Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vergİ Alindi Makbuzlari Tek BaŞina Delİl Olabİlİr Mİ

Yanıt
Old 17-08-2009, 09:38   #1
Av.Kübra YILDIZ

 
Varsayılan Vergİ Alindi Makbuzlari Tek BaŞina Delİl Olabİlİr Mİ

Değerli Meslektaşlarım.
Vergi alındı makbuzlarının tek başına delil olup olamayacağı konusunda yardımcı olursanız memnun olurum. Müvekkil bir araç satın alıyor ve daha sonra bu aracı vergi borcu olduğunu öğreniyor. Satan kişi bu borçları ödemediğinden yaklaşık 8.000,00 TL lik borcu müvekkil ödemek zorunda kalıyor. Bu ödenen miktarın tahsili için ilamsız takiple rücu talebinde bulunduk ancak borçlu itiraz edince takip durdu. Asıl sorun şimdi itirazın iptali davası açmak istiyoruz ama elimizde sadece müvekkilin vergi dairesine ödediği ve borçlunun adının yazılı olduğu makbuzlar var. Bu makbuzların bizim elimizde olması tekbaşına yeterli olur mu ? İyi çalışmalar ...
Old 17-08-2009, 09:46   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın Av.Kübra YILDIZ;
Aşağıdaki Danıştay kararına göre, usulüne uygun olmayan ve şekil şartlarını taşımayan vergi makbuzunun ispat aracı olamayacağı belirtilmiş. Sizin olayınızda mevcut vergi alındı makbuzu usulüne uygun ise kanaatimce söz konusu itirazın iptali yönünde karar verilecektir. Saygılarımla..


T.C. DANIŞTAY Üçüncü Daire Esas No: 1995/4627
Karar No : 1996/105ÖZET: Kamu alacağının tahsiline selahiyetli olmayan vergi dairesi memuruna yapılan ödeme dolayısıyla bu memur tarafından düzenlenen imzasız., mühürsüz ve eksik alındı makbuzlarının vergi borcunun ödenmiş olduğunu tevsik edemiyeceği; sözkonusu kamu alacağı için ödeme emri düzenlenebileceği hk.(Kanun yararına bozma)
İLGİLİ MEVZUAT: 6183 SK.md.40KAVRAM: Ödeme şekli, Makbuz

Kanun Yararına Temyiz Eden: Danıştay Başsavcılığı
Davacı : Ö.... G... - Adres-ELAZIĞ
Davalı: .....Vergi Dairesi Müdürlüğü-ELAZIĞ
İstemin Özeti: 1991 ve 1992 takvim yıllarına ilişkin olarak eksik ödenen kamu alacağı ile yine bu yıllar için hesaplanan gecikme zammının aslı gibi addolunarak tahsili amacıyla davacı adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 40.maddesinde, ödemenin, alacaklı tahsil dairesinin selahiyetli ve mesul memurları tarafından verilecek makbuz karşılığında yapılacağının, makbuz karşılığı yapılmayan ödemelerle, selahiyetli ve mesul memurlardan başkalarına yapılan ödemelerin amme alacağına mahsup edilemiyeceğinin, amme alacaklarının tahsilinde kullanılan makbuzların şeklinin de ilgili amme idarelerince tayin edileceğinin, aynı kanunun ödemenin ıspatı başlıklı 46.maddesinde de, amme alacağının ödendiğinin selahiyetli ve mesul memurlar tarafından verilen makbuzlar ile ıspat olunacağının hükme bağlandığı, dava dosyasının incelenmesinden, vergi alındılarının mükellefçe ibraz edilen 1. nüshaları ile vergi dairesinden getirtilen 2.ve3.nüsha asıllarının karşılaştırmalı olarak incelenmesinden “mükellef” yazılı 1.nüsha ile “muhasebe” yazılı 2.nüshaların aynı rakamları ihtiva etmesine rağmen “dipkoçan” yazılı veznede kalan 3.nüshanın diğer nüshalardan farklı ve daha düşük rakamları ihtiva ettiği, vergi alındı makbuzlarının nüshalarında, düzenlenen memurun imzası, kontrol eden servis şefinin imzası, mühür “tahsil edilmiştir” kaşesi, veznedarın imzası gibi şekil şartlarının hepsinin olmadığının görüldüğü, öte yandan, ara kararına davalı idarece gönderilen cevabi yazıda da, davaya konu makbuzları düzenleyen memura bu konuda yetki ve sorumluluk verilmediği, yetkili memur da olmadığının bildirildiği, bu durumda yetkili memurlarca düzenlenmeyen ve tahsil edilmeyen vergi alındı makbuzlarına göre vergi borcunun ödenmiş sayılamıyacağı, bu durumda vergi alındı makbuzlarının 1.ve2.nüshaları ile 3.nüshaları üzerindeki rakamlar arasındaki fark kadar amme alacağının ödenmesine ilişkin olarak düzenlenen ödeme emrinde kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Elazığ Vergi Mahkemesinin 30.9.1993 gün ve E:1993/114, K:1993/237 sayılı kararına karşı davacı taraından yapılan itirazı kabul ederek ödeme emrini iptal eden Malatya Bölge İdare Mahkemesinin 14.12.1993 gün ve E:1993/480, K:1993/301 sayılı kararının; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 46.maddesinde, amme alacağının ödendiğinin, selahiyetli ve mesul memurlar tarafından verilen makbuzlar ile tahsil daireleri, bankara veya postaneler tarafından vergi cüzdanlarına yazılarak, imzalanıp mühürlenen tahsile ait kayıtlarla ispat olunabileceği, aynı Kanunun 40.maddesinde de, ödemenin alacaklı tahsil dairesinin selahiyetli ve mesul memurları tarafından verilecek makbuz karşılığı yapılacağı, makbuz karşılığı yapılmayan ödemelerle, selahiyetli ve mesul memurlardan başkalarına yapılan ödemelerin amme alacağına mahsup edilemiyeceği, amme alacaklarının tahsilinde kullanılan makbuzların şeklininde ilgili amme idarelerince tayin olancağının hükme bağlandığı, davacı tarafından delil olarak ibraz edilen üç adet makbuzdan ikisinde veznedarın, vergi memurunun ve şefin imzaları ile mühür ve alındı kaşesinin bulunmadığı, 20.1.1992 tarihli olan üçüncüsünde ise yanlızca veznedar imzası, mühür ve alındı kaşesinin olduğu, bu makbuzların mükellefte kalan ve muhasebeye gönderilen ilk iki nüshaları ile veznede kalan üçüncü nüshalarının farklı meblağları içerdiği, makbuzu düzenleyen memurun makbuz düzenleme konusunda selahiyetli ve mesul memur olmadığı, diğer bir anlatımla da, söz konusu makbuzların selahiyetli ve mesul olmayan görevli tarafından, idari metinlerde belirlenen şekil kurallarına aykırı olarak düzenlendiği, öte yandan, 20.1.1992, 20.4.1992 ve 20.5.1992 tarihinde olmak üzere, üç ayrı tarihte aynı memur tarafından, aynı vergi mükellefi için aynı şekil noksanlıklarını ve farklılıklarını içeren alındı makbuzlarının düzenlendiği, Vergi Dairesince de makbuzları düzenleyen memura bu konuda yetki ve sorumluluk verilmediğini bildirildiği, Bölge İdare Mahkemesince söz konusu memurun 7.4.1993 günlü fezlekedeki ifadesine dayanılarak karar verilmesinde isabet görülmediği, bu durum karşısında, kamu alacağını tahsile yetkili ve sorumlu olmayan vergi dairesi memuruna yapılan ödeme dolayısıyla bu memur tarafından düzenlenen imzasız ve mühürsüz makbuzların hukuken geçerli kabul edilmelerine olanak bulunmadığı, bu makbuzların, söz konusu memur tarafından veznede düzenlenmiş olmasının da bu hukuki sonucu değiştirmiyeceği, bu nedenle açıklanan hukuki duruma uygun olarak davacı adına tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararını bozan Malatya Bölge İdari Mahkemesi kararının yürürlükteki mevzuata aykırı bulunduğu ileri sürülerek Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozulması isteminden ibarettir. TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Malatya İdare Mahkemesince verilen 14.12.1993 gün ve E:1993/480, K:1993/301 sayılı kararın, Danıştay Başsavcısı tarafından Kanun yararına temyiz edilerek bozulmasının istenmesi üzerine Tetkik Hakimi Sefer Yıldırım’ın açıklamaları dinlendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Uyuşmazlık; yetkili olmayan memur tarafından alt ve üst nüshaları farklı olarak düzünlenen ve şekil şartlarına da uygun bulunmayan vergi dairesi makbuzlarına göre davacı adına eksik ödenen miktar için ödeme emri düzenlenip düzenlenemiyeceği hususuna ilişkin bulunmaktadır.
6183 sayılı Amme alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun 40. Maddesinde, ödemenin alacaklı tahsil dairesinin selahiyetli ve mesul memurları tarafından verilecek makbuz karşılığında yapılacağı, makbuz karşılığı yapılmayan ödemelerle selahiyetli ve mesul memurlardan başkalarına yapılan ödemelerin amme alacağına mahsup edilemiyeceği, amme alacaklarının tahsilinde kullanılan makbuzların şeklinin de ilgil amme idarelerince tayin edileceği, aynı Kanunun ödemenin ıspatı başlıklı 46.maddesinde de; amme alacağının ödendiğinin selahiyetli ve mesul memurlar tarafından verilen makbuzlar ile ispat olunacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıda açıklanan yasa maddeleri uyarınca ödeme yapıldığının kabu edilebilmesi için alacaklı tahsil dairesinin selahiyetli ve mesul memurları tarafından verileck makbuz karşılığında ödeme yapılmış olması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, ödeme emrinin dayanağını teşkil eden alındılarının mükellefçe ibraz edilen 1.nüshalır ile vergi dairesinden getirtilen 2.ve3.nüshalarının incelenmesinden, “mükellef” yazılı 1.nüsha ile “muhasebe” yazılı 2.nüshanın aynı rakmaları ihtiva etmesine rağmen “dipkocan” yazılı veznede kalan 3.nüshanın diğer nüshalardan farklı ve daha düşük rakamları ihtiva edecek şekilde düzenlendiği, davacı tarafından ödemenin ıspatıyla ilgili olarak ibraz edilen üç adet makbuzdan ikisinde veznedarın, vergi memurunun ve şefin imzaları ile mühür ve tahsil edilmiştir kaşesinin bulunmadığı, 20.1.1992 tarihli ve mükellef yazılı olan nüshada ise, yalnızca veznedar imzası, mühür ve tahsil edilmiştir kaşesinin bulunduğu görülmüş, öte yandan mahkemenin ara kararına davalı idarece gönderilen 28.9.1993 gün ve 7578 sayılı cevabı yazıda, makbuzlarda tahrifatı yapan memura herhangi bir yetki ve sorumluluk verilmediği gibi, mükellef memur da olmadığ bildirilmiştir.
Kamu alacağının tahsiline selahiyetli olmayan vergi dairesi memuruna yapılan ödeme dolayısıyla bu memur tarafından düzenlenen imzasız, mühürsüz ve eksik makbuzların hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, eksik ödenen fark kadar amme alacağı için davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde Kanuna aykırılık bulunmadığından, Vergi Mahkemesi kararının bozulması yolundaki Malatya Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle Danıştay Başsavcısı tarafından yapılan temyiz isteminin kabulü ile Malatya Bölge İdare Mahkemesinin 14.12.1993 gün ve E:1993/480, K:1993/301 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51.maddesi uyarınca Kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve Resmi Gazete’de yayımlanmasına 18.1.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 17-08-2009, 09:53   #3
Av.Kübra YILDIZ

 
Varsayılan

Engin Bey tereddütüm makbuzda doğal olarak borçlunun adı yazıyor olması idi ödeyen kişiye ilişkin hiç bir not düşülmemiş. Ayrıca Hızınız için tebrik ederim.
Old 17-08-2009, 10:00   #4
Av. Mehmet Toprak

 
Varsayılan

Bence ödemelerin borçlu tarafından yapılmaması nedeni ile sizin tarafınızdan yapılmak zorunda kaldığınıza dair tanık dinletip bu makbuzları da ödemenin yapıldığını gösteren belge aslı olarak sunabilirsiniz.
Old 17-08-2009, 10:10   #5
Av.Kübra YILDIZ

 
Varsayılan

Teşekkür ederim Mehmet Bey. Tanığı icra mahkemelerinde hakimler bildiğiniz üzere pek kabul etmiyorlar. O halde genel yetkili mahkemelerde mi itirazın iptali davası açılmalıdır.
Old 17-08-2009, 10:26   #6
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın Av.Kübra YILDIZ;

Görevli ve yetkili mahkemede itirazın iptali davası açmanız gerekmekte ancak tanık deliline başvurmanız halinde mahkemenin tanığı nazarı itibare alacağını sanmıyorum. Sonuçta, müvekkilinize verilen alındı makbuzu usulüne uygun ise mahkeme itirazın iptaline karar vercektir kanaatindeyim. Kolay gelsin.
Old 17-08-2009, 10:44   #7
Av. Mehmet Toprak

 
Varsayılan

Bence de itirazın iptali davası açmanız gerekir. Bunun yanında sizin iddianız satıcının tekeffül sorumluluğunu yerine getirmediğinden sizin tarafınızdan yerine getirilmek zorunda kalınan ödemelerin rücuen tahsili olduğu için tanık dinletmeniz mümkündür diye düşünüyorum. Ödenen tutarı ise zaten yazılı belge ile ispatlayabiliyorsunuz.
Old 17-08-2009, 12:50   #8
Av.Olcay Pehlivanlıoğlu

 
Varsayılan

Sayın Yıldız;

Borçlunun adının yazılı olduğu ödeme makbuzlarının, davayı ispat etme noktasında tek başına yeterli olamayacağı aşikar.Salt ödeme makbuzlarına bakacak olursak, vergi borçlarını borçlunun ödemiş olduğunu söylememiz gerekir.Dolayısıyla sizin ödeme makbuzlarından yola çıkarak başka delillere dayanmanız gerekir.Tanık dinletme hususuna gelince. Olayımızda, borçlu lehine olan ödeme makbuzları var. Yazılı belgelere karşı tanık deliline başvurulamaz.Bu nedenle Mahkemenin tanık deliline itibar edeceğini sanmıyorum.

Kanaatimce, icra takibinden sarfınazar ederek borçlu aleyhine sebepsiz zenginleşme davası açmanız - zamanaşımı problemi yoksa- halinde eliniz delil yönünden daha çeşitlenir.

Saygılar
Old 17-08-2009, 17:55   #9
Av.Kübra YILDIZ

 
Varsayılan

Teşekkür ederim Olcay bey teşekkür ederim iyi çalışmalar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İnanÇli İŞlem- Yazili Delİl - Yazili Delİl BaŞlangici Av.Selim HARTAVİ Meslektaşların Soruları 5 10-10-2012 09:28
Savcilik SuÇ Duyurusu DİlekÇesİnİn Bİr BÖlÜmÜ Hukuk Davasinda Delİl Olabİlİr Mİ? hukukihayat Meslektaşların Soruları 4 02-04-2008 08:10
İnsan Haklari, İŞÇİ Haklari Derken Epey Yol Alindi.. Pekİ Onlarin Haklari... hulyalcin Site Lokali 2 10-01-2008 20:46
Muvazaa Sebebİyle AÇilan İptal Davasinda Akrabalik İlİŞkİsİ Tek BaŞina Yeterlİ Mİdİr? ismiaydin Meslektaşların Soruları 5 20-11-2007 15:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05364609 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.