25-09-2006, 08:39 | #1 |
|
Değiştirilen Bebekler
Bir gazete haberi.
Düşünceleriniz? ---------------------------------------------------------- Devlet Hastanesi’nde bebekleri değiştirdik Sefa KAPLAN Türkiye’nin en eski doktorlarından Müeyyet Boratav, yeni yayımlanan anılarında, 60 yıldır sakladığı büyük bir sırrı açıklıyor. Boratav, sürgün olarak gittiği Kozan’da, ölü doğum yapan tanınmış bir ailenin gelininin yatağına, yoksul bir ailenin sağ doğan bebeğini koyduklarını ve böylece çocuğun kaderini değiştirdiklerini söylüyor. ÖRNEĞİNE filmlerde veya romanlarda rastlanacak çarpıcı olay şöyle gelişiyor: Müeyyet Boratav, Türk solunun ünlü isimlerinden Mihri Belli ile birlikte 1943’te İleri Gençlik Derneği’nin kurucuları arasında yer alıyor. 1944’te Süleymaniye Camisi’nin minareleri arasına, dönemin Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu aleyhine, "Saracoğlu faşisttir" afişi asmaya teşebbüs ettikleri gerekçesiyle iki yıl boyunca yargılanan Müeyyet Boratav, mahkemenin ardından Adana’nın Kozan ilçesine sürgün edilir. HASTANEDE GÖREV Kozan Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Galip Urak, Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Boratav’dan kendisine hastanede yardımcı olmasını ister. Boratav da bu teklifi seve seve kabul eder. Kimi zaman ameliyatlarda Dr. Urak’a asistanlık yapar, kimi zaman da hastalara eterle narkoz verme görevini üstlenir. Cerrahide ve narkozda hayli tecrübeli olduğu için bu işleri yaparken hiç de zorluk çekmez. Bir süre sonra Dr. Galip Urak, izinli olarak Ankara’ya gidince, yerine yaşlı bir doktor tayin edilir. Bu yaşlı doktor da bütün ameliyat işlerini Müeyyet Boratav’a bırakır. İşte bu sırada, Dr. Boratav’ın 60 yıl gizlediği ve sadece filmlerde görmeye alışık olduğumuz olay yaşanır. "Suç mu sevap mı bilmiyorum" diyerek bu çarpıcı olayın üzerinde bıraktığı etkiyi hálá taşıdığını gizlemeyen Müeyyet Boratav, "Sakıncalı Doktor, 20. Yüzyıldan Anılar" adıyla yayımlanan kitapta o geceyi şöyle anlatıyor: KÖYLÜ ÜZÜLMEDİ "Galip Bey yokken hastaneye doğum yapmak üzere Kozan’ın ileri gelenlerinden birinin gelinini getirdiler. Çocuk ters gelmişti. Hemşire ile ben doğum yaptırmaya uğraşırken, uzak bir köyden doğum yapamayan yaşlıca bir kadın bir kağnı ile getirildi. Doğum esnasında yaşlı kadın öldü, fakat çocuğunu sağ çıkarabildik. Zengin kadının çocuğu da ölü olarak doğdu. Hemşire bana, ben ona hiç konuşmadan baktık, sağ doğan çocuğu zengin gelinin koynuna koyduk, ölü çocuğu da ölü kadına. Zengin aile sevinçle gelinlerini ve çocuğu aldılar. Fakir köylüye de eşini ve ölü çocuğu verdik. Köylü üzülmedi. ’Zaten bu karıdan hayır yoktu. Ne yapalım kader böyleymiş. Köyde üç yetişkin kızım var, onlarla yaşarım’ diyerek cenazeleri alıp gitti. Ölen kadının çocuğunu köylüye verse idik, belki de zaten köye gidinceye kadar çocuk ölecekti. (s.38)" Hürriyet-25.09.2006 http://www.hurriyet.com.tr/gundem/51...rid=3428&oid=1 |
25-09-2006, 19:33 | #2 |
|
Kimse tanrı rolüne soyunmamalı.
|
25-09-2006, 19:35 | #3 |
|
Zengin, 60 yaşlarında ve Adanalı. Şüpheden kurtulmanın tek yolu: DNA Testi
|
25-09-2006, 20:28 | #4 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Benim en çok merak ettiğim; 60 koca yıl gizlenen bir gerçek, neden 60 yıl sonra ve bir kitap aracılığıyla ilan edilir? Ve 60 yıl geciken bir doğrunun, şimdiye dek yanlışla yaşayan taraflarına, zarardan ve acıdan başka, ne katkısı olabilir? |
25-09-2006, 22:53 | #5 |
|
Naçizane İhtimaller:
1-Ölmeden önce günah çıkartmak istemiştir. 2-Kitabının ticari başarısını garanti etmek istemiştir. Malum reklamın iyisi-kötüsü, suçu-yasalı, günahı-helali olmaz. 3-"Ben yaptım, oldu. Neticesi de önemli değil. Daha iyi oldu canım, her şeyin iyisini zaten ben bilirim. Benim yaptığım yüzde yüz en doğru olduğundan bunun ne hukuki, ne dini, ne ahlaki, ne insani boyutta tartışılacak bir yanı yoktur, siz kim oluyorsunuz ey sefil insancıklar da aksine düşünmeye cüret edebiliyorsunuz ha!" düşüncelerinin altında yatan müthiş egoyu dışa vurmak istemiştir. 4-... |
26-09-2006, 21:07 | #6 |
|
Ne Hakla
Eğer bu olay doğru ise,
1-Bunu açıklamakla ne yapmak istiyor. 2-Şimdi pek çok insan acabalarla yaşıyacak. İnsanların beynine şüphe tohumları ekmek ne derece dogru. 3-İyi olduğuna inandığın bir şeyi yaptın diyelim bunu kitabın tirajı için kullanmak doğrumu. 4-Kimbilir belkide bu çocuk ailesinin kaderini değiştirecekti. Ama şimdi bu ailenin kaderi belkide bu çocuk yüzünden değişecek. 5-Bazı genetik hastalıklarda ve bazı kanser türlerinde, kan bağı olan insanların yardımına ihtiyacı olduğunda ona kim yardım edecek. Yaşam içinde neyin ne olacağı hiç belli olmaz, dengeler her an değişebilir. Bu yüzdende birilerinin kendilerini tanrı yerine koyup, başka hayatları yönlendirmesini çok yanlış buluyorum. saygılar. |
27-09-2006, 03:14 | #7 | |||||||||||||||||||
|
Ya da gundemde yanki yaratip unlu olmak icin... |
27-09-2006, 10:15 | #8 |
|
canımızı emanet ettiğimiz doktorlar ne hakla kaderimizi değiştirmeye çalışıyor ben bu olayda işlenen bir sevap göremiyorum.ayrıca bebeğin babasının köylü olması çocuğunu sevmeyeceği anlamına gelmez ve kim olursa olsun ölen eşinin ardından hele ki ona bir evlat verme uğrunda ölen birinin ardından ''zaten bu karıdan hayır yoktu''demez.bence doktor bunu SUÇunu hafifletmek için söyledi.üzücü bir olay..
|
27-09-2006, 11:46 | #9 |
|
Doktorun, yaşlı köylünün ölen eşinin ardından "... bu karıdan hayır yoktu, benim de köyde kızlarım var, onlarla yaşarım." (utanmasa lay lay lom'u da ekleyecek) sözü bana da hiç inandırıcı gelmemişti. Aktarılanlardan doktorun vicdani sorgulamaya gittiğine dair en ufak bir imare göremedim ben.
Sayın Ahu, Madem ifşa edilene kadar sevap olduğunu düşünüyor/sunuz o halde neden yayınlayarak vicdan azabından kurtulmak amacı gütsün? Ya da onay ihtiyacı duysun! Ben olayda, kendi siyasi görüşünün de elverir yanlarıyla "ben yaptım oldu!" dan başka bir şey görmüyorum ne yazık ki! Saygılar. |
27-09-2006, 13:14 | #10 | |||||||||||||||||||
|
Cinayet filmleri repliklerinde, bundan öte suçlu psikolojisine dair çalışmalarda, sık tekrarlanan ve ilke haline geldiği kabul edilen bir gerçek var: Tüm katiller dönüp dolaşıp, cinayet mahalline en az bir kere gider Olayda doktor , hemşire ile hiç konuşmaksızın birbirlerine baktıklarında aynı şeyi düşünüyor olduklarını anlamışlar. İlk bakışta, annesi ölen bebek, bebeği ölen anne şeklindeki iki mutsuzluktan , hiç olmazsa bir mutluluk çıkarmayı düşünmüş, hem zengin gelinin hem de annesi ölen bebeğin yaşamlarına olumlu müdahalede bulunacaklarını düşünmüş olmaları insani geliyor. Ama gerçekten verilen karar, yaşama, yaşamdaki rollere direkt ve haksız bir müdahale. Bulunulduğu tarihte suç (artık zamanaşımına uğramış). Verilen kararın ciddiyeti, ağırlığı, taşınılan bunca yılda iyice ağırlaşmış olabilir. Ama "bugün" açıklanması, o vakit için olumlu bir karar idi ise dahi, o tarihte yapılanı anlamsız kılmasından öte, bence bugün iki haksızlığa dönüşüyor. En iyimser ifadeyle, vicdanı rahatlatmak amaçlı yapılmış ise, davranış bu saatte tümüyle bencilce ve gerçek mutsuzluk asıl şimdi ve çok daha dramatik biçimde yaratılıyor. |
27-09-2006, 16:39 | #11 |
|
Sayın Sehper,
Güzel bir yorum. |
28-09-2006, 18:33 | #12 |
|
Yapılan ayıptır. Birincisi insanlar geleceği göremediklerinden , sadece tahmin edebildiklerinden başkalarının üstünde spor toto oynayamazlar. Çocuğun zengin kişiler tarafında yetiştirlmesinin iyiliği kesinmi dir, tartışmalı mıdır? Kısa vadede iyiymiş gibi görünebilir ama ilerisi için kimse bişey söyleyemez. Bu yüzden iyilik yaptığıda kesin değildir. İnsanlara kendinin olmayan çocuğu kendininmiş gibi göstermek, kişileri yanıltmak SUÇTUR. Böyle bişeyi doğru bulmuyorum.
saygılarımla... |
28-09-2006, 23:26 | #13 |
|
Bu kişi insanların hayat çizgileriyle oynamış yani bir nevi Tanrı rolüne soyunmuş artık onu Allah affetsin...
Köylünün 3 kızı var belki bu erkekti ve bu adam için ayrı bir umut olacaktı hem eşinden yadigar hemde soyunu taşıyacaktı. Kadın yaşlıysa adamda genç değildi herhalde sonuçta erkekler için heleki kırsalda köylerde dahada önemli bu soy olayı................................... Ya zengin baba bir şekilde hastanede herhangi bir olayla çocuğun kendinden olamayacagını öğrendiyse kan grubundan yada başka bi yolla..........O da belki senelerce eşine kuşkuyla baktı. Eşim beni aldattı diye elini kana bulayanlar yokmu karısınıda çocuğuda yok edip hapislerde çürüyenler. Ayrıca artık bu insan ne derece güvenilir bu olay kaç kere tekrarlandı. Bir'i yapan ikiyi üçü beşi onu niye yapmasın .Acaba böyle başkalarıda varmı, nasıl güvenicez hem doktorlara hemde doğurduğumuz çocuklara. Zeka testi yaptırır gibi DNA testimi yaptırıcaz Bu insan için hükmetmiş olmayayım ama rahmetli yengem hayatta olsaydı bu insan için yatacak yeri yok derdi herhalde |
29-09-2006, 03:16 | #14 |
|
Değerli hukukçu büyüklerim ve sevgili arkadaşlar,
Fiilin, meslek ahlakına aykırı bir hareket ve bunun yanı sıra zamanaşımına uğramış bir suç olduğu konusunda sizlerle hemfikirim. Ancak henüz zamanaşımına uğramamış haklar ve bu hakların talep edilmesi konusunda aklıma bir çok soru geldi. Herşeyden önce aralarında biyolojik soybağı olmayan zengin ana baba ile çocuk(60 yaşlarında ama olayda çocuk işte ) arasında hukuki bir soybağı kurulmuş mudur? Ana-babanın, çocuğu evlatlık edinme yolunda beyan ettikleri bir irade olmadığına göre bunu söylemek güç değil midir? Ne biyolojik olarak, ne de evlat edinme yoluyla bir soybağının varlığı mevcutsa bu çocuğun ana-baba'nın mirasçısı olma hakkı var mıdır? Gerçeği 60 sene sonra öğrenen çocuğun(60) kardeşleri(olduğunu zannettikleri kişiler)'nin veya onların altsoylarının, haklarının zarara uğradığı iddiasıyla mahkemeye başvurarak yararlanabilecekleri bir miras hukuku kurumu var mıdır? Bunun gibi aklıma daha yüzlerce soru geldi bir kaç dakika içerisinde. Ne olacağı bilinmez ancak sanırım karşısına böyle bir dosya gelmesi durumunda hakim hayatının önemli bir bölümünü kanun boşluğu doldurmak için araştırma yapmakla geçirecek. |
29-09-2006, 08:42 | #15 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Tiocfaidh, Vardır. 60 yaşındaki (dünkü bebek/bugünkü koca adam) varisin gerçekte varis olmadığını öğrenen ilgililer (yasal ve soybağı olan sair varisler vb.), cumhuriyet savcıları , soybağının reddi davası açabilirler. Çünkü nüfus sicillerinin tutulması ödevi kamu düzeni ile ilgili. Aslına bakarsanız, ilgilileri bihaber olsa veya isteksiz davranacak dahi olsalar, savcılığın, kitaptaki haberi ihbar kabul ederek, en azından sicilin tutulmasıyla ilgili yanlışlığın düzeltilmesi için başvuruda bulunması gerekir. |
29-09-2006, 08:58 | #16 |
|
Gerçi bu kadar yıllık ilişkide (ilişkilerin iyi veya kötü olup olmadığını bilemeyeceğimiz gibi, kişilerin acaba bu ben miyim diyerek geri dönüp araştırıp araştırmayacaklarını da bilmiyoruz, kitaptan haberdar olup olmayacaklarını da-gerçi haberi yayınlayan gazete yurtçapında bir gazete olduğu için ihtimal yüksek-)...Savcılık üzerine giderse ayrı ve durdurulamaz, ama soybağının reddini isteyecek(kan bağı olmadığını öğrenen) bir akraba çıkacağını düşünemiyorum.
Kaldı ki bebeğin ne yanlışı olabilir, belki bunu öğrenmekle en büyük üzüntüyü de o yaşayacak. 60 yılda soybağı önemini yitirmiş olmalı. Umarım öyledir. Yoksa, herkes için gerçek bir kaos. |
29-09-2006, 10:33 | #17 |
|
Sayın Av.Sehper, mesajlarınız için teşekkür ederim. Gerçekten hukuki mantık ve mevzuat çerçevesinde sorularıma tatmin edici cevaplar aldım.
|
29-09-2006, 10:34 | #18 |
|
Doktor efendiye!
Bir deli kuyuya bir taş atar ve kırk akıllı (bu akıllı özelde biz ve genel anlamıyla tüm hukukçular oluyor) çıkarmaya uğraşır... Genelleme yapmak çok doğru değil peşinen kabul ama; her ne kadar avukatlar olarak halk arasında adımız pek hoş sıfatlarla birlikte anılmasa da sanırım biz bazı meslek gruplarına göre daha idealist ve ilkeliyiz. Saygılar. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |