Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Müvekkille İlişkiler

Yanıt
Old 28-06-2011, 11:35   #1
av.yağmur deniz

 
Varsayılan Müvekkille İlişkiler

Merhabalar müvekkillerime karşı fazla sorumluluk duygusu yükleniyor üzerime.Tutuklandıkları zaman aileye karşı işini başaramamış avukat gibi olduğumu hissediyorum.Ya da kaybedilen davalar da.Bu durum da ücrete dahi hak kazanamadığım gibi bir hisse kapılıyorum ve çok panikliyorum,kendimi yetersiz hissediyorum.Oysa çok rahat olmam lazım,müvekkil ne düşünürse düşünsün takmamam lazım.Nasıl bu panik ve suçlu ruh halinden çıkabilirim.Bana destek olursanız sevinirim.Duruşmlara çok rahat girmek işlerimi rahat takip etmek istiyorum.Müvekkillerimin tavırlarına da aldırış etmemek istiyorum.
Old 04-07-2011, 15:14   #2
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Merhabalar müvekkillerime karşı fazla sorumluluk duygusu yükleniyor üzerime.Tutuklandıkları zaman aileye karşı işini başaramamış avukat gibi olduğumu hissediyorum.Ya da kaybedilen davalar da.Bu durum da ücrete dahi hak kazanamadığım gibi bir hisse kapılıyorum ve çok panikliyorum,kendimi yetersiz hissediyorum.Oysa çok rahat olmam lazım,müvekkil ne düşünürse düşünsün takmamam lazım.Nasıl bu panik ve suçlu ruh halinden çıkabilirim.Bana destek olursanız sevinirim.Duruşmlara çok rahat girmek işlerimi rahat takip etmek istiyorum.Müvekkillerimin tavırlarına da aldırış etmemek istiyorum.

Müvekkilin tutuklu olduğu dosyaları hiç sevmiyorum.Bazen ne yapsanız olmuyor.

Geçenlerde cmk dan gelen bir dosyada hiç umudum olmadığı halde öylesine tutuklamaya itiraz ettim.Müvekkil üç gün sonra çıktı.

Bence zamana bırakın biraz.

Başarılar...
Old 14-07-2011, 15:24   #3
Av. Fatma A. Ş.

 
Varsayılan

Öncelikle merhabalar.
Ben şunu anlamakta zorluk çekiyorum. Bir dava ile bir avukat ilgilenmeye başladıktan sonra, o davaya artık yüzde yüz kazanılacak dava olarak bakılıyor. Tarafın haklılığı veya haksızlığı önemli değil. Bence burda müvekkil aleyhine karar verildiyse bunun mutlaka avukattan kaynaklanıyor diye düşünülmesi yanlış.

Bizler yargılamanın savunma ayağında bulunuyoruz ve şayet hakimler böyle bir karar verdiyse dosyadaki deliller değerlendirilerek verilmiş bir karar olup, bizlerin mevcut duruma göre sorumluluğu yapılması gerekli olanın yapılmamış olması aşamasında başlar diye düşünüyorum.
Old 14-07-2011, 15:43   #4
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Merhabalar müvekkillerime karşı fazla sorumluluk duygusu yükleniyor üzerime.Tutuklandıkları zaman aileye karşı işini başaramamış avukat gibi olduğumu hissediyorum.Ya da kaybedilen davalar da.Bu durum da ücrete dahi hak kazanamadığım gibi bir hisse kapılıyorum ve çok panikliyorum,kendimi yetersiz hissediyorum.Oysa çok rahat olmam lazım,müvekkil ne düşünürse düşünsün takmamam lazım.Nasıl bu panik ve suçlu ruh halinden çıkabilirim.Bana destek olursanız sevinirim.Duruşmlara çok rahat girmek işlerimi rahat takip etmek istiyorum.Müvekkillerimin tavırlarına da aldırış etmemek istiyorum.

Kısa kısa birkaç tavsiye:

- Doktorları düşünün; her ölen hastalarının ardından yas mı tutarlar?
- Davalar için sakın ola garanti vermeyin. Biz hukuki yardımı yaparız, kararı mahkeme verir.
- Duruşmalarınıza mutlaka hazırlıklı gidin. Dosyanızda o davada uygulanma olasılığı olan yasa maddeleri, kendi çıkardığınız bir özet, ilgili içtihatlar mutlaka olsun.
- Müvekkillerinizle görüşmelerinizi bir tutanakla tespit edin, karşılıklı imzalayın.
- Ücret sözleşmesi yapın. Mutlaka üstlendiğiniz işi/davayı ve ücret ile ödeme şeklini yazın. Ücretinizi peşin aldığınız davalarda bile sözleşme yapın, bir suretini müvekkilinize verin.
- Boş zamanlarınızı iyi değerlendirin, kendinizi eksik hissettiğiniz konuları araştırın. Örneğin THS neredeyse sonsuz bir kaynak.
- Tecrübenin zamanla kazanıldığından emin olun.

Kolay gelsin.
Old 14-07-2011, 16:16   #5
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

av.yağmur deniz;

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
...Davalar için sakın ola garanti vermeyin. Biz hukuki yardımı yaparız, kararı mahkeme verir...
Sayın Cengiz ALADAĞ'ın tecrübesiyle değindiği tüm önerilere katılmakla birlikte, müvekkillere garanti verilmemesi gerektiği yönündeki önerisini ziyadesiyle önemsiyorum. Genellikle müvekkil/müvekkil adayları davanın sonucu hakkında net açıklama beklentisi içinde olduklarını ifade ederler ve kesin bir sonuç özeti çıkarmanızı beklerler.

Hiçbir zaman net konuşmam ve Cengiz Bey'in belirttiği şekilde yanıt veririm ancak o konuda kendime güvendiğim izlenimini ya da genel anlamda dosyanın takibi ve maddi boyutu vs..konusunda "güvenilir avukat" olduğum intibaını verdiğimde (ki bu izlenimi vermek için güvenilir kişi taklidi yapmak yeterli olmaz, öyle olmak gerekir) vekil-müvekkil ilişkisini kurarım. Hatta söyleyebilirim ki çoğu dosyamda net yanıt vermediğim için müvekkil edinmişliğim vardır. Bunun nasıl gerçekleşebildiğini zaman içinde göreceksiniz.

Tecrübe = zaman + yaşanmışlıkla elde edildiğine göre, mesleğinizi severek yerine getirdiğiniz ölçüde şu an sorun olarak gördüğünüz konuları atlattığınızı tatlı bir tebessümle anacaksınız.
Old 14-07-2011, 17:03   #6
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
av.yağmur deniz;

Sayın Cengiz ALADAĞ'ın tecrübesiyle değindiği tüm önerilere katılmakla birlikte, müvekkillere garanti verilmemesi gerektiği yönündeki önerisini ziyadesiyle önemsiyorum. Genellikle müvekkil/müvekkil adayları davanın sonucu hakkında net açıklama beklentisi içinde olduklarını ifade ederler ve kesin bir sonuç özeti çıkarmanızı beklerler.

Hiçbir zaman net konuşmam ve Cengiz Bey'in belirttiği şekilde yanıt veririm ancak o konuda kendime güvendiğim izlenimini ya da genel anlamda dosyanın takibi ve maddi boyutu vs..konusunda "güvenilir avukat" olduğum intibaını verdiğimde (ki bu izlenimi vermek için güvenilir kişi taklidi yapmak yeterli olmaz, öyle olmak gerekir) vekil-müvekkil ilişkisini kurarım. Hatta söyleyebilirim ki çoğu dosyamda net yanıt vermediğim için müvekkil edinmişliğim vardır. Bunun nasıl gerçekleşebildiğini zaman içinde göreceksiniz.

Tecrübe = zaman + yaşanmışlıkla elde edildiğine göre, mesleğinizi severek yerine getirdiğiniz ölçüde şu an sorun olarak gördüğünüz konuları atlattığınızı tatlı bir tebessümle anacaksınız.

Bu yazdıklarına göre sen bence olayı bitirmişsin Engin Bey Üstadım
Old 14-07-2011, 17:16   #7
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Bu yazdıklarına göre sen bence olayı bitirmişsin Engin Bey Üstadım
Efendim, başlamak bitirmenin yarısıdır derler malumunuz. Biz yolu dahi yarılayamadık henüz, bitirmek ne haddimize.
Old 17-07-2011, 13:18   #8
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Savunma sanatı ve görevi

Politikayla ilgili olmadıkça, toplumu pek fazla ilgilendirmeyen konulardan birisi de, meslek
yaşamıdır.

Doktorları güçlükle ayırabilirsek, toplumda hiç bir meslek, özel yaşama avukatlar kadar karışmış değildir.

Avukatın uğraşısı, bir yandan yasama görevine benzer, öte yandan sanat ve edebiyata sıkı sıkıya bağlıdır. Hiç bir meslek, avukatlık kadar eski değildir ve hiç biri büyük bir ülküye, onun kadar soyluca sadık kalmamıştır.

Yaşam karşısında yasalar, daima karanlık ve noksandır. Yasalan aydınlatan ve bir bakıma yasa koyucu gibi de düşünmek zorunda olan, avukatlardır.

Bir yargıcın bulunduğu her yerde, en az iki avukat vardır. (Yargıçlar, davacı ve davalılarla baş başa kalsalardı... Ne kadar sıkıcı olurdu.)

Avukatlar; “Yalnızca bağımsız insan olmayı değil, fakat insanların en bağımsızı olmayı, onur sayarlar”, yalnızca yasaları uygulamakla yetinmezler, hukuku yaratmaya ve yaşatmaya da çalışırlar. Avukat, “hakkın yapıcısıdır”. Avukatlık, bir “savunma sanatı ve görevidir.”

Yasalarımızda “görev” yönüyle avukatlık, “iş sahibi- işçi” ilişkisi içinde ele alınmıştır. “Sanat” özelliği ise, dava dilekçelerinde bile önemsenmemektedir. (İş çokluğu. . . Nedeniyle olsa gerek).

Çok eski zamanlarda, “Müşterinin minnettarlığının ihtiyari vergisi” olarak kabul edilen “hukuksal yardımın” günümüzdeki karşılığı, “vekalet ücreti” ve “avukatlık parası”dır.

Ne minnettarlık duymak, ne de isteğe bağlı da olsa “vergi” ödemek isteyen günümüz insanı için avukata verilen, yalnızca bir “ücret” ve “para”dır.

Ücret ve para.. . tüm görevler . için kuşkusuz, emeğin karşılığıdır. Sanat ise nesnel karşılığı düşünülmeden sürdürülen, “düşünsel” bir çalışmadır.

Savunma sanatı’nın gerçek karşılığı, ancak her davada hukukun ve adaletin somutlaştırılması olabilir. (Ancak önemli olan, iş sahibinin sanat anlayışıdır).

“Yasa insanı” ile ”hukuk insanı” arasındaki mücadele, avukatın iç dünyasındaki hesaplaşmasıdır. (Hukuk devletinde yalnızca yasaları uygulayanlar ile, yasalara ve uygulayıcılarına rağmen hukuk devletini savunanlar arasındaki fark, fark edilmeyecek incelikte, fakat pek keskindir).

Avukat, davasını yasalara dayandırıp, konuyla ilgili örnek kararlar bularak, “görevi”ni yerine getirmiş olur. Avukatın, davasını kazanması ya da kaybetmesi sonuçta, örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (HGK) kararına bağlıdır.

Yasaya göre, yargıç için uyulması zorunlu olan HGK’nın, o ana kadar geçerli olan ve avukatın da dayanmış olduğu, görüşünü değiştirebilmesi ise, her zaman olasıdır. “Oysa hukuk, insanların alınyazılarını rastlantılara bırakmayan bir disiplinin adıdır.” (Sn. Sani Selçuk, Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı).

HGK’nın o dava için “tartışılmaz kararı” ile, avukatın “yasa insanı” olarak müvekkiline karşı “görevi” sona erer.

Her dava, “kuşku” ile başlar (ve biter).

Yargısal adaletin doğurduğu kuşku ile, “kesinleşen karar” üzerinde avukatın “otopsi” yapması, “görevinden” önce ve sonra, “hukuk insanı” olmasından, olması gerekmesindendir.

“... Yasaların yeterliliğini ve gerçekliğini araştırmayan, kötülükleri eleştirmeyen kimse hukukçu olamaz. Hukukçu korkusuz ve bağımsızdır.” (Sn. Yekta Güngör Özden, Ay. Mah. Bşk. “Hukukun Üstünlüğüne Saygı” s. 54).

Yargıcı (olay hakkında bile) içtihatlarla bağlayan, “düşünce üretmeyen yargıç” isteyen bugünkü yargılama sistemimizde, müvekkilini “hukuk insanı” olarak savunmak, avukat için zor fakat “olması gereken”dir.

Adaletin gerçekleşebilmesi (Ey bakire, gözlerin açılmalı) ancak, “düşünen ve hükmüne güvenen yargıç”ın “direnme kararı” vermesine, verebilmesine bağlıdır.

Yargısal adaleti (içtihatlara rağmen) gerçekleştirebilmek, avukatlık sanat ve görevidir.

Adaletle müvekkili arasında, yalnız bir insandır avukat.

Av.Hulusi Metin,
Cumhuriyet,20.07.1993
Old 18-07-2011, 14:55   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Politikayla ilgili olmadıkça, toplumu pek fazla ilgilendirmeyen konulardan birisi de, meslek
yaşamıdır.

Doktorları güçlükle ayırabilirsek, toplumda hiç bir meslek, özel yaşama avukatlar kadar karışmış değildir.

Avukatın uğraşısı, bir yandan yasama görevine benzer, öte yandan sanat ve edebiyata sıkı sıkıya bağlıdır. Hiç bir meslek, avukatlık kadar eski değildir ve hiç biri büyük bir ülküye, onun kadar soyluca sadık kalmamıştır.

Yaşam karşısında yasalar, daima karanlık ve noksandır. Yasalan aydınlatan ve bir bakıma yasa koyucu gibi de düşünmek zorunda olan, avukatlardır.

Bir yargıcın bulunduğu her yerde, en az iki avukat vardır. (Yargıçlar, davacı ve davalılarla baş başa kalsalardı... Ne kadar sıkıcı olurdu.)

Avukatlar; “Yalnızca bağımsız insan olmayı değil, fakat insanların en bağımsızı olmayı, onur sayarlar”, yalnızca yasaları uygulamakla yetinmezler, hukuku yaratmaya ve yaşatmaya da çalışırlar. Avukat, “hakkın yapıcısıdır”. Avukatlık, bir “savunma sanatı ve görevidir.”

Yasalarımızda “görev” yönüyle avukatlık, “iş sahibi- işçi” ilişkisi içinde ele alınmıştır. “Sanat” özelliği ise, dava dilekçelerinde bile önemsenmemektedir. (İş çokluğu. . . Nedeniyle olsa gerek).

Çok eski zamanlarda, “Müşterinin minnettarlığının ihtiyari vergisi” olarak kabul edilen “hukuksal yardımın” günümüzdeki karşılığı, “vekalet ücreti” ve “avukatlık parası”dır.

Ne minnettarlık duymak, ne de isteğe bağlı da olsa “vergi” ödemek isteyen günümüz insanı için avukata verilen, yalnızca bir “ücret” ve “para”dır.

Ücret ve para.. . tüm görevler . için kuşkusuz, emeğin karşılığıdır. Sanat ise nesnel karşılığı düşünülmeden sürdürülen, “düşünsel” bir çalışmadır.

Savunma sanatı’nın gerçek karşılığı, ancak her davada hukukun ve adaletin somutlaştırılması olabilir. (Ancak önemli olan, iş sahibinin sanat anlayışıdır).

“Yasa insanı” ile ”hukuk insanı” arasındaki mücadele, avukatın iç dünyasındaki hesaplaşmasıdır. (Hukuk devletinde yalnızca yasaları uygulayanlar ile, yasalara ve uygulayıcılarına rağmen hukuk devletini savunanlar arasındaki fark, fark edilmeyecek incelikte, fakat pek keskindir).

Avukat, davasını yasalara dayandırıp, konuyla ilgili örnek kararlar bularak, “görevi”ni yerine getirmiş olur. Avukatın, davasını kazanması ya da kaybetmesi sonuçta, örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (HGK) kararına bağlıdır.

Yasaya göre, yargıç için uyulması zorunlu olan HGK’nın, o ana kadar geçerli olan ve avukatın da dayanmış olduğu, görüşünü değiştirebilmesi ise, her zaman olasıdır. “Oysa hukuk, insanların alınyazılarını rastlantılara bırakmayan bir disiplinin adıdır.” (Sn. Sani Selçuk, Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı).

HGK’nın o dava için “tartışılmaz kararı” ile, avukatın “yasa insanı” olarak müvekkiline karşı “görevi” sona erer.

Her dava, “kuşku” ile başlar (ve biter).

Yargısal adaletin doğurduğu kuşku ile, “kesinleşen karar” üzerinde avukatın “otopsi” yapması, “görevinden” önce ve sonra, “hukuk insanı” olmasından, olması gerekmesindendir.

“... Yasaların yeterliliğini ve gerçekliğini araştırmayan, kötülükleri eleştirmeyen kimse hukukçu olamaz. Hukukçu korkusuz ve bağımsızdır.” (Sn. Yekta Güngör Özden, Ay. Mah. Bşk. “Hukukun Üstünlüğüne Saygı” s. 54).

Yargıcı (olay hakkında bile) içtihatlarla bağlayan, “düşünce üretmeyen yargıç” isteyen bugünkü yargılama sistemimizde, müvekkilini “hukuk insanı” olarak savunmak, avukat için zor fakat “olması gereken”dir.

Adaletin gerçekleşebilmesi (Ey bakire, gözlerin açılmalı) ancak, “düşünen ve hükmüne güvenen yargıç”ın “direnme kararı” vermesine, verebilmesine bağlıdır.

Yargısal adaleti (içtihatlara rağmen) gerçekleştirebilmek, avukatlık sanat ve görevidir.

Adaletle müvekkili arasında, yalnız bir insandır avukat.

Av.Hulusi Metin,
Cumhuriyet,20.07.1993

Çok güzel bir yazı.

Alıntı:
Bir yargıcın bulunduğu her yerde, en az iki avukat vardır. (Yargıçlar, davacı ve davalılarla baş başa kalsalardı... Ne kadar sıkıcı olurdu.)

Davacı ve Davalılarla Yargıcın başbaşa kalması muhakkak sıkıcı olur. Onlara ilaveten Yargıçların bir de avukatlarla başbaşa kalması ise, bence çok daha sıkıcı olur.
Old 21-07-2011, 16:17   #10
isaerdemci

 
Varsayılan taraf olmamakta fayda vardır

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Merhabalar müvekkillerime karşı fazla sorumluluk duygusu yükleniyor üzerime.Tutuklandıkları zaman aileye karşı işini başaramamış avukat gibi olduğumu hissediyorum.Ya da kaybedilen davalar da.Bu durum da ücrete dahi hak kazanamadığım gibi bir hisse kapılıyorum ve çok panikliyorum,kendimi yetersiz hissediyorum.Oysa çok rahat olmam lazım,müvekkil ne düşünürse düşünsün takmamam lazım.Nasıl bu panik ve suçlu ruh halinden çıkabilirim.Bana destek olursanız sevinirim.Duruşmlara çok rahat girmek işlerimi rahat takip etmek istiyorum.Müvekkillerimin tavırlarına da aldırış etmemek istiyorum.

Merhabalar meslektaşım,
kendinizi davanın tarafı olarak değil avukatı olarak görmenizde fayda vardır.ne olursa olsun bizler davanın tarafı değiliz.Sizdeki bu duygular tamamı ile türk toplumun üzerinde olan maneviyatla ilgilidir.Biz başkasının üzüntüsüne kendimiz ortak ediyoruz.Bunu yapmamalıyız bence
Old 21-07-2011, 17:05   #11
av.eduss

 
Varsayılan ..sorumluluk insanlıktır, kuruntu haline gelmesin tabi ancak kaybetmeyin...

ne dersek diyelim, ne okursanız okuyun, içinizden sürekli tekrarlamaktan ezberler hale gelseniz bile o mahcubiyet azalsa da kaybolmuyor sanırım.Çünkü öncelikle :siz bir kadınsınız(sanırım)...bana kızacak olan hemcinslerim olabilir ancak kadınlar annelik duygusunun getirdiklerini tüm insanlıkla paylaşabiliyor..Saydığınız sorumluluk duygusu gibi..Ne çok ağlamıştım 75 yaşında olup cinayetle yargılanan müvekkilin mahkumiyet hükmü okunduğunda baroda işimi yapamadım diye değildi belki ama onun hayatı geçiyordu hep gözümün önünden, yılları, çocukluğu, bebekliği,hatta annesi..dışarıdaki insanlar "hak ettiğini buldu" diyorlardı, bense "orada ölecek, çocukları vardı,oda çocuktu ve bir annesi vardı" diyordum..Çok şükür bir kurum avukatı oldumda ağır cezanın ve ceza mahkemelerinin yoğun travmatik vakalarından uzak kaldım ...
Old 22-07-2011, 16:16   #12
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

Müvekkilim 12 yıl 6 ay hapis cezası aldı.Suçu bir kabul etti ,canı istemiş herhalde son duruşmada vazgeçti, kabul etmedi.Şimdi ben mi kötü avukatım...

Ben de ikrarına dayanarak beyanda bulunmuştum sonra ne diyeceğimi de şaşırdım.

Elimden geleni yapıyorum gören görüyor görmek istemeyene zaten göstermek mümkün olmuyor...

Yaşlı bir amca gelmişti geçenlerde büroya öyle bir baktı ki anladın mı dedim.

Anladım da işime gelmedi dedi

Haklı aslında ben de işime gelmeyince anlamakta zorlanıyorum bazen,ama sonuçta bir şekilde anlıyorum,anlıyoruz,anlarlar...
Old 27-07-2011, 09:32   #13
Av.Hatice Sarıbardak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Merhabalar müvekkillerime karşı fazla sorumluluk duygusu yükleniyor üzerime.Tutuklandıkları zaman aileye karşı işini başaramamış avukat gibi olduğumu hissediyorum.Ya da kaybedilen davalar da.Bu durum da ücrete dahi hak kazanamadığım gibi bir hisse kapılıyorum ve çok panikliyorum,kendimi yetersiz hissediyorum.Oysa çok rahat olmam lazım,müvekkil ne düşünürse düşünsün takmamam lazım.Nasıl bu panik ve suçlu ruh halinden çıkabilirim.Bana destek olursanız sevinirim.Duruşmlara çok rahat girmek işlerimi rahat takip etmek istiyorum.Müvekkillerimin tavırlarına da aldırış etmemek istiyorum.
Bence üç altın kural;
1-)Sonuç vadetmemek,olabilecek ihtimalleri söylemek,
2-)Üstlenilen görevi layıkıyla yapmak,
3-)İlk iki kuralı unutmamak.
Old 27-07-2011, 13:12   #14
hciyiltepe

 
Varsayılan ?

Bizim insanımız Avukata hakkını aramak için gelmez... HAKLI ÇIKMAK İÇİN GELİR... Sanırım bunu unutmamak gerek...
Old 27-07-2011, 13:34   #15
avukat 35

 
Varsayılan

Sayın Hulusi Metin üstadımız bence noktayı koymuştur. Katılıyorum. İşte böyle bir iş avukatlık...
Old 05-08-2011, 11:47   #16
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.eduss
ne dersek diyelim, ne okursanız okuyun, içinizden sürekli tekrarlamaktan ezberler hale gelseniz bile o mahcubiyet azalsa da kaybolmuyor sanırım.Çünkü öncelikle :siz bir kadınsınız(sanırım)...bana kızacak olan hemcinslerim olabilir ancak kadınlar annelik duygusunun getirdiklerini tüm insanlıkla paylaşabiliyor..Saydığınız sorumluluk duygusu gibi..Ne çok ağlamıştım 75 yaşında olup cinayetle yargılanan müvekkilin mahkumiyet hükmü okunduğunda baroda işimi yapamadım diye değildi belki ama onun hayatı geçiyordu hep gözümün önünden, yılları, çocukluğu, bebekliği,hatta annesi..dışarıdaki insanlar "hak ettiğini buldu" diyorlardı, bense "orada ölecek, çocukları vardı,oda çocuktu ve bir annesi vardı" diyordum..Çok şükür bir kurum avukatı oldumda ağır cezanın ve ceza mahkemelerinin yoğun travmatik vakalarından uzak kaldım ...
evet kadınım.... Cmk alan bir avukatım ve sürekli ceza mahkemelerindeyim.tutuklamalar sonucu bazen aynı duyguları yaşıyorum.Sonra suçu ve toplumu düşününce kendime şaşırıyorum.Örneğin uyuşturucu diyorum bu kişiye nasıl üzülürsün,toplumu zehirliyor...vs.Ama bu insaniyet duygumun önüne geçemiyorum.yanlış belki sonuçta herkes cezasını çekmelİ..demekki fazla insancıl yaklaşıyorum ve yasaları,cezaevlerinin kuruluş amacını unutuyorum.
Old 05-08-2011, 11:51   #17
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Kısa kısa birkaç tavsiye:

- Doktorları düşünün; her ölen hastalarının ardından yas mı tutarlar?
- Davalar için sakın ola garanti vermeyin. Biz hukuki yardımı yaparız, kararı mahkeme verir.
- Duruşmalarınıza mutlaka hazırlıklı gidin. Dosyanızda o davada uygulanma olasılığı olan yasa maddeleri, kendi çıkardığınız bir özet, ilgili içtihatlar mutlaka olsun.
- Müvekkillerinizle görüşmelerinizi bir tutanakla tespit edin, karşılıklı imzalayın.
- Ücret sözleşmesi yapın. Mutlaka üstlendiğiniz işi/davayı ve ücret ile ödeme şeklini yazın. Ücretinizi peşin aldığınız davalarda bile sözleşme yapın, bir suretini müvekkilinize verin.
- Boş zamanlarınızı iyi değerlendirin, kendinizi eksik hissettiğiniz konuları araştırın. Örneğin THS neredeyse sonsuz bir kaynak.
- Tecrübenin zamanla kazanıldığından emin olun.

Kolay gelsin.
Aslında bunların çoğunu yapıyorum/yapmaya çalışıyorum.Yine de müvekkillerin ve yakınlarının etkisini üzerimden atamıyorum.Tutuklu salıverilmez bir stres,müdahil vekilisinizdir, tutuklu salıverilir bir stress...Örneğin geçenlerde, müdahil vekili olduğum bir davada, diğer müdahil vekili meslektaşımla birlikte giriyoruz.Müvekkillin yakını" diğer avukat sizden çok konuştu "demez mi?o an deliriyorum ve bu meslek neden böyle gibisinden, sinirlerim alt üst oluyor.Bu stresi atmak, bağımsız ve güçlü olmak için yorumlarınızı almak istemiştim.Çok iyi geldi teşekkür ederim.
müvekkille görüşmeleri tutanağa yazma işini anlayamadım açıkçası.Feragat dışında bunu yapmadım.Bu konuyu açar mısınız?Örneğin talep ettikleri şeyi mi yazıyorsunuz?
Old 05-08-2011, 20:14   #18
Dr.DOGRAMACI

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Kısa kısa birkaç tavsiye:

- Doktorları düşünün; her ölen hastalarının ardından yas mı tutarlar?


tam olarak yas olarak tanımlanamasa da evet, üzülürüz.
her ne kadar bazılarına kurtulmuş gözüyle baksak da, sahibi vazgeçmiş olsa da, yapılabilecek bir şey olmasa da, dışarıdan bakıldığında belli etmemeye çalışsak da sonuçta elimizden yitip giden bir can, yaşanmışlıklar, anılar var ortada.

hepimiz birer insanız ve canlı yaşayan sosyal varlık olmamızdan mütevelli duygularımız var. yurduma has kültürel ve duygusal yapımızdan bahsetmiyorum bile.

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
"güvenilir avukat" olduğum intibaını verdiğimde (ki bu izlenimi vermek için güvenilir kişi taklidi yapmak yeterli olmaz, öyle olmak gerekir


kaygılarınızı gayet iyi anlıyorum ve hak veriyorum. olması gereken de iş konusunda kaygı duymak, yeri geldiğinde takıntılı (obsesif) olmak. ama tabi bütün bunları yaparken de kendi yaptıklarınızdan emin olmak. siz kendinizden emin olun ki sizin yanınızda olanlar, sizin yardımınıza ihtiyacı bulunanlar da sizden güç alsın manevi destek destek bulsun.
ister hasta olsun ister müvekkil ister sıradan sokaktan bir insan, unutmamak gerekir ki zor durumda herkesin en çok ihtiyacı bulunan güvenebilecekleri, yaslanabilecekleri, manevi destek bulabilecekleri dik duran birisi. o yüzden ne olursa olsun (yanlış da yapmış olsanız) gardınızı düşürmemeniz gerekir ki adına uğraşı verdiğiniz insanların kafalarındaki soru işaretleri daha da büyümesin, umutları daha da tükenmesin.

sonuçta bizler sıcak etten kemikten varlıklarız, soğuk metalden robotlar değil.
Old 10-08-2011, 09:40   #19
ali ekmekçi

 
Varsayılan

tüm meslektaşlarıma katılıyorum aklıma bir de şu geldi.Avukatın iş alma-almama özgürlüğü var.Çok hassas biriyseniz ki öyle anlaşılıyor,bir süre bu özgürlüğünüzü kullanın...
Old 10-08-2011, 11:46   #20
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ali ekmekçi
tüm meslektaşlarıma katılıyorum aklıma bir de şu geldi.Avukatın iş alma-almama özgürlüğü var.Çok hassas biriyseniz ki öyle anlaşılıyor,bir süre bu özgürlüğünüzü kullanın...
Avukatın iş kabul etmeme özgürlüğünün sınırlarına ilişkin bknz:http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=43284
Old 10-08-2011, 13:21   #21
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hciyiltepe
Bizim insanımız Avukata hakkını aramak için gelmez... HAKLI ÇIKMAK İÇİN GELİR... Sanırım bunu unutmamak gerek...

Her zaman değil...

Siz baştan müvekkillerin notunu vermişsiniz.
Old 10-08-2011, 13:39   #22
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Aslında bunların çoğunu yapıyorum/yapmaya çalışıyorum.Yine de müvekkillerin ve yakınlarının etkisini üzerimden atamıyorum.Tutuklu salıverilmez bir stres,müdahil vekilisinizdir, tutuklu salıverilir bir stress...Örneğin geçenlerde, müdahil vekili olduğum bir davada, diğer müdahil vekili meslektaşımla birlikte giriyoruz.Müvekkillin yakını" diğer avukat sizden çok konuştu "demez mi?o an deliriyorum ve bu meslek neden böyle gibisinden, sinirlerim alt üst oluyor.Bu stresi atmak, bağımsız ve güçlü olmak için yorumlarınızı almak istemiştim.Çok iyi geldi teşekkür ederim.
müvekkille görüşmeleri tutanağa yazma işini anlayamadım açıkçası.Feragat dışında bunu yapmadım.Bu konuyu açar mısınız?Örneğin talep ettikleri şeyi mi yazıyorsunuz?

Anlıyorum ki en çok sıkıntıyı ceza davalarında çekiyorsunuz. Ceza davaları gerçekten de hukuk davalarından daha fazla yıpratıcıdır işini iyi yapmak isteyen bir avukat için. Avukatın hukuki yardım yaptığı, kararınsa mahkeme tarafından verildiğini unutmayın, müvekkillerinize de bunu anlatın. Benzer olayları yaşadıkça deneyim ve direnç kazanacaksınız, daha da rahat olacak ve belki bu nedenle işinizi daha iyi yapacaksınız.
Müvekkil yakınları ile ayrı ayrı görüşmek de, aynı stresi birkaç kez yaşamanıza neden olabilir, olabildiğince hepsine birden randevu verin.
Dava ile ilgili gereksiz sözler vermeyin, olasılıkları anlatın, söylediklerinizin doğru anlaşıldığından (garanti vermek gibi algılanmadığından) emin olun.
Görüşme tutanağı konusunda "her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır"; ben genellikle hangi hususları yazdığımı anlatayım, siz de size göre gerekli olanları yazarsınız:
- Davadaki iddia ya da savunmamızın özeti
- Gösterilecek deliller
- Kabul ve inkar edilen hususlar
- Maddi olgular
- Dava değeri (Tazminat tutarları, taşınmaz değeri vb.)
- Varsa olumsuz hususların (zamanaşımı gibi) müvekkile bildirildiği
vb.

Alıntı:
Yazan Dr.DOGRAMACI
tam olarak yas olarak tanımlanamasa da evet, üzülürüz.
her ne kadar bazılarına kurtulmuş gözüyle baksak da, sahibi vazgeçmiş olsa da, yapılabilecek bir şey olmasa da, dışarıdan bakıldığında belli etmemeye çalışsak da sonuçta elimizden yitip giden bir can, yaşanmışlıklar, anılar var ortada.

hepimiz birer insanız ve canlı yaşayan sosyal varlık olmamızdan mütevelli duygularımız var. yurduma has kültürel ve duygusal yapımızdan bahsetmiyorum bile.

Doktorlarla ilgili yazdıklarım, meslektaşımı rahatlatmak için bir örnekti sadece. "Kasaplar kesilen her kuzu için yas tutar mı?" desem, aynı etkiyi yapmazdı; zira avukatlar kendilerini (sanki aynı derecede önemli bir iş yapıyormuş gibi) doktorlarla karşılaştırmayı severler.
Old 10-08-2011, 13:44   #23
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
kararınsa mahkeme tarafından verildiğini unutmayın

Adliye çalışanı bir arkadaşım aynı dosyaya bakan hakimle, dosya üzerinde bir konuşma yapmak istemiş. Bunun sonucunda Hakim Bey:

- Ben bilmem mahkeme bilir! demiş.

Bu konuşma hem arkadaşımı hem beni oldukça etkiledi.

Doğru söz. Mahkeme değerlendirir, mahkeme karar verir.
Old 10-08-2011, 14:04   #24
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Anlıyorum ki en çok sıkıntıyı ceza davalarında çekiyorsunuz. Ceza davaları gerçekten de hukuk davalarından daha fazla yıpratıcıdır işini iyi yapmak isteyen bir avukat için. Avukatın hukuki yardım yaptığı, kararınsa mahkeme tarafından verildiğini unutmayın, müvekkillerinize de bunu anlatın. Benzer olayları yaşadıkça deneyim ve direnç kazanacaksınız, daha da rahat olacak ve belki bu nedenle işinizi daha iyi yapacaksınız.
Müvekkil yakınları ile ayrı ayrı görüşmek de, aynı stresi birkaç kez yaşamanıza neden olabilir, olabildiğince hepsine birden randevu verin.
Dava ile ilgili gereksiz sözler vermeyin, olasılıkları anlatın, söylediklerinizin doğru anlaşıldığından (garanti vermek gibi algılanmadığından) emin olun.
Görüşme tutanağı konusunda "her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır"; ben genellikle hangi hususları yazdığımı anlatayım, siz de size göre gerekli olanları yazarsınız:
- Davadaki iddia ya da savunmamızın özeti
- Gösterilecek deliller
- Kabul ve inkar edilen hususlar
- Maddi olgular
- Dava değeri (Tazminat tutarları, taşınmaz değeri vb.)
- Varsa olumsuz hususların (zamanaşımı gibi) müvekkile bildirildiği
vb.



Doktorlarla ilgili yazdıklarım, meslektaşımı rahatlatmak için bir örnekti sadece. "Kasaplar kesilen her kuzu için yas tutar mı?" desem, aynı etkiyi yapmazdı; zira avukatlar kendilerini (sanki aynı derecede önemli bir iş yapıyormuş gibi) doktorlarla karşılaştırmayı severler.

Sn. Av. Cengiz ALADAĞ'a ilaveten;

Üzülmek ve stres yaşamak gayet doğal insani hislerdir.

Ancak, bu hisleri içinizde eritmeyi bilmelisiniz. Zihninizi, düşüncelerinizi, birikiminizi bu eritmeyi yapacak duruma getirmeniz gerekir.

Yoksa, bu hislerin panik halinde dışa (hakime, meslektaşlarınıza) ve müvekkillerinize yansıması hakkınızda olumsuz izlenimler oluşmasına yol açar... Oysa kendine güven ve bunu karşıdakine yansıtma mesleğin tanımsal bir özelliğidir.

Bunu önlemenin kanımca iki yolu vardır;

1. Avukatın vicdanı olmaz deyip bu insani hisleri mesleki konumunuz içinde eriteceksiniz. Avukatlık mesleğinin amacı, işlevi ve mesleki etik ve duruş, hak ve yükümlülükler üzerine yoğunlaşıp kendinizi "idealize" ediniz...

2. Somut hukuk bilgisi üzerine devamlı sepetinizi doldurun. Bunlar teorik kitap okumak, Yargıtay içtihatları okumak, Üstadları dinlemek ve THS'yi takip etmek şeklinde de olabilir Sepeti devamlı doldurun da hangi vesileyle olursa olsun...

Bilgi kapasitesi ve tecrübe arttıkça takip ettiğiniz işlerde, müvekkil ve yakınlarının sizi demoralize etmesi veya sizin olumsuz kararlardan kendinize üzüntü hissesi çıkarma haliniz emin olun gitgide kaybolacaktır...

Başarı ve saygı dileklerimle...
Old 12-08-2011, 23:33   #25
GECE

 
Varsayılan

Ben de yapım gereği, sorumluluk duygusu fazla olan, birşeyi üstlendim mi emanet iş olduğu için kendi işimden özenli yapmaya, mükemmel ve zamanında yapmaya çalışıyorum. bu da benim fazlaca tetikte olmama neden oluyor ki bu yüzden geriliyorum. bir işi aldıysam ve müvekkile "şu gün yapacağım" dediysem o gün o iş mutlaka yapılmalı bende. çünkü yapamazsam müvekkile "yapamadım" dersem hem ona karşı mahcup olurum hem de ipleri onun eline vermiş olurum, bu da en ufak bir hatada ya da vekalet ücreti isteme faslında başıma kalkılır korkusu taşımama neden oluyor; "yaptım" deyip yalan söylersem de vicdanen çok kötü ve yalancı olduğum hissine kapılmama neden oluyor.
bir de şu bir gerçek ki, sonucundan emin olmadığımız hiçbir şeyde işin ilgilisine kesin konuşmamalıyız; zira aksi gerçekleşince hem yalancı, hem beceriksiz gibi algılanıyoruz, nitekim kemdimiz de böyle hissediyoruz. Ama avukatın fazla dürüst olanı da pek para kazanamıyor gördüğüm kadarıyla. çünkü kesin konuşmayıp süreci ve ihtimalleri dürüstçe anlatınca, bu kez de sizden kesin ve istediği cevabı duyma modunda olan müvekkil sizi tercih etmiyor.
bazı meslektaşlarıma bakıyorum da müvekkilin hayatı söz konusuymuş, asılacakmış, bugün son günmüş umurlarında değil. bu kadar da vurdumduymaz olmamalıyız ama biraz da rahat olmak lazım...
Old 16-08-2011, 10:44   #26
ElifŞimşek

 
Varsayılan

Yağmur Hanım en azından sizin önünüze gelen davaları bir nebzede olsa seçme şansınız var. Ancak bir hukuk bürosunda maaşlı olarak çalışmak söz konusu olunca o kadarınıda seçemiyor ve içinize sinsin yada sinmesin bazen o iş üzerinde mecburen çalışmak zorunda kalabiliyorsunuz. Olaya konuyla alakasız bir açıdan mı yaklaştım bilemiyorum ama kişi kendinden bilir işi modundayım sanırım şuan
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Müvekkille ücret sözleşmesinin yapılmadığı durumlarda vekalet ücretinin belirlenmesi kelete Meslektaşların Soruları 10 18-09-2010 23:13
her müvekkille vekalet ücreti sözleşmesi yapma kazimdeniz Hukuk Sohbetleri 0 15-05-2010 12:27
Müvekkille Beraber Suç Duyurusunda Bulunmak Engin YILMAZ Meslektaşların Soruları 1 02-03-2010 14:45
Nedensiz zenginleşmede üçlü ilişkiler Av. Muzaffer ERDOĞAN Borçlar Hukuku Çalışma Grubu 26 04-01-2008 12:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08352304 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.