Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Fenerbahçe - Soruşturma - Hukuki Süreç

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-08-2011, 23:33   #1
pia

 
Varsayılan Fenerbahçe - Soruşturma - Hukuki Süreç

Sayın meslektaşlarım,

Sadece hukuki açıdan tarafsız ve tartışmaya mahal verecek değerlendirmelerden uzak bir şekilde sayın Admin'in deyimiyle cüppelerimizi giyerek son günlerde yaşanan gelişmeleri değerlendirmek, görüşlerinizi almak istiyorum. Bu konuda forum yöneticilerinin ve konunun hassasiyetini de gözeterek cevap yazmanızı rica ediyorum.

Fenerbahçe aleyhine şike yaptığı iddiasıyla başlatılan soruşturma, TFF'nin aleyhine soruşturma yürütülen takımların Türkiye ve Avrupa liglerine katılması ya da men edilmesi konusunda kanaat yetkisinin sınırları hakkında neler düşünüyorsunuz?

FB'nin Avrupa Şampiyonlar Ligi'ne katılmasının engellenmesi hukuki anlamda doğru bir karar mıdır? Bu bağlamda soruşturma devam ederken yaptırım uygulanması hukuka aykırı mıdır? Yoksa futbolun kendine özel nitelikleri ve zaman kıstası dikkate alındığında bu aşamada bir karar TFF'nin kanaat kullanma sınırları içerisinde midir? Yoksa konunun benim bilmediğim spor hukukuna ilişkin daha başka detayları da var mıdır?

Şimdiden teşekkürler.
Old 26-08-2011, 11:58   #2
av.alper tunker

 
Varsayılan

Sayın pia
sanıyorum spor hukuku nedeniyle bir takım kararlar alınıyor veya alınması isteniyor UEFA tarafından
ancak ben bu soruşturma safahhatının UEFA tarafından anlaşılmadığını düşünüyorum neticede biz işi organize suç örgütü yaptık ve öyle soruşturuyoruz adamların anlamadıkları bu
yazılabilecek birçok şey olmasına rağmen kısaca dgmeler kapanmadan önce yapılan espiri mahiyetinde(yolda üç kişi bir arada yürüyorsanız çete kapsamında sayılırsınız) mantığı hale devam etmekdedir,yasayı çıkartan büyüklerimiz uygulamasını düşünmez Bölge İstinaf Mahkemeliri gibi yasa çıkalı 10 sene oldu daha ortada mahkeme yok,spor yasası çıkartırız ortada spor mahkemesi yok
Uzun lafın kısası bu çorba daha çok su kaldırır gibime geliyor saygılarımla
Old 26-08-2011, 12:04   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Bu konunun, amacının dışında tartışmalara ve gerginliklere yol açabileceği endişesini taşıyorum. Hukuk Profesörleri, Ünlü köşe yazarları ve işadamları/Yöneticileri bile duygusal hareket edebildiğine göre burada kan gövdeyi götürebilir. Aman dikkat!
Old 26-08-2011, 12:10   #4
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Bu konunun, amacının dışında tartışmalara ve gerginliklere yol açabileceği endişesini taşıyorum. Hukuk Profesörleri, Ünlü köşe yazarları ve işadamları/Yöneticileri bile duygusal hareket edebildiğine göre burada kan gövdeyi götürebilir. Aman dikkat!

Kıymetli Üstadım Saim Bey,

Hukukçu, takımcılık ve futbol gibi nisben önemsiz konuların kavgacı ve öznel saikleriyle değil de mesleki saiklerle, hukukçu vakarıyla düşünüp yazıştığı takdirde birşey olmaz.

Da "o takdirde" işte...

Velhasıl ve maalesef ikazınızın haklı temelleri vardır...

Ama başarılmaz şey de değildir; bakalım, görelim...

Saygılarımla.
Old 26-08-2011, 12:20   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan pia
Sayın meslektaşlarım,

Sadece hukuki açıdan tarafsız ve tartışmaya mahal verecek değerlendirmelerden uzak bir şekilde sayın Admin'in deyimiyle cüppelerimizi giyerek son günlerde yaşanan gelişmeleri değerlendirmek, görüşlerinizi almak istiyorum. Bu konuda forum yöneticilerinin ve konunun hassasiyetini de gözeterek cevap yazmanızı rica ediyorum.

Fenerbahçe aleyhine şike yaptığı iddiasıyla başlatılan soruşturma, TFF'nin aleyhine soruşturma yürütülen takımların Türkiye ve Avrupa liglerine katılması ya da men edilmesi konusunda kanaat yetkisinin sınırları hakkında neler düşünüyorsunuz?

FB'nin Avrupa Şampiyonlar Ligi'ne katılmasının engellenmesi hukuki anlamda doğru bir karar mıdır? Bu bağlamda soruşturma devam ederken yaptırım uygulanması hukuka aykırı mıdır? Yoksa futbolun kendine özel nitelikleri ve zaman kıstası dikkate alındığında bu aşamada bir karar TFF'nin kanaat kullanma sınırları içerisinde midir? Yoksa konunun benim bilmediğim spor hukukuna ilişkin daha başka detayları da var mıdır?

Şimdiden teşekkürler.

Mesele şudur: Biz taraftar gibi davranmayalım ama UEFA tarafgir davranmış mıdır?

Mesele spor hukukunun özel kurallarının olup olmaması da değildir.

Mesele disiplin hukukunun, ceza hukukunun önüne geçmiş olması da değildir.

Mesele şudur; her kurul, her kurum, her devlet,benzer olaylarda "hukuka,örf ve adete, kendi içtihatlarına" uygun karar vermek zorundadır. Bu bağlamda Milan takımı kendi ülkesinde ceza almışken dahi, şampiyonlar liginde oynaması UEFA tarafından engellenmemiş ve şampiyon olmuşsa;

UEFA'nın hiçbir açıklaması ve gerekçesi beni tatmin etmeyecektir.
Old 26-08-2011, 15:24   #6
av.cemil

 
Varsayılan

Aman bu topa biz girmeyelim...Yanlış başlayan bir işin sonradan tamamen düzelmesi mümkün değildir...Zaten herkes konuşuyor,bir tek biz hukukçular konuşmayalım...
Old 26-08-2011, 21:07   #7
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.cemil
Aman bu topa biz girmeyelim...Yanlış başlayan bir işin sonradan tamamen düzelmesi mümkün değildir...Zaten herkes konuşuyor,bir tek biz hukukçular konuşmayalım...

Benim düşünceme göre asıl bu toz dumanda ve hengamede hukukçunun topa girmesi gerekir.
* Herkes gibi konuşmak için değil elbette!
* Yanlış başlayan bir işin sonradan tamamen düzelmesi mümkün değildir, ama yanlış başlayan ve yanlış devam eden bir işin sonradan tamam veya eksik düzeltilmesi kural olarak hukukçulara kalan veya bırakılan bir iştir.
* Önemli olan olaya hukukçu profesyonelliği ile yaklaşmak, bunu yapmadığımız veya yapamadığımız zaman 'herkes gibi konuşmuş' oluruz.

Saygılarımla
Old 27-08-2011, 15:00   #8
av.cemil

 
Varsayılan

Sayın Gemici,güzel şeyler söylemişsiniz katılmamak mümkün değil,ama bunun uygulanabilir olduğunu göstermeniz açısından mümkünse topa girin ve nelerin yanlış yapıldığı(veya doğru yapıldığını) nelerin yapılması gerektiğini hukukcu bakış açısıyla söyleyin,bakalım hukukcu tartışması yapabilecekmiyiz.Yoksa herkes gönlündeki takıma göre burayı tirbünemi döndürecek,bir deneyelim ve sizden başlayalım,ne dersiniz?
Old 27-08-2011, 15:42   #9
üye31284

 
Varsayılan

Merhaba,

Beşiktaş'lı olmama rağmen, Fenarbahçe ile ilgili gelişmeler birkaç sebeple benim de ilgimi çekiyor. Dolayısıyla önce hukukçu kimliğimle yaptığım araştırmanın birkaç sonucunu birazdan kaynağını belirteceğim habere dayanarak buraya kopyalayıp yapıştırıyorum, yani alın teri değil.

"Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 3. maddesi TFF'ye UEFA'nın yetkili organları tarafından verilmiş kararlara uyma yükümlülüğünü getirmiştir. Aynı şekilde TFF Statüsü'nün 2. Maddesinin c, i ve l bentleri ve 13. Maddesinin a ve k bentleri uyarınca da gerek TFF'nin gerekse de TFF'ye üye olan futbol kulüplerinin FIFA ve UEFA'nın koyduğu tüm kural ve talimatlara uyma zorunluluğu bulunmaktadır. TFF Statüsünün 80. maddesinin II. fıkrası hükmü uyarınca da TFF, UEFA ve FIFA kural ve talimatlarına uygun karar almak zorundadır.

Yine 2011-2012 Şampiyonlar Ligi Talimatı'nın (Regulation of the UEFA Champions League- 2011/2012 edition) 2.o4 maddesi, müsabakalara katılacak kulüplere UEFA Statü, talimat, karar ve düzenlemelerine uyacaklarını teyit zorunluluğu getirmektedir. Bu Talimatın 2.05 maddesine göre, 27 Nisan 2007'den beri yürürlükte bulunan UEFA Statüsünün madde 50/3 hükmü gereğince, bir kulübün ulusal veya uluslararası maçlarda maç sonucu belirlemeye yönelik bir faaliyetinden şüphe duyması halinde UEFA, bu kulübün şampiyonlar ligine katılmasını engelleme kararı alabilmektedir.

Yukarıda yazılan mevzuat hükümleri çerçevesinde UEFA 23 Ağustos 2011 tarihinde TFF'ye gönderdiği yazılı bildirim ile gerekçesini de göstererek Fenerbahçe Spor Kulübünün bu seneki Şampiyonlar Ligine Katılma yeterliliği bulunmadığını belirtmiştir.


2011-2012 Şampiyonlar Liginin düzenleyicisi UEFA olup TFF UEFA'nın üyesidir. Fenerbahçe Spor Kulübü de TFF 'nin üyesidir. Yukarıda anılan mevzuat ve 2011-2012 Şampiyonlar Ligi Talimatına göre üyelik yükümlülükleri uyarınca gerek TFF'nin gerekse de Fenerbahçe Spor Kulübü'nün UEFA'nın her türlü karar, talimat ve bildirimlerine uyma yükümlülüğü bulunmaktadır.

Bu hukuki mevzuat kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda TFF Yönetim Kurulu'nun 24 Ağustos 2011 tarihli ve 7 sayılı toplantısında aldığı kararda mevzuat hükümlerine aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından yapılan itirazın ve yürütmenin durdurulması talebinin REDDİNE (2011/ 294 K.); karar verilmiştir."

Kaynak: http://www.sportivi.com.tr/futbol/ta...erdi-h340.html

Şimdi de futbolu hiç sevmeyen biri olarak olaya bakışımı özetleyen bir görüşü paylaşmak istiyorum:

"Bu topta hayır yok. Bu maçlar boşunadır. Şimdi bir de baktılar ki, gol atan da boşuna atmış, yiyen de boşuna yemiş. Biz demiyor muyduk ki bu fuzuli işleri bırakın. Almışlar paraları yatmışlar aşağı.
Millet de gol yeyince üzülüyor, kalp krizi geçiriyor. Ne kalp krizi geçiriyorsun? Adam kasıtlı yedi zaten!.."


Kaynak:http://www.sabah.com.tr/Cumartesi/Ya...ini-niye-dover
Old 28-08-2011, 00:02   #10
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın Gemici,güzel şeyler söylemişsiniz katılmamak mümkün değil,ama bunun uygulanabilir olduğunu göstermeniz açısından mümkünse topa girin ve nelerin yanlış yapıldığı(veya doğru yapıldığını) nelerin yapılması gerektiğini hukukcu bakış açısıyla söyleyin,bakalım hukukcu tartışması yapabilecekmiyiz.Yoksa herkes gönlündeki takıma göre burayı tirbünemi döndürecek,bir deneyelim ve sizden başlayalım,ne dersiniz?

Sayın av.cemil,

olay hakkındaki düşüncelerimi yazsam gerçekten tarafsız olacağıma ve tarafsız yazacağıma inanabilirsiniz. Ama yazamıyacağım, çünkü herhangi bir fikrim yok. Bir konuda fikir sahibi olabilmek için konu ile uğraşmak ve bilgi sahibi olmak gerekir. Ne yazık ki bu bilgi bende yok. Hangi antrenörün hangi takımı çalıştırsdığını bilmediğim gibi hangi oyuncunun hangi takımda oynadığını da bilmiyorum.

Hafta sonları toplandığımızda arkadaşlar futbol seyrederken ben kağıt oynarım genelde. Futbol konusunda bildiklerim de futbol maçı seyreden arkadaşların konuşmalarından aklımda kalan bilgi kırıntılarından ibaret.

Tartışma konusunun dışında kaldığı için Profesyonel futbol ve futbol endüstrisi hakkındaki düşüncelerimi yazmama gerek yok zannedersem.



Saygılarımla
Old 28-08-2011, 01:53   #11
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Benim düşünceme göre asıl bu toz dumanda ve hengamede hukukçunun topa girmesi gerekir.
* Herkes gibi konuşmak için değil elbette!
* Yanlış başlayan bir işin sonradan tamamen düzelmesi mümkün değildir, ama yanlış başlayan ve yanlış devam eden bir işin sonradan tamam veya eksik düzeltilmesi kural olarak hukukçulara kalan veya bırakılan bir iştir.
* Önemli olan olaya hukukçu profesyonelliği ile yaklaşmak, bunu yapmadığımız veya yapamadığımız zaman 'herkes gibi konuşmuş' oluruz.

Saygılarımla

Sayın "Gemici",

Haklısınız, "asıl bu toz dumanda ve hengamede hukukçunun topa girmesi gerekir."

Bu konuda bende tahmin değil bilgi var ise de izin verirseniz ben bu topa girmeyeyim; hem de bilgiye rağmen.

Ömer Kavili 15638
------------------
" Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "

www.kavili.com/

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun

ÖZDEMİR ASAF
Old 28-08-2011, 08:50   #12
üye31284

 
Varsayılan

Konu elbette ilerlemek zorunda değil.
Ama ilerlememe gerekçesini anlamıyorum; tehlike alarmları, gizemli havalar.
Ortada bir karar var.
Kararda Federasyon UEFA'nın her türlü kararlarına ve talimatlarına uymak zorundadır diyor.
Hukukçunun yaklaşımı ne olmalı? Bu karara körü körüne inanmamak ve irdelemek. "Evet zorunda, şu nedenle" demek ya da "hayır zorunda değil şu şu nedenle zorunda değil, şu şu maddeler zorunda olmadığını gösteriyor, karar hukuka aykırı" demek.
Bunu yapmak bu kadar zor mu?
Dediğim gibi, herkes sırf canı istemediği için bile konuya karışmayabilir, bilmeyebilir, yorum yapmayabilir, ilgisini çekmeyebilir, konu ilerlemeyebilir ama gerekçeler ilginç...
Old 28-08-2011, 10:41   #13
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Benim düşünceme göre asıl bu toz dumanda ve hengamede hukukçunun topa girmesi gerekir.
.....ama yanlış başlayan ve yanlış devam eden bir işin sonradan tamam veya eksik düzeltilmesi kural olarak hukukçulara kalan veya bırakılan bir iştir.
Saygılarımla
Bektaşinin eşeği çamura saplanmış. Erenler bütün uğraşlarına rağmen eşeğini balçıktan çıkaramamış, kan ter içinde kalmış. Birinde kuyruğundan, ötekisinde kulaklarından tutup asılıyor; ama eşeği yerinden kıpırdatamıyormuş. “Yetiş ya Ali” diye haykırıyor, bir daha çekiyor, bir daha, bir daha. Faydası yok. Eşek gittikçe gömülüyor. Erenlerin bütün malvarlığı eşeği. O da elden giderse yandı gülüm keten helva. Gelip geçenler de yardım ediyor ama nafile. Baba erenler yere çöküp çaresiz eşeğini seyrediyor. Arada bir de feryat ediyor: “Kurtar ya Ali, medet ya Ali !” Yoldan geçerken cılız biri feryadı duyar, olay mahalline yaklaşır, kalabalığı yarar, eşeğin halini de, baba erenlerin halini de görür. Ceketini çıkarır, “Tut şu ceketi” deyip ceketini, seyredenlerden birinin eline verir, pabuçlarını da çıkarıp çamura girer. Eşeğin kuyruğundan yapışır ve sedası göğü inletir; “Yetiş ya Osman! ” diyerek hayvanın kuyruğuna asıldığı gibi balçıktan çeker alır. Bektaşi sevinçten havaya zıplar ve Hz. Osman sevdalısı kurtarıcının boynuna sarılarak minnetini gösterir. Sonra, eşeğini alıp olay yerinden ayrılırken, kendi kendine; “İmanım Ali, çamura girmedin. Pis işlerin hepsini Osman’a yaptırıyorsun” deyiverir.

Sözün özü ; Gemici Üstadım çok haklı.
Hukukçu olmazsa bu balçıktan nasıl çıkılır ki?
Ben topu taca atıyorum.
Old 31-08-2011, 10:54   #15
Batu Han

 
Varsayılan

Bir gazeteciye şu şekilde görüş bildirmiştim... Kendisinin de izniyle buraya koyayım.

Şunu bilmek lazım hukuk yargılaması, ceza yargılaması ve federasyonun yürüteceği disiplin soruşturması tamamen farklı usul hükümlerine tabidir. Bunun pratikteki önemi nedir? Karara esas alınacak delillerin farklı olmasıdır. Misal vermek gerekirse konumu uygun bir tanık ceza yargısında çok kuvvetli bir delilken hukuk yargısında yazılı belgeye karşı cumhurbaşkanı dahi olsa tanık hiç bir şey ifade etmemektedir.

Federasyonun küme düşürme kararı vermesi için iddia edilen suçların mahkemede ispatlanmasına gerek yok. Federasyonun vereceği kararlarla mahkemenin vereceği kararlar aynı hukuk yargısı ve ceza yargısında olduğu gibi farklı usul kurallarına sahip. Ceza yargısında delil sayılmayan bir şey Federasyon nezdinde delil sayılabilir. Yine miisal vermek gerekirse kanuna aykırı elde edilmiş deliller ceza davası esnasında dosyada saklanır ancak yokmuş gibi kabul edilir. Örneğin polis arama esnasında şikeyi %100 kanıtlayan yazılı bir belge buldu. Ancak arama esnasında ufak da olsa bir usulsüzlük yapıldı. Bu durumda Yargıtay, usulsüzlük şekli bile olsa delilin hükme esas alınamayacağı konusunda çok katı. Dolayısıyla ceza dosyası bakımından o delil değerini yitirir. Ama Federasyon Ceza Muhakemesi Kanununa bağlı olmadığıdan kendi vereceği kararda eğer insan onurunu Futbol Disiplin Talimatının 63. maddesine aykırı olarak zedelemiyorsa bu delili göz önünde bulundurmak zorundadır.

Yine Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yargıtayca kabul edilmiş uygulama şekline göre digital veriler yani polis tarafından yapılmış telefon dinlemeleri ve usulüne uygun alınmış kamera kayıtları tek başına hüküm kurmaya yeterli değildir. Sadece belirti olarak kabul edilirler. İlla ki suçu ispatlayan başka delillerin varlığı şarttır. Ama Federasyon telefon görüşmelerini ve kamera kayıtlarını vereceği karara esas alabilir hatta almalıdır da. Nitekim Futbol Disiplin Talimatnamesi'nin 63. maddesi "Müsabaka görevlilerinin raporları tarafların ve tanıkların beyanları, maddi deliller, uzman görüşleri ve ses ya da video kayıtları kabul edilebilir delillerdir." diyerek aradaki farkı ortaya koymuştur.

Bir disiplin soruşturmasındaki sonuç ile ceza davasındaki sonucun da birbirine uygun olması şart değildir. Delil durumuna göre ceza yargılamasında beraat kararı çıkabilecekken,disiplin soruşturmasında yine aynı delil durumuna göre görüldüğü üzere ceza çıkabilir.

Kaldı ki gözden kaçırılan çok önemli bir nokta ceza davasında yargılanan şahıslarken bahsedilen olayda cezalandırılması söz konusu olan, Fenerbahçe Spor Klübü'dür. Yani iki uygulamanın hedefinde ki sujeler de farklıdır.

Ayrıca ceza hukuku anlamında şike olmayan bir suçun disiplin soruşturmasına göre küme düşmeyle neticelenmesi de mümkündür. Bakın sporda şiddet yasası ne demiş : " Belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden kişi" Yani kanunun suç saydığı eylem için spor müsabakasının sonucunun etkilenmesi amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden bir kişinin varlığı şarttır. Peki spor müsabakasının sonucu bir başkasına kazanç yada sair menfaat temin etmeden etkilenemiyor mu? Yada kanunda suç sayılan bir eylem gerçekleştirilmeden. Çünkü Futbol Disiplin Talimatnamesi diyor ki "Müsabakanın sonucunu hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek veya buna teşebbüs etmek yasaktır. Bir futbolcuya veya kulübe teşvik pirimi verilmesi de bu kapsamdadır." Yani hukuka aykırı olmayan ama spor ahlakına aykırı olan durumları da değerlendirme kapsamına sokmuş. Bu durumda yargılaması yapılan bir suçtan beraat eden klüp yöneticisi sırf spor ahlakına aykırı davrandığı gerekçesiyle de klübünün küme düşmesine neden olacaktır. Nitekim zaman aşımı, kanun değişiklikleri ve lehe olan kanunun uygulanması nedeni ile Aziz Yıldırım ve arkadaşları ceza yargılamasından beraat etse veya dava düşse bile sırf eldeki deliller değerlendirilerek spor ahlakına aykırı hareketlerle müsabakanın sonucuna etki etmeye teşebbüs etmelerinden dolayı küme düşme cezası verilebilecektir. İlla Sporda Şiddet Yasasının menfaat temin etmek suretiyle 11. maddesini ya da bir başka ceza hükmünü ihlal etmesi şartını aranmayacaktır.

Yani hukuken de ceza yargısının sonucunun beklenmesinde fayda yoktur. Böylece Futbol Disiplin Yönetmeliğinin "İdari tedbir, disiplin ihlalinin gerçekleştirildiği konusunda kuvvetli şüphelerin bulunduğu ve disiplin cezasının derhal uygulanmaması durumunda amaçlanan sonuçlara ulaşılamayacağının anlaşıldığı hallerde, kulüp veya kişi hakkında kesin bir ceza hükmü tesis edilene kadar, kulübü seyircisiz oynatmak, kulübün sahasını kapatmak, kişiye hak mahrumiyeti vermek veya kişiyi her türlü müsabakalara katılmaktan ya da müsabakaları yönetmekten yasaklamaktır." diyen 70. maddesinin uygulanmasına da olanak yoktur. Çünkü hareketler suç teşkil etmese dahi eldeki deliller, müsabakaların sonuçları spor ahlakına aykırı şekilde etkilediği veya etkilenmesine teşebbüs edildiği gerekçesiyle disiplin cezasının uygulanmasına yetecektir.

Kaldı ki ceza mahkemeleri niteliği itibarıyla son derece uzun sürmektedir. Dolayısıyla Federasyonun en az 6-7 sene sürecek bir davayı bekleme lüksü ve hakkı yoktur. Hatta böyle bir kararın Federasyon bakımından yine ceza kanunu anlamında görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmadığı dahi tartışılabilir. Futbol Disiplin Talimatı Federasyonu en kısa sürede karar almaya zorluyor ve bunun için gerekli yetkiyi de vermiş. En geç gizlilik kararının kalkması ve Federasyonun delillere ulaşmasından sonra, en kısa sürede karar verilmesi bu düzenlemelere göre zorunludur. Çünkü Futbol Disiplin Talimatı'nın varlığının amacı hızlı ve etkin denetimdir. Bu kanun ve bu kanunda düzenlenmiş cezaların, ceza muhakemesinin sonucuna bağlanması kanaati son derece saçma ve çözümsüzlükten çözüm üretmek üzerine bir stratejidir.

Ve sonuç olarak kararın ertelenmesine ve davanın sonucunun beklenmesine en büyük dayanak olan fikre ilişkin olarak şunu söyleyebilirim, Aziz Yıldırım ve arkadaşları ceza yargılamasından beraat etse dahi bahsettiğim gerekçelerle küme düşen Fenerbahçe'nin hiç bir tazminat hakkı olmayacaktır. Çünkü görünüşe göre gazetelerin bahsettiği ve gizlilik kararının kalkmasıyla Federasyonun önüne gelecek eldeki deliller Federasyonun Fenerbahçe'yi derhal spor ahlakına aykırı hareketler nedeni ile küme düşürmesine yeterlidir.

Aynı sebeplerle dava sonucu Aziz Yıldırım'a ve diğer Fenerbahçe yöneticilerine ceza çıkmasa bile şampiyonlar liginden men edilmeleri yüzünden herhangi bir tazminatın söz konusu olacağını düşünmüyorum.
Old 31-08-2011, 12:25   #16
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Batu Han
Bir gazeteciye şu şekilde görüş bildirmiştim... Kendisinin de izniyle buraya koyayım.

Şunu bilmek lazım hukuk yargılaması, ceza yargılaması ve federasyonun yürüteceği disiplin soruşturması tamamen farklı usul hükümlerine tabidir. Bunun pratikteki önemi nedir? Karara esas alınacak delillerin farklı olmasıdır. Misal vermek gerekirse konumu uygun bir tanık ceza yargısında çok kuvvetli bir delilken hukuk yargısında yazılı belgeye karşı cumhurbaşkanı dahi olsa tanık hiç bir şey ifade etmemektedir.

Federasyonun küme düşürme kararı vermesi için iddia edilen suçların mahkemede ispatlanmasına gerek yok. Federasyonun vereceği kararlarla mahkemenin vereceği kararlar aynı hukuk yargısı ve ceza yargısında olduğu gibi farklı usul kurallarına sahip. Ceza yargısında delil sayılmayan bir şey Federasyon nezdinde delil sayılabilir. Yine miisal vermek gerekirse kanuna aykırı elde edilmiş deliller ceza davası esnasında dosyada saklanır ancak yokmuş gibi kabul edilir. Örneğin polis arama esnasında şikeyi %100 kanıtlayan yazılı bir belge buldu. Ancak arama esnasında ufak da olsa bir usulsüzlük yapıldı. Bu durumda Yargıtay, usulsüzlük şekli bile olsa delilin hükme esas alınamayacağı konusunda çok katı. Dolayısıyla ceza dosyası bakımından o delil değerini yitirir. Ama Federasyon Ceza Muhakemesi Kanununa bağlı olmadığıdan kendi vereceği kararda eğer insan onurunu Futbol Disiplin Talimatının 63. maddesine aykırı olarak zedelemiyorsa bu delili göz önünde bulundurmak zorundadır.

Yine Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yargıtayca kabul edilmiş uygulama şekline göre digital veriler yani polis tarafından yapılmış telefon dinlemeleri ve usulüne uygun alınmış kamera kayıtları tek başına hüküm kurmaya yeterli değildir. Sadece belirti olarak kabul edilirler. İlla ki suçu ispatlayan başka delillerin varlığı şarttır. Ama Federasyon telefon görüşmelerini ve kamera kayıtlarını vereceği karara esas alabilir hatta almalıdır da. Nitekim Futbol Disiplin Talimatnamesi'nin 63. maddesi "Müsabaka görevlilerinin raporları tarafların ve tanıkların beyanları, maddi deliller, uzman görüşleri ve ses ya da video kayıtları kabul edilebilir delillerdir." diyerek aradaki farkı ortaya koymuştur.

Bir disiplin soruşturmasındaki sonuç ile ceza davasındaki sonucun da birbirine uygun olması şart değildir. Delil durumuna göre ceza yargılamasında beraat kararı çıkabilecekken,disiplin soruşturmasında yine aynı delil durumuna göre görüldüğü üzere ceza çıkabilir.

Kaldı ki gözden kaçırılan çok önemli bir nokta ceza davasında yargılanan şahıslarken bahsedilen olayda cezalandırılması söz konusu olan, Fenerbahçe Spor Klübü'dür. Yani iki uygulamanın hedefinde ki sujeler de farklıdır.

Ayrıca ceza hukuku anlamında şike olmayan bir suçun disiplin soruşturmasına göre küme düşmeyle neticelenmesi de mümkündür. Bakın sporda şiddet yasası ne demiş : " Belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden kişi" Yani kanunun suç saydığı eylem için spor müsabakasının sonucunun etkilenmesi amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden bir kişinin varlığı şarttır. Peki spor müsabakasının sonucu bir başkasına kazanç yada sair menfaat temin etmeden etkilenemiyor mu? Yada kanunda suç sayılan bir eylem gerçekleştirilmeden. Çünkü Futbol Disiplin Talimatnamesi diyor ki "Müsabakanın sonucunu hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek veya buna teşebbüs etmek yasaktır. Bir futbolcuya veya kulübe teşvik pirimi verilmesi de bu kapsamdadır." Yani hukuka aykırı olmayan ama spor ahlakına aykırı olan durumları da değerlendirme kapsamına sokmuş. Bu durumda yargılaması yapılan bir suçtan beraat eden klüp yöneticisi sırf spor ahlakına aykırı davrandığı gerekçesiyle de klübünün küme düşmesine neden olacaktır. Nitekim zaman aşımı, kanun değişiklikleri ve lehe olan kanunun uygulanması nedeni ile Aziz Yıldırım ve arkadaşları ceza yargılamasından beraat etse veya dava düşse bile sırf eldeki deliller değerlendirilerek spor ahlakına aykırı hareketlerle müsabakanın sonucuna etki etmeye teşebbüs etmelerinden dolayı küme düşme cezası verilebilecektir. İlla Sporda Şiddet Yasasının menfaat temin etmek suretiyle 11. maddesini ya da bir başka ceza hükmünü ihlal etmesi şartını aranmayacaktır.

Yani hukuken de ceza yargısının sonucunun beklenmesinde fayda yoktur. Böylece Futbol Disiplin Yönetmeliğinin "İdari tedbir, disiplin ihlalinin gerçekleştirildiği konusunda kuvvetli şüphelerin bulunduğu ve disiplin cezasının derhal uygulanmaması durumunda amaçlanan sonuçlara ulaşılamayacağının anlaşıldığı hallerde, kulüp veya kişi hakkında kesin bir ceza hükmü tesis edilene kadar, kulübü seyircisiz oynatmak, kulübün sahasını kapatmak, kişiye hak mahrumiyeti vermek veya kişiyi her türlü müsabakalara katılmaktan ya da müsabakaları yönetmekten yasaklamaktır." diyen 70. maddesinin uygulanmasına da olanak yoktur. Çünkü hareketler suç teşkil etmese dahi eldeki deliller, müsabakaların sonuçları spor ahlakına aykırı şekilde etkilediği veya etkilenmesine teşebbüs edildiği gerekçesiyle disiplin cezasının uygulanmasına yetecektir.

Kaldı ki ceza mahkemeleri niteliği itibarıyla son derece uzun sürmektedir. Dolayısıyla Federasyonun en az 6-7 sene sürecek bir davayı bekleme lüksü ve hakkı yoktur. Hatta böyle bir kararın Federasyon bakımından yine ceza kanunu anlamında görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmadığı dahi tartışılabilir. Futbol Disiplin Talimatı Federasyonu en kısa sürede karar almaya zorluyor ve bunun için gerekli yetkiyi de vermiş. En geç gizlilik kararının kalkması ve Federasyonun delillere ulaşmasından sonra, en kısa sürede karar verilmesi bu düzenlemelere göre zorunludur. Çünkü Futbol Disiplin Talimatı'nın varlığının amacı hızlı ve etkin denetimdir. Bu kanun ve bu kanunda düzenlenmiş cezaların, ceza muhakemesinin sonucuna bağlanması kanaati son derece saçma ve çözümsüzlükten çözüm üretmek üzerine bir stratejidir.

Ve sonuç olarak kararın ertelenmesine ve davanın sonucunun beklenmesine en büyük dayanak olan fikre ilişkin olarak şunu söyleyebilirim, Aziz Yıldırım ve arkadaşları ceza yargılamasından beraat etse dahi bahsettiğim gerekçelerle küme düşen Fenerbahçe'nin hiç bir tazminat hakkı olmayacaktır. Çünkü görünüşe göre gazetelerin bahsettiği ve gizlilik kararının kalkmasıyla Federasyonun önüne gelecek eldeki deliller Federasyonun Fenerbahçe'yi derhal spor ahlakına aykırı hareketler nedeni ile küme düşürmesine yeterlidir.

Aynı sebeplerle dava sonucu Aziz Yıldırım'a ve diğer Fenerbahçe yöneticilerine ceza çıkmasa bile şampiyonlar liginden men edilmeleri yüzünden herhangi bir tazminatın söz konusu olacağını düşünmüyorum.

Sayın Batu Han,
yazdıklarınızdan çıkardığım sonuç federasyon kararlarının hukuki denetim dışında olduğu ve bu denetimin dışında olması gerektiği.

Benim düşünceme göre bazı toplumsal kurumları ve bu kurumların kendilerine verdikleri yönetmelik ve nizamnameler hukuki denetim dışında olamaz.

Saygılarımla
Old 31-08-2011, 14:03   #17
üye31284

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Batu Han
Bir gazeteciye şu şekilde görüş bildirmiştim... Kendisinin de izniyle buraya koyayım.

Şunu bilmek lazım hukuk yargılaması, ceza yargılaması ve federasyonun yürüteceği disiplin soruşturması tamamen farklı usul hükümlerine tabidir. Bunun pratikteki önemi nedir? Karara esas alınacak delillerin farklı olmasıdır. Misal vermek gerekirse konumu uygun bir tanık ceza yargısında çok kuvvetli bir delilken hukuk yargısında yazılı belgeye karşı cumhurbaşkanı dahi olsa tanık hiç bir şey ifade etmemektedir.

Federasyonun küme düşürme kararı vermesi için iddia edilen suçların mahkemede ispatlanmasına gerek yok. Federasyonun vereceği kararlarla mahkemenin vereceği kararlar aynı hukuk yargısı ve ceza yargısında olduğu gibi farklı usul kurallarına sahip. Ceza yargısında delil sayılmayan bir şey Federasyon nezdinde delil sayılabilir. Yine miisal vermek gerekirse kanuna aykırı elde edilmiş deliller ceza davası esnasında dosyada saklanır ancak yokmuş gibi kabul edilir. Örneğin polis arama esnasında şikeyi %100 kanıtlayan yazılı bir belge buldu. Ancak arama esnasında ufak da olsa bir usulsüzlük yapıldı. Bu durumda Yargıtay, usulsüzlük şekli bile olsa delilin hükme esas alınamayacağı konusunda çok katı. Dolayısıyla ceza dosyası bakımından o delil değerini yitirir. Ama Federasyon Ceza Muhakemesi Kanununa bağlı olmadığıdan kendi vereceği kararda eğer insan onurunu Futbol Disiplin Talimatının 63. maddesine aykırı olarak zedelemiyorsa bu delili göz önünde bulundurmak zorundadır.

Yine Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yargıtayca kabul edilmiş uygulama şekline göre digital veriler yani polis tarafından yapılmış telefon dinlemeleri ve usulüne uygun alınmış kamera kayıtları tek başına hüküm kurmaya yeterli değildir. Sadece belirti olarak kabul edilirler. İlla ki suçu ispatlayan başka delillerin varlığı şarttır. Ama Federasyon telefon görüşmelerini ve kamera kayıtlarını vereceği karara esas alabilir hatta almalıdır da. Nitekim Futbol Disiplin Talimatnamesi'nin 63. maddesi "Müsabaka görevlilerinin raporları tarafların ve tanıkların beyanları, maddi deliller, uzman görüşleri ve ses ya da video kayıtları kabul edilebilir delillerdir." diyerek aradaki farkı ortaya koymuştur.

Bir disiplin soruşturmasındaki sonuç ile ceza davasındaki sonucun da birbirine uygun olması şart değildir. Delil durumuna göre ceza yargılamasında beraat kararı çıkabilecekken,disiplin soruşturmasında yine aynı delil durumuna göre görüldüğü üzere ceza çıkabilir.

Kaldı ki gözden kaçırılan çok önemli bir nokta ceza davasında yargılanan şahıslarken bahsedilen olayda cezalandırılması söz konusu olan, Fenerbahçe Spor Klübü'dür. Yani iki uygulamanın hedefinde ki sujeler de farklıdır.

Ayrıca ceza hukuku anlamında şike olmayan bir suçun disiplin soruşturmasına göre küme düşmeyle neticelenmesi de mümkündür. Bakın sporda şiddet yasası ne demiş : " Belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden kişi" Yani kanunun suç saydığı eylem için spor müsabakasının sonucunun etkilenmesi amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden bir kişinin varlığı şarttır. Peki spor müsabakasının sonucu bir başkasına kazanç yada sair menfaat temin etmeden etkilenemiyor mu? Yada kanunda suç sayılan bir eylem gerçekleştirilmeden. Çünkü Futbol Disiplin Talimatnamesi diyor ki "Müsabakanın sonucunu hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek veya buna teşebbüs etmek yasaktır. Bir futbolcuya veya kulübe teşvik pirimi verilmesi de bu kapsamdadır." Yani hukuka aykırı olmayan ama spor ahlakına aykırı olan durumları da değerlendirme kapsamına sokmuş. Bu durumda yargılaması yapılan bir suçtan beraat eden klüp yöneticisi sırf spor ahlakına aykırı davrandığı gerekçesiyle de klübünün küme düşmesine neden olacaktır. Nitekim zaman aşımı, kanun değişiklikleri ve lehe olan kanunun uygulanması nedeni ile Aziz Yıldırım ve arkadaşları ceza yargılamasından beraat etse veya dava düşse bile sırf eldeki deliller değerlendirilerek spor ahlakına aykırı hareketlerle müsabakanın sonucuna etki etmeye teşebbüs etmelerinden dolayı küme düşme cezası verilebilecektir. İlla Sporda Şiddet Yasasının menfaat temin etmek suretiyle 11. maddesini ya da bir başka ceza hükmünü ihlal etmesi şartını aranmayacaktır.

Yani hukuken de ceza yargısının sonucunun beklenmesinde fayda yoktur. Böylece Futbol Disiplin Yönetmeliğinin "İdari tedbir, disiplin ihlalinin gerçekleştirildiği konusunda kuvvetli şüphelerin bulunduğu ve disiplin cezasının derhal uygulanmaması durumunda amaçlanan sonuçlara ulaşılamayacağının anlaşıldığı hallerde, kulüp veya kişi hakkında kesin bir ceza hükmü tesis edilene kadar, kulübü seyircisiz oynatmak, kulübün sahasını kapatmak, kişiye hak mahrumiyeti vermek veya kişiyi her türlü müsabakalara katılmaktan ya da müsabakaları yönetmekten yasaklamaktır." diyen 70. maddesinin uygulanmasına da olanak yoktur. Çünkü hareketler suç teşkil etmese dahi eldeki deliller, müsabakaların sonuçları spor ahlakına aykırı şekilde etkilediği veya etkilenmesine teşebbüs edildiği gerekçesiyle disiplin cezasının uygulanmasına yetecektir.

Kaldı ki ceza mahkemeleri niteliği itibarıyla son derece uzun sürmektedir. Dolayısıyla Federasyonun en az 6-7 sene sürecek bir davayı bekleme lüksü ve hakkı yoktur. Hatta böyle bir kararın Federasyon bakımından yine ceza kanunu anlamında görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmadığı dahi tartışılabilir. Futbol Disiplin Talimatı Federasyonu en kısa sürede karar almaya zorluyor ve bunun için gerekli yetkiyi de vermiş. En geç gizlilik kararının kalkması ve Federasyonun delillere ulaşmasından sonra, en kısa sürede karar verilmesi bu düzenlemelere göre zorunludur. Çünkü Futbol Disiplin Talimatı'nın varlığının amacı hızlı ve etkin denetimdir. Bu kanun ve bu kanunda düzenlenmiş cezaların, ceza muhakemesinin sonucuna bağlanması kanaati son derece saçma ve çözümsüzlükten çözüm üretmek üzerine bir stratejidir.

Ve sonuç olarak kararın ertelenmesine ve davanın sonucunun beklenmesine en büyük dayanak olan fikre ilişkin olarak şunu söyleyebilirim, Aziz Yıldırım ve arkadaşları ceza yargılamasından beraat etse dahi bahsettiğim gerekçelerle küme düşen Fenerbahçe'nin hiç bir tazminat hakkı olmayacaktır. Çünkü görünüşe göre gazetelerin bahsettiği ve gizlilik kararının kalkmasıyla Federasyonun önüne gelecek eldeki deliller Federasyonun Fenerbahçe'yi derhal spor ahlakına aykırı hareketler nedeni ile küme düşürmesine yeterlidir.

Aynı sebeplerle dava sonucu Aziz Yıldırım'a ve diğer Fenerbahçe yöneticilerine ceza çıkmasa bile şampiyonlar liginden men edilmeleri yüzünden herhangi bir tazminatın söz konusu olacağını düşünmüyorum.

Sanırım bu, Federasyon kararını vermeden bildirdiğiniz bir görüş çünkü, Federasyon küme düşürülmesine karar vermedi. Ben, Federasyon küme düşürür, karar tahkime gelir, tahkim de küme düşme kararını kaldırır ve yine küme düşme olmaz diye düşünüyordum ama işler bu raddeye bile gelmedi.

FB' nin ikinci lige düşme talebini de yazılı olmadığı için değerlendirmedi Federasyon.

Benim merak ettiğim yargılama neticesinde mesela 5 yıl sonra, iddialar ispatlanırsa neler olacağı.

Görüşünüze dair eleştirilerim var ama çok da emin olmadığım için şimdilik kendime saklıyorum. Yine de pek çok yeni bilgi edindim, teşekkürler...
Old 01-09-2011, 23:58   #18
Batu Han

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Zeytinn
Sanırım bu, Federasyon kararını vermeden bildirdiğiniz bir görüş çünkü, Federasyon küme düşürülmesine karar vermedi. Ben, Federasyon küme düşürür, karar tahkime gelir, tahkim de küme düşme kararını kaldırır ve yine küme düşme olmaz diye düşünüyordum ama işler bu raddeye bile gelmedi.

FB' nin ikinci lige düşme talebini de yazılı olmadığı için değerlendirmedi Federasyon.

Benim merak ettiğim yargılama neticesinde mesela 5 yıl sonra, iddialar ispatlanırsa neler olacağı.

Görüşünüze dair eleştirilerim var ama çok da emin olmadığım için şimdilik kendime saklıyorum. Yine de pek çok yeni bilgi edindim, teşekkürler...

Evet olayın ilk günlerinde verdiğim bi görüştü. Sadece UEFA hamlesinden sonra bir iki satır ekledim. Ama hala görüşüm bence geçerli. Çünkü Federasyon'un bir ceza verebilmesi için dosyada ki gizlilik kararının kalkması gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü soruşturmada bir tek Fenerbahçe yok. Bir çok takım var. Bu takımlardan atıyorum gönderilen belgelerde sadece Fenerbahçe'yi düşürmeye yetecek delil olabilir. Ama Beşiktaş, Trabzon, Bursa, Eskişehir ve diğer takımlarla ilgili belgeler de tamamen var mı yada bunlardan küme düşmesine yetecek kadar belge olmayanlar varsa hakkında bir işlem yapılamayacağı kanaatindeyim.
Old 02-09-2011, 00:02   #19
Batu Han

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın Batu Han,
yazdıklarınızdan çıkardığım sonuç federasyon kararlarının hukuki denetim dışında olduğu ve bu denetimin dışında olması gerektiği.

Benim düşünceme göre bazı toplumsal kurumları ve bu kurumların kendilerine verdikleri yönetmelik ve nizamnameler hukuki denetim dışında olamaz.

Saygılarımla

Geçen gün bir avukat güzel bir örnek vermişti.
Örneğin bir futbolcu sahada ki diğer bir futbolcuya oyunun durmadığı anda yumruk atıp burnunu kırıyor. Ortada bir yaralama suçu var. Peki disiplin cezası verilmesi yani futbolcuya 2 maç, 3 maç ceza verilmesi için bu konuda ki yargı kararı mı beklenicek?

Disiplin yargısıyla ceza yargısını karıştırmamak gerek diyorum sadece. Bu konuda ki yönetmelik ve kanunlar açık. Kaldı ki Federasyonun mahkeme kararını beklemesi vereceği kararı hukuki denetime sokmaz. Kararı yine şu an verdiğinde mevcut yollarla denetlenebilecek.

Ve açıkladığım doğrultuda atıyorum hızlı bir yargımız olsa ve karar çıkmış olsaydı, sanıkların tamamı beraat etse bile eldeki delillere dayanarak yine de futbol ahlakına aykırı hareketten küme düşmeye karar verilebilirdi. Denetim yolları da şu ankinden farklı olmazdı.
Old 02-09-2011, 10:10   #20
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Batu Han
Geçen gün bir avukat güzel bir örnek vermişti.
Örneğin bir futbolcu sahada ki diğer bir futbolcuya oyunun durmadığı anda yumruk atıp burnunu kırıyor. Ortada bir yaralama suçu var. Peki disiplin cezası verilmesi yani futbolcuya 2 maç, 3 maç ceza verilmesi için bu konuda ki yargı kararı mı beklenicek?

Disiplin yargısıyla ceza yargısını karıştırmamak gerek diyorum sadece. Bu konuda ki yönetmelik ve kanunlar açık. Kaldı ki Federasyonun mahkeme kararını beklemesi vereceği kararı hukuki denetime sokmaz. Kararı yine şu an verdiğinde mevcut yollarla denetlenebilecek.

Ve açıkladığım doğrultuda atıyorum hızlı bir yargımız olsa ve karar çıkmış olsaydı, sanıkların tamamı beraat etse bile eldeki delillere dayanarak yine de futbol ahlakına aykırı hareketten küme düşmeye karar verilebilirdi. Denetim yolları da şu ankinden farklı olmazdı.

Sayın Batu Han,
anlattığınız olayda ve yönetmeliğe aykırı davranışların söz konusu olduğu diğer durumlarda, federasyon, barolar, mühendis ve mimarlık odaları, tabipler birliği disiplin cezası verecektir ve tüzükleri gereği vermek zorundadır. Ama! İşin aması federasyonun ve söz konusu birliklerin verdikleri disiplin cezaları her şeye rağmen hukuki denetime tabidir. Kendisine ceza verilen kimse, haksız bir ceza ile cezalandırıldığını düşünüyorsa yargıya baş vurabilir. Yargı büyük kozdur, yönetmelik gereği yetkili olan federasyon ve birlik gibi kozları devamlı olarak keser.

Alıntı:
Yazan Batu Han
Federasyonun küme düşürme kararı vermesi için iddia edilen suçların mahkemede ispatlanmasına gerek yok.
Haksız olarak, herhangi bir kanıt olmadan verilen bir küme düşürme kararı yargı tarafından bozulur! Federasyon ve tüzük yasaların üzerinde değildir!

Saygılarımla
Old 03-09-2011, 07:32   #21
Batu Han

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın Batu Han,
anlattığınız olayda ve yönetmeliğe aykırı davranışların söz konusu olduğu diğer durumlarda, federasyon, barolar, mühendis ve mimarlık odaları, tabipler birliği disiplin cezası verecektir ve tüzükleri gereği vermek zorundadır. Ama! İşin aması federasyonun ve söz konusu birliklerin verdikleri disiplin cezaları her şeye rağmen hukuki denetime tabidir. Kendisine ceza verilen kimse, haksız bir ceza ile cezalandırıldığını düşünüyorsa yargıya baş vurabilir. Yargı büyük kozdur, yönetmelik gereği yetkili olan federasyon ve birlik gibi kozları devamlı olarak keser.

Haksız olarak, herhangi bir kanıt olmadan verilen bir küme düşürme kararı yargı tarafından bozulur! Federasyon ve tüzük yasaların üzerinde değildir!

Saygılarımla

Federasyon özerkliği çerçevesinde yargı tarafından denetlenmiyor diye biliyorum. Nitekim Fenerbahçe Federasyon'un Avrupa'ya göndermeme kararına karşı yargısal bir müdahale yapamadı.

Tabiki keyfi düşme cezaları verilemez. Ancak disiplin soruşturması ile ceza yargısının delil sistemleri farklı olduğundan ceza yargısında delil kabul edilmeyen şey disiplin soruşturmasında delil kabul edilebilir ve karara esas alınabilir. Ayrıca ceza yargısının suç saymadığı dolayısıyla konusuna girmeyen eylemler de disiplin soruşturmasında yönetmeliğe göre küme düşürme sebebi. Bunları ilk yazdığım yazıda daha detaylı olarak açıklamıştım. Tekrar etmeme gerek yok o açıdan.
Old 03-09-2011, 11:23   #22
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Federasyon özerkliği çerçevesinde yargı tarafından denetlenmiyor diye biliyorum. Nitekim Fenerbahçe Federasyon'un Avrupa'ya göndermeme kararına karşı yargısal bir müdahale yapamadı.

Tabiki keyfi düşme cezaları verilemez. Ancak disiplin soruşturması ile ceza yargısının delil sistemleri farklı olduğundan ceza yargısında delil kabul edilmeyen şey disiplin soruşturmasında delil kabul edilebilir ve karara esas alınabilir. Ayrıca ceza yargısının suç saymadığı dolayısıyla konusuna girmeyen eylemler de disiplin soruşturmasında yönetmeliğe göre küme düşürme sebebi. Bunları ilk yazdığım yazıda daha detaylı olarak açıklamıştım. Tekrar etmeme gerek yok o açıdan.

Sayın Batu Han,
herhangi bir federasyonun veya kuruluşun yargı denetimine tabi olmayısı hukuk devleti fikrine ve hukuk devleti özelliğine ters düşen bir uygulamadır. Özerklik hukuki denetim dışı olmak değildir.

Benim bildiğim kadarı ile hukuk devleti kavramı ile çelişen bu uygulama bir darbe ile meşru yönetimi alaşağı eden generallerin kendilerine sağladığı positif bir ayırımcılıktır. Aklımda kaldığı kadarı ile bir de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun kararları hukuki denetim dışı idi.

Saygılarımla
Old 03-09-2011, 11:34   #23
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın Batu Han,
herhangi bir federasyonun veya kuruluşun yargı denetimine tabi olmayısı hukuk devleti fikrine ve hukuk devleti özellüğüne ters düşen bir uygulamadır.

Benim bildiğim kadarı ile hukuk devleti kavramı ile çelişen bu uygulama bir darbe ile meşru yönetimi alaşağı eden generallerin kendilerine sağladığı positif bir ayırımcılıktır. Aklımda kaldığı kaadrı ile bir de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun kararları hukuki denetim dışı idi.

Saygılarımla

Son Anayasa değişikliği ile meslekten çıkarma kararları artık değildir.
Old 07-09-2011, 13:49   #24
Av. Mehmet Demirezen

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Sayın Batu Han,
herhangi bir federasyonun veya kuruluşun yargı denetimine tabi olmayısı hukuk devleti fikrine ve hukuk devleti özelliğine ters düşen bir uygulamadır. Özerklik hukuki denetim dışı olmak değildir.

Benim bildiğim kadarı ile hukuk devleti kavramı ile çelişen bu uygulama bir darbe ile meşru yönetimi alaşağı eden generallerin kendilerine sağladığı positif bir ayırımcılıktır. Aklımda kaldığı kadarı ile bir de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun kararları hukuki denetim dışı idi.

Saygılarımla

ANAYASA

B. SPORUN GELİŞTİRİLMESİ VE TAHKİM

Madde 59 - Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder.

Devlet başarılı sporcuyu korur .

(Ek fıkra: 16/03/2011-6213 S.K./1.md.) Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.

GEREKÇE:
“Sporun kendine özgü yapısı, süratli bir biçimde yönetimini, yürütülmesini ve disiplin yargılamasını beraberinde getirmektedir. Belirli bir zaman diliminde oynanması zorunlu olan spor müsabakalarına ilişkin ihtilafların çok kısa bir sürede kesin ve nihai olarak karara bağlanmaması halinde, o turnuvanın (ligin veya organizasyonun) başarılı bir şekilde sonuçlandırılması mümkün değildir”

Konu hakkında ki ilk eleştirim THS meslektaş sorularının çoğuna cevap veren meslektaşların konu hakkında yorum yapmaktan kaçınması. Konu hakkında fikirleri olmadığını beyan etmiş olsalar anlaşılır bir durum olacak fakat gerçekten gizemli bir şekilde en iyisi ben bu işe hiç bulaşmayım tarzında yorum yaparak diğer meslektaşlarında cesaretini kıracak şekilde tavır sergilenmesini doğru bulmuyorum.

Konu açılırken taraftarlıktan ari olarak ve sadece hukuki çerçevede yorum yapılması özellikle rica edilmiş zaten.Bunda ne gibi bir sakınca olacak ki??

Sayın Batu Han'ın yapmış olduğu değerlendirmeler konuya bir çok açıdan ışık tutmakta.Esasında TFF nin de bu analizler ışıgında soruşturmasını başlatıp şimdiye kadar bir çok kararı alması gerekirdi.

Fakat ne var ki TFF tarihinin en aciz görüntüsünü vermekten öteye gidememiştir. TFF nin almış olduğu tek karar; karar almamak olmuştur.Bu anlamda TFF yöneticileri hakkında görevi ihmalden suç duyurusunda bulunulması çok şaşırtıcı olmaz.

Süreci kısaca özetlersek

TFF Başkanı soruşturma Savcısıyla yapmış olduğu ilk görüşmesinden sonra durumun çok vahim olduğunu bizzat kendisi söylemişti.Daha sonra dosyada gizlilik kararı nedeniyle ellerinde herhangi bir delilin olmadığını beyan etmeleri üzerine 26 klasör belge Savcılık tarafından TFF ye gönderilmiş,yaklaşık 3 hafta süren bir inceleme yapılmıştı.
Dikkat TFF bu inceleme süreci bitene kadar herhangi bir disiplin soruşturması başlatmamıştır.(Basında çıkan bir haber üzerine bile ertesi gün disiplin soruşturması başlatan TFF operasyon kapsamında 25 kişi Ağır Ceza Mahkemesi tarafından TUTUKLANMIŞ olmasına rağmen herhangi bir disiplin soruşturması başlatmamıştır.)

TFF inceleme neticesinde yaptığı açıklamada karar almama nedeni olarak;dosyada ki gizlilik kararı nedeniyle ellerinde olan belgeleri savunmasını alacağı kişiye göstermek zorunda olduğunu yoksa savunma alamayacağına dayandırdı. Açıklama ciddiyetten uzak çünkü;

25 kişiyi tutuklayan Mahkeme savunma alırken bu belgeleri göstermiş midir?

Kaldı ki:Yargı delile dayanmak zorunda ama TFF için kanaat yeterlidir.

Mahkeme belgeyi göstermeden en ağır tedbir kararı olan tutuklama kararı bile verebiliyorken TFF disiplin kararı nasıl veremiyor?

Kaldı ki: Şüphelilerin kolluk,savcılık ve sorgu ifade tutanaklarında gizlilik kararı yok.

TFF madem ki belgeleri savunmasını aldığı kişiye gösteremeyeceğini dolayısıyla karar alamayacağını iddia ediyorsa 26 klasör belgeyi savcılıktan neden istemiştir?

TFF nin süreci yönetmekteki basiretsizliği UEFA tarafından fark edilmiş olmalı ki Uefa bu soruşturma için bizzat müfettiş görevlendirmiş,TFF nin 26 klasör belge ve 3 haftalık incelemede edinemediği kanata ilgili müfettiş Savcıyla yaptığı 40 dakikalık görüşme yeterli olmuş olmalı ki ertesi gün UEFA Fenerbahçenin Şampiyonlar Liginden çekilmesini istemiştir.

Fenerbahçe TFF aracılığıyla kendisine iletilen Uefa nın bu talebini olumsuz yanıtlayınca Uefa açıkca Türkiye yi 8 yıl müsabakalardan men etmekle tehdit edince TFF bu kararı almak zorunda kalmıştır. TFF bu kararın Uefanın zoruyla aldığını bizzat başkanının ağzından açıkca beyan etmiştir.
Uefa nın Fenerbahçe hakkında sırf Türk Takımı olduğu için kötüniyetli olarak karar aldığını savunmak gerçekçi ve ciddi bir yaklaşım olmaz.

TFF nin bu soruşturmayı basiretsizce yönettiğinin en büyük kanıtı için dikkatinizi çekerim.
Fenerbahçenin Şampiyonlar Ligine katılması Uefa tarafından spor ahlakı açısından sakıncalı bulunduğundan TFF nin kararıyla Fenerbahçe Şampiyonlar liginden ihraç edilmekte.Peki TFF bu kararın arkasında ise nasıl oluyor da Şampiyonlar Ligine katılması spor ahlakı açısından sakıncalı bulunan bir takımın Süper Ligde oynamasında sakınca görülmemekte. Süper lig spor ahlakı açısından Şampiyonlar ligine göre daha yoksun,daha idare edilesi bir lig midir? TFF en değerli ligine nasıl böyle bir leke sürdürür.
Yok eger TFF bu kararın arkasında değil, kararın haksız olduğunu düşünüyor ise neden böyle bir kararı alıyor?Türkiye nin en büyük klüplerinden biri için neden gerekli girişimleri başlatmıyor? Avrupa da benzer süreçleri yaşamış klüpler varsa ve ayrımcılık yapıldıysa neden bunun mücadelesini vermiyor?

NOT. Fenerbahçenin TFF ve Uefa aleyhine CAS a açmış olduğu tedbir talepli davada TFF ve Uefa nın birlikte hareket edeceği bazı basın organlarında haber yapıldı.

Bu abzürt durum Fenerbahçeli Yöneticiler tarafından da haklı olarak dile getirilmektedir.

TFF tarafından alınan ihraç kararı daha önce alınmış olsaydı Şampiyonlar ligine 2 takımla katılacaktık ve her iki takım turnuvadan ayak bastı diye tabir edilen paraları alacaktı.

Ülkemizde maalesef hala ''Futbol asla sadece Fotbol değildir'' deyişiyle hareket edilmekte.

TFF Türk futbolunun marka değerini ve kalitesini koruyamamış,üzerine vazife olan acil ve gerekli tedbirleri almayarak tarihi sorumluluklarını yerine getirmemiş topu Yargıya atmıştır.

Uefa Başkanının Milli maç öncesinde yaptığı açıklama: Türk Futbolu için iyi günler olmadığı kesin.

Yayınlandığında nihayet çıktı diye alkışlanan Şiddet Yasası bir anda tü kaka oldu.Herhalde Yasalar yayınlanırken nasıl olsa birilerine uygulanmaz diye düşünülmemesi gerekiyor değil mi? Bakınız ibretlik bir açıklama

"KULÜPLER OLARAK BİZ HATA YAPTIK. SİYASETTEN ÖZÜR DİLİYORUZ"
Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören ise kulüpler adına yaptığı açıklamada, "Yasa hazırlanırken kulüpler olarak biz hata yaptık. Siyasetten özür diliyoruz. Bu yasa çıksın diye biz baskı yaptık, yasa içerisindeki bazı maddelerin değişmesi gerekiyor. Kanun kulüplere ve yöneticilere zarar veriyor. Özellikle taraftarın yaptığı olaylar kulübe ve yönetimlere malediliyor. Türk futbolu tekrar huzur ve güvenilir ortama getirilmeli, bunu istiyoruz.http://www.ntvspor.net/haber/futbol/...un-problemidir

Tahkim Kurulunun Anayasa tarafından güvence altına alınan yargı güvencesini hukuk devleti ilkesine aykırı görenler yasa kapsamında bir soruşturma yürütülürken yasanın değiştirilmesi gerektiğini yüksek sesle konuşmaya başladılar.

Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde 2 gün sonra başlayacak Süper Ligin bir çok tartışmayı ,sorunu ve hatta arzu edilmemekle birlikte taraftar çatışmalarını beraberinde getireceği kuşkusuzdur.

Temennilerimi terditli olarak sıralayacak olursam bundan sonraki süreç için basiretli bir TFF yönetiminin göreve gelmesi ve acilen gerekli önlemleri alması olmadığı taktirde mevcut yönetimin TFF nin işte bu tür sorunlar için kurulduğunun farkına vararak sorumluluk almasıdır.



Saygılarımla

SONRADAN EKLENEN

Bu yazımı yayınladıktan sonra Klüpler Birliğinden açıklama yapıldı.Haber uzun bu yüzden dikkatimi çekelenleri alıntıladım.Tam metin için http://haber.gazetevatan.com/kuluple.../398322/5/Spor

''.........Bugün Ankara'da CHP, Ak Parti ve MHP Genel başkanları ve başkan yardımcılarına ziyaretlerde bulunarak şiddet yasası ile ilgili öneri ve tavsiyelerde bulunacağım...........Yasa çıkarken bütün kulüplerin haberi yoktu. Kabahat mecliste değil, kulüplerimizde. Bu yasa kulüp ve başkanlarını çok zor duruma bırakıyor.

İŞTE DEĞİŞTİRİLMEK İSTENEN FUTBOL DİSİPLİN TALİMATI'NIN 55. MADDESİ

(1) Müsabakanın sonucunu hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek veya buna teşebbüs etmek yasaktır. Bir futbolcuya veya kulübe teşvik primi verilmesi de bu kapsamdadır.

(2) Bu hükmü ihlal eden kişiler, bir yıldan üç yıla kadar müsabakalardan men veya hak mahrumiyeti cezasıyla; kulüpler ise küme düşürme cezasıyla cezalandırılır. İhlalin ağırlığına göre küme düşürme cezasına ek olarak puan indirme cezası da verilebilir.

(3) İhlalde sorumluluğu bulunan kişi veya kulüplere ayrıca para cezası verilir.
Old 07-09-2011, 21:37   #25
Gemici

 
Varsayılan

Bir hukuk cahili olduğumu şimdiye kadar en açık şekilde iki defa anladım aklımda kaldığı kadarı ile.
* Birincisi İstanbul Hukuk Fakültesi'ni iyi derece ile bitirip Almanya'ya doktora yapmaya geldiğimde Yunan Hukukçuları ile karşılaştığımda idi. Fakültede iyi bir öğrenci olduğum ve fakülteyi iyi derece ile bitirdiğim halde hukuk dağarcığım onlarınkine kıyasla boştu neredeyse.
* Cehaletimle yüzleşmeme ikinci olarak Anayasa'nın 59cu maddesi sebep oldu. Ne diyor bu maddeye 16/03/2011 tarihinde eklenen fıkra:
Alıntı:
Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.
Neymiş efendim?
Yasamayı, Yürütmeyi ve idareyi denetleme yetkisi olan YARGI spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilşikin kararlarını denetliyemezmiş. Federasyonların bu sorumsuzluklarının gerekçesi ne peki? Sporun gelişmesi ve geliştirilmesi mi? Ben yargı denetimi dışında kalan bir kuruluşun spora faydadan ziyade zarar vereceğine ve başıbozukluğa yol açacağı düşüncesindeyim.
Kim ve nasıl denetliyor peki futbol, yüzme, judo, basketbol, atletizm, taekwondo, bisiklet ve briç federasyonlarının disiplin ve yönetimine ilşkin kararlarını? Briç ve satranç spor mu sahiden?

Kendisini 'demokratik hukuk devleti' olarak tanımlayan hangi devlette var bu kadar sorumsuz sahiden? Var mı örnek aldığımız başka bir devlet, yoksa biz mi başka devletlere örnek oluyoruz? Batı Yasama, Yürütme, Yargı erklerini buldu ve biz bunlara 'Federasyon Erki'ni mi' ekledik?.

Saygılarımla
Old 08-09-2011, 11:12   #26
yalcinhukukbürosu

 
Varsayılan

Mesele şudur; her kurul, her kurum, her devlet,benzer olaylarda "hukuka,örf ve adete, kendi içtihatlarına" uygun karar vermek zorundadır. Bu bağlamda Milan takımı kendi ülkesinde ceza almışken dahi, şampiyonlar liginde oynaması UEFA tarafından engellenmemiş ve şampiyon olmuşsa;

UEFA'nın hiçbir açıklaması ve gerekçesi beni tatmin etmeyecektir.


Old 08-09-2011, 11:13   #27
yalcinhukukbürosu

 
Varsayılan

Alıntı yapmaya çalıştım ama yapamadım. Suat bey Özür dilerim
Old 08-09-2011, 11:45   #28
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yalcinhukukbürosu
Alıntı yapmaya çalıştım ama yapamadım. Suat bey Özür dilerim

Rica ederim. Aşağıdaki linkte nasıl alıntı yapılacağı ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=7278
Old 08-09-2011, 15:12   #29
Armağan Konyalı

 
Varsayılan


Burada sorulan sorular eğer memur disiplini ile ilgili olsaydı hepsinin yanıtı ilgili Kanun'da ve Yönetmelik'te bulunabilirdi. Eminim futbolla ilgili disiplin yönetmeliğinde de yanıtlar tabakta balık gibi yatıyordur.

Futbolla ilgili disiplin yönetmeliğini içeren internet adresini bilen, bulabilen var mı?

Saygılarımla
Old 08-09-2011, 15:28   #30
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı

Burada sorulan sorular eğer memur disiplini ile ilgili olsaydı hepsinin yanıtı ilgili Kanun'da ve Yönetmelik'te bulunabilirdi. Eminim futbolla ilgili disiplin yönetmeliğinde de yanıtlar tabakta balık gibi yatıyordur.

Futbolla ilgili disiplin yönetmeliğini içeren internet adresini bilen, bulabilen var mı?

Saygılarımla

Buyurunuz Üstadım.
58. madde konumuzla alakadar sanırım.
Saygılar.

http://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/0002012/TFF-Dokuman/Talimatlar/FutbolDisiplinTalimati_Ilan_Edilen_Metin27.08.2011 .pdf
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
sgk'nın iş kazası olmadığına dair tesbit kararından sonra hukuki süreç bb6549 Meslektaşların Soruları 3 15-08-2011 13:10
Fenerbahçe- Chelsea Maçında İlk Golü Kim Attı : İddia Oyununun Hukuki Durumu Av.Suat Ergin Meslektaşların Soruları 23 09-04-2008 14:08
işleyen süreç durdurulamaz... allcaylion Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 0 01-07-2007 19:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10958290 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.