Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan ortak yere elatmanın önlenmesi davası-ecrimisil

Yanıt
Old 08-12-2022, 14:32   #1
nerminn

 
Varsayılan Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan ortak yere elatmanın önlenmesi davası-ecrimisil

Herkese merhaba. Bir sorum olacak. 42 daire bulunan bir sitenin alt katında dükkanlar mevcut. Bu dükkanlardan bazılarının maliki ise müteahhit. Müteahhit, maliki olmadığı diğer dükkanlara sitenin bağımsız bölümlerini tapular teslim edildikten sonra kiraya vermiş ve dört yıl boyunca gelir elde etmiş. Açıklayacak olursam, sitenin otoparkının büyük bir kısmı dükkan sahiplerince depo olarak, sitenin bahçesinin ve kaldırımın bir kısmı ise yine dükkan sahiplerince işgal edilmiş durumdadır. Bu halde sulh hukukta Kat
Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan ortak yere elatmanın önlenmesi davası, asliye hukukta ise ecrimisil açmayı düşünüyorum. Bu konuda öneriniz nedir? Dava dükkan sahiplerine de yöneltilmeli midir? Dava açarken nelere dikkat etmem gerekmektedir? Şimdiden teşekkür ederim
Old 08-12-2022, 16:58   #2
av.enesteper

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nerminn
Herkese merhaba. Bir sorum olacak. 42 daire bulunan bir sitenin alt katında dükkanlar mevcut. Bu dükkanlardan bazılarının maliki ise müteahhit. Müteahhit, maliki olmadığı diğer dükkanlara sitenin bağımsız bölümlerini tapular teslim edildikten sonra kiraya vermiş ve dört yıl boyunca gelir elde etmiş. Açıklayacak olursam, sitenin otoparkının büyük bir kısmı dükkan sahiplerince depo olarak, sitenin bahçesinin ve kaldırımın bir kısmı ise yine dükkan sahiplerince işgal edilmiş durumdadır. Bu halde sulh hukukta Kat
Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan ortak yere elatmanın önlenmesi davası, asliye hukukta ise ecrimisil açmayı düşünüyorum. Bu konuda öneriniz nedir? Dava dükkan sahiplerine de yöneltilmeli midir? Dava açarken nelere dikkat etmem gerekmektedir? Şimdiden teşekkür ederim

Merhabalar meslektaşım, elatmanın önlenmesi davasında sonuçta ortak kullanıma tahsis edilen bölümleri fiile kullanan kişi kiracı olduğundan husumetin kiracıya yöneltilmesinin yeterli olacağı kanısındayım.

Nitekim, aşağıda sunacağım Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararınında da (geçersiz kira sözleşmesine istinaden) kiracı olarak yer alan kişi aleyhine açılan el atmanın önlenmesi davasında kiraya veren ve kira ilişkisini onaylayan diğer malikler yönünden zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı ifade edilmiştir.

"T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas : 2017/1997
Karar : 2021/689
Tarih : 03.06.2021
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “çatıdaki baz istasyonunun kaldırılmak suretiyle eski hâle getirilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ Davacı İstemi:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin annesinin ölümü ile adına tescili yapılan Cumhuriyet Bulvarı 1382 Sokak No:4 .../İzmir adresinde bulunan tapunun... ilçesi Kültür Mahallesi 1206 ada 9 parsel sayılı taşınmazda ½ pay sahibi olduğunu, davalı ...Ş. ile Fethi Apartmanı Yönetiminin kira sözleşmesi imzalayarak apartmanın ortak yerlerinden olan çatısına baz istasyonu kurulduğunu, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK)'nun 4 ve 45. maddeleri gereğince tüm kat maliklerinin rızası alınmadan kira akdinin imzalanmış olmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm kat maliklerinin rızası alınmadan imzalanmış olan kira sözleşmesinin de hukuken geçerliliğinin bulunmadığını ileri sürerek 1206 ada 9 parselde bulunan ana taşınmazın çatısında bulunan davalıya ait GSM baz istasyonunun faaliyetinin tedbiren durdurulmasına, ana taşınmazın çatısında bulunan davalıya ait GSM baz istasyonunun maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla kaldırılarak çatının eski hâle getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkil şirketin, Fethi Apartmanının 06.03.2012 tarihli ve 2012/2 K. sayılı yönetim kurulu kararı gereği dava konusu taşınmazda GSM baz istasyonu kurulumu için 5 yıllık kira sözleşmesi imzaladığını, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği iddiaların hukuki gerekçeden yoksun olduğunu, davacının, kat maliki...’nın mirasçılarından (1/2 hisse sahibi olunduğu yazılı) olduğunu beyan ettiğini, Sabita Olalı’nın başkaca mirasçıları da bulunduğundan davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerektiğini, aktif husumet yönünden davaya itiraz ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde sadece müvekkil şirketi davalı gösterdiğini, davanın kat mülkiyetine ilişkin olması nedeniyle tüm kat maliklerine de dava açılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.02.2013 tarihli ve 2012/732 E. 2013/207 K. sayılı kararı ile; ...’nın vefatı ile mirasçıları olarak ... (Olalı) ile Alanur Olalı‘nın kaldığı, Alanur Olalı’nın davayı açan vekile vekâletname vererek davaya kendi adına katılmasını sağladığı, taraf teşkilinin sağlandığı, yapılan keşif sırasında antenin çatıda kurulu olduğu, çatıya baz istasyonu kurulması için apartman kat maliklerinin 06.03.2012 tarihli ve 2012/2 K. sayılı toplantısında kararın oybirliği ile alınmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, Cumhuriyet Bulvarı 1382 Sokak No:4 .../İzmir adresinde bulunan Fethi Apartmanın çatısında kurulu olan davalıya ait GSM baz istasyonu ile teferruatının bulunduğu yerden sökülerek kaldırılmasına, müdahalenin bu şekilde önlenmesine, bu iş için davalı şirkete karar kesinleştiğinde 30 gün süre verilmesine, davalı şirket bu süre içinde baz istasyonunu ve tefarruatını sökmediği taktirde davacıların davalıdan 4.500TL masrafı avans niteliğinde olmak üzere tahsil ederek baz istasyonunun ve teferruatının bulunduğu yerden kaldırılmasına yetki verilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 19.09.2013 tarihli ve 2013/9296 E. 2013/11829 K. sayılı kararı ile; “…Davacı vekili dava dilekçesinde, apartman çatısına kurulan baz istasyonuyla ilgili olarak el atmanın önlenmesini ve kurulan tesisin kaldırılmasını istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; Fethi Apartmanı Yönetimi ve bir kısım kat maliklerinin imzalarının bulunduğu kira sözleşmesi ile Vodafone telekomünikasyon A.Ş. arasında kira sözleşmesinin imzalandığı ve 06.03.2012 tarihli kat malikleri kurulu kararında baz istasyonu için çoğunluğun muvafakat vermesi ile kira akdi yapılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davanın belirtilen kat malikleri kurulu kararlarına olumlu oy veren ve ilgili kira sözleşmesinde imzası bulunan kat maliklerine karşı açılması gerekmektedir. Mahkemece kat malikleri kurulu kararlarında olumlu oy kullanan ve kira sözleşmesinde imzası bulunan kat malikleri davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanıp tüm deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.02.2014 tarihli ve 2013/1154 E. 2014/170 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ek olarak bağımsız bölüm ve eklentileri dışındaki yerlerin ortak yer olarak kabul edildiği, bu yerlerin kat malikleri arasında müşterek mülkiyete tabi olduğu ve müşterek mülkiyete tabi olan yerlerde Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, kat maliklerinden birisinin, sözleşmeyi imzalamadığı sürece, telekomünikasyon şirketi tarafından apartman çatısına konulan baz istasyonunun kaldırılmasını her zaman talep edebileceği, bu davada kat maliklerinin davaya dahil edilmesine gerek olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının temyizi:
Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; çatıdaki baz istasyonunun kaldırılmak suretiyle eski hâle getirilmesi istemine ilişkin eldeki davada, kat malikleri kurulu kararında olumlu oy kullanan ve kira sözleşmesinde imzası bulunan kat maliklerinin davada taraf olmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
Konunun açıklığa kavuşturulması için öncelikle ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 3. maddesinde, “Kat mülkiyeti, arsa payı ve ana gayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyettir” hükmü yer almaktadır. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere kat mülkiyeti, ortak mülkiyet esasına dayalı özel bir mülkiyet şeklidir. Bağımsız bölümler üzerinde kurulan bireysel mülkiyet hakkı, arsa payı ve ana taşınmazdaki ortak yerlere kadar uzanmaktadır. Kat mülkiyetinin her bir bağımsız bölüme özgülenen arsa payı ve ortak yerlerle bağlantısı, ona diğer ortak mülkiyet türlerinden farklı bir mülkiyet özelliği vermektedir. Kat mülkiyetinin üzerinde bireysel (bağımsız) mülkiyet hakkı kurulan bağımsız bölümün ayrılmaz iki parçası vardır. Bunlardan birincisi “arsa payı”, diğeri de ana taşınmazdaki “ortak yerler” ile bağlantısıdır. Maliki adına, bağımsız bölüme arsa payı özgülenmeden ve ona ortak yerlerden yararlanma (kullanma) hakkı tanınmadan kat mülkiyetinin varlığından söz edilemez (Germeç, M.E: Kat Mülkiyeti Hukuku, Ankara 2020, s. 77).
Aynı Kanun’un 16. maddesinde, “Kat maliklerinin ana taşınmazın bütün ortak yerlerine arsa payları oranında ve ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olacakları ve o şekilde kullanma hakları bulunduğu” belirtilmiştir. Şu durumda kat maliklerinden birinin ya da üçüncü kişinin ortak yerleri temellük etmesi veya istifadeye engel olması durumunda, ortaklardan birinin tecavüzün def'i için fiilen el atan aleyhine dava açabileceği ve husumetin fiilen el atan kişiye yöneltilmesi gerektiği açıktır.
KMK’nın 45. maddesinde “Anagayrimenkulün bir hakla kayıtlanması veya arsanın bölünmesi ve bölünen kısmın mülkiyetinin başkasına devrolunması gibi temliki tasarruflar veya anayapının dış duvarlarının, çatı veya damının reklam maksadiyle kiralanması gibi önemli yönetim işleri ancak bütün kat maliklerinin oybirliğiyle verecekleri karar üzerine yapılabilir” hükmü yer almaktadır.
Açıklanan yasal durum çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
Somut olayda, davacılar kat mülkiyetine konu olan ana taşınmazın 70/760 arsa paylı 15 numaralı bağımsız bölüm malikleridir. Bir ana yapının çatısının ortak yer niteliğinde bulunduğu ve bu gibi ortak yerlerin kiralanmasının önemli yönetim işleri olduğu hususu izahtan varestedir.
Davaya konu baz istasyonunun kurulduğu apartmanda kat maliki olan davacının, kendileri dışında kalan diğer kat maliklerinin katılımı olmaksızın, davalının ana taşınmazın ortak yerine yönelik el atmasının önlenmesi (eski hâle getirme) istemiyle dava açması hukuken mümkün olduğu gibi, kira sözleşmesinde imzası bulunan ve kat malikleri kurulu kararında olumlu oy kullanan kat maliklerinin davada taraf olarak yer alması gerekmemektedir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, kat malikleri kurulu kararına olumlu oy kullanan ve ilgili kira sözleşmesinde imzası bulunan kat maliklerinin de davada taraf olarak yer alması gerektiği, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin kira sözleşmesinde imzaları bulunan ve kat malikleri kurulu kararında olumlu oy kullanan kat maliklerinin davada taraf olmasına gerek bulunmadığına ilişkin direnme kararı yerindedir. Ne var ki davalı vekilinin diğer temyiz itirazları yönünden inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme uygun olup, davalı vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili inceleme yapılması için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna,başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi."


Ecrimisil davası yönünden ise meslektaşım, kiraya veren haksız bir şekilde kiraya vererek kazanç sağladığından ve yine kiracı olan kişilerce ortak kullanıma konu edilen bölümler haksız olarak kullanıldığından her iki tarafa da husumet yöneltilebileceğini düşünmekteyim. Konuyla ilgili karar arasam da ne yazık bulamadım.

Umarım yardımcı olmuşumdur meslektaşım, iyi çalışmalar diliyorum.
Old 09-12-2022, 11:25   #3
nerminn

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.enesteper
Merhabalar meslektaşım, elatmanın önlenmesi davasında sonuçta ortak kullanıma tahsis edilen bölümleri fiile kullanan kişi kiracı olduğundan husumetin kiracıya yöneltilmesinin yeterli olacağı kanısındayım.

Nitekim, aşağıda sunacağım Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararınında da (geçersiz kira sözleşmesine istinaden) kiracı olarak yer alan kişi aleyhine açılan el atmanın önlenmesi davasında kiraya veren ve kira ilişkisini onaylayan diğer malikler yönünden zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı ifade edilmiştir.

"T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas : 2017/1997
Karar : 2021/689
Tarih : 03.06.2021
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “çatıdaki baz istasyonunun kaldırılmak suretiyle eski hâle getirilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ Davacı İstemi:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin annesinin ölümü ile adına tescili yapılan Cumhuriyet Bulvarı 1382 Sokak No:4 .../İzmir adresinde bulunan tapunun... ilçesi Kültür Mahallesi 1206 ada 9 parsel sayılı taşınmazda ½ pay sahibi olduğunu, davalı ...Ş. ile Fethi Apartmanı Yönetiminin kira sözleşmesi imzalayarak apartmanın ortak yerlerinden olan çatısına baz istasyonu kurulduğunu, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK)'nun 4 ve 45. maddeleri gereğince tüm kat maliklerinin rızası alınmadan kira akdinin imzalanmış olmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm kat maliklerinin rızası alınmadan imzalanmış olan kira sözleşmesinin de hukuken geçerliliğinin bulunmadığını ileri sürerek 1206 ada 9 parselde bulunan ana taşınmazın çatısında bulunan davalıya ait GSM baz istasyonunun faaliyetinin tedbiren durdurulmasına, ana taşınmazın çatısında bulunan davalıya ait GSM baz istasyonunun maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla kaldırılarak çatının eski hâle getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkil şirketin, Fethi Apartmanının 06.03.2012 tarihli ve 2012/2 K. sayılı yönetim kurulu kararı gereği dava konusu taşınmazda GSM baz istasyonu kurulumu için 5 yıllık kira sözleşmesi imzaladığını, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği iddiaların hukuki gerekçeden yoksun olduğunu, davacının, kat maliki...’nın mirasçılarından (1/2 hisse sahibi olunduğu yazılı) olduğunu beyan ettiğini, Sabita Olalı’nın başkaca mirasçıları da bulunduğundan davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerektiğini, aktif husumet yönünden davaya itiraz ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde sadece müvekkil şirketi davalı gösterdiğini, davanın kat mülkiyetine ilişkin olması nedeniyle tüm kat maliklerine de dava açılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.02.2013 tarihli ve 2012/732 E. 2013/207 K. sayılı kararı ile; ...’nın vefatı ile mirasçıları olarak ... (Olalı) ile Alanur Olalı‘nın kaldığı, Alanur Olalı’nın davayı açan vekile vekâletname vererek davaya kendi adına katılmasını sağladığı, taraf teşkilinin sağlandığı, yapılan keşif sırasında antenin çatıda kurulu olduğu, çatıya baz istasyonu kurulması için apartman kat maliklerinin 06.03.2012 tarihli ve 2012/2 K. sayılı toplantısında kararın oybirliği ile alınmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, Cumhuriyet Bulvarı 1382 Sokak No:4 .../İzmir adresinde bulunan Fethi Apartmanın çatısında kurulu olan davalıya ait GSM baz istasyonu ile teferruatının bulunduğu yerden sökülerek kaldırılmasına, müdahalenin bu şekilde önlenmesine, bu iş için davalı şirkete karar kesinleştiğinde 30 gün süre verilmesine, davalı şirket bu süre içinde baz istasyonunu ve tefarruatını sökmediği taktirde davacıların davalıdan 4.500TL masrafı avans niteliğinde olmak üzere tahsil ederek baz istasyonunun ve teferruatının bulunduğu yerden kaldırılmasına yetki verilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince 19.09.2013 tarihli ve 2013/9296 E. 2013/11829 K. sayılı kararı ile; “…Davacı vekili dava dilekçesinde, apartman çatısına kurulan baz istasyonuyla ilgili olarak el atmanın önlenmesini ve kurulan tesisin kaldırılmasını istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; Fethi Apartmanı Yönetimi ve bir kısım kat maliklerinin imzalarının bulunduğu kira sözleşmesi ile Vodafone telekomünikasyon A.Ş. arasında kira sözleşmesinin imzalandığı ve 06.03.2012 tarihli kat malikleri kurulu kararında baz istasyonu için çoğunluğun muvafakat vermesi ile kira akdi yapılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davanın belirtilen kat malikleri kurulu kararlarına olumlu oy veren ve ilgili kira sözleşmesinde imzası bulunan kat maliklerine karşı açılması gerekmektedir. Mahkemece kat malikleri kurulu kararlarında olumlu oy kullanan ve kira sözleşmesinde imzası bulunan kat malikleri davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanıp tüm deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.02.2014 tarihli ve 2013/1154 E. 2014/170 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ek olarak bağımsız bölüm ve eklentileri dışındaki yerlerin ortak yer olarak kabul edildiği, bu yerlerin kat malikleri arasında müşterek mülkiyete tabi olduğu ve müşterek mülkiyete tabi olan yerlerde Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, kat maliklerinden birisinin, sözleşmeyi imzalamadığı sürece, telekomünikasyon şirketi tarafından apartman çatısına konulan baz istasyonunun kaldırılmasını her zaman talep edebileceği, bu davada kat maliklerinin davaya dahil edilmesine gerek olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının temyizi:
Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; çatıdaki baz istasyonunun kaldırılmak suretiyle eski hâle getirilmesi istemine ilişkin eldeki davada, kat malikleri kurulu kararında olumlu oy kullanan ve kira sözleşmesinde imzası bulunan kat maliklerinin davada taraf olmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
Konunun açıklığa kavuşturulması için öncelikle ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 3. maddesinde, “Kat mülkiyeti, arsa payı ve ana gayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyettir” hükmü yer almaktadır. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere kat mülkiyeti, ortak mülkiyet esasına dayalı özel bir mülkiyet şeklidir. Bağımsız bölümler üzerinde kurulan bireysel mülkiyet hakkı, arsa payı ve ana taşınmazdaki ortak yerlere kadar uzanmaktadır. Kat mülkiyetinin her bir bağımsız bölüme özgülenen arsa payı ve ortak yerlerle bağlantısı, ona diğer ortak mülkiyet türlerinden farklı bir mülkiyet özelliği vermektedir. Kat mülkiyetinin üzerinde bireysel (bağımsız) mülkiyet hakkı kurulan bağımsız bölümün ayrılmaz iki parçası vardır. Bunlardan birincisi “arsa payı”, diğeri de ana taşınmazdaki “ortak yerler” ile bağlantısıdır. Maliki adına, bağımsız bölüme arsa payı özgülenmeden ve ona ortak yerlerden yararlanma (kullanma) hakkı tanınmadan kat mülkiyetinin varlığından söz edilemez (Germeç, M.E: Kat Mülkiyeti Hukuku, Ankara 2020, s. 77).
Aynı Kanun’un 16. maddesinde, “Kat maliklerinin ana taşınmazın bütün ortak yerlerine arsa payları oranında ve ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olacakları ve o şekilde kullanma hakları bulunduğu” belirtilmiştir. Şu durumda kat maliklerinden birinin ya da üçüncü kişinin ortak yerleri temellük etmesi veya istifadeye engel olması durumunda, ortaklardan birinin tecavüzün def'i için fiilen el atan aleyhine dava açabileceği ve husumetin fiilen el atan kişiye yöneltilmesi gerektiği açıktır.
KMK’nın 45. maddesinde “Anagayrimenkulün bir hakla kayıtlanması veya arsanın bölünmesi ve bölünen kısmın mülkiyetinin başkasına devrolunması gibi temliki tasarruflar veya anayapının dış duvarlarının, çatı veya damının reklam maksadiyle kiralanması gibi önemli yönetim işleri ancak bütün kat maliklerinin oybirliğiyle verecekleri karar üzerine yapılabilir” hükmü yer almaktadır.
Açıklanan yasal durum çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
Somut olayda, davacılar kat mülkiyetine konu olan ana taşınmazın 70/760 arsa paylı 15 numaralı bağımsız bölüm malikleridir. Bir ana yapının çatısının ortak yer niteliğinde bulunduğu ve bu gibi ortak yerlerin kiralanmasının önemli yönetim işleri olduğu hususu izahtan varestedir.
Davaya konu baz istasyonunun kurulduğu apartmanda kat maliki olan davacının, kendileri dışında kalan diğer kat maliklerinin katılımı olmaksızın, davalının ana taşınmazın ortak yerine yönelik el atmasının önlenmesi (eski hâle getirme) istemiyle dava açması hukuken mümkün olduğu gibi, kira sözleşmesinde imzası bulunan ve kat malikleri kurulu kararında olumlu oy kullanan kat maliklerinin davada taraf olarak yer alması gerekmemektedir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, kat malikleri kurulu kararına olumlu oy kullanan ve ilgili kira sözleşmesinde imzası bulunan kat maliklerinin de davada taraf olarak yer alması gerektiği, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemenin kira sözleşmesinde imzaları bulunan ve kat malikleri kurulu kararında olumlu oy kullanan kat maliklerinin davada taraf olmasına gerek bulunmadığına ilişkin direnme kararı yerindedir. Ne var ki davalı vekilinin diğer temyiz itirazları yönünden inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme uygun olup, davalı vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili inceleme yapılması için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna,başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi."


Ecrimisil davası yönünden ise meslektaşım, kiraya veren haksız bir şekilde kiraya vererek kazanç sağladığından ve yine kiracı olan kişilerce ortak kullanıma konu edilen bölümler haksız olarak kullanıldığından her iki tarafa da husumet yöneltilebileceğini düşünmekteyim. Konuyla ilgili karar arasam da ne yazık bulamadım.

Umarım yardımcı olmuşumdur meslektaşım, iyi çalışmalar diliyorum.



Vakit ayırıp düşüncelerinizi ve kararları paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Faydalı bir paylaşımdı. İyi çalışmalar dilerim. Kolay gelsin
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ecrimisil ve Elatmanın Önlenmesi Davasın Av. Sıdıka Altınbilek Meslektaşların Soruları 5 19-05-2021 12:14
Eşler arası intifa hakkı - elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebi Av. Atalay Meslektaşların Soruları 0 20-11-2017 17:15
Elatmanın Önlenmesi - Ecrimisil - İşgal Edenin Farklı Kişi Olması - Dahili Dava Emin Cihan UYSAL Meslektaşların Soruları 2 07-01-2014 13:37
Elatmanın önlenmesi ve ecrimisil Salome Meslektaşların Soruları 2 23-11-2012 14:53
Ecrimisil Ve Elatmanın Önlenmesi Davası Açılsa Ret Mi Edilir? oklawa Meslektaşların Soruları 5 12-10-2012 23:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04029012 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.