|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
15-04-2008, 09:28 | #1 |
|
Hizmet tespit davası ile işçi alacağı davası birlikte açılabilir mi
Herkese iyi çalışmalar diliyorum. Hizmet tespit davası ile işçi alacağı davasının birlikte açılması mümkün müdür? Sitede konuyla ilgili forumu okudum. Bu konuda HGK kararı olduğu ancak yine de olumlu sonç alınamadığı belirtilmiştir. Konu hakkında daha kapsamlı bilgisi olan var mı? Teşekkürler.
|
15-04-2008, 09:37 | #2 |
|
hizmet tespiti davaları daha şekle bağlı ve kamu hukukunu ilgilendiren bir dava olması sebebiyle ispatı alacak davalarından daha zordur benim kanaatim işçi alacağı davasını açtıktan sonra davanın sonucuna göre ki genelde işçi lehine karar verilir hizmet tespiti davası açmanızdır açacağınız hizmet tespiti davasında da alacak davasını delil göstererek ispatı kolaylaştırabilirsiniz.
|
15-04-2008, 10:07 | #3 |
|
bence önce hizmet tespitini açın ve bu dava sonucundaki yani tespitteki sürelere göre diğer davanızı açın, miktar açısından daha lehinize olur.
Her iki davayı müvekkilin istemi ile birlikte açtığım dosyalarda hakim bu davaların ayrılmasına karar verdi.İyi çalışmalar |
15-04-2008, 10:18 | #4 |
|
Sayın Heather ve miss_lawyer, verdiğiniz cevaplar ve yardımlarınız için teşekkür ederim.
|
15-04-2008, 11:11 | #5 |
|
Sayın Heather'e katılıyorum. Hizmet tespiti davalarının yargılamaları işçi alacaklarına oranla daha uzun sürüyor.Önceki yıllarda ikisi birlikte açmış olduğum davalar daha sonra mahkemece tefrik edildi.Yalnız alacak davası hakkında karar verilebilmesi için hizmet tespiti davasının kesinleşmesi gerekiyor,bu da uzun bir süreci kapsıyor.Öncelikle açacağınız alacak /tazminat davası zaten hizmet tespiti davasında delil olacaktır. İki işçi için 2004 yılında aynı işyerine karşı ayrı ayrı dava açtım biri hakkında sadece alacak /tazminat diğeri için ise alacak/tazminat ve hizmet tespiti olmak üzere iki dava açtım . Sadece alacak/ tazminat davası açtığım işçi alacağını aldı,kararı kesinleşti.Diğer işçinin ise hala hizmet tespiti davasının Yargıtaydan dönüşünü yani kesinleşmesini bekliyoruz ki alacak/tazminat davasında bilirkişi incelemesi yapılabilsin.Verdiğim örnek aydınlatıcı olmuştur umarım.Saygılarımla
|
15-04-2008, 14:27 | #6 |
|
Sayın a. lawyer. benim de hizmet tespiti ile işçi alacakları talepli bir davam var ve halen derdest. Ben her ikisini de birlikte açmıştım ancak mahkeme tarafından bu dosyaların tefrikine karar verildi. Bende hemen işçi alacaklarına ilişkin yeni bir dava açmak zorunda kaldım. Hizmet tespiti kamu hukukuna ilişkin ve re' sen araştırma ilkesi geçerli, işçi alacackları ise özel hukuka ilişkin olduğu için uygulamada tefrik kararı verilmekte. Ancak her ikisinin birlikte açılabileceğine ilişkin yargıtay kararları var. Ama bir an önce sonuç almak istiyorsanız ve bu sorunlarla karşılaşmak istemiyorsanuz bence her ikisini de ayrı açmanız gerekir ve daha sonra hizmet tespiti davasını işçi alacakları için bekletici mesele yaptırmanız gerekmektedir. Çünkü mahkeme öncelikle hizmet tespiti hakkında karar verecektir. Kolay gelsin ve iyi çalışmalar.
|
15-04-2008, 14:53 | #7 | |||||||||||||||||||
|
Sayın a.lawyer işçi alacağı ile Hizmet Tespit davaları birlikte açılabilir. Bu konuda yakın tarihli verilmiş Yargıtay Genel Kurul Kararı vardır. İki davanın birlikte açılması halinde, genellikle alacak davası bekletici mesele yapılmaktadır. ama bu bekletici mesele, dava açılmasına engel teşkil etmemektedir. Saygılarımla
|
15-04-2008, 23:51 | #8 |
|
Hizmet tespit davası ile işçi alacağı davası birlikte açılabilir mi
Benim mesleğe başladığım ilk yıllarda (80 ler)iki davayı birlikte açardık. yıllarca sonra gene birlikte dava açtım. Mahkeme tefrikine karar verdi. Ben de tefrik edip ayrı harç ödedikten sonra ilk duruşmada usul ekonomisi açısından birleştirme kararı verilmesini istedim.
Gerekçem delillerin aynı olduğu, aynı delillerin incelenmesi açısından iki mahkemenin meşgul edilmesi ve benim bu kadar meşgul edilmemin, aynı tanık içiğn iki defa tebligat çıkarmak zorunda kalacağım için hem benim çifte masrafla karşı karşıya kalacağım hem de tanığın aynı şeyleri söylemek için işinden gücünden kalacağı, bunun eda usul ekonomosine aykırı olduğu şeklinde idi. Tefrik edilen mahkeme birleştirme istemimi kabul etti. Tefrik eden mahkeme de siz ne yapıyorsunuz konuları farklı diyerek yeniden ayırma kararı verip ayrı bir numara ile kaydetti. Biraz daha ileriye gideyim: Yenilerde açtığım bir davada hizmet nedeni ile alacak davası açtım. Dava sonuçlandı, onandı, karar düzeltmeye gitti. Karar düzeltme de red geldi. Daha sonra karşı tarafın avukatı olan arkadaş bana Yargıtay'ın hizmet tespiti kararı olmadan hizmet nedeni ile alacak kararı verilemeyeceği doğrultusunda bir kararı olduğunu, buna dayanarak hakimi ikna ederek karar düzeltme yoluna gittiğini söyledi. Kararı ben bilmiyorum. Okumadım. Ama gerekçe mantıklı. Şimdilerde yeniden birlikte açılması kabul ediliyor. |
13-06-2009, 15:49 | #9 |
|
birlikte açılamaz... ama siz gene de tek dilekçede her iki talebi birlikte yazın..
mahkeme dosyaların ayrılmasına karar versin.. böylece iki davanın uyap nedeni ile iki ayrı mahkemeye düşmesini engellemiş olursunuz ve iki ayrı duruşmayı takip etmek zorunda kalmazsınız. |
13-06-2009, 16:50 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
Birlikte açılamayacağının gerekçesi nedir ? |
13-06-2009, 17:22 | #11 |
|
birlikte açılmamasını gerektiren bir gerekçe bulunmamaktadır. hizmet tespiti yapılıp alacağa hükmedilecek bu kadar basit. benim böyle açılmış ve sonuç almış olduğum davalar bulunmakta. hizmet tespiti ve alacak davasında 2 talep olsada tek bir davadır. birlikte açmanızı tavsiye ederim.
|
18-06-2009, 13:26 | #12 |
|
birlikte açılmamasın üç sebebi vardır...
hizmet tesbit davasında dinlenen tanıkların tespite konu süre yönünden işyerinde veya komşu işyerinde ssk lı olması zorunluluğu.. diğerinde bu zorunluluk yoktur. birisi eda birisi tespit davasıdır... eda davasının sonucu öncelikle hizmet tespit konusunda kesinliğe bağlıdır... boşanmalarda mal rejiminin ayrılması gibi... zaten açılamaz derken birlikte yürümeyeceğini kastettim.. birlikte açarsanız bekletici mesele yapıp yargıtay dönüşü beklenir... |
18-06-2009, 13:43 | #13 |
|
Tespİt Davasinin Davalisi İŞ Veren Ve Ssk Dir
Tazmİnatin Davalisi Sadece İŞ Verendİr |
18-06-2009, 13:47 | #14 |
|
T.C.
YARGITAY Hukuk Genel Kurulu E:2007/21-69 K:2007/55 T:07.02.2007 İŞ KAZASINDAN DOĞAN DAVALAR TAZMİNAT DAVASI SİGORTALILIĞIN VE İŞ KAZASININ TESPİTİ DAVASI DAVALARIN TEFRİKİ ZORUNLULUĞU Özet İş kazasından doğan tazminat davasında, öncelikle zorunlu olan husus Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından hak sahiplerine iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması ve eğer gelir bağlanmış ise bildirilen miktarın tazminattan düşülmesidir. Bu nedenle; tazminat davası ile sigortalılığın (hizmet) tespiti için açılan davanın birlikte yürütülmesi olanaksızdır. Buna göre davaların tefrikine karar verilmeli, tazminat davası için hizmet tespiti davasının sonucu beklenmelidir. 1086 s. Yasa m. 46,77 Taraflar arasındaki "İş Akdinden Doğan Tazminat, İşçilik Alacakları" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 18.10.2005 gün ve 229-672 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 4.7.2006 gün ve 3234-7480 sayılı ilamı ile; (...Uyuşmazlık, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen murislerinden dolayı hak sahiplerinin açtığı manevi tazminat ve işçilik alacağı istemine ilişkindir. Zararlandırıcı sigorta olayının gerçekleştiği tarihte, SSK'da kayıtlı olmayan, işçilik alacağına, esas olan hizmetleri de SSK'ya bildirilmemiş olan murisin geçirdiği zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğunun tespiti davasını ve işçilik alacaklarının ilişkin olduğu dönemdeki hizmet tespiti davasını da dolaylı olarak içeren bu dava mahkemece tek dosya üzerinden sonuçlandırılmıştır. HUMK'un 46. maddesi uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına, davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı yasanın 77. maddesinde mahkemenin yargılamayı, mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. İş kazası olduğunun tespiti davasının sonucunu bekleyecek olan manevi tazminat davasında, olayın oluş şekli, müterrafik kusur oranları, husule gelen elem ve ızdırabın derecesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, özellikle 26.6.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme kararının içeriği ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimi, hak ve nesafet kuraları esas alınır. Sigortalılığa ilişkin, "hizmet tespiti" davasının sonucunu bekleyecek olan işçilik alacağı davasına gelince; bu tür davalar 485 7 Sayılı Yasadan kaynaklanmaktadır. İşçilik alacağına esas alınacak hizmet saptandıktan sonra talep edilen işçilik alacağının türüne göre manevi tazminat davasındaki kıstaslardan farklı kıstaslara dayanan ayrı bir hesap yapılması gerekir. Bu durumda; her iki dava için izlenecek yöntem ve esas alınacak kıstaslar birbirinden tamamen farklıdır. Her iki davanın tefrik edilmesi yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için gereklidir. Mahkemenin bu maddi ve hukuksal olguları gözetmeksizin, ayrı ayrı açılıp görülmeleri gereken birbirinden tamamen farklı iki davayı bir arada görmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Yapılacak iş; her iki davayı ayırmak ve yargılamayı birbirinden bağımsız olarak sonuçlandırmaktan ibarettir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabut edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, hizmet tespiti, işçilik alacakları, maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Uyuşmazlık, maddi ve manevi tazminat ile hizmet tespiti ve işçilik alacakları davalarının birlikte görülüp, görülmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Maddi ve manevi tazminat, hizmet tespiti ve işçilik alacağı istemleri dava dilekçesinde birlikte istenmiş; mahkemece bu istekler değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacılar vekilinin temyizi üzerine hüküm yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel mahkemece önceki kararda direnilmesi üzerine hüküm davacılar vekilince temyize getirilmiştir. Sigortalı hizmetin tespiti davası ile işçilik alacaklarından kaynaklanan tazminat ve alacak davalarının birbirleriyle bağlantılı olduğu, birlikte açılıp sonuçlandırılabilecekleri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.10.2003 t, 2003/21-571 E, 2003/575 K; 28.05.2003 t, 2003/21-362 E, 2003/360 K; 14.04.20041, 2004/21-226 E, 2004/223 K. sayılı kararlarında açıkça vurgulanmıştır. İşçilik alacakları davasında, temel ilişki olan hizmet akdinin varlığının kanıtlanması öncelikli sorunu oluşturmaktadır. Bunun yanında, ücret ve diğer ödemeler ile çalışılan sürenin belirlenmesi gerekmektedir. Davacılar murisi ile davalı arasında varlığı iddia edilen hizmet ilişkisi konusunda yapılacak bu yöndeki bir araştırmanın Sosyal Sigortalar Kurumunun hak alanını da ilgilendirmesi nedeniyle, davacılara, Sosyal Sigortalar Kurumunu davaya dahil etmeleri için önel verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir sonuca varılmalıdır. Somut olayda ise davacılar trafik iş kazası sonucu öldüğünü iddia ettikleri murisleri İbrahim'in hak sahipleri olarak hizmet tespiti ve işçilik alacakları istekleri yanında maddi ve manevi tazminat isteğinde bulunmuşlardır. Bu nedenle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından, hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenip, destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerektiği Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasıyla benimsenmiştir. Bu yönden, davanın niteliği göz önünde tutularak öncelikle hak sahiplerine Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise, bildirilen miktarın tazminattan düşülmesi zorunludur. Hakim, HUMK 46. maddesi uyarınca, aralarında bağlantı bulunduğu iddiası ile birlikte açılmış davalarda, yargılamanın daha iyi bir şekilde yürümesini sağlamak için, birlikte açılmış olan davaların, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden ayrılmasına karar verebilir. Davaya konu istemlerin yasal dayanaklarının ve buna bağlı olarak yapılacak inceleme ve araştırma yöntemlerinin farklılığı, temel ilişkinin kanıtlanmasında izlenecek usul, Sosyal Sigortalar Kurumunun bağlaması muhtemel gelirler yönünden peşin değerlerin belirlenebilmesi gibi bir takım farklı olgular nedeniyle, yargılamanın daha iyi ve süratli bir şekilde yürütülebilmesi için davaların ayrılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, davacıların diğer taleplerinden, maddi ve manevi tazminat istemleri tefrik edilmeli, hak sahipleri davacılara Sosyal Sigortalar Kurumunu davaya dahil etmeleri için önel verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir sonuca varılmalıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK'un 429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın geri verilmesine 07.02.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi. |
18-06-2009, 13:56 | #15 |
|
Paylaştığınız Yargıtay kararı iş kazası ile hizmet tespit davalarına ilişkindir.
Şahsi kanaatim işçi alacağı ile hizmet tespit davalarının birlikte görülebileceğidir. Netice itibari ile dava konuları aynı olup sonucu farklıdır. Bu konuda Hukuk Genel Kurulu kararı olduğunu daha önceden de sitede yayınladığımızı belirtmiştim, Son olarak şuan Hizmet Tespit ve Tazminata ilişkin birlikte açtığım ve derdest olan birçok dosyam bulunmaktadır. Bakalım ne olacak |
18-06-2009, 14:16 | #16 |
|
SSK yı davalı gösteriyormusunuz? merak ettim...
|
18-06-2009, 14:25 | #17 |
|
Bir an için kendimi uzaylı gibi hissettim
SGK'yı davalı olarak gösteriyoruz tabiki, ayrıca 7. mesajda yazılan kararı bir kez daha okumanızı tavsiye ediyorum. |
25-06-2009, 18:30 | #18 |
|
Hizmet tespit davası ile işçi alacağı davası birlikte açılabilir mi
öncelikle işin tarihçesinden başlayalım;
dediğim gibi 80 lerde birlikte açılıyordu. Sonradan Yargıtay konuları farklı olduğu için ayrı açılmaları gerektiği konusunda kararlar verdi. Peki işçinin çalıştığı kabul edilmeden işçi alacağına nasıl hükmedilecek? Bence Yargıtayı'ınbu aşamadki tutumu yanlıştı. Sonuçta düzeltildi. Sonuçta her erda davası bir tepit hükmünü içerir. Mahkeme de işçi alacağına karar verirken onun işçi olarak çalıştığını tespit etmiştir. Aksi taktirde işçi olmayan bir insana işçi alacağı ödenmesine hükmetmek durumunda kalacaktır. Bence doğrusu birlikte açılmasıdır. Yargıtay da son kararları ile buna destek vermektedir. Saygılar. |
19-10-2009, 21:22 | #19 |
|
Benzer bir dava açmak üzereyim.Müvekkilin yaklaşık 1 yıl kadar sigortası yapılmış fakat 5 yıldır işyerinde çalışmakta.1 hafta önce işine son verilmiş.Kıdem ve ihbar tazminatı davası ile hizmet tespiti davasını birlikte mi açmalı ? Kıdem tazminatı açtıktan sonra himekte tespiti davasını mı açmalı ? Önce hizmet tespiti davası açıp sonra kıdem tazminatı davasını mı açmalı ? Yoksa Her iki davayı ayrı ayrı açıp birleştirilmesine karar verilmesi mi talep etmeli ? Hangi yolu seçersek verimli olur acaba ?Saygılarımla.
|
20-10-2009, 07:11 | #20 |
|
|
20-10-2009, 08:45 | #21 |
|
Sayın cesur yürek, benimde buna benzer bir davam olmuştu. Ben ikisini birlikte açmıştım ancak sigorta vekili, tefrik ( ayırma) talebinde bulunmuştur. Bu yönde yargıtay kararlarıda mevcuttur. Şöyle ki hizmet tespiti davası kamu yaraının içermekte, işçi alacaklarında kamu yararı mevcut olmadığından bir çok yargıtay kararında bu iki davanın bir arada görülemeyeceği belirtilmektedir. Benşm açtığım dava ayrıldı. işçi alacakalrı için hemen yeni bir dava açmak durumudna kalmıştırm. Şu aşamaya kadar da birleştirilmedi. Farklı iki esas üzeirdnen devam etmekte. Ancak bir davamı diğer dava için bekleitici mesele yapıyorum. Size önerim vakit kaybetmemek için iki davanızı ayrı açın. sonrasında bekletici mesele yapılmasını talep edersiniz. İyi çalışmalar.
|
16-08-2011, 11:20 | #22 |
|
Muhtemel temyiz
Değerli üstadlarım, benim fikrim muhtemel temyiz aşamasında temyiz incelemesi yapacak Yargıtay dairesinin farklı oluşu dikkate alınarak ayrı davalar olarak görülmesi gerekmektedir.
Saygılarımla... |
16-08-2011, 13:17 | #23 |
|
Bende şu ana kadar birlikte açtım bir sorunla karşılaşmadım. her ne kadar tazminat davasında davalı SGK olmayıp işveren olsa da mahkeme hükümde davalı aleyhine hüküm kuruyor. Ama kararları ve görüşleri okudukça ayrı açmanın da mantıklı olduğu görünüyor.
|
16-08-2011, 19:38 | #24 |
|
slm... değerli meslektaşlarım, bence burada en önemli hususlardan biri zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerdir.. şöyle ki; önce işçi alacakları davası açıp neticelendikten sonra bu dosyayı delil olarak gösterip hizmet tespiti davası açmayı düşünürken; veyahut da tersi durumda önce hizmet tespiti davası açıp neticesinde bu dosyayı daha sonra açacağınız işçi alacakları davasında delil olarak göstermeyi düşünürken zamanaşımını veya hak düşürücü süreyi kaçırabilirsiniz; bunu özellikle göz önüne almak gerektir... ayrıca çoğu durumda işçi alacakları davalarında kısmi dava açılmakta, bilirkişi raporundan sonra ıslah yoluyla dava değeri artırılmaktadır ki; burada da ıslah zamanında, -ayrıntıya girmiyorum- bazı alacaklarda 5 yıllık zamanaşımı dolmuş olabilir!!, bu da düşünülmelidir!!... kanaatimce zamanaşımı ve hak düşürücü süreler konusunda sıkıntı yaşanabileceği durumlarda her iki dava da aynı anda fakat ayrı ayrı (iki dosya halinde)açılmalıdır... Yargıtay Hukuk Genel Kurulu her iki davanın birlikte görülebileceğini belirtmişse de, kanaatimce davaların ayrı açılması gerekmektedir; zira davaların birisi maktu diğeri ise nisbi harca tabidir,ayrı ayrı harçlarının yatırılması gerekmektedir, ayrıca hizmet tespiti davasında SGK da davalı gösterilmektedir, ve de yargılama usulleri farklıdır..... Uygulamada, aynı dava dilekçesi ile her iki davayı da açtım, işçi alacaklarından sadece davalı işverenin sorumlu tutulması kaydıyla diye belirttim, dava tek dosya olarak devam etti, ta ki karar verilirken dosya tefrik edildi, iççilik alacakları davasına yeni esas numarası verildi, hizmet tespiti davasının harcı tamamlattırıldı ve karar verildi, işçi alacakları dosyasında da işbu hizmet tespiti davasının kesinleşmesi beklendi (bekletici mesle yapıldı)... Başka bir yerdeki iş mahkemesinde her iki davayı da aynı gün iki ayrı dosya olarak açtım, mahkeme talebimiz olmamasına rağmen dosyaları birleştirdi, yargılama sonunda ayırmadan her ikisi için de aynı dosyadan (Yargıtay'a göre işçi alacaklarında hizmet tespiti davası bekletici mesele yapılmalıdır görüşü hakim olmasına karşın!!)karar verdi, dosya şu an Yargıtay'da (buradaki bekletici mesele yapılması hususundan "kesinleşme" mi kastedilmektedir bilemiyorum)... Ancak; kanaatimce, zamanaşımı ve hak düşürücü süresini de göz önüne alarak davaları ayrı açmak, daha sonra birleştirilmesini talep etmek, karar verilirken de -hizmet tespiti davasını bekletici mesele yapmak Yargıtay kararları gereği olduğundan!!!- tefrik talep etmek en doğrusu olacaktır!!!
|
16-08-2011, 19:44 | #25 |
|
bu arada belirmeyi unuttum, aynı konuda daha sonra açtığım davalarda ise aynı mahkeme bu kez birleştirme kararı vermedi, her iki dosya 8 aydır ayrı ayrı devam ediyor...
|
29-03-2012, 18:36 | #26 |
|
arkadaşlar
yagıtay bu konuda görüş değiştirdi. son kararlarda davaların ayrı açılması gerektiği ve birlikte açılmış sa tefrikine karar verilmesi gereği yönünde tüm eski içtehatlarına ders düşen görüşünü çok şükür bu konuda da karşımıza çıkardı.. herkeze kolaylıklar diliyorum.. |
29-03-2012, 18:42 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Aynen katılıyorum... Bir hafta önce Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, özetle, "...işçi alacakları ile hizmet tespiti davasının birlikte görülemeyeceği, tefrik edilmesi gerektiği, ayrı başvuru harcına tabi oldukları, delil bakımından ayrı araştırma usullerine tabi oldukları, davanın birinde bir kısım delillerin kendiliğinden dikkate alınması ve diğerinde alınmaması gerektiği, aynı zamanda hukuki istikrar bakımından Yargıtay inceleme mercilerinin de ayrı olduğu..." gerekçeleri ile bir dosyamı usulden bozdu... |
29-03-2012, 22:15 | #28 |
|
Bir davamızda, alacak davası açtığımız sırada, hakim tarafımıza hizmet tespiti davası açmak için süre verdi ve alacak davasının sonuçlanması için hizmet tespiti davasını bitmesini beklemektedir.
|
30-03-2012, 14:19 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
Evet; hizmet tespiti davasının, işçi alacakları davasında bekletici mesele yapılması zorunludur. Ancak, nasıl yani, hakim işçi alacakları davasında ara karar ile hizmet tespiti davası açmaya sizi zorunlu mu tuttu onu anlayamadım?! |
30-03-2012, 14:56 | #30 | |||||||||||||||||||||||
|
Hata yapmış. Alacak davası içinde kıdem süresindeki uyuşmazlık çözülerek hüküm verilebilir. Hizmet tespitine ilişkin davanın yaptırımı başkadır. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hizmet Tespit Davası... | av.knel | Meslektaşların Soruları | 20 | 13-11-2017 10:31 |
hizmet tespit davası | av.zeynep_diy | Meslektaşların Soruları | 9 | 24-02-2012 16:41 |
Öğretmenevi Personelinin işçi alacağı davası | avegunduz | Meslektaşların Soruları | 3 | 22-03-2008 10:43 |
işe devam eden işçi hizmet tespiti davası açar mı | Metallicaal | Meslektaşların Soruları | 5 | 12-07-2007 21:34 |
hizmet tespit davası ile birlikte iş kaz doğan tazminat d. birlikte açılabiliği | uye9493 | Meslektaşların Soruları | 5 | 13-11-2006 11:13 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |