Heyetİn ÖnÜnde ÖlÜmle Tehdİt

Sayın Av.Ömer Kavili ile ilgili tutanakları okuyunca dün şahit olduğum bir duruşmayı yazma ihtiyacı hissettim.
Müdafilik görevini yapan meslektaşımıza katılan sıfatı taşıyan maktülün abisi ,
- Senin Kafana sıkacağım, seni öldüreceğim diyerek bağırdı ve duruşma salonundan ayrıldı,
Başkanın ona soracaklarım var geri getirin demesi üzerine şahıs yeniden salona getirildi ve bu defada,
- Benim bir atım var suratı aynı sana benziyor, kişiliksiz diyerek meslektaşa hakaretini sürdürdü ve duruşmadan sonra elini kolunu sallayarak gitti.
Duruşma sonrası Meslektaşımızın arkasından giderek kendisinin ölümle tehdit edildiğini bunu neden duruşma tutanağına geçirmediğini sorduk ve meslektaşımızla birlikte aalona geri dönüp Başkana durumu hatırlattığımızda Başkano arada başka şeyle ilgileniyordum ben duymadım dedi Savcı bey ise kendisinin duyduğunu beyan etti ama ne bir tutanak ne başka birşey vatandaş çekti gitti. Üç hakim bir savcı dört polis ve dört jandarma önünde meslektaşım kafasına sıkılmakla tehdit edildi ve hakarete uğradı. Nasıl oldu hala anlamış değilim ama elini kolunu sallayarak çıktı ve gitti. unun bir açıklaması olmalı....

O kafana sıkarım tehtidi kendisine yapılsaydı o başkan ne yapardı acaba ?

açıklaması şu; bizler ilgili duruşmanın hakimi ve dahi savcısı olarak görevimizi yapamıyoruz, açıkçası mağdurunun avukat olduğu bir olaya müdahale etmeye, tenezzül dahi etmiyoruz. haddi zatında gereği de yoktur; fevri hareket etmemenin lüzumuna inanıyoruz.

yapılması gereken; avukat, durumu tutanağa geçecek, tanıklarıyla belgeleriyle birlikte, müdahale etme yeteneğinden aciz hakim ve savcıyı(hatta olaya tanık, katibi-mübaşiri) 'görevlerini yapmadıklarından' bahisle ilgili mercilere şikayet edecektir.

yer gösterme esnasında, veya keşif esnasında yahut duruşmada bir hakim-savcının ölümle tehdit edildiğini düşünebiliyor muyuz? avukat bir yana, normal vatandaş dahi düşünemez. çünkü apartopar gözaltına alınıp tutuklamaya sevkedileceğini, tutuklanacağını ve tutukluluğunun devam edeceğini bilir. avukatsa önemli değil.

İlgili Kanun maddelerini ezberlersek bundan sonraki olaylarda anında müdahale edebiliriz. Diğerlerini bilmiyorum, bildiğim maddeyi aşağıda ezberinize sunuyorum:

CMK
Duruşma sırasında işlenen suç hakkında işlem
MADDE 205 - (1) Bir kimse, duruşma sırasında bir suç işlerse, mahkeme olayı tespit eder ve bu hususta düzenleyeceği tutanağı yetkili makama gönderir; gerek görürse failin tutuklanmasına da karar verebilir.

Saygılarımla

3’ncü Sulh Ceza Mahkemesi’nde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Yasin Aytekin, 8 Haziran günü karar duruşmasına çıktı. Duruşma sonunda Hakim Hülya Akar, Yasin Aytekin’le ilgili mahkemenin verdiği hükmün açıklanmasının 5 yıl ertelendiğini açıkladı. Aytekin ise iddiaya göre erteleme kararını yanlış anladı ve 5 yıl hapis yatacağını sandı. Öfkelenen Aytekin hakime, "Sizin de, mahkemenizin de. Ben bir daha gelmem" diye bağırarak, verilen duruşma tutunaklarını yırttı. Ayrıca Hakim Hülya Akar’a yöresel şiveyle "Hele sufatına (yüzüne) bak şunun" diye hakaret etti.

Hakim Hülya Akar’ın şikayeti üzerine duruşma çıkışı gözaltına alınan Yasin Aytekin, Cumhuriyet Savcılığı’nın tutuklama talebiyle nöbetçi 2’nci Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı. Yasin Aytekin, ’mahkemenin huzurunu bozmak ve görevli hakime hakaret’ suçlarından tutuklanarak Erzurum E Tipi Cezaevi’ne gönderildi
YORUMSUZ

Benzer konularda Türk Hukuk Sitesi'nde daha önce başlıklar açılmış ve birçok görüş paylaşılmış olduğunu görmekteyiz. Duruşma sırasında meslektaşımızın, söz konusu eylemin "o anda" tutanağa kaydedilmesini sağlamaması büyük bir hata olarak nitelendirilebilir. (eksiklik demek istemiyorum, olayın stresi nedeniyle sanıyorum ne yapılacağı bilinememiş)

Sayın Av. Ozan Kayahan'ın

Alıntı: O kafana sıkarım tehtidi kendisine yapılsaydı o başkan ne yapardı acaba ?

şeklindeki sorudan çok bir tespiti içeren ifadesinin yanıtını da Sayın subutayozgur vermiş. Tehdit değil hakaret içeren bir beyan söz konusu iken dahi tutuklama kararının nasıl çıktığını görüyoruz. Demek ki, hakim/hakimler o anda avukatın maruz kaldığı tehdit, hakaret vb. içeren bir söz ya da eylemde kayıtsız kaldıklarına/kalabildiklerine göre avukatların bizzat müdahalede bulunmasının gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmış oluyor.