Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Günlük Hukuk Haberleri

Yanıt
Old 12-12-2011, 11:57   #841
Av.Barış

 
Varsayılan

Mektubu kaybolunca 48 bin TL aldı

Emre Bahçıvan Kanada’daki bir üniversiteye kayıt yaptırmak için Ankara’daki annesinden lise bitirme belgesini istedi. Evrak postada kaybolunca 10 yıl sürecek hukuk mücadelesine başladı.

Üniversite eğitimine Kanada’ya giden Emre Bahçıvan, kayıt için Ankara’daki annesi Müesser Bahçıvan’dan lise bitirme belgesini istedi.

Anne Bahçıvan, belgeyi 21 Mart 2001’de, 2999 sayılı APS makbuzu ile PTT’nin Mesa şubesinden oğluna gönderdi. Ancak belge ve mektup kayboldu. Oğlunun mağdur olduğu iddiasıyla zararının giderilmesi için PTT’ye başvuran anneye, “Size 90 TL öderiz” yanıtı verildi. Hürriyet gazetesinin haberine göre, konuyu yargıya taşıyan aile, avukat Erendiz Önal’a başvurdu. Önal’ın 2002’de PTT aleyhine 100 bin TL maddi ve manevi tazminat istemiyle açtığı dava, Ankara 17’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 22 Şubat 2006’da reddedildi.

10 YIL SÜREN MÜCADELE
Rötar nedeniyle Devlet Demir Yolları’nı tazminata mahkûm ettiren avukat Önal, kararı temyiz etti. Yargıtay 11’inci Hukuk Dairesi, 11 Şubat 2008’de, ‘zararın karşılanması gerektiği’ hükmüyle yerel mahkeme kararını bozdu. Bunun üzerine yerel mahkeme, 12 Şubat 2009’da, PTT’yi 9 bin 77 ABD doları maddi, Bahçıvan’ın okuluna 1 yıl geç başlaması nedeniyle duyduğu üzüntüyü gidermek için de 3 bin TL manevi tazminata mahkûm etti. Tazminat için 2001’den itibaren yasal faiz işletilmesine de hükmedildi.

PTT İTİRAZ ETTİ
Ancak bu kararı da PTT’nin avukatları temyiz etti. Yargıtay 11’inci Hukuk Dairesi 31 Mart 2011’de yerel mahkemenin kararını onadı. PTT’nin avukatları bu kez de karar düzeltme yoluna gitti. Ancak Yargıtay 11’inci Hukuk Dairesi, 23 Eylül 2011’de kararı yeniden onayıp PTT’ye haksız yere karar düzeltme talebinde bulunduğu için 185 TL ceza verdi. Avukat Önal, yasal faiziyle 1 Kasım 2011’de PTT’den 47 bin 812 TL tahsil etti.
Old 13-12-2011, 23:03   #842
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Anayasa Mahkemesi 21.6.1934 günlü, 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun 4. maddesinin ikinci fıkrasının “Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır.” biçimindeki birinci cümlesinin iptaline karar verilmesi isteminin kabulü ile anılan cümlenin iptaline karar verdi.

http://www.anayasa.gov.tr/index.php?l=gundem&id=340
Old 14-12-2011, 12:17   #843
Av.Barış

 
Varsayılan

CMK ücret alacaklarından serbest meslek makbuzunu kullandığı avukatın vergi borcu için kesinti yapılan avukatın, yapılan mahsup işleminin iptali için, İzmir Vergi Mahkemesi’ ne açmış olduğu davada verilen ve özetle” Bu durumda idarenin, hak sahibi olarak davacıdan aranılan bir kamu alacağı olup olmadığını sorgulaması gerekirken davacının, mükellefi olmadığı başka birine ait vergi borçları nedeniyle sorumlu tutularak verdiği hizmet nedeniyle hak ettiği ücretin kendisine ödenmemesi ve yasal zorunluluk gereği serbest meslek makbuzunu kullandığı avukata ait vergi borcuna mahsup edilmesi işleminde hukuka uyarlık görülmemiştir”şeklindeki karar, Danıştay tarafından da onanarak kesinleşmiştir.

İlgili Danıştay Kararı:
http://www.bursabarosu.org.tr/paylas...r/2011/ek1.pdf
Old 15-12-2011, 13:17   #844
Av.Barış

 
Varsayılan

Böbreğimi geri ver' davası

HÜLYA A. (32) ile kocasının boşanma davaları, ilginç bir hukuk mücadelesine dönüştü.Ankara’da Hülya A., şiddetli geçimsizlikten boşandı. Eski kocası rahatsızlanıp diyalize mahkûm olunca, tekrar evlenip, bir de böbreğini verdi. Ancak, kısa süre sonra ‘Kocam hayatı zindan etti’ iddiasıyla tekrar boşanma davası açıp, böbreğini de geri istedi. Şimdi merak edilen, mahkemenin vereceği karar...

HÜLYA A. (32) ile kocasının boşanma davaları, ilginç bir hukuk mücadelesine dönüştü.
Hülya A., avukatı Yasin Girgin aracılığıyla 2’nci kez evlendiği kocası Aziz A.’dan (42) boşanmak istediği dilekçesinde şu iddialarda bulundu.

“Kocamla 2006’da evlendik. 2008’de şiddetli geçimsizlik nedeniyle anlaşmalı boşandık. Nafaka ve tazminat talep etmedim. Görüşmemiz devam etti. Kocam, 2009’da böbrek rahatsızlığı nedeniyle diyalize girmeye başladı. O zaman öğrendim ki, eşim böbreğini babasından almış ve yine rahatsızlanmış. O güne kadar böbrek problemini bilmiyordum.’’

Kafana silah mı dayadık

“Eski eşim sürekli tedavi görmeye başladı. Benimle de çok iyi geçiniyordu. 40 kiloya kadar düştü. Onu o halde bırakmaya dayanamayınca, 30 Aralık 2010’da 2’nci kez evlendik. Ocak 2011’de eşime böbreğimi verdim. İyileştikten sonra davranışları değişti. Sürekli beni aşağılıyor, psikolojik baskı uyguluyordu. ‘Seni sevmesem böbreğimi vermezdim’ yaklaşımıma kocam, ‘İyi ki bir iyilik yaptın. Kafana silah mı dayayıp böbreğini aldım’ diye yine aşağılayıcı davranışlar sergiliyordu. Kocamın bu baskıları sonucunda 2 defa intihara kalkıştım. 100 bin TL maddi ve manevi tazminat istiyorum. Boşanmak istiyorum. Evlendiğimiz için işten de ayrılmıştım. Şu an bir gelirim ve gidecek bir yerim yok.”

Böbreğimi talep ediyorum

Kocasının dilekçesinde “Eşim alkol alınca mizacı değişiyor” yazması üzerine Hülya A., bir dilekçe daha sundu. Kocasına verdiği böbreğin geri verilmesini talep eden Hülya A., “Şahsıma isnat edilen aşırı alkol tüketimi, ahlaka aykırı davranışlar tamamen gerçek dışıdır. Böyle bir imkân varsa, 30 yaşında verdiğim böbreğimin iadesini talep ediyorum” dedi. Önümüzdeki günlerde Ankara 9’uncu Aile Mahkemesi’nde görülmeye başlanacak boşanma davasında, böbreğin iadesi konusunda yargıcın vereceği karar, merak konusu.

Alınan böbrek ikisine de yaramaz

Deniz İNCEOĞLU
PROF. Dr. Alihan Gürkan (Acıbadem Üniversitesi İnternational Hospital Organ Nakli Direktörü): “Böyle bir operasyonu kolay kolay hiçbir doktor yapmaz. Adam, böbrek geri alınınca yeniden diyalize mahkum olacak. Böbrek kadına geri takıldığında, bağışıklık sistemiyle ilgili reaksiyonlar işin içine girerse, sağlık sorunları gözlenebilir. Bu durumda alınan böbrek onun da işine yaramaz. Hatta sağlığını riske atar. Pire için yorgan yakmaya değmez.”

Rahatsızlığımı biliyordu

Koca Aziz A. ise mahkemeye sunduğu yanıt dilekçesinde, şu iddialarda bulundu: “Karım, rahatsızlığıma çok üzüldüğünü söyleyerek böbreğini verme konusunda çok ısrarcı davrandı. Ben de kabul ettim. 2009’da da böbreğini verecekti ama kabul etmedim. Eşim böbrek rahatsızlığı çektiğimi evlendiğimizde biliyordu. Eşim sık sık içkili lokantalara gitmek için ısrarcı davranıyor ve çok alkol alıyor. Alkol alınca mizacı değişiyor ve bana hakaretler ediyor. Böbreğini aldığım için bu hakaretlerini sineye çektim. İntihar girişimleri benim davranışlarım değil, alkol ve psikolojik yapısıdır. Bu nedenle maddi ve manevi tazminatın reddine karar verilmesini talep ediyorum.”
Old 15-12-2011, 16:41   #845
Cumhur Okyay

 
Varsayılan Kamulaştırmasız el atma, yeni faiz oranı

Yargıtay 12’nci Hukuk Dairesi, Türkiye genelinde kamu kurum ve kuruluşları ve yerel yönetimlerin, kamulaştırmasız el atma uygulamalarını etkileyecek bir karar verdi. İzmir’de Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan bir kamulaştırmasız el atma davası sonucuna göre, kamu tarafından vatandaşa yapılan ödemede, bugüne kadar uygulanan yüzde 9 faiz yerine, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz olan yüzde 25 ödeme yapılması kararlaştırıldı. (Hürriyet Haber)
Old 17-12-2011, 12:01   #846
Av.Barış

 
Varsayılan

Yargıtay, cinsellik yok diye kaçan kadını haksız buldu!

Mahkeme, kendisiyle cinsel ilişkiye girmeyen kocasını terk eden kadını haklı buldu. Ancak Yargıtay, “Erkeğin fiziksel sağlık sorunu yok” diyerek mahkemenin kararını bozdu
Çanakkale’de 19 yaşındayken evlendirilen A.D., evliliklerinin ilk üç ayında cinsel birliktelik olmayınca evi terk etti. Bunun üzerine kocası, Çanakkale Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açtı ve hâkime “fiziksel bir sorunu olmadığına dair doktor raporu”nu sundu. Koca, eşinin evi terk ettiğini belirterek boşanmak istedi. Mahkemede dinlenen doktor da kocanın fiziksel sorunu olmadığını, psikolojik nedenlerin söz konusu olabileceğini, ancak kocanın önerilen danışmana gitmediğini söyledi.

Sibel HÜRTAŞ/ANKARA-HT GAZETE

‘EVLİLİĞİN GAYESİ’
Mahkeme, karısıyla beraber olmayan ve fiziksel bir sorunu olmadığı belirlenmesine karşın, psikolojik tedaviyi reddeden kocayı kusurlu buldu. Mahkeme, “Evlenmenin sosyal amacı yanında, belki daha önemli olarak nesli devam ettirme ve cinsel arzuları tatmin etme gayesi de vardır” kararı vererek, kadının evi terk etmesini haklı buldu.

‘CİNSEL SORUN YOK’
Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise, “kocanın cinsel yönden yeterli olduğunun anlaşıldığını” belirterek, mahkemenin kararını bozdu ve kadını haksız buldu. Yargıtay’ın bu kararına karşın Çanakkale Aile Mahkemesi, “Cinsel yakınlaşmayı beklemek için kadını zorlamak açık bir haksızlıktır. Bu koşullar altında evliliği devam ettirmesi beklenemez” kararı vererek, direndi. Dava, bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na taşındı. Genel Kurul da mahkeme kararını bozdu ve kocanın cinsel yönden yeterli olduğuna ilişkin raporu kabul ederek, kadının haksız olduğuna hükmetti.
Old 17-12-2011, 12:26   #847
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
Yargıtay, cinsellik yok diye kaçan kadını haksız buldu!

Mahkeme, kendisiyle cinsel ilişkiye girmeyen kocasını terk eden kadını haklı buldu. Ancak Yargıtay, “Erkeğin fiziksel sağlık sorunu yok” diyerek mahkemenin kararını bozdu
Çanakkale’de 19 yaşındayken evlendirilen A.D., evliliklerinin ilk üç ayında cinsel birliktelik olmayınca evi terk etti. Bunun üzerine kocası, Çanakkale Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açtı ve hâkime “fiziksel bir sorunu olmadığına dair doktor raporu”nu sundu. Koca, eşinin evi terk ettiğini belirterek boşanmak istedi. Mahkemede dinlenen doktor da kocanın fiziksel sorunu olmadığını, psikolojik nedenlerin söz konusu olabileceğini, ancak kocanın önerilen danışmana gitmediğini söyledi.

Sibel HÜRTAŞ/ANKARA-HT GAZETE

‘EVLİLİĞİN GAYESİ’
Mahkeme, karısıyla beraber olmayan ve fiziksel bir sorunu olmadığı belirlenmesine karşın, psikolojik tedaviyi reddeden kocayı kusurlu buldu. Mahkeme, “Evlenmenin sosyal amacı yanında, belki daha önemli olarak nesli devam ettirme ve cinsel arzuları tatmin etme gayesi de vardır” kararı vererek, kadının evi terk etmesini haklı buldu.

‘CİNSEL SORUN YOK’
Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise, “kocanın cinsel yönden yeterli olduğunun anlaşıldığını” belirterek, mahkemenin kararını bozdu ve kadını haksız buldu. Yargıtay’ın bu kararına karşın Çanakkale Aile Mahkemesi, “Cinsel yakınlaşmayı beklemek için kadını zorlamak açık bir haksızlıktır. Bu koşullar altında evliliği devam ettirmesi beklenemez” kararı vererek, direndi. Dava, bu kez Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na taşındı. Genel Kurul da mahkeme kararını bozdu ve kocanın cinsel yönden yeterli olduğuna ilişkin raporu kabul ederek, kadının haksız olduğuna hükmetti.

http://www.turkhukuksitesi.com/showp...&postcount=314
Alıntı:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, eşinin cinsel ilişkiye girmeyi bilmediğini iddia eden kadını haklı bularak, kocanın “ağır kusurlu” olduğuna karar verdi.

DAVACI kadın, eşi bilmediği için cinsel ilişki kuramadıklarını, çocuklarının olmadığını, eşiyle aralarında geçimsizlik başladığını belirterek, nafaka ve maddi-manevi tazminat istemiyle boşanma davası açtı. Davalı koca ise eşi istemediği için ilişkiye giremediklerini, birlikte hocaya bile gittiklerini söyledi. Ankara 10’uncu Aile Mahkemesi, raporlarda çiftin cinsel ilişki kuramadıklarının belirlendiğini vurgulayarak, şöyle dedi: “Kocanın heyecanlanması, eşinin de ailesinin baskısıyla evlenmiş olmasının etkisiyle kaçınması sonucunda taraflar arasında, birlikte yaşadıkları 7 ay süreyle cinsel ilişki kurulamadığı anlaşılmıştır. Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarında her iki tarafın da cinsel ilişki kurmalarına bir engel bulunmaması halinde, cinsel ilişkiyi sağlama görevinin, cinsel ilişkide aktif olan erkeğe ait olduğu kabul edilmektedir. Ancak eşiyle güç kullanarak onun isteği dışında cinsel ilişki kurmadığı için, kocayı kusurlu bulmak yanlış olacaktır. Çift eşit kusurludur.”

Mahkeme çifti boşarken, kadının tazminat ve nafaka talebini kabul etmedi. Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay, bir sorun bulunmadığı halde, cinsel birleşmeyi gerçekleştiremeyen kocanın kusurlu olduğunun anlaşıldığını belirti. Yargıtay boşanma kararını onarken, kocanın tazminat ödemesi gerektiği yönünde görüş bildirdi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da kararı onadı.

Kaynak:
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16571229.asp?gid=373
Old 21-12-2011, 10:00   #848
Av. Engin EKİCİ

 
Dikkat Mirasen intikal eden taşınmazların otomatik olarak mirasçılar adına tescili

Alıntı:
Tapu yasasında hedeflenen değişiklikle veraset intikal davaları ortadan kalkacak. Ölen kişinin gayrimenkulleri otomatik olarak varislerin tapusuna geçecek.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25307750/
Old 21-12-2011, 13:04   #849
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan 2012 Yili Avukatlik Asgarİ Ücret Tarİfesİ Resmİ Gazetede Yayimlandi.

Tıklayınız:

http://www.barobirlik.org.tr/Detay.a...1255&Tip=Haber
Old 22-12-2011, 10:53   #850
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan "Darbeci Baro" İfadesine Tazminat

MAHKEME, HUKUKA AYKIRI BULDUĞU “DARBECİ BARO” İFADESİNİ KULLANANLARI TAZMİNATA MAHKÛM ETTİ


Zaman Gazetesi’nin 29 Aralık 2010 günlü sayısının 1. ve 16. Sayfalarında yer alan “Darbeci Baro’dan Balyoz’a tam destek” başlıklı haber hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle tazminata mahkûm oldu.

İstanbul Barosu Başkanlığı tarafından ilgili yayın nedeniyle gazete ve muhabirler aleyhine açılan ve Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın 21 Aralık 2011 tarihli duruşmasına tarafların avukatları katıldı.

İstanbul Barosu avukatı duruşmada, Baro’nun saygın bir hukuk kurumu olduğunu ve ceza kanunlarında suç olarak düzenlenen bir isnatla nitelendirilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu belirterek söz konusu yayından dolayı tazminata karar verilmesini talep etti.

Mahkeme de İstanbul Barosu’nun davasını kabul ederek söz konusu ifadenin hukuka aykırı olduğu görüşüne vararak davalıları tazminata mahkûm etti.
----------------------------------------------------------
http://www.istanbulbarosu.org.tr/Det...atID=1&ID=6482
Old 28-12-2011, 00:58   #851
Av.Barış

 
Varsayılan

İİK'DA DEVRİM NİTELİĞİNDE DEĞİŞİKLİKLER GELİYOR

İİK'nın yaklaşık 30 maddesi değişiyor. İİK'da devrim niteliğinde önemli değişiklikler yapılacak. www.hukukihaber.net

İcra ve İflas Hukuku'nda uygulamaya yönelik büyük değişim olacak. Hükümet tarafından hazırlatılan İCRA VE İFLAS KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUNTASARISI'na göre, uygulaması değişecek bazı hususlar şöyle:

- Satış isteme süreleri, menkullerde 1 yıl iken 3 aya düşürülüyor, bu süre gayrimenkullerde 2 yıl iken 6 aya düşürülüyor.
- Bundan sonra birinci ihale (Satış) olmayacak İhaleler muhammen bedelin %60'ından satışa çıkacak şekilde tek ihaleye iniyor.

- Kesinleşen kıymet takdiri üzerinden alacaklı Menkul ve Gayrimenkul malı ihaleye çıkarmadan kendi adına tescil ettirebilecek. Bu husus yasalaşırsa Roma Hukukundan beri esas alınan ve icra hukukumuzun temel mihenk taşlarından olan “Lex Commissoria yasağı” ortadan kalkmış olacaktır.

- İcraya para yatırma ya da çekme dönemi sona eriyor. Bundan sonra, para yatorma ve çekme işleri Vakıfbank'ta yapılacak.
- Daha önce yürürlükte olan 10 günlük Mal Beyanında Bulunmamadan dolayı disiplin hapsi geri getiriliyor.
- Haciz kaldırma ve yediemin değişikliğinde harç ödeme zorunluluğu geliyor. Bu durumda yatırılacak harç normal harcın 1/5 'i olacak.
- 400 TL'nin altındaki menkuller muhafaza altına alınamayacak.


Tasarı yasalaşacak olursa, icra hukukunun alışılagelen temel noktalarında devrim niteliğinde değişim olacak.

İCRA VE İFLAS KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI Metni için:
http://www.kgm.adalet.gov.tr/gg/iik.pdf
Old 04-01-2012, 13:13   #852
Av.Barış

 
Varsayılan

Servet avcısına miras şoku!

Evlendikten 10 gün sonra ölen kocasının bıraktığı mirası almak isteyen geline Yargıtay’dan ret yanıtı geldi. Yargıtay, “Öleceğini bilmeden evliliği gerçekleştirmesi, hayatın olağan akışına terstir” diyerek, gelinin “kötü niyetli” olduğuna karar verdi ve mirastan men etti

YARGITAY, evliliğin icrası sırasında iyi niyetli olmadığı gerekçe gösterilen eşin mirasçı olamayacağına karar verdi. Babası ölen bir kişi, “babasının ilk önce davalının annesiyle evlendiğini, anlaşmalı boşandıktan 6 gün sonra ise davalıyla evlendiğini, evlilik tarihinden 10 gün sonra da öldüğünü, Türk Medeni Kanunu’na göre babasıyla yeni eşinin evliliğinin iptali için dava açtığını ve evliliğin iptaline karar verildiğini’’ belirterek, babasının evlendiği kadının “mirasçılık belgesinin iptali’’ istemiyle dava açtı.

YARGITAY BOZDU
Davanın görüldüğü Uşak 1. Sulh Hukuk Mahkemesi, miras bırakanın evli iken vefat ettiğini, Türk Medeni Kanunu’na göre davalı kadının mirasçılık sıfatının bulunduğunu kabul ederek davayı reddetti. Kararın temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nce görüşüldü. Daire, yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu. Kararda, Türk Medeni Kanunu’nun 159. maddesinde, evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eşin yasal mirasçı olamayacağı ve daha önce yapılmış ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybedeceğinin düzenlendiği vurgulandı.

KÖTÜ NİYETLİ GELİN
Bu yasal düzenleme uyarınca sağ kalan davalı eşin evliliğin akdi sırasında iyi niyetli olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğine işaret edilen kararda, “Vefat eden kişinin, önce davalı kadının annesiyle evlenip boşanması, 6 gün sonra da davalıyla evlenmesi göz önüne alındığında davalı kadının bu durumu bilmeden evliliği gerçekleştirmesi hayatın olağan akışına terstir. Şu halde davalının evliliğin icrası sırasında iyi niyetli olmadığı, dolayısıyla mirasçı olamayacağı kuşkusuzdur. Davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddedilmesi hukuka uygun değildir’’ denildi.
Old 04-01-2012, 23:26   #853
tiryakim

 
Varsayılan Vekalet Pulu, 5,20 TL oldu

2012 Vekalet pullarının çerçevesi Lacivert renkte, beher bedeli ise 5,20 TL oldu.

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı

DUYURU NO:2012/1


2012 yılında kullanılacak vekalet pullarının beher bedeli 5,20 TL olarak tespit edilmiş olup, basılmaktadır.

a)- Yeni pulların çerçevesi Lacivert renkte olup, pullar en kısa sürede bastırılıp Halk Bankasına ilgili şubelerine gönderilmek üzere teslim edilecektir.

b)- Barolarımızın sadece ellerinde kalan 2011 yılına ait vekalet pullarını 17/02/2012 tarihine kadar fiilen (elden yada Aps.Kargo.vs..)Birliğimize teslim etmeleri halinde teslim edilen pul bedelleri Barolarımız hesaplarına havale edilecektir.

Bu bağlamda, Barolarımızın Banka hesap numaralarını (İBAN numarası ile) bildirmeleri gerekmektedir. 17/02/2012 tarihinden sonra iade edilecek vekalet pulları Birliğimizce kabul edilmeyecektir.

Bilgilerinizi rica ederim.

Saygılarımla.

Avukat V.Ahsen COŞAR
Türkiye Barolar Birliği Başkanı
Old 05-01-2012, 17:21   #854
tiryakim

 
Varsayılan Bu davayı ben açmak isterdim

2000'de Evren'i darbe yapmakla suçladığı için meslekten atılan Savcı Sacit Kayasu'nun o dönemki iddianamesi, yeni 12 Eylül iddianamesine delil oldu. Kayasu "Çok mutluyum" dedi.

2000'de Evren'i darbe yapmakla suçladığı için meslekten atılan Savcı Sacit Kayasu'nun o dönemki iddianamesi, yeni 12 Eylül iddianamesine delil oldu. Kayasu "Çok mutluyum" dedi.

‘Evren çok üzgün’
Öte yandan Evren ve Şahinkaya’nın avukatı Ömer Nihat Özgün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iddianamenin gönderildiğinin duyurulmasının ardından, müvekkili Evren ile Ankara’da bir araya geldiğini söyledi. Şahinkaya ile de dün İstanbul’da görüştüğünü kaydeden Özgün, “Müvekkillerim, iddianame nedeniyle üzgünler. Basındaki haberleri takip ediyorlar. İddianameyle ilgili sayfa sayfa haber çıkmasına rağmen, henüz bizde iddianame yok. İddianameyi merak ediyoruz” dedi.


MGK’nın fırıncı bildirisi de delil
İddianamede ilginç deliller göze çarpıyor. Aksiyon dergisinin 770. sayısı, Bayrak Harekât Direktifi ile 5 Haziran 1977’de yapılan milletvekili seçimlerinin isim listesi bu deliller arasında. Ayrıca Kenan Evren’in yaptığı konuşma’, ‘yurtdışına çıkışların yasaklandığına’ dair MGK’nın 1 Numaralı bildirisi, ‘komutanların hangi illerdeki sıkıyönetim komutanlıklarından görevlendirildiği’ ile ilgili 2 Numaralı bildiri, ‘tüm yurtta fırınların açık olmasını’ öngören 3 Numaralı bildiri, ‘bütün hava ve deniz limanları ile hudut kapılarının çıkışa kapalı olduğu ve yurtdışı telsiz haberleşmesini yasaklayan’ 5 Numaralı bildiri, ‘Evren’in halka ve silah arkadaşlarına yönelik yaptığı’ konuşmayı kapsayan 6 Numaralı bildiri, ‘memur ve işçilerin istifa etmelerini ve işten ayrılmalarını’ durduran 8 Numaralı bildiri de delil sayıldı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (THİV) kitabı da yine iddianamedeki deliller arasında.


Nasıl yargılanırlar?
Prof. Dr. Ergun Özbudun, nasıl yargılama yapılacağına dair şu değerlendirmeyi yaptı: “Öncelikle zamanaşımı ele alınacak. Mahkeme zaman aşımına karar verirse dava biter. Mahkeme darbe suçunu ‘görev suçu’ olarak görürse görevsizlik kararı verir ve dosyayı. Yargıtay Başsavcılığı’na gönderir. Başsavcılık yeni iddianame ister ve Anayasa Mahkemesi’ne sunar. Eğer darbe suçu ‘görev dışı suç’ olarak nitelenirse normal mahkemeler yargılar.” Özbudun’un anlattığı süreç İlker Başbuğ için de geçerli olacak.


Dokunmaya kalkınca mesleğinden atıldı
Sacit Kayasu’nun ses getiren ilk icraatı, ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım ile ilgiliydi. Ödemiş Savcısı’yken işkence edilerek öldürülen bir cesedin ‘Yeşil’e ait olduğunu iddia ederek soruşturma açtı. Soruşturma sürerken Adalet Bakanlığı Adana’ya atadı. 28 Mart 2000’de Adana Cumhuriyet Savcısı olarak bu kez Evren’in anayasal suç işlediğine dair iddianame hazırladı. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Kayasu için gazetecilere açıklama yaptığı ve iddianameyi dağıttığı gerekçesiyle yargılama izni verdi. Bu arada Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, iddianameyi sadece kınama olarak görerek işlem yapılmasına da anayasanın geçici 15. maddesi uyarınca gerek olmadığına hükmetti. Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’nun 15 Mayıs 2001’deki kararını yerinde bulan Yargıtay 9. Ceza Dairesi de, 11 Aralık 2002’de Kayasu’yu “görevi kötüye kullanmak” ve “askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif” iddialarıyla mahkûm etti, cezaları erteledi.
20 Nisan 2000’de savcılık görevinden uzaklaştırılan Kayasu, HSYK kararıyla da 2003’te meslekten ihraç edildi. Kayasu, AİHM’ye başvurdu. AİHM, 2008’de “ifade özgürlüğünü kısıtladığı” için Türkiye’yi mahkûm etti. Kayasu avukatlık haklarına geri kavuştu.

http://www.hukukihaber.net/gundem/bu...im-h19926.html
Old 05-01-2012, 17:25   #855
tiryakim

 
Varsayılan Avukatlık Yasası Öncesinde Atölye Çalışması

Avukat Dernekleri, Avukatlık Kanunu'nun değiştirilmesinin gündemde olduğu bu günlerde yasa ile ilgili çalışmalarına hız verdiler. Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Av. Fikret DURAN, hukukihaber.net'e yaptığı açıklamada;
"Avukatlık Kanunda değişiklik yapılması yönünde Adalet Bakanlığı tarafından çalışma başlatıldığını biliyoruz. Yargı erkinin en önemli unsuru olan savunmayı temsil eden avukatların sorunlarının çözümü ve avukatlık mesleğinin daha iyi şartlarda yapılabilmesi için yasanın değişimi sürecinde meslektaşlarımızın daha etkin olması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu düşünceden hareketle gerek yasa taslağı gerekse parlamentodaki kanunlaşma sürecinde meslektaşlarımızın görüşlerinin ilgili kurumlara aktırılması için kapsamlı bir çalışma yapmayı kendi aramızda konuşmaya başladık. Bu düşüncemizi başkaca meslektaşlarımıza açtığımızda meslektaşlarımız tarafından konuya yoğun ilgi gösterildi.
Bu çalışmanın ilk gününde halkın, yargı bürokrasisinin ve avukatların avukatlık mesleği algısını konuşacağız.
İkinci gününde avukatların meslek icrasında karşılaştığı yargısal ve idari zorlukları konuşacağız.
Üçüncü gün avukatlık mesleğinin faaliyet alanlarının genişletilmesini başkaca ülkelerle mukayeseli olarak konuşacağız,
Dördüncü gün hukuk eğitimini ve staj sürecini, son gün de baro yapılanması, seçim sistemi, TBB’nin konumunu, meslek etiği ve ceza ve disiplin soruşturmalarını konuşacağız.
Çalışmamıza konuşmacı ve müzakereci olarak bilgi, deneyim ve düşünceleriyle katkı sağlayacağına inandığımız çok sayıda yargı mensubu, akademisyen, milletvekili, baro başkanı, avukat, stajyer avukat ve öğrenci katılacak ve katkı sağlayacak.
Çalışmamızda, sunumlar kadar, müzakereler de önem taşıyor, bu yüzden müzakere süresini oldukça uzun tuttuk. Çalışmamızın avukatlık kanunu yapım aşamasında önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz." dedi.
Old 06-01-2012, 11:12   #856
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Çek yasasında değişiklikler öngören ve karşılıksız çek keşide etmeyi suç olmaktan çıkaran kanun tasarısı meclise sevk edildi.

http://www.tbmm.gov.tr/guncel_tasari_teklifler.htm
Old 06-01-2012, 12:22   #857
tiryakim

 
Varsayılan

Adli kontrolde üst sınır 5 yıla çıkacak

Adli kontrol cezalarındaki üst sınır 3 yıldan 5’e çıkarılarak kaçak elektrik dahil pek çok suçta, sanıkların tutuksuz yargılanmalarının yolu açılacak.

Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı yargıyı hızlandırma amaçlı pakette, ilk kez işlenmesi halinde kaçak elektrik suçuna hapis kalkıyor, üst sınırı 3 yıl olan cezalarda hapis yerine adli kontrol geliyor. Adli kontrol üst sınırı 5 yıla çıkıyor. Taslağa molotof da silah olarak giriyor.

Vatan Gazetesi'nden Kemal Göktaş'ın haberine göre; Adalet Bakanlığı’nın hazırlayarak Bakanlar Kurulu’nda sunumunu yaptığı yargının hızlandırılmasına ilişkin taslak çalışmasında yargının iş yükünü azaltacak tedbirler çıktı. Türk Ceza Kanunu (TCK), İcra ve İflas Kanunu, Danıştay ve İdari Yargılama Usul Kanunu’nda değişiklik yapılması planlanan taslağın yaklaşık 70 maddeden oluşacağı ifade ediliyor. Edinilen bilgiye göre, Bakanlığın hazırladığı taslakta elektrik hırsızlığı (kaçak elektrik) suçunun ilk defa işlenmesi halinde hapis cezası yaptırımının kalkması ve idari para cezası verilmesi öngörülüyor. Yeni Türk Ceza Kanunu yapılırken elektrik hırsızlığı, nitelikli hırsızlık kapsamına alınmış ve öngörülen ceza da 2 yıldan 5 yıla kadar hapse çıkarılmıştı. Tasarıdaki değişikliğin gerçekleşmesi halinde önemli sayıda dava ortadan kalkmış olacak.

Daha az tutuklama

Tasarıdaki en önemli düzenlemelerden birini ise halen üst sınırı 3 yıl ve daha az olan suçlarda tutuklama yerine adli kontrol kararı verilebilmesini öngören maddede değişiklik yapılarak üst sınırın 5 yıla çıkarılması oluşturuyor. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre tutuklama şartları olsa dahi, üst sınırı 3 yıl veya daha az olan suçlarda hakim tutuklama yerine adli kontrol kararı verebiliyor. Adli kontrol tedbirleri kanunda “hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak, sürücü belgesini teslim etmek, uyuşturucu ve alkol tedavisi için hastaneye yatırılmak, silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adli kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek” olarak sıralanıyor. Yasaya göre, tutuklama yerine yurt dışına çıkış yasağı ve kefalet kararı verilebilmesi bütün suçlarda mümkün. Tasarıda, icra dairelerindeki tüm ödemelerin banka üzerinden yapılması ve ev eşyalarının haczine sınırlama getirilmesi de bekleniyor. Böylece icra dairelerinde sıkça yakınma konusu olan memurların avukatlardan maddi menfaat temin etmesine son verilmesi ve iş yükünün azalması hedefleniyor.

Molotof düzenlemesi

Tasarıda, ayrıca, eylemlerde kullanılan molotofkokteylinin patlayıcı değil silah olarak sayılmasına ilişkin düzenlemeye de yer verileceği belirtildi. Başbakan Erdoğan’ın AK Parti Grup toplantısındaki konuşmasında açıkladığı molotof değişikliği Yargıtay’ın molotofu silah değil, patlayıcı olarak gören kararlarının ardından gündeme gelmişti. Değişiklikle molotof atma suçuna verilen cezanın 8 yıldan 15 yıla çıkarılması hedefleniyor.

Bu suçlarda da adli kontrol kararı verilebilecek

Tasarıda, tutuklama yerine adli kontrol kararı verilebilecek suçların 5 yıl ve daha az hapis cezası gerektiren suçlar olarak değiştirilmesiyle şu suçlar da adli kontrol kapsamına girecek: İntihara yönlendirme, çocuk düşürtme, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme, para ve kıymetli damgaları yapmaya yarayan araçları temin, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit, müstehcenlik, fuhşa teşvik ve aracılık, göreve ilişkin sırrın açıklanması, görevi yaptırmamak için direnme, iftira, yalan tanıklık, yargı görevi yapanı etkileme, cezaevinde hak kullanımını ve beslenmeyi engelleme, Cumhurbaşkanı’na hakaret, uluslararası casusluk, doku ticareti, eziyet, silahla tehdit, cebir, siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi, kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi engelleme, elektrik enerjisi hırsızlığı, basit dolandırıcılık, radyasyon yayma, çevrenin taksirle kirletilmesi, imar kirliliğine neden olma, bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, kıymetli damgada sahtecilik, resmi belgede sahtecilik, resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek, suç işlemeye tahrik, deniz veya demiryolu ulaşım aracını kaçırmak, tefecilik, bilişim sistemini engelleme, verileri değiştirme, yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama, hukuk davalarında yalan yere yemin, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, kara para aklama suçuna iştirak, suçluyu kayırma, hükümlünün kaçmasını sağlama, cezaevine yasak eşya sokmak, düşman devlete maddi yardım, askerleri itaatsizliğe teşvik, askerî yasak bölgelere girme, yasaklanan bilgileri açıklama, devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma.
Old 10-01-2012, 13:56   #859
tiryakim

 
Varsayılan Şiddet içermeyen ve kışkırtıcılığı bulunmayan açıklamalar suç değildir.

Yargıtay, şiddet içermeyen her türlü düşüncenin açıklanmasının suç olmaktan çıkarılması konusunda yasa hazırlığı olan hükümetten daha hızlı davrandı. Yargıtay önüne gelen bir davada, ‘şiddet içermeyen ve şiddet kışkırtıcılığı olmayan’ açıklamaların suç olmadığına hükmetti.

2007 yılında düzenlenmesi planlanan ‘Kerkük Konferansı’ Diyarbakır Valiliği’nin kararıyla iptal edildi. Bunun üzerine Kürt Ulusal Birliği Hareketi Derneği Sözcüsü Avukat Sabahattin Korkmaz kongrenin iptali ve dönemin DTP İl Başkanı Hilmi Aydoğdu’nun tutuklanmasını eleştiren bir basın açıklaması yaptı: “Kürtlere yönelik her türden küfür, tehdit ve sindirme girişimi serbest. Ancak kimse neden bunca haksızlık ve hakaret yapıldığını soramıyor.

Böyle davrananlar derhal tutuklanıyor. Sayın Hilmi Aydoğdu’nun tutuklanması bunun son örneğidir. Biz Kerkük’e yapılacak saldırıyı aslında Kuzey Kürdistan’a yapılmış kabul ediyoruz. Çünkü, eğer Türkiye’de Kürt sorunu olmasaydı Türkiye’nin herkesten daha çok federal Kürdistan’ı desteklemesi söz konusu olabilirdi.”

Beraat etti
Bu sözler nedeniyle Diyarbakır Başsavcılığı Korkmaz hakkında ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek’ten dava açtı. Diyarbakır 6. Asliye Ceza Mahkemesi, 9 Ekim 2007’de Korkmaz’ın beraatına karar verdi. Ancak savcılık karara itiraz etti. Kararın temyiz incelemesi Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nce yapıldı. Daire oyçokluğuyla onadığı yerel mahkeme kararını, anayasanın ‘temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması’, ‘düşünce ve kanaat hürriyeti’ maddeleri ile İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’ maddeleri kapsamında değerlendirdi. Kararda, hangi düşüncelerin ifade özgürlüğü kapsamında olacağının çerçevesi şöyle çizildi: “Objektif ve tarafsızlıktan uzak; incitici, saygınlığı zedeleyici, rahatsız edici fakat şiddet içermeyen ve şiddet kışkırtıcılığı bulunmayan, yakın tehlikeye neden olmayan beyanlar da düşünce özgürlüğü kapsamında olup mahkemece kanıtlar değerlendirilip nedenleri açıklanmak suretiyle suçun yasal unsurları oluşmadığından beraat kararı uygundur.”

Karara muhalif kalan bir üye ise karşıoy yazısında “Olay tarihi itibariyle açık ve yakın bir tehlike bulunduğu, suçun oluştuğu düşüncesiyle karara muhalifim” dedi.

Hükümetin, şiddet içermeyen her türlü düşüncenin açıklanmasını suç olmaktan çıkaracağı ve Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan propaganda suçuna ilişkin birtakım değişikler yapmayı planladığı kamuoyuna yansımıştı.
Old 10-01-2012, 13:57   #860
tiryakim

 
Varsayılan İcra dairesi, BBG evi gibi!

Böylesi Görülmedi...

İzmir 12. İcra Dairesi çalışanları, zan altında kalmamak için aralarında para toplayarak dairenin her noktasının izlenebileceği şekilde 6 kamera taktırdı Ancak icra dairesine girip, çıkanların kamera sistemiyle takibe alınması tartışmaları da beraberinde getirdi. İcra davalarına bakan avukatların bir kısmı kameralı takibe tepki gösterirken bir kısmı kötü niyetli kişilere karşı tedbir amaçlı takılmasını normal karşıladı. İcra çalışanları, kameraları kötü niyetli kişilere karşı caydırıcı olması, dosya ve evrak çalınmasının önüne geçmek için taktırdıklarını belirtirken, bu tutumların örnek mi gösterileceği, suç mu sayılacağı önümüzdeki günlerde netleşecek.

Çalışanlar, sistemin kurulmasına kimin izin verdiği konusunda ise bir bilgi vermedi.

İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Ercan Demir, İzmir'de 27 İcra Dairesi bulunduğunu ve ilk kez bir daireye kamera sistemi takıldığını belirterek, 'Kemara takılacaksa tüm icra dairelerine takılır. Kapı girişlerine de 'bu işyeri kamera sistemi ile izlenmektedir' yazıları takılarak avukatlar veya vatandaşlar uyarılmalı. Konuyu biz de araştırıyoruz' dedi.
Old 10-01-2012, 22:39   #861
Av.Barış

 
Varsayılan

Emniyet Müdürü kendini ihbar etti, polis yakaladı!
Ortada suç yok! Aydın Emniyet Müdürü'nün amacı farklı...

Durmuş ALİ KILINÇ / AYDIN (AHT)

Karabük'ten Aydın'a atanan Emniyet Müdürü Ahmet Turan Temel, yeni görev yerinde polis ekipleri denetlemek için ilginç bir yol denedi. Bir binaya çıkıp kendisini şüpheli şahıs olarak ihbar eden Emniyet Müdürü Ahmet Turan Temel, meslektaşları tarafından kısa sürede yakalandı ve üzerinde taşıdığı ruhsatlı silahına el konuldu. Yakalandıktan sonra sadece "Susma hakkımı kullanmak istiyorum" diyen Temel, polis aracına bindirilirken görevli bir memur tarafından tanınınca gerçek ortaya çıktı.

22 Kasım'da Aydın'da göreve başlayan Emniyet Müdürü Turan Temel, koltuğuna oturduktan bir hafta kadar sonra şehir merkezinde tebdili kıyafet dolaşmaya başladı. Polisin işini ne kadar iyi yaptığını görmek isteyen Temel, Adnan Menderes Bulvarı'ndaki bir apartmanın 3. katına çıktı ve saat 22.48'de 155 polis imdat hattını arayıp kendi eşkalini vererek şüpheli şahıs ihbarında bulundu. İhbarın ardından hemen 3. kattan inen Temel, bulvar üzerinde yürümeye başladı. Kısa süre sonra olay yerine gelen ekiplerin biri apartmanda çalışma yaparken, diğer ekipler de bulvar üzerinde ve ara sokaklarda şüpheli şahsı aramaya başladılar.

Binada şüpheliyi bulamayan polis ekipleri, ara sokaklarda yolda yürüyen ve eşkale uyan Temel'i durdurup kimliğini göstermesini istedi. kimliğinin üzerinde olmadığını ileri süren Temel'in üzerini arayan polisler, müdürün üzerindeki ruhsatlı tabancasını yakalayınca, merkeze anons edip şüpheli şahsı yakaladıklarını ve üzerindeki bir adet silaha da el koyduklarını belirttiler. Karşılarındaki kişinin Emniyet Müdürü olduğundan habersiz olan polisler, emniyet müdürünü hemen ekip arabasına alarak ilk bilgileri toplamak için Emniyet Müdürü Temel'e sorgulamaya başladılar.

Rolünü gayet iyi yapan Aydın İl Emniyet Müdürü Ahmet Turan Temel, polislerin kendisini sesinden de tanıması ihtimaline karşın sadece "Susma hakkımı kullanmak istiyorum" dedi ve hiçbir şey konuşmadı. Bir müddet sonra bölgeye gelen ekiplerden birinde görev yapan polislerden birinin Emniyet Müdürü'ne ?Müdürüm' diye hitap etmesi üzerine her şey ortaya çıktı. Müdürlerini gözaltına alan polisler adeta şok oldu.

Aydın'da göreve başladıktan sonra polisin çalışmasını yerinde görmek ve her şeyin daha doğal olmasını sağlamak için böyle bir uygulama yaptığını belirten Temel, tespit ettiği eksiklikler üzerinde hemen çalışmaların başladığını belirterek "Polis teşkilatı olarak halkımıza en iyi şekilde hizmet vermek için varız. Ancak bu hizmetin şekil ve yöntemi yasalarla belirlenmiştir. Biz yasa neyi emrederse onu yapmak zorundayız. Aydın'da göreve başladıktan sonra bu uygulamayı yaptım. İhbarı yapmadan önce üzerime devletin bana verdiği silahı değil, kendime ait olan ruhsatlı silahımı aldım. Çünkü devletin verdiği silahın üzerinde polis yazıyor. Daha sonra şehrin en işlek yerlerinden ve kalabalığın yoğun olduğu Adnan Menderes Bulvarı üzerinde bir apartmanın 3. katında kendimi ihbar ettim ve hemen apartmandan çıkıp bölgeden uzaklaştım" dedi.

İhbarın ardından kısa bir süre sonra polis ekiplerinin kendisini yakaladığını dile getiren Temel, "Yakalayan arkadaşlarımızın arama sistemlerinde eksiklik buldum. Üzerimdeki tabancayı bulup aldılar ama daha detaylı aramaları gerekiyordu. Üzerimde başka bir şey de olabilirdi. Ayrıca ihbar mahalline daha kısa sürede ulaşılması gerekiyor. Diğer yandan gözaltına alınan şahsa haklarının bildirilmesi gerekiyor. Bütün bunların yanında güzel ve doğru şeyler de gördüm, mesela koordineli ve doğru çalışma, yakalama, sorgulama şekilleri doğruydu. Teşkilat içerisinde yanlış gördüğümüz uygulama ve davranışlarla ilgiliği eğitim çalışmaları yaptık. Bizim amacımız teşkilatımıza söz getirmemek" şeklinde konuştu.

Teşkilatta yanlış ve doğru uygulamaları tespit etmek için kendisini ihbar eden İl Emniyet Müdürü Ahmet Turan Temel'in salı günlerini ''personel görüş günü'' olarak belirlediği ve bu çerçevede her hafta salı günü, dileyen personelle bir araya gelerek, taleplerini dinlediği kaydedildi.

NECDET MENZİR, KARAKOLDAKİ POLİSLERİ UYURKEN YAKALAMIŞTI
Benzer bir olay 70'li yılların sonunda Manisa'da meydana gelmişti. 1979 yılında Emniyet Müdürü olarak Manisa'ya atanan Necdet Menzir, bir gece yarısı kimseye haber vermeden, o dönemde terör olaylarının çok yoğun olduğu Turgutlu ilçesindeki bir karakola gitti. Karakoldaki tüm görevlilerin uyuduğunu gören Menzir, tek tek hepsinin silahlarını topladı. Daha sonra memurları uyandıran Menzir, tüm memurların elbiselerini çıkardıktan sonra hepsini nezarete attı. O dönemde büyük tartışmalar yaratan olayın ardından Menzir, haklılığını savunarak, "Bir memurun önce kendini koruması gerektiğini" söylemişti.
Old 13-01-2012, 20:09   #862
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan İstanbul Baro Başkanı Kanal B'ye Konuk Olacak.

İstanbul Barosu Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve Genel Sekreter Av. Hüseyin Özbek, 13 Ocak 2012 Cuma günü (bu akşam) saat 21.30’da Kanal B Televizyonunda yayınlanan Gürbüz Evren’in sunduğu BEKLEME ODASI adlı programa konuk olarak katılacak.

Programda ele alınacak konular şöyle:

Eski Genelkurmay Başkanı’nın tutuklanması gündem değişikliği mi? Bazı çevrelere uyarı mı?
İlker Başbuğ nerede yargılanmalı tartışmalarında son durum.
CHP Genel Başkanı’na yönelik fezleke isteminden sonra sırada ne var?
Türkiye’de her an herkes tutuklanabilir korkusu ileri demokrasinin yansıması mı?
Herkes adalet önünde eşittir denilirken aslında kimlerin eşit olmadığı
vurgulanıyor?
Türkiye’de hukuk siteminde esas mı usulden usul mü esastan önce gelir?
Görüş bildirmekten çekinen bir toplumla yeni anayasa yapılabilir mi?
Korku imparatorluğu demokratik bir anayasa ile örtüşüyor mu?
Terör örgütü yöneticileri ve üyelerinin mal varlığına el koyma yasası
aslında ne anlama geliyor?
Türk hukuk sisteminde arabuluculuk sistemi nasıl bir yenilik getiriyor?
Old 18-01-2012, 10:41   #863
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan Prof.Dr. Saim Üstündağ'ı Kaybettik. :(

PROF.DR.AVUKAT SAİM ÜSTÜNDAĞ (3917) VEFAT ETTİ

Aziz Meslektaşımızın cenazesi 19.01.2012 Perşembe günü, Ataköy 5. Kısım Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip, Merkez Efendi Mezarlığı’na defnedilecektir.

Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.


Not: Kitaplarını okumaktan, usul hukukunda yarattığı "Üstündağ/İstanbul Ekolü"nden yana olmaktan onur duyduğum Hocam'a Tanrı'dan rahmetler dilerim. Türk hukukçularının başı sağ olsun.
Old 18-01-2012, 10:47   #864
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
PROF.DR.AVUKAT SAİM ÜSTÜNDAĞ (3917) VEFAT ETTİ

Aziz Meslektaşımızın cenazesi 19.01.2012 Perşembe günü, Ataköy 5. Kısım Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip, Merkez Efendi Mezarlığı’na defnedilecektir.

Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.


Not: Kitaplarını okumaktan, usul hukukunda yarattığı "Üstündağ/İstanbul Ekolü"nden yana olmaktan onur duyduğum Hocam'a Tanrı'dan rahmetler dilerim. Türk hukukçularının başı sağ olsun.

Toplum için en kutsal görevi ifa etmiş insanlardan biri olan, değerli bilim adamı ve hocayı hürmet ve rahmetle anıyorum.
Yaşamanın kanunu bu; şöyle, geriye doğru bakarsak, camiada, ne devleri kaybettik.
Old 18-01-2012, 10:53   #865
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Üstündağ mı? Kuru mu? Fakülte yıllarında unutamayacağım içtihadi tartışmaların iki isminden biri artık yok. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Old 18-01-2012, 10:57   #866
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Yazdıklarımı kaç kez silip tekrar yazdığımı saymadım; anladım ki yazdığım hiçbir şey duyduğum üzüntüyü tam olarak ifade edemeyecek... Bazen kelimeler biter...

Yeri doldurulamayacak insanlar... Allah rahmet eylesin; başımız sağolsun...
Old 18-01-2012, 12:12   #867
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
PROF.DR.AVUKAT SAİM ÜSTÜNDAĞ (3917) VEFAT ETTİ

Aziz Meslektaşımızın cenazesi 19.01.2012 Perşembe günü, Ataköy 5. Kısım Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip, Merkez Efendi Mezarlığı’na defnedilecektir.

Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.


Not: Kitaplarını okumaktan, usul hukukunda yarattığı "Üstündağ/İstanbul Ekolü"nden yana olmaktan onur duyduğum Hocam'a Tanrı'dan rahmetler dilerim. Türk hukukçularının başı sağ olsun.

Ben merhum Üstündağ'ın derslerine katılmış bir öğrencisi olarak, kendisine rahmet diliyorum. Hukuk camiasının başı sağolsun.
Old 18-01-2012, 14:39   #868
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan Adalet Bakanı 3. Yargı Paketini Bir Sunumla Açıkladı...

Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından açıklanan 3.Yargı Paketi'nde ehliyetsiz araç kullanımından, molotofkokteyli kullanımına, örgüte üye olmaktan sabıka kaydının silinmesine kadar önemli değişiklikler yer alıyor.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından açıklanan 3. Yargı Paketi'nde ehliyetsiz araç kullanımından, molotofkokteyli kullanımına, örgüte üye olmaktan sabıka kaydının silinmesine kadar önemli değişiklikler yer alıyor.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Hakimevi'nde düzenlediği basın toplantısıyla 3. Yargı Paketi'ni açıkladı. Bakan Ergin'in bir sunum şeklinde gazetecilere anlattığı pakette önemli değişiklikler yer alıyor. Yarı hizmetlerinin hızlandırılması amacıyla bugüne kadar yapılan düzenlemelerin devamı niteliğinde olan bu üçüncü tasarıda; ceza, icra-iflas, idari yargı mevzuatında değişiklik yapılarak yargı hizmetlerinin etkinleştirilmesi amaçlanıyor. Bakan Sadullah Ergin'in açıkladığı 3. Yargı Paketi'nde öne çıkan önemli değişikliklerin satırbaşları şunlar:

"Ceza Mevzuatında yapılan yeniliklerden bir tanesi olan ve ehliyetsiz araç kullananlara yönelik olan düzenlemede, ehliyetsiz araç kullananların adliyeye sevk edilmesi devri kapanıyor. Bu düzenlemeyle ehliyetsiz veya alkollü araç kullananlara Cumhuriyet Savcılarınca idari para cezası verme uygulaması son buluyor. Bu yetki savcılar yerine kaymakamlık ve valiliklerce kullanılarak, savcıların da iş yükünün azalması sağlanacak.

Ceza Mevzuatında dikkat çeken bir diğer yenilik ise, bazı fiillerin suç olmaktan çıkarılarak kabahat dönüştürülmesi. Bu bağlamda yurda kaçak girip yakalananlar, sınır dışı edildiği halde tekrar yurda girmek isteyen yabancılar, belge almadan seyahat acenteliği yapanlar, belge almadan turist rehberliği yapanlar hakkında hapis cezası yerine mülki amir tarafından idari para cezası verilecek.

Yeni düzenlemeyle artık vatandaş basit suçlar için hakim önüne çıkmak zorunda kalmayacak. Ön ödemenin kapsamının genişletilerek bu uygulama hayata geçirilecek ve kamu görevlisinin ticaretle uğraşması, sağlık mesleği mensuplarının suçu bildirmemesi, yabancı devlet bayrağına karşı hakaret, yedieminlik görevini kötüye kullanma, usulsüz cenaze defni ve benzeri suçlar ön ödeme kapsamına alınacak. Fakat sabıkalı olanlar ile mağduru gerçek kişi olanlara bu hüküm uygulanmayacak. Bu uygulamada para cezası miktarı 100 TL ile 3 bin 600 TL arasında değişecek

MOLOTOF KOKTEYLİ SİLAH KAPSAMINDA

Adalet Bakanlığı'nın yaptığı düzenlemeler arasında dikkat çeken bir diğer konuysa molotofkokteyli. Daha önce silah ve patlayıcı madde kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda uygulamada tereddütler bulunan molotofkokteyli yeni düzenlemeyle silah ve patlayıcı madde kapsamına alınarak uygulama birliği sağlanacak.

3. Yargı Paketi vatandaşın ömür boyu sabıkalı kalma durumunu da ortadan kaldırıyor. Bakan Ergin'in açıkladığı yeni düzenlemeyle adli sicil arşiv kayıtları; kural olarak 5 yıl, yüz kızartıcı veya devlete karşı işlenen suçlarda 15 yıl, her halükarda 30 yıl geçmesiyle silinecek. Mevcut uygulamada ise adli sicil arşiv kayıtları kişinin ölümü veya 80 yıl geçmesiyle ancak silinebiliyordu.

Kamuoyuna duyurulan yargıdaki büyük değişiklikle, tutuklama kararı verilmesinin de zorlaştırılması hedefleniyor. Yeni düzenlemeyle tutuklamaya, tutuklamanın devamına, tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda hukuki ve fiili nedenlerle gerekçelerinin gösterileceği düzenlendi. Düzenlemeyle birlikte verilen kararlarda; kuvvetli suç şüphesi, tutuklama nedenlerinin varlığı, tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça yazılacak.

Yolsuzlukla daha etkin bir mücadele için yapılan değişiklerde ise, kamu görevlilerinin 'görevi kötüye kullanma' suçu, 'rüşvet' suçuna dönüştürülüyor. Mevcut uygulamada kamu görevlilerinin yapmak zorunda oldukları işler için vatandaştan para almaları, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturuyor. Yapılan düzenlemeyle ise icra memurunun görevini yapması, doktorun ameliyat yapması, tapu memurunun işlemleri hızlandırması için para alma eylemleri rüşvet suçunu oluşturacak. Ceza uygulamasında ise, görevi kötüye kullanma suçunun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapisken, rüşvet suçunun cezası ise 4 yıldan 12 yıla kadar hapis şekline dönüştürüldü.

ÖRGÜTE ÜYE OLMAK

3. Yargı Paketi'nde ayrıca örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenler için de düzenlemeler var. Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiler, mevcut uygulamada işledikleri suç dışında ayrıca örgüte üye olmak suçundan dolayı da cezalandırılıyordu. Yapılan değişiklikle örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek cezaların yarı oranında indirilmesi öngörülüyor.

Basit terör suçlarında da cezanı ertelenebilmesi ve paraya çevrilebilmesi de hedefleniyor. Terör suçları bakımından; hükmün açıklanmasının geri bırakılması, seçenek yaptırımlara çevirme ve erteleme yasağı yürürlükten kaldırılarak bu müesseselerin terör suçluları bakımından da uygulanabilmesi mümkün hale getiriliyor.

Özel yetkili mahkemelerde savunma hakkının kullanımı da genişletiliyor. Böylece özel yetkili savcılarca yürütülen soruşturmalarda, şüphelinin ifade tutanağına, bilirkişi raporuna, diğer bir kısım adli işlemlerle elde edilen delillere ilişkin olarak en fazla 3 ay süreyle gizlilik kararı verilebilecek. CMK ve TMK'da yer alan bazı özel soruşturma ve kovuşturma usullerinde şüpheli ve sanık lehine iyileştirmeler de yapılıyor. Kovuşturma aşamasında; esas hakkındaki savunmasını yapmak üzere sanık ve müdafiine hakim tarafından verilen süre sınırlaması kaldırılıyor."

Kaynak: İHA
Old 18-01-2012, 15:19   #869
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
PROF.DR.AVUKAT SAİM ÜSTÜNDAĞ (3917) VEFAT ETTİ

Aziz Meslektaşımızın cenazesi 19.01.2012 Perşembe günü, Ataköy 5. Kısım Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip, Merkez Efendi Mezarlığı’na defnedilecektir.

Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.


Not: Kitaplarını okumaktan, usul hukukunda yarattığı "Üstündağ/İstanbul Ekolü"nden yana olmaktan onur duyduğum Hocam'a Tanrı'dan rahmetler dilerim. Türk hukukçularının başı sağ olsun.

Hocamdı. Allah rahmet eylesin.
Old 20-01-2012, 13:11   #870
tiryakim

 
Varsayılan Kira alan ev sahibine otomatik vergi!

Maliye, kira gelirini eksik beyan edenlerin peşine düştü. Kira beyannamelerini vatandaşın yerine Gelir İdaresi Başkanlığı otomatik olarak dolduracak.

2011 yılında elde edilen kira gelirleri için vergiden istisna olacak tutar 2 bin 800 lira olarak belirlendi. Bu tutar yıllık kira bedelinden düşüldükten sonra kalan meblağ üzerinden vergi ödenecek. Örneğin aylık 500 lira kira geliri olan 6 bin liralık yıllık kazancın 3 bin 200 lirası için vergi verecek.


Mart 2012'de geçen yıla ilişkin verilecek kira beyannamelerini vatandaşın yerine Gelir İdaresi Başkanlığı otomatik olarak dolduracak.


Bankacılık sisteminden bilgileri alan İdare, ev sahiplerine vergilerini ödemeleri için mektup gönderecek. Mükellef, İdare'nin internet sitesi veya vergi dairesine gittiğinde ne kadar vergi ödeyeceğini görecek. Sistemde herhangi bir yanlışlık yoksa taraflar karşılıklı onay verecek.


Maliye'nin uzun süredir üzerinde çalıştığı tebliğin çıkmasıyla 1 Mart 2012'den itibaren yaklaşık 1 milyon gayrimenkul sahibi otomatik olarak kira gelirinin vergisini ödeyecek.


Beyanname vermeyen veya eksik bildirenler hem istisna tutarından yararlanamayacak hem de idari para cezası alacak.


Gayrimenkul niteliğinde olan mal ve haklardan elde edilen bu gelirler için beyanname verilmemesi veya gelirin düşük gösterilerek istisna tutarının altında kalınmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.


2011 yılında elde edilen kira gelirleri için istisna tutarı 2 bin 800 lira. Yıllık bu miktarın altında kira geliri elde edenler herhangi bir vergi ödemiyor. Bu miktarın aşılması halinde ise 2 bin 800 liradan çıkarılarak aradaki kısmın vergisi ödeniyor.


Örneğin aylık 500 TL geliri olan bir mükellefin yıllık kazancı 6 bin lira ise istisna tutarı düşüldükten sonra 3 bin 200 lirası için Gelir Vergisi ödeyecek.
Yüzde 15'ten başlayan oran gelir dilimi arttıkça yükseliyor. Kira geliri elde eden mükelleflerin doğru beyanda bulunmasının önemli olduğuna dikkat çeken Maliye, kaynakları beyan etmemelerinin ev sahiplerinin aleyhine olacağını kaydetti.

Beyanda bulunmayanların banka veya tapudan alınan bilgilerle tespit edilmesinin kolay olduğuna dikkat çeken üst düzey bir yetkili, bu kişilerin istisnadan yararlanmamasının yanı sıra cezai yaptırımla karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekti.

Maliye Bakanlığı, kira gelirlerinin doğru olarak vergilendirilmesi için dört yıl önce 500 liranın üzerindeki kira gelirlerinin banka veya PTT aracılığı ile tahsil edilmesi uygulamasını başlatmıştı.

Kira bilgileri, kira geliri beyanları ile karşılaştırıldığında gelirini banka aracılığı ile tahsil ettiği halde, kirasını devlete beyan etmeyen on binlerce ev sahibinin bulunduğu tespit edildi.

Yine aynı şekilde, kira gelirlerini bankalar üzerinden tahsil eden binlerce ev sahibinin de, kira gelirlerini eksik beyan ederek, düşük vergi ödediği belirlendi.

Gelir İdaresi Başkanlığı verilerine göre gayrimenkul sermaye iradı mükelleflerinin sayısı 1 milyonu aştı. 2011 başında 971 bin olan GMSİ mükellefi sayısı Kasım 2011'de 1 milyon 43 bin oldu. Uzmanlar Maliye Bakanlığı'nın kira gelirinin vergilendirilmesine ilişkin tebliğinin ardından bu sayısının artabileceği tespitinde bulunuyor.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09225297 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.