Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tebligat Zarfının üstünde yazanın dikkate alınması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-11-2008, 17:50   #1
Derya DEMİR

 
Rahatsiz Tebligat Zarfının üstünde yazanın dikkate alınması

Kısaca olayı özet geçecem zaten duyduklarım beni inanılmaz sinirlendirdi.

Müvekkilime tahliye emri gönderilmesi gereken bir olayla ilgili örnek 2 icra emri gönderiliyor. Şikayet yoluna başvuruyoruz. % 100 kabul edileceğini düşündüğümüz şikayet reddedeliyor. Gerekçe tahliye emrinin gönderildiği anlaşıldığından diye bitiyor. Müvekkilime soruyorum. Bir tane tebligat geldi diyor. Dosyaya bakıyorum tahliye emri gönderildiğine ilişkin tek emare tebligat zarfının üstünde yazan salt tahliye emri yazısı var. Zahmet edip bu zarfın içinde tahliye emri vardır bile değil...
Hakime ve avuukat arkadaşlara soruyorum, tebligat zarfının üstünde yazan geçerli kabul edilir diyorlar.

Yani ben aşk mektubu yazıp yollasam ve tebligat zarfının da dış kısmına ödeme emri yazsam da kabul edilecek öyle mi? bu durumun böyle olmadığını Yargıtay tarafından en azından bu durumun düzeltildiğini söyleyin ne olur?
Old 04-11-2008, 20:09   #2
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Onikinci Hukuk Dairesi
Esas No
: 1993/10256
Karar No
: 1993/15353
Tarih
: 12.10.1993

TAHLİYE EMRİ VE İÇERİĞİ

İTİRAZIN KALDIRILMASI İSTEĞİ
ÖZET:
Tahliye taahhütnamesinin verilmesi üzerine icra müdürü, bir tahliye emri tebliği suretiyle taşınmazın onbeş gün içinde tahliye ve teslimim emreder. Borçlu, süresi içinde itiraz etmez veya itirazı kaldırılırsa, kiralanan taşınmaz süre bitiminde zorla tahliye ve kiralayana teslim edilir. Onbeş günlük süre içinde itiraz edilmemesi halinde kiracının zorla tahliye edilebilmesi için beklenilmesi zorunlu bir süredir. Yedi gün içinde itiraz edilirse 56 örnek tahliye emrinin tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün geçmeden itirazın kaldırılmasının istenemeyeceğine ilişkin yasal bir engel bulunmamaktadır.
Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkik alacaklı tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye 05.08.1993 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

İİK.nun 272/2 ve ardından gelen maddeleri gereğince tahliye taahhütnamesinin ibrazı üzerine icra müdürü bir tahliye emri tebliği suretiyle gayrimenkulun 15 gün içinde tahliye ve teslimini emreder. Borçlu müddeti içinde itiraz etmez veya itiraz kaldırılırsa kiralanan gayrimenkul müddeti hitamında zona tahliye ve kiralanana teslim olunur. 15 günlük süre, itiraz edilmemesi halinde kiracının zorla tahliye edilebilmesi için beklenilmesi zorunlu bir süredir. 7 gön içinde itiraz edilmesi halinde 56 örnek tahliye emrinin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün geçmeden itirazın kaldırılmasının istenemeyeceğine dair yasal bir engel bulunmamaktadır. Mercice bu yön gözetilmeden anılan 15 günlük süre geçirilmeden dava açıldığından bahis ile tahliye isteminin reddedilmiş olması isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA) , 12.10.1993 gününde oybirliğiyle karar veril
Old 04-11-2008, 20:14   #3
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No
: 1981/6-715
Karar No
: 1982/670
Tarih
: 02.10.1981

TEBLİĞ
ESKİ HALE GETİRME
ÖZET:
Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa dahi muhatabı tebliği öğrenmişse [müttali olmuşsa] geçirlidir.
Temyiz süresinin geçirilmiş olması halinde temyiz koşullarına uygun olarak Yargıtay'a başvurmak ve eski hale getirme isteğinde bulunmak gerekir.

Tebliğin usulsüz yapıldığına ilişkin bir iddia eski hale getirme istemine konu yapılamaz.

Taraflar arasındaki "tahliye ve alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İstanbul İkinci Sulh Hukuk Mahkemesi) 'nce davanın kabulüne dair verilen 09.04.1980 gün ve 1165-422 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesi'nin 31.10.1980 gün ve 5277-9201 sayılı ilamiyle (… Davacı, taraflar arasında mevcut kira sözleşmesinde aylık kira bedeli 1750 lira ise de sonradan 2000 liraya çıkarıldığını ve Nisan 1979 ayı kirası için 250 lira noksan ödendiğinden 17.05.1979 tebliğ tarihli ihtarın ve Mayıs, Haziran aylarına ait kiranın da 250 şer liradan 500 lira noksan ödenmesi ile 26.06.1979 tebliğ tarihli ihtarın çekildiğini ve bu suretle bir kira yılı içinde iki haklı ihtar yapıldığını beyanla kiralananın boşaltılmasını ve Temmuz ayı için noksan ödenen 250 lira da nazara alınarak 1000 liranın tahsilini istemiştir.

Davalı ise, kira aktine göre aylık kiranın 1750 lira olduğunu, 2000 liraya artırılmadığını ve davacının ricası üzerine yardım olsun diye bir kaç ay 2000 liradan ödeme yapılmışsa da bu fazla ödemelerin anlaşma gereğince yakıt paralarına mahsup edildiğini bu hususu dosyada mevcut makbuzlarla ispat edeceğini savunmuş ve davacı kiranın 2000 liraya artırıldığına dair Beşinci İcra Memurluğu'nca yapılan icra takibine dayanmıştır.

Dosya arasında bulunan 01.07.1976 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira aktinde aylık kira 1750 liradır. Bu kiranın artırıldığı hususunda icra dosyasından başka yazılı bir belge bulunmamaktadır. Davacı, kiranın 2000 lira olduğuna dair başka bir delil ibraz etmemiştir. Dosyada mevcut İstanbul Beşinci İcra Hakimliği'nin 1978/860 sayılı dosyasında kiranın 2000 lira bulunduğu hakkında açık bir ikrarı yoktur. İcra dosyasındaki beyanı ile bu dava dosyasındaki savunması aynı nitelikte olup bu savunmayı yakıt parası daha evvelce davalı tarafından yatırılırken sonradan 2 aylık kiranın davacı tarafından yatırılması savunmayı teyit etmiştir. İcra tetkik merciince verilen kararda kiranın 2000 lira bulunduğu kabul edilmemiş, aksine aylık kiraların süresinde ödenip temerrüdün doğmadığı belirtilmiştir. Bu durumda icra dosyasında aylık kiranın 2000 lira bulunduğunun kabul edildiği söylenemez. Davalı ise aylık kiraları sözleşmedeki aylık 1750 liradan ikametgahta ödemiş bulunduğundan, ihtarlar haklı bulunduğundan, ihtarlar haklı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmek gerekirken…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz eden: Davalı.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davalı tarafından temyizen incelenmesi istenen İstanbul İkinci Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 11.02.1981 gün ve 1365-103 sayılı direnme kararının tebliğine ilişkin belge incelendikte; tebligatın, davalı vekilinin adresine gönderildiği ve 12.03.1981 gününde (muhatabın daimi katibi Kemal'e) tebliğ edilerek, tebliği yapan memur ile tebellüğ eden kişi tarafından imzalanmış bulunduğu anlaşılmıştır. Bu şekildeki tebliğ işlemi kanun ve tüzük hükümlerine uygundur ( Tebligat K. m. 11 , 17 ; Tüzük m. 15, 23). Dosyaya, tebliği kabul eden kişinin avukatın katibi olmadığını kesin olarak kanıtlayacak herhangi bir delil ibraz edilememiştir. Davalı vekilinin mahalli mahkemeye verdiği ve eski hale getirme isteğine ilişkin bulunan 07.04.1981 tarihli dilekçeye ekli belgelerin de, (SSK. mahalle muhtarlığı, emniyet komiserliği ve han müdürünün aynı tarihli yazıları) nitelik ve içeriklerine göre, iddiayı ispata elverişli bir delil olarak kabulü mümkün değildir. O halde, direnme kararının 12.03.1981 gününde davalı vekiline tebliğ edilmiş olduğunu kabul etmek gerekir. Temyiz dilekçesi 25.06.1981 tarihinde verilmiş olduğundan yasal temyiz süresi geçirilmiştir.

Kaldı ki; bir an için yapılan tebliğ işleminin geçersiz olduğu kabul edilse bile sonuç yine değişmeyecektir. Çünkü, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa dahi, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteberdir. Muhatap her ne suretle olursa olsun tebligatın münderecatını öğrenirse tebliğe muttali olmuş sayılır ( Tebligat K. m. 32 ; Tüzük m. 51). Davalı asil ve vekili, mahkemeye verdikleri 07.04.1981 tarihli dilekçelerinde, mahkemenin direnme kararının tebliği işleminin geçersiz olduğunu, 04.04.1981 günü tebliğ edilen icra ve tahliye emri ile muttali olduklarını ileri sürerek eski hale getirme talebinde bulunmuşlardır. O halde, en geç bu tarihte, geçersiz olduğu iddia edilen tebligatı öğrenmiş oldukları kabul edilmek gerekir. Direnme kararı ise 25.06.1981 tarihinde temyiz edildiğine göre, (bu halde dahi temyiz isteği süresinde yapılmamıştır.

Yukarıda da değinildiği gibi, davalı vekili 07.04.1981 tarihli dilekçesinde tebligatın geçersiz olduğunu ileri sürerek mahkemeden eski hale getirme talebinde bulunmuştur. Oysa temyiz süresinin geçirilmiş olması halinde, temyiz şartlarına uygun olarak Yargıtay'a başvurmak ve eski hale getirme isteğinde bulunmak gerekir ( HUMK. m. 169 , 170 ). Kaldı ki, tebliğin usulsüz yapıldığına ilişkin bir iddia eski hale getirme talebine konu yapılamaz. Çünkü, eski hale getirme talebi, belli bir sürenin elde olmayan sebeplerle geçirilmiş olması yüzünden düşmüş olan hakkın iadesi amacına yönelik bir yoldur (HUMK. m. 167 ve son) . Tebligat usulsüz ise, muhatabın öğrendiği tarih tebliğ tarihi sayılacağından, temyiz süresi o tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Bu durumda ise, süre geçirilmiş olmadığı için eski hale getirme istenemez. Yapılacak iş, o tarihten itibaren yasal süre içinde temyiz hakkını kullanmaktan ibarettir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının yasal süreyi geçirdikten sonra vermiş olduğu temyiz dilekçesinin reddi gerekir.

Sonuç: Temyiz dilekçesinin süre aşımından (REDDİNE) , peşin harcın istek halinde geri verilmesine, 02.10.1981 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 04-11-2008, 20:16   #4
ahmetyılmaz

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Altıncı Hukuk Dairesi
Esas No
: 1998/02377
Karar No
: 1998/02369
Tarih
: 17.03.1998

TEMERRÜT NEDENİYLE TAHLİYE

İHTARIN GEÇERLİLİĞİ
ÖZET:
Temerrüt nedeniyle tahliye davasının dayanağı olan icra takip dosyasında; borçlu davalıya, 51 nolu icra ödeme emri gönderilip, 30 gün ödeme süresi verilmelidir. 53 nolu örnek icra emriyle davalıya 7 gün ödeme süresi verilmişse, bu ihtarname yasal içerikli sayılamaz. Dava bu nedenle reddedilmelidir.
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş ve hüküm davalı tarafından temyiz olunmuştur.

BK. 260. maddesi uyarınca temerrüt sebebine davalı tahliye davasını kiralayanın açması gerekir. Kiralayan durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden kimsenin önceden kiracıya ihbar göndererek malik olduğunu, kira bedellerinin bundan sonra kendisine ödenmesini istemesi bu sonuçsuz kalırsa şartlara haiz temerrüt ihtarı tebliğ ettirmesi ondan sonra dava açması gerekir. Dava hakkına ilişkin bu hususun mahkemece kendiliğinden gözetilmesi icabeder. Kiracıya tebliğ edilen ihtarın yasal şartları taşıması; istenen kira parasının muaccel olması ve bu kira bedelinin en az verilen otuz günlük süre içinde ödenmemiş olması gerekir. Kira parası götürülüp kiralayanın ayağında ödenmesi gereken borçlardan olduğundan, ona götürülerek elden verilmesi veya masrafı kiracıya ait olmak şartıyla konutta ödemeli olarak gönderilmesi gerekir. Buna uygun olmayan ödemeler yasal değildir. Ancak buna aykırı bir ödeme teamülü taraflar arasında yerleşmişse ona uygun ödemede geçerli sayılır. Kiracı veya kiralayanın temerrüdü bu esaslara göre çözümlenir.

Olayımızda: Davacı 01.02.1995 tarihli sözleşme ile kiracı olan davalının kesinleşmiş tespit kararına göre kira farklarının ve muaccel olan sonraki aylar kira bedelini ödemeyerek temerrüde düştüğünü iddia ederek bu davayı açmıştır. Dava dilekçesinde açıkça belirtildiği gibi Dokuzuncu İcra Müdürlüğünün 1997/7597 Esas sayılı takip dosyasındaki istek ve ödeme emrine dayanmıştır. O dosyanın incelenmesinden bir kısım kira farkları ile ödenmeyen kira bedelleri için tahliye isteği ile icraya başvurulduğu, dava dilekçesinde belirtildiği gibi 51 örnek ödeme emri gönderilmeyip 53 örnek icra emri gönderildiği, o icra emrinde ödeme için davalıya 7 gün süre verildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla dayanılan temerrüt ihtarnamesinin yasal içerikli olmadığı açıktır. Bu nedenle temerrüt sebebiyle tahliye davasının reddine karar verilmesi gerekirken bundan zuhul olunması hatalı olmuştur.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA) , istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.03.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-11-2008, 15:02   #6
agah

 
Varsayılan Maalesef

Olayda anlaşılamayan husus şu; müvekkiline, gönderilmesi gereken tahliye emrinden farklı bir tahliye emri mi gönderilmiş.Yoksa gönderilmesi gereken tahliye emri tebliğ zarfına konulmamış mı? Zarfın içine konulması gereken belge konulmamışsa bile tebligat geçerli kabul edilir.Çünkü zarfın üstüne içeriğini yazan(Tebligatın İcra Müdürlüğü çalışanları tarafından hazırlandığı şeklindeki teorik bilgiye dayanarak), içine de gerekli belgeyi koymuştur diye düşünülebilir.Belki bir dalgınlığa geldi ve konulmadı diyelim.İşte o zaman da borçlunun savunma hakkı kısıtlanmıştır demekten başka çare yok.Zarfın içine konulacak belge konulmayarak yerine aşk mektubu da konulabilir.Tebligat yine geçerlidir.
Old 05-11-2008, 15:44   #7
Derya DEMİR

 
Varsayılan

Müvekkilime tahliye emri değil üstünde tahliye emri yazılı bir tebligat zarfıyla örnek 2 icra emri gönderiliyor.

Tebligat apartman görevlisine yapılıyor. Bu durumda eğer şunu kabul edecek olursak; "kendisine tebligat yapılan kişi zarfın üstünde yazan şeyi almış kabul edilir". Şimdi birinci sorun şu: Kişi avukat ise gelen zarfın üstünde yazan yazının ve içindeki evrakın hukuki niteliğini bilecek durumda ise, bunu kabul edebiliriz. Ancak borçlunun ya da davalının hukuki bilgiden yoksun olduğunu bildiğimiz halde ondan icra emri ile tahliye emri arasındaki ayırımı bilmesini bekleyip "içi ve dışı birbirinden farklı bir tebligatı almasaydın kardeşim" demenin hakkaniyetle bir alakası yok.
ikinci sorun da şu:
dosyada açıkça bir tane tebligat gönderildiği anlaşılıyor. Yine dosyada tahliye emri yok, icra emri var. Şikayet eden de diyor ki; benim elimde icra emri var bana bu tebliğ edildi. Başka bir şey tebliğ edilmedi. ama bir hakim olarak sen sadece zarfın üstünde yazan yazıya bakarak, tamam tahliye emri gönderilmiş, şikayetin reddine diye bir kararı nasıl verirsin?
Savunma hakkının sadece kitaplardaki süslü cümlelerde kaldığını biliyordum ama bu kadarına da pes dedim sonunda.
Old 05-11-2008, 15:47   #8
Derya DEMİR

 
Varsayılan

Bu arada Ahmet Bey teşekkür ederim ilginiz için. Ben de şikayetimin haklılığını destekleyen bir çok yargıtay kararı var.

“İİK. 135 uyarınca -taşınmazı tahliye etmesi için- borçluya (ve taşınmazda bulunan üçüncü kişiye) «örnek: 2 (eski örnek; 54) icra emri» gön-derilemeyeceği. Taşınmazın ihale ile satılması sonucunda alacaklının mahcuz içinde bulunan kişilere İİK'nun 135/2. madde koşullarında «tahliye emri» göstermesi gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan «icra emri» (örnek 54) gönderilmesi usul ve yasaya aykırı olup, «şikâyetin kabulü» yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir. 12. HD. 8.3.2004 T. E:209, K:5299


“Sair temyiz itirazları yerinde değilse de gayrimenkulü ihaleden alan kişinin İİK’ nun 135. maddesine göre “ tahliye emri “ tebliğ ettirmesi gerekirken örnek 54 ( yeni örnek 2) “ icra emri “ göndermesi doğru olmadığından, bu yöne ilişkin şikayetin kabulü gerekirken bu kısımda da ret kararı verilmesi isabetsizdir 12 HD 1262 E 2311 K.”

“ İİK. 135. maddesi gereğince icra müdürünün 15 gün içinde tahliye etmesi için borçluya veya işgal edene tahliye emri tebliğ etmesi gerekir. Şikâyet konusu olayda 54 örnek ( yeni örnek 2) icra emri tebliğ edilmiş, 7 gün içinde tahliye ve teslimi istenmiştir. 54 örnek icra emrinin çıkartılmasının 135. maddesine aykırı olduğu gözetilerek şikâyetin kabulü gerekirken reddedilmiş olması isabetsizdir. 12.HD. 18.10.1993 11239 E. 15693 K. ”

gibi.
Ancak, tebligat zarfının üstünde yazan uygulamada dikkate alındığından bunların hiçbir hükmü kalmıyormuş. Hakimin bizzat ifadesi bu.
Old 05-11-2008, 16:00   #9
agah

 
Varsayılan

Taşınmaz ihale yolu ile satılmış anladığım kadarı ile. Peki tahliye emrinin bir sureti dosyada değil mi? Yani tebliğ edilen her belgenin bir sureti dosyada bulunmuyor mu? O zaman dosyaya konulan belge ile borçluya gönderilen belge farklı.
Old 05-11-2008, 16:16   #10
Derya DEMİR

 
Varsayılan

evet taşınmaz ihale yoluyla satılmış. Dosya içerisinde tahliye emri yok icra emri örneği var. Tahliye emri gönderilmesine ilişkin alacaklının talebi var. Zarfta da tahliye emri yazıyor ama tahliye emri düzenlenmiyor onun yerine örnek 2 icra emri düzenlenip yollanıyor. Ama zarfta tahliye emri yazdığı için tahliye emrinin gönderildiği karine teşkil ediyormuş
Old 05-11-2008, 16:29   #11
advocatein

 
Varsayılan

Evet ne yazık ki durum bu şekilde işliyor. Ve bunu kasıtlı olarak yapan meslektaşlarımız da var ne yazık ki.. Yalnız, dosyanın içinde tahliye emrinin olmaması kafamı karıştırdı. Gönderilen her evrağın bir suretinin de (hatta tahliye emri ise imzalı da olması gerekiyor) dosya içinde bulunması şarttır. Karinenin, dosyanın içinde bulunmayan evrakla ilgili uygulanması bana saçma geldi. Bir tahliye emri düzenlenmemiş bile.. Bence temyiz edilebilir.
Old 05-11-2008, 16:36   #12
Derya DEMİR

 
Varsayılan

Birinin çıkarmadığını nerden bilecekmiş hakim. Ayrıca gönderilen icra emrinin bir örneği var. Kapı gibi dosyada icra emri duruyor, gönderildiği iddia edilen ancak gönderilmeyen tahliye emrinin de odsyada olması çok normal. Temyiz edeceğim ama tedbir kararı Yargıtaydan gelene kadar müvekkilim tahliye edilebilir.
Ben de bir icra takibinde tebligat zarfıyla ödeme emri yerine aşk mektubu yollamazsam ve bu konu da bu şekilde bir içtihat oluşmasını sağlamazsam, görürler onlar, başka yolu kalmadı.
Old 05-11-2008, 16:46   #13
agah

 
Varsayılan

Madem gönderildiği iddia edilen tahliye emrinin bir sureti dosyada yok.O zaman bu durumdan sorumlu olan İcra Müdürünün ihmali davranışı nedeniyle yapmış olduğun şikayetin kabul edilmesi-ödeme emrinin iptal edilmesi lazımdı.Birinin çıkardığı konusunda şüphesi olan hakim bey/hanım neden gönderildiği konusundan şüphe duymuyor?
Old 05-11-2008, 16:51   #14
Derya DEMİR

 
Varsayılan

Ben de zaten onu anlamış değilim. Az önce müvekkille görüştüm temyiz etmemi istemiyor, masraftan dolayı muhtemelen. Ne değişecek ki diyor , hukuktan umudunu kesmiş ikna edemedim ama ben bunu onur meselesi haline getirdim. Temyiz edeceğim Yargıtay' ın kararını da sizlere bildiririm. Umarım lehimize olur da, böyle saçmalıklarla karşılaştığımızda, başvuracak bir içtihatımız olur. Aşk mektubu konusunda da ciddiyim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ödeme emri zarfının içinden çıkan başka takibe ait Vedat74 Meslektaşların Soruları 1 23-04-2008 21:54
Dikkate almayın yazdıklarımı, ulusu yok çünkü güler ataş Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 0 30-03-2008 13:01
Uzun süreli ayrılığın boşanma davasında dikkate alınması av.mustafapak Meslektaşların Soruları 3 04-02-2007 02:18
Hakimin Bilirkişi Raporunu Dikkate Almama Takdiri Varmı Dır? STARFISH Hukuk Soruları Arşivi 8 25-10-2004 10:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05775309 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.