07-03-2010, 15:50 | #31 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben de sizin gibi Hakim'e "efendim!" diye hitap ederim. Bunda ne var? Yalakalık ayrı bir mevzudur ve kişilik bozukluğuna işaret eder. Bir Hakim'e efendim demek, yalakalık değil tam aksine nezaketin icabıdır. Kaldı ki dediğiniz gibi, bu şekilde hitap ettiğim hiç bir Hakim'den ters bir söz duymadığım gibi aynı nezaketi ben de gördüm. Fazla alıngan olmamak lazım diye düşünüyorum. |
07-03-2010, 15:55 | #32 | |||||||||||||||||||
|
Ankarada "üstadım" diyen hakim var. Görmediniz mi? |
08-03-2010, 13:13 | #33 |
|
Ben acı kahve olarak gideyim de bir de 40 yıl hatırım olsun
|
10-05-2011, 16:59 | #34 |
|
hakime efendim demekte herhangi bir yalakalık veya başka bir şey değildir. bende genelde duruşmalarda hakimlere efendim kelimesini kullanırım. ordaki efendim kelimesi hakimin şahsına değil bulunmuş olduğu makama karşı söylenen bir kelimedir.duruşma dışında da avukat bey ve hakim bey şeklinde konuşulur.
aslında bu konuda bazı meslektaşlarımızın davranışları bu sonuçlara itmektedir. kendi saygınlığımızı yine kendimiz yitirtmekteyiz. |
13-05-2011, 15:55 | #35 |
|
Hakim'e "Efendim, verdiğiniz kararın uzaktan yakından hukuk ile alakası yok, sebep olacağı tek şey ise Yargıtay'dan bozulup gelmesi nedeni ile usul ekonomisine vereceği zarar." diyen meslektaşlarımız var.. Efendim lafında sıkıntı yok bence de, cümlenin devamını hakkı ile doldurabiliyorsak..
|
30-09-2011, 22:21 | #36 |
|
33 Yıllık avukatım.
Odasına girip te "günaydın" dediğimde,basit bir göz teması kurarak, "günaydın avukat bey" diyen hakim sayısını otuzüçe tamamlayamadım. |
01-10-2011, 08:46 | #37 | |||||||||||||||||||||||
|
Aynı fakültede okuyup, aynı yurtta kalmış olabilirsiniz. Aynı kaptan yemek de yemiş olabilirsiniz hatta öğrenciyken çok samimi arkadaş da olabilirsiniz... Hatta hatta 3-5 sene önce o da avukat olabilir... Bütün bunlar sizin "günaydın" ınıza, "Günaydın avukat bey" diye cevap vermelerine de sebep olamaz. Çünkü dün dündür, bugün bugün! Kaf dağından bazı şeyler duyulmaz. Çok yazık! |
01-10-2011, 10:39 | #38 |
|
Açıkçası Kurtlar Vadisi Dizisini çok kayle almıyorum.. önceden seyrediyordum , ilk başlarda .. sonra baş oyuncunun mahkeme de yargılanmasıyla son bulmuştu seyretmelerim ve diziye kibarca güle güle dedim... TCK'da olmayan bir maddeden bahsediliyordu ve Mahkeme ortamı tamamıyle saptırılmıştı.. o zamanlar henüz stajımı yapıyordum.. Sonrasında CMK'dan özellikle çocuk müdafiiliğinde , toplum yaşantımızda dizinin ne kadar tehlikeli olduğunu kavradım.. şimdi de anlaşılan durum farksız..
|
01-10-2011, 13:20 | #39 |
|
Değerli Meslektaşlarım ;
Konuyu açan meslektaşın mesajını okuduğumda " evet, demek ki bir tek biz rahatsız olmamışız bu durumdan " dedim içten içe. 30.09.2011 tarihinde Adliye çay bahçesinde otururken bir meslektaşımız açtı bu konuyu ve uzun uzun konuştuk yaklaşık 8-10 avukat. Hepimiz aynı fikirdeydik aslında.Gün geçtikçe meslek itibarımız öyle veya böyle bir şekilde azalıyordu. Bir senarist çıkıyor.Bir şeyler karalıyor.Yönetmen okuyor.Oyuncu okuyor."waaawwwww çok iyiymiş bu cümle " vs. diyor.Ve yetmişmilyon (!)vatandaş ; kiminin ağzı kulağında, kiminin yüreği ağzında, kimi ameliyat yapan cerrah edasıyla, kimi ağzımı en büyük ben açarım der gibi kahkaha eşliğinde ve bir çoğu da aklına gelen ( tanıdık veya değil bir selam vermiş olsun yeter ) tüm avukatları şöyle bi film şeridi gibi zihninden geçirerek izliyor. Aslında ne oluyor yani izledikten sonra avukatların hep öyle olduğunu mu düşünüyor?Elbette değil ama bir/iki/üç/beş derken avukatların öyle olmadığına inanmak artık güç hale geliyor. Biz aslında bazılarının "aman canım ne olmuş sanki savcı öyle dediyse " dediği bu acı şeyi bu kadar basit görmememiz gerektiğini ve bu konunun Baro Yönetim Kuruluna taşınarak orada tartışıldıktan sonra gerekli demecin basın aracılığı ile yönetim kurulu eşliğinde bir çok meslektaşımızın katılımıyla verilmesi yönünde fikir birliğine vardık.İleriki günler ne gösterir bilinmez ama bunu biz başaramasak bile diğer barolardan başarabilek olanların çıkacağına emin olduğum için anlattım. Özetle; burada kendimiz söyleyip kendimiz işitmemeliyiz.Söylemeliyiz ve bunu biz değil, camiamız dışındaki kişiler dinlemeli. |
27-10-2011, 12:19 | #40 |
|
Bir Jip üç kişi bir bagaj dolusu silah ile İsrail devletini dize getiren bir diziden fazla bi şey beklememek gerek. Ben Avukat değilim ama yakında ben de bu mesleği icra edeceğim. Ama gördüğüm kadarı ile oluşan algı hakim ve savcılar assolist avukatlar ise figüran rolünde. Halbuyse statüleri okudukları okul aynı bu fark nerede ne zaman nasıl oluşmuş; bu algının oluşmasında kimler kabahatli onu idrak edip çözümü ona göre aramak gerekir.
|
03-11-2011, 13:39 | #41 |
|
Ben bir zabıt katibiyim ve adliyede avukatlar resmen eziliyor. Çok kazananlara duyulan ilgi alaka başka diğerlerine başka anlamış değilim. Yani Hakim Savcı da hukuk mezunu avukatta. Katipleri anlamış değilim. 3dk da memur olunuyor sonra sen gel avukata tirip yap. Çok ilginç çok.
|
03-11-2011, 21:37 | #42 |
|
Hakim ve savcılardan emekli olup avukatlık mesleğini icra edenler var meslektaşlarım. Biz elbette ki husumet gütmüyoruz, belirli bir kesimin hatasını tümüne yüklemiyoruz; ancak bize böyle yaklaşan kesimden de alıştıkları şartları sürdürmek maksadıyla avukatlığa geçenler oluyor. Tırım tırım icra usulünü öğrenmeye çalışanlar mı dersiniz, işe atılıp daha talep bile açamayanlar mı dersiniz. İşte o an "Ne oldu canım?" diyesim geliyor. İşte bu hale öyle bir kahkaha atasım var ki!
Dizilerde avukatları uşak gibi gösterenleri de ciddiye almıyorum. Bu büyük aldanmışlıkta boğulup gitsinler, öylesi bize lazım değil. Biz bu mesleğe önce kendi haklarımızı savunmakla başlıyoruz, durum bundan ibaret. En içten saygılarımla... |
04-11-2011, 00:21 | #43 |
|
geçen gün gene bir dizi. Başrol oyuncusu x "Hemen çağırın avukatı gelsin" ( avukatta zaten hazır vaziyette)avukat el pençe adamın önünde "tabi hemen yaparım merak etmeyin", başrol oyuncusu " gecikme olmasın lütfen hiç hoşlanmam"
Başka bir film izliyorum Sorgu sırasında " sanığın beraatine diğer sanıklların tutuklanmasına" bu liste uzar da uzar. Yorum sizin. |
04-11-2011, 00:22 | #44 |
|
Başlık açılalı 3 sene geçmiş....
3 adım iyileşme yolunda yol alabildik mi? ....Alamadık değil mi ... peki neyse, iyi bayramlar olsun. Bitmek üzere, meslek Yunanistan'ın ekonomik krizi ile paralellik arzetmekte. İyi de neden hala tehlikenin farkında değiliz? Bu meslek elden gidince, herkesin 2. bir iyi yapapildiği iş kenarda duruyor mu? Buna mı güveniyoruz... neyse iyi bayramlar, iyi uykular hepimize |
04-11-2011, 15:24 | #45 |
|
Ben mi hep öylesine denk geldim bilemiyorum...dizilerde bayan avukatların imajı gayet iyi...şık,konuşkan ve becerikliler, "tamam efendimciler" ise hep erkek avukatlar oluyor...yanılıyorsam örnek lütfen...referansımız diziler olsun...
|
04-11-2011, 16:03 | #46 |
|
ya (benim izlemediğim ancak gözüme sokulan dizilerden olan)"Fatmagülün suçu ne? isimli dizideki Avukat karakterine ne demeli ?
|
04-11-2011, 16:16 | #47 | |||||||||||||||||||||||
|
Avukat'ın hukuktan başka hiçbir işi iyi yapabilme şansı yoktur. Özetle belki iddialı bir söz olacak ama bence bakkallık bile yapamaz... |
04-11-2011, 16:46 | #48 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Ben bu gibi durumlarda-yani cevap verilmeyen durumlarda - mutlaka tavrımı koyarım.Bu onları kaf dağından indirir |
04-11-2011, 18:55 | #49 | |||||||||||||||||||||||
|
Geçen gün hacze çıktık, rot aracı şoförü ile bayan memur önde oturur iken gideceğimiz yer ile ilgili veya hacizde ne yapacağımızla ilgili bir iki kelam edeyim diye lafa giriştim lakin hanımefendi oralı bile olmadı. Haciz mahallinde bir şey sorduğumuzda lütfedip ağzını açmadı dahi. Kimi memurlar var ki 33 sayısına tamamlayamadığımız hakimleri aratıyorlar. Adliyenin icra veya mahkeme kalemlerinde durum çokta farklı değil. Ya bir üst mesajda yazan meslektaş gibi "tavır" koyup "had" bildireceksiniz ya da her zamanki gibi "yapan kendine yapar" diyecek ve yolunuza devam edeceksiniz. |
05-11-2011, 00:21 | #50 |
|
keşke tepkinizi gösterseydiniz o anda o savcıyla kötü olmak pahasına..Ben cogu zaman anında tavrımı koyuyorum özellikle yaşlı meslektaslarım beni kınar..Ben ise gururumu ve meslek onurumu ayaklar altına aldırmamıs olmanın haklı gururunu yaşarım...
|
04-01-2012, 19:55 | #51 |
|
Bugün aynı büroda çalıştığım meslektaşım icra dairesinde dosya incelerken memur, savcının denetime geleceğini bildirir. Ve der ki; Savcı burada sizi görmese iyi olur.Arkadaşım itiraz eder,işlemini yapmayı sürdürür.Bunu zorla kabullenen memur yine der ki; O zaman savcı geldiğinde ayağa kalkacaksınız.
Bana anlatıldığında şoka uğradığımı itiraf etmeliyim. Nasıl bir zihniyettir bu? Savcıları ilahlaştıranlara mı kızayım, bu hale nasıl geldik diye mi sorayım,inanın karışığım. Bir kişi sırf savcı diye, siz icra dairesinde avukat olarak dosya incelerken ayağa kalkmak niye? Elbette adab-ı muaşeret gereği savcı gelip size bir soru yöneltse, tanışmak istese el sıkışmak için ayağa kalkılabilir. Ancak sınıfa öğretmen giriyormuş havasında avukatı ayağa zorla kaldırmaya çalışmak niye? Bu nasıl bir cüret? Bizler bu konuyu baromuza bildireceğiz. Kaldı ki esasında savcının böyle bir talebi olmadığını da tahmin ediyoruz. Fakat memurun bu fikre nereden ve nasıl kapıldığını, buna nasıl cesaret edebildiğini hiç bilmiyoruz. Aynı sıralarda okuyor, mezun oluyoruz. Her birimiz kendi irademizle yönümüzü belirliyoruz, kimimiz avukat kimimiz savcı oluyor. Eğer kişisel egolarını mesleğiyle karıştırmayanlar zümresine dahilse, yargının her kolunda çalışan kişiler ünvanını hak ederek taşıyorlar. Ben açıkçası savcılık mesleğine saygı duyarım; fakat yapamam, benim bu mesleği seçmeme nedenim otopsilere katılma durumudur. Hakimlik mesleğini de tayin usulüne ve sıkı disiplin şartlarına uyum sağlayamayacağımdan dolayı seçmedim. Bir kez bile sınavlarına girmeyi düşünmedim. Çünkü ben avukatım, çünkü bu meslek mizacıma daha uygun. Fakat ben avukat oldum diye savcının karşısında zorla küçük düşürmeye çalışmak nasıl bir fikriyattır bilemiyorum. |
05-01-2012, 10:09 | #52 | |||||||||||||||||||||||
|
|
05-01-2012, 10:23 | #53 | |||||||||||||||||||||||
|
Ahlaksız teklif! |
05-01-2012, 10:56 | #54 | |||||||||||||||||||||||
|
Bence olan şu: Denetlemeye gelen savcı memurun üst makamıdır ve o denetleme sonucunda savcının görüşlerine göre memurun sicili vs. etkilenecektir. Dolayısıyla memur aynı durumdaki her insanın içinde bulunacağı psikoloji ile denetleme makamına en iyi izlenimi vermeye çalışmaktadır. Denetlemeye gelen kişi, içeri girdiğinde bir masada oturup suratına bakmadan dosya inceleyen kişiyi icra memuru sanabileceğinden ve "memur sandığı kişinin" davranışından müdürü sorumlu tutabileceğinden, müdür yanlış izlenimi engellemeye çalışıyordur. Eğer arkadaşınızın cüppesi üzerinde olsa, onun memur sanılmayacağı kesin olduğundan müdürün aynı şekilde bir talebi olacağını sanmıyorum. Bence Müdür'ün gerekçesini dinlemeden ve avukatlık mesleğine saygısızlık yaptığından emin olmadan eleştirmekte bu kadar acele etmememiz gerek diye düşünüyorum. Eğer bu konuşmayı kendisiyle yaptıysanız, avukat icra dairesinde bir savcı gördüğünde ayağa kalkmalı gibi bir görüş bildirdiyse veya arkadaşınız cüppeli olduğu halde bu konuşma gerçekleştiyse o zaman ben de sizinle aynı fikirdeyim ama bu durumlar netleşinceye kadar ben "şüpheden müdürü yararlandırma" eğilimindeyim. |
05-01-2012, 11:20 | #55 | |||||||||||||||||||
|
Bahsi geçen avukatın üzerinde cübbe olmasa dahi memur tarafından kendisinin avukat olduğunun bilindiği varsayımından hareket etmek gerekir düşüncesindeyim.(Sayın suskun_juliette bu konuya açıklık getirecektir) Ayrıca savcı, denetlemeye geldiği kalemdeki memurların kimlerden oluştuğunu muhtemelen biliyordur diye düşünüyorum. Elbette bu yorumlarım da bir varsayımdan ibaret ve müdürün gerekçesini dinlemekte mutlaka yarar vardır ancak savcı amir konumunda yer aldığından icra dairesine gelmiş olduğu sırada ayağa kalkmayan kişinin icra dairesi personelinden olmadığını, dolayısıyla ayağa kalkmak gibi bir zorundalık içerisinde bulunmayacağını bilir. Ayağa kalkmayan kişiden de icra dairesindeki görevlileri sorumlu tutmaması gerektiğinin de bilincinde olması kendisinden beklenir diye düşünüyorum. Şüpheden şu an müdür yararlanıyor, evet. |
05-01-2012, 11:22 | #56 | |||||||||||||||||||||||
|
Yazınızın başında da tahmin ettiğiniz üzere size katılmıyorum. Avukat veya genel olarak kişi hakları veya adliyelerde sosyal ilişkiler ve davranış kurallarını konu edinen mesajları değerlendirirken (ve genel olarak bu konularda) "ölçülülük" ilkesine ve empati yapmaya; bilhassa avukatlığı "avukatçılık" a dönüştürmemeye özellikle dikkat ederim. Bu bağlamda, memurun icra dairesinde çalışan avukata sarfettiği söz ve istem (ayağa kalkma) için yaptığınız (psişik) değerlendirme yeter sebepler içermiyor kanısındayım. 1. Denetleme zamanı icra dairesi kapanmakta mıdır? 2. İcra dosyasını inceleyen ve tüm algısı dosyada olan (yani denetim kendisini ilgilendirmeyen) kişi kim olabilir ki zaten? 3. Peki bu kişi, herhangi bir makam masasına da oturmuş değilse, isbati açıdan ve genel tecrübe kuralları gereği avukat olduğu ve denetlenecek kişilerden olmadığı sonucu çıkmaz mı? 4. Burada, denetleyen savcının dahi algısında olmayan (ve olmaması gereken) bir hususun, bir aşırı ululamanın tesiri altında olan memurca avukata da sirayet ettirilmesi söz konusudur. Bu kabul görecek şey değildir. 5. Denetimin mükemmel geçmesini beklemek ve istemenin yolunun da böyle bir davranışa bağlanmış olması kabule şayan bulunabilir mi? Bunlar, bizim klasik toplumsal rahatsızlıklarımızın kamu hizmetindeki tezahürleri... Tabir-i caizse, "Krala rağmen kralcılık" gibi birşey. 6. Denetimin mükemmel geçmesinin yolu, böyle eski devirlerin kalıntısı ululama davranışlarından değil, icra dairesinin ve evrakların düzenli ve mevzuata uygunluğunun denetleme birimince saptanmasından geçer, avukat dahi ayağa kaldırılarak, denetleyenin gururunun güya okşanmasından değil... Birkaç defa benim de kalemde çalışırken veya duruşma salonunda başıma geldi. Hakim kaleme veya duruşma salonuna girdiğinde böyle katipte mübaşirde, ayağa kalkmamı isteyen, avuç içlerini açıp yukarı doğru hafifçe kaldırarak yaptıkları hareketler, bir panik havası, bana yönelik kaş-göz işaretleri falan. Böyle durumlarda ben hemen olayı açık ederim, hiç beklemem: Hakim de duyacak şekilde "Noluyorsunuz yav!, hayırdır birşey mi oldu?" veya buna benzer cümleler kurar, utandırmaya çalışırım ki, ölçüsüz bir davranışın ve beklentinin içinde olduklarını bilsinler. Kimi, pusar sessizliğe gömülür. Bazısı: "Avukat bey, hakim bey!" falan yapar ki, o zaman artık hakim de meseleye algılanır. O zaman da, hakimle gözgöze geliriz: "E, tamam n'olmuş." derim hafifçe gülerek. Hakime, memurlarına yönelik olarak, "Efendim, astlarınızın size yönelik ululama çabalarının saçmalığını yaşıyoruz." kanı ve izlenimi veririm. Ve bunu başardığımı biliyorum çok şükür... Bu takdir ve oluşta da hakim/savcı her kim ise sizi zihninde olması gereken mevkie oturtmuş veya bir kez daha oturtmuş olur. Bu kez, hakim sezgisel olarak ve mimikleriyle, memurlarımın kusuruna bakmayın davranışları sergiler... Çünkü siz kendi değerliliğinizi göstermiş olursunuz ve tâbiyet hislerinin mesleğini icra etmediğinizi de... Bu olayda bu cümlelerden olarak bir olaydır; istem haksız, yersiz ve isabetsizdir! Saygılarımla. |
05-01-2012, 11:33 | #57 |
|
Geçenlerde askerde amirim olan komutan hakkında başlatılan soruşturmayla ilgili olarak görgü ve bilgim istenerek karakola davet edildim. İlginç bir psikolojiymiş, olayları ve neyle ilgili olabileceğini düşünüp dalgın dalgın karakola girerken -ki soğuktu da- elim cebimde yabancısı olmadığımız karakolun kapısına yöneldim. Kapıda bekleyen silah nöbeti tutan ve vatandaşla sohbet eden polis memuru bana "Birader nereye giriyorsun öyle gel bakim buraya!" dedi... "ifade vermek için çağrıldım ifade vericem" dedim "Ne ifadesiymiş bu, gel buraya" diye eliyle gel işareti yapmaya devam etti. *iğneleyici ifade ile* "Size mi vericem ifadeyi?" dediğim de "Önce elini cebinden çıkar burası devlet dairesi" dedi afalladım... [Askerlik hatıralarım canlanmışken baya bi ironik olmuştu "Emret Komutanım!" diyesim gelmişti bir an ]
...Şimdi askeri literatürde El cepte hoş olmaz. Ancak vatandaş sıfatıyla geldiğim karakol kapısında -Makam odasında da değilim- Bu tür dialog bana cehalet zihniyeti gibi geldi. Söylemeyecektim ama kendimi aşağılanmış hissettiğim için dayanamayıp söyledim. "Beyefendi ben Avukatım gitmem gereken yeri biliyorum size kolay gelsin" dedim döndüm arkamı gidiyordum bu sefer de "Göster kimliğini" dedi... Gösterdim. Zaten dağıttığı şeyi toplama gereği duymadı ve üsteledi "Avukat da olsaNIZ el cepte olmaz." İfademi verdikten sonra şikayet olarak değil ama bilgilendirme bağlamında yaşadığımı amirlerden birine anlattığımda gülümsedi "Olur böyle şeyler" dedi Haklıydı. Yakın tarihinde iki darbe görmüş ilk okulda bile yanaşık düzenin öğretildiği kraldan çok kralcı insanların olduğu bir memlekette "Olur böyle şeyler..." Zihniyetin değişmesi için olanın olması gerekene gitmesini beklemiyorum. Bu zihniyete sahip olanların bu dünyadan gideceği günü bekliyorum. Saygı sınırları içerisinde olduğunu düşündüğüm bu düşüncemi de özgürlüğüm bağlamında kabul edilmesini dileyerekten saygılarınıza sunuyorum. "Olur böyle şeyler..." |
05-01-2012, 11:50 | #58 | |||||||||||||||||||
|
Koyulaştırdığım bölüm esasen otoritenin temsilcisi konumunda olan ya da kendini o konumda görmek için yeterince dayanağı (hukuki değil tabi ki) olduğunu düşünen kamu görevlilerinin zihniyetini yansıtmaya yetiyor. Bu zihniyetin değişmesi mümkün müdür, yoksa kimi dönemlerde artarak kimi dönemlerde azalarak bir şekilde devam edecek midir, göreceğiz. Ancak devlet otoritesinin koruyucu/himaye edici yönünü görevlerini icra ederken her nebze hisseden görevliler karşısında hukuk dışında bir dayanağı olmayan ve çoğunluğu teşkil eden kitlelerin ve avukatların çektiği zorlukları o makamları işgal edenlerin birçoğu bilemez, bilmek istemez, istese yüzleşmek istemez. |
05-01-2012, 11:59 | #59 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Bir doğru:
Bir yanlış:
|
05-01-2012, 12:06 | #60 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Admin, Ben de size katılmıyorum. Cübbenin nerelerde giyileceği Avukatların Resmi Kılık Yönergesinde belirlenmiştir. Evet, icra dairelerinde bazen cübbeli meslektaşlar görmekteyiz. Ben bu durumu yadırgıyorum. İcra dairelerinde olması gereken, avukatın cübbesiz olmasıdır. Buna göre, icra müdürünün de (ve dahi savcının da), ayırt edici özellik olarak cübbeyi aramaması gerekir. Yine Meslek İlkelerine baktığımızda, Yargı Organlarıyla ve Adli Mercilerle İlişkiler başlığı altında, "Hakim ve savcılarla ilişkilerinde avukat hizmetin özelliklerinden gelen ölçülere uygun davranmak zorundadır.Bu ilişkilerde karşılıklı saygı esastır." Bırakalım icra dairesine savcı geldiğinde ayağa kalkmayı, duruşma salonunda duruşma yapılmadığı sırada dosya incelerken bile ayağa kalkılmaz. Böyle bir zorunluluk yoktur. Yine aynı başlık altında; "Avukat mahkeme kalemlerinde, icra dairelerinde ve her türlü mercilerde çalışan görevlilerle olan ilişkilerinde de meslek onuruna ve ağırbaşlılığına uygun tutum ve davranışlarını korur." Avukat olduğunu beyan ettiği halde, meslektaşımıza ısrarını sürdüren icra müdürü karşısında mesleğin onuru korunmalıdır. İcra müdürüne, savcının avukatın üstü/amiri olmadığı öğretilir. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
bağkur vergi ve esnaf odasına kaydının tescile etkisi | erdal düzgün | Meslektaşların Soruları | 1 | 12-06-2008 09:00 |
Sohbet Odasına Giriş | av.külcü | Site Hakkında Yazışmalar [Arşiv] | 2 | 26-08-2003 17:19 |
Şekerli Eğitim: (1. bölüm) | metin karadag | Hukuk Lisans Eğitimi | 2 | 07-10-2002 10:03 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |