|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
22-04-2009, 09:57 | #1 |
|
okuma yazma bilmeyeni kandırarak bonoya imza attırma
merhaba arkadaşlar...
acil olarak fikirlerinize ihtiyacım var...olay kısaca şöyle: Müvekkilimin alacaklısı olduğu bir bono var.müvekkil köyde yaşadığı için şehre gelen bir arkdaşından seneti icraya koymasını rica ediyor.arkadaşı da kötü niyetli olarak okuma yazma bilmeyen müvekkilime senedi ciro ettiriyor.ardından kendi ciroluyor ve kendi adına icraya koyuyor. şimdi müvekkil alacaklısı olduğu senedin borçlusu haline geliyor.senet icraya konulmuş.o dönemn çok hasta olduğu için itiraz edememiş.haciz yapılmış...şimdi bana geldi.menfi tespit davası açılacak.ancak ayrıntılarda takıldım...dava süreciyle ilgili yardımcı olursanız sevinirim.yani müvekkilimin kandırılarak imza atmış olması ve hastalığını davada nasıl kullanabilirim?teşekkürler... |
22-04-2009, 10:29 | #2 |
|
T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi Esas: 2001/5349 Karar: 2002/2196 Karar Tarihi: 26.03.2002 ÖZET : Bonoda tanzim edenin imzasının bulunması zorunlu olup imzayı içermeyen bir senet bono sayılamaz. İmza yerine mekanik herhangi bir vasıta veya el ile yapılan yahut tasdik edilmiş olan bir işaret veya resmi bir şahadetname kullanılamaz. Kambiyo senedindeki imzaya 5 gün içerisinde itiraz edilmemesi halinde imzanın borçludan sadır sayılacağına ilişkin hüküm takip hukukuyla ilgili olup, menfi tespit davasında sahtelik iddiasında bulunmasına engel teşkil etmeyeceği için , mahkemece bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığı usulen incelenerek bir karar verilmesi gerekir. (2004 S. K. m. 72, 168) (6762 S. K. m. 688, 689, 668) Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Karar: Dava okuma-yazma bilmeyen davacının kandırılarak, senet üzerine parmak bastırılıp mühürletilen ve sahte olarak imza atılan ve bono sayılmayan belgeye dayalı takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davalı vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre icra takibinin kesinleştiği, senetteki parmak izi ve mührün davacıya ait olduğunun kabul edildiği, ayrıca süresi içinde imzaya karşı çıkılmadığı anlaşıldığından davanın reddiyle %40 tazminatın davacıdan tahsiline dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. T.T.K'nun 688/7.maddesine göre bonoda tanzim edenin imzasının bulunması zorunlu olup aynı Kanunun 689.maddesine göre imzayı ihtiva etmeyen bir senet bono sayılamaz. Yine T.T.K.nun 668.maddesine göre imza yerine mekanik herhangi bir vasıta veya el ile yapılan yahut tasdik edilmiş olan bir işaret veya resmi bir şahadetname kullanılamaz. Öte yandan, İ.İ.K.nun 168/1-4 maddesi gereğince kambiyo senedindeki imzaya 5 gün içerisinde itiraz edilmemesi halinde imzanın borçludan sadır sayılacağına ilişkin hüküm takip hukukuyla ilgili olup, menfi tespit davasında sahtelik iddiasında bulunmasına engel teşkil etmeyeceğinden, mahkemece bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığı usulen incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksine gerekçelerle yazılı şekilde davanın reddinde isabet görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.3.2002 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları |
22-04-2009, 10:30 | #3 |
|
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu Esas: 1979/3-1702 Karar: 1982/965 Karar Tarihi: 22.12.1982 ÖZET: Senedin kesin delil sayılabilmesi için, borç altına giren kimse tarafından imzalanmış olması gerekir. Usulün ilgili maddesindeki kurallar ispat şartıdır ve anılan maddeye uygun olarak düzenlenmemiş olan parmak izli senedin borçlu tarafından inkarı durumunda, tatbikatla parmak izinin borçluya aidiyetinin tespiti yoluna gidilemez. (6762 S. K. m. 688) (1086 S. K. m. 297, 308) (818 S. K. m. 13, 14) Dava: Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Darende sulh hukuk mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 5.12.1978 gün ve 3-196 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 26.3.1979 gün ve 1372/1474 sayılı ilamiyla; (... Delil olarak gösterilen parmak izi taşıyan senet HUMK.nun 297. maddesine göre düzenlenmemiştir. Böyle bir senet üzerindeki parmak izi incelemesi yapılmak suretiyle gerçerliliği saptanamaz. Ancak davacı vekili dava dilekçesinde her türlü yasal kanıt demek suretiyle yemin deliline de dayandığından yemin hakkı olduğu hatırlatılmalı ve onun sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tessi isabetsizdir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz eden: Davalı Vekili Karar: Hukuk Genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Davacı (... davalının, borcuna karşılık 3400 liralık bir bono verdiğini; ancak, vadesinde borcunu ödemediğini, yaptığı icra takibine de üstelik itiraz ettiğini) ileri sürerek bono bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ise (.. davacıya borcu bulunmadığını ve senetteki parmak izinin kendisine ait olmadığını..) savunmuştur. Yerel mahkeme (... senet altındaki parmak izinin davalıya ait olduğunun bilirkişi raporu ile saptanmış bulunduğu ve böylece senedin davalı tarafından verildiğinin anlaşıldığı..) gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiş; bu karar özel dairenin yukarıya metni aynen alınan ilamiyla bozulmuş ise de; mahkeme önceki kararında direnmiştir. Görülüyorki, bu davada çözümlenmesi gereken sorun; usulün 297. maddesine uygun biçimde onaylanmamış olan bir senetteki parmak izinin inkarı halinde, mahkemece parmak izi incelemesi yaptırılmak suretiyle senede değer izafe edilip edilemeyeceğine ilişkin bulunmaktadır. Bilindiği gibi usul hukukunda senet bir ispat vasıtasıdır. Ancak hemen belirtmek gerekirki, senedin kesin delil sayılabilmesi için, borç altına giren kimse tarafından imza edilmiş olması gerekir. (BK. m. 13, 14). Kural bu olmakla beraber imza atmaya muktedir olmayan veya okuma yazma bilmeyen bir kimse imza yerine parmak izi kullanabilir. Yalnız, senetteki parmak izinin borçluya aidiyeti ve bizzat borçlu tarafından basıldığının ihtiyar kurulunca ve o yerde tanınmış iki tanık tarafından onaylanması lazımdır. (HUMK. m. 297) Bu madde hükmünün parmak izli belgenin düzenlenme şekli ve şartları konusunda öngördüğü kural, bir geçerlik şekli olmayıp, ispat koşuludur. Bu nedenle anılan madde hükmüne uygun biçimde onaylanmamış olan bir senetteki parmak izinin borçlu tarafından kabul (ikrar) edilmesi halinde, senet gene geçerli sayılır ve kesin delil teşkil eder (HGK. 18.1.1978 gün 7/228 E. 12 K. S.K.). Çünkü böyle bir halde senet içeriği (muhtevası) borçlu tarafından kabul edilmiş ve benimsenmiş demektir. Buna karşılık senetteki parmak izinin inkarı halinde, onama işleminin yasanın gösterdiği şekilde yapılmış olması gerekir. Aksi halde bu senedin hiçbir ispat değeri olmaz ve usulce geçerli kabul edilemez, yani yok sayılır (HGK. 11.12.1971 gün, 4/937 E. 740 K.; HGK. 20.11.1974 gün, 1971/7-830 E. 1226 K. s.k.). Hal böyle olunca, inkar edilen senetteki parmak izinin borçluya ait olup olmadığı konusunda parmak izi incelemesi yapılması da mümkün değildir. Aksi görüşün kabulü Yasanın amacına da aykırı düşer. Çünkü usulün 297. maddesinde öngörülen şeklin amacı, senet içeriğinin (muhtevasının) borçlu tarafından bilinmesini sağlamaktır. Yasa koyucu bu yolla okuma yazma bilmeyen bir kimsenin içeriğini bilmediği bir belge ile borç altına sokulması tehlikesinden korunmasını sağlamak istemiştir. Gerçekten senet altındaki parmak izinin usulün 297. maddesi doğrultusunda onanmış olması, senet içeriğinin borçlu tarafından bilindiğine karine teşkil eder. Oysa inceleme sonucu parmak izinin borçluya aidiyetinin tespit edilmiş olması kesin olarak senet içeriğinin de borçlu tarafından bilindiği anlamına gelmez. Bu durum, parmak izinin borçlu tarafından ikrarı (kabulü) haline de benzetilemez. Zira yukarıda da değinildiği gibi böyle bir kabul senet içeriğinin bilindiği ve benimsendiği anlamını taşır. Kaldıki usulünce onanmış olmayan ve inkar edilen böyle bir belgenin borçlunun iradesinin tespiti amacı ile düzenlenmiş olup olmadığının araştırılması için usul kanunu mahkemeye bir inceleme imkanı da sağlamış değildir. Usulün inkar edilen imzalara ilişkin inceleme sağlayıcı hükmünü genişleterek, Parmak izli belgeler içinde uygulamak buyurucu hükümleri yasa koyucunun amacına aykırı olarak genişletmek sonucunu doğururki, bu mümkün değildir. Gerçekten imza incelemesi (istiktab) usulde yalnız imzalar için tanınmış bir yoldur. (HUMK. m. 308 v.s.) (4.H.D. 4.3.1968 gün 805/2270 s.k.) Diğer taraftan usulün 297. maddesine uygun biçimde onaylanmamış olan bir borçlu tarafından inkar edilen parmak izli senet yazılı delil başlangıcı da sayılamaz. Bu halde davacı, iddiasını tanık ile de ispat edemez (Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü 4. baskı cilt II- 1980 Ankara- Sayfa 1486) (HGK. 30.3.1938, 4/106-27 s.k.). Somut olayda, davaya dayanak yapılan senetteki davalıya aidiyeti ileri sürülen parmak izi usulün 297. maddesi uyarınca onaylanmadığı gibi davalı tarafından da açıkça inkar edilmiştir. Bu durumda mahkemenin inkar edilen parmak izi konusunda bilirkişi incelemesi yaptırması ve senede değer vermesi yukarıda anılan ilkelere ve yasa koyucunun amacına aykırıdır. O halde yukarıda gösterilen nedenlerle H.G.K.da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. Sonuç: Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.12.1982 günü oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY Yargıtayın bugüne kadar kökleşen içtihadları, bozma ilamında açıklanan doğrultuda bulunmaktadır. Ancak, parmak izine dayanarak verilen mahkumiyet hükümlerinin onanması, diğer taraftan senetteki parmak izinin kendisine aidiyetini mahkemede kabul eden davalılar hakkındaki davaların kabulü ile parmak izini inkar edip bilimsel ve kesin olarak davalıya ait olduğu saptanan imza yerine parmak basılmış belgelere hukuk usulü muhakemeleri kanununun 297. maddesinin koşulları yok diye hiç değer verilmemesi ile uygulamada meydana gelen çelişki bu konu üzerinde tekrar durmayı zorunlu kılmaktadır. Borçlar Kanunu ile Hukuk Usülu Muhakemeleri Kanunu'nda doğrudan doğruya parmak izinden söz edilmemiştir.Yargıtay İçtihadları ile parmak izi yukarıda anılan 297. maddenin kapsamına giren el ile yapılan işaretlerden sayılmıştır. Seçimlerle ilgili bazı yasalar ile nüfus kanununda parmak izi okuma yazma bilmeyenler için imza yerine kabul edilmiştir. Bir senetteki parmak izinin kabulü ile bilimsel olarak yapılan bilirkişi incelemesi sonucu parmak izinin aidiyetinin saptanmasının ayrı ayrı değerlendirilmesi kolay kabul edilememektedir. İnkar ve kötü niyetli davranışları ödüllendirmenin hukuk ilkeleri ile bağdaşamıyacağını daima gözönünde tutarak bu yöndeki çelişkili uygulama üzerine eğilmede yarar bulunmaktadır. Senetteki parmak izi ile ilgili şahıs arasındaki bağlantı saptandıktan sonra hukuk açısından bu belgeye bir değer verilmek gerekir. Belgede parmak izi bulunan kişinin bunun nedenini açıklaması ve imza yerine parmak başmamış olduğunu ve o belgenin içeriğini bilemeyeceğini kanıtlaması zorunlu kabul edilmeli, aksi halde parmak izi, imza gibi bağlayıcı olmalıdır. Parmak izi tatbikatındaki bilimsel ve teknik gelişmeler ve ceza mahkemelerince parmak izinin güçlü bir delil olarak kabul edilmesi karşısında parmak izi ile ilgili içtihadlar, artık günün koşullarına uygun düşmemektedir. Bu konudaki kesin ve katı içtihad ve uygulamaya rağmen 50 yılı aşan bir süreden beri imza yerine parmakizi basılmak suretiyle sözleşme ve borç senetlerinin düzenlenmesine devam edilmesi yasaların uygulanması ve yaygın örf ve adetlerimize değer verilmesi açısından bazı gerçeklerin gözden kaçırıldığını da göstermektedir. Parmak izinin imza gibi bağlayıcı olduğunun kabulünde bir takım sakıncaların ortaya çıkması söz konusu ise bu haldede böyle bir belgenin hukuk usulü muhakemeleri Kanunun 292. maddesinde sözü edilen yazılı bir beyyine başlangıcı olarak kabulü ile uygulamadaki çelişkiler bir ölçüde giderilebileceğinden onama oyundayız. KARŞI OY Davacı bonoya dayanan alacak iddiasında bulunmuştur. Bu belge parmak izi ile düzenlenmiş bulunduğundan TTK. 668/7. maddesinde yazılı imza unsurunun yokluğu nedeni ile bono vasfında değildir. Hal böyle olunca senedi ciro yolu ile elde eden davacının bu iktisabı geçerli sayılamaz. Alacağın temlikine dair akti ilişki kurulmadığına nazaran davacının bu senede dayanan alacak iddiası haklılık kazanamaz ve kendisine yemin tevcihine gerek kalmadan davanın bu gerekçe ile reddedilmesi zorunludur. Tabiiki, bu durumda HUMK. 297. maddesine temas eden anlaşmazlığa, uygulamaya ve bozma sebebine girmeye gerek kalmamaktadır. Direnme kararının bu nedenlerle bozulması görüşündeyim. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları |
22-04-2009, 12:28 | #4 |
|
aynı zamanda müvekkil 72 yaşında...yaşınında davaya etkisi olur mu acaba?
|
22-04-2009, 14:24 | #5 |
|
justicewarior yardımınız için teşekkür ederim...bizim olayımızda parmak basma yok...karşı taraf müvekkili kandırıp imza atmasını sağlamış.dolayısıyla imza müvekkilin ama normalde müvekkil parmak izi kullandığı ve okuma yazma bilmediği için öylesine karalamış.Bu durumda bu imza ne kadar geçerli olur bilemiyorum...
|
25-04-2009, 19:26 | #6 |
|
buna çok benzer bir durum için bende araştırma yapıyorum ancak benim konum biraz daha zor sanırım. kefil olarak adına imza atıldığı sırada müvekkilim 85 yaşındaydı. bonodan haberdar olduğumuzda ise müvekkilim vefat etmişti. şu anda mirasçılar adına menfi tespit davası açmayı düşünüyrz.
okuma yazma bilmeyen müvekkilim adına imza atılması konusunda ve 85 yaşındaki kişinin imzasının bağlayıcılığı hakkındaki görüşlerinizi bekliyorum. şimdiden teşekürler. |
20-07-2009, 10:08 | #7 |
|
tekrar merhaba
yukarıda bahsi geçen davamız hala devam ediyor...Ancak ilk yazdığımdan farklı olarak müvekkil,imza attığını kesinlikle kabul etmiyor.Yani müvekkilin sözünden yola çıkarak senedin müvekkilin elinden kandırmak suretiyle alındığını ve alan şahıslarca imzalandığını kabul ediyoruz. Bu durumda müvekkili kandırarak senedin elinden alınmasını mahkemede hile olarak mı sunacağız? Bu konuda kararsız kaldım...Biz hem hile ile elinden alındığını iddia ediyor hem de imzayı inkar ediyoruz...Her ikisini de menfi tespit davasında dillendiriyoruz..Bu konuda bir sorun yoktur sanırım.Fikirlerinizi acil olarak rica ediyorum |
21-07-2009, 12:24 | #8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
HGK kararına göre;
Yukarıdaki karar gereğince tahsil amacıyla ciro yapılan fakat görünürde temlik cirosu hükmünde olan cironun "tahsil amacıyla" yapıldığı yönünde bir iddiayı ancak yazılı delille ispat edebilirsiniz. Kambiyo senetlerinden senet üzerinde bulunun unsurlara göre hareket edilmektedir. Söz konusu imzanın hile ile aldatarak veya bilmeyerek atıldığı iddiası hususunda ise Yargıtay katı düşünmektedir.
Yukarıdaki İBK kararınıda dikkate aldığımızda tahsil cirosu amacıyla yapılan fakat görünürde temlik cirosu hükmünde olan imzanın tahsil cirosu hükmünde olduğunu ancak yazılı delille ispat edebilirsiniz. |
02-01-2011, 19:32 | #9 |
|
okuma yazma bilmeyen borçlunun borca itirazı
konuyla igili bir soru da benden... bilgisayar başında olan sevgili site üyelerinden acil cevap beklediğimi ekleyeyim
okuma yazma bilmeyen borçlu hakkında diyelim ki içeriğini bilmeden imzaladığı bir bonoya istinaden icra takibi yapılıyor ve tebligat ulaşıyor. süresinde icra dairesine gelip itiraz edecek. o zaman da tanık gerekecek mi? dairedeki icra memurları mı tanık olacak? yoksa kendisinin mi tanık getirmesi gerekir? veya zaten icra dairesine gelip orada beyanda bulunacağı için tanığa ihtiyacı yok mu? eğer sadece bir dilekçe yazıp tanıdığı biri aracılığıyla daireye göndermek isterse ne olacak? çok teşekkür ederim şimdiden... |
03-01-2011, 13:37 | #10 |
|
itiraz için tanık kişisene gerek yok. İtiraz sözlü olarak da yapılabilir. İtirazın kaldırılması aşamasında icra tetkik merciinde siz iddialarınızı öne sürersiniz. Yani tebliat aşamasında yalnızca itiraz ediyorum demeniz yeterlidir.
Dilekçe gönderme işine gelince , tebligat mevzuatına uygun olarak ya da bizzat gidilerek yapılması gerekir diye düşünüyorum. |
03-01-2011, 13:42 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Şahsi kanaatim bonodaki şekil şartları gerçekleşmediğinden icraya konu olabilecek bir alcağın bonodan dolaı doğmuş olmamasıdır.Yani bono geçersiz olduğundan alacak da mevcut değildir. Bu da şikayetle ileri sürülemeyeceği için menfi tesbit davası açmanız doğru olmuş. Müvekkilinizin okuma yazma bilmediğini, imza atamadığını ispatladığınız an dava sizindir |
07-01-2011, 22:48 | #12 |
|
teşekkürler sevgili ihsan berat!
|
11-01-2011, 05:36 | #13 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Nası yani??? 1) Kambiyo takibine icra dairesinde nasıl itiraz edilecek? 2) Herhangi biri icra dairesine nasıl dilekçe sunacak? |
11-01-2011, 05:45 | #14 | |||||||||||||||||||
|
Sayın ihsanberat Şekil şartlarının gerçekleşmediği iddianızın dayanağı nedir? Bu arada ben de ancak menfi tespit davası ile sonuç alınabileceği kanaatindeyim. |
15-01-2011, 17:09 | #15 |
|
sayın topcu haklısınız gözden kaçırmışım. bunun için dava açmamız gerekiyor o zaman soruma gerek de kalmadı. teşekkür ederim..
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Okuma yazma bilmeyenlerin bonoyu imzalaması | zenon | Meslektaşların Soruları | 8 | 01-11-2016 11:38 |
Okuma yazma bilmediği halde, imza atarak kefil olan ve ipotek veren | Av. İlhan SALBAŞ | Meslektaşların Soruları | 4 | 16-08-2015 23:54 |
Okuma yazma bilmeyen senet borçlusu | Gamze Dülger | Meslektaşların Soruları | 6 | 26-04-2013 16:21 |
okuma yazma bilmediği konusu nasıl ispat edilecek? | av.egemen | Meslektaşların Soruları | 13 | 19-09-2007 15:11 |
Okuma yazma bilmeyen kişinin avukata verdiği vekaletname | Şule Çimen | Meslektaşların Soruları | 1 | 01-06-2007 20:13 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |