Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tedbir kararına itiraz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 03-12-2011, 18:42   #1
hakikiavukat

 
Mutlu Tedbir kararına itiraz

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 09.07.1998 tarih, E:1998/7229 ve K:1998/8655 sayılı kararını arıyorum. 4320 sayılı Kanuna göre verilen tedbir kararlarına karşı genel hükümlere göre itiraz edilebileceğine ilişkin. NOT : Elimdeki dosyada hakim kesin karar vermiştir. Buna karşı itiraz etmek istiyorum. Bu sebeple ilgili kararı arıyorum. Saygılarımla.
Old 03-12-2011, 19:04   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hakikiavukat
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 09.07.1998 tarih, E:1998/7229 ve K:1998/8655 sayılı kararını arıyorum. 4320 sayılı Kanuna göre verilen tedbir kararlarına karşı genel hükümlere göre itiraz edilebileceğine ilişkin. NOT : Elimdeki dosyada hakim kesin karar vermiştir. Buna karşı itiraz etmek istiyorum. Bu sebeple ilgili kararı arıyorum. Saygılarımla.

Aradığınız içtihat http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=5577 adresindedir.
Old 04-12-2011, 15:22   #3
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi
Esas: 1998/7229
Karar: 1998/8655
Karar Tarihi: 09.07.1998


AİLEYİ KORUYUCU TEDBİRLER - MAHKEMECE TARAFLAR ARASINDA MÜRAFAA İCRASI İLE ÜÇ AY SÜRELİ OLARAK BAZI TEDBİRLERİN ALINMASINA KARAR VERİLMESİ - KARARIN KUSURLU EŞİN SALDIRILARINA SON VERİLMESİNİN KENDİSİNE İHTARINDAN İBARET BİR TEDBİR NİTELİĞİNDE OLMASI

ÖZET: Aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından re'sen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma olduğu sevk gerekçesinde açıklanmıştır. Hatta "Sulh Hukuk Mahkemesi mağdurların tekrar şiddete uğrama ihtimalini göz önüne alarak başvurusunun hemen ardından tanık yada karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Mahkeme kararında 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulama süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği kusurlu eşe ihtar olacaktır.

(1086 S. K. m. 105, 106, 107, 108, 109)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: "Mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir" (HUMK. md. 427). Şu halde incelenen kararın niteliği ortaya konularak öncelikle kararın temyizinin kabil olup olmadığının çözümlenmesi gerekmektedir.

Davacı 4320 sayılı Kanun uyarınca tedbir alınmasını istemiş, mahkemece taraflar arasında mürafaa icrası ile üç ay süreli olarak bazı tedbirlerin alınmasına karar verilmiştir.

4320 sayılı Kanun ile aileyi koruyucu tedbirlerin Sulh Hukuk Hakimi tarafından re'sen alınması hükme bağlanmıştır. Bu kanunun amacı aile içi şiddeti durdurma, özellikle kadını ve çocukları koruma olduğu sevk gerekçesinde açıklanmıştır. Hatta "Sulh Hukuk Mahkemesi mağdurların tekrar şiddete uğrama ihtimalini göz önüne alarak başvurusunun hemen ardından tanık yada karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan bu kararı verebilecektir. Şiddete uğrayanların mahkemede şiddete uğrama ihtimallerini kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Mahkeme kararında 6 ayı geçmemek üzere tedbirin uygulama süresi belirtilecek ve tedbire aykırı davranışta bulunulması halinde tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edileceği kusurlu eşe ihtar olacaktır" açıklamaları yapılmıştır.

Görüldüğü üzere bu karar kusurlu eşin saldırılarına son verilmesinin kendisine ihtarından ibaret kısa süreli bir tedbir niteliğindedir. Bu açıklamalar kararın nihai nitelikte olmadığını sürekli sonuç doğurmayacağını göstermektedir.

Öte yandan kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda müzakeresi sırasında 1/2. maddeye "Bu karara karşı tefhim veya tebliğinden itibaren üç gün içinde aynı yer Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz edebilir. asliye Hukuk Mahkemesi itirazı üç gün içinde sonuçlandırır. Bu karar kesindir. İtirazlar verilen tedbir kararının uygulanmasını tehir etmez" biçimindeki eklemeye genel kurul müzakerelerinde karşı çıkılmış ve bu ekleme kanun metninden çıkarılmıştır. Bu kanunun müzakereleri sırasında konuşmacılar kanunun ön gördüğü kararın tedbir niteliğinde olduğunu hemen uygulanarak aile içi şiddetin bıçakla keser gibi kesilmesi ve ortadan kaldırılması gereğine işaretle "onun için Sulh Hukuk Mahkemesi kararı kesin olmalıdır" demişlerdir. Bu görüşlere cevap veren ilgili Bakan Adalet Komisyonunda yapılan değişiklik ve ilavelerin taslaktan çıkarılmasını talep ediyoruz; çünkü bunlar taslakta yer aldığı müddetçe, kanunun ruhuna aykırı olacaktır... Kusurlu eşin genel hüküme göre itiraz hakkı vardır; yani Sulh Hukuk Mahkemesine itiraz edilebilir. Asliye Hukuk Mahkemesine itiraz hakkı sağlamak, kusurlu eşe ek bir itiraz hakkı sağlamak anlamını taşımakta, zaten şiddet mağduru olan kadın ve çocukların bu süre zarfında daha çok mağdur olmalarına sebep olmaktadır" demiştir. Bu açıklamalardan sonra tasarıya adalet Komisyonunda yapılan itiraza ilişkin eklemeler çıkarılmış; kanun bu hali ile kesinleşmiştir.

Şu halde 4320 sayılı Kanun uyarınca oluşturulan kararları, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 105, 106, 107 ve 108. maddelerinde belirlenen prosedür uyarınca ittihaz olunan ve bu kanunun 109. maddesi uyarınca 10 gün içinde dava açılması şartıyla değil hakimin tayin ettiği süre ile geçerli ve temyiz incelenmesine tabi bulunmayan geçici tedbir niteliğinde kabul etmek, kanunun tedvin amacına uygun düşecektir. Temyiz isteğinin bu sebeplerle reddi gerekmiştir.

Sonuç: Açıklanan sebeplerle temyiz kabil olmayan karara karşı vaki temyiz isteğinin (REDDİNE), temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine 9.7.1998 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

4320 sayılı Ailenin Kıorunmasına Dair Kanunun amacı, aile içersindeki bireylerin birbirlerine yönelik fiziki, sözel ve duygusal kötü davranışları önlemektir. Yasanın hükümet gerekçesinde; Sulh Hukuk Hakiminin, mağdurun tekrar şiddete uğrama ihtimalini göz önüne alarak başvurunun hemen ardından, tanık yada karşı tarafın dinlenmesine gerek olmadan kararını verebileceğini, şiddete uğrayanın mahkemede şiddete uğrama ihtimalini kanıtlama yükümlülüğü altında da bulunmadığını belirtmiştir. Nitekim, bu düşünce altında karara karşı itiraza ilişkin Adalet Komisyonunda yapılan değişiklik meclis genel kurulunda kaul görmemiş ve metinden çıkartılmıştır. Hakimin bu şekilde derhal (herhangi bir gecikmeye meydan vermeden) tedbir alması sağlanmıştır.

Çoğunluk gerekçesinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 105. maddesinin uygulanabileceğine işaret olunmuştur. Sözü edilen madde duruşma açılması ile ilgilidir. Duruşma açılması demek, davanın taraflarına mürafaa gününün bildirilmesi demektir. Mürafaa günü taraflara çıkartılacak davetiye ile bildirilir. Masraflarının da dava açandan alınması zorunludur. Masrafların yatırılmaması talepten sarfınazar anlamına gelir. (T.K. md.5, tebliğat Tüzüğünün 6. maddesi).

Yasanın birinci maddesinde, başvurudan herhangi bir harç alınmayacağını vurgulamıştır. Amacı başvuruda bulunan aile bireyine kolaylık sağlamaktır. onu bir yük altına sokmamaktadır. Mürafaa açmak için gider istenilmesi caydırıcı unsur teşkil edecektir. Yasanın espirisi ile bağdaşmayacaktır.

Yine Tebligat Yasasının 9. ve Tüzüğün 8. ve 12. maddesi, tebligat evrakını gönderen mercinin gönderilen yerin uzaklığını, mevsim şartlarını nakil vasıtalarının durumunu nazara alacağını, mürafaa gününün tebligatın belediye hudutları içersinde yapılacaksa üç günden köyde veya, vilayetin diğer bir kazasında yapılacaksa onbeş günden, diğer bir vilayet içinde yapılacaksa bir aydan az olamıyacağını vurgulamıştır. Tebliğatın yurt dışında yapılması durumunda sürenin daha da uzayacağı tartışmasızdır. Bu şekilde, aradan çok uzun zaman geçtikten sonra alınan tedbirin, tedbir olma özelliğide ortadan kalkacaktır.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 107. maddesi ise itirazla ilgilidir. İtiraz üzerine duruşma açılması zorunludur. Yukarıda mürafaa ile ilgili yapılan açıklamalar burada da tekrarlanacaktır. Kanun koyucunun kapattığı bir yol, dolaylı olarak gündeme gelecektir.

Tedbir kararı verilebilmesi için Sulh Hâkiminin tam bir kanaate sahip olmasına da gerek yoktur. Şiddete uğrama ihtimalini sezinlemesi yeterlidir.

Bu açıklamalar karşısında hâkimi evrak üzerinde, duruşma açmadan birinci maddede gösterilen tedbirlerden birini, bir kaçını yahut duruma uygun benzer önlemi almakla mükelleftir. Verilecek karar yasanın amacına, ailenin durumuna, somut olayın özelliğine uygun, objektif ve herkesçe kabul edilebilir olmalıdır. Kesindir. Açıklanan sebeplerde değerli çoğunluğun gerekçesine iştirak edilmemiştir.

MUHALEFET ŞERHİ

4320 sayılı yasa gereğince verilecek tedbir kararlarında Hâkim duruşma yapma zorunluluğunda değildir. Yasa zaten bu hususu Hâkimin takdirine bırakmıştır. Bu sebeple Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 105/1. maddesinin bu yasaya tabi işlerde uygulama olanağı yoktur. Bu sebeple sayın çoğunluğun kararının gerekçesine iştirak etmiyorum.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
vize verilmeme kararına itiraz SOFTWARE Meslektaşların Soruları 8 04-11-2010 15:59
Çocuk Koruma Kanununa göre verilen tedbir kararına itiraz Kemosabe Meslektaşların Soruları 1 27-10-2010 11:05
Savcılığın el koyma kararına itiraz advocatein Meslektaşların Soruları 2 06-11-2008 14:08
Takipsizlik kararına itiraz av elif Meslektaşların Soruları 6 09-09-2008 21:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04025602 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.