Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Avukatın İşi Reddetme Hakkı

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 4,50 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-10-2004, 22:05   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Avukatın İşi Reddetme Hakkı

Merhaba,

Bu sayfada bir "hukuki yardım talebini" reddetmenin arkasındaki düşünce ,ilke ve duyguları tartışmaya açmak istiyorum.

Bilgi ve deneyim ve seçimimiz olmayan alanda istenilen hukuki yardımı reddetmek kolaylıkla yapabileceğimiz bir şey.

Zor olan : bilgili,deneyimli ve seçtiğimiz çalışma konusunda yarışan değerler arasında seçim yapmaya zorlayan hukuki problemler karşısındaki seçimlerimiz.

Örneğin masumiyet karinesi, savunma hakkı,müdafiiden yararlanma hakkı böyle bir değer.

Diğer yandan insan hakkı ihlallarinden en ağırından işkence,tecavüz ve ensest gibi konularda çalışmanın avukatın ruh hali üzerindeki etkileri.

Mağdurun yanında olmak daha kolay.Ya sanığın yanında olmak?


Böyle konularda duruşumuzu etkileyen nedir?

Ne kadar profesyonel davranabiliryoruz? Nereye kadar?

Evet,sorum şu: Bilgili,deneyimli ve seçtiğimiz alanda bazı hukuki yardım isteğini reddetme; ne kadar profesyonelce bir tutumdur?

Düşünce,ilke ve duygularınızı paylaşmanız dileği ile...

Saygılar
Old 28-10-2004, 16:29   #2
Av.Mehmet PAZAR

 
Mutlu

merhabalar!....
avukatlık mesleği'ne giriş,malum olduğu üzere "yemin"ledir...Av.K.m.9 :"Mesleğe kabul edilen avukata ruhsatname verilirken, baro yönetim kurulu önünde aşağıdaki şekilde and içtirilir:

(Değişik fıkra: 02/05/2001 - 4667/8. md.)(*) "Hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine andiçerim."

bundan önce yemin metninde,"kanuna" ibaresi vardı ve hepimiz bunun "hukuka" olması konusunda hemfikirdik..."avukat" titrinin gereği "yasa adamı" değil,"hukukçu"yuz...duruşumuzu belirleyen de "hukuk kuralları ve meslek ilkeleri"dir...ancak,iş avukat olarak vekalet alma ya da müdafii olma noktasına gelince;her bireyin kişisel düşüncelerinin de etkili olabileceği gerçeği karşımıza çıkar...gerçekten de avukatlık yasası,avukatın işi gerekçe göstermeden reddedebileceğini öngörür....Av.K.Madde 37 - "Avukat, kendisine teklif olunan işi sebep göstermeden reddedebilir."

örneğin,bir "bebek katili"nin,bir"ensest" olayında sanığın avukatlığını yapıp yapmamak,kişinin size başvurması halinde,avukat olarak tamamen sizin inisiyatifinizdedir....kabul etmek ya da savunmayı üstlenmek,dünya görüşünüz,biçimlediğiniz kişiliğiniz ve olayı değerlendirme ve yaklaşımınızla ilintili olacaktır...
sonuç olarak,ister gerekçe gösterin ister göstermeyin,kabul ya da red olgusu,her halükarda profesyonelcedir....
(Türk Milleti'nin Cumhuriyet Bayramı'nı kutlar;herkese "faziletli ve adaletli" günler dilerim...)
iyi çalışmalar...
av.mehmet pazar...mersin barosu...
Old 31-10-2004, 16:13   #3
Av.Fahri ALİMOĞLU

 
Varsayılan

Av.K.Madde 37 - "Avukat, kendisine teklif olunan işi sebep göstermeden reddedebilir." şeklindeki madde avukatın seçebilme hakkının altını çizen bir düzenlemedir. Ancak yasa seçebilme hakkının altını çizerken, ülkede avukatlık mesleğinin icra edildiği ortam ile de bu hakkın üstü çizilmektedir. Özellikle ceza yargılaması faaliyetinin neredeyse etkisiz elemanı konumuna getirilmiş, ekonomik kaygılarının giderilmesi sadece aldığı-alacağı davalara endekslenmiş ve her geçen gün sayının çığ gibi arttığı bir meslekte seçebilme hakkından söz etmek bana çok doğru görünmedi.
Avukat'ın yaşam anlayışı ve değer yargıları ile çelişen davalarda duruşunu ekonomisinin etkilememesi halinde seçebilme hakkından sözedilebilir.
Malzemesi ve konusu insan olan yargılama faaliyetinin içinde, tam ve katkısız biçimde profesyonelce davranmanın çok kolay olmadığını biliyorum. Ve aslında profesyonellik, gelen işin niteliğinden çok, yardım talebinde bulunan kişi için hukuk çerçevesinde hukuki yardımda bulunup bulunamayacağımızla ilgilidir. Bu açıdan bakıldığında ise bir bebek katilinin veya ırza geçme dosyasının sanığının hukuki yardımı hakketmediği konusunda daha mesleğin/davanın başında kaygılarımız ve önyargılarımız var ise bu durum mesleğe çok uygun olmadığımız anlamına gelir. inandığımız masumiyet karinesinden tutunda her suçlunun içinde büyüdüğü toplumun ürünü olduğuna kadar giden hukukun bazı temel yaklaşımlarını tartışmaya açmadan sırf suçun niteliği nedeni ile duruşumuzu belirlemeye çalışmanın kendisi zaten profesyonelce değildir. Meslek yaşamımız boyunca çoklukla karşılaştığımız "bir katili nasıl savunabiliyorsunuz" sorusunu soranların hiç birinin hukukçu olmadığı gerçeği karşısında, biz hukukçulara düşenin kolay olmamakla birlikte önyargısız ve profesyonelce davranmak olduğuna inanıyorum. Reddetmek gerekiyorsa redetmek, kabul etmek gerekiyorsa suçun niteliğine ve şartlara bakmadan kabul etmek profesyonelliktir. En önemlisi ise her işi yapmamaktır. Çünkü her işi yapan avukat "ne iş olursa yaparım abi" diyen adamdan farksızdır ve bu adam asla profesyonel değildir.
Saygılarımla
Old 01-11-2004, 07:33   #4
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan AVUKATIN İŞİ REDDETME HAKKI

Sn. Kayar savunma mesleğinin temel kavramlarından olan ve Cicero'nun avukatlık yaptığı İ.Ö 1. YY dan bu yana yürürlükte olan ve tartışılagelen 'Avukatın İşi Reddetme Hakkı" 'nı
"Avukat Ne İş Olsa Yapar Mı?" başlığı ile gündeme taşımış.

Alıntı:
Bu sayfada bir "hukuki yardım talebini" reddetmenin arkasındaki düşünce ,ilke ve duyguları tartışmaya açmak istiyorum.


Alıntı:
Zor olan : bilgili,deneyimli ve seçtiğimiz çalışma konusunda yarışan değerler arasında seçim yapmaya zorlayan hukuki problemler karşısındaki seçimlerimiz.


Ancak, Sn. Kayar'ın söyleminden ve katılımcıların ifadelerinden avukatın işi reddetme hakkının gündeme geldiği anlaşılmakta. Bence konu başlığı avukat ne iş olsa yapardan çok, avukatın işi reddetme hakkının tartışılmasının daha bilimsel olacağını düşünüyorum. İki ifadenin farklı kavramlar olduğunu düşünüyorum.

SN. Kayar ın hoşgörüsüne sığınarak öncelikle konu başlığının AVUKATIN İŞİ REDDETME HAKKI olması gerektiğini düşünüyorum.
Old 01-11-2004, 18:55   #5
Gemici

 
Varsayılan

Konu'nun başlığının, Sayın Adil Giray Çelik'in teklif ettiği yönde, AVUKATIN İŞİ REDDETME HAKKI olarak düşünülmesi tartışmayı daha sağlıklı bir mecraya sokar düşüncesindeyim.

Savunma mesleğinin gerekleri THS de değişik başlıklar altında defalarca tartışılmış. Özellikle Sayın Hulusi Metin'in başlattığı
1923 - 2023 TÜRKİYE'de AVUKATLIK başlığı altındaki mesajlar konuya dolaylı da olsa bir cevap niteliğinde.

Avukat'ın kendisine gelen davayı reddedip etmemesi doğrudan doğruya savunma mesleğinin nasıl icra edilmesi gerektiği sorusu ile ilgili. Savunma mesleğinin gereği olarak avukat yargı organı'nın bir elemanıdır. Mesleğini yaparken hukuk kurallarının ve meslek ilkelerinin gerçekleştirilmesi, somut olaylara uygulanması için uğraşır.

Hukuk kurallarının ve meslek ilkelerinin somut olaylara uygulanması demek, avukatın müvekkilinin haklarını korurken bu kural ve ilkeler doğrultusunda hareket etmesi demektir. Müvekkili bir katil'de olsa veya bir mafia babası'da olsa durum değişmez; her ikisinin'de sanık olarak hukukun kendilerine verdiği hakları vardır. Doğru ve adil bir kararın verilmesi için bu hakların savunulması gerekir. Avukatın vazifesi müvekkilinin/sanığın bu haklarının korunmasını sağlamaktır.

Avukatın bir katili savunması o katilin yaptığını kabul ediyor/onaylıyor anlamına gelmez. Mahkeme önünde savunulan katletmek olayı değil katilin savunulması gereken haklarıdır. Avukatlara 'bir katili'mi savunuyorsun' diyenlerin, günün birinde gelipte 'bir mafia babasını mı savunuyorsun' diyecekleri an'ı inşallah görürüz.

Türkiyede olduğu gibi diğer bir çok hukuk sisteminde'de avukatın davayı reddetme hakkı var. Reddetmenin tek kıstası avukatın vicdanı. Avukat kendisine gelen davayı vicdani kanaatine göre kabul etme veya reddetme hakkına sahiptir. Bu vicdani takdir hakkı kullanılırken avukatın sadece kendi menfaatini değil müvekkilin menfaatini'de düşünmesi gerekir düşüncesindeyim. Bunun anlamı şu; müvekkilin/sanığın/davalının veya davacının söylediklerine , onun bütün çabalarına rağmen inanmıyorsak bu yüzden de onu gereği gibi savunamıyacağımızı düşünüyorsak davayı reddetmemiz gerekir.

İster mağduru isterse sanığı savunalım, unutmamamız gereken, gerçekte onları değil onların hukuki haklarını savunuyor olduğumuzdur.

Saygılarımla
Old 01-11-2004, 20:10   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn Giray'ın önerisi,Sn Gemicinin desteği doğrultusunda konu başlığı değiştirilmiştir.

Saygılar
Old 02-11-2004, 07:58   #7
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan

"Avukat" evrensel tanımlaması ile "savunman" bir hukuki veya cezai uyuşmazlıkta olayı değil, insanı savunur.

İşi Reddetme Hakkının yaygın ve somut olarak uygulandığı ceza yargılamasında zanlı. sanık her şeyden önce doğanın en değerli varlığı olan insandır. Üstelik zanlı veya sanık, suçu kesinleşinceye kadar masumdur. Masumiyet Karinesi ceza hukukunun temel prensibidir.

Zanlı ya da sanığa ceza yargılamasında öncelikle hümanist açıdan bakmak gerekir.
Türkiye Barolar Birliği kurucu Başkanı Prof. Dr. Faruk Erem Hoca ve diğer hümanist doktrini savunan hukukçular zanlı, sanık veya hükümlüye;
"Suçluyu kazıyın altından insan çıkar" düşüncesi ile bakarlar.

Bu nedenle savunma hakkı kutsaldır. Hiç bir zanlı veya sanık savunma hakkından, bir avukatın, savunmanın savunma yardımından mahrum edilemez.

Sunulmaya çalışılan bu düşünceler avukatlık hukunun ve ceza yargılama hukukunun temel değerleridir.

"Avukatın İşi Reddetme Hakkı" nın ilk kez Eski Roma da ortaya çıktığını görmekteyiz. Bu mesleki kuralın gündeme gelmesinden yıllar önce "savunmanın Babası Olarak" nitelendirilen Sokrates;

"BALIK İÇİN SU NE İSE SAVUNMA İÇİNDE ÖZGÜRLÜK ODUR"
Demiştir.

Temel düşünce savunmanın hiç bir baskı ve etki altında olmaması gerektiğidir. Bu nedenle Sokrates, kendi savunmasını yaparken yaşamındakinden daha özgür düşüncelerini savunmuş, kendisini suçlayanları yerden yere vurmuştur. Ve ölüme gözünü kırpmadan gitmiştir.

Savunma özgürlüğü bu temel düşünceden hareketle özgürlüğünü ve dokunulmazlığını mahkemeye taşınmıştır. Hiç bir sanık (isnisnai dönemler dışında) mahkemedeki savunması nedeniyle suçlanamaz, yargılanamaz.

Bu temel düşünceler ışığında zanlı ya da sanığı savunan, avukat -savunman bu savunmasını yaparken tam özgür olmalı hiç bir olayın, kişinin veya şahsi değerlerinin etkisinde kalmamalıdır.

"İŞİ REDDETME HAKKI"
Eski Roma da tüm bu değerler ışığında savunman sayısının az olması, zanlı ve sanıkların savunmanların yakınlarına karşı işlenen suçlarda yakını zarar gören savunmandan hukuki yardım istemeleri nedeniyle konulmuştur.
Old 02-11-2004, 17:23   #8
Av. Hasan SAKARYA

 
Varsayılan

Sn. Üstatlar,


“ Avukatın İşi Reddetme Hakkı “ elbette güzel bir başlık. Bence, avukatın işi reddetmek, hakkı olduğu kadar da görevi, hatta yükümlülüğüdür.
Kanımca; avukatlık hukuku, avukatlara haklar bahşeden veya onların haklarını koruyan bir normatif düzenleme değil ve hiçbir zaman da olmadı. Çünkü; avukat, temel hukuk nosyonuna sahip, mesleki formasyon almış, yargılama faaliyetini bilen, donanımlı kişidir.
Hukukun özünde eşitlik varsa; ki, öyle olduğu inkar edilemeyecek bir gerçek, bu durumda avukatlık hukukunun normatif düzenlemesi avukatlara bütünüyle haklar bahşeden bir düzenleme olmaktan öte, yükümlülükler getiren bir düzenleme olmalıdır, öyledir de.
Avukatın üstlendiği savunma görevi ise, bu durumda avukat; birebir hukuki himayeye muhtaç, hukuku ve yargılama faaliyetini bilmeyen birey ile ilişki içerisindedir. Bu ilişki, genel hukuk kuralları çerçevesinde değerlendirilirse eşitlik avukat lehine ve hukuki himayeye muhtaç birey aleyhine bozulacaktır. Bu nedenle de, normatif avukatlık hukukunun negatif düzenlemesi bütün olarak değerlendirildiğinde:
a) Av.K.9/5 , 134 m.leri gereği, “ hukuka, ahlaka, mesleğin onur ve kurallarına uygun davranma “ yükümlülüğü,
b) Av.K. 36 m.si gereği “ sır saklama “ yükümlülüğü,
c) Av.K. 38 m.sinin “ a, b, c, d, f bentlerinin hükümleri “ gereği yükümlülükleri,
d) Av.K. 53 m.si hükmü gereği red yükümlülüğü, mevcut olup; bu düzenlemelerin avukatın haklarını değil yükümlülüklerini teşkil ettiği kolayca tespit edilebilir..
Ayrıca, Av.K. 37/3.m, 41/1-2, 42. m. ve Ceza Muhakemeleri Usulü gereği ZORUNLU MÜDAFİİ tayin edilmesi halinde avukat, görevi ancak belirli şartlarda red edebilir.
Görülmektedir ki, savunma görevini red avukatın dilediği gibi kullanabileceği bir hak değildir. Teorik olarak savunma görevini üstlenen avukat, baştanbaşa bir disiplin hukuku olan meslek ilke ve kuralları ile bağlı olup, bu görevi bilerek, isteyerek kabul etmiştir. Formasyon sahibi olan avukatla, hukuki himayeye muhtaç kişi/birey arasında dengenin de ancak bu şekilde sağlanabileceğini düşünüyorum.
Saygılarımla.
Old 04-11-2004, 07:15   #9
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan

Sn Sakarya Günaydın;

Konuya ilişkin değerlendirmeye derinlik kazandırmak açısından, "İşi Reddetme Hakkı" nın normatif bir düzenleme olmadığına ilişkin görüşünüzü ayrıntılandırmanızda yarar olduğunu düşünüyorum.

İşi reddetme hakkının belirttiğiniz yasa maddeleri ile değerlendirilmesi görüşüne katılıyorum. Ayrıca Meslek Kuralları 36. Maddenin'de belirttiğiniz maddelerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Alıntı:
36.Bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan Avukat yararı çatışan öbür tarafın vekaletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz.
Old 30-11-2004, 09:07   #10
Av. Hasan SAKARYA

 
Varsayılan

GÜNAYDIN SAYIN ÇELİK, HERKESE GÜNAYDIN,

" İŞİ REDDETMENİN " normatif düzenleme olmadığını ifade etmek istemedim. Öyle anlaşıldı ise, affola. Ancak, normatif
düzenlemenin; hak olarak değil, YÜKÜMLÜLÜK/KÜLFET olarak yapıldığını ifade etmek istedim.
" HAK " tanımından anladığım ; kişinin, hiçbir baskı/zulüm/kovuşturma riski taşımadan kendi kimliğini ve eşsizliğini elinde tutma halidir. Oysaki, Av.K. normatif düzenlemesi
" REDDİN " zorunlu olduğu halleri tanzim etmektedir. Zorunluluk /
külfet olarak sayılmış olan - sizin de belirtmiş olduğunuz meslek kuralı da dahil- mevcut hallerin düzenlenmiş olması, normatif düzenlemenin hakkı belirlemediğini göstermektedir.
Zorunluluk/yükümlülük/külfet olarak belirlenen düzenlemeler olmasa idi, reddin bir hak olduğunu söylemek mümkün olabilirdi.
Modern avukatlık için hak; ancak ve ancak " liberal düşünceye göre " ( toplum sözleşmesi ile birey, sahibi olduğu EGEMENLİK hakkını devlete devrederken, kendine ve topluma zarar verenlerin cezalandırlması hakkını tümü ile devretmiş; fakat, kendine ve topluma yapılan saldırılar karşısında savunma hakkının gerektiği kadarını devretmiş, yani tamamını devretmeyerek uhde- sinde bırakmıştır- Kİ BU EGEMENLİK HAKKININ TEZAHÜRÜDÜR- )
SAVUNMA HAKKININ SERBESTÇE ve BAĞIMSIZ OLARAK KULLANILMASIDIR. DÜŞÜNCESİNDEYİM.
SAYGILARIMLA.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatın Hem Ssk'Lı Hem De Bag-kur'Lu Olması? av.m.a.g Meslektaşların Soruları 40 29-12-2015 16:43
Avukatın Aşk Mektubu Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 4 28-04-2014 11:01
Kadın Hakkı / İnsan Hakkı gerunsal Kadın Hakları Çalışma Grubu 29 02-06-2007 14:32
Mülkiyet hakkı ve miras hakkı Deunur Hukuk Soruları Arşivi 2 19-11-2006 20:44
Avukatın Fermuarı Öttü! Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 1 11-09-2002 12:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04348612 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.