadından rücu etmesi, iftira suçunun oluştuğunun kabulü bakımından tek başına yeterli bir kıstas değildir. Zira, iftira suçunun faili, ihbarın asılsızlığının anlaşılması veya pişmanlık duyması gibi nedenlerle isnadından rücu edebileceği gibi, isnada maruz kalanın veya yakınlarının kişiyi mahkûmiyetten kurtarmayı hedefleyen baskı ve istekleri sonucu veya temin ya da vaat ettikleri çıkar karşılığında yahut çok başka nedenlerle de isnadından dönmüş olabilir. Bütün bu hallerde belirleyici olan husus, iftira suçu failinin, suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye ihbar veya şikayet suretiyle suç isnat edip etmediğidir.


(765 S.K. m. 285)

Dava: İftira suçundan sanık Ö.Ş.'nın TCY'nın 285. maddesinin 2 ve son fıkraları uyarınca 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Karşıyaka 1.Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 14.03.2002 gün ve 916-125 sayılı hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 4.Ceza Dairesince 17.11.2003 gün ve 27472-11464 sayı ile;

"... Yağma suçundan dolayı yakınan hakkında dava açılıp kanıt yetersizliğinden beraat kararı verilmesi karşısında, tutanaklarda; "... zanlıyı yakalayan şahıs..." olarak adı ve imzası bulunan M.E.'in tanık sıfatıyla dinlenmesi ve sanığın yakınanı yaralamadan önce anılana "... benden zorla para almak isteyen şahıs buydu ..." deyip demediği ve yağma suçunun faili olan yakınanın nasıl yakalandığı sorularak açıklattırılması ve sanığın yağma suçundan açılan davadaki ifadelerinin yakınanı cezadan kurtarmaya yönelik olup olmadığı üzerinde durularak kanıtlar birlikte değerlendirilip sonucuna göre, sanığın şikayet hakkını kullanıp kullanmadığı da tartışılarak hüküm kurulması gerekirken, eksik soruşturma ve yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi..." isabetsizliğinden bozulmuştur.

Yerel Mahkeme 22.04.2004 gün ve 83-286 sayı ile; "... sanık Ö.Ş.'nın yakaladığı ve kendisine yönelik yağmaya kalkışma suçu faili olarak kolluğa teslim ettiği S.Ç. hakkında hazırlık soruşturması sırasında verdiği tüm ifadelerde kesin ve net biçimde bu şahsı eylemin faili olarak suçlayıp son soruşturma aşamasında bu isnadından rücu etmiş olması karşısında olayın yeterince aydınlandığı, soruşturmanın genişletilmesine ve S.Ç.'ın yakalanmasına yardımcı olan tanık M.E.'in dinlenilmesine gerek bulunmadığı.." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" istekli 27.12.2004 gün ve 107459 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Sanık Ö.Ş.'nın iftira suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup bulunmadığı ve gösterilen gerekçenin yeterli olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

İnceleme konusu olayda;

7 Nisan 2001 günü 22.30 sıralarında Manisa-Menemen Karayolu üzerinde devriye gezen jandarma ekibini durduran Ö.Ş., otostop yapan birini aracına aldığını, bu şahsın falçata çekerek kendisini Çamlık bölgesine götürmek istediğini belirtip şahsın eşkalini bildirerek ihbarda bulunmuş, bundan 40 dakika kadar sonra telefon ederek, şahsı 2.Çamlık bölgesinde yakaladıklarını söyleyip görevlileri çağırmış, 10 dakika kadar sonra olay yerine giden jandarma görevlileri, yolun on metre kadar dışında, kamyonetin önünde yatar durumda bulunan S.Ç. isimli kişiyi yakalayıp gözaltına almışlar, bu kişinin üzerinde ve çevrede yapılan aramada falçata bulunamamıştır.

S.Ç.'ın Manisa Devlet Hastanesince düzenlenen 07.04.2001 15142 sayılı geçici doktor raporunda; sol omuz sınırında geniş ebatlı sıyrık ve kızarıklık, sağ deltoid bölge lateralinde kızarıklık ve sıyrık, sol gözde kızarıklık ve şişlik, saçlı deride kesi, şişlik ve hematom bulunduğu, alkolsüz olduğu, halen hayati tehlikesinin mevcut bulunduğu, beyin cerrahi uzmanı tarafından incelenmesi gerektiği belirtilmiş, gözetimden çıkışında aldırılan raporunda da benzer bulgulara yer verilmiş, bu şahsı yakalayan Ö.Ş. ile tanık M.E.'de ise darp ve cebir izi bulunmadığı saptanmıştır.

Yağmaya kalkışma suçunun mağduru Ö.Ş.; yakaladığı S.Ç.'ı jandarmalara teslim ederken, "bu şahsı yolcu diye yanıma aldım, ancak yolda falçata çekti, beni kuytu yere götürüp gasp etmek istedi, kaçtım, daha sonra arkadaşlarla aradık, Manisa Karayolunda gördüm, yakalamak için araba ile çarptım" şeklinde ithamda bulunmuş, jandarma görevlilerince yaptırılan teşhis işlemi sırasında, yine kollukta ve sulh hakimliğinde şikayetçi olarak ifade verirken benzer beyanlarla suçlamayı sürdürerek yağma failini arkadaşı M.E. ile birlikte yakalayıp teslim ettiklerini ifade etmiş, S.Ç.'ın yağmaya kalkışma suçundan tutuklanıp hakkında kamu davası açılmasından sonra bu davanın görüldüğü Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesine verdiği 11.05.2001 günlü dilekçede ve 15.06.2001 günlü oturumdaki ifadesinde ise önceki beyanlarıyla çelişki oluşturacak biçimde; yağma olayı failinin S.Ç. olmadığını söylemiş, suçlamayı tüm aşamalarda reddeden ve tutuklu olarak yargılanmakta olan S.Ç.'ın ilk oturum sonunda tahliyesine ve beraatine karar verilmiş, hükümle birlikte mahkemenin suç duyurusunda bulunması üzerine bu kez Ö.Ş. hakkında iftira suçundan kamu davası açılmıştır.

Sanık Ö.Ş. iftira suçundan mahkemece sorguya çekildiğinde; S.Ç.'ı gasp suçunun sanığı olarak teşhis ettiğini, daha sonra dilekçe vererek bundan vazgeçtiğini belirterek ayrıntılı açıklamada bulunmamış ise de, iftira suçundan mahkumiyetine ilişkin ilk hükme yönelik 28.03.2002 günlü temyiz dilekçesinde; yağma suçunun sanığı S.Ç.'ın kendisi, ailesi, yakınları ve avukatının yoğun istek ve baskısı karşısında onun hakkındaki suçlamadan vazgeçtiğini, feragat biçiminin tecrübesizliğinden kaynaklandığını, ayrıca Seracettin vekilinin, şikayetten vazgeçmenin müvekkilini kurtarmaya yetmeyeceğini bilmesi nedeniyle, kendisini mevcut olayı tamamen inkara yönelttiğini, böylelikle aslında mevcut olan olayın yokluğunu dile getirmesi sağlanarak müfteri durumuna düşürüldüğünü, esasen iftira suçunu işlemediğini belirtmiş, direnme hükmüne yönelik 04.05.2004 günlü temyiz dilekçesinde de; S.Ç. hakkındaki suçlamadan vazgeçme nedenini benzer biçimde dile getirmiştir.

Anayasa'mızın 74. maddesine göre, vatandaşların ve karşılıklılık bulunması koşuluyla Türkiye'de oturan yabancıların, kendileriyle veya kamu ile ilgili hususlarda dilek ve şikayet hakları bulunmaktadır. Bu kurumun bireylere tanıdığı hak, onların idare ve diğer bireylerle ilişkilerinde gerek "çıkarlarını koruması" gerek "özgürlüklerini kısıntısız" kullanabilmesi bakımından, devlet organlarına başvurmasını gerekli kılar. Bu başvuru, bireyin kendisi, üçüncü kişi veya kamuyla ilgili olabilir. Başvurulabilecek devlet organları da, yasama, yürütme ve yargıdır. Dilekçe hakkının yargısal alanda başlıca ortaya çıkış biçimi ise, ihbar ve şikayet hakkının kullanılmasıdır.

TCY.nın 285. maddesinde düzenlenen iftira suçu ise, failin suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye suç atmasıdır. Bu suçun oluşması için, şikayet veya ihbarın adliyeye yahut keyfiyeti adliyeye tevdie mecbur bir makama veya yasal takip yapacak veya yaptırabilecek bir mercie yapılmış olması gerekir.

İhbar veya şikayet, failin suçsuz olduğunu bildiği, başka deyişle suçsuzluğunda kuşku bulunmayan kimse aleyhinde yapılmış olmalıdır. Bu bakımdan, gerçekte işlenmiş bir suç mevcut bulunur, ancak üzerinde kuşku ve iddianın yoğunlaşmış olması nedeniyle ihbar veya şikayet edilen kişinin suçluluğu kanıtlanamazsa, suçlanan beraat etmiş olsa dahi iftira suçunun unsurları oluşmayacaktır. Yine, içeriği kanıtlanamasa dahi, gerçekleştirilen ihbar ve şikayetin bir anayasal hakkın kullanılması olarak değerlendirilebildiği hallerde, bir hukuka uygunluk nedeninin varlığı söz konusu olacaktır.

Öte yandan, failin sonradan isnadından rücu etmesi, iftira suçunun oluştuğunun kabulü bakımından tek başına yeterli bir kıstas değildir. Zira, iftira suçunun faili, ihbarın asılsızlığının anlaşılması veya pişmanlık duyması gibi nedenlerle isnadından rücu edebileceği gibi, konu olayda savunulduğu örneğe uygun biçimde isnada maruz kalanın veya yakınlarının kişiyi mahkûmiyetten kurtarmayı hedefleyen baskı ve istekleri sonucu veya temin ya da vaat ettikleri çıkar karşılığında yahut çok başka nedenlerle de isnadından dönmüş olabilir. Bütün bu hallerde belirleyici olan husus, iftira suçu failinin, suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye ihbar veya şikayet suretiyle suç isnat edip etmediğidir. O halde, iftira suçunun belirlenebilmesi bakımından, öncelikle bu husus saptanmalıdır. Bunun tespiti ise, ihbarın öncesi ve sonrasına ilişkin kanıtların sonuca varmaya elverişli olacak nitelik ve yeterlilikte toplanmasını zorunlu kılar.

Somut olayı bu açıklamalar ışığında değerlendirdiğimizde;

Yağma olayının görgü tanığı bulunmamaktadır. Ancak, Ö.Ş.'nın çalıştığı fabrikanın gece bekçisi olan tanık M.E.'e, arabasına aldığı kişinin kendisine bıçak çekip yağmaya kalkıştığını anlattığı, hemen ardından bu olayın faili olarak S.Ç.'ı birlikte yakalayıp jandarmaya teslim ettiklerine göre, gerek olayın tanık Müjdat'a aktarılış biçimi gerekse Seracettin'in yağma suçu faili olarak yakalanış tarz ve yöntemi ve bu sırada Ö.Ş.'nın kendisine karşı yağmaya kalkışan kişinin Seracettin olduğu ya da olmadığı yönünde görevlilere açıklama yapıp yapmadığı önem taşımaktadır. O halde, soruşturmanın genişletilerek tanık M.E.'in Yerel Mahkemece dinlenilip olayın bu boyutlarına açıklık getirilmesi, sanık Özgür'ün mağduru olduğu yağma suçuna ilişkin hazırlık soruşturmasındaki isnat ve ifadelerinin şikayet hakkını kullanmaya, son soruşturma aşamasında verdiği ifadenin ise yağma suçunun faili olarak yargılanan Seracettin'i suçtan kurtarmaya yönelik olup olmadığının kararda tartışılarak değerlendirilmesi ve sanığın hukuki durumunun buna göre tayini gerekir.

Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Sonuç:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,

2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.03.2005 günü tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
elektrik hırsızlığı ile ilgili yargıtay kararı S.Orhan Ceza Hukuku Çalışma Grubu 4 25-04-2007 17:25
sizce iftira suçu mu? ayanlar07 Meslektaşların Soruları 13 14-04-2007 10:10
Hayvan alım satımında satıcının sorumluluğu ile ilgili yargıtay kararı arıyorum.. nephilis Meslektaşların Soruları 4 13-04-2007 21:08
Tedbir Nafakası ile ilgili bir yargıtay kararı arıyorum.. nephilis Meslektaşların Soruları 2 10-04-2007 21:18
çekte cayma ile ilgili yargıtay veya hgk kararı ve makale arıyorum.. emrah_orbay Hukuk Soruları Arşivi 4 06-01-2007 03:27


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05869603 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.