|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
Anket Sonucu: Avukata saldıran sanığı bir başka avukatın savunması bence | |||
Doğrudur | 1201 | 69,95% | |
Yanlıştır. | 516 | 30,05% | |
Oy Verenler: 1717. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 266) | |||
|
02-12-2009, 18:14 | #151 |
|
Sanik Kİm Olursa Olsun
Sanık kim olursa olsun, savunulmayı hak eder! yeter ki "sanık" olsun.
Hoşunuza gider veya gitmez, savunmasını yapmak ister veya istemezsiniz, o sizin kişisel tercihiniz. Hakkında bir suç isnadı bulunan herkesin avukat tutmaya da hakkı vardır. Aksi halde adil yargılanma hakkı (savunma hakkı, silahların eşitliği vs.) engellenmiş olur. Avukata saldıranın avukatlığını yapmak istemeyebilirsiniz? Hatta ahlaki olarak doğru bulmayabilirsiniz. Duygusal olarak "kötü" bir şey olduğunu düşünebilir siniz. Ancak bu konuda anket yapılması ve "Avukata saldıran sanığı bir başka avukatın savunması bence" "YALNIŞTIR" diyenlerin % 30'u bulması esef vericidir, meslek adına ürkütücüdür. Sonuç, savunma mesleği adına, avukat adına, ayıptır. Yargılama sonunda "saldırgan"lıkla itham edilen kişinin beraat etme ihtimali yanında, tahrik, teşebbüs, ceza indirimi vs. elbette sözkonusu olabilecektir. Hitler'in de, Bush'un da, Saddam'ın da, Hırsız'ın da, Katil'in de; avukata, hakime veya herhangi bir kişiye saldıranın savunma hakkı vardır ve elbette olmalıdır. Aksi halde, yargılama yapmaya gerek olmayacak; iddianameyi "hüküm" olarak esas almak gerekecektir. Saygılar Av. Halim YILMAZ |
07-12-2009, 00:44 | #152 |
|
Yanlıştır, denmemeli bence de. Ama bu bir tercihtir. Savunma hakkı gibi kutsal bir hakkı yok saymak hukukçulukla bağdaşmaz. Ancak bir yandan şunu da gözardı etmememiz gerekir, bizim de avukat olarak işi reddetme hakkımız bakidir. Her ikisi de haktır ve sonuna kadar savunulmalıdır. Yanlış olan aksi fikirdir, diye düşünüyorum.
|
07-12-2009, 22:46 | #153 |
|
Avukatin MeslektaŞina KarŞi İŞ Almasi
Bir avukata yapılan saldırıda, sanığı diğer bir avukatın savunmasına engel olan açık bir yasa hükmü vardır. Bu da Avukatlık Kanunu m. 38/1-f bendidir:
Madde 38. Avukat; ... f. Görmesi istenilen iş, Türkiye Barolar Birliği tarafından tespit edilen mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun değilse, teklifi reddetmek zorunluğundadır. Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar. Bu nedenle, bırakın saldırıyı, bir avukatın bir diğer avukata karşı mesleki dayanışma gereklerine aykırı olarak onun karşısında iş alınması, vekalet üstlenilmesi, herhangi bir yasal yol ya da girişimde bulunulması doğru olmadığı gibi, yasa hükmü ile işin reddi zorunluluğunu gerektirmektedir. Avukatlık ücreti alacağına karşı dahi, bir diğer avukat iş üstlenmekte ve meslektaşının yaptığı iş nedeniyle, ücrete hak kazanmadığını ileri sürebilmektedir. Üstelik de bunu çoğu zaman, kendi yaptığı iş nedeniyle doğan ücret hakkını almadan ya da alamadan yapmaktadır. Diğer yandan Avukatlık Kanunu m. 34, 134 hükümleri uyarınca, Avukatlık Meslek Kuralları m. 11, 27/2 hükmü uyarınca bir avukat, kendi meslektaşına karşı herhangi bir iş üstlenmesi ve yasal yola başvurması halinde bu durumu yazılı olarak, bağlı bulunduğu barosuna bildirmek zorundadır. Ancak bu haller, mutlaka Avukatlık Kanunu m. 38/1-f bendinin dışındaki konularda olmalıdır. Çünkü m.38/1-f bendi emredici bir hüküm olup, uyulması mutlak zorunlu hallerdendir. Ancak bu yasa hükmü gereğince gözetilmemektedir. Bu da Türkiye Barolar Birliği (TBB) ile Barolar'ın mesleki konulara olan duyarsızlıklarından kaynaklanmaktadır. Her şeyden önce mesleki dayanışmayı öne çıkarması ve gerektiğinde sendikalist mücadelenin öncüsü olması gereken Barolar, "hamasi güncel siyaset" ile daha çok ilgilenmektedirler. Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler'in uyguladığı bir iç yönetmelik maddesi uyarınca, bir meslektaşının ücret alacağı olan herhangi bir mükellefin işini, diğer meslektaşın üstlenmesi halinde doğrudan oda disiplin kurulu tarafından cezalandırılmaktaydı. Düzenleme yasa ile yapılmamış olduğu için, Danıştay kararı ile iptal olundu. Avukatlık Kanunu m. 38/1-f bendi ise bir yasa hükmüdür ve uygulanmasına sahip çıkılmalıdır. Bu uygulamaya önce avukatlar, Barolar ve TBB sahip çıkmalıdır. |
08-12-2009, 21:46 | #154 |
|
Somut olayın özelliğine bakmak gerek
Avukata saldırı, mesleki faaliyeti nedeniyle mi yoksa avukatlık kimliğini kullanmadığı özel hayatıyla ilgili bir sebepten mi gerçekleşmiş bakmak gerekir. Ama her iki halde dahi somut olayın özelliğine bakmalı. Zira ben meslek faaliyeti dışında özel hayatında çıkan bir tartışma nedeniyle bıçak çeken avukat da tanıyorum. Haciz işlemi sırasında karşı tarafı son derece rencide edecek sözler (Ben adamın karısını bile haczederim.) söyleyen avukat da tanıyorum. Dediğim şekillerde hareket eden avukatlar da bana göre mesleğin saygınlığına uygun hareket etmediği için diğer meslektaşlarına karşı saygısızlık etmiş oluyor. ve mesleki dayanışma ileri sürülerek yapılan yanlışların meşru görünmesi sağlanamaz. Tercih hakkını isteyen dilediği gibi kullanmakta serbest olmakla birlikte somut olayın özelliğine bakmak gerekir.
|
09-12-2009, 17:48 | #155 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Madde 38. Avukat;
...
Sanık:
Türkiye Barolar Birliği, tarafından tesbit edilen mesleki düzen mesleki dayanışma suçlu olduğu sanılan bir kimsenin hukuki savunmasını üstlenmeyi engeller mi? 'Mesleki dayanışmanın' sınırları nerede başlar, nerede biter? Saygılarımla |
11-12-2009, 21:43 | #156 | |||||||||||||||||||||||
|
Avukatlık Meslek Kuralları III. Meslektaşlar Arası Dayanışma ve İlişkiler 26- Hiçbir avukat, bir meslektaşının mesleki tutum ve davranışları hakkındaki düşüncelerinin kamuoyuna açıklayamaz. Bu yoldaki şikayetlerin mercii yalnız barolardır. 27- Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikteki kişisel görüş ve düşüncelerini açıkça belirtemez. 28- Bir başka baro bölgesinde ilk kez bir davaya giden avukat o yer baro başkanına nezaket ziyaretinde bulunmaya gayret eder. 29- Bir meslektaşının ölümü veya başkaca nedenlerle baro başkanınca görevlendirilen avukat kabul edilebilir bir neden göstermeksizin bu görevi reddedemez. 30- Mesleki çalışmada avukatlar arasında usule ilişkin işlemlerde ve dosya incelemelerinde dayanışma gereği sayılabilecek yardımlar ve kolaylıkları esirgemezler. Duruşmaya geç kaldığı için hakkında gıyap kararı alınan avukat hemen gelmişse, diğer taraf vekili olan avukat gıyap kararının kaldırılmasını veya düzeltilmesini istemek zorundadır. Bir başka yerdeki duruşmasına mazereti nedeniyle gidemeyen avukat, karşı taraf avukatı bir başka yerden geliyorsa mazeretini önceden meslektaşına bildirmelidir. Avukatlar arasında özeldir kaydı taşıyan yazışmalar yazanın rızası alınmadan açıklanamaz. 31- Avukat hasım tarafın ancak avukatı ile görüşebilir. (Hasmın avukatı yok ise avukatın hasımla teması zorunlu sınırlar içinde kalır. Hasım tarafla her temasından sonra avukat müvekkiline bilgi verir. 32- Avukat, dava türü ve usulü ne olursa olsun mahkemeye verdiği layiha ve önemli belgelerin birer örneğini (istenmese de) karşı taraf vekili meslektaşına verir. 33- Yanına stajyer almayı kabul eden avukat, stajyerlerin iyi yetişmesi için gerekli dikkati ve ilgiyi gösterir ve olanaklarını hazırlar. |
11-12-2009, 22:13 | #157 | |||||||||||||||||||||||
|
Bulunamaz da: Avukatlar için Kanun’la veya mesleki kurallarla kimi şüphelilerin işlerinin reddedilmesi gerektiği yolunda bir hüküm konamaz. Böyle bir hüküm konursa avukatın bağımsızlığı yok olur. Avukatlık Kanunu: Madde 1 - Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder. BAĞIMSIZLIK MÜVEKKİL İÇİNDİR: Avukatın bağımsızlığı öncelikle müvekkilin yararınadır: - Müvekkil bağımlı bir avukatın sırlarını saklayacağına güvenemez ve avukatıyla açık bir iletişim kuramaz. Avukatın sır saklaması için hiçbir makam ve kişi ile emir komuta zinciri içinde bulunmaması gerekir. Müvekkilin avukatı ile yeterli iletişim kuramaması savunmayı zayıflatır. İletişimsizlik nedeniyle yargılama sırasında ortaya çıkabilecek sürprizler avukatı sadece üzer ama müvekkile zarar verir. - Müvekkil haklarını savunacak kişinin başka birine bağımlı olması halinde o başka birine de güvenmek durumunda kalır. Halbuki avukata güvenmek yeterli olmalıdır - Müvekkil avukatının kendisini serbestçe savunmasına güvenmek zorundadır. Savunma hakkını kullanması avukatının bağımsızlığına bağlıdır. Örneğin bir baro belli suçların şüphelilerinin işlerinin reddedilmesi gerektiği yolunda bir karar alamaz. Avukat barosundan dahi bağımsızdır. Bağımsızlık avukatın ilişkilerine göre isim alır: - devlete karşı bağımsızlık (yürütmeye, yargıya karşı bağımsızlık) - müvekkiline karşı bağımsızlık - baroya karşı bağımsızlık - topluma karşı bağımsızlık Uluslararası Barolar Birliğinin 1990 yılında koyduğu ilkelere göre: Madde 6- Avukatlar, meslek kurallarına, ahlakına ve standartlara uygun olarak müvekkillerinin yasal işlemlerini gerçekleştirirken tam bağımsız olacak, hiçbir kişi ya da kurumun baskı ve yasaklarına maruz kalmayacaklardır. Madde 7- Toplum ve idare önünde hiçbir avukat, müvekkil ile ya da aldığı davalar ile özdeş tutulmayacaktır. Madde 8- Hiçbir avukat, herhangi bir müvekkiline yasal danışmanlık ya da avukatlık yaptığı için cezai, medeni, ekonomik, idari yaptırım uygulanmakla tehdit edilmeyecek, korkutulmayacak ve zarara uğratılmayacaktır. Madde 12- Avukatların bağımsızlığı, müvekkillerine özgür ve tarafsız davranacakları biçiminde güvence verir. Avukat müvekkilin, kendisinin idare ile arasında bağımlılık ya da muvazaa ilişkisi olabileceği yolunda bir izlenim edinmesine yol açabilecek davranışlarda bulunmayacaktır. Avrupa Birliği Avukatlık Meslek Kuralları bağımsızlığı aşağıdaki maddede yazdığı gibi ifade etmektedir: 2.1. Bağımsızlık 2.1.1. Bir avukatın karşı karşıya bulunduğu görevleri, kişisel ve dış baskılardan kaynaklananlar başta olmak üzere her türlü etkiden arınmış ve tamamen bağımsız olmasını gerektirir. Bu bağımsızlık, adaletin gerçekleşmesine duyulan güven bağlamında bir yargıcın bağımsızlığı kadar gereklidir. Bu bağlamda, bir avukat bağımsızlığının zedelenmesinden kaçınmak ve ne müvekkilini, ne mahkemeyi nede üçüncü şahısları memnun etmek kaygısı ile meslek ilkelerinden ödün vermemekle yükümlü bulunmaktadır. Havana Kuralları’na göre bağımsızlık güvenceyle sağlanmalıdır: Avukatlık Faaliyetinin Güvencesi 16. Hükümetler avukatların; a. Hiçbir baskı, engelleme, taciz veya yolsuz bir müdahaleyle gerek karşılaşmadan Her türlü mesleki faaliyeti yerine getirmelerini; c. Kabul görmüş meslek ahlak kurallarına, görevlerine, standartlarına uygun faaliyette bulundukları için kovuşturma veya idari, ekonomik veya başka bir yaptırımla sıkıntı çekmemelerini veya tehditle karşılaşmamalarını sağlar. 17. Avukatlar görevlerini icra etmemeleri nedeniyle güvenlikleri tehdit edildiği takdirde, yetkili makamlar tarafından gerekli bir biçimde korunurlar. 18. Avukatlar görevlerini icra etmeleri nedeniyle müvekkilleriyle veya müvekkillerinin davalarıyla özdeşleştirilemezler. 19. Bir avukat ulusal hukuka ve uygulamaya göre ve bu prensiplerle bağdaşır bir biçimde müvekkil tarafından azledilmedikçe, huzurunda avukatlık yapma hakkına sahip olduğu mahkeme veya idari makam tarafından bu makamların önüne çıkma hakkından yoksun bırakılamaz. |
12-12-2009, 00:30 | #158 | |||||||||||||||||||||||
|
Alıntı:Yazan Av.Armağan KonyalıMesleki dayanışmanın sınırları Avukatlık Meslek Kuralları'nın 26 - 33. maddelerinde belirlenmiştir. Bu kurallar arasında konumuzla ilgili bir madde bulunmamaktadır.
Belirli bir emeğin ürünü olan detaylı açıklamalarınız için teşekkürler Sayın Konyalı. Avukatlık Meslek Kuralları'na 'kimi şüphelilerin veya bir avukata saldıran şüphelinin savunması bu kurallara aykırıdır" türünden bir ekleme, sadece avukatın bağımsızlığını değil, aynı zamanda 'adalet kavramını' da yok eder ve mesleki şövenizmi destekler benim düşünce göre. Saygılarımla |
15-12-2009, 15:14 | #159 |
|
Ülkemizde avukat bir meslektaşımıza yapılan saldırının savunulmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü son yıllarda avukatlık mesleğine olan saygı ne yazık ki azaldı, bunun da en önemli sebebi yargı sisteminin köhne olmasından, adalet teşkilatının bozulmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca niteliksiz hakim ve savcıların giderek artması ile birlikte hukuka olan saygının azalması da başlıca etkenlerden biridir. Gelişmiş bir demokrasi ile birlikte hukuka olan saygının artması ve dolayısı ile avukata karşı da daha saygılı olunmasını gerektirecektir. Avukatlara yapılan saldırılar arttığından ben saldırganların savunulmamasından yanayım... saygılar
|
15-12-2009, 19:57 | #160 | |||||||||||||||||||||||
|
Niiçin savunmak gerek?
Saygideger meslektaşım Garih cinayetini örnek vermiş. Katili niye savunmam görüşünü desteklemek için eklemiş sanırım. Ancak, bir "cinayet zanlısı"nı niçin savunmak gerekir? sorusuna verilecek en iyi (ya da dramatik deyin siz) basit örneklerden biridir bence de... O Olayı çok yakından takip ettim. Katil denilen, işkence altında imza attırılan, uyduruk ifade düzenlenen, "Deli Fuat" ya da yaşı küçük diye "F.N. diye kısaltılan kişinin (çocuğun) adı iddianameye dahi geçmemiştir. (Yargılanan ve mahkum olan Y.Y. diye biriydi) Ama 14 yaşında bir çocuk, sansasyonel ve abartılı haberle günlerce gazete manşetlerinde kaldı. "Katil", "deli", "uyuşturucu bağımlısı", "balici", "gaspçı" ilan edildi. Sonra, Garih'in cep telefonunun IMEI takibinden bir asker olan Y. Y'e ulaşıldı. Özetle "cinayetin bir numaralı zanlısı" lafı bile çok görülen ve katil ilan edilen küçük Fuat N.'nin olayla bir ilgisi olmadığı kısa sürede anlaşıldı. Katil'i savunmam derseniz, adamı yargılamadan katil ilan edersiniz. O zaman avukatlık değil, masabaşı gazeteciliği yapınız daha iyidir. "Katil Fuat" diye ilan edilmişti(r). Ama, son gördüğümde, o masum haliyle, anneciğinin dizine başını koymuş, uyuyakalmıştı. Bir kez daha anladım. Niye herkesin savunmaya hakkı olduğunu... Not: "Gerçek" (!?) katilin niye savunulması gerektiğini de eklerdim, ama o da başka bir zamana kalsın. Not2: .....X kişi, "hükmen" ve/veya "gerçekten" katil olsa bile, azmettirenleri, olayın diğer bağlantılarını da ortaya koymak "yargı" işidir. "Savunma"sız yargı, elbette, düşünülemez. |
15-12-2009, 20:08 | #161 | |||||||||||||||||||||||
|
Adliye teşkilatının bozulması ne anlama geliyor? Adliye teşkilatını daha yeni kurduk. Daha 5 yıl önce daktilo kullanıyorduk. Şimdi her memurda ve her hakimde bilgisayar var; bilgisayarda tüm mevzuat yüklü; programlar örnek kararlarla dolu. Eskinin ücra kasabalarında tek başına görev yapan hakimler yerine internetten dünyaya ulaşan hakimler geldi. En azından THS dünyaya bedel. (Her gün www.adalet.org adresini de ziyaret ediniz.) Hakimlerin niteliksiz olduğu yolundaki görüşünüze de katılamıyorum: Adalet Akademisi kuruldu. Hakimlik sınavını kazanmak itibar kazandıran bir referans oldu. Bu iş yoğunluğunda kimse hakimlerin tembellik yaptığını söyleyemez. Çalışan ve çalışma ortamı zenginleşen hakimlerin nitelikleri ve fedakarlıkları her türlü takdirin üzerindedir. Teşhis doğru olursa tedavi de doğru olur: Hukuka saygının azalmasının nedeni hakim-savcı azlığı yüzündendir. Avukatlara saygının azalması da avukat fazlalığı yüzündendir. Şimdi benim yazdıklarım doğruysa avukata saldıranı savunacak mısınız? Savunmazsanız avukatlık itibar kazanacak mı? |
16-12-2009, 13:10 | #162 |
|
Sayın meslektaşım, aslında yazdıklarınızdan sonra biraz Hakim ve Savcılara hatta Adalet teşkilatına haksızlık yaptığımı düşündüm, ancak sizin bahsettiğiniz yenilikler yeterli değildir. Nüfusu ve ticaret hacmi hızla artan ülkemizde insanların da refah seviyesi yükselmektedir bununla beraber yapılan değişiklikler yeterli olamamaktadır. Aslında avukat sayısı fazla değildir, fakat kültürel yozlaşma ile birlikte belli mesleklere olan saygıda da yozlaşma meydana gelmiştir. Yargının kalitesizliğine gelince ben elimdeki dosyalardan hareketle ancak bir yorum yapabiliyorum, son bir veya iki yıldır yerel mahlemelerdeki iş yükünden midir bilemiyorum ama gerek yargıtay'da ve gerekse Danıştay'da yapmış olduğum temyiz başvurularının çoğu kabul edildi ve bozma kararı çıktı. Son zamanlarda okadar bariz ve yanlış kararlar veriliyor ki bazen isyan ediyorum... Örneğin bir dosyamızda 4077 sayılı kanunun 4. maddesine göre lehimize karar veren hakim 4. madde ile ilgisi olmayan bayiye sorumluluğu yüklüyor ve imalatçıya karşı husumeti reddediyor, halbuki 4. madde imalatçı-üreticinin sorumlu olduğunu net olarak ifade etmiş. Hakime bunu sorduğumuzda ise avukatın görevi kararları temyize göndermektir diye kestirip atıyor işi. Burada yargıya güven kalır mı. Temyiz mahkemesinin bu kararı bozacağından adım gibi eminim, ancak zaten dava 3 yıl sürdü, zaman kaybının hesabını bize kim verecek... kaldı ki böyle bariz şekilde kanuna aykırı bir çok karar veriliyor, örneğin kanun açık ve net bir şekilde ifade etmiş,, eğer dava husumet yönünden reddedilirse maktu vekalet ücretine hükmedilir, ancak hakim nisbi vekalet ücreti takdir edip 9.000 TL vekalet ücreti takdir ediyor.. sadece bunun için temyiz başvurusu yaptık, ayrıca bu kararları veren hakimler en az 15 yıllık hakimler......ısrarımıza rağmen hizmet kusurunun ne olduğunu dahi duymamış kişiler bilirkişi olarak seçiliyor, buyrun işin içinden çıkın, işte tüm bunları yapanlar da hakim.....sayın meslektaşım, avukatın itibarının azalmasını şahsen hakim ve savcıların kalitesizliğinden ve işlerini severek yapmamalarından, hukuku ve adaleti de içine sindirememiş olmalarından kaynaklandığını düşnüyorum... ancak bu tüm hakim ve savcılar için değil azınlıkta kalan bir kısmı için geçerlidir. bu azınlık kısmı da zaten itibarımızın zedenlenmesine yetiyor... saygılar
|
18-12-2009, 15:18 | #163 |
|
Savunma normatif bir seçim değil midir?
Kişisel olarak dava almama, sorguya gitmeme hakkı bir yana. Ancak kimin savunması alınırsa etik olur, ya da olmaz tartışmasını savunma adına kaygı verici buluyorum. Savunmanın kriterleri bellidir. Tartışılan şey ikincil husus, yani kişisel olarak kabul ya da ret olmalıdır. Üzüldüm bu derece amatör düşüncelerin dile getirilmiş olmasına. (konuşmam, selam vermem vs. diyen arkadaşlar için bu sözüm) .
|
28-06-2012, 15:37 | #164 |
|
Bu konuya uzun zaman önce cevap vermiştim, düşüncelerim farklıydı ve bir şekilde o işi yaparım diye düşünüyordum ancak...
Kendi darp edildiğim bir olayda sanık vekili, ifademde belirttiğim hususları mesleki yetersizliğime ve yalanlara bağladığı gün bu işin bittiğini anladım. Ülkemizde avukatlık mesleğini utanç verici hale getiren insanlar var. Bu insanları meslektaşım olarak görmem mümkün değil. |
30-06-2012, 17:22 | #165 | |||||||||||||||||||||||
|
Darp edilmeden önce de aynı düşüncedeydim,daha sonra da aynı düşüncemde kaldım. |
01-07-2012, 00:43 | #166 |
|
Saldırının avukatlık göreviyle ilgili olup olmaması önemlidir.Ancak savunma hakkında şu da önemlidir; savunma, kişinin şahsını korumaktan çok hukuk sisteminin kendisine tanıdığı haklar varsa onları ortaya koymaktır.
|
07-07-2012, 17:49 | #167 |
|
Avukata saldırı
Meslekdaşlarımıza yapılan saldırılarda zanlının ve suçu işlediğinin az çok sabit olduğu belli olduğuna göre yaşı küçük Fuat olayının emsal gösterilmesinin sebebini anlayamadım.Meselenin tartışılmasında adalet sistemini eksikliklerini bile bile gayet gayretli bir şekilde savunan Sayın Armağan Konyalı'nın veya diğer meslekdaşlarımızın kendilerinin darp edildiği bir olayda da meseleye yine savunma özgürlüğü noktasından bakıp bakamayacaklarını çok merak ettim.Yineliyorum;bir meslekdaşıma yapılan her türlü saldırıda hiç bir şekilde sanığın savunmanlığını üstlenmem,bunu etik de bulmam.
|
05-11-2014, 17:41 | #168 | |||||||||||||||||||||||
|
Merhaba, Uzun zaman önce tartışılan bir konuyu başımıza gelen bir olay için yeniden baştan itibaren okudum. Yukarıdaki alıntının son cümlesinde "Avukata saldıran sanık savunulmamalıdır"ı tartışmıyoruz; biz "size göre doğru mudur yanlışmıdır?"ı tartışıyoruz. demişsiniz. Arada bir fark var mı? Bence ikisi de aynı şey. |
06-11-2014, 02:09 | #169 |
|
aman allahım %60 yakın doğrudur cevabı !!! önüne yüksek ücretli avukata karşı dava gelmiş fakat bunu kabul etmemiş biri olarak en amiyane tabirle kendimi gereksiz hissettim ... arkadaşlar lütfen ya vay avukat duygularını mesleğine katmamalıymış vay herkesin savunma ihtiyacı varmış lütfen bırakalım bunları burda sayın meslektaşlarımın amacı bu tip davalardan meslektaşına karşı vekalet ücreti koparma isteğidir benim gözümde budur .. meslektaşımın bence haksızken bile onun korumaya ihtiyacı vardır .. kendinde bir avukata saldırmayı hak gören bir insanın avukatlığını almak bence mesleki etik değerlerin altüst olmasıdır .. konuyu acan sayın meslektaşımı bu düşüncelerimden ayrı tutuyorum zira cmk avukatlığı secim değil görevdir . fakat şu anket sonucu adli sistemde memuru hakimi , vede savcıları eleştirmek yerine ilk önce şapkayı masaya koyup meslektaşların mesleki etik değerlerinin para hırsının önüne gelip gelmediğinin hesabını yapmakla başlanabilir. saygılarımla
|
06-11-2014, 10:26 | #170 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın elend, yazdıklarınızı avukatlık kanunun alta alıntıladığım ve altını çizdiğim iki maddesi yönünden yönünden nasıl değerlendirirsiniz?
Not: Her avukat önüne gelen bir davayı alıp almamakta serbesttir benim düşünceme göre. Bu serbestlik avukata diğer avukatlar adına konuşma ve kendi düşüncesini genelleme hakkı verir mi peki? Saygılarımla |
07-11-2014, 18:39 | #171 |
|
direk örnek gösterdiğiniz mevzuata cevap veriyim sayın meslektaşım.. 1136 sayılı avukatlık kanunu Madde 37 – Avukat, kendisine teklif olunan işi sebep göstermeden reddedebilir. Reddin, iş sahibine gecikmeden bildirilmesi zorunludur.
Şimdi size gelen her işi GÖREVİM diyerek kabul ediyormusunuz yada bir avukat önüne gelen her işi atıf yaptığınız mevzuata göre kabul etmek zorundamıdır ... lütfen yapmayın siyasetci gibi konuşmak yerine sarih konuşmakta fayda var özellikle küçük il ve ilçelerde mesleğin sonuna kadar yüzüne bakacağın bir meslektaşın karşı davasını almak hergün azalan pasta payından korkmak değilde nedir . yada durumu şöylecede değerlendirmek lazım bir avukata saldırmayı kendine hak gören bir insanın vekilliğini üstlenmek ne kadar tehlikeli ve gözükaralıktır. Genelleme konusuna gelecek olursak mesajımı iyi okursanız orda bir genelleme olmadığına ve dikkat ederseniz avukata karşı alınan davalarda mesleğe yeni başlamış meslektaşlarımız olduğunu göreceksiniz avukatlıkta belli senelerini gecirmiş belli bir maddi zenginliğe erişmiş avukatların bu davalardan uzak olduğunu göreceksiniz.. Kanımca Meslektaşa karşı dava almak meslek etiğine ters düşmektir sayın meslektaşım saygılarımı sunuyorum |
11-11-2014, 09:48 | #172 |
|
Konu açılalı epey olmuş. Hatta ben mesleğe başlamadan açılmış. Ancak ben de fikirlerimi paylaşmak istedim.
Öncelikle birkaç konuda açıklık getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.Açılan konudaki bütün paylaşımları okuduğum için gözden kaçırmış olabilirim ancak; 1- Meslektaşa saldırdığı söylenen kişinin, saldırdığı kişinin avukat olduğunu bilip bilmediği belli değil, 2- Avukat olduğunu bilse bile avukatlık mesleği ile ilgili bir husustan dolayı saldırdığı belli değil, 3- Saldırdığı söylenen kişinin temyiz kudreti vs. belli değil. Olaya; vatan millet Sakarya duygusu ile yaklaşıp avukata saldıran kişinin müdafiiliğini yapmamak, üstelik yapacak olan veya düşünen kişilere de mesleğin etik değerleri ve kuralları hakkında ahkam kesmek pek yakışık bir durum değil bence. Örneğin avukata saldırdığı söylenen kişi bu konu ile ilgili bana gelse, "sen benim meslektaşıma nasıl saldırırsın bire densiz" deyip kapı dışarı etmem tabiki. Önce olayı bir anlamak lazım. Bir kişi sırf meslektaşımız olduğu için %100 haklıdır, mantığı akıl ve hukuk ile bağdaşmaz. |
11-11-2014, 23:30 | #173 | |||||||||||||||||||||||
|
Savunma, şüpheli ''olayda haklı''diye yapılmaz. Savunma, şüpheli ''yargılamada haksızlığa uğramasın'' diye yapılır. Darp olayında şüpheli yerden göğe haksız olabilir ama yargılamada adam öldürmeye teşebbüs suçundan haksız yere ceza alabilir. Bu iki suç birbirine kardeş kadar yakındır. Tıklayınız: http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2013-109-1330 Bu nedenle olayda kimin haklı olduğuna bakılmamalı diye düşünüyorum. Önemli olan yargılamada haksızlık yapılmamasıdır. Savunma, geçmişteki olayın değil, gelecekteki yargılamanın güvencesidir. |
12-11-2014, 14:27 | #174 |
|
"Avukata saldıran birinin, başka bir avukatça savunulması etik değildir." düşüncesinin, "avukata saldıran şahsın adil yargılanma hakkı yoktur." düşüncesi ile aynı olduğunu düşünüyorum. Zira, Syn. Armağan KONYALI'nın da açıkladığı üzere, savunma sadece fiilin haklılığına ilişkin değildir. Sanık veya şüpheli her ne kadar haksız bir saldırıda bulunmuş bile olsa, örneğin işkence veya baskı ile ifadesi alınamaz, kanunen belirlenen cezadan daha ağır bir cezaya hükmolunamaz. Müdafiliğin asıl önemi de zaten kanaatimce bu hususlarda öne çıkmaktadır. Mağdurun avukat olması nedeni ile failin müdafisi olmadan baskı altında ifadesi alınıp, sonrasında kanunen belirlenenden daha fazla ceza çektirilmesi, bir hukukçunun vicdanını acıtması gerekir.
Olaya şu açıdan da bakabiliriz. Her gün haberlerde gördüğümüz vahşice cinayet işleyen şahısları savunmak hukuk gereği iken avukata saldıran şahsın savunulmaması, ne kadar hukuka uygundur? |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Avukatın başka bir avukatla ücret sözleşmesi yapması... | sailor1981 | Meslektaşların Soruları | 3 | 09-09-2014 20:13 |
Avukatın savunma dilekçesinde başka bir avukata yalancı demesi | sailor1981 | Meslektaşların Soruları | 45 | 16-03-2012 10:50 |
ilamın icrasında başka avukata vekalet verilmesi | Aybüke Kağan | Meslektaşların Soruları | 10 | 28-08-2009 23:46 |
Avukatın avukata verdiği sözlü yetki | Avukat Canip Kazan | Meslektaşların Soruları | 2 | 19-06-2007 16:05 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |