Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Şirket Ortağının şirkete dava açması

Yanıt
Old 13-02-2007, 18:19   #1
Av.Ender

 
Varsayılan Şirket Ortağının şirkete dava açması

Henüz tüzelkişiliği mevcut olan şirkete karşı, şirket ortağının alacak davası açmak hakkı var mıdır?
Old 14-02-2007, 17:53   #2
Noyan Yiğit

 
Varsayılan

Sanıyorum bu bir Limited veya Anonim şirket.Araştırdım size bir kanun maddesi veya içtihat veremiyeceğim ama,benim kendi yorumum ortagın kendisi ve tüzelkişilik ayrı ve bağımsız birer hukuki kişilik olduğuna göre alacak davası da açar icra takibi de yapar diye düşünüyorum.Ortak şirkete bir borç verse bu borç ödenmemiş olsa bu parasını alamıyacak mı?
Old 15-02-2007, 12:57   #3
ocean10

 
Varsayılan Sn,Av Ender,

Şirketin bir ticaret şirketi olduğu varsayımına dayanarak sorunuzu yanıtlamaya çalışacağım.Ticaret şirketilerinin bilindiği gibi ortaklardan ayrı bir tüzel kişiliği vardır.Bu noktada,şirket malvarlığı açısından çekişmeli bir konuda,şirket ortaklarının şirkete karşı dava açma haklarının olmadığı her ne kadar ticaret kanununda belirtilmişse de,şirket ortağı doğrudan bir zarar görmüşse,münferit olarak dava açabilir.umarım aşağıda ki karar işinize yarar.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU


Esas No.
2005/1-686
Karar No.
2005/728
Tarihi
14.12.2005

1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/38/39
6762-TÜRK TİCARET KANUNU ( TTK )/321/512/540/542

LİMİTED ŞİRKET ORTAĞININ MÜNFERİT DAVA HAKKI
MÜDÜRÜN LİMİTED ŞİRKETE AİT TAŞINMAZI SATMASI
ORTAKLARDAN MAL KAÇIRMAK AMACIYLA MÜDÜRÜN ŞİRKETE AİT TAŞINMAZI MUVAZAALI BİÇİMDE SATTIĞI İDDİASIYLA TAPU İPTALİ VE TESCİL TALEBİ

ÖZET
DAVACILAR, ORTAĞI OLDUKLARI LİMİTED ŞİRKETİN ORTAĞI VE MÜDÜRÜNÜN GÖREV VE YETKİSİNİ AŞARAK ŞİRKETE AİT TEK TAŞINMAZI ORTAKLARDAN MAL KAÇIRMA AMACIYLA MUVAZAALI OLARAK DAVALIYA SATTIĞINI İDDİA EDEREK DAVALI ADINA OLAN TAPU KAYDININ İPTALİ İLE ŞİRKET ADINA TAPUYA TESCİLİNE KARAR VERİLMESİNİ TALEP ETMİŞLERDİR. SATIŞI YAPAN ŞİRKET MÜDÜRÜ DE YARGILAMA SIRASINDA DAVA KONUSU TAŞINMAZI, ORTAKLARI İLE ARASINDA OLAN SORUNLAR NEDENİYLE VE VERGİ BORCUNDAN KURTULMAK İÇİN MUVAZAALI OLARAK DAVALIYA SATTIĞINI, ANCAK DAVALININ DAHA SONRA ANLAŞMAYA UYMAYARAK TAŞINMAZI İADE ETMEDİĞİNİ BEYAN ETMİŞTİR. UYUŞMAZLIK, ŞİRKET TAŞINMAZININ ŞİRKET MÜDÜRÜ TARAFINDAN SATILMASI HALİNDE ŞİRKET ORTAKLARININ SATIŞIN İPTALİ HUSUSUNDA DAVA AÇIP AÇAMAYACAĞI NOKTASINDA TOPLANMAKTADIR. KURAL OLARAK, ŞİRKET ADINA AÇILACAK DAVAYI SADECE ŞİRKETİ TEMSİLE YETKİLİ KİŞİLER AÇABİLİR. DOSYA İÇERİSİNDE ŞİRKETE YENİ BİR MÜDÜR VEYA TEMSİLCİ ATANDIĞINA DAİR HERHANGİ BİR BİLGİ VEYA BELGE BULUNMAMAKTADIR. YANİ ŞİRKET TEMSİLCİSİ İLE İPTALİ İSTENEN İŞLEMİ YAPAN AYNI KİŞİDİR. ŞİRKET MÜDÜRÜ OLAN BU KİŞİDEN, KENDİ EYLEMİ SONUCU OLUŞAN ZARARIN GİDERİLMESİ İÇİN DAVA AÇMASI BEKLENEMEZ. ŞİRKET MÜDÜRÜ TARAFINDAN YAPILAN SATIŞ İŞLEMİ VE SONUÇLARI LİMİTED ŞİRKET ORTAKLARINI DOĞRUDAN İLGİLENDİRDİĞİNE VE ZARARA UĞRAMALARINA NEDEN OLDUĞUNA GÖRE, MÜNFERİT OLARAK DAVA AÇABİLİRLER

Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kalecik Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 15.04.2004 gün ve 2002/158 E. 2004/66 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 21.12.2004 gün ve 2004/10695 E. 14195 K. sayılı ilamı ile;
"...Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava dışı Y. Sanayii Ltd. şti. adına kayıtlı 117 parsel sayılı taşınmazın 02.09.2002 tarihli akitle davalı H'ye satış yolu ile temlik edildiği görülmektedir.
Davacılar, sözü edilen şirketin ortağı bulunduklarını, satışı gerçekleştiren şirket müdürü M'nin yetkisiz temsilci olduğunu ileri sürerek, yapılan satışın geçersizliğinden bahisle tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Satışı gerçekleştiren şirket ortağı M'nin yine dava dışı şirket ortaklar kurulunun aldığı 24.04.2002 tarihli karar ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, bu hususun ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği sabittir. Yapılan bu işlemin Türk Ticaret Kanunu'nun 540. maddesi hükümlerine uygun olarak gerçekleştirildiği açıktır. Her ne kadar davacılar şirket temsilcisi ve müdürü olan M'nin tayininin yasa hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürmüşlerse de olayda uygulama yeri bulunan Türk Ticaret Kanunu'nun 381. maddesi hükmü gereğince bu atama işleminin dayanağı olan ortaklar kurulu kararının iptali istekli bir dava açıldığı ileri sürülmüş değildir.
Satış işlemi sırasında, o tarih itibariyle şirketi temsil yetkisini taşıyan M'nin bu yetkisini belgeleyen imza sirküleri ve yetki belgesinin tapu siciline ibraz edildiği ve bu belgelerin satışa dayanak yapıldığı da açıktır.
Öte yandan, ticaret şirketlerinin ortakları dışında ayrı bir tüzel kişiliğe sahip oldukları tartışmasızdır. Çekişmeli taşınmazın davada yer almayan Ltd. şirkete ait olduğu da sabittir. Öyle ise şirket malvarlığı içerisinde bulunan çekişmeli taşınmaz bakımından hak sahibi olanın şirket olduğu düşünülmelidir. Sermaye şirketlerine ait Türk Ticaret Kanunu'nun düzenlemeleri içerisinde şirket ortaklarının şirket faaliyetlerinden dolayı yönetim kurulu yahut müdürlerin yaptıkları işlemler nedeniyle dava açma olanakları mevcut değildir.
Hal böyle olunca, davacıların çekişmeli taşınmazla ilgili tasarruf bakımından dava açma hakları bulunmadığı gözetilmeksizin, yazılı olduğu üzere davanın kabul edilmesi doğru değildir..."
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : A- DAVA KONUSU: Dava, ehliyetsizlik ve muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil istemi ile taşınmazın teferruatının satışının iptali istemine ilişkindir.
B- DAVACININ İSTEMENİN ÖZETİ: Davacılar vekili, davacıların da ortak olduğu şirketin ortağı ve müdürü olan M'nin yetkisi olmadığı halde kendisine verilen genel yetkiye dayanarak şirkete ait tek taşınmaz olan fabrikayı ve fabrikanın bütünleyici parçası veya eklentisi durumunda olan makine vs.'yi ortaklarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı H'ye sattığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile şirket adına tapuya tesciline, eklentilere ilişkin satışın iptaline karar verilmesini istemiştir.
C- DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı H. vekili, dava konusu taşınmazı bedelini vererek şirket müdürü M'den satın aldığını ve satışın yasalara uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dahili davalı M. 11.03.2004 tarihli celsede; davayı kabul ettiğini, davalı H'ye dava konusu taşınmazı ve eklentilerini muvazaalı olarak devrettiğini, ancak davalının taşınmazın daha sonra iade edileceğine dair anlaşmaya uymayıp taşınmazı devretmediğini ileri sürmüştür.
D- YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ: Yerel mahkeme, şirket müdürünün dava konusu fabrikayı satma yetkisi bulunmadığı ve satışın muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
D- TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME: Davalı vekilinin temyizi üzerine, özel daire yukarıda açıklanan nedenlerle hükmü bozmuş, mahkemece "Davanın sadece şirket tarafından açılabileceği kabul edilirse, şirketi temsil eden ve yöneten aynı zamanda bu satış işlemini yapan kişinin iptal davası açması gerekir ki, bu da hayatın olağan akışına göre kimseden beklenemeyecek bir durumdur. Yine bu kuralın kabulü halinde şirketlerle ilgili hiçbir konuda muvazaa kuralları uygulanamaz hale gelecektir ve vatandaşın hak arama özgürlüğü kısıtlanacaktır. Bu nedenle şirket ortaklarının hukuka aykırı eylemlerde bulunan şirket müdürünün işlemlerine karşı dava açma yetkileri vardır" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
E- UYUŞMAZLIK: Limited şirket ortaklarının, şirkete ait tek taşınmaz olan fabrikanın şirket müdürü tarafından satılması halinde satışın iptali için dava açıp açamayacakları noktasında toplanmıştır.
F- MADDİ OLAY: Limited şirketin müdürü ve aynı zamanda ortağı olan M., şirkete ait fabrikayı 02.09.2002 tarihli akitle davalı H'ye satmış, şirket ortaklarından olan davacılar ise yapılan bu satış işleminin muvazaa ve ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile şirket adına tescilini talep etmişlerdir.
G- GEREKÇE: Türk Ticaret Kanunu'nun 512/1. maddesine göre limited şirketler ticaret siciline tescil edilmekle hükmi şahsiyet kazanırlar. Tüzel kişilik olan şirketin idare ve temsili TTK'nun 540 ve izleyen maddelerinde düzenlenmiştir. TTK'nun 542. maddesinde ise şirket müdürlerinin haiz oldukları temsil salahiyetinin şümul ve tahdidi hakkında anonim şirketin idare meclisine dair olan 321. maddesine atıfta bulunulmuştur. Tüm bu yasal düzenlemeler karşısında şirket adına açılacak davayı sadece şirketi temsile yetkili kişilerin açabilecekleri sonucuna varılmaktadır.
Ancak somut olayda; davacı ortaklar, limited şirketin müdürü ve aynı zamanda ortağı olan M'nin görev ve yetkisini aşarak tapuda şirket adına kayıtlı 117 parsel sayılı taşınmazı ve üzerinde bulunan fabrikayı ortaklardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıya sattığı iddiasıyla tapunun iptali ile taşınmazın şirket adına tescilini istemişlerdir. Satışı yapan şirket müdürü de yargılama sırasında dava konusu taşınmazı, ortakları ile arasında olan sorunlar nedeniyle ve vergi borcundan kurtulmak için muvazaalı olarak davalıya sattığını, ancak davalının daha sonra anlaşmaya uymayarak taşınmazı iade etmediğini beyan etmiştir.
Görüldüğü üzere dava konusu satış işlemi limited şirketi tek başına temsile yetkili müdür tarafından yapılmış ve bu satış işlemi nedeniyle şirket ile birlikte ortakları da dolaylı olarak zarara uğramışlardır. Dosya içerisinde şirkete yeni bir müdür veya temsilci atandığına dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Yani şirket temsilcisi ile iptali istenen işlemi yapan aynı kişidir. Şirket müdürü olan bu kişiden, kendi eylemi sonucu oluşan zararın giderilmesi için dava açması beklenemez.
Şirket müdürü tarafından yapılan satış işlemi ve sonuçları limited şirket ortaklarını doğrudan ilgilendirdiğine ve zarara uğramalarına neden olduğuna göre, münferit olarak dava açabilirler.
O halde yerel mahkemece verilen direnme kararı bu nedenle usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, özel dairece işin esası incelenmediğinden davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya özel daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme kararı uygun bulunduğundan dosyanın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 1. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 15-02-2007, 14:55   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/7571
K. 2004/10055
T. 19.10.2004
• ŞİRKET ORTAĞININ ŞİRKETE BORÇ PARA VERMESİ ( Banka Nezdindeki Davalı Şirkete Ait Mevduat Hesabındaki Paranın Transferine Dair Talimatların Tercümelerini Sunması İçin Taraflara Süre Verilmesi Gereği )
• BANKA ARACILIĞI İLE PARA GÖNDERME ( Banka Nezdindeki Davalı Şirket Hesaplarından Davacının Türkiye'de Bulunan Banka Hesaplarına Ne Kadar Para Gönderildiği Bunların Ne Kadarının Davalı Şirket Kayıtlarına Geçirildiğinin Tespiti Gereği )
• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Banka Aracılığı İle Para Gönderme - Banka Nezdindeki Davalı Şirkete Ait Mevduat Hesabındaki Paranın Transferine Dair Talimatların Tercümelerini Sunması İçin Taraflara Süre Verilmesi Gereği )
• BANKA KAYITLARININ İNCELENMESİ ( Banka Aracılığı İle Para Gönderme - Banka Nezdindeki Davalı Şirket Hesaplarından Davacının Türkiye'de Bulunan Banka Hesaplarına Ne Kadar Para Gönderildiği Bunların Ne Kadarının Davalı Şirket Kayıtlarına Geçirildiğinin Tespiti Gereği )
2004/m. 67
1086/m. 275
ÖZET : Mahkemece, davalı tarafın savunmaları da dikkate alınarak, Fbank nezdindeki davalı şirkete ait mevduat hesabındaki paranın transferine dair talimatların tercümelerini sunması için taraflara süre verilerek, Fbank nezdindeki davalı şirket hesaplarından, davacının Türkiye'de bulunan banka hesaplarına ne kadar para gönderildiği, bunların ne kadarının davalı şirket kayıtlarına geçirildiği, bu durumda davalı şirket kayıtlarına göre davacının alacaklı olduğu miktardan ne kadarının davacının gerçek alacağı olduğunun tespiti açısından ilgili bankalardan durum araştırılarak, gerektiğinde banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak, denetime elverişli rapor alınması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 05.11.2002 tarih ve 1999/977-2002/1141 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Altun tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin 30.09.1998 tarihine kadar davalı şirketin ortağı olduğunu, ortak olduğu dönem içerisinde davacının verdiği borç nedeniyle davalı şirketten 21.575.136.935 TL. alacaklı olduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, %40'dan az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, ortaklıktan ayrılan davacı ve arkadaşlarının 01.04.1998 tarihli protokolle her türlü hak ve alacaklarını almak suretiyle şirket hisselerini devredip ayrıldıklarını, davacının müvekkili şirketten bir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini ve %40'dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.

Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulmadığı, bu defterlere göre 22.10.1998 tarihi itibariyle muavin hesabının davacı lehine 24.861.459.146 TL. alacak bakiyesi ile kapatıldığı, bu tutarın aynı tarihte ortaklıktan Erol T'nın hesabına aktarıldığı, davacının hesabına davalı şirketin yurt dışındaki hesabından yapılan para transferlerinin davalı ticari defterlerinde davacının cari hesabına bire bir olarak kaydedilmediği, davacının, TTK. hükümlerine göre uygun tutulmadığı tespit edilen bu defter ve kayıtlara göre alacak iddiasında bulunmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ortağı olduğu dönemde verdiği borç nedeniyle davalı şirketten alacaklı olduğunu ileri sürerek, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptalini istemiştir.

Yapılan inceleme sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda, davalı şirket defterlerinde 22.10.1998 tarihi itibariyle davacının davalı şirketten 24.861.459.146 TL alacaklı olduğuna dair kayıt bulunduğu belirtilmiştir. Davalı vekili ise, müvekkili şirketin İsviçre'de bulunan FB Fbank nezdindeki mevduat hesabından davalı şirkete gönderilen paraların, davacı ortak aracılığı ile gönderildiğini, bu paranın da davacı tarafından davalı şirkete borç verilmiş gibi şirket defterlerine kaydedildiğini, esasen bu durumun bilirkişi raporunda da kısmen vurgulandığını belirtmiştir. Davalı vekilinin itirazları karşısında düzenlenen ek raporda, taraflar arasında böyle bir ilişki olduğu belirtilmekle beraber, bu konudaki kayıtların yeterince incelenmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı tarafın savunmaları da dikkate alınarak, FB Fbank nezdindeki davalı şirkete ait mevduat hesabındaki paranın transferine dair talimatların tercümelerini sunması için taraflara süre verilerek, FB Fbank nezdindeki davalı şirket hesaplarından, davacının Türkiye'de bulunan banka hesaplarına ne kadar para gönderildiği, bunların ne kadarının davalı şirket kayıtlarına geçirildiği, bu durumda davalı şirket kayıtlarına göre davacının alacaklı olduğu miktardan ne kadarının davacının gerçek alacağı olduğunun tespiti açısından ilgili bankalardan durum araştırılarak, gerektiğinde banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak, denetime elverişli rapor alınması gerekirken, eksik inceleme ve yazılı gerekçeyle davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

2- Davalı vekilinin temyizine gelince; Davalı vekili, süresinde verdiği cevap dilekçesinde, davanın zamanaşımına uğradığını savunmuş, ancak mahkemece, davalı vekilinin zamanaşımı def'i konusunda olumlu, olumsuz bir karar verilmemiş olup, kararın bu nedenle de davalı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 375.000.000 TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan alınarak yek diğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 19.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
limited şirket ortağının şahsi alacaklısının yaptığı icra takibinde usul? faruksa Meslektaşların Soruları 3 27-04-2009 13:12
Vasinin Dava Açması -MK 462/8 glossator Meslektaşların Soruları 3 26-02-2007 11:40
Anonim Şirket Genel Müdürünün Şirkete zarar verici işlemleri avankara Meslektaşların Soruları 3 01-02-2007 20:39
anonim şirket yönetim kurulunun şirkete ait gayrimenkulü satması avukat fatih topçu Meslektaşların Soruları 3 18-09-2006 21:45
Kurum Avukatının Kendi Kurumu Aleyhine Dava Açması Sorunu. Emin GÜNEŞ Meslektaşların Soruları 12 21-01-2004 23:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04301000 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.