Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Muris Muvazaası

Yanıt
Old 14-12-2013, 15:47   #1
Erkan Uygun

 
Varsayılan Muris Muvazaası

Görüşme yaptığım müvekkil adayının açıklamalarına göre, dedesinin yapmış olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile dedesine isabet eden, ve inşaat bittikten sonra tapuda dedesi adına tescil edilen dairelerden bir tanesi dedesi tarafından tapuda satış yapılmak suretiyle müvekkil adayına devredilmiştir.Dedenin ölümünden sonra mirasçılardan ikisi müvekkil adayına karşı muris muvazaası nedeniyle dava açmışlardır. Müvekkil adayının beyanına göre;

1-Dede dava açan mirasçılara sağlığında önemli kazandırmalar yapmıştır.

2-Dedenin hali hazır mirasından dava açan mirasçılar kanuni miras hisselerini almaktadırlar.

Bu açılardan değerlendirildiğinde davanın akıbeti ile ilgili olarak görüş, öneri ve konu ile ilgili ekleyeceğiniz kararları bekliyorum.
Old 14-12-2013, 17:05   #2
egemen48

 
Varsayılan

sizin anlattığınıza göre bu durumda dedenin yaptığı mal kaçırmak değil bir nevi mal taksimidir bu nedenle ispat halinde davanın reddi gerekir diye düşünüyorum.Ayrıca Hukuk Genel Kurulu 2010/1-295 E., 2010/333 K.sayılı kararı da sitede mevcuttur incelemeniz yararlı olacaktır.
Old 14-12-2013, 17:13   #3
Erkan Uygun

 
Varsayılan

Burada torun mirasçı değildir.Torunun babası sağdır ve o mirasçıdır.Belirtmek isterim.
Old 14-12-2013, 19:35   #4
Av.şükrü söğüt

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,sizinde bildiğiniz gibi muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davaları yargıtayın 1974 tarihli içtihadı birleştirme kararına dayanmaktadır.Bu içtihadın uygulanabilmesi için murise ait tapulu bir taşınmaz bulunmalı,muris bu taşınmazı gerçekte bağışlamak istediği halde tapuda satış doğrultusunda iradesini ortaya koymalı ve en önemlisi de bu işlemi diğer iradi veya yasal mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapmalıdır.Özetle muris mal kaçırma amacıyla hareket etmiş olmalı ve torun da murisin bu amacını bilerek işleme katılmalıdır.(Çünkü muvazaalı işlem,özü itibariyle bir haksız fiildir).Bir kimsenin kız-erkek evlat ayırımı yapması,1.veya 2. evlilikten olma çocuklarını kayırması,muris ile diğer yasal veya iradi mirasçıları arasında küslük, kırgınlık, husumet bulunması,eşi ile arasında geçimsizlik bulunması (eşinden mal kaçırması halinde)vs. gibi nedenler bulunması halinde murisin mal kaçırma kastının varlığından söz edilebilir.
Eğer muris,kendisine daha fazla yakınlık,saygı,sevgi ve ilgi gösteren veya kendisinin hastalığı ile ilgilenen, kendisinin ihtiyaçları için koşturan,kendisine bakan,özel işlerini gören vs. gibi nedenlerle torununa duyduğu sevgi ve minnetin bir ifadesi olarak müvekkiliniz olan torununa bir taşınmaz bağışlamışsa böyle bir durumda murisin mal kaçırma kastından,iradesinden söz edilemez.Özellikle murisin büyük miktarda terekesinin yasal mirasçılara kalmış,intikal etmiş olması da murisin mal kaçırma kastının bulunmadığını gösteren diğer bir yan olgudur.Sonuç olarak dava açan davacılar,bu sebeplerle veya benzer sebeplerle murisin mal kaçırma kastının bulunduğunu hiçbir şüpheye yer kalmayacak şekilde ispat etmekle yükümlüdürler.Yani taşınmazın toruna satış akdi ile devredilmiş olması tek başına ve mutlak olarak muvazaanın varlığını göstermez.Kesin olarak murisin iradesinin ortaya konulması gerekir.
Olayınızda davacı yasal mirasçıların da muristen birçok yardım gördüğünü belirtmiş iseniz de ne yerel mahkemeler ne de yargıtay(1.Hukuk Dairesi)muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescili davalarında bu savunma üzerinde durmamaktadır.
Yargıtay uygulamalarında muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescili davalarında savunma yoluyla ileri sürülen taksimin varlığından söz edilebilmesi için, murisin sağlığında yasal mirasçıların tamamına miras paylarını dikkate alarak eşit veya birbirine yakın değerde satış yoluyla olsa bile taşınmaz devri yapılmış olmalı ve murisin bu işlemleri, sağlığında mirasının bir kısmını veya tamamını yasal mirasçıları arasında taksim etme amacıyla-kastıyla yapmış olması gerekmektedir ki sizin olayınız da taşınmazı temlik alan torun yasal mirasçı konumunda değildir. Saygılarımla..Av.Şükrü Söğüt
Old 14-12-2013, 23:29   #5
ssi

 
Varsayılan

Merhaba;

Torun mirasçı olmadığından, denkleştirme yahut paylaştırmaya ilişkin def'ilerin dinlenmeyeceği kanısındayım, ayrıca mirasçıların kanuni miras hisslerini almaları, mirasbırakanın mirasa konu olacak malları, terekenin açılmasından önce kanuna uymayan şekilde temlik ettiği durumlarda zarar gören mirasçıların bu tasarrufa karşı koyma, geçersizliğinin tespitini istemelerine engel değildir.

Bu durumda, Hukuk Genel Kurulu'nun 2010/1-295 E: sayılı kararındaki gibi, bir takım istisnai durumların varlığı halinde, yahut diğer muvazaa iddiasına karşı koyma yolları ile işlemin gerçekten satış niteliğinde ivazlı olduğunun ortaya konması gerekecektir.
Old 21-11-2016, 11:59   #6
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

YARGITAY 1. Hukuk Dairesi
ESAS: 2014/4079
KARAR: 2015/3597

Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, ecrimisil isteminin reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakiminin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil ile ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, koşulları oluşmayan ecrimisil isteminin reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların mirasbırakanı İbrahim'in 2391 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 40/100 payından 25/100 payını uhdesinde bırakarak 15/100 payını 10.03.2005 tarihinde kızı olan davalıya satış suretiyle devrettiği, kalan payın halen muris adına kayıtlı olduğu, davacının temlik tarihinde murisin hukuki ehliyetinin bulunmadığını ve dava konusu devrin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı, murisin 4.5.2008 tarihinde öldüğü ve geride mirasçı olarak davacı oğlu İbrahim ile davalı kızı Nurten ve dava dışı kızı Gülsüm'ün kaldığı, Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 10.10.2012 tarihli raporu ile muris İbrahim'in akit tarihi olan 10.03.2005 tarihinde fiili ehliyetine haiz olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarihli, 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706., Borçlar Kanunun 213. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının 237.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtilmelidir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Somut olaya gelince; dosya arasına alınan sağlık raporlarına göre murisin son dönemlerinde alzheimer hastası olup bakımının davalı kızı Nurten tarafından yapıldığı, öte yandan murisin terekesinde dava konusu taşınmazdaki 25/100 payın olduğu görülmektedir.

Hemen belirtilmelidir ki; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir. (HGK.'nun 29.4.2009 gün 2009/1-130 S.K.) Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.

Yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın dava konusu 2391 ada 2 parsel sayılı taşınmazın temlikinde gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, kendisi ile ilgilenen, bakımını yapan kızı Nurten'e duyduğu minnet sonucu devri yaptığının kabulü gerekir.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 21-11-2016, 12:55   #7
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Murisin sagliginda,oglu,yani torununun babası sağ iken,torununa yaptigi temliki,'muris muvazaası'kuralları çerçevesinde degerlendirmek söz konusu olabilecek mi?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
murİs Muvazaasi Davasinda Davali Taraf Kİmlerdİr veyselaybek Meslektaşların Soruları 3 03-07-2012 14:23
Murİs Muvazaasi Sebebİyle Tapu Tescİlİne İtİraz av_mine Meslektaşların Soruları 1 22-02-2011 17:18
Murİs Muvazaasi Mi Yoksa Tasarrufun İptalİ Mİ mitras Meslektaşların Soruları 0 02-08-2010 10:15
Taraf Muvazaasi, Tapu İptalİ Ve Tescİl Talebİ GÜLYÜZ Meslektaşların Soruları 2 11-10-2007 16:49
Tasarruf ÖzgÜrlÜĞÜ-murİs Muvazaasi av. naime şahin Meslektaşların Soruları 3 01-04-2007 21:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04882503 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.