Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İşyerinin özelleştirilmesi halinde kıdem tazminatı

Yanıt
Old 26-10-2006, 15:55   #1
Durusu

 
Varsayılan İşyerinin özelleştirilmesi halinde kıdem tazminatı

Tekel Fabrikasında çalışan işçi 1998 yılında kıdem ve ihbar tazminatları ödenmeksizin işten çıkarılmış.Tazminat talebi için 10 yıllık zamanaşımı süresi henüz dolmamış ancak bu zaman zarfında 2004 yılında söz konusu fabrika özelleştirilerek Mey İçki San.ve Tic.A.Ş.'ye satılmış.Bu durumda işçi iş yerini devralan yeni şirketle çalışmadığı ve sözleşmesi de devir tarihinden çok önce feshedilmiş olduğu için ,her iki kuruma birden değil,yalnızca Tekel'e dava açabilir diye düşünmekteyim.Bu konudaki yardımlarınızı ve görüşlerinizi rica ediyorum.İyi çalışmalar.
Old 26-10-2006, 16:21   #2
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Koşulları oluşmuşsa Borçlar Kanunu'nun 179. maddesine dayanarak kıdem tazminatı alacağını, şirketi devralan Mey İçki'den talep edebilirsiniz. 179. maddeyi incelemenizi öneririm.

Bu tarz bir talep İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesinde yer alan kapsam dışında kalmaktadır. Bu nedenle kanımca davanın genel yargıda görülmesi gerekir. Ancak uygulamada her iki işveren dava açıldığı ve İş Mahkemelerinin bu tarz davalara baktığı görülmektedir.



Borçlar Kanunu

Madde 179 - (Değişik: 29/6/1956 - 6763/41 md.)
Bir mameleki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte devralan kimse, bunu alacaklılara ihbar veya gazetelerde ilan ettiği tarihten itibaren onlara karşı mamelekin veya işletmenin borçlarından mesul olur; şu kadar ki, iki yıl müddetle evvelki borçlu dahi yenisiyle birlikte müteselsilen mesul kalır; bu müddet muaccel borçlar için ihbar veya ilan tarihinden ve daha sonra muaccel olacak borçlar için de muacceliyet tarihinden itibaren işlemeye başlar.
Borçların bu suretle naklinin hükümleri, tek bir borcun nakli akdinden doğan hükümlerin aynıdır.



İş Mahkemeleri Kanunu

Madde 1 - İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa da yanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur
Old 31-10-2006, 17:45   #3
Av.Nadir GÜLGEÇ

 
Varsayılan

Düşüncenizde haklısınız. Anlattığınız olaydaki işçinin çalışması sadece eski işveren döneminde olduğu için davanın yeni işverene karşı (eskisiyle birlikte veya ayrı olarak) açılması söz konusu olamaz. Bu olayda 1475 sayılı İş Kanunun 14. maddesinin işyerinin devrine ilişkin hükümleri uygulama alanı bulmaz. Söz konusu hükümler çalışmalar her iki işveren döneminde de gerçekleşmişse söz konusu olur.
Sizin bu davayı açarken dikkat edeceğiniz iki husus var:
1) İşçinin iş akdinin kıdem tazminatını hak edecek şekilde sona erip ermediği;
2) Özelleştirilen iş yerinin tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığı
Özelleştirilen Fabrika tüzel kişiliğe sahip idiyse (örneğin Anonim Şirket idiyse), özelleştirme sonucu tüzel kişiliğ son bulduğu için ve ortada bir tüzel kişilik de kalmadığı için, davayı Özelleştirme İdaresine karşı açmalısınız.
Yok eğer özelleştirilen Fabrika tüzel kişiliğe sahip değil idiyse, yani Tekel tüzel kişiliğine bağlı bir fabrika durumunda idiyse, bu durumda davayı Tekel'e karşı açabilirsiniz.

NOT:Bu davada Borçlar Kanunun 179. maddesinin uygulama yeri yoktur.Kıdem tazminatı konusunda İş Kanununda özel hüküm vardır. Kaldı ki böyle bir hükme ihtiyaç da yoktur. Zira çalışma sadece tek işverene bağlı olarak gerçekleşmiştir.Ayrıca kıdem tazminatı davaları genel mahkemelerde değil İş Mahkemelerinde görülür.
Old 31-10-2006, 23:03   #4
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Bu olayda Borçlar Kanunu 179. maddesinin uygulanmasını gerektiren gerekçeler şunlardır. (Tekrar ve tekrar belirteyim maddenin aşağıda belirteceklerim dışındaki koşullarının oluşması gerekir.)

-İş sözleşmesi kıdem tazminattına hak kazanacak şekilde sona eren işçinin Tekelden alacak hakkı doğmuştur. Bu durumda kıdem tazminatı miktarı olan rakam Tekel'in borç haline yazılmıştır. Bu nedenle artık alacak, doğum sebebinden bağımsızlaşarak para alacağı haline gelmiştir.

-Anılan tazminat bir borç olarak işletmenin pasifleri arasına dahil olunca 179. maddedeki "bir işletmeyi ..pasifleriyle birlikte devralan kimse ... işletmenin borçlarından sorumlu olur." hükmü devreye girer. Bu nedenle de Mey İçki, Tekel döneminde doğmuş borçtan yasa hükmü gereği sorumlu olur.

Uygulamada da bu tarz davalara rastlanmaktadır. Taraflar arasında iş ilişkisi bulunmamasına rağmen İş Yargılaması sonucunda iş ilişkisinin tarafı olmayan davalı aleyhine hüküm kurulmaktadır. Yani aralarında hiç iş ilişkisi olmayan taraflar İş Mahkemelerinde taraf olabilmektedir. Buna benzer birden çok davamız devam etmektedir. İlk mesajımda da yazmıştım. Bu 179. madde kapsamındaki davalar genel yargıda görülmelidir. Sayın Nadir Güleç de bu hususu belirtmiş. Ama savunmalarımız işçi lehine yorum nedeniyle kabul edilmiyor.
Old 01-11-2006, 01:35   #5
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

**************
BİLDİRİMLİ FESİH/İHBAR TAZMİNATI

**************
Esas Yılı : 1997
Esas No : 17180
Karar Yılı : 1997
Karar No : 19046
Karar Tarihi : 17.11.1997
Daire No : 9
Daire : HD
**************

**************
DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, fazla çalışma ve yıllık ücretli izin parası ile hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Vaki şikayet üzerine iş müfettişi tarafından düzenlenen rapor, dinlenen taraf tanıklarının anlatımları, davacının davalıya ait fırın işyerinde çalışırken fırıncıların bir araya gelerek şirketleşmeleri üzerine kimi fırınların kapatıldığını, diğerlerinin ise çalışmalarını şirket adına sürdürdüğünü göstermektedir. Ancak, gerçek durumun ne olduğu konusunda tereddütler mevcuttur. Bunun için öncelikle şirketleşmeden sonra söz konusu davalıya ait fırının kapatılıp kapatılmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir. Dinlenen taraf tanıkları tekrar mahkemece dinlenerek davalıya ait fırının yeni kurulan şirket tarafından devralınıp alınmadığını, alındığı takdirde davacı işçinin yeni işveren nezdinde çalışıp çalışmadığının ve arada bir kesinti olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekir. Şayet fırın kapatılmışsa, davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazandığı kabul edilmelidir. Kapanmadığı takdirde ise, davacının tazminatlara hak kazanıp kazanmadığı konusunda yine iki nokta üzerinde durularak bir yandan yeni şirket nezdinde çalışıp çalışmadığı ve diğer yandan da çalıştığı takdirde hizmet sözleşmesinin nasıl sona erdirildiği tespit edilmeli hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Kısmen çelişkili taraf şahitlerinin anlatımları gerçek durumu şüpheye yer vermeyecek şekilde yansıtmadığı ve olayların akışındaki olgular yetersiz belirlendiği için bu eksiklik ve çelişkiler giderilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.11.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

**************
İŞYERİNİN EL DEĞİŞTİRMESİ NEDENİ İLE İŞÇİ YILLIK İZİN ÜCRETİNDEN SON İŞVERENİN SORUMLULUĞU-BORCUN NAKLİ

**************
Esas Yılı : 2001
Esas No : 18371
Karar Yılı : 2002
Karar No : 4008
Karar Tarihi : 12.03.2002
Daire No : 9
Daire : HD
**************
ÖZET: 1475 sayılı İş Kanunu ihbar, kıdem tazminatları ve yıllık ücretli izin alacağı konularında özel hükümler getirmiştir. Bu Kanunun 13. maddesine göre hizmet akdini fesheden işveren ihbar tazminatından 14. maddesine göre de kıdem tazminatından sorumlu tutulmalıdır. Anılan Kanunun 53. maddesine göre de işyeri el değiştirmiş ise ve işçi çalışmasını sürdürdüğü takdirde yıllık izin ücretinden son işveren sorumludur. Somut olayda ise yeni işveren nezdinde bir çalışma söz konusu olmadığı için son iş verenin sorumlu tutulması mümkün değildir.
**************
DAVA : Davacı ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde, davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı işçi 5.1.1991 tarihinden 30.8.1997 tarihine kadar B... B. Konser ve Gıda Sanayi AŞ. ye ait işyerinde çalışmış ve bu son tarihte işveren tarafından sözleşmesi feshedilmiştir. Esasen davacı da Anonim Şirkete karşı daha önce bir dava açarak ihbar ve kıdem tazminatları ile birlikte yıllık ücretli izin alacağı isteklerinde bulunmuştur. Yapılan inceleme sonucunda mahkemece dava kabul edilmiş ve icra takibinde bulunularak bunların tahsili yoluna gidilmiştir. İcra takibinden davacı işçi sonuç alamayınca bu kez fesihten sonra işyerini devralan davalı Limited Şirkete karşı aynı isteklerde bulunarak ikinci davayı açmıştır. Dosya içeriğinden davacının Limited Şirkette bir çalışması olmadığı anlaşılmaktadır. Böyle olunca önceki dönemden davalının sorumlu tutulması olanağı yoktur.
1475 sayılı İş Kanunu ihbar, kıdem tazminatları ve yıllık ücretli izin alacağı konularında özel hükümler getirmiştir. Bu Kanunun 13. maddesine göre hizmet akdini fesheden işveren ihbar tazminatından 14. maddesine göre de kıdem tazminatından sorumlu tutulmalıdır. Anılan Kanunun 53. maddesine göre de işyeri el değiştirmiş ise ve işçi çalışmasını sürdürdüğü takdirde yıllık izin ücretinden son işveren sorumludur. Somut olayda ise yeni işveren nezdinde bir çalışma söz konusu olmadığı için son iş verenin sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu konuda da fesih tarihinde işveren sıfatı taşıyan gerçek ya da tüzel kişi sorumlu olur. Görüldüğü üzere bu düzenlemeler özel nitelik taşımaktadır. Bu bakımdan Borçlar Kanunun 179. maddesinin olayda uygulama yeri yoktur.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.3.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı, çalıştığı işyerini davalı şirketin devraldığını, bu nedenle işletmeyi devreden şirketle birlikte sorumlu olduğunu iddia ederek bu davayı açmıştır. Borçlar Kanunu'nun 179. maddesindeki koşullar (Bir muamele ki veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralma hali vs.) oluşmuşsa davalının dava konusu alacaklardan sorumluluğu sözkonusu alacaktır. Ancak dosyadan bu husus kesin şekilde anlaşılmamaktadır.
Mahkemece bu konudaki taraf delilleri toplanmalı BK. 179. madde koşulları gerçekleşmişse şimdiki gibi karar verilmeli, aksi halde dava reddedilmelidir.
Kararın bu gerekçe ile bozulması görüşünde olduğumdan daire çoğunluğunun bozma gerekçesine katılmıyorum. Zira 1475 sayılı İş Yasasının 14 ve 53. maddesindeki düzenlemeler BK.nun 79. maddesi koşullarından işletmeyi devralan yeni işverenin anılan maddeden ve diğer işçilik haklarından doğan sorumluluğunu ortadan kaldıracak nitelikte değildir. İş Kanunu'nun anılan maddeleri işyerini herhangi bir suretle devralan işverenin kıdem tazminatı ve izin alacakları ile ilgili sorumlulukları düzenlenmiştir. İş yasalarında diğer işçilik alacakları ile ilgili yeni işverenin mesuliyeti konusunda hüküm mevcut değildir. İş yasaları işletmenin aktif ve pasifi ile devredilmeyip herhangi bir nedenle el değiştirmesi halinde işçilerin önceki devreden işveren yanındaki çalışmaları ile ilgili kıdem ve izin haklarını korumak için böyle bir düzenlemeye gitmiştir. Bu düzenlemeler nedeni ile Borçlar Kanunu'nun 179. maddesinin (İşletmenin aktif ve pasifi ile devri mevcut olduğu halde) işçilik alacaklarında uygulanmayacağını kabul etmek işçi aleyhine bir sonuç doğurur niteliktedir. Bir işverenin tek işletmesi mevcutken tüm işçilerini işten çıkarıp mamelekini ve işletmenin tüm aktif ve pasifiyle yeni bir işverene devri halinde, olayımızda olduğu gibi hükmi şahsiyetini sürdürse de, bir tabela şirketi haline geleceğinden, daire çoğunluğu görüşü benimsenirse devirden önce işten çıkarılan işçiler hiçbir surette alacaklarını elde edemeyeceklerdir.
Böyle bir sonuç yasal düzenlemeler genel hukuk ilkeleri ve adalet duygusu ile de bağdaştırılamaz.
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

Daha yeni karar bulamadım ama son karşı oy yazısını yazan üye fikrini ilerleyen zamanda kabul ettirmiş olabilir. Engin bey uygulanıyor dediğine göre bir bildiği vardır herhalde..
Old 01-11-2006, 01:45   #6
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

Hukuki görüşüm karşı oy yönündedir. O yüzden ısrarla 179. maddenin diğer koşullarının incelenmesi gerektiğini söyledim. Bahsettiğim örnek dosyalarımızda karşı oy yönünde uygulama gelişmektedir. Yargıtay yeni bir bozma kararında yukarıdaki karşı oyda yer alan hususların araştırılmasını İstanbul 2. İş Mahkemesinden istedi.

Not: Karardaki karşı oy yazısı 9. Dairenin şimdiki Başkanı Osman Güven Çankaya'ya aittir.
Old 01-11-2006, 02:01   #7
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:

İş Kanunu
MADDE 6.- İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.
Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.
Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.
Tüzel kişiliğin birleşme veya katılma yada türünün değişmesiyle sona erme halinde birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz.
Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz. Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır.
Yukarıdaki hükümler, iflas dolayısıyla malvarlığının tasfiyesi sonucu işyerinin veya bir bölümünün başkasına devri halinde uygulanmaz.
Anlıyorum da.. Bu madde varken BK 179'a gitmeye neden gerek duyuluyor?
Old 01-11-2006, 02:19   #8
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

"devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri "

İş Kanunu madde 6 devir tarihinde devam eden iş sözleşmelerini kapsamaktadır. Yani iş ilişkisi devir tarihinde devam ediyor olmalıdır. Olayda iş ilişkisi bittikten sonra gerçekleşen devir söz konusu.

İş Hukukundaki "her işveren kendi dönemindeki işçilik alacaklarından sorumludur" kuralı gereği devirden önce biten iş ilişkileri yeni işvereni ilgilendirmemektedir.

Fakat Borçlar Kanunu'ndaki "işletmeyi pasifleriyle devralan kimse borçlarından sorumludur" kuralında ise iş ilişkisi bitmiş olsa da eski işverenin hanesine borç olarak kaydedilen işçilik alacaklarından işletmeyi devralan kişi (bunlar da "borç" olduğu için) sorumlu olur.
Old 01-11-2006, 09:18   #9
Av.Nebi

 
Varsayılan

Engin Bey;
İş Kanunu'nun ilgili maddesi Devir tarihinde halen sürmekte olan iş sözleşmeleri için uygulanabilmekte diyorsunuz fakat 6. Md de ''devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar.'' ibaresi var yani olayda kıdem tazminatı borcu bu borçlardan sayılmaz mı ? Bu Borç devir tarihinde ödenmesi gereken fakat ödenmeyen bir şirket borcu sayılmaz mı ?
Old 01-11-2006, 09:53   #10
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

"Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde,devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan... "

Nebi Bey

"Yukarıdaki hükümler" ibaresiyle devir tarihinde mevcut iş sözleşmleri kastedilmektedir. İş Kanunu m. 6 uygulanma şartı iş sözleşmesinin devir tarihinde yürürlükte olmasıdır.
Old 03-12-2007, 01:00   #11
magallanes

 
Varsayılan

Meseleye yönelik yorumlarda bir hususun dikkatlerden kaçtığı kanısındayım. Şöyle ki; her ne kadar işçinin 1998 yılı itibariyle iş akti işvereni TEKEL tarafından 1475 sayılı kanunun 14.maddesi uyarınca kıdem tazminatına hak kazandıracak surette feshedilmiş olsa bile buna ilişkin olarak verilmiş bir mahkeme kararı yoktur. Bir diğer ifadeyle devreden şirketin mamaleki dahilinde oluşmuş likit hale gelmiş bir pasif değildir işçinin alacağı. Dolayısıyla bunu mamalek kapsamında bir pasif kalemidir diye değerlendirerek 4857 sayılı kanunun 6.maddesi mucibince devralan işvereni sorumlu kılmak mümkün değildir.4857 sayılı yasanın 6.maddesi dikkatle incelendiğinde görülebileceği üzere devre konu olan aktif ve pasiflerdir.Aktif ve pasiften bahsetmek içinde ortada mahkeme kararına muhtaç bir alacaktan bahsedememek gerekir. Şu halde davanın devreden işverene onun tüzel kişiliği ve dava ehliyeti kalmadıysa da özelleştirme idaresine açılması gerekir diye düşünmekteyim
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kıdem tazminatı cerav Hukuk Soruları Arşivi 4 10-05-2006 09:41
Kıdem Tazminatı tarlak Hukuk Soruları Arşivi 3 30-06-2005 18:04
İstifa Halinde Kıdem Tazminatı Fatma Yoleri Meslektaşların Soruları 3 09-10-2004 23:51
Kooparatifde Çalışan İşcinin Çıkartılması Halinde Ödenecek Kıdem Tazminatı necdet Hukuk Soruları Arşivi 1 04-03-2002 21:34
Kıdem Tazminatı Fahri Aslan Hukuk Soruları Arşivi 1 21-02-2002 22:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06219506 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.