|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
02-08-2007, 14:14 | #1 |
|
tebligatın avukata yapılmasının gerektiği haller..
Merhabalar,
Müvekkilim hakkında başlatılan icra takibine ilişkin olarak borca ve yetkiye itiraz ettik ve bunun üstüne alacaklı taraf dava açtı fakat dava dilekçesini, itirazı avukat olarak ben yapmış olmama rağmen müvekkile tebliğ etmiş. Bu durum usule uygun mudur ve eğer değilse ne yapabilirim ? |
02-08-2007, 15:08 | #2 |
|
Değerli meslektaşım;
avukatlık kanunu ve tebligat kanunu hükümlerine göre vekille takip edilen davalarda tebligatın vekile yapılması zorunludur. Şayet vekille takip edilen bir işte tebligat müvekkile yapılmış ise yapılan tebligat usulsüzdür. |
02-08-2007, 15:24 | #3 |
|
Teblİgat
Üstadım.
Alacaklı yan, İcra Mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açmışsa, bu durumda dava dilekçesi ve duruşma gününün vekile tebliğ edilmesi gerekir. Ancak, genel mahkemelerde itirazın iptali davası açmışsa, tebliagatın asile yapılması gerekiyor. Uygulama ve Yargıtay içtihadı bu yöndedir. |
02-08-2007, 15:45 | #4 |
|
bu hatalı işleme karşılık ne yapmalıyım peki?
İlginize ve cevaplarınıza çok teşekkür ediyorum fakat alacaklı ve davacı taraf yanlışlıkla müvekkilime tebliğ ettiğine göre uygulamada benim yapmam gereken nedir? müvekkilim tebligatı iade mi etmelidir? ya da nasıl bir yol izlenmelidir?
|
02-08-2007, 15:56 | #5 |
|
Usulsüz tebligata ilişkin hükümlere başvurmanız gerekir. Yani, cevap dilekçesi vermek için süreniz başlamaz. Sizin teblitaı öğrenme tarihi olarak bildirdiğiniz ıttıla tarihi, tebliğ tarihi kabul edilir ve süreler ona göre işlemeye başlar.
|
02-08-2007, 15:58 | #6 |
|
-- Bence itirazın iptali davasının tebligatı vekile yapılmalı
-- Yargıtayın bu yönde farklı görüşleri var. |
02-08-2007, 17:57 | #7 |
|
itirazın iptali davalarında tebligatın asile yapılması gerekir diye düşünüyorum ve uygulamada da tebligatları asile çıkartıyorum. çünkü avukatın borca itiraz etmiş olması açılacak davada da borçluyu temsil edeceği anlamına gelmez. zaten avukatlığı devam ediyorsa davada yine karşınıza çıkacaktır. bence soruda belirtilen tebligat usulüne uygundur. yine yetki itirazınız varsa siz sürenizi kaçırmadan yapınız.
saygılarımla; |
02-08-2007, 21:41 | #8 |
|
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=5522....
her iki davada da vekile teblig edilmelidir kanaatindeyım...ıyı calısmalar... |
02-08-2007, 22:40 | #9 |
|
Mutlaka vekile yapılır..
Yargıtay'ın herhangi bir çelişkisi yok.. Vekile tebligat yapılıp da vekil gelmez ve vekalet de sunmazsa o zaman yokluğunda dava görülmez ve asile tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanır diyor.. T.C. YARGITAY 15.Hukuk Dairesi Esas: 2004/2041 Karar: 2004/5550 Karar Tarihi: 02.11.2004 ÖZET : Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Bir kimsenin umumi vekil olması müvekkilin talimatı olmadan bütün davaları takip etme zorunluluğunu ona yüklemez. İcra takibine maruz kalan borçlu vekil marifetiyle takibe itiraz etmiş olsa dahi, itiraz üzerine duran icra takibine devam için alacaklının açtığı itirazın iptali davası bakımından borçlunun itiraz aşamasında tayin ettiği avukatın itirazın iptali davası için de yetkili olup olmadığı davanın açıldığı sırada belli olmadığından, itirazın iptali davası dilekçesinin vekile değil asile tebliği gerekir. Somut olayda dava dosyasına vekaletname ibraz etmeyen, itirazın iptali davasını takip konusunda yetkilendirildiği belli olmayan, icra dosyasına itiraz dilekçesi veren avukata yapılan tebligatla taraf teşkili usulen sağlanmamıştır. Kabul şekline göre de; itiraz dilekçesinde akdi ilişki inkar edilmiş ve yazılı delil de sunulmamıştır. Dava dilekçesinde vs. delil denilmek suretiyle yemin deliline de dayanıldığı halde davacıya yemin hakkı hatırlatılıp sonucuna göre akdi ilişkinin varlığı konusunda karar verilmesi yerine dinlenen tanık beyanları ile akdi ilişkinin varlığının kabul edilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır. (818 S. K. m. 355, 364) (2004 S. K. m. 67) (7201 S. K. m. 11) Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: Karar: Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle yapılan ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılmış itirazın iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Bir kimsenin umumi vekil olması müvekkilin talimatı olmadan bütün davaları takip etme zorunluluğunu ona yüklemez. İcra takibine maruz kalan borçlu vekil marifetiyle takibe itiraz etmiş olsa dahi, itiraz üzerine duran icra takibine devam için alacaklının açtığı itirazın iptali davası bakımından borçlunun itiraz aşamasında tayin ettiği avukatın itirazın iptali davası için de yetkili olup olmadığı davanın açıldığı sırada belli olmadığından, itirazın iptali davası dilekçesinin vekile değil asile tebliği gerekir. Somut olayda dava dosyasına vekaletname ibraz etmeyen, itirazın iptali davasını takip konusunda yetkilendirildiği belli olmayan, icra dosyasına itiraz dilekçesi veren avukata yapılan tebligatla taraf teşkili usulen sağlanmamıştır. Bu nedenle borçluya usulen tebligat yapılıp taraf teşkili sağlanmadan ve davalının savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. Kabul şekline göre de; itiraz dilekçesinde akdi ilişki inkar edilmiş ve yazılı delil de sunulmamıştır. Dava dilekçesinde vs. delil denilmek suretiyle yemin deliline de dayanıldığı halde davacıya yemin hakkı hatırlatılıp sonucuna göre akdi ilişkinin varlığı konusunda karar verilmesi yerine HUMK.nun 288 ve 289. maddelerine aykırı olarak dinlenen tanık beyanları ile akdi ilişkinin varlığının kabul edilmesi doğru olmamıştır. Yine takipten önce temerrüt ihtarının varlığı kanıtlanmadığı halde işlemiş faize hükmedilmesi, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirip likit olmadığı halde icra inkar tazminatına hükmedilmesi de doğru görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 2.11.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları ************************************** |
03-08-2007, 10:08 | #10 |
|
Yakın zamanda açtığım bir davada asilin adresini yazmayıp vekilina dresini dava dilekçesinde belirttim ve tarafıma gönderilen duruşma davetiyesinde, davalı tarafın adresinin bulunmamasından dolayı kendisine dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilemediği, davalının adresini bildirmem ihtar edildi. Konuyu ben de araştırdım fakat Yargıtay farklı görüşler sergilemiş, kanımca uygulanan görüş icra mahkemelerine başvurulduğunda vekile, genel mahkemelere başvurulduğunda asile tebliğ zorunluluğu yönünde, her ne kadar gerekçeleri ikna edici bulmasam da...
|
03-08-2007, 11:56 | #11 |
|
sayın can doğanel;
sizin sunduğunuz Yargıtay kararında da; asıl olanın tebligatın asile yapılması gerektiği belirtilmiş. yazının başında "mutlaka vekile yapılır" kısmını anlamış değilim. saygılarımla; |
03-08-2007, 12:17 | #12 |
|
hukuk genel kurulu kararı
(bu konuyu bende çok araştırdım ulaştığım sonuç)
genel mahkemelerde açılan itirazın iptali davasında aile tebligat yapılmasının gerektiğine dayanan hukuk genel kurulu kararı var. icra mahkemesinde açılacak olan itirazın kaldırılması davasında ise tebligatın vekile yapılması gerekir. saygılarımla |
05-02-2013, 10:37 | #13 |
|
elide bir tane değişik iş kararı var fakat ilamsız icra takibi yapacağım için değişik iş kararındaki borçlu avukatına tebliğ gerekmez diye düşünüyorum
sizce doğru mu? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukata Saldırı | Kadir COŞKUN | Hukuk Haberleri | 14 | 02-05-2007 20:02 |
Avukata İnfaz | aqua | Hukuk Haberleri | 13 | 09-03-2007 10:23 |
Toki Ödemesinin Tekrar Yapılmasının İstenmesi | seda390 | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 10-10-2006 12:00 |
Faturanın Mal Teslimi Ve Hizmet İfasından Önce Veya Sonra Düzenlenmesi Gerektiği Yönü | bekirbilgu | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 03-01-2005 12:00 |
1177 Sayılı Kanunu Yürürlükten Kaldıran 4733 Sayılı Kanunda Hüküm Bulunmayan Haller | oaygun | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 10-03-2002 20:01 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |