11-09-2008, 12:30 | #1 |
|
ingilizce'ye dair herşey :)
merhabalar,
şu aralar ingilizceye takmış olduğumu düşünebilirsiniz haklısınız da .Birçok insan ingilizcenin başına bela olduğunu düşünüyor(en azından çevremdeki insanlar) Neyse bu yüzden burada öğrenci arkadaşlarımızın yararlanabileceği,ingilizce öğrenmek isteyenlere ufak ip uçları sağlayacak,bildiklerini paylaşmak isteyenler için yeni bir konu açmak istedim. -gramer yapısı -kelime bilgisi -ingilizce hikayeler -size ilginç gelen paylaşmak istediğiniz ip uçları -ve haftanın ingilizce yazısı(umarım aksatılmadan olabilir ) Aklıma gelen genel yapı bu şekilde.Eğer katılım olursa zamanla daha zengin bir içerik oluşabileceği kanaatindeyim. Hadi hayırlısı |
12-09-2008, 08:43 | #2 |
|
ilk önce zamanlardan açalım konuyu.şunu belirtmek isterim burdaki yazdıklarımın çeşitli kitaplardan yararlanarak yazıyorum daha sonra onları da belirtirim.HEPSİ ALINTIDIR.
S:SUBJECT(ÖZNE) V:VERB(FİİL) O:OBJECT(NESNE) 1.SIMPLE PRESENT TENSE(GENİŞ ZAMAN) Simple Present Tense Türkçe'deki geniş zamanın ifadesidir.Simple Present Tense bir eylemin sürekli tekrarlandığı veya alışılagelmiş olduğu fikrini verir. Bu eylem bir alışkanlık, hobi, günlük bir olay, planlanmış bir olay veya sık sık tekrar eden bir olay olabilir S+V+O Auxiliary verbs: do/does don't/doesn't Positive(+) I watch Tv every evening she plays tennis Negative(-) I don't watch Tv every evening She does'nt play tennis Time expressions always (daima) She always listens to classical music. (O hep klasik müzik dinler.) usually (genellikle) I usually go to cinema at weekends. (Genellikle haftasonları sinemaya giderim.) often (sık sık) They often visit us. (Bizi sık sık ziyaret ederler.) sometimes (arasıra) She sometimes writes me a letter. (Bana arasıra mektup yazar.) rarely (nadiren) I rarely smoke. (Nadiren sigara içerim.) never (hiç, asla) I never drink alcohol. (Hiç alkol içmem.) every day/year/week etc. (her gün/yıl/hafta vs.) I go to work every day. (Hergün işe giderim.) EXAMPLES: I play tennis. (Tenis oynarım) She does not play tennis. (O tenis oynamaz.) The train leaves every morning at 8 am. (Tren her sabah saat 8'de hareket eder.) The train does not leave at 9am. (Tren saat 9'da hareket etmez.) She always forgets her purse. (O hep cüzdanını unutur.) He never forgets his wallet. (O hiç cüzdanını unutmaz.) Every twelve months, the Earth circles the sun. (Her oniki ayda bir dünya güneşin etrafında bir tur atar.) The sun does not circle the Earth. (Güneş dünyanın çevresinde dönmez.) |
12-09-2008, 08:55 | #3 |
|
2.PRESENT CONTINOUNS TENSE(ŞİMDİKİ ZAMAN)
Present Continuous Tense Türkçe'deki şimdiki zamanın ifadesidir. Bir şeyin tam şu anda olduğunu veya yapıldığını, uzun süren bir eylemi yapma sürecinde bulunduğumuzu anlatmak için bazen de Present Continuous Tense bir şeyin o anda değil de yakın bir zamanda olacağını veya olmayacağını anlatmak için kullanılır. S+am/is/are+V+ing+O Auxiliary verbs:am/is/are Positive(+) I am playing tennis He is playing tennis She is playing tennis Negative(-) I am not playing He isn't playing She isn't playing Time expressions now - right now - at the moment - at present DİKKAT! Bazı fiiller Present Continuous Tense ile kullanılmaz. Bu fiiller "state verbs" olarak adlandırılır. Bu fiillerden bazıları aşağıda verilmiştir. love - like - hate - understand - have (possession) etc. EXAMPLES (ÖRNEKLER) You are learning English now. (Şu anda İngilizce öğreniyorsun.) You are not sleeping now. (Şimdi uyumuyorsun.) I am sitting. (Oturuyorum.) I am not standing. (Ayakta durmuyorum.) What are you doing? (Ne yapıyorsun?) Why aren't you doing your homework? (Niye ödevini yapmıyorsun?) |
12-09-2008, 09:18 | #4 |
|
3.SIMPLE PAST TENSE(GEÇMİŞ ZAMAN)
Simple Past Tense asıl olarak geçmişte belirli bir zamanda başlamış ve bitmiş eylemler için kullanılır. aynı zamanda geçmişte vazgeçtiğimiz alışkanlıklar için de kullanılır. S+V2+O Auxiliary verbs:did/didn't Positive(+) I played tennis He played tennis She played tennis Negative(-) I didn't play tennis He didn't play tennis She didn't play tennis DİKKAT! Olumlu cümlelerde herhangi bir yardımcı fiil gelmez ve fiilin ikinci hali kullanılır. Olumsuz ve soru cümlelerinde did veya didn't yardımcı fiili kullanılır ve fiil yalın haliyle kalır. Time expressions yesterday (dün) I went to theatre yesterday. (Dün sinemaya gittim.) last week/year/Sunday etc. (Geçen hafta/yıl/Pazar vs.) He bought a car last week. (Geçen hafta araba aldı.) two years/four days/three minutes ago (iki yıl/dört gün/üç dakika önce) I saw her two minutes ago. (İki dakika önce onu gördüm. Last night (dün gece) I watched a movie last night on TV. (Dün gece televizyonda bir film izledim.) EXAMPLES: I lived in Turkey for two years.(İki yıl Türkiye'de yaşadım.) Ahmet studied English for five years.(Ahmet beş yıl İngilizce çalıştı.) They sat at the beach all day.(Tüm gün sahilde oturdular.) We talked on the phone for thirty minutes.(Yarım saat telefonda konuştuk.) How long did you wait for them? (Onları ne kadar beklediniz?) We waited for one hour. (Bir saat bekledik.) |
12-09-2008, 09:39 | #5 |
|
4.PAST CONTINOUNS TENSE(ŞİMDİKİ ZAMANIN HİKAYESİ)
Past Continuous Tense geçmişte yarıda kesilen uzun olayları anlatmak için kullanılır. Daha uzun olan eylemi yarıda kesen eylem genelde Simple Past tense ile ifade edilir. Bunun yanında geçmişte belirli bir anda yapılan eylemden bahsederken de Past Continuous Tense kullanılabilir. S+was/were+V+ing+O Auxiliary verbs:was/ were Positive(+) I was playing tennis He was playing tennis She was playing tennis They were playing tennis Negative(-) I wasn't playing tennis He wasn't playing tennis She wasn't playing tennis They weren't playing tennis DİKKAT! Simple Past Tense'de kullanılan zaman ifadeleri eylemin tam olarak başlama veya bitiş zamanını belirtir. Past Continuous Tense'de ise, belirtilen zaman eylemin başlangıcı veya bitişini değil, yalnızca o anda eylemin yapılmakta olduğunu belirtir. EXAMPLES: I was studying lesson.(Ders çalışıyordum.) She was smoking when I saw her.(Onu gördüğümde sigara içiyordu.) They were drinking tea when I arrived. (Ben vardığımda çay içiyorlardı.) |
12-09-2008, 10:38 | #6 |
|
5.PRESENT PERFECT TENSE(YAKIN GEÇMİŞ ZAMAN)
Türkçe'de böyle bir zaman olmadığı için İngilizce öğrenen Türklerin en çok zorlandıkları zaman Present Perfect Tense'dir. Kuralları hemen öğrenilse de kullanımını iyice özümsemek için bir süre geçmesi gereklidir. Present Perfect Tense hayatınızda geçirmiş olduğunuz tecrübeleri(tecrübelerden bahsederken zamanın bir önemi yoktur), bir süre içinde meydana gelen değişiklikleri,bu zamanı ayrıca kişisel veya insanlığın kazanmış olduğu başarıları anlatmak için kullanırız. Böyle durumlarda belirli bir zaman veremeyiz. gerçekleşmesini beklediğimiz bir eylemin henüz olmadığını anlatmak için kullanırız. Bu zamanı kullanmamız bizim hala bu eylemin gerçekleşmesini beklediğimiz anlamına gelir.) S+have/has+V3+O Auxiliary verbs:have/has Positive(+) I have played tennis He has played tennis She has played tennis Negative(-) I haven't played tennis He hasn't played tennis She hasn't played tennis Time expressions since - for - ever - never - just - already - yet - this week - this year - once - twice - three times - four times - today - recently EXAMPLES: I have seen that movie twenty times. (Bu filmi yirmi kez seyrettim.) I think I have met him once before. (Sanırım onunla daha önce tanıştım.) There have been many earthquakes in California. (KaliforniyA'da bir çok deprem oldu.) Has there ever been a war in the United States? (Amerika'da hiç savaş oldu mu?) Yes, there has been a war in the United States. (Evet, Amerika'da bir savaş oldu.) People have traveled to the moon. (İnsanlar aya seyahat etti.) I have been to France. (Fransa'da bulundum.)(Bu cümlede anlatılmak istenen asıl şey Fransa'da bulunduğunuzdur. Ne zaman gittiğiniz önemli değildir.) I have never been to France. (Fransa'da hiç bulunmadım.)(Bu cümlede hiç Fransa'ya gitme tecrübenizin olmadığı anlatılmaktadır.) I think I have seen that movie before. (Sanırım bu filmi daha önce gördüm.) He has never traveled by train.(O trenle hiç seyahat etmedi.) Joan has studied two foreign languages. (Joan iki dile çalıştı.) Have you ever met him? (Onunle hiç karşılaştın mı?) No, I have not met him. (Hayır, onunla hiç karşılaşmadım.) |
12-09-2008, 10:52 | #7 |
|
6.PRESENT PERFECT CONTINOUNS TENSE
Present Perfect Tense ile Continuous arasında kullanım açısından bazı farklılıklar olsa da, work ve live gibi bazı fiilerde iki tense'in kullanımı da aynıdır. geçmişte başlamış bir şeyin şu ana kadar devam ettiğini belirtmek için kullanılır. "Beş dakika boyunca", "iki hafta boyunca" veya "Salı gününden beri" gibi zaman ifade eden kalıplar bu tense ile kullanılır. S+have/has+been+V+ing+O Auxiliary verbs:have been/has been Positive(+) I have been playing tennis He has been playing tennis She has been playing tennis Negative(-) I haven't been playing tennis He hasn't been playing tennis She hasn't been playing tennis DİKKAT! Bu tense'in kullanımına ilişkin hatırlanması gereken önemli bir nokta da şudur. Durağan fiiller, yani içinde herhangi bir eylem bulundurmayan fiiller (sahip olmak gibi) Perfect Continuous Tense ile kullanılamaz. Cümleye bu tense'in anlamını kazandırmak için Present Perfect Tense kullanılır. EXAMPLES: Recently, I have been feeling really tired.(Son zamanlarda kendimi gerçekten yorgun hissediyorum.) She has been watching too much television lately.(Son zamanlarda çok fazla TV seyrediyor.) Mary has been feeling a little depressed.(Mary kendini biraz depresyonda hissediyor.) They have been talking for the last hour.(Son iki saattir konuşuyorlar.) She has been working at that company for three years.(Üç yıldır bu şirktte çalışmaktadır.) James has been teaching at the University since June.(James Haziran ayından beri üniversitede öğretmektedir.) |
12-09-2008, 10:58 | #8 |
|
6.PAST PERFECT TENSE
Past Perfect Tense Türkçe'de "miş"li geçmiş zamanın karşılığı olarak kullanılabilir. Geçmişte bir eylemin, başka bir eylemden önce tamamlanmış olduğunu ifade eder. Aynı zamanda geçmişte yaşanan bir eylemin belirli bir zamandan önce olduğunu söylemek için de kullanılır. S+had+V3+O Auxiliary verbs:had Positive(+) I had played tennis He had played tennis She had played tennis Negative(-) I hadn't played tennis He hadn't played tennis She hadn't played tennis EXAMPLES: I had never seen such a beautiful beach before I went to Kauai.(Kauai'ye gitmeden önce böyle güzel bir film seyretmemiştim.) Had you ever visited the U.S. before your trip in 1992?(1992 yılındaki seyahatinden önce hiç Amerika'ya gitmiş miydin?) Yes, I had been to the U.S. once before in 1988.(Evet, 1998'den önce Amerika'da bulunmuştum.) I had studied a little English when I came to the U.S.(İngiltere'ye geldiğimde biraz İngilizce çalışmıştım.) They had never met an American until they met John.(Onlar John'la tanışıncaya kadar hiç bir Amerikalıyla tanışmamışlardı.) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Aşka ve terke dair... | Av_Ece Altunay Önal | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 6 | 18-10-2008 00:35 |
Sınırdışı İşlemi İle İlgılı Herşey - örnek | üye19576 | Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu | 1 | 17-05-2008 19:08 |
sebepsiz zenginleşme hakkında herşey | Almıla | Meslektaşların Soruları | 1 | 11-09-2006 15:10 |
Aşka Dair | Ayfer Gökçen | Site Lokali | 10 | 05-11-2003 15:49 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |