|
Hukuk ve Felsefe Hukukun felsefi yönüne dair sohbetler. Hak, Hakkaniyet, Adalet, Eşitlik kavramlarına hukuk felsefesi gözüyle bakış |
Anket Sonucu: Kırmızı ışıkta durmakla Hukuk Devletinde Yurttaş olmak arasında bir ilişki var mıdır? | |||
Evet, ilişki vardır. Yasalara kesinlikle uyulmalıdır | 111 | 76,55% | |
Yasalara uyulmasa da olur, ara sıra “delinebilir” | 5 | 3,45% | |
Kendine ve birilerine güvenen uymaz | 7 | 4,83% | |
Hiçbir ilişki yoktur | 22 | 15,17% | |
Oy Verenler: 145. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 18) | |||
|
14-01-2007, 07:58 | #31 |
|
Görülen Lüzum Üzerine Bir PERDE Daha
(önceki perde için bakınız : http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6040 25.mesaj ve devamı) ( Reşat Nuri Güntekin'in sadık bir okuyucusuna hitaben yazılmış ve Franz Kafka'ya ithaf edilmiştir. ) Ağır Ceza Heyeti kararı okuduğunda müdafinin omuzları öyle düşmüştü ki, cübbesi artık omuzuna tutunamayıp, ayaklarının arkasına yere yığılmıştı. Müdafinin kafasının içinde Heyet Başkanının yaşlı, yorgun sesi yankılanıp duruyordu : ‘’takdiren ve teşdiden….’’ ‘’… ağır hapisle mahkumiyetine ….‘’ Heyet aslında arka odaya görüşmek için değil, sigara içmek için çekilmişti. Dava hakkında görüşmeye ihtiyaç yoktu. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre ‘’bir kimse, başka bireylerin veya kamunun zararına eylemleri nedeniyle cezalandırılabilirdi. Ayrıca yerleşik biyolojik bulgulara göre, insan bedeninin her hangi bir organı insan bedeninin tümüne veya başka bir organına zarar verecek biçimde çalışabilirdi. Bütün bu nedenlerle, sanığın kamunun bir üyesi olması sanığın suçunu ortadan kaldırmazdı. Tıpkı gereğinden çok fazla insülin salgılayan pankreasın bütün bedeni şekersiz bırakması gibi, tıpkı çalışmayan bir böbreğin bütün bedende üreyi arttırması gibi organların da bütüne zarar verebileceği hem akıl yoluyla ulaşılacak bir mantık silsilesine, hem de ilkçağdan beri süren gözlemlerimize uygundu. ’’ Müdafi duruşmadan çıkan ilk kişi oldu. Koşar adımlarla otoparka geldi ve aceleyle arabasına bindi. Araba o daha biner binmez hızla hareket etti. Tıpkı kovboy filmlerindeki atlar gibi. Müdafi yan koltukta duran felsefe derneğinin amblemi işli olan şapkasını alıp başına geçirdi. Bu şapka kendini güçlü hissetmesine yardımcı oluyordu. Kırmızı ışıkta duran bir arabanın solunda o da durdu. Yanında durduğu arabanın arka camında baro çıkartmasını görmüştü. Ayrıca arka camın önünde birkaç yıl önceki modellerden bir dekoder duruyordu. Yan gözle meslektaşına baktı. Direksiyondaki avukat yanındaki müvekkiline ‘’kırmızı ışıkta durulmasıyla hukuk devleti arasındaki ilişkiyi’’ anlatmakla meşguldü. Müdafi içinden gelen soruyu sormadan edemedi. Herkesle her konuda konuşacak kadar kendine güveni ve medeni cesareti vardı. Sağ cama doğru yerinden uzanarak seslendi : - Sizin dekoderiniz var, beni anlarsınız diye soruyorum: bireyin tüm kişisel hakları ile bütünün(kamu) içinde bir unsur-organ-suje olduğunu düşünmem hatalı mı idi? Yan arabada oturan avukat başını çevirince bakışları önce müdafinin yüzüne sonra garip işaretlerle işlenmiş şapkasına takıldı. Müvekkili ise soruyu soranı görebilmek için bir an için öne eğilip baktı; sonra arkasına yaslanıp, duyduğu soruyu aklında şöyle bir tarttı. İçinden : - Avukatlık da zor işmiş .. diye düşündü. Ne garip sorunlarla boğuşuyorlar.… Müdafi sağ yan cama uzanmış ısrarla yanıt bekliyordu. Şapkaya bakmaya devam eden avukat soruyu duymuş ama henüz anlayamamıştı : - Bana sattıkları dekoder bozukmuş, diye düşündü. Bak yine işe yaramadı. O sırada yeşil ışık yandı. Ve arkadaki sürücülerin hepsi aynı anda klaksona bastılar. Müvekkil yeni bir şey daha öğrenmişti: - Yeşil ışıkta geçmek de hukuk devletinin bir gereğidir. |
15-01-2007, 22:13 | #32 |
|
Senaryo
Syn. Armağan Konyalı, bu senaryo olmamış...........Ayrıca 3. perde olarak gösterilmesi fiyasko olur. 4. perdede seyirci toplamaz. Oysa gişe rekorları kırmalısınız........Asıl mekana devaman 3. perdeyi daha sıkı bir şekilde sizden bekliyorum. Ve emin olun sizin iyi bir düşünür olduğunuzu farkettim... Aklıma gelmeyen bir senaryo sürecine girmemi sağladınız. Bu nedenle de teşekkürler......Ama asıl mesele şu ki Syn.Av. Mehmet S. Dikici" nin söylerinin beni destekleyip desteklemediğini öğrenmek istiyorum.... Yani üstadımızın bu konudaki cevabını önemsiyorum....Çünkü iyi bir TASVİR yeteneği var gibi geldi bana. Aslında mükemmel bir somutlayıcı olduğu fikri uyandı bende fakat neden bu yeteneğini burda sürekli göstermiyor....Hele hele hukuk felsefesinin yapması gereken de budur. Yani netleştirmek. Bir ilkokul öğrencisine anlatır gibi anlatabilmek...........Umarım sorduğum soruma cevap yazar......Şu an ağırlıkta bunu beklemekteyim.........İlginiz için teşekkürler.....Bu arada barış yani bütünlük içinde yazıştığımızı ve size karşı muhalefet kültürü içinde olmadığımı bilmenizi isterim....Amaç cedelleşme ile iyi sonuçlar elde etmek........Ama zannetmeyin ki olumsuz bir amaç taşıyan cedelleşme. Aksine bir oyun misali ve beyni en geniş seviyede düşünmesi adına bir cedelleşme.....Umarım anlatabildim......Beyninizi sonuna kadar serbest bırakın.......Bakın daha kıvrak bir zeka doğmayacak mı......Kendinize bile şaşıracaksınız böyle olunca.......
SAYGILARIMLA |
16-01-2007, 19:59 | #33 |
|
- Sizin dekoderiniz var, beni anlarsınız diye soruyorum: bireyin tüm kişisel hakları ile bütünün(kamu) içinde bir unsur-organ-suje olduğunu düşünmem hatalı mı idi?
DOĞRUSU FELSEFEDEN İYİ ANLIYORSUNUZ... mizahi yönünüz mükemmel...İyi yakalamışsınız...Nerden yanlışlıkla unutmuşum o cümleyi orda...İyi bir imkan sunmuşum elinize...Tebessüm ettirdiğiniz için teşekkürler SAYGILARIMLA...ÜSTADIM |
10-02-2007, 22:19 | #34 |
|
gerekçemdir
sadece bir fıkra anlatacağım:
Vatandaşın birisi ölüp yukarıya çıkmış. Kapıyı açan meleğe ben cennete gideceğim demiş. Melek: Bir dakika ona biz karar veririz diyerek defteri açmış; Bakmış hiç bir kusur yok, adam kırmızı ışıkta bile geçmemiş. İnanamayan melek arkadaşları ile tartıştıktan sonra meleklerin başının çağrılması ve ona danışılması konusunda fikir birliğine varmışlar Meleklerin başı gelip deftere bakınca; Ha ben bu adamı tanıyorum, bir çift kanat getirin demiş. Adam sevinmiş: Melek mi oluyorum? Meleklerinin başının yanıtı: Sen kaz geldin kaz gideceksin. Eğer çiğnenmeyecekse bir şey kural olarak konulmaz saygılar |
10-02-2007, 23:07 | #35 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
"Gönül sohbet ister kahve bahane" misali gönül sohbet isterse "felsefe" bahanedir. Ben şimdi durup dururken şunu dersem: "Dikkat ederseniz veya etmezseniz, ya düşmezsiniz ya da düşersiniz!" Böyle bir durumda sizler bana ya deli dersiniz ya da delinin komşusu... İnsan evini seçermiş ama komşusunu seçemezmiş. Bu bağlamda belirteyim ki: " Türksat, Yatay 125 derece güney" dayatmasıyla ne bana "Kırık hayaller" isimli filmi izletttirebilirsiniz ne de "ikimiz bir fidanız" isimli filmde avaz avaz bağıran türkücüyü... Felsefeyi hukuka tercih etmenize bir şey diyemem, ama madem felsefe uğruna felsefeden mutlusunuz devam edin, derim. Saygılarımla... |
10-02-2007, 23:16 | #36 |
|
Kırımızı ışıkla hukuk devletinde yurttaş olmak arasında çok ciddi bir ilişki vardır. Kırımızı ışıkta durmamak idari para cezasını gerektiren bir eylemdir. Bu para cezasını öderken yurttaş olduğunun farkına varır insan. Hele bazı kırmızı ışıkta geçenlere ceza uygulanmayıp hiç ordan geçmeyene uygulanırken de benim yurdum diyerek gülümsersiniz. Evet yurrttaş olduğunu anlamak istiyorsan en azından bir kez ceza yemelisin)
|
10-02-2007, 23:32 | #37 |
|
Kırmızı ışık
Sizce şehir içindne otomobillerin girmesini yasaklasak daha iyi olmaz mı?
Şehirler insanların toplu olarak yaşadığı yerdir. O zaman kırmızı ışık sorunu da kalmaz Saygılar |
10-02-2007, 23:35 | #38 | |||||||||||||||||||
|
Daha iyi olur ama şuna ne dersiniz : İstanbul'un içi neresidir, dışı neresidir? Valla ben işin içinden çıkamadım. |
10-02-2007, 23:39 | #39 |
|
Surlarla sınırlasak olur mu?
|
11-02-2007, 01:36 | #40 |
|
Kırmızı Işık...
Olaya biraz da farkli boyut getirelim:
Erhan Bener kuşadası'nda iken İstanbulda köprüden ücretsiz geçtiği için ceza kesilmiş. Öderse mi iyi vatandaş, ödemezse mi? Saygılar |
11-03-2007, 00:54 | #41 |
|
Kavram Kargaşası
Bana göre mesele Bir ceza kuralını ihlal etmekle hukuk devleti olma arasındaki bağlantıyla aynıdır. Birey olarak bir kişi kuralları ihlal etti diye hukuk devleti değiliz sonucuna nasıl varılabilir?
Hırsızlık yapılıyor. Adam kimsenin görmediği yerde hırsızlık yapmış hukuk devleti değiliz. Bir Türk vatandaşı Başka bir Türk vatandaşını öldürmüş ( inşaallah olmasın) hukuk devleti değiliz... Hukuk Devleti basit bir tanımla, Kural koyan ve koyduğu kurallara kendisi de uyan devlet biçimidir. Özellikle idarenin keyfi uygulamalar yapmaması için İdarenin önceden koyulmuş kurallara göre yönetmesidir. Bir vatandaşın kural ihlali ile hukuk devleti olmak/olmamak arasında bağlantı yoktur... Mesele insanların eğitim seviyesi, kendilerine duydukları saygı, diğer insanlara duydukları saygı vs. ile ilgilidir... Saygılarımla... |
22-03-2007, 14:22 | #42 |
|
Anket sorusuna göre evet,bağlantı vardır.Kırmızı ışıkta duran,durması gerektiğinin bilincinde olan insan hukuk devletinde yurttaş olmanın bilincine de erişmiş demektir.Bana göre "hukuk devletinde yurttaş" olmak bilinci yaptığın eylemlerin özellikle ihlal teşkil eden eylemlerin bir yaptırımı olduğunun bilinmesi ve içselleştirilmesi meselesedir.Ancak bunun için yurttaşlığın gerçekten bir "hukuk devleti" içinde olması gerekiyor.Eğer birileri kuralları ihlal edebiliyorsa buna maazeretler bulunabiliyorsa hele hele bir takım meslek ve mevkii sahiplerine bir kısım ayrıcalılar tanınıyorsa özel düzenlemelerle hukuk devletinden söz edilemez gibi geliyor.Zira yapılan ihlali haklı gösterecek bir takım ayrıcalıkların ve dokunulmazlıkların yasal işlemlere dayanması ise sözkonusu olan bu durumda hukuk devleti değil yasa devletinin varlığından söz edilebilir sanırım.Hukuk ise adalete hizmet eder,adalet içinde eşitliği barındırır,barındırmalıdır o nedenle hukuk devletinde yurttaş olan kişi eylemlerinin nedenlerini ve sonuçlarını bilen aradaki bağlantıyı kurabilen insandır diye düşünüyorum....
|
22-03-2007, 18:43 | #43 |
|
konuyla ilgili 2 ornek
almanyada yasadigim olayi anlatmak isterim, trafik isiginin yesil olmasini beklerken (itiraf ediyim, normalde turkiyede olsa gecerdim ) orada yasayan arkadasima neden insanlarin ( ben dahil) bu issiz yerde yesil isigi beklediklerini sordugumda, cocuklara kotu ornek olmamak icin dedi. ve avrupaya cikanlar bilirler , yaya gecicinden gecerken araclar sizin gecmenizi bekliyorlar. bunlar benim gibi bu tur seylere alisik olmayan istanbul da yasayan bir turk icin ilginc ornekler oldular , paylasmak istedim, belki bir sonuc cikarabiliriz diye.. |
22-03-2007, 19:48 | #44 |
|
Kırmızı Işık...
Persona iyi bir noktaya temas etmiş
Bizim yasalarımıza göre de yaya geçitlarinde yayalara öncelik tanımak zorunluktur. Ben hiç karşılaşmadım. Bilinmeyen mi kullanılmayan mı bir kural? Akıl erdiremedim. Saygılar |
23-03-2007, 17:32 | #45 |
|
Tabiki,kırmızı ışıkta bekelemekle hukuk devletinde vatandaş olmak arasında bağlantı var.Ama bu verdiğiniz örnek için geçerli.Yoksa ortada bir hukuk devleti yoksa veya yarım yamalak bir hukuk anlayışı varsa ilşiki de yoktur.Bir hukuk devletinde vatandaşlar kırmızı ışıkta beklemeyi içine sindirebilir.Bunun kendisinin menfaatine olduğunun; işleyen çarkın küçük bir parçası olduğunun farkındadır veya farkına varabilir.
Ancak ortada bir şüphe dahi varsa, menfaatlerimiz uğruna farkında olduklarımızı bile göz ardı edebiliriz. |
24-03-2007, 01:04 | #46 |
|
Kırmızı ışıkta durmakla Hukuk devletinde yurttaş olmak arasında kesinlikle bir ilişki vardır. Ülkede düzeni sağlamak için konulan kuralları birbirinden ayıramayız. Nasıl olsa kimse görmüyor yada zaten kim uyuyor ki mantığıyla yola çıktığımızda, bugün kırmızıda geçeriz yarın başka bir kuralı ihlal ederiz. Kurallar düzeni sağlamak içinse uyulmalıdır.
Bazen ışıkta beklerken; bir anda kendini yola atan insanlar oluyor ve gayri ihtiyari, yeşil yandı sanıp yola atlayıp sonrada trafiğin ortasında kalmışlığım olduğundan dolayı, birilerinin kurallara uymayışıyla yaşanan paniği benim gibi yaşayanlar vardır sanırım. Benzeri bir olaydada bir arkadaşım babasını kaybetti. Bazen çok basit görülen kuralların yaşamsal değeri olduğunu maalesef büyük acılar yaşayarak öğreniyoruz. Bir kural varsa bunun koyulmasının da bir nedeni vardır. Bazen ışıkta beklerken, yanımdan geçen insanların tuhaf bakışlarıyla karşılaşıyorum.- Neyi bekliyor araba gelmesini mi, araba yok geçsene der gibi bakıyorlar. Oysa beklenen şey araba değil, arabayı durduracak olan ışık. Sonra birden arabayı görünce köy yolundaki tavuklar gibi nereye gideceğini bilmeden koşturan insanları görünce, bende onlara bakıyorum.- Neye yetişmeye çalışıyorsun ki bu kadar acil, hayatından daha önemli ne işleri var bu insanların diye. Sakatlık yada ölüm söz konusu olduğunda hiç bir iş o kadar acil görünmüyor insanın gözüne, hele ki kazanılan iki dakika için. Hukuk devleti düzen devleti ise o ülkede yaşayan yurttaşların bu düzene uyması gerekir Sanırım çok dertli olduğum bir konuydu bu içimi döküp stresimi attım fakat maalesef trafikte kuralları bilmeyen hatta araba kullanmaktan bihaber o kadar çok şöför var ki, birde bunlara kurallara uymayan yayalar eklenince ortaya çıkan kaosu hep beraber yaşamak zorunda kalıyoruz. Saygılar |
24-03-2007, 13:48 | #47 | |||||||||||||||||||||||
|
Güzel bir tesbit Üstadım, bilgimize sunduğunuz için teşekkür ederim, özeleştiri yaptım da hakikat payı çok yüksek söyleminizin. Saygılarımla |
24-03-2007, 18:13 | #48 |
|
tekrar yaya gecidi olayina donmek istiyorum sayin Muzaffer Erdogan in soyledigi gibi ortada bir kanun varken uygulanmiyorsa bunun anlami ne, zaten ilkokuldan beri hep merak etmisimdir, adI yaya gecidi olan beyaz cizgiler yayalara hicbir ayricalik tanimazken neden heryere cizilir diye.
benim gibi arabalara karsi antipatisi olan (ehliyeti bile olmayan ) yayalara aciyin ey arac sahipleri... ve o beyaz cizgileri gordugunuzde lutfen yol verin. o cizgilerin bir anlami var ( dogadaki her seyin bir anlami varlik nedeni oldugu gibi). hukuk devleti olmanin anlami sanirim kanun koymadaki beceriden cok, o kanunlara uyacak insani yetistirebilmek. |
26-03-2007, 06:57 | #49 |
|
Benim yasadigim sehirde de 'yaya gecitleri' ve 'dur' isaretleri, vicdani bir sorumluluk olarak goruluyor.
Gecenin ucunde, issiz bir muhitte 'dur' isaretini uygulamak, sadece beni ve benim gibi bu sekilde yasamaya 'alisik' olmayanlari sasirtan bir davranis bicimi... Ilk geldigimde yaya gecidi kavramini bizdeki gibi sanip, olur olmaz her yerde karsiya gecmeye calisiyordum. Ancak ben uzaktan gelen arabalarin gecmesini beklerken, onlarin yanima kadar geldikten sonra durup bana yol vermeleri inanilmaz vicdan azabi duymama yol acti. Simdi ben de 'yaya trafik kurallarina' dahi eksiksiz, ozenle uyuyorum. Saygi, gercekten karsilik saygiyi beraberinde getiriyormus. Hukukun uygulanabirligi, insanlarin bir sure sonra hukuka gerek kalmadan saygiyi baz alarak yasamasini sagliyormus. Hukuku toplum yaratirken, toplum ayni sekilde 'hukuku' hayat bicimi haline getirerek, kurallari ortadan kaldirabiliyormus(olur olmaz yerde karsiya gecmeme ragmen aldigim tepki ornegi). Bu konuda ilk mesaji 2002 yilinda yazmisim... 5 yil sonra yazdigim bu mesajla da, bir insanin yasadiklari sayesinde ne derece degisebilecegine de bir ornek vermis oldum. Saygilarimla |
19-04-2007, 15:35 | #50 |
|
“Ben sporcunun
zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” öncelikle cevabımı vereyim;dediğiniz gibi benden başka araç yoksa,muhmetemel tehlike yaratabilecek bir durum yoksa yeşil ışığın yanmasını beklemeden geçeceğimi samimiyetle söyleyebilirim. Zaten dikkat edilecek olursa bazı kavşak düzenlemelerinde ışık sistemleri belli bir saatten sonra off halini alıp yanıp sönen bir turuncu/sarı ışığa dönüşüyor.Yani zaten biz bu kuralı kendiliğimizden ihlal etmesek de diyor ki kanun koyucu eğer yol müsait ise geçebilirsin/yasadaki kural ihlalini ben sana yasal olarak bahşediyorum.Hal bu iken ışık beklemek mümkün değildir.Aynı zamanda pratik zeka kullanmak da gereklidir.Sırf kanunda öyle yazılı diye bomboş yolda durup beklemek biraz basmakalıp geliyor bana(isnisnalar hariç olmak üzere). |
27-11-2007, 08:20 | #51 |
|
katkı
Cumhuriyet 27.11.2007
KIRMIZI IŞIKTA DURAN OTOMOBİL TOKYO (AA) - Japon Toyota markası otomobillerin kırmızı ışıkta kendiliğinden durmasını sağlayacak sistem geliştirdi. Sistem, yol kenarına yerleştirilen vericiler ve otomobildeki alıcılardan oluşuyor. Sürücü, vericiden gelen sinyalle, trafik ışıkları hakkında sesli ve görsel olarak bilgilendiriliyor. Sürücünün kırmızıda durmayacağı "anlaşılırsa" otomobil otomatik olarak fren yapıyor. Şirket, "Dur" tabelaları için de benzer sistem geliştirdi. --- Devlet - Hukuk Düzeni - Yasalar - Yurttaş... |
27-11-2007, 13:32 | #52 | |||||||||||||||||||||||
|
İyi bir gelişme ancak bizim gibi ülkelerde bunun ugulanması için en az 150 yıl süreye ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim. Halen 1965 Model kamyonların yük taşıdığı bir memlekette, teknolojinin yenilenmesi ve bu imkanın araçlara uygulanması neredeyse olanaksız gibi... |
03-12-2007, 21:45 | #53 |
|
Kırmızı ışıkta geçmek bir trafik kuralının ve dolayısıyla hukuk kuralının ihlalidir. hırsızlık ve adam öldürmek de birer hukuk kuralı ihlalleridir. Peki bu hafifden ağıra doğru sıraladığımız hukuk kuralları Türkiyeden başka ülkelerde ihlal edilmez mi?
Mesela hukuk devleti olarak gördüğümüz, Almanya, Fransa, İngiltere vb. ülkelerde ihlal edilmezler mi? Edilirler elbet. Pek çok yerde pek çok insan hukuk kuralı ihlal eder. Hukuk Devleti olma sırrı hukuk kuralının ihlal edilmesinde değildir.Hukuk Devleti olabilme sırrı ihlal edilen hukuk kuralının müeyyidesinin, İşlediği fiille orantılı olarak ihlal edene uygulanmasında gizlidir. Yani hukuk kuralı ihlali değil, İhlalden sonra uygulayıcılar tarafından gösterilen reaksiyon hukuk devleti kavramıyla ilgilidir. Saygılar... |
21-12-2007, 08:43 | #54 |
|
Katkı
’Kırmızı ışık yüzsüzleri’ televizyonda yayınlanacak.
21 Aralık 2007 Vahap MUNYAR vmunyar@hurriyet.com.tr |
24-12-2007, 11:57 | #55 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu görüntülerden de magazin haberi çıkarıp, ekrana insanları toplamayı başarırlar artık. |
22-06-2012, 17:08 | #56 |
|
Cevabım: hiçbir ilgisi yoktur.
Ben kanuna karşı gelebilirim, suç da işleyebilirim. Benim tavrım Devletin vasfını değiştirir mi? Kırmızı ışıkta geçen herkese eşit muamele yapılıyorsa Hukuk Devleti vardır. |
23-01-2013, 00:10 | #57 |
|
Hukuk Devletinde Yurttaş olmak
Trafik lambasının renklerini görebilen insan, Kırmızı’da durması gerektiğini bilir.
Duygu ve düşünceler bir renkle eşleştirilse… Ve kırmızı; “yapılmaması gereken” olsa… Her insanın “yapılmaması gereken”i … Onun dışındaki “Kabule/Kurala” göre değişir mi? “Hukuk Devletinde Yurttaş olmak” yalnızca yasalara uymak mıdır? Her insanın içinde doğal/evrensel/ortak bir “Kırmızı Işık” yok mudur? |
25-01-2013, 19:35 | #58 |
|
“Paris’te Zafer Takı’nın etrafını arabalarıyla turlayan insanlar -hiçbir şerit, trafik ışığı, trafik işaret ve işaretçisi olmadığı halde- birbirlerine yol verirler ve ne zaman durup, ne zaman hareket edeceklerini bilirler; üstelik bunu herhangi bir yasa ya da düzenleme olmadan yaparlar. Durmaksızın akan bir trafikte bunu otomatik olarak yaparlar. “
1.Parisli olduklarından, 2.Fransız olduklarından, 3.İçlerinde "eğitimsel/doğal/evrensel/ortak bir “Işık” olduğundan... |
26-01-2013, 20:10 | #59 | |||||||||||||||||||||||
|
- Diğer açılardan ise hepsi yanlıştır: Gelişmiş ülkeler arasında yer alan Fransa'nın başkenti Paris'te bile, insanlık henüz çok geri olduğundan diğer açılardan "eğitimsel/doğal/evrensel/ortak bir “Işık” görmek mümkün değildir. Fransızlar insanlığın gelişmesine büyük katkıda bulunmuşlardır. Hatta denilebilir ki Fransa dünyanın en gelişmiş ülkesidir. Ama gelişmişlikleri ancak trafik akışını sağlamakla sınırlıdır. Ne zaman ki Fransızlar başkasının hakkına el uzatmaktan vazgeçer o zaman o ışık tüm insanlığı aydınlatır. Saygılarımla |
26-01-2013, 20:25 | #60 | |||||||||||||||||||||||
|
İnsanlık henüz çok geri. ''Kırmızı ışık'' başkasının hakkını gösterir. Başkasının hakkına her alanda el uzatan insanların kırmızı ışıkta durmasını beklemek için henüz çok erken. (Kırmızı ışıkta durmak ancak gelişmiş bir kaç ülkede mümkün oluyor ve ne yazık ki bu ancak trafik ışıklarıyla sınırlı.) Bu gerilik karşısında hukuk, ahlak, vicdan işe yaramıyor. İşe yarayacak tek şey umut. İnsanlığın gelişmesi umudunu yeşil tutmak. Bir başka deyişle, başkasının hakkına el uzatmama yolunda bebeğe küçük adımlar attırmak. Saygılarımla |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kırmızı Bülten'in Yasal Düzenlemesi Var Mı? .. | Av.Mehmet Saim Dikici | Meslektaşların Soruları | 0 | 24-07-2005 18:13 |
Kırmızı Şarapla Gelen Sağlık | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 9 | 03-05-2004 13:32 |
Şiddet Yaygınlaşırsa -Dr. Demet Işık | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 1 | 13-08-2003 11:35 |
Işık İtleri! | Kıvılcım | Site Lokali | 0 | 08-10-2002 22:52 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |