Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Çocukla Kişisel İlişki Yargıtay Kararları

Yanıt
Old 13-09-2017, 11:47   #31
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu

Esas No:2012/401
Karar No:2012/723
K. Tarihi:17.10.2012



Taraflar arasındaki “kişisel ilişkinin kaldırılması, velayetin değiştirilmesi ve nafaka” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Diyarbakır Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.10.2009 gün ve 2009/54-856 E.,K. sayılı kararın incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 21.09.2010 gün ve 2009/21851 E., 2010/15006 K. sayılı ilamı ile;
(...1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-davalı annenin davalı-davacı babanın kendi çocuklarına yönelik cinsel istismar iddiaları boşanma davasından önceki döneme ilişkindir. Taraflar 29.1.2008 tarihinde boşanmışlar, müşterek çocukların velayeti anneye verilmiş, baba ile kişisel ilişki düzenlemesi yapılmıştır. Boşanma kararından sonra baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki hiç kurulmamıştır. Diğer bir ifade ile boşanma kararının kesinleşmesinden sonra babanın çocuklara karşı bir istismarı iddia ve ispat edilmemiştir. Müşterek çocuk Sevilay boşanma davası sırasında da dinlenmiş, istismardan söz etmemiştir. Diğer çocuk M. S.'in boşanma davası sırasındaki beyanlarına ise itibar edilmemiş ve baba ile kişisel ilişki düzenlenmiştir. alınan sosyal hizmet uzmanı ve psikolog raporunda da çocukların babaları ile görüşmesinin psikolojik ve duygusal gelişimleri için gerekli olduğu belirtilmiştir. Açıklanan bu nedenle davalı-davacı kadının kişisel ilişkinin kaldırılmasına ilişkin davasının reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle kişisel ilişkinin kaldırılmasına ilişkin kararın bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı-karşı davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II. fıkası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kişisel ilişkinin kaldırılması; karşı dava ise, nafakanın kaldırılması ve azaltılması, velayetin değiştirilmesi isteklerine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacılardan anne ile davalının Diyarbakır Aile Mahkemesi’nin 12.10.2006 gün ve 2005/43 E., 2006/693 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, davalının kişiliği ve yaşayış tarzının çocukların psikolojisini ve gelecek yaşamlarını olumsuz etkilediğini, davalının şikayeti üzerine davacıların yakınları hakkında Çermik Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2005/152 E.sayılı dosyası ile nas-ı ızrar, sövme ve tehdit suçlarından kamu davası açıldığını, davalının çocuklarına şiddet uyguladığını, cinsel istismarda bulunduğunu, küçük çocukların benzeri durumlarla karşılaşıp fiziksel ve ruhsal durumlarının olumsuz etkilenmemesi açısından, küçüklerle davalının "şahsi ilişkilerinin engellenmesi" amacıyla verilen kararın kaldırılmasını talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, Diyarbakır Aile Mahkemesi’nin 2005/43 E., 2006/693 K. sayılı kararı ile müvekkilin küçük çocukları S., Ş.ve N.'ın velayetlerinin anneye bırakıldığını, ancak annenin velayet hakkını kötüye kullandığını, davacı annenin verilen karara rağmen uzun zamandan beri fiili olarak çocukları müvekkil babadan kaçırarak, babaya karşı kin ve nefretle büyüttüğünü, yaklaşık 4 yıldır hiçbir şekilde çocukların müvekkil babayla şahsi ilişki kurmalarına fırsat vermediğini, hükmedilen nafakanın fahiş bir hal aldığını, çocuklardan M.S.in 18 yaşını bitirmiş ve reşit olduğunu, bu nedenle bu çocuk açısından hükmedilen nafakanın kaldırılması gerektiğini belirterek, velayetleri davalı anneye bırakılan S., Ş. ve N.'ın velayetlerinin davalı anneden alınarak müvekkiline verilmesine; mahkemece daha önce verilen nafaka miktarlarının yeniden değerlendirmeye alınarak, müşterek çocuklardan M. S. için nafakanın kaldırılmasına,diğer çocuklar için her birine 50 TL ve anneye de 100 TL nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel Mahkemece, tarafların 2005 yılında boşandıkları, davalının ağır kusurlu olduğundan bahisle verilen boşanma kararının Yargıtay’ca onandığı, davalının müşterek çocuk S.'a fiili tacizde, oğlu M.S.'e porno kaset seyrettirmek suretiyle psikolojik tacizde bulunduğu, diğer çocuklarında aynı sorunu yaşaması ihtimali olduğu gerekçeleri ile davanın kabulüne, davalı baba ile çocuklar arasında düzenlenen şahsi münasebetin kaldırılmasına; karşı davacının müşterek çocuklarının velayeti yönünde açmış olduğu davanın reddine, reşit olan çocuklar M. S. ve S.yönünde nafakanın kaldırılması talebinin kabulüne, davacı ve küçük müşterek çocuklar yönünden hüküm altına alınan nafakanın azaltılması talebinin reddine dair verilen karar; Özel Daire’ce, yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; kararı davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
Velayet, nafakanın kaldırılması ve azaltılmasına ilişkin karar Özel Daire tarafından bozulmadığından kesinleşmiş; Hukuk Genel Kurul’u önüne gelen uyuşmazlık, kişisel ilişkin kaldırılması kararına ilişkindir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanma ve çocuklarla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra, boşanma davasında ileri sürülmeyen veya kanıtlanamayan olaylara –cinsel istismar- dayanılarak çocuklarla babasının kişisel ilişkisinin kaldırılmasının istenip istenemeyeceği; burada varılacak sonuca göre davacı kadının kişisel ilişkinin kaldırılması talebinin kabul edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
1- Müşterek çocuklardan S. K. hakkında verilen karar yönünden;
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde, bu olayın hükümde göz önüne alınması ve böyle bir halde mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerektiği de her türlü duraksamadan uzaktır.
Somut olaya gelince; davalı-karşı davacı baba ile kişisel ilişkinin kaldırılmasına karar verilmesi istenilen müşterek çocuklardan S.’ın 04.03.1991 tarihinde doğduğu, hüküm tarihi olan 08.10.2009 tarihinde 18 yaşını doldurduğu dosyada bulunan nüfus kayıt örneğinden açıkça anlaşılmaktadır.
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir.
Böyle bir durum söz konusu olduğunda da mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek yoktur. Bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olan esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir.
Görülmekte olan davada; hakkında velayetin değiştirilmesi, şahsi ilişkinin kaldırılması istenen müşterek çocuk S. K.’ın reşit olması nedeniyle velayet kendiliğinden ortadan kalktığından, bu talepler hakkındaki dava konusuz kalmış olmasına rağmen mahkemece S. yönünden de davanın kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş, müşterek çocuk S.yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar vermekten ibarettir.
Yukarıda açıklanan bu değişik nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
2- Davalı-karşı davacının diğer çocuklara yönelik temyizine gelince;
20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda onaylanarak 02 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren ve Türkiye Cumhuriyeti’nce de kabul edilip, 27 Ocak 1995 gün ve 22184 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi:
“Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar. Bu amaçla, çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatı, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa, özellikle sağlanacaktır.”
Hükmünü içermektedir.
Diğer taraftan, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin:
Çocuğun usule ilişkin haklarından, davalarda bilgilendirilme ve dava sırasında görüşünü ifade etme hakkının düzenlendiği 3. maddesinde:
“…Yeterli idrake sahip olduğu iç hukuk tarafından kabul edilen bir çocuğun, bir adli merci önündeki, kendisini ilgilendiren davalarda, yararlanmayı bizzat da talep edebileceği aşağıda sayılan haklar verilir:
a)İlgili tüm bilgileri almak;
b)Kendisine danışılmak ve kendi görüşünü ifade etmek;
c)Görüşlerinin uygulanmasının olası sonuçlarından ve her tür kararın olası sonuçlarından bilgilendirilmek.” ;
Adli mercilerin rolünden, karar sürecinin düzenlendiği 6. maddede (b) ve (c) bentlerinde ise:
“b)…Çocuğun iç hukuk tarafından yeterli idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda,…çocuğun yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde,gerekirse kendine veya diğer şahıs ve kurumlar vasıtasıyla, çocuk için elverişli durumlarda ve onun kavrayışına uygun bir tarzda çocuğa danışmalıdır.
-çocuğun görüşünü ifade etmesine müsaade etmelidir.
c)Çocuğun ifade ettiği görüşe gereken önemi vermelidir.”
hükümleri yer almaktadır.
Küçük çocukların baba ile kişisel ilişkilerinin kaldırılmasına ilişkin karar, daha çok çocukları ilgilendiren, onların menfaatini etkileyen bir husus olduğuna göre, yukarıda açıklanan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 3. ve 6. maddelerinde yer alan hükümler karşısında, kişisel ilişkinin kaldırılması istenilen çocuklar Ş. ve N.’ın, idrak çağında olmaları nedeniyle kendilerini yakından ilgilendiren bu konuda karardan doğrudan etkilenecek olan çocuklara danışılması ve görüşlerinin alınması gerekmektedir.
Nitekim aynı ilke Hukuk Genel Kurulu’nun 16.03.2012 gün ve 2011/2-884 E., 2012/197 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.
Somut olayda da, baba ile kişisel ilişkilerinin kaldırılması istenilen Ş. 23.04.1997, N.ise 21.07.1998 doğumlu olup idrak çağına geldikleri açıktır. Yargılamada müşterek çocuklar Ş. ve N. sosyal hizmet uzmanı ve psikolog tarafından dinlenilmiş ise de, mahkeme huzurunda hakim tarafından doğrudan dinlenilmemişlerdir.
O halde, mahkemece yapılacak iş; yeterli idrak gücüne sahip olduğu kabul edilen çocukların, kendilerini doğrudan ilgilendiren kişisel ilişkinin kaldırılması konusunda bizzat dinlenilerek, görüşlerini gerekçeleriyle birlikte ifade etme olanağı sağlanması; ifade edecekleri görüşlerin, çıkarlarına ters düşmediği takdirde, buna değer verilmesi ve gerektiğinde Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 5 ve 6. maddesi uyarınca uzman bilirkişiden yeniden görüş alınmak suretiyle birlikte değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi, olmalıdır.
Yukarıda açıklanan bu değişik nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda (1) ve (2) bentlerde gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, aynı Kanun'un 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 07-08-2018, 18:32   #32
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/364
K. 2018/1341
T. 5.2.2018
• ÇOCUK İLE KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASI ( Yargılama Sırasında Sosyal İnceleme Raporu Aldırılmış İse de Uzmanın Sadece Davacı Baba İle Görüştüğü Davalı Anne ve Çocukların Görüşmeye Katılmadığı Bu Sebeple Düzenlenen Raporun Kişisel İlişkiye Yönelik Hüküm Tesisi Yönünden Yeterli Olmadığı - 4787 S.K. 5. Md.si Gereğince Aile Mahkemesi Bünyesinde Bulunan Uzmanlardan Her İki Ebeveyn ve Çocuklarla Görüşmek Suretiyle İnceleme ve Rapor İsteneceği )

• SOSYAL İNCELEME RAPORU ALIRKEN HER İKİ EBEVEYN VE ÇOCUKLARLA GÖRÜŞÜLMESİ GEREĞİ ( Çocukla Kişisel İlişki Kurulması - Tarafların Barınma Gelir Sosyal ve Psikolojik Durumlarına Göre Çocukların Sağlıklı Gelişimi İçin Davacının Kişisel İlişkiye Engel Bir Durumun Bulunup Bulunmadığının Araştırılması Mahkemece İdrak Çağındaki Çocukların Dinlenerek Kişisel İlişki Yönünden Görüşleri Alınıp ve Diğer Deliller de Göz Önüne Alınmak Suretiyle Kişisel İlişki Konusunda Bir Karar Verilmesi Gerektiği )

• ÇOCUKLARIN SAĞLIKLI GELİŞİMİ İÇİN DAVACININ KİŞİSEL İLİŞKİYE ENGEL BİR DURUMUNUN OLUP OLMADIĞININ ARAŞTIRILACAĞI ( Ortak Çocuğun Davacı Babasıyla Görüşmek İstemediğini Babasının İçki İçerken Kendisine ve Kardeşine de Verdiğini Kendileriyle İlgilenmediğini Beyan Ettiği - Yargılama Sırasında Sosyal İnceleme Raporu Aldırılmış İse de Uzmanın Sadece Davacı Baba İle Görüştüğü/Aile Mahkemesi Bünyesinde Bulunan Uzmanlardan Her İki Ebeveyn ve Çocuklarla Görüşmek Suretiyle İnceleme İsteneceği )

4787/m.5

ÖZET : Mahkemece tarafların ortak çocuklarının velayetleri davalı kadına verilmiş, davacı baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmuştur. Ortak çocuk, mahkemece tanık olarak dinlenmiş, davacı babasıyla görüşmek istemediğini, babasının içki içerken kendisine ve kardeşine de verdiğini, kendileriyle ilgilenmediğini beyan etmiştir. Mahkemece yargılama sırasında sosyal inceleme raporu aldırılmış ise de, uzman sadece davacı baba ile görüşmüş, davalı anne ve çocuklar görüşmeye katılmamışlardır. Bu sebeple düzenlenen sosyal inceleme raporu, kişisel ilişkiye yönelik hüküm tesisi yönünden yeterli değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında, 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için davacının kişisel ilişkiye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması, mahkemece idrak çağındaki çocukların dinlenerek, kişisel ilişki yönünden görüşleri alınıp ve diğer deliller de göz önüne alınmak suretiyle kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- )Mahkemece tarafların ortak çocuklarının velayetleri davalı kadına verilmiş, davacı baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmuştur. Ortak çocuk, mahkemece tanık olarak dinlenmiş, davacı babasıyla görüşmek istemediğini, babasının içki içerken kendisine ve kardeşine de verdiğini, kendileriyle ilgilenmediğini beyan etmiştir. Mahkemece yargılama sırasında sosyal inceleme raporu aldırılmış ise de, uzman sadece davacı baba ile görüşmüş, davalı anne ve çocuklar görüşmeye katılmamışlardır. Bu sebeple düzenlenen sosyal inceleme raporu, kişisel ilişkiye yönelik hüküm tesisi yönünden yeterli değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında, 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için davacının kişisel ilişkiye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması, mahkemece idrak çağındaki çocukların dinlenerek, kişisel ilişki yönünden görüşleri alınıp ve diğer deliller de göz önüne alınmak suretiyle kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.02.2018 ( Pzt. )
Kazancı
Old 19-11-2018, 10:01   #33
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/26913
K. 2014/25876
T. 17.12.2014

* FİİLEN AYRI YAŞAYAN EVLİ EŞLERDEN BİRİNİN ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ TALEP ETMESİ ( Taraflar Hakkında Herhangi Bir Boşanma veya Ayrılma Kararı Olmadığı - Dava Dilekçesinin Davalıya Tebliğ Edilmesinin Hukuki Dinlenilme Hakkının Gereği Olduğu/Bu Hak Tanınmadan Hüküm Kurulamayacağı )

* TARAFLAR HAKKINDA AYRILIK VEYA BOŞANMA KARARI OLMAMASI ( Çocukla Kişisel İlişki Tesisi Talebi - Fiilen Ayrı Yaşaan Eşlerden Birinin Talep Edebileceği/Dava Dilekçesinin Davalıya Tebliğ Edilmesinin Hukuki Dinlenilme Hakkının Gereği Olduğu/Bu Hak Tanınmadan Hüküm Kurulamayacağı )

* DAVA DİLEKÇESİNİN TEBLİĞİ ( Fiilen Ayrı Yaşayan Eşlerden Birinin Çocukla Kişisel İlişki Tesisi Talebi - Dava Dilekçesinin Davalıya Tebliğ Edilmesinin Hukuki Dinlenilme Hakkının Gereği Olduğu/Bu Hak Tanınmadan Hüküm Kurulamayacağı )

* HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI ( Çocukla Kişisel İlişki Tesisi Talebi - Fiilen Ayrı Yaşayan Eşlerden Birinin Talep Edebileceği/Dava Dilekçesinin Davalıya Tebliğ Edilmesinin Hukuki Dinlenilme Hakkının Gereği Olduğu/Bu Hak Tanınmadan Hüküm Kurulamayacağı )

4721/m. 197, 324/1

6100/m. 27

ÖZET : Dava, davalı kadın eş ile fiilen ayrı yaşayan davacının, anne yanında bulunan çocukla kişisel ilişki tesisi talebine ilişkindir.

Dava dilekçesinin diğer tarafa tebliğ edilmesi, savunma ve delil bildirme hakkının tanınması, davalının göstermesi halinde delillerin toplanması, hukuki dinlenilme hakkının gereğidir. Davalıya bu hak tanınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı, eşinin çocuğu da beraberine alıp, sebepsiz olarak 11.11.2013 tarihinde müşterek konutu terk ettiğini, o tarihten beri fiilen ayrı yaşadıklarını, davalının müşterek çocuğu göstermediğini, çocukla görüşmesine engel olduğunu, davalının bu tutumu yüzünden çocuğunu göremediğini ileri sürerek, anne yanında bulunan çocukla kişisel ilişki tesisine karar verilmesini istemiş, mahkemece, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden duruşmasız yapılan inceleme sonucu talebin kabulüne karar verilmiş, kararı davalı temyiz etmiştir.

Taraflar arasında boşanma veya ayrılığa ilişkin bir dava bulunmamaktadır. Eşlerin fiilen ayrı yaşaması halinde eşlerden birinin yanında bulunan müşterek çocuğu diğerinin görmesini engellemesine karşı, diğer taraf çocuğun kimde kalacağının belirlenmesini isteyebileceği gibi, bunun yanında veya sadece kişisel ilişkinin düzenlenmesini de isteyebilir (TMK md. 197/son, 324/1). Kişisel ilişki hakkı, velayetin bir sonucu değil, soybağının bir sonucudur. Bu durumda bile dava dilekçesinin diğer tarafa tebliğ edilmesi, savunma ve delil bildirme hakkının tanınması, davalının göstermesi halinde delillerin toplanması, hukuki dinlenilme hakkının (HMK md.27) gereğidir. Davalıya bu hak tanınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin icra emri yaşar Meslektaşların Soruları 4 25-02-2021 23:34
Yargıtay Kararları adıge Hukuk Sohbetleri 5 28-07-2007 15:24
İnfaz Giderleri ( Çocukla Kişisel İlişki) Av.H.Sancar KARACA Meslektaşların Soruları 2 30-06-2006 15:50
yargıtay kararları sedaoner Hukuk Soruları Arşivi 0 17-03-2006 23:30
Çocukla Kişisel Sürenin Artırılmasına Ait Örnek Karar Var Mı? STARFISH Hukuk Soruları Arşivi 13 27-01-2004 16:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04283595 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.