Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

1980-1983 DÖnemİ Ve 1982 Anayasasi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-04-2010, 09:52   #1
SNNDRM

 
Karar 1980-1983 DÖnemİ Ve 1982 Anayasasi

1980-1983 DÖNEMİ VE 1982 ANAYASASI

Sinan DERMAN*
*Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi
ÖZET
1980-1983 dönemi siyasal tarihimiz açısından demokrasiye mola verdiğimiz yıllardır. Bu dönem 12 Eylül askeri müdahalesinin getirdiği ve Milli Güvenlik Konsey’inden başlayarak oluşturulan danışma meclisinin yapmış olduğu bir takım faaliyetleri içermektedir. Bugün halen kullanmakta olduğumuz 1982 anayasası bu dönemin ürünüdür. 1982 Anayasasını anlayabilmek için o dönemim şartlarını iyi bilmek gerekir.
Anahtar Sözcükler: Darbe, Anayasa, Kurucu Meclis, Milli Güvenlik Konseyi, Danışma Meclisi
GİRİŞ
Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de bazı kriz dönemlerinde belli sınavlardan geçmiştir. Bu sınavlar zaman zaman çok kanlıda olsa demokrasi tarihimizde yer etmiştir. İşte 1980- 1983 dönemi de demokrasi tarihimize geçmiş önemli bir dönüm noktasıdır ve önemli bir sınav dönemidir.
1961 ve 1982 Anayasalarının ortak yanı iki Anayasanın da askeri darbelerinin ürünü olmasıdır. Askeri darbeler ülkeye milli dayanışma ve birlik beraberliği getirme sözü ile başlayıp darbeyi yapanların kendileri güçlendirerek ülke yönetimde söz sahibi olmaları ile son bulur. Özellikle 1980 darbesinde ve sonrasında bu durum görülmektedir.

I. 1982 ANAYASASINDAN ÖNCE YAPILANLAR
A)12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi
1980 -1983 dönemi demokrasi tarihimizin duraklama yıllarıdır. İşte bu duraklama yılları bilinen adıyla 12 Eylül ihtilalı TSK’ nın askeri müdahalesi ile başlamıştır.
 Anarşi, terör, bölücülük faaliyetleri
 Ekonomik bakımdan kötüye gidişler
 Siyasi çekişmeler
 Yasama organının karar alamaz hale gelmesi (Örneğim; Cumhurbaşkanlığı seçiminin altı ay sürmesi )
 Kuvvetler çatışması
Yukarıda sayılan temel başlıklar nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri 4 Ocak 1961 gün ve 211 sayılı TSK İç Hizmetler Kanunun: Türk vatanı, İstiklal ve Cumhuriyetini korumak (m.2) ve Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumak (m.35) maddelerine dayanarak ülke yönetimine el koymuştur.
TSK ülke yönetimini 27 Mayıs 1961’de ki gibi belli bir grup subayın başlatmış olduğu bir müdahalenin yerine emir ve komuta zinciri içinde gerçekleştirmiştir.
Askeri darbe yapılmasıyla akla ilk gelen soru askeri darbenin kime veya hangi harekete karşı olduğuydu. Beklenenin aksine darbe genel olarak tüm ülkeyi kapsayan bir hareket olmuştur. Dönemin Devlet Başkanı Kenan Evren darbeden yıllar sonra şu sözleri söylemiştir: Bir sağcıyı astık, bir solcuyu sonra buraya yaptınız şuraya yaptınız demesinler. Evren bu açıklama ile darbeyi meşrulaştırma çalışmalarına başlamıştır.
Darbeden sonra her türlü direnişe karşı anında en sert şekilde kırılarak cezalandırılacağını söyleyen Evren, bu müdahaleye karşı beklenilmesine rağmen hiçbir müdahale olmamıştır.
Darbenin meşrulaştırılması için atama yoluyla Danışma Meclisi ve Milli Güvenlik Konseyi kurulmuş yani kısacası ülkede Anayasa rafa kaldırarak kendi Anayasalarını yazmaya başlamışlardır.
B)Kurucu Meclis
Kurucu meclis MGK’ nın 29 Haziran 1981 yılında çıkarmış olduğu “Kurucu Meclis Hakkında Kanun“ ile birlikte oluşturulmuştur. Ve bu kanun başlangıcında şu ana ilkeleri göz önüne alarak oluşturulmuştur:
a) T.C. varlığı ve bağımsızlığı
b) Ülkenin, milletin bütünlüğü ve bölünmezliği
c) Toplumun huzuru
d) Milli dayanışma ve sosyal adalet anlayışı içinde herkesin temel haklardan ve insan haklarında eşitlik ilkesine göre yararlanması
e) Hukukun üstünlüğünü sağlayacak demokratik laik hukuk devletinin kurulması için Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu yapmak
gibi bir takım amaçlar doğrultusunda TBMM göreve başlayıncaya kadar Kurucu Meclis kurulmuştur.
Kurucu Meclis, MGK ve Danışma Meclisi tarafından oluşmaktadır. Bu meclis 1980 öncesi görevde olan TBMM, Millet Meclisine ve Cumhuriyet Senatosunun görevlerini yerine getirir ve yetkileri kullanmak için oluşturulmuştur.
Kurucu Meclis kanunları yapma aşamasında teklif hakkını MGK üyelerine Bakanlar Kurulu ile Danışma Meclisi üyelerine verir.
Kurucu Meclis ve üyeleri aleyhine işlenen suçlarda ise TCK’ nın TBMM aleyhine işlenen suçlarla aynı şartlar altında yargılanır. Aynı şekilde bu üyelere karşı işlenen suçlarda da TBMM üyeleri hakkında ki kanun kullanılır.
Kurucu Meclis iki ana başlık altında daha ayrıntılı incelemek gerekir. Bunlardan biri MGK’dır. MGK kendi isteği ile bu Kurucu Meclisin oluşturulmasını istemiştir. Zaten askeri yönetim başa gelirken bu aşamaları gerçekleştireceğini kamuoyuna açıklamıştır. Diğer bir başlık ise Danışma Meclisidir. Bu kurumun oluşturulmasının amacı ise demokratik açıdan daha sağlam adımlar atılması için oluşturulmuştur.
i. Milli Güvenlik Konseyi
Askeri müdahalenin ardından Evren başkanlığında (Genel Kurmay Başkanlığında) , Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri komutanları ile Jandarma Genel Komutanından oluşan Milli Güvenlik Konseyi oluşturmaktadır.
Konsey yeni bir düzen oluşturmak için Anayasa Düzeni Hakkında Kanun’u yayınlamıştır. MGK’nın 27 Ekim 1980’de 2324 sayılı “Anayasa Düzeni Hakkında Kanun’un“ genel gerekçesinde açıklamış olduğu gibi yeni bir anayasa yapılana kadar 1961 Anayasası yürürlükte kalacaktır. Kanunun diğer maddeleri, söz konusu geçici dönem içinde MGK’nın “Kurucu İktidar“ yetkisine, yani Anayasayı değiştirme imkânına da sahip olduğunu açıkça göstermektedir.
MGK’yı sarıp sarmalayan 2356 sayılı kanun Kurucu Meclis kurulup yeni Anayasada yer alacak hükümlere göre teşekkül edecek olan TBMM‘inin fiilen göreve başlayıncaya kadar MGK’yı üyeleri görevleri, yetki ve sorumlulukları rütbe süreleri ile hizmet sürelerine ve yaş hadlerine bakılmaksızın devam etmesi nasıl bir düzenin kurulduğunu gözler önüne sermektedir.
TBMM’nin Millet meclisine ve Cumhuriyet Senatosuna ait olan görevleri 2324 sayılı kanunun ikinci maddesi ile birlikte MGK ve Cumhurbaşkanına ait olduğu belirtilmiştir.
MGK’nın kendisini yargı erkinden koruyabileceği en önemli madde yine 2324 sayılı kanun ile güvence altına alınmış MGK’da kabul edilerek yayınlanan kara hükümleri ile bildirilerin Anayasaya aykırılığının ileri sürülememesi dönemim ne kadar dayatmacı olduğunu göstermektedir. Bu da yetmezmiş gibi darbede sonrada bu kararlarının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemi ileri sürülememiştir.



ii. Danışma meclisi
Danışma meclisi her ilin tespit ve teklif ettiği adaylar arasından Milli Güvenlik Konseyince seçilen 120 üye ve Milli Güvenlik Konseyinin doğrudan doğruya seçtiği 40 üye olmak üzere toplamda 160 üyeden oluşan bir meclistir.
Bu meclise katılma koşulları
 Türk vatandaşı olmak
 Otuz yaşını bitirmiş olmak
 Yükseköğrenimini yapmış olmak
 Kısıtlı veya kamu hizmetlerinden yasaklı olmamak
 Muavazaf askerlik hizmetini yapmış olmak veya yapmış sayılmak veya yükümlü bulunmak
 Ağır hapis cezası veya taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hapis cezası almamış yahut zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik inancı kötüye kullanmak, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlardan herhangi birinden hüküm giyememiş olmak
 Herhangi bir siyasi parti üyesi olmamak (11 Eylül 1980 tarihinden itibaren
Milli Güvenlik Konseyinin doğrudan seçmiş olduğu üyeler arasında Yüksek öğrenim şartı aranmamıştır.
Danışma Meclisi konum itibari ile Milli Güvenlik Konseyi gölgesinde oluşmuştur. Ama bu oluşumun yanında üyelikleri kanunla güvence altına alınmıştır. Danışma Meclisi üyeleri Türk Milleti adına görev yaparlar ve 2485 sayılı Kurucu Meclis Kanununda gösterilen üyelik sıfatlarını kaybetmeme hallerinde Danışma Meclisi üyelerinin görevlerine son verilmemesi üyeleri güvence altına almıştır. Bugünkü milletvekilliği dokunulmazlığı gibi bir dokunulmazlık görülmektedir.
Danışma Meclisi ilk toplantıda en yaşlı üye başkanlığında toplanır ve en genç iki üyede kâtiplik görevini yapar.
Başkanlık Divanı Danışma Meclisinin ikinci toplantısında seçilir ve başkan aracılığıyla işlerler yürümeye devam eder.
SONUÇ ; 12 Eylül Müdahalesi ve ardından gelen yeni oluşumda MGK ve Danışma Meclisinin yapısı olağanüstü bir konumda olmasına rağmen hukuk devletinin çözüm yollarını kullanmak yerine hukukun sınırları aşılarak siyasi tarihimize eklenmiş bir dönemdir.
Unutulmamalıdır ki : HUKUKSUZLUĞU İŞLEYENLER ÇEKENLERDEN DAHA SEFİL DURUMDADIRLAR !

KAYNAKLAR :
1)M. ALİ BİRAND, 12 Eylül adlı belgeseli
2)ERGUN ÖZBUDUN , TÜRK ANAYASA HUKUKU
3)KEMAL GÖZLER , TÜRK ANAYASA HUKUKU DERSLERİ
4)MUSTAFA ERDOĞAN ,ANAYASA HUKUKU
5)NECBİ YÜZBAŞIOĞLU , T.C. ANAYASASI 1982
Kanun kaynakları
a) 2485 sayılı Kurucu Meclis Kanunu
b) 2356 sayılı MGK Hakkında Kanun
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
17.10.1983 günlü, 2926 sayılı Kanunun 2/b ile ilgili Anayasa Mahkemesi Kararı Av.Yüksel Eren Hukuk Haberleri 1 10-01-2012 18:34
İ. Ü. Hukuk Fakültesi 1980 ve 1981 girişlilerin toplantısı - Antalya sabriyilmaz Adliye Duvarı 0 12-03-2007 15:16
18.07.1983 Tarih ve 168 Sayılı Mütalaa Ahmet AHMETOĞLU Meslektaşların Soruları 3 26-02-2007 17:29
1961 Anayasasi İle 1982 Anayasasinin Hazirlanmasinin UsulÜ Bakimindan Farklari hukuk20 Hukuk Soruları Arşivi 4 11-12-2006 18:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04696393 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.