Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vekaletnamesİz Savunma GerekÇesİyle İdarİ Para Cezasi

Yanıt
Old 18-03-2008, 18:56   #1
ismailduygulu

 
Varsayılan Vekaletnamesİz Savunma GerekÇesİyle İdarİ Para Cezasi

Şimdi benim sorum şu:
Bonoya dayalı şahsi bir alacak nedeniyle gerçekleştirilen icrai işlem safahatinde, avukat sıfatım nedeniyle üyesi bulunduğum baroya hakkımda bir şikayet yapılmıştır.
Şikayete bağlı olarak, barolar yönetim kurulu üyelerinden birisini raportör üye olarak görevlendirirler ve şikayetli avukata bir yazı yazılarak, konu hakkında gerekli bilgilendirmeyi yapması istenilir.

Baro tarafından gönderilen yazıya karşı -şikayetli avukatın yurt dışında olduğu bir aşamada-, birlikte aynı ofiste- ssk'lı olarak çalışan avukat vekil aracılığı ile -kendisine önceden verilmiş vekaletname uyarınca-, vekaletnamesini de eklemek suretiyle, gerekli süre (10 gün) içinde bilgilendirme yazısı verilmiştir.

Baro Yönetim Kurulu tarafından raportör olarak görevlendirilmiş bulunan Baro yönetim kurulu üyesi avukat arkadaşımız -bu arkadaşımızın özel kastından, vs. durumlarından bahsetmeyeceğim- "savunma her ne kadar süresinde verilmiş ve ekinde vekalet olduğu yazılı olsa da, savunma ekinde vekaletname bulunmadığı, bulunsa dahi, birlikte aynı ofiste, üstelik de ssk'lı olarak çalışan iki avukatın birbirine vekalet vermesinin mümkün olmadığı, verse dahi geçerli olmayacağı ve bu nedenle savunmanın süresinde verilmemiş sayılarak, idari para cezası verilmesi gerektiği; savunmasında belirttiği hususların ise doğru olduğu ve meslek kurallarını ihlal edici herhangi bir durum bulunmadığından, disiplin kuruluna sevkinin gerekmediği" görüşü ile baro yönetim kuruluna raporunu vermesi ile baro yönetim kurulunda konu görüşülürken, disiplin kuruluna sevkin gerekmediği oy birliği ile idari para cezası verilmesi konusunda ise başkan ile bir üyenin muhalefetine rağmen, -"TBB'ne itiraz yolu açık olarak", denilmek suretiyle- tarafıma idari para cezası verildi.

Süresinde, Baro yönetim kurulu kararında yazılı olduğu üzere TBB'ne, Avukatlık Yasası uyarınca da Disiplin Kurulu'na sunulmak üzere ikili bir şekilde aleyhime verilen idari para cezasına itiraz ettim.
TBB, "Vekalet ilişkisinin BK. hükümleri uyarınca şekle dahi tabi olmadığı ve birlikte çalışan avukatların birbirlerine vekalet veremeyeceklerine dair herhangi bir yasal engel bulunmadığı, kaldı ki, bilgilendirmenin ekinde vekaletname yok ise dahi HUMK. m. 67 hükümleri dahilinde, avukata süre tanınması gerekirken, bunun dahi tanınmadığı, ancak baro yönetim kurullarının verdiği idari para cezalarına karşı, disiplin kurullarına başvurulması gerektiğinden, itirazın bu yönden reddine" dair -benim lehime açıklamalarıyla donatarak- karar vermiştir.

Bu arada, hakkımızda şikayette bulunan kişi, baronun kararını da dilekçesine eklemek suretiyle, görülmekte olan itirazın iptali davasında, "davacının vekili aracılığı ile aleyhime açtığı davası, vekaleti geçersiz olması nedeniyle, açılmamış sayılmasına" şeklinde bir talepte bulunmuş ve mahkeme de, "Aynı büroda çalışan avukatların, karşılıklı olarak, aynı işte vekaletname alamayacağı, değilse, birbirlerine vekaletname vermesinde herhangi bir yasal engel bulunmadığı, bu nedenle Baro yönetim kurulunun kararının mahkememizi bağlamayacağının tespitine" demek suretiyle, davalının istemini -benim lehime bir görüşle- reddetmiştir.

Dosya -başvurumuzdaki ikili başvuru nedeniyle- disiplin kuruluna gelmiş ve disiplin kurulu ise hiç bir gerekçe ortaya koymadan, itirazımızı reddetmiş ve baro yönetim kurulunun görüşü doğrultusunda karar vermiştir.
Bütün yasal yollar tükenmiş olduğu için, detaylı bir araştırma yaparak, vekalet eksikliği gerekçesi ile aleyhime verilen idari para cezasının yanlışlığından bahsederek ve Danıştay'ın içtihadi kararları doğrultusunda, -baronun kararı idari bir işlem olduğundan-idare hukuka açıkça aykırı bulunan kararını her zaman geri alabileceği için, idari para cezasının geri alınması istemiyle şu başvuruyu yaptık:

-----------------
ANTALYA BAROSU SAYIN BAŞKANLIĞI’NA,

ÖZÜ :ANTALYA BAROSU YÖNETİM KURULU’NUN 25.07.2007 tarih, 2007/25 NOLU DOSYADAN, 43/23 NOLU, “… ancak şikayetli avukatın savunma vermemesi nedeniyle 145,34 YTL. idari para cezası verilmesine” DAİR KARARIN GERİ ALINMASI İSTEĞİMDİR.

AÇIKLAMA :
1-Baro Yönetim Kurulu Süreci:
-Ekli- bono ile şahsıma bizzat borçlu bulunan Mehmet GÖKMEN’den olan senetli alacağım nedeniyle;
Vekilim .. aracılığı ile yürüttüğüm Antalya .. İcra Müdürlüğü’nün ... E. sayılı icra takibi sonrasında;

A)Savcılık şikayeti:
Antalya Cumhuriyet Savcılığı’na, -ekli- 27.07.2006 tarihli dilekçesi ile yapmış olduğu şikayeti nedeniyle, Savcılık tarafından ... nolu soruşturma dosyasından yürütülen tahkikat aşamasında;
-Ekli- 31.07.2006 tarihli “Ayırma” kararı ile hakkımdaki şikayet, avukat olduğum gerekçesi ile ayrılmış ve fakat Adalet Bakanlığı’nın –ekli- 19.01.2007 tarihli olur ile “1136 Sayılı Avukatlık Kanunu uyarınca işlem yapılmasına yer olmadığı, genel hükümler uyarınca gereğinin takdir ve ifası için evrakın Antalya Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmesine” karar verilmiş olup, 31.01.2007 tarihli yazıları ile “gereği için” Cumhuriyet Savcılığı’na yazılmış ve oradan da sayın başkanlığınıza, “resen” bildirim yapılmıştır.
B)Baro Soruşturması:
Bunun üzerine hakkımda alınan karar uyarınca, soruşturma açılmasına ve bu konu ile ilgili olarak soruşturma yapmak üzere Yönetim Kurulu üyesi Av. ...’nun görevlendirilmesine karar verilmiş ve 14.02.2007 tarihli yazı ile 10 gün içinde bilgi vermem istenilmiş, bu yazı tarafıma 15.03.2007 tarihinde tebliğ olunmuş, 20.03.2007 havale tarihli, 19.03.2007 tarihli –ekli- bilgilendirme, -ekli- vekaletnamem uyarınca vekilim olan Av. ... imzalı dilekçe ile gerekli bilgilendirme, SÜRESİNDE yapılmıştır.
Vekilim ... tarafından yapılan bilgilendirme dilekçesinin ekinde vekaletname de sunulmuştur. Ancak her nedense bu vekaletnamenin olmadığından bahis edilmektedir. Oysa dilekçe havalesini yapan görevli kim ise, havale sırasında dilekçe eklerini kontrol ederek havale etmektedir. Aynı zamanda dilekçeyi kabul eden ve alan Baro çalışanı da dilekçeyi ekleri ile birlikte almakta ve bunu kontrol etmektedir. Bir dilekçenin ekinde ekleri olmadan alınmış olsa dahi, bundan bu görevlinin sorumlu olması gerekir ve dilekçeleri ekleri ile birlikte sunulup sunulmadığını, görevlinin denetlemesi gerekir.
Kaldı ki, bir dilekçenin ekinde olduğu ileri sürülen ve fakat –bir şekilde- olmayan vekaletnamenin her zaman için istenilmesi ve bu eksikliğin giderilmesi de mümkündür. Baro bünyesinde yapılan işlemlerde Avukatlık Yasası’nda olmayan hallerde, ceza yargılamasında CMK., diğer hallerde ise HUMK. hükümleri uygulanır. HUMK. m. 67’de vekaletnamenin nasıl sunulacağı açıkça belirtilmektedir. Buna göre, bilgilendirme dilekçesini sunan vekil avukat ...’den herhangi bir şekilde, eksikliği gidermesi istenilmemiştir.
YK. Üyesi ... hazırlamış olduğu raporunda;
a)“1136 Sayılı Avukatlık Yasasına ve TBB Meslek Kurallarına herhangi bir aykırılık bulunmadığı ve bu nedenle disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına” dair rapor sunmuş ve bu görüş de sayın Yönetim Kurulu tarafından oybirliği ile kabul edilmiştir.
b)Ancak aynı raporunda raportör olan YK. Üyesi Av. ..., “Süresinde sunulan bilgilendirme dilekçesinin ekinde vekaletname olduğundan bahsedilmekte ise de, ekinde vekaletname bulunmadığı, bulunsa dahi, aynı ofiste birlikte çalışan avukatların birbirlerine vekaletname veremeyeceği ve verse dahi böyle bir vekaletnamenin geçersiz olacağı, bu nedenle, vekil eliyle sunulan bilgilendirme dilekçesinin geçersiz sayılmasına ve süresinde verilmemiş sayılmasına” dair görüşü tamamen hukuk dışıdır.
Fakat Baro Yönetim Kurulu, raportör üye Av. ...’nun hukuk dışı görüşüne uyarak, kendi içinde çelişkili bir şekilde, yani hem dilekçemizdeki savunmalarımızı geçerli saymışlar ve Avukatlık Yasası ile meslek kurallarına herhangi bir aykırılık bulunmadığına karar vermişler ve diğer yandan ise süresinde verilen bilgilendirme dilekçesini geçersiz saymak suretiyle 145,34 YTL. idari para cezası ile cezalandırılmama karar vermiştir.
Yönetim Kurulu kararında “SAVUNMA” başlığı altında, bir yandan süresinde savunma vermediğimiz ve fakat diğer yandan ise savunmalarımız tekrar edilmekle, -kendi içinde çelişkiye düşülerek- hukuka, yasaya aykırı bir şekilde;
“Baro, hakkında soruşturma açılan yakınılana 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 137. ve 64/3. maddeleri gereği savunma vermesi için ihtarda bulunularak tebligat çıkarıldığını, yakınılan, çıkarılan tebligatı 15.03.2007 tarihinde aldığını, her ne kadar sayısı olmayan yani evrak kayda girmeyen sadece 20.03.2007 tarihli Baromuz Başkanı tarafından 20.03.2007 tarihli havalesi bulunan 19.03.2007 tarihli vekili Av. ...’in savunma dilekçesi süresinde gibi gözükse de Av. ...’in dilekçe ekinde yakınılanı temsile ilişkin vekaletnamesi bulunmadığını, bu nedenle savunma verilmemiş sayılması gerektiğini, yasaya uygun ihtar içerikli tebligatı usulüne uygun tebellüğ eden hakkında soruşturma açılan yakınılan süresinde vekili sıfatıyla savunmasını vermiş gibi gözükse de vekilin vekillik sıfatı ve vekaletnamesi olmadığından savunmasını vermemiş gibi işlem yapılması gerektiğini, yakınılana 1136 Sayılı Yasanın 137. ve 64/3. maddelerine aykırı davrandığından para cezası verilmesi gerektiğini, yakınılanın vekili sıfatıyla usulüne uygun olmayan savunma dilekçesinde kısaca; aleyhlerinde yapılan suç duyurusunu kabul etmediklerini, ortada suç olmayıp hukuki bir ihtilaf konusu olduğunu, yakınılanın yakınana nakit borç verdiğini, karşılığında senet aldığını, 09.05.2001 keşide 09.05.2003 vadeli ve 12.000-DM bedelli keşide edilen bononun vadesinde ödenmemesi nedeniyle bononun tahsili amacıyla Antalya ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile ilamsız-adi takip başlatıldığını, bononun yakınan tarafından imzalanarak verildiğini, Cumhuriyet Savcılığınca tahkikatın ... hazırlık numarasıyla devam ettiğini, senet alacağının avukatlıkla ilgisinin olmadığını şahsi alacak borç ilişkisinden kaynaklandığını, disiplin kovuşturması açılmaması gerektiğini, usulüne uygun olmayan savunmada bulunulduğu belirtilmiştir.”
“İNCELEME” başlığı altında da;
“Baro tarafından hakkında soruşturma açılan yakınılana 1136 sayılı Avukatlık Yasasının 137. ve 64/3. maddeleri gereği savunma vermesi için ihtarda bulunularak tebligat çıkarıldığını, yakınılan, çıkarılan tebligatın 15.03.2007 tarihinde aldığını, her ne kadar sayısı olmayan yani evrak kayda girmeyen sadece 20.03.2007 tarihli Baromuz Başkanı tarafından 20.03.2007 tarihli havalesi bulunan 19.03.2007 tarihli verili Av. ...’in savunma dilekçesi süresinde gibi gözükse de Av. Zeynep Karipçin’in dilekçe ekinde yakınılanı temsile ilişkin vekaletnamesi bulunmadığını, Av. ...’in yakınılanın aynı ofisi paylaştığı, avukat olsa da yakınılanın vekaletini ibraz etmediğini, zaten sigortalı çalıştığından dolayı yanında çalıştığı yakınılanın da dahil hiçbir kimsenin bağımsız vekaletnamesini alması söz konusu olmadığını, sonuç itibariyle savunma dilekçesinde ekli vekaletnameden bahsedilse de ekte vekaletname bulunmadığını, bu yüzden savunma verilmemiş sayılması gerektiğini, yakınılanın para cezasıyla cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir.” denilmiş ve bu gerekçeye aykırı bir şekilde, savunmalarımızdan alıntı yapılarak, -her iki gerekçe arasında açık çelişki nedeniyle, birinin diğerini yok edecek sonuç doğuracak şekilde ve nihayetinde gerekçesiz olarak- hukuka, yasaya aykırı bir şekilde karar verilmiştir.
2-Hukuk Mahkemesi Süreci:
Şikayetçi Baro Yönetim Kurulu’nun kararını da dilekçesine eklemek suretiyle, Antalya ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ... E. sayılı dosyasından yürümekte olan “itirazın iptali” dosyasından, “… dosyamda bulunan davacı vekili Av. ...’in avukatlık vekaletnamesinin ilişikte sunulan Antalya Barosu’nun Yönetim Kurulu kararı doğrultusunda incelenerek avukatlığının dava için geçerli olup olmadığının incelenmesini” talep etmiş ve bu talep karşısında mahkeme, 11.02.2008 günlü ara kararında, şu tespitte bulunmuştur:
“Avukat ...’in aynı ofiste de bulunsa ...’nun vekaletini almasında mevzuata aykırı bir durum bulunmadığı, vekalet alma yasağının birlikte çalışılan avukatın taraf vekili olduğu davada, karşı taraf için vekalet alma yasağı olduğu, baro yönetim kurulu kararı gerekçesinin mahkememiz yönünden bağlayıcı olmadığının tespitine”
Anlaşılacağı üzere Baro Yönetim Kurulu tarafından verilen “açık hataya dayalı karar”, mahkeme tarafından yanlış bulunmuş ve dikkate alınmamıştır. Mahkeme doğru bir karar vermiştir.
3-Türkiye Barolar Birliği (TBB) Süreci:
Yönetim Kurulu, kararının son kısmında Av. Yasası m. 64/3 hükmüne aykırı olarak –Disiplin Kurulu’na denilmesi gerekirken-, “itirazı Türkiye Barolar Birliği nezdinde kabil olmak üzere, .. şikayetli avukatın savunma vermemesi nedeniyle 145,34 YTL idari para cezası verilmesine, Av. ... ve Av. ...’ün para cezası yönünden karşı oyları ile 25.07.2007 tarihli toplantıda toplantıya katılanların -oy-çokluğuyla karar verildi.” denilmiş olması nedeniyle, hem TBB ve aynı zamanda Antalya Barosu Disiplin Kurulu nezdinde yaptığımız itirazımızda;
TBB, şu tespitlerde bulunarak, yasaya uygun bir şekilde ve doğru olarak esas itirazın Disiplin Kurulu nezdinde yapılması gerektiğine işaret etmiştir;
“Diğer taraftan, şikayetli vekili olarak 19.03.2007 günlü savunma dilekçesi veren Av. ...’in, bu dilekçe ekinde vekaletnamesi bulunmadığı belirtilmiş ise de, Borçlar Yasası’nın 386. maddesi ve devamında düzenlenen ‘vekalet akti’ iki kişi arasında düzenlenmiş bir akit olup, herhangi bir şekle bağlı değildir.
HUMY’nın 67. maddesinde de, vekaletnamenin ibrazı için süre verilebileceği belirtilmektedir.
O nedenle, 19.03.2007 günlü savunma dilekçesi ekinde vekaletname ibraz edilmediği görüldüğünden, vekilden vekaletnamesini ibraz etmesi talep edilebilirdi. Bu yapılmamıştır.
Şikayetli, para cezasına yapmış olduğu itiraz dilekçesine Antalya 11. Noterliğince düzenlenmiş 28.12.2006 gün ve 33408 y.nolu vekaletnameyi eklemiş olup, bu vekaletname ile şikayetlinin Av. ...’i vekil tayin etmiş olduğu görüldüğünden, bu konunun araştırılmasına gerek görülmemiştir.” denilmek suretiyle tespitler yapmış ve
“…1136 Sayılı Avukatlık Yasası’nın 64/3. maddesi gereğince baro yönetim kurullarının verdiği para cezalarına karşı itiraz, süresi içerisinde baro disiplin kuruluna yapılabileceğinden, şikayetlinin bu konuya ilişkin itirazının da reddine” karar vermiştir.
TBB doğru bir karar vermiştir. Çünkü bizim TBB’ne itiraz etmemizin nedeni nedir? Antalya Barosu Yönetim Kurulu kararında, “itirazı Türkiye Barolar Birliği nezdinde kabil olmak üzere..” karar vermiş olduğu içindir. Ancak biz Baro Yönetim Kurulu’nun bu kararının yanlışlığını bildiğimiz için, itirazımızı alternatifli yaptık ve hem TBB’ne ve hem de Av. Yasası m. 64/3. fıkra uyarınca Antalya Barosu Disiplin Kurulu’na diye itiraz ettik.
4-Antalya Barosu Disiplin Kurulu Süreci:
TBB ile hukuk mahkemesi tarafından yukarıdaki şekilde tespitler yapılmış olmasına rağmen, arkasından, süresinde Disiplin Kurulu’na yaptığımız itirazıma dair, Antalya Barosu Disiplin Kurulu hiçbir gerekçe göstermeksizin, sadece, “Şikayetli Av. ...’nun Av. K.’nun 64/2. maddesinde belirtilen şekilde savunmada bulunmadığı anlaşıldığından hakkında verilen 145,34 YTL. idari para cezasına yaptığı itirazının reddine katılanların oybirliği ile kesin olarak karar verildi.” demek suretiyle, yanlış şekilde tesis edilen kararın kesinleşmesine neden olmuştur.
TBB ile Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin açık tespitlerine rağmen Antalya Barosu Disiplin Kurulu yanlış ve gerekçeden uzak, hukuka aykırı bir karar vermiştir. Çünkü, Anayasa m. 141/3 hükmü uyarınca, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.”
Disiplin Kurulu yargılamasında, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu m. 146 ve 158/1 hükmü uyarınca “gösterilen delilleri, soruşturma ve duruşmadan edinecekleri kanıya göre serbestçe takdir ederler” ancak Avukatlık Kanunu’nda olmayan hususlarda, Anayasa ile 5271 Sayılı CMK hükümleri uygulanır ve buna göre, Anayasa m. 141/3, CMK. m.34/1. fıkra ile m. 230 uyarınca Disiplin Kurulu kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir.
Disiplin Kurulu bu temel gerekçeye aykırı olarak, hiçbir somut, objektif hukuki gerekçe ortaya koymamış ve TBB ile Antalya ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararında yaptığı tespite, Anayasa m.141/3, CMK. m.34/1, 230, HUMK. m. 67 ile BK. 386 vd. hükümlerine açıkça aykırı, yanlış bir karar vermiştir.
5-Son Durum:
Avukatlık Yasası m. 64/3-son cümle uyarınca, Baro Yönetim Kurulu tarafından verilen idari para cezasına karşı Disiplin Kurulu’na yapılan itiraz hakkında verilen karar kesin olup, başkaca herhangi bir yasa yolu bulunmamaktadır. Disiplin Kurulu’nun yanlış kararı ile de, yasal süreç sona ermiştir.
Bu durum ise -Anayasa m.12, 13, 10/4., 15/2. fıkraya aykırı olarak- benim, diğer meslektaşlarımla aramda eşitsizlik yaratmış ve açıkça hukuka aykırı bir karar kesinleşmiş bulunmaktadır. Kendi meslek örgütüm, benim haklarımı savunmak yerine, bana karşı bir kararın altına imza atmış ve aynı zamanda hak arama özgürlüğü hakkım da kısıtlanmıştır.
6-Ne Yapılabilir?
Antalya Barosu ile Disiplin Kurulu’nun bu kararları örnek ve fakat yanlış bir karar olarak kalacaktır.
Bu yanlışlığın düzeltilebilmesi, geri alınabilmesi mümkündür.
Bunun için, neticede yanlışlığı konusunda ikna olunur ise, bir idari kurum olarak Baro Yönetim Kurulu’nun, “açık hata ile tesis ettiği bu kararının geri alınması” mümkündür ve gerekmektedir.
Avukatların meslek örgütü olan ve aynı zamanda bir hukuk örgütü olan Antalya Barosu’nun açık hata ile tesis ettiği bu karar, şahsıma maddi ve manevi yönden zarar vermiş bulunmaktadır.
Bu nedenle, Antalya Barosu Yönetim Kurulu tarafından, başlangıçta, Disiplin Kurulu tarafından da sonuç olarak verilmiş bulunan hukuka ve yasaya aykırı kararın ortadan kaldırılabilmesi için tek yöntem, aynı zamanda idari bir mercii sıfatını taşıyan Baro Yönetim Kurulu, vermiş bulunduğu idari para cezasını, yeniden ele alarak, kaldırabilir. Çünkü idare , kendi verdiği kararını, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 22.12.1973 tarih ve 1968/8 E. ve 1973/14 K. sayılı kararına göre, her zaman kaldırma yetkisine sahip bulunmaktadır. Yerleşik idari yargı kararları bu yönde olduğu gibi, yasal mevzuatımızda da engel bir kayıt yoktur.
7-Netice ve Talep:
Açıklanan bu ve resen gözetilecek sair nedenler karşısında; “açık hata ile tesis edilen” hukuka ve yasaya açıkça aykırı bulunan kararın;
Şahsımın mağduriyeti ile yasaya açık aykırılığı tartışılmayacak bu kararın emsal teşkil etmesini önlemek bakımından,
-Anayasa m. 40/1. fıkra hükmü ile Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 22.12.1973 tarih ve 1968/8 E. ve 1973/14 K. sayılı kararı da gözetilerek-
Sayın kurulunuzca verilmiş bulunan 145,34 YTL. idari para cezasının kaldırılmasına karar verilmesini ve gereğini saygılarımla talep ederim. ...
TALEPÇİ
Av. ...
---------------------
şeklinde yaptığımız başvurumuza, -haricen öğrendiğimize göre- bir üyenin muhalefet şerhi ile reddine karar verilmiş, bulunmaktadır.
Şimdi bu noktada, sizce ne yapmak gerekir?
Benim aklıma gelen 3 konu var:
1.si baro yönetim kurulu ile disiplin kurulu üyelerini -muhalefet şerhi koyanlar hariç-, görevlerini kötüye kullandıkları gerekçesi ile savcılık şikayeti yapmak,
2.si Adalet Bakanlığı'na ve TBB'ne bu konuda bir başvuru yapmak,
3. sü anılan kişiler aleyhine, maddi ve manevi tazminat davası açmak.
Sizlerin görüşü nedir?
Selam ve saygılarımla. Kolay gelsin.
Old 01-04-2008, 19:44   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Şimdi bu noktada, sizce ne yapmak gerekir?

Önerdiğiniz 3 fikri de yapmanızı önerebilirim...

Alıntı:
-bu arkadaşımızın özel kastından, vs. durumlarından bahsetmeyeceğim-


Şimdi siz o arkadaşın kastını da ispat edemezsiniz ki...

Alıntı:
Sizlerin görüşü nedir?

Yasanın vermiş olduğu yetki ile yasanın gücünü arkasına alarak, yasal olarak hakkınızda aslında yasal bir karar verilmiş; failleri yasal diktatörler...

Burada kimseyi suçlamıyorum, anlattığınız kadarıyla, ideal yasayı bulma sürecinde, kanun koyucu farkında olmadan yasal diktatörleri yaratabileceğinden bahsediyorum...

Bunlara karşı yapabileceğiniz şeylerin ne derece etkili olabileceği aslında sizinde malumunuz ancak idaeller bir adımla başlamadı mı?

Saygılar...
Old 09-04-2008, 13:06   #3
ismailduygulu

 
Varsayılan

Teşekkür ediyorum. Şimdilik idare mahkemesine, idari dava açarak, idari bir kurum olan baronun bu yanlış kararının iptaline uğraşıyoruz.
Meslektaşlarına sahip çıkacak, avukatların meslek sorunlarına özel ilgi gösterecek baro yönetimleri yaratmak amacıyla, şimdiden genel kurul süreçlerinin değerlendirilmesi dileğim ile.
Selamlar.
av. ismail
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Adlİ Para Cezasi-sİcİl. seyitsonmez Meslektaşların Soruları 1 19-02-2008 16:00
Ssk Prİm Borcu Ve İdarİ Para Cezasi Tahsİlİ- GÖrevlİ Mahkeme AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 4 28-01-2008 00:03
Adlİ Para Cezasi(Çok Önemlİ) ANTEPLİ Meslektaşların Soruları 3 30-07-2007 09:13
KÖy Muhtari Para Cezasi Verebilir Mi? aeyesilkaya Meslektaşların Soruları 2 06-09-2006 23:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04084396 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.