Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

acill muvazaa

Yanıt
Old 10-04-2008, 00:41   #1
law in law

 
Varsayılan acill muvazaa

Değerli Meslektaşlarım, Muris muvazasında sık rastlanmayan bir durumda bilgi paylaşımına ihityacım var.
Kök muris baba (eşiyle birlikte oturduğu evin bulunduğu arsayı)tapuda yaptığı resmi senetle oğluna satmış,baba öldükten sonra kızının kendi miras payı bakımından açtığı tapu iptal (muvaza) davası lehine sonuçlanmıştır. Anne dava açmadığından annenin payı erkek çocuk üzerinde kalmıştır. Son duruma göre 2/3 erkek çocukta, 1/3 kız çocukta
Anne öldükten sonra kızı bu kez de ilk davada dava edilemeyen anne payı için (2/3 ün içindeki 1/3 anne payı için ) annesinin sağlığında açmadığı davayı kızı açabilir mi?
hak düşürücü süre var mı? kötüniyet vs
Bu konuda içtihadı birleştirme varmış.bulamadım.
Teşekkür eder saygılarımı sunarım...
Old 10-04-2008, 10:11   #2
av.cemile

 
Varsayılan

Kız annesinden dolayı kendisine isabet edecek payı isteyebilir muvazaa nedeni ile. Yoksa annesi adına dava açamaz.Annesinin de muvazaaya dahil olarak dava açıp payın tescil ettirmediğini, işlemin muvazaalı olduğunun sabit olduğunu, annesine isabet edecek paydan annenin ölümü ile kendisine düşecek payın, adına tescilini isteyebilir gibi geliyor bana.
Old 10-04-2008, 10:23   #3
law in law

 
Varsayılan

Soruya bir konuda açıklık getirmek istedim.
Anne ölmüş kızı annesinden kendisine isabet eden miras payı için ilk davada oğulda kalan anne payı için dava açmak istiyor.
teşekkkürler
Old 10-04-2008, 13:42   #4
ISTANAZ

 
Varsayılan

bence de açabilir. Muvazaada zamanaşımı yok. Annenin payı ile ilgili davada kızın kötüniyetli olduğundan bahsedilemez, zira kızın dava hakkı anne öldükten sonra doğmuştur. Önceki karar bu davanın çabuk sonuçlanması için de faydalıdır.
Old 11-04-2008, 10:37   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

(Eraslan ÖZKAYA İnançlı İşlem ve Muvazaa Davaları 2003 sh: 372 vd.da;

" ...Kök miras bırakanın yaptığı muvazaalı temlik hakkında ara miras bırakan dava açmasa dahi , ölümü ie onun mirasçılarının dava açmak haklarının bulunduğunu kabul etmek gerekir. Zira icazetle ,belirli sürenin geçmesiyle veya belirli tarihte da açılmaması ile muvazaalı sözleşme geçerli hale gelmez.Bu kuralın doğal sonucu olarak,ara miras bırakan sağlığında dava açmasa dahi dava açma hakkından vazgeçmiş sayılamayacağından onun hakkı halefiyet karalı ile mirasçısına geçer.
...Uygulamada bu görüşün aksini savunan hukukçularda bulunmaktadır. Bu ayrık görüşü getiren hukukçular , kök miras bırakanın muvazaalı temlik yaptığını ileriye sürerek daha önce açtıkları iptal ve tescil davasında taşınmazın terekeye döndürülmesisni isteme hakkı varken, böyle bir istekte bulunmayıp sadece kendi payı yönünden iptal ve tescil davası açmak suretiyle dava ve talep haklarını sınırladıklarını, ayrıca sağlığında dava açmayan ara miras bırakandan kalan pay hakkında dava açamayacaklarını kabul etmektedirler " demektedir.

Aşağıdaki karar da sonradan dava açılabileceğini teyit etmekdedir. Yargıtay görüşünde değişiklik olup olmadığını tespit edemedim.

Saygılarımla.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/10570

K. 1997/11956

T. 8.10.1997

• MUVAZAA ( Her Zaman İleri Sürülebilmesi ve Hükmün Makabline Şamil Olması )

• HÜKMÜN GEÇMİŞE ETKİLİ OLMASI ( Muvazaa Nedenine Dayalı Dava )

• HER ZAMAN İLERİ SÜRÜLEBİLME ( Muvazaalı İşlem İddiası )

• MURİS MUVAZAASI ( Her Zaman İleri Sürülebilmesi )

818/m.18

ÖZET : Muvazaa nedenine dayanılarak, her zaman dava açılabilir ve bu dava sonunda verilen hüküm yenilik doğurucu değil, açıklayıcı bir karar niteliğindedir. Bu nedenle geçmişe etkili ( makabline şamil ) hüküm ve sonuç doğurur.
DAVA : Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tapu iptali-tescil davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyizi üzerine dosya incelendi, duruşma pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine karar verilmekle gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacıların daha önce 85/512 Esas sayılı dava ile çekişmeli taşınmaz yönünden davalılar aleyhine açtıkları davada, tarafların ortak miras bırakanı Hüseyin'in yaptığı temliki işlemin muvazaalı olduğu kabul edilerek payları oranında iptal ve tescile karar verilmiş, o davanın açıldığı tarihte sağ olan ve dava açmayan anneleri Hayriye'nin payı davalılar üzerinde kalmıştır.
Anneleri Hayriye'nin ölümü üzerine davacılar, eldeki dava ile bu kez annelerinin davalı üzerinde kalan payı hakkında yine muris muvazaası hukuksal sebebine ve mirasçılık hakkına dayanarak payı oranında iptal ve tescil istemişlerdir.
Hemen belirtmek gerekir ki çekişmeli taşınmazın devrine ilişkin miras bırakan ile davalı arasında yapılan işlemin muvazaalı olduğu, daha önce açılıp sonuçlanan davalarla sabittir. Çözümlenmesi gereken husus, daha önce muris muvazaası nedeni ile davalı üzerindeki tapu kaydının iptal edilerek terekeye döndürülmesini isteyeceği yerde pay oranında dava açıp, pay oranında iptal ve, tescil kararı alan payı hakkında, onun ölümünden sonra yine kök murisin muvazaası nedeniyle iptal ve tescil davası açıp açamayacağının tayin ve tesbitinden ibarettir.
Bilindiği üzere, muvazaalı işlem geçersiz olup; hiçbir hüküm ve sonuç doğurmaz. Ayrıca belirli bir sürenin geçmesiyle veya tarafların olurları ( rızaları ) ile geçerli hale gelemez. Mahkemece kendiliğinden ( resen ) gözönünde tutulur. Bu itibarla muvazaa nedenine dayanılarak, her zaman dava açılabilir. Açılan dava sonunda verilen karar yenilik doğurucu değil, açıklayıcı bir karar olduğundan geçmişe etkili ( makable şamil ) hüküm ve sonuç doğurur.
Değinilen bu ilkelere göre, miras bırakanın muvazaalı temliki sonucu davalıya intikal eden çekişmeli taşınmazdaki annenin payı şeklen davalı adına kayıtlı olmasına karşın; aslında anne Hayriye'nin mal varlığı içerisindedir. Annenin sağlığında dava açmamış olması hakkından feragat anlamına gelmeyeceği gibi, muvazaalı işleme de geçerlilik sağlamaz: Ayrıca davacının önceki davada çekişmeli taşınmazın terekeye döndürülmesini istemeyip, pay oranında dava açması, daha sonra ölen annesinin payı hakkında dava açmasını engellemez. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarına göre hakkı çiğnenen tüm mirasçılar, Borçlar Kanununun 18. maddesine dayanarak pay oranında iptal ve tescil davası açabilecekleri gibi, taşınmazın terekeye döndürülmesini de isteyebilirler. Bunlardan birinin tercihi ötekine göre kişinin haklarında bir azalma veya çoğalma yaratmaz. Aksinin kabulü yukarıda açıklanan ilkelere ters düşer.
SONUÇ : Mahkemece davanın kabulü yönünde kurulan hüküm doğrudur. Davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ( ONANMASINA ) 182.000 lira bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına 8.10.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacıların önceden açtığı dava, 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde incelenmiş ve sabit görülerek kendilerini miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmiştir.
Bu kere açtıkları davada ise, davacılar, önceki dava görülürken sağ olan annesinde sonradan öldüğünü bildirmişler, ondan ( annelerinden ) gelen miras payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Gerçekten, anılan içtihadı birleştirme kararında ( ... saklı pay sahibi olsun yada olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların Borçlar Kanununun 18. maddesine dayanarak muvazaalı temlikten ötürü dava açabileceklerine... ) değinilmiş, yargısal uygulamada da iştirak halindeki mülkiyet durumunun varlığına karşın; bir veya birkaç iştirakçinin ( mirasçının ), kendisine temlik yapılan iştirakçi ya da iştirakçilerin ( mira yada mirasçıların ) aleyhine kendi miras payları oranında iptal davası açabilecekleri kuralı benimsenmiştir.
Değinilen kural benimsenmekle beraber; çoğu işlerde, icra ve talep hakkı, tereke adına kullanılmakta ve MK. nun 581. maddesi hükmü uyarınca işlem yapılarak, temliki tasarrufun tümüyle iptaline ve tapu kaydının yada kayıtlarının eski haline getirilmesine ( muris adına tesciline ) karar verilmektedir.
Somut olayda davacı, müstakbel miras haklarını da düşünerek önceden açtığı davada tereke adına istekte bulunabilecek iken, kendi miras payına hasren iptal istemiş; böylece dava ve talep hakkına miras payı ile sınırlamıştır.
O halde, önceki davadan dolayı kurulan ve hakkı, talebi bağlı kalarak belli bir oranda sağlıyan kesinleşmiş hüküm karşısında, ayni temliki işleme yönelik sonradan yeni bir davanın dinlenemiyeceği gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekir.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerden ötürü hükmün bozulması kanaatını taşıdığımızdan, sayın çoğunluğun onama kararına katılamıyoruz.

C. ÇETİNER
Üye
O. UZGÖREN
Üye

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
acill- rücu davası law in law Meslektaşların Soruları 9 28-03-2008 08:45
Kadıköy ve İstanbul Adliyesi Acill avpınar Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 0 08-01-2008 16:36
Kamulaştırmasız el atma-mirasçılar..acill mevzu hukuk Meslektaşların Soruları 6 08-08-2007 08:04
Yargıtay kararı arıyorum.Acill..! hukukcu34 Meslektaşların Soruları 6 10-05-2007 16:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05096292 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.