Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İş kazası-Husumet

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-04-2008, 18:27   #1
Av.Ali KAYA

 
Varsayılan İş kazası-Husumet

İşverenin Anonim Şirket olduğu bir işyerinde meydana gelen iş kazası nedeniyle Şirket le birlikte büyük hissedar-Genel Müdüre karşı da davayı yöneltmek konusundaki fikirlerini paylaşan arkadaşlara teşekkür ederim.
Old 09-04-2008, 09:38   #2
Sadık

 
Varsayılan

Üstad,işveren hükmi şahıs ise büyük hissedar genel müdüre dava açma şansınız olmadığı kanısındayım. Husumet ancak resmi işverene yöneltilebilir. Ancak, iş kazasından dolayı sorumlu müdürün cezai anlamda husumeti vardır.
Old 09-04-2008, 11:48   #3
ayse1728

 
Varsayılan

dava anaonim şirkete karşı açılır. onlar zaten iç ilişkide birbirlerine rücu ederler diye düşünüyorum.
Old 09-04-2008, 16:35   #4
meltem2007

 
Varsayılan

4857 sayılı İş kanunun 2. maddesinde "...İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır.." hükümleriyle işveren vekilliği kavramı düzenlenmiştir.
Sözünü ettiğiniz AŞ büyük ortağı sözkonusu şirkette aynı zamanda genel idarecisi sıfatı yani bir anlamda işyeri müdürü gibi bir görev de yapmakta ise, kaza bu kişinin sevk ve idaresinde meydana gelmişse kısacası yasal anlamda işveren vekili sayılabiliyorsa kendisine karşı hukuki sorumluluk da yöneltilebilir diye düşünüyorum.İş kazasından kaynaklann bir tazminat davamda hem ltd şirketine karşı hem de işveren vekili olarak aynı zamanda işyeri temsilcisi ve idarecisi olan büyük ortağa karşı dava açtım.Davalı taraf husumet itirazında bulunmadı.Dava halen derdest.
İşveren vekiline karşı açacağınız hukuk ve ceza davasında esas ölçüt işveren vekilinin sevk ve idare yetkisininin sınırları ile bu sınırlar kapsamında iş kazasının oluşumunda işveren vekiline kusur yüklenip yüklenemeyeceğidir.
Ayrıca sözü edilen AŞ büyük birçok yerde şubesi olan büyük bir şirketse büyük hissedarın sorumlu tutulamaz çünkü bu durumda işin sevk ve idaresini bizzat hissedarın üstlenmiş olduğundan sözedilemez.
İyi çalışmalar.
Old 09-04-2008, 18:32   #5
mustafaaladag

 
Varsayılan

Arkadaşlar bu konu halen muğlaklığını korumaktadır. Yani A.Ş yönetim kurulu üyesi/üyeleri ve/veya yönetim kurulu başkanı aleyhine iş kazasından kaynaklı tazminat davası açılıp açılamayacağı hususu tartışmalıdır. Bu hususta açık olan hususlar ise şunlar.
1-Eğer iş kazası dolayısıyla bir ölüm ve/veya yaralama olayı meydana gelmiş ve bundan dolayı sorumlular hakkında ceza davası açılmış ve ceza davası sonucunda yönetim kurulu üyesi üyeleri veya yönetim kurulu başkanı her kimse cezalandırılmış ve ceza kesinleşmişse hakkında mahkumiyet kararı verilen kişilere hukuk davasında %1 oranında dahi olsa kusur verilir ve müteselsilen sorumlu tutulur.
2-İş kazasının meydana gelmesinde kişisel kusuru olan yönetim kurulu başkanı ve/veya üyeleri tazminat davasında müteselsilen sorumlu olurlar.
3-Benim elimde Ltd.Şti'ye karşı açılmış bir davada Ltd. Müdürünün de müştereken ve mütselsilen sorumlu tutularak verilen yerel mahkeme kararının yargıtay 21. hukuk dairesinde onanmış ilamı bulunmaktadır.
Old 09-04-2008, 18:43   #6
mustafaaladag

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ E. 2005/11326 K. 2005/12243 T. 28.11.2005

DAVA : Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mesut Balcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Zararlandırıcı olaya maruz kalan sigortalı İlkalem A.Ş. işçisi olup, görevlendirilerek kullandığı diğer davalı işveren Enterkim A.Ş.'ne ait kamyon ile yurtdışında bulunduğu sırada Tuna Köprüsü yakınında bir otoparkta aracın içinde kalp krizi geçirerek iş kazası sonucu ölmüştür. Olayın iş kazası sonucu gerçekleştiğine dair hükmün kesinleştiği de uyuşmazlık konusu değildir. İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.
11.3.2003 günlü bilirkişi raporunda; Davalılardan işveren Enterkim A.Ş.'nin %60 oranında kusurlu olduğu bu kusurun %5'inin Enterkim A.Ş'nin Genel Müdürü Orhan Günsav'a ve %5'inin de aynı şirketin yönetim kurulu üyesi olan M.Ali Aydoğan'a ait olacağı, %40 kaçınılmazlık olgusunun bulunduğu belirtilmiştir.
Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve işgüvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Kusur bilirkişi raporunda işverenin ve özellikle şirket yöneticilerinin İş Kanunu ve iş mevzuatının gösterdiği biçimde kusuru saptanıp işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden yapması gereken eylemler belirlendikten sonra ayrıca kişisel kusur ve sorumluluğu açıkça ortaya konmadan kusur dağılımı yapılamaz. Bu tür bir uygulama sorumluluğun artırılmasına neden olur ve işverenin kusur durumu açıkça belirlenip ortaya konduktan sonra aynı eyleme yeni ve ilave edici bir sorumluluk yüklenmesi sonucunu doğurur. Bu gibi durumlarda, üst düzey yöneticilerin veya şirketin çalıştırdığı kişilerin, açık ve somut olarak iş mevzuatına aykırı ve kişisel kusurları ortaya konmadan sorumluluklarına gidilemez. Olayda olduğu gibi yönetim kurulu üyesi olan şirketin idaresinde görev alan kişilerin sorumluluğunun, kabulü için gerekli koşullar araştırılıp ortaya konmadan, işverene yüklenen sorumluluktan dolayı ikinci bir kusur verilerek sorumlu tutulmaları, sorumluluk kurallarına aykırı düşer. Kusur raporlarında bu durumların da gözetilmesi zorunludur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan 77.maddenin öngördüğü koşulları içermeyen, ve işgüvenliği uzmanlarınca düzenlenmeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasa'ya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 28.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 09-04-2008, 18:46   #7
mustafaaladag

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/2888

K. 2005/6335

T. 13.6.2005

• KURUM ZARARININ RÜCUAN ÖDETİLMESİ TALEBİ ( Sigortalıya Yapılan Her Bir Ödemenin Miktar Ve Ödeme Tarihleri İle Bağlanan Gelirlerin Onay Tarihleri Kurumdan Sorulup Hesap Raporundaki Ücrete İlişkin Veriler Esas Alınarak Maddi Zarar Hesabı Yaptırılması Gereği )

• YÜZDE YÜZ MESLEKTE KAZANMA GÜCÜNÜN YİTİRİLMESİ ( Bakıcı Ücretinin Belirlenmesi Gereği - Sigortalıya Yapılan Her Bir Ödemenin Miktar Ve Ödeme Tarihleri İle Bağlanan Gelirlerin Onay Tarihleri Kurumdan Sorulması Gereği )

• BAKICI ÜCRETİ ( %100 Meslekte Kazanma Gücünü Yitiren Sigortalının Bakıcı Ücretinin Belirlenmesi Gereği - Kurum Zararının Rücuan Ödetilmesi Gereği )

• MESLEKTE KAZANMA GÜCÜNÜN YÜZDE YÜZ YİTİRİLMESİ ( Bakıcı Ücretinin Belirlenmesi Gereği - Sigortalıya Yapılan Her Bir Ödemenin Miktar Ve Ödeme Tarihleri İle Bağlanan Gelirlerin Onay Tarihleri Kurumdan Sorulması Gereği

506/m.26 818/m.41, 42, 43, 44

ÖZET : Davacı kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Sigortalıya hangi tarihler arasında geçici işgöremezlik ödeneği ödendiği, hangi tarihten geçerli olmak üzere sürekli işgöremezlik geliri bağlandığı ayrıca sigortalı için yapılan tedavi ve iyileştirme giderleri de dahil olmak üzere her bir ödemenin miktar ve ödeme tarihleri ile bağlanan gelirlerin onay tarihleri Kurumdan sorulduktan sonra bilirkişi A A tarafından düzenlenip hükme dayanak yapılan 11.03.2004 günlü hesap raporundaki ücrete ilişkin veriler esas alınarak maddi zarar hesabı yaptırılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
DAVA : Davacı, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır. Hükmün, davacı ve davalılar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. Ş tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Dava; 18.05.2000 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu başkasının bakım ve yardımına muhtaç şekilde % 100 oranında meslekte kazanma güç kaybına uğrayan 1.11.1966 doğumlu sigortalı işçi A G için Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının 506 sayılı Kanunun 26. maddesi uyarınca, D Köy Tüzel kişiliği ile kaza tarihinde köy muhtar ve ihtiyar heyeti üyeleri olan A S, E K, H İ, N D ve H Ç kazanın meydana geldiği cami inşaatının kalıp işini kazalı işçi ile birlikte üstlenen kalıpçı ustası N Ü'tan rücuan ödetilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. Zararlandırıcı sigorta olayı, D Köy Tüzel Kişiliğince yaptırılmakta olan caminin bodrum kat tablası için ahşap kalıp yapılması sırasında kalıpçı ustası olarak çalışan kazalı işçinin ayağının boşluğa gelmesi sonucu yaklaşık 2,5 metre yükseklikten zemine düşüp yaralanması şeklinde meydana gelmiştir.Mahkemece kazalı işçi %40, davalı ustabaşı N ü %10 Köy Tüzel Kişiliği ile köy muhtar ve ihtiyar heyeti üyeleri olan davalılar toplam %50 oranında kusurlu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Kusur raporlarının 506 sayılı Yasanın 26, 1475 sayılı Yasanın 73, 4857 sayılı Yasanın 77 ve İşçi Sağlığı ve İş güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerektiğinden, davalıların toplam %60 olarak belirlenen kusurlarının, her davalı yönünden ayrı ayrı oranlarının belirlenmemiş olması isabetsizdir. %100 meslekte kazanma güç kaybına uğrayan sigortalının başkasının bakım ve yardımına muhtaç olması nedeniyle maddi zarara dahil bulunan bakıcı ücretinin yürürlükteki netleştirilmiş asgari ücrete göre belirlenmesinin gerekmesine, dosyadaki nüfus bilgilerine göre evli olan sigortalının bakımında, eşinin yardımından yararlanmasının Medeni Kanunun 151. maddesinde öngörülen müzaheret ( yardım ) yükümünün gereği bulunmasına, sigortalının herhalde gelirinden bakım için bir miktar pay ayırmasının zorunlu bulunmasına göre bakım için hesaplanan zarar miktarından, Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uyarınca uygun oranda indirim yapılması gerektiği gözetilerek mahkemece yapılacak iş; öncelikle davalıların toplam %60 olarak belirlenen kusurlarının her davalı yönünden ayrı ayrı oranlan belirlendikten, sigortalıya hangi tarihler arasında geçici işgöremezlik ödeneği ödendiği, hangi tarihten geçerli olmak üzere sürekli işgöremezlik geliri bağlandığı ayrıca sigortalı için yapılan tedavi ve iyileştirme giderleri de dahil olmak üzere her bir ödemenin miktar ve ödeme tarihleri ile bağlanan gelirlerin onay tarihleri Kurumdan sorulduktan sonra bilirkişi AA tarafından düzenlenip hükme dayanak yapılan 11.03.2004 günlü hesap raporundaki ücrete ilişkin veriler esas alınarak maddi zarar hesabı yaptırılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmelive hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 09-04-2008, 18:54   #8
mustafaaladag

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/5591

K. 2003/6009

T. 24.6.2003

• İŞ KAZASI SONUCU MALULİYET ( Kusur Oranlarının Tesbiti Usulü )

• KUSUR ORANLARININ TESBİTİ USULÜ ( İş Kazasında - İşverenin İş Güvenliği Kuralları Çerçevesinde Sorumluluğu )

• İŞ GÜVENLİĞİ KURALLARI ( İşverenin İş Kazasındaki Kusur Oranının Tesbiti )

1475/m.73

ÖZET : İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73. maddesinin açık buyruğudur. Kusur bilirkişi raporunda işverenin İş Kanunu ve iş mevzuatının gösterdiği biçimde kusuru saptanıp işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden yapması gereken eylemler belirlendikten sonra ayrıca kişisel kusur ve sorumluluğu açıkça ortaya konmadan kusur dağılımı yapılamaz.-
DAVA : Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B. Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, olay günü işyerinde, montajı yapılacak reklam malzemesi için gerekli elektrik tesisatının tavanda yapılması sırasında 2 metre yüksekliğindeki gezer profil iskeleye çıkarken yağmur nedeniyle ıslanan iskeleden ayağının kayması sonucu beton zemine düşmesi neticesi işkazası sonucu ölmüştür.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 73.maddesinin açık buyruğudur.
6.3.2002 günlü bilirkişi raporunda; işverenin %70, şirket yönetim kurulu üyesi Ömer A.'ın % 9, u ustabaşı Hamza B.'un % 1 ve kazalı işçinin ise % 20 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Oysa, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 73.maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve işgüvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 73.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Kusur bilirkişi raporunda işverenin İş Kanunu ve iş mevzuatının gösterdiği biçimde kusuru saptanıp işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden yapması gereken eylemler belirlendikten sonra ayrıca kişisel kusur ve sorumluluğu açıkça ortaya konmadan kusur dağılımı yapılamaz. Bu tür bir uygulama sorumluluğun artırılmasına neden olur ve işverenin kusur durumu açıkça belirlenip ortaya konduktan sonra aynı eyleme yeni ve ilave edici bir sorumluluk yüklenmesi sonucunu doğurur. Bu gibi durumlarda, işverenin çalıştırdığı kişilerin, açık ve somut olarak iş mevzuatına aykırı ve kişisel kusurları ortaya konmadan sorumluluklarına gidilemez. Olayda olduğu gibi yönetim kurulu üyesi olan şirketin idaresinde görev alan bir kişinin sorumluluğunun, kabulü için gerekli koşullar olayda gerçekleşmediği halde, işverene yüklenen sorumluluktan dolayı ikinci bir kusur verilmesi, sorumluluk kurallarına aykırı düşer. Kusur raporlarında bu durumlarında gözetilmesi zorunludur.
Öte yandan davalılardan Hamza B.'un da % 1 gibi sembolik oranda kusurlu tutulması usul ve yasa'ya aykırıdır. Mahkeme hükmüne esas alınan bilirkişi raporunda da gösterildiği gibi yalnızca ceza davasında taraf olması nedeniyle böyle bir sonuca ulaşmıştır. Oysa Ceza Mahkemesinde dava sonuçlandırılmamış ve bu alanda Hukuk Mahkemesini bağlayıcı ve kesin yargı durumunu alan bir durum oluşmamıştır. Bu durumun dahi dikkate alınmaması hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle, inandırıcı güç ve nitelikte olmayan 73. maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasa'ya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine 24.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 09-04-2008, 19:06   #9
mustafaaladag

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/7081

K. 2004/8017

T. 5.10.2004

DAVA : Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 15.500.000.000 lira manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davacı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 5.10.2004 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat Engin Güner geldi. Karşı taraf davalılar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava nitelikçe iş kazası sonucu ölüm nedeniyle hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece hüküm altına alınan tazminatın tüm davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Hükme esas alınan 12.11.2003 günlü asıl ve 26.1.2004 günlü kusur bilirkişi raporunda sigortalının ölümüyle sonuçlanan olayda işveren Emre Metal San. Tic. Ltd. Şti'nin % 60 ustabaşı Ahmet Çobanoğlunun % 10, kazalının ise % 30 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan dosya içerisinde mevcut Karadeniz Ereğlisi Asliye Ceza Mahkemesinin 2000/731 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde dava konusu olayla ilgili olarak yapılan ceza yargılaması sonunda sanıklar Ahmet Çobanoğlu ve Ahmet Büyükemirusta'nın taksirli eylemleriyle ölümü sebep olduklarından bahisle TCK'nun 455/1.maddesi gereğince mahkumiyetlerine karar verildiği ve mahkumiyet kararının kesinleştiği görülmektedir. Borçlar Kanununun 53.maddesi gereğince ceza mahkemesinin mahkumiyet kararındaki, fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağının varlığını saptayan maddi olgu konusundaki kabulü hukuk hakimini bağlar. Hal böyle olunca da ceza yargılaması da mahkum olan davalı Ahmet Büyükemirusta ya da bir miktar kusur verilmesi gerekirken kusur durumuna değerlendirmeyen raporun karara esas alınması isabetsiz olup bozma nedenidir.
Kabul ve uygulamaya göre de karara esas alınan kusur raporunda kusur verilmeyen davalı Ahmet Büyükemirusta'nın nedenleri açıklamadan tazminattan sorumlu tutulması isabetsiz olmuştur.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı ile davalılar yararına takdir edilen 375.000.000 lira duruşma Avukatlık parasının karşılıklı olarak birbirlerine yükletilmesine 5.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 09-04-2008, 19:13   #10
mustafaaladag

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2003/21-597 K. 2003/544 T. 8.10.2003

DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bornova İş Mahkemesince davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 10.12.2002 gün ve 1999/87 E- 2002/587 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar S.S.Çataloluklular Konut Yapı Kooperatifi, Rıza ve Mustafa Yılmaz vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 17.02.2003 gün ve 2003/390-984 sayılı ilamı ile; (...Mahkemece davalılar ve Kooperatif görevlileri olarak kooperatif başkanı Rıza Yılmaz ve Mustafa Yılmaz başkan ve yetkili olarak sorumluluklarına karar verilmişse de bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir. Gerçekten davanın yasal dayanağı 1475 sayılı Kanunun 73.maddesi ve tazminat hukuki temel ilkelerine göre bir iş kazasının sonucu zarara uğrayan veya desteklerini kaybeden kişiler zarara neden olan işverenin yada kusurları halinde işverenin çalıştırdığı 3.kişilere karşı zararlarını talep edebilirler.
İşverenden amaç ise sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişilerdir. Bu kişiler İş Kanununun ve işçi sağlığı ayrıca iş güvenliği mevzuat kurallarına aykırı davranmaları nedeniyle sigortalılara karşı sorumludurlar. Aynı şekilde 3.kişilerde kendilerine düşen görevleri yerine getirmemeleri ve kusurlu davranışlar nedeniyle sorumludurlar. Tüzel kişilerde temel sorumluluk işveren olarak tüzel kişiliğe aittir. Ancak tüzel kişi; görevlerini organ ve yetkili elemanlarınca kullandığından bu kişilerin açık sorumluluklarının bulunması halinde 3.kişiler olarak sorumlu tutulurlar.
Dava konusu olayda temel sorumluluk bir tüzel kişilik olan kooperatife aittir. Salt Kooperatif başkanı veya başkan yardımcısı görevini yürütmek açıkça ve teknik açıdan yasal dayanakları ortaya konmadan sorumluluk verilemez. Bu yönden mahkemenin temelde iş güvenliği mevzuatına aykırılığı saptanan ve tüzel kişiliği bulunan kooperatife kusur verilmek yerine salt kooperatif yönetiminde görev alan davalılardan Rıza ve Mustafa Yılmaz'a sorumluluk verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucu bu davalılara bir miktar kusur verildiği görülmüştür. İş Mahkemesi Hakimi Borçlar Kanunu temel ilkeleri göz önünde tutularak ceza mahkemesinin kusur raporu oranlarıyla bağlı değildir (B.K.Md.53). Ancak hukuk hakimi ceza mahkemesinin belirlediği maddi olgularla bağlıdır.
Bu durumda davalılardan Mustafa ve Rıza Yılmaz'a belirtilen nedenlerle azda olsa bir miktar kusur vermek gerekirdi (Örneğin %2 ve %3 gibi oranlarda).
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kuruması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER : Davalılar S.S.Çataloluklular Konut Yapı Kooperatifi, Mustafa Yılmaz ve Rıza Yılmaz vekilleri
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Dava, iş kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi, manevi tazminat ile ödenmeyen ücretlerin tahsili istemine ilişkindir.
Davacılar, muris Yasin Kara'nın S.S.Çataloluklular Konut Yapı Kooperatifi tarafından yaptırılan inşaatta gece bekçisi olarak çalışırken 01.10.1997 tarihinde asansör boşluğuna düşerek öldüğünü, işverenin kooperatif olduğunu, Ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporunda sanıklar Rıza Yılmaz, Mustafa Yılmaz ve Ergün İlkay'ın 2/8'er oranında kusurlu olduklarının saptandığını, işverenin ölenin 1997 yılı Ağustos ve Eylül ayları ücretlerini de ödemediğini ileri sürerek maddi, manevi tazminat ile ödenmeyen ücretlerin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davalılardan S.S.Çataloluklular Konut Yapı Kooperatifinin inşaatın sahibi ve işvereni olup, davalılardan Rıza Yılmaz'ın kooperatif başkanı olduğunu, davalılardan Mustafa Yılmaz'ın kooperatifin başkan vekili, yetkilisi ve üyesi olmadığını, davalılardan Ergün İlkay'ın inşaatın proİe mükellefi olup, fenni sorumlusu olmadığını, ölenin kusuru bulunduğunu, ücret alacağının olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin "bilirkişi raporuna göre davalıların kusurlu olduklarının belirlendiği" gerekçesiyle, maddi tazminat talebi S.S.K. gelirleri ile karşılandığından reddine, manevi tazminat ile ücret alacağının davalılardan alınmasına dair verdiği karar Ergün İlkay dışındaki davalıların temyizi üzerine yukarıda yazılı nedenlerle Özel Dairece bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 1475 sayılı Kanunun 73, 4857 sayılı İş Kanunun 77.maddesi ve tazminat hukuku temel ilkelerine göre; iş kazası sonucu zarara uğrayan yada desteklerini kaybeden kişiler zarara neden olan işverenden yada kusurları halinde işverenin çalıştırıldığı üçüncü kişilerden zararlarını talep edebilirler.
İş Kanunda işçi, işveren ve işveren vekili "bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan kişiye işçi, işçi çalıştıran tüzel veya gerçek kişiye işveren, iş yerinde işveren adına hareket eden işin ve işyerinin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı muamele ve yüklenimlerinden doğrudan doğruya işveren sorumludur. Bu kanunla işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren vekili sıfatı işçilere tanınan hak ve vecibeleri ortadan kaldırmaz" şeklinde tanımlanmıştır.
Tanımdan da anlaşıldığı üzere, işveren, sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir. Bu kişiler İş Kanunu ve işçi sağlığı, iş güvenliği mevzuat kurallarına aykırı davranmaları halinde sigortalılara karşı sorumludur. Aynı şekilde 3.kişilerde kendilerine düşen görevleri yerine getirmemeleri ve kusurlu davranışları nedeniyle sorumludurlar.
Öte yandan; işveren vekili, işveren nam ve hesabına hareket eden, yaptığı hukuki işlemlerle onu alacaklı ve borçlu kılan kimse olup, işveren vekilinin işyerinde işveren adına ve hesabına hareket edebilmesi kendisine bu hususta verilmiş bir temsil yetkisine bağlıdır.
Tüzel kişilerde temel sorumluluk işveren olarak tüzel kişiliğe aittir. Ancak tüzel kişiler görevlerini organ ve yetkili elemanlarınca yerine getirdiklerinden bu kişilerin açık sorumluluklarının bulunması halinde üçüncü kişiler olarak sorumlu tutulurlar.
Tüzel kişiler organlarının işlem ve eylemlerinden 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 48/2, 4721 sayılı Kanunun 50.maddesine göre sorumludurlar.
Kooperatifler Kanununun 59/son maddesinde ise, organ terimi kullanılmaksızın "yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur." kuralı getirilmiştir.
Yukarıda açıklananların ışığında somut olaya bakıldığında;
Hükme esas bilirkişi raporunda "Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünde belirtilen ve işyerinde alınması gerekli iş güvenliği tedbirlerini almayan işveren S.S.Çataloluklular Konut Yapı Kooperatifinin %45, işveren vekili durumunda bulunan Rıza Yılmaz'ın %10, Mustafa Yılmaz'ın %10, gerekli uyarıları yapmayan ve talimatları vermeyen inşaatın fenni sorumlusu Mimar Ergün İlkay'ın %10, ölen işçinin%25 oranında kusurlu olduğu" belirtilmiş davalılar rapora itiraz etmişlerdir.
Ne varki, mahkemece davalıların itirazı haklı görülerek, üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınmasına karar verildiği halde, masraf yatırılmadığından söz edilerek itiraz edilen önceki rapora göre hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Bu durumda mahkemece, usul hükümleri uygulanarak konuda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan kanun ve tüzüklere uygun, açıklayıcı, irdeleyeci ve itirazlara cevap veren bir kusur raporu alınması gerekirken yanlış gerekçe ile, kabul edilmeyen önceki rapora göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
İş kazası olan işyerinde tutulan yapı iş defterinde, işyeri işverenin S.S.Çataloluklular Konut Yapı Kooperatifi, Kooperatif başkanının Rıza Yılmaz, yapının fenni ve kanuni sorumlusunun Mimar Ergün İlkay olduğu belirtilmiş olup davalılardan Mustafa Yılmaz'ın kooperatif ile ilgisine ilişkin bir belirleme bulunmamaktadır.
Mahkeme, Rıza Yılmaz'ın kooperatif başkanı, Mustafa Yılmaz'ın kooperatif başkan yardımcısı olduğunu kabul ile bu davalıların kooperatiften ayrı olarak ayrıca %10'ar oranında sorumluluklarına karar vermiş ise de, dava konusu olayda temel sorumluluk bir tüzel kişilik olan işveren kooperatife aittir. Diğer davalılar ancak iş güvenliği mevzuatına uygun tedbir almamakta şahsi kusurları varsa kooperatiften ayrı olarak sorumlu tutulabilirler.
Davalılardan Rıza Yılmaz'ın kooperatif başkanı olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, iş kazasının meydana gelmesinde şahsi kusurunun olup olmadığı gereğince araştırılıp irdelenmemiştir.
Öte yandan, davalı Mustafa Yılmaz'ın kooperatif başkan yardımcısı ve yöneticisi olduğuna ilişkin bir tespit bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece kooperatif ana sözleşmesi ve kooperatif defterleri getirtilip, bu davalının sıfatının araştırılması, kendisine ayrıca işin yürütülmesi ve güvenlik önlemlerinin alınması için bir yetki verilip verilmediğinin saptanması gerekirken salt ilk tahkikatta verdiği kooperatifin yöneticisi olduğuna ilişkin beyanına dayanılarak işveren vekili olarak kabul edilmiş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Her ne kadar ceza mahkemesinde 23.12.1998 tarihli kararla kusur raporuna göre sanıklar Rıza, Mustafa ve Ergün işveren vekili olarak kabul edilerek 2/8'er oranında tecziyelerine karar verilmiş ise de, 26.10.2001 tarihli kararla suçun 23.04.1999 tarihinden önce işlenmiş ve af kapsamına girmiş olması nedeniyle 22.12.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4616 sayılı Yasanın 1.maddesinin 4.bendi uyarınca kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verildiğinden ortada tazminat davasında maddi olgu yönünden hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte bir ceza hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle davalılardan Mustafa ve Rıza Yılmaz'a ceza davasında kusur verildiğinden bu davalara az da olsa kusur verilmesi gerektiği yönündeki Özel Daire bozma gerekçesi yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan durumlar karşısında, mahkemece kooperatif ana sözleşmesi ve defterleri ve müstenidatları getirtilerek davalı Mustafa'nın kaza tarihinde kooperatifteki sıfatı araştırılmalı, işveren vekili olup olmadığı belirlenmeli, davalı Rızanın da Kooperatif başkanı olduğu gözetilip davalıların saptanacak sıfatlarına göre şahsi kusurlarının bulunup bulunmadığı bilirkişi raporuna itiraz edildiği de göz önünde tutularak konuda uzman bilirkişi kurulundan İş Kanunu, İşçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına uygun, açıklayıcı, irdeleyici ve yasal dayanaklarını gösterir şekilde rapor alınmalı, kazanılmış haklar da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar S.S.Çataloluklular Konut Yapı Kooperatifi, Mustafa Yılmaz ve Rıza Yılmaz vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 8.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
husumet AV. MUSTAFA ALİ Meslektaşların Soruları 3 25-11-2008 16:00
Trafik kazası davasımı iş kazası davasımı? Yusuf ayık Meslektaşların Soruları 12 20-11-2008 17:41
husumet av.tuğbabal Meslektaşların Soruları 1 04-03-2008 15:40
husumet Burak Demirci Meslektaşların Soruları 5 02-05-2007 06:42
trafik kazası/ husumet krizantem Meslektaşların Soruları 2 06-06-2006 17:58


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06879091 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.