Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Vekilden Eşe Dayak

Yanıt
Old 12-05-2006, 07:25   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Vekilden Eşe Dayak

Vekilden eşe dayağın nedeni 2. değil 3. kadın

Nurettin KURT/ANKARA

AKP Konya Milletvekili Halil Ürün’ün 30 yıllık eşi Esma Ürün’ü, Çankaya’da oturdukları evde dövdüğü ve Esma Ürün’ün karakola giderek şikayette bulunduğu haberleri, seçim bölgesi Konya’da geniş yankı uyandırdı.

Kentte, Halil Ürün’ün, eşi Esma Ürün’den başka 10 yıldır imam nikahı kıydığı ikinci bir kadınla da yaşadığı, son kavganın ise üçüncü bir kadın yüzünden çıktığı konuşuluyor.

YAKIN çevresindekilerin söylediğine göre Esma ve Halil Ürün çiftinin arasına 10 yıl önce ikinci bir kadın girdi. Ürün’ün imam nikáhı kıydığı ileri sürülen kadın, Ankara’da oturdu ve Konya’ya hiç gelmedi. Esma Ürün, eşinin siyasi durumu nedeniyle, Halil Ürün’ün ikinci bir kadınla dini nikahla birlikte olmasına ses çıkarmadı. Halil Ürün, 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP’den Konya Milletvekili seçilip Ankara’ya gidince, hem resmi nikahlı eşi Esma Ürün, hem de dini nikah kıydığı kadınla birlikte yaşamaya başladı.

Ürün ailesini iyi tanıyan Konya’daki yakınları, Esma ve Halil Ürün çifti arasında kavganın 10 yıllık dini nikahlı ikinci eş yüzünden değil, Halil Ürün’ün üçüncü bir kadınla ilişkiye girmesinden kaynaklandığını ileri sürdü. Esma Ürün’ün, bir süredir eşinin başka kadınlarla ilişkisine artık dayanamadığını söyleyerek, tüm olup bitenleri basın toplantısıyla açıklamaya kalkıştığı, ancak her defasında yakın dostlarının araya girmesiyle vazgeçirildiği iddia edildi.

İŞTE KARAKOL İFADESİ

Kocasının kendisini dövdüğü gerekçesiyle karakola başvuran Esma Ürün’ün polise verdiği ifade ise şunlar yer aldı:

"Eşimin beni tehdit etmesine neden olan bayanın kimliğini, eşimin cep telefonuna gelen mesajlardaki 0533 668 13 .. numaradan tespit ettim. Bu akşam (karakola şikayette bulunduğu pazar akşamı) eşime gelen bir telefon üzerine, kendisini ikaz ettim. Eşim, ’milletvekili’ olduğunu söyleyerek, istediğini yapabileceğini bağırarak, oturduğu yerden yan tarafında bulunan evrak çantasını kafama vurdu. Daha sonra çantayı bırakıp yumrukla sol kaşımın üzerine vurdu."

Esma Ürün’ün geçen pazar günü polise başvurduktan sonra şikayeti işleme konuldu ve olay Çankaya Cumhuriyet Savcılığı’na intikal etti. Ancak Ürün çiftinin yakınları, Esma Ürün’ün araya giren aile dostlarını da kırmayarak eşi Halil Ürün’le barıştığı, ardından savcılığa giderek şikayetini geri aldığı ileri sürüldü.

MEÇHUL KADIN GÖRÜŞMEDİ

Hürriyet muhabiri, Ürün’ün cep telefonuna sürekli mesaj atan kadına ulaştı. İstanbul’da bir çiçekçi şirketine ait olduğunu tespit ettiğimiz genç kadın "Halil Bey’le bir ilişkiniz var mı" sorusu üzerine bir süre suskun kaldı. İlişkilerini inkar etmeyen, ancak yanıt da vermeyen kadın "Bu sorularınızın muhatabı ben değilim, o kadın da belki akli dengesi bozuk olabilir, böyle bir şeyler söylemiş olabilir" dedi.

ADLİ TIP RAPORU

Kafanın arkasındaki topuzda 2 cm çapında kan oturması.

Sol kulak tarafındaki şakak kemiğinde 3x2 cm’lik morarma.

Tesbit edilen yaralanmada hayati tehlikeye sokak bir durum yoktur.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/44...asp?m=1&gid=69
Old 12-05-2006, 10:55   #2
Veysel

 
Varsayılan

Habibe hanım ; Dinimizde dörte kadar mübah diye biliyorum ama yanılıyorsam lütfen düzeltin. Bence Esma hanım hatalı . Şikayet etmekle ve basına konu olmakla. İslamı bildiğim kadarı ile bizden iyi biliyor ve iyi yaşıyor. Saygılarımla.
Old 12-05-2006, 13:53   #3
dark

 
Varsayılan üzücü

Veysel bey üzülerek de olsa saka yaptığınızı düşünüyorum..dini yanlış yorumlayanların velhasıl hiçbir kişinin şiddete maruz kalması kabul edilemez heleki siyasal kimliklerinin arkasına saklanıp bir güç gösterisine dönüşüyorsa bu olay cidden ama cidden çok üzücü.. saygılar..
Old 12-05-2006, 15:01   #4
hükümsüz1621

 
Varsayılan poligami üzerine bir bakış açısı:)

dört kadınla evleniliyorsa dört erkekle de evlenilir o zaman.veysel bey buna ne diyorsunuz bakalım.bu,erkeklere has bir uygulama mı yani
Old 12-05-2006, 15:08   #5
hükümsüz1621

 
Varsayılan onur kırıcı

bu davranış onur kırıcıdır.Başka bir kadını hayatına almak istemesi zaten diğer eşin kadınlık gururunu incitiyor.üstüne üstlük şiddet de görüyor.devrimize uyum sağlayamamış insanlar var.üzülüyorum.MEDENİ kanun uygulanıyor ama insanlarımız henüz medeni olamamışlar anlaşılan.bir millet vekili yani bizi temsil eden bir insan bunu yapıyorsa ben diyecek bir söz bulamıyorum.'pes doğrusu'
Old 12-05-2006, 15:10   #6
hükümsüz1621

 
Varsayılan

bizde islam hukuku uygulanmıyor veysel bey.yani bu söyledikleriniz havada kaldı.günümüze ve toplumumuza uygun bir bakış açısıyla yaklaşmanızı öneririm.
Old 12-05-2006, 15:17   #7
Veysel

 
Varsayılan

Galiba iki kişiye birden cevap vermem gerekiyor.
Sevgili Dark ve elif ; 4 kadınla evlenilebileceğini ben söylemiyorum ki. bana niye saldırıyorsunuz?
Saygılarımla...
Old 12-05-2006, 15:22   #8
hükümsüz1621

 
Varsayılan poligami üzerine bir bakış açısı

dört eşlilik konusunu açan sizdiniz.böylesine ciddi bir mevzuya böyle bir tavırla yaklaştığınızda şimşekleri üzerinize çekeceğinizi düşünmüş olmanız lazımdı.size saldırmıyorum ki.ben de görüşümü belirttim sizin gibi.ee tabi ben konuya ciddi yaklaşıyorum ve modern bir pencereden bakıyorum.empati yapmanız lazım.bizim toplumumuzdaki en büyük aksaklık budur:empati yapamamak...dilerim kanunumuz gibi insanlarımız da medeni olur bir gün..
saygılarımla
Old 12-05-2006, 16:01   #9
dark

 
Varsayılan :)

dayakla islamı nasıl bagdaştırıyorsunuz bunlar iki ayrı konu ancak sebep sonuc ilişkisi .. hukuk devletinde yaşıyoruz yasa kabul etmiyor... şiddet gören bayan ve yüz kızartıcı suç ..v.b olaylarda hukuk devreye girer ..bayan haklarını savunacaktır..(savunmalıdır)
Old 12-05-2006, 16:03   #10
dark

 
Varsayılan acıklık getireyim

dini yanlış yorumlayan derken ; bunu egolar için bir kılıfa sokup 4 eş alan kişileri kastettim .. şiddette maruz kalan bayanı değil.. saygılar .)
Old 12-05-2006, 16:29   #11
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Dark ve Sayın Elif ; son kez yazıyorum. Yazımda dayağı savunduğum şeklinde bir ifade var mı? Savunulabilir mi ? tabii ki hayır. Zaten ben dayak olayının üzerinde hiç durmadım. Açıkçası hiç de önemsemedim. Bence burda üzerinde durulması gereken konu, Adı geçen bayanın 2. nciyi kabul edip 3 ncüyü kabul etmemesi. Dayak olayının üzerinde durmadığım gibi islamı da dayakla bağdaştırmıyorum.
Saygılarımla.
Old 12-05-2006, 17:18   #12
Veysel

 
Varsayılan

Sayın elvan ; Din konusu hassas bir konudur. Çok iyi bildiğini sananlar dahi bazen yanılabiliyor.
1. İslamda bir erkek birden çok kadınla evlenebilir mi ? Yani din müsaade ediyor mu etmiyor mu?
2. Çok eşlilik çağdaş hukuka (medeni hukuka) uyuyor mu uymuyormu?
3. Acaba 2 nci eşi kabul edip de 3 ncü eşe karşı çıkan bayan hangi gerekçelerle ve neye dayanarak hoşgörmüş olabilir ?
4. Aynı şekilde erkek 2 nci ve 3 ncü eşi hangi gerekçelerle yaşamına katmıştır ? Bunlara bakmak lazım.
Ayrıca dinler kanunmu ki kaldırılsın indirilsin. Siz Hiristiyanlığı, museviliği vs. vs. dinleri dinden saymıyormusunuz. Onlar da hak din. Din, sadece kul ile allah arasında yaşanır. Aracı kabul etmez.

saygılarımla
Old 12-05-2006, 17:56   #13
hükümsüz1621

 
Varsayılan çok eşlilik

biz burda İslamiyeti tartışmıyoruz sanırım konuyu başka türlü algılayanlar var.benim kişisel görüşüm budur,çok eşlilik medeni değildir.ben bunu İslamla bütünleştirip yazmadım.bunu hangi din ya da hangi akım önermiş olursa olsun tasvip etmiyorum.çok eşliliğe İslamiyet yer vermişti,bunu biliyoruz,ancak günümüze uymuyor,çok eşlilik uygulamasının bir zamanlar neden uygulandığını İslamiyet dersi veren arkadaşımız da biliyordur sanırım..sözümde de geçiyor:MEDENİ TOPLUMLARDA ÇOK EŞLİLİK YOK.bundan nasıl bir dini bir anlam çıkardınız hayret ediyorum doğrusu.bu nasıl bir mantıktır?
Old 12-05-2006, 17:57   #14
Veysel

 
Varsayılan

Elvan hanım ; Tam istediğim gibi net cevaplar vermişsiniz. Kusura bakmayın Hukukçu olmadığım için sizi anlayamamışım, umarım hukukçular anlar bana da anlatırlar.
Not : bu konu benim için bitmiştir. Bundan sonrası habibe hanımı ilgilendiriyor.
Saygılarımla.
Old 12-05-2006, 18:36   #15
dark

 
Varsayılan :)

son kez yazıyorum bu başlığa ;
1- Konu ;
Vekilden eşe dayağın nedeni 2. değil 3. kadın (dayak ve çok eşlilik)
2-islamiyeti değil islamiyeti değişik yorumlayanları eleştirdim..kaldıki şu zamandan bahsettim geçmişten değil..neyse..
Din dogmadır tartışmayacağım..
ben de susacağım konu iyice değişik alanlara kaymaya başladı..
Old 13-05-2006, 14:36   #16
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

DÜN yazı işlerinde manşeti tartışıyoruz. Yalçın Doğan, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile konuşmuş.

Eşini döven bir insanın utanması gerektiğini söylüyor.

Bu sözler manşete çıkarılmalı mı?

Arkadaşlarımızdan biri, "Dayak yiyen eş şikáyetini geri almış" diyor.

Dayak yiyen eş şikáyetini geri alınca bu "dosya kapanıyor mu?"

Ben, "Dosyayı asıl şimdi açmamız lazım" diyorum.

* * *

Önceki akşam Digiturk'te "Wanted" adlı Amerikan dizisini izliyorum.

Filmin başında, iki sivil polis, bir kadın suçluyu takip ediyor.

Kadını bir yerde kıstırıp yere yatırıyorlar.

Ancak kadın sanık, bir an ellerinden kurtulup polise sert bir yumruk
atıyor.

Polis de ona yumrukla cevap veriyor ve yere yatırıp ellerini kelepçeliyor.

Ertesi gün görev yaptıkları merkeze üst düzey görevli bir kadın müfettiş geliyor ve polise, "Bir kadına yumruk attın. Bu yaptığın, bütün meslek hayatın boyunca sicilinde seni takip edecek" diyor.

Dikkat edin, görev sırasında, suçlu bir kadını etkisiz hale getirmek için atılmış bir yumruktan söz ediyoruz.

Yani durup dururken bir kadını dövmekten değil.

* * *

Bir insan düşünün ki, bu ülkenin en büyük şehirlerinden birinde belediye başkanlığı yapmış.

Arkasından bu halk onu milletvekilliği koltuğuna oturtmuş.

Ve bu insan eşini, hastaneden rapor alacak kadar ağır biçimde dövüyor.

Şimdi eşi şikáyetten vazgeçmiş.

Hadi çevresi, hatta partisi bu dosyayı kapatmaya çalışıyor.

Ya AKP'nin kadınları, ona oy veren veya vermeyen bizler?

Bizler de bu muazzam ayıba yataklık etmeyi içimize sindirecek miyiz?

AKP'ye oy vermiş kadınlar olayı bu şekilde kapattırırlarsa, ben artık başlarını da aynı şekilde kocalarının zoruyla kapattıklarına inanacağım.

"Ne alakası var" dediğinizi işitiyorum.

Var, bal gibi var.

Emine Hanım'a, Hayrünisa Hanım'a sesleniyorum.

İçiniz buna elveriyor mu?

Bu konu, "Aman şu sıra maraza çıkmasın" deyip geçiştirilecek bir mesele değil.

İnanınız ki, o kapanan dosya, hepinizin ruhunda derin bir yara açacak.

* * *

Üç gündür hayretle izliyorum.

AKP içinden bir tek cesur insan çıkıp, "Kardeşim sen ne yapıyorsun" demiyor.

Tam aksine, milletvekilinin eşine baskı yapıp "Şu meseleyi kapatın" diyen arabulucular mekik dokuyor.

Hayret ediyorum.

Yoksa AKP içinde kadın dövmek vak'a-i ádiyyeden bile sayılmıyor mu?

"Kızını dövmeyen dizini döver" meselinin eşler için de yazılmış gizli bir versiyonu mu var.

Başbakan'ın, yardımcılarının, parti yöneticilerinin ailelerinde de böyle kırılıp yen içinde bırakılmış daha nice kadın uzuvları mı var?

* * *

Gelin hep birlikte, milletvekili sıfatı taşıyan bu zatın, karısının belden yukarı kısmında yarattığı hasarın kriminal raporunu birlikte bir kere daha okuyalım:

"Kafanın üst kısmında 2 santimlik morarma.

Sağ şakağın üstünde 2x3 santimlik çürüme.

Sağ el kemiğinin ortasında ezilme."

Bunlar fiziki hasara ait teknik bilgiler.

Bir de karısının ruhunda yarattığı hasar var ki, ne yazık ki onun kriminal raporu elimizde değil.

Allah'tan değil de vicdanımız hiç olmazsa Anneler Günü'nü biraz daha az hasarla atlatacak.

İşte o nedenle Emine Hanım'a ve Hayrünisa Hanım'a soruyorum.

"Erkek milletvekillerinizden umudum yok. Ama siz, bu kriminal dosyayı içinize sindirecek misiniz?"

Ertuğrul Özkök/Hürriyet 13 Mayıs 2006
Old 15-05-2006, 08:37   #17
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Habibe Y. KAYAR ; biz sizden yorum bekliyorduk, siz işi E. Özkök' e havale etmişsiniz. Özkök' ü yıllardır dinliyoruz...
Old 15-05-2006, 09:01   #18
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Veysel

Kadına yönelik aile içi şiddet konusunda yepyeni bir yorum yapacak değilim.

Habere konu olan olayda ,şiddet uygulayanın bir siyasal partinin önde gelenlerinden biri olması şiddetin her yerde yaşanabileceğine önemli bir örnek.Diğer yandan çokeşliliğin kadına yönelik haksız bir başka şiddet biçimi olduğu ve bundan kadınların fazlasıyla mağdur olduğu.Bunlar çok açık.

Dikkat eçeken diğer bir önemli bir konu,şiddet uygulayanın mensup olduğu partinin seçim vaadleridir. Parti Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ilkelerini uygulayacağını söylemiştir.
http://www.turkhukuksitesi.com/showt...ho%FE+s%F6zler

Gerekirdi ki,sözleşme ilkeleriyle bağlı olduğunu söyleyenler ,kesin bir kararlılıkla kadına yönelik her türlü şiddete karşı olduklarını bir siyasi irade olarak ortaya koysunlar.

Fakat aile içi şiddetin şikayete bağlı suç olarak düzenleme çabalarının olduğu bu günlerde,ilgili partinin olayı kınama yönünde hiç bir eylemi olmadığı gibi bilindik bir sessizlik,olayı görmezden gelme,bu mesele aile içi meseledir tutumu devam etmektedir.


Yepyeni bir yorum yapacak değilim.

Saygılar
Old 16-05-2006, 14:51   #19
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kadın dövmenin hukuku!



AKPKonya Milletvekili Halil Ürün'ün eşini dövmesi nedeniyle, eşi Esma Ürün'ün doktor raporu alarak adli makamlara başvuruda bulunması, fakat daha sonra bu başvurusunu geri alması, geçen haftanın haberleri arasındaydı.

Bu olay, Türkiye'de demokrasi ve insan haklarıyla ilgili her vakada olduğu gibi, bu konuda da tartışmanın seyri saptırılarak, AKP'ye karşı bir siyasi muhalefet tutumu veya karalayıcı bir eleştiri malzemesi olarak nitelenmeye çalışılabilir. Veya AKP de, aynı yaklaşımla, bunun bir aile içi mesele olduğunu iddia ederek, o siyasi taarruzları püskürtmeye çalışabilir. Nitekim partinin, üstelik bir kadın olan Kadın Kolları Başkanı'nın evlere şenlik açıklaması tam da bu tepkiyi ortaya koyuyordu: Başkan Selma Kavaf'a göre, bu konu "Halil beyin kendi özel hayatıyla ve aile ilişkileriyle ilgili bir konu. Bu konuda benim herhangi bir değerlendirmem olamaz" Milliyet, 14 Mayıs 2006).

Oysa, her vakada olduğu gibi, tarafların veya başkalarının ona yüklediği anlam dışında, bir vakanın taşıdığı gerçek anlamı değerlendirmek, açık bir toplumdaki ilişkiler ve kurumsal uygulamalar bakımından zor olmasa gerek. Evlilik içi veya dışında, bir kadının bir erkeğin şiddetine maruz kalması başlı başına kamunun ilgisi dahilinde bir konudur. Çünkü bu, o toplumda gücün hukuk karşısında belirleyici olabileceği gibi olasılıkları ortaya çıkarır. Bunun, aile mahremiyeti ya da özel hayatın gizliliği gibi kılıflarla örtülmeye çalışılması da, ayrıca bir hak ihlâli anlayışı içinde düşünülmelidir. Bir demokraside, suç oluşturan bir fiilin övülmesi ya da
mazur gösterilmesi mümkün değildir.

Bu durumda, söz konusu olan eylem, bir erkeğin eşini dövmesi ve bunun doktor raporuyla saptanacak ölçüde şiddetli olmasıdır. Ama o siyasi partinin, böyle bir şiddet olayı karşısında göstereceği tutumun, ne ölçüde bu şiddete karşı veya ne ölçüde bunu mazur gösterici mazeretlere yakın olduğunun görülmesi, bu vaka bağlamında birincil derecede bir öneme sahiptir. Ayrıca, o erkeğin bu siyasi partinin bir milletvekili ve yöneticisi olması da, bu tepkinin önemini daha da artırır.

Bu nedenle, aslında o siyasi parti, bu olayın kendisine de sirayet etmesini önleyici bir tutum alabilir. Ve zaten alması da beklenir. Zira, siyasi partilerin, ne derecede olursa olsun, şiddete yakın olmalarını beklemek, demokrasilerde kabul görecek siyasi bir ilke değildir. Bunu kadına yönelik şiddet bakımından değerlendirmek daha da önem taşır. Çünkü kadın hakları, aslında tüm hak ve özgürlükler alanını yatay olarak kesen, onların ortak paydasında varolan bir konudur. Tüm hak ve özgürlüklerin ne ölçüde uygulanıp uygulanmadığı, aynı zamanda kadın hakları bakımından da değerlendirilmesi gereken bir konudur.

Dolayısıyla, hükümeti oluşturan bir siyasi partinin, önde gelen bir mensubunun karıştığı böyle bir vaka karşısında, açıkça şiddete karşı ve kadın-erkek eşitliğini etkili kılmayı hedefleyen bir anlayıştan uzakta bir konumu tercih etmesi, o ülkede cinsler arasındaki fiili eşitsizlik sorunlarının yanı sıra hukuki eşitsizlik ağırlığında bir sorunun varlığını da ortaya koyar. Bu düzeyde bir şiddet vakası karşısında, 2004 yılında, Anayasa'da yapılan değişikliği nasıl yorumlamak gerekir? O değişiklikle, devletin, kadınlar ve erkekler arasındaki eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğu vurgulanmıştı.

Esma Ürün'ün şikâyetini geri alması başka bir konuyu daha tartışmaya sunuyor. Acaba, siyasi olarak kendisine bu yönde bir telkinde bulunuldu mu? Eğer böyle bir durum varsa, bu adalete erişim hakkının kullanılmasıyla ilgili olarak, başka bir insan hakları standardının ihlâli olasılığını gündeme getirir.

Kısaca AKP'nin, hoşgörüyle karşılanması mümkün olamayacak bu vaka karşısında tutumunu açıkça ortaya koyması gerekiyor. Bunun hangi yönde gerçekleşmesi gerektiğini tekrar etmeye sanırım gerek yok. Bir demokraside, şiddete karşı olma konusunda farklı seçenekler söz konusu değildir.

Turgut Tarhanlı

16/05/2006 Radikal Gazetesi
Old 18-05-2006, 11:14   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Esma Ürün bu kez Sabah'a konuştu

35 yıllık evliyim ve 52 yaşındayım. Eşimin altı yıllık bir beraberliği var. İkinci kadın çok onur kırıcı bir şey. Ayrılmak istediğimi söyledim. Ya o ya ben, dedim. Dayak attı. Eskiden de sözlü şiddeti olurdu. Ama ayrılalım deyince fiziksel şiddete başvurdu.

Bu kez bardak taştı
Ben kararımı verdim, geri dönmeyeceğim. Bu sefer bardak taştı. İkinci eş Allah'ın emri değil. Kadınlar sakın aldanmasın. Çalışıp kendilerini güvenceye alsınlar. Ezilmesinler. Ev kadınları sosyal güvenceleri olmadığı için şiddeti sineye çekiyor.

İkinci eşi sineye çekemem, dayağı kabul edemem

Eşimin 6 yıllık beraberliği var. Uzun zamandır seziyordum, sordum ama sürekli inkâr etti. 35 yıllık evliyiz. Daha önce elle kolla sözlü şiddet vardı. Ama ben "Düzelir" diyordum. İkinci kadın çok onur kırıcı. Sineye çekemedim. "Ya o, ya ben" dedim. Sonunda iş çığırından çıktı. Dayak olayı, ayrılmak istediğim için oldu.

AK Parti Konya Milletvekili Halil Ürün'ün aldattığı ve dövdüğü eşi Esma Ürün, günler süren sessizliğini SABAH'a bozdu. AK Parti'nin üst düzey yöneticilerinin, çiftin barışması için ısrar ettikleri ve konuşmaması için adeta koruma çemberine aldıkları Esma Hanım, çeşitli spekülasyonlara neden olan dayak olayının giz perdesini de kaldırdı. SABAH'ın duyurduğu olaydan sonra siyaset gündemine oturan ve dayak yiyen kadınların simgesi haline gelen 52 yaşındaki Esma Ürün, Ankara'da işlettiği lokantasında, 35 yıllık eşiyle geldikleri noktayı çekinmeden anlattı. İşte Esma Hanım'ın sözleri:

* KADINLAR EZİLİYOR: 35 yıllık evliyim ve 52 yaşındayım. Refah Partisi ve Fazilet Partisi döneminde, Kadın Kolları Başkanlığı yaptım. Hayatım, kadınların iş hayatına atılması için çalışmakla geçti. Eşimin Konya Belediye Başkanlığı döneminde kadınların ne kadar ezildiğini gördüm. O dönemde, yeni iş sahaları olsun diye, onların çalışmaları için büyük çaba sarf ettim. Ben, feminist bir kadın değilim. Ama, kadınlar mutlaka çalışmalı. Ben, çalışan kadın, hemen erkeğine karşı çıksın, 'para kazanıyorum' diye evliliklerini bozsunlar demiyorum. Ama, kadınların sosyal güvenceleri olmalı.

* İŞ ÇIĞIRINDAN ÇIKTI: Ben, sineye çekmedim. İş çığırından çıktı. Medeni insan gibi yollarımızı ayıralım, dedim. İş şiddete döküldü. Bir takım olumsuzluklar uzun zamandır var. Hoş şeyler olmadı. Siyasi olarak bir yere gelmiş insan.Yıllarca olayları içimde halletmeye çalıştım. Ama, olmadı. Biz 35 yıllık evliyiz. Çok küçük yaşta evlendim. Zaman zaman ufak tefek şeyler, dayak boyutunda değil, ama sözlü oluyordu. Ancak, hayatını bir başkasıyla paylaşması devreye girdi. Bunu uzun zamandır seziyordum. Sürekli inkar etti. Kesinlikle böyle bir şey olmaz, dedi. Son 5-6 yıllık olay.

* GERİYE DÖNÜŞ YOK: Daha önce dayak olayı yoktu. El kol hareketleriyle sözlü şiddet vardı. Ama, düzelir geçer, dedim. Ama, bu ikinci kadın olayında, ben ona bu işi çözelim, dedim. Dayak olayı benim evliliği bitirme konusundaki kararlığımdan. 'Ya ben, ya o' dedim. Ve, böyle devam edemeyeceğimizi söyledim. Ayrılmak istediğimi söyledim. Yollarımızı ayrılalım, dedim. Bunu söylediğim için dayak attı. Ama ikinci eş, çok onur kırıcı. Eskiden de, eşimin sözlü şiddeti olurdu. Ama fiziksel şiddet, ayrılmak istememden oldu. Ben kararımı verdim. Geri dönmeyi düşünmüyorum. Bu sefer bardak taştı.

* MESAJ VERMEK İSTEDİM: Böyle bir şeyi hak etmedim. 35 yıl boyunca desteğimi esirgemedim. Ben, bunları anlatmak istemezdim, ama kadınlara mesaj vermek istedim. Ben, torunlarıma bakıp oturabilirdim. Çalışmak lazım. Kadınların çalışması lazım.

Haberin tamamı için:

http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=157166
Old 24-05-2006, 20:52   #21
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Ürün, İhraç Değil MYK'den Tasfiye Edildi
Eşine fiziksel şiddet uygulayan AKP Konya milletvekili Ürün MYK'deki görevinden ayrıldı. Parti tüzüğüne göre AKP'den ihraç edilmesi gereken Ürün, AKP kadın milletvekillerinin ve kadın örgütlerinin tepkisi üzerine MYK'den istifa ettirildi. -------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
23/05/2006
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (Ankara) - Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), eşine fiziksel şiddet uyguladığı için tüzüğüne göre ihraç etmesi gerektiği Konya Milletvekili Halil Ürün'ü yalnızca Merkez Yönetim Kurulu'ndan (MYK) tasfiye etmekle yetindi.

AKP, Eşi Esma Ürün'e fiziksel şiddet uygulayan Ürün hakkında MYK, geçen hafta "Tüzükte ilgili madde olmadığı" ve olayın "aile içi" olduğu gerekçesiyle disiplin işlemleri başlatmayı gerekli görmemişti.

AKP'nin tüzüğüne aykırı

AKP MYK'nin "Tüzükte ilgili madde olmadığı" gerekçesiyle hakkında işlem yapmadığı Ürün'le ilgili kararının parti tüzüğüyle çeliştiğini bianet ortaya koymuştu.

Tüzüğünde, "İnsan hakları ihlallerini partiden kesin ihraç gerektiren bir disiplin suçu" olarak yer veren AKP'nin, kadına yönelik aile içi şiddeti insan hakları ihlali olarak ele almayan bu tutumu eleştirilmişti.

Ürün'e dolaylı cezalandırma!

AKP'li kadın milletvekilleri ile kadın örgütlerinin tepkilerinin sürmesi üzerine, AKP'nin Ürün'ü dolaylı olarak cezalandırmayı tercih ettiği ileri sürülüyor.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Akif Gülle, Ürün'den MYK üyeliğinden istifasının talep edildiğini, onun da bunu olumlu karşıladığını yazılı bir açıklamayla duyurdu.

Gülle, açıklamasında, "Ürün'le ilgili basına yansıyan durum, AKP MYK'sinde değerlendirildi. Ürün istifa ederek, MYK üyeliğinden ayrıldı" dedi.(AD)
Old 25-05-2006, 08:34   #22
Veysel

 
Varsayılan

Sayın Kayar ; Farklı bir sonuç beklemek sanırım saflık olurdu. Anlattığınız gibi, herşey danışıklı dövüş şeklinde sonuçlanmıştır. İnanıyorum ki, Ürün kendisi istifa etmemiştir. Hatırlı kişilerin araya girmesi ve kamuoyuna mal olmuş bu olaydan dolayı yine hatırlı kişilerin hatırına istifa etmiştir. İhraç nedeninin parti tüzüğünde olup olmamasının da bence pek önemi yok. Herşeyden önce olayın ahlaki boyutu vardır. Olaya konu olan insanlar topluma mal olmuş, belli bir hayran ve oy kitlesi olan insanlar. Bizim gibi sıradan değil... Sayın Gülle' ye göre demek ki 3-4 eşle birlikte yaşamanın (hadi dayağı geçtik) medeni hukuk açısından bir sakıncası yok. Belki Gülle ' de haklıdır, kendince vardır bir geçerli nedeni. Ürün' ü kendi rızası olmadan eğer ihraç etmiş olsalar dı adam demez mi ; "kardeşim bu durumda olan bir tek ben miyim? ötekilerini niye ihraç etmiyorsunuz ? ,taa Başbakanlara kadar (basından) gidip şikayette bulunanlara neden bir şey yapmıyorsunuz?" derse kim ne diyebilecek? Hiç kimse... MYK meclis aritmetiğini dikkate alarak doğru olanı yapmıştır. Bence herkes haklı.
Saygılarımla.
(o ara, uzun zamandan beri yoktunuz kendi sayfanıza hoş geldiniz)
Old 26-05-2006, 01:25   #23
Av. R. Onur ÇINAR

 
Varsayılan

selamlar;

burada yazılan yazıları ilgiyle okudum... özellikle elif ile veysel bey arasında geçen diyalog çok ilgimi çekti...

çok eşliliği islam ile bağdaştıran, fakat moderniteyle bağdaştıramayan bir görüş var,bu bağlamda islamın da moderniteyle bağdaşmadığı sonucuna varılır...

şimdi hemen karşı çıkılacaktır bu görüşü savunanlar tarafından, ama çok eşliliği islamda var diyerek kabul eden ama moderniteye sığdıramayan görüş bu yolda ilerlemektedir lütfen karşı çıkılmasın...

yenilenen medeni kanun ve ceza kanunlarında zina konusu 5 yıl öncesine göre çok farklı düzenlenmiştir...

medeni kanunda bir boşanma nedeni olarak yer alan zinadan ceza kanununda bir suç olarak bahsedilmemiştir...

yani zina artık bir suç değil ancak bir boşanma sebebidir...

boşanma ise evlilik sözleşmesinin feshedilmesi anlamına gelmektedir, sözleşmeler bk 19 ve 20 de belirtildiği üzere ahlaka veya hukuka aykırı olmadıkları sürece sadece taraf iradeleri üzerine feshedilebilir...

zina da medeni kanunda eşlerden birinin bunu yapması durumunda diğer eşe boşanabilme yetkisi veren bir olgudur...yani zina durumunda eşler isterlerse de beraber yaşayabilirler...


zina nedir peki?

bir insanın et ve kemik yapısının istekleri doğrultusunda karşı cinsiyle cinsel münasebet kurması olarak tanımlamak yeterlidir bu anlamda...

bu anlamda bahsettiğimiz zina illa ki ahlaka ve adaba aykırıdır...

bunu daha da insancıllaştıracak olursak, yani işin içine duygularımızı da katacak olursak ortaya evli bir erkeğin başka bir kadınla beraber yaşama isteği gelecektir belki de...

yani; evli bir erkeğin başka bir kadınla beraber yaşama isteği bence zinanın insancıllaştırılmasından başka bir şey değildir...

hayvanlar da birbirleriyle cinsel ilişkiye girerler ve onların da kendilerine has duyguları da vardır... bildiğim kadarıyla domuzdan başka her hayvan eşini kıskanır...(domuzun da dinimizde olan yeri malum)

yani modern devlette artık zina bir suç değil, bir boşanma nedenidir... evlilik sözleşmesini de hukuka aykırı kılmadığı ve kendi başına feshedemediği için de hukuka aykırı değildir... ahlaka aykırılığı tartışılmazdır(ancak bence evli bir erkeğin başka bir kadına bağlanması ve onunla beraber yaşaması anlamında olan zina'nın da ahlaka aykırılığı hakkında duraksamak gerekir günümüzde )

islam dini erkeklerin çok eşliliğine sıcak bakmıştır evet, ama durup bir düşünmek gerekmezmi 1400 yıl sonra hukuka aykırı sayılmayacak (iki kişi ile beraber yaşamak), suç oluşturmayacak, bir durumu 1400 yıl öncesinde bir düzene koyan sistemi nasıl olur da eskimiş diye nitelendirebiliriz...

beyler bayanlar, modern toplumda artık kadın erkek ilişkileri artık eskisi gibi bir düzen içerisinde değil... sorarım bayanlar size hanginiz bir erkeği sonuna kadar taşıyacak kadar vefalısınız(eğer böyle bir bayan varsa lütfen benle iletişim kursun hemen evlenme teklif ederim)... ya da beyler, hangimiz bir bayanı tüm hatalarını kaldıracak kadar cesur ve güçlüyüz...

bu tip ilişkiler zannedersem bizden bir önceki kuşakta bitti... boşanma oranları da zannedersem beni doğrulayacaktır...

bence evlilik kurumu bu olmalı

yanlış anlaşılmak istemiyorum, ben sadece modern toplumun aktığı yatağı belirtmek istedim...

bence de evlilik tek eşlio olmalı, ve taraflar sonuna kadar sadık kalmalı...her ama her konuda...

sanırım uzun yıllar bekar kalıcam

saygılarımla
Old 26-05-2006, 01:32   #24
Av. R. Onur ÇINAR

 
Varsayılan

eşlerin birbirlerine darp etmesi konusunda da bişi solemek istemedim...

bu konuda söylenecek söz yok bence ...

aile içi şiddet bence en ağır biçimde cezalandırılmalı
Old 02-06-2006, 09:56   #25
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

AKP Milletvekili Ürün'e 'dayak' fezlekesi
Başsavcılık, eşinin 'Beni dövdü' diye şikâyet ettiği AKP Konya Milletvekili Halil Ürün hakkında dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke düzenledi. Söz konusu suçun cezası 18 aya kadar hapis

02/06/2006 (RADİKAL - ANKARA -)
Ankara Başsavcılığı, eşine dayak attıktan sonra 'aile içi sorun' yorumu yapan AKP'nin sadece parti yönetiminden almakla yetindiği Konya Milletvekili Halil Ürün'ün peşini bırakmadı. Savcılık, Ürün hakkında 'eşini kasten yaralama' suçundan soruşturma yapılabilmesi için yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle fezleke düzenledi.
Ankara Başsavcıvekili Hikmet Önen tarafından hazırlanan fezleke, TBMM Başkanlığı'na sunulmak üzere Adalet Bakanlığı'na gönderildi. Fezlekede, 7 Mayıs 2005'te Halil Ürün'ün eşi Esma Ürün'ün, Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü Yıldızevler Karakol Amirliği'ne şikâyette bulunarak, eşinin bir başka kadınla ilişkisi olduğunu öğrenmesi üzerine aralarında münakaşa yaşandığını, bu sırada Halil Ürün'ün elindeki çantayla başına, daha sonra yumrukla sol kaşı üzerine vurduğunu belirterek şikâyetçi olduğu kaydedildi. Esma Ürün'ün 11 Mayıs'ta verdiği dilekçeyle şikâyetten vazgeçtiğine yer verilen fezlekede, ancak TCK'da 86/2-3 (a) maddelerinde düzenlenen 'kasten yaralama' suçunun şikâyet ve uzlaşma müesseseleri dışında olduğuna işaret edildi. Fezlekede, Halil Ürün hakkında 'resmi nikâhlı eşine karşı kasten yaralama' suçundan soruşturma yapılması için Anayasa'nın 83. maddesine göre dokunulmazlığının kaldırılması gerektiği belirtildi.
TCK'nın 'kasten yaralama' suçunu düzenleyen 86/2 maddesi dört aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Aynı maddenin 3. fıkrasının (a) bendine göre, eylemin 'üstsoya, altsoya, eş veya kardeşe karşı işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılıyor.
Old 01-08-2006, 10:56   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Eşini «kasten yaralamak»la suçlanan Milletvekili Halil Ürün'ün dokunulmazlığının kaldırılmasını isteyen Ankara Başsavcılığı'nın hazırladığı fezleke, TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Yeni yasama yılında, ve tarihinde ilk defa, Meclis, eşine dayak atmakla suçlanan bir milletvekilinin dokunulmazlığını tartışacak.
Old 13-05-2008, 13:02   #27
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Eski vekil Ürün'e 6 ay hapis cezası
Eski AK Parti Konya Milletvekili Halil Ürün, eşi Esma Ürün'ü “kasten yaraladığı” gerekçesiyle açılan davada 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak mahkeme, Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesine göre hükmün açıklanmasını geri bıraktı.


Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesindeki davada, tarafların son beyanlarını dinleyen Yargıç Hayrullah Özdemir, Halil Ürün'ün, “kasten yaralama” suçundan 6 ay hapis cezasına çarptırıldığını, ancak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 5728 sayılı Yasa ile değişik 231. maddesine göre, hükmün açıklanmasının ertelendiğini açıkladı.


Ceza Muhakemesi Kanununa göre, yargılama sonucunda bir sanığa verilen ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ya da adli para cezası ise mahkeme hükmün açıklanmasını geri bırakabiliyor. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade ediyor. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla sanık 5 yıl denetim süresine tabi tutuluyor.


İddianamede, eşi Esma Ürün'ü darp ettiğini gerekçesiyle, Halil Ürün hakkında Türk Ceza Kanununun 86/2-3. maddesinde düzenlenen “kasten yaralama” suçundan 6 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyordu
13 Mayıs 2008

A.A



http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8930335.asp
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Dayak Dilek Hukuk Soruları Arşivi 3 27-02-2002 16:05


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09751391 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.