Mirasçının terekeye karşı , tereke malları ile ilgili dava açması

OLAY;
(A) şahsı 2000 yılında vefat ediyor. Geriye eşi (E) ile çocukları (B), (C), (D),(F) ve (G) mirasçı olarak kalıyor.

(C) şahsı Mahkeme tarafından tereke mirasçısı olarak atanıyor.

Çocuklardan (B)'de 2010 yılında vefat ediyor ve geriye karısı (K) ile çocukları (L), (M), (N) ve (O) kalıyor.

Mirasçılardan (F), (K), (L), (M), (N), (O) terekede bulunan otellerden ve bahçelerden elde edilen gelirlerden miras payları oranında kendilerine verilmesi için terekeye(tereke temsilcisine) karşı dava açmak istemektedirler. (Taraflar arasında mirastan dolayı husumet vardır)

Bu kişiler terekeye dahil olan mirasçılar olmalarına rağmen doğrudan doğruya terekeye(tereke temsilcisine) karşı dava açabilirler mi? Yoksa bütün mirasın taksimi mi talep edilmelidir? Davanın içeriği nasıl olmalıdır?

Bu konuda bilgi ve görgüsü olan meslektaşlarımzın yadımlarını bekliyorum.
Şimdiden teşekkürler
Saygılarımla

Tereke temsilcisi olarak şunu söyleyebilirim:

Temsilci terekeyi üçüncü kişilere karşı temsil ile görevlidir. Mirasçıların haklarını korumakla da görevli sayılsa bile asıl amaç tereke bütününü korumasıdır. Mirasçılardan birinin tereke temsilcisine dava açması çelişik bir durum olur. Açıkçası taksim istemek daha doğru bir yol olarak gözüküyor. Tereke temsilcisinin görevi zaten taksime kadar 3. kişilere karşı terekeyi temsil etmekdir.

Alıntı: Yazan Av.Magisnus1977 Tereke temsilcisi olarak şunu söyleyebilirim: Temsilci terekeyi üçüncü kişilere karşı temsil ile görevlidir. Mirasçıların haklarını korumakla da görevli sayılsa bile asıl amaç tereke bütününü korumasıdır. Mirasçılardan birinin tereke temsilcisine dava açması çelişik bir durum olur. Açıkçası taksim istemek daha doğru bir yol olarak gözüküyor. Tereke temsilcisinin görevi zaten taksime kadar 3. kişilere karşı terekeyi temsil etmekdir.

Cevabınız içiğn teşekkürler Sayın Av.Magisnus1977
Peki bu şekilde bir dava açarsak husumet yönünden nasıl bir sonuçla karşılaşabiliriz.
Saygılarımla

10.08.2003 gün ve 25195 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük madde 31: "....Verilen süreye rağmen vasi tarafından son rapor ve kesin hesaptaki eksiklikler tamamlanmaz veya birinci fıkrada yazılı süre içinde vasi raporunu vermezse ya da vesayet makamı rapora göre vasinin sorumlu olması gerektiği kanısına varırsa, son rapor ve kesin hesabın reddi konusundaki kararını vasiye tebliğ eder. Bu karar ayrıca ehliyetini kazanmış ergin kişiye veya mirasçılarına ya da yeni vasiye tazminat davası açma hakları bulunduğu da belirtilmek suretiyle tebliğ olunur. Bu tebliğde vasinin görevine son verildiği de belirtilir. Yeni vasi bu tebligat üzerine eski vasi hakkında tazminat davası açar...."