|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
02-06-2005, 11:49 | #1 |
|
Muvazaalı Satışta Adi Kazandırıcı Zaman Aşımı
gayrımenkullerde muvazaalı bir satışın adi kazandırıcı zaman aşımıyla sağlıklı hale gelmesi mümkün müdür?
bu ara deli gibi bu konuda olumlu veye olumsuz yargıtay kararı arıyorum.muvazaa ve adi kazandırıcı zaman aşımı ile ilgili bir çok karar bulmama rağmen ilginç şekilde bu konudan bahseden bir karara rastlamadım. aslında her ne kadar muvazaa zaman aşımına bağlı değilse de , kazandırıcı zaman aşımı bir aslen iktisap şeklidir ve bence mümkün gözüküyor.çünkü artık tamamen farklı bir hukuki norm devreye giriyor. yani unsurlar tam olarak oturuyor. 1) geçerli bir hukuki sebep olmaksızın tapu kütüğünde malik olarak yazılan kişi : muvazaa burdaki geçerli olmayan hukuki sebep unsurunu oluşturmaktadır. 2)10 yıllık zilyetliğin davasız ve aralıksız sürdürülmesi (iyi niyet benim önümdeki dosyada mevcut) bu konuda görüşlerinizi ve elinizde bunla ilgili bir yargıtay kararı varsa bu kararı benle paylaşırsanız sevinirim. |
13-06-2005, 21:10 | #2 |
|
Sayın Deren,
Sorunuz oldukça ilginç. Muvazaa malum olduğu gibi geçersizlik halidir. Ancak mahkeme kararı olmadan (Başka bir ifade ile olay çekişmeli hal almadan) muvazaa ve dolayısıyla geçersizlik de söz konusu olamıyor. Bu manada muvazaalı olduğunu düşündüğünüz satışa kazandırıcı zamanaşımı süresi boyunca hiç ses çıkmamış ise, yani mahkemeye intikl ettirilmemiş ise; elbette ki belirttiğiniz gibi diğer şartlar da olayınızda gereçekleştiğinde kazandırıcı zaman aşımı ile iktisap söz konusu olacaktır. Çünkü iktisabın şekli her iki halde farklıdır. Birisi satış yoluyla iktisap diğeri zilyetliğe dayalı zamanaşımı ile iktisap. Saygılarımla. |
14-06-2005, 07:00 | #3 | |||||||||||||||||||
|
Katkı
Sayın Deren Muvazaalı satış akdi ile örtülen gizli akit nedir ? Gizli akdin geçerli sayılabilmesi için; akit, biçim koşuluna bağlı ise, biçim koşulunun da gerçekleşmiş olmasında zorunluluk olduğu malûmunuzdur. Bilindiği gibi, muvazaa ve şekil eksikliği nedeniyle tapu kaydının tashihi davası, bir zamanaşımı ve sükutu hak süresine bağlı olmadığından, işlemin yapılmasından çok sonra da açılabilmektedir. |
14-06-2005, 12:17 | #4 |
|
yalnız unutulmaması gereken şu var. Zmanaşımı ile iktisap için, nizasız fasılasız, malik sıfatıyla zilyetlik gerekiyor
Muvazaa nedeniyle baştan itibaren malik sıfatı oluşmamıştır. Bu nedenle bence mümkün değil |
14-06-2005, 13:35 | #5 |
|
Olağan kazandırıcı zamanaşımının şartlarından birisi olan "şahsa ilişkin koşul" şu şekilde ifade edilir:
"Bu şekilde taşınmazın mülkiyetini iktisap edecek kişinin adının "yolsuz" olarak (geçerli bir hukuki sebep olmaksızın) tapu kütüğünde mülkiyet sütununda malik olarak yazılmış olması gerekir. " ( Bkz. Prof.Şeref Ertaş, Eşya Hukuku 4. Baskı sh. 296) Gerçek hak durumunu yansıtmayan her türlü tapu kaydı, yolsuz tescil sayılır. ( Bkz. Prof. Şeref Ertaş, age. sh.296) Dolayısıyla yolsuz tescil öyle ya da böyle gerçekleşmiş ise, malik sıfatıyla zilyed olan (açıkça: Fer'i zilyed olmayan) fasılasız ve ihtilafsız 10 yılı doldurunca olağan zamanaşımı iktisap için şartları taşımış olur. Tabi ki Kamu taşınmazları hariç. BU tür edinimler hiç bir şekilde geçerli değildir. Yani hiç bir şekilde kazanım söz konusu olamaz.Oysa muvazaada mahkeme kararı olmadıkça işlem muvazaalı da olsa geçerli sayılabiliyor. Sanıyorum sayın ragıp, bu noktaya işaret ediyor. Selamlar. |
15-06-2005, 06:04 | #6 |
|
soru-cevap
[Alıntı:]
gayrımenkullerde muvazaalı bir satışın adi kazandırıcı zaman aşımıyla sağlıklı hale gelmesi mümkün müdür? Hayır. |
15-06-2005, 08:03 | #7 |
|
Sayın Deren,
""muvazanın tarafının muvazaa iddiasında bulunamaması kuralı"" ancak üçüncü kişilere karşı davalarda geçerli olduğu için aşağıda yaptığım fikir jimnastiğini dikkate almamanızı rica ederim. Saygılarımla Bir Dost Daha önce düşüncesizce yazdığım yanlış düşünce aşağıdadır : Muvazaanın tarafları muvazaa iddiasında bulunamazlar. Muvazaanın tarafı, muvazaa nedenine dayanamayacağına göre, tapuda malik gözüken diğer taraf, kendiliğinden malik olmaya devam eder. Bu da bir fikir. Düşünmeden yazdım. Siz araştırmacı ruhunuzla doğru olup olmadığını bulursunuz. Saygılarımla Bir Dost |
15-06-2005, 12:27 | #8 |
|
T.C.
YARGITAY Birinci Hukuk Dairesi Esas No : 1984/01206 Karar No : 1984/02145 Tarih : 28.02.1984 ZAMANAŞIMI ÖZET: Mülkiyete ve ayni hakka ilişkin davalarda dava zamanaşımı sözkonusu olamaz. Taraflar arasında görülen davada; davacı, annesi ile babasının 1951 yılında boşandıklarını, velayet hakkının 1958 yılında ölen babasına verildiği halde, annesi Ayşe'nin velayeten 382 ada 3 parsel sayılı taşınmazı davalı üvey babasına muvazaalı olarak sattığından, kaydın iptalini, adına tescilini istemiştir. Davalı, zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. BK.nun 125., MK.nun 638. maddeleri gereğince zamanaşımı yönünden davanın reddine ilişkin kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; bilahare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü : Davacı, üvey babası davalı Ali Rıza'nın bayii Ayşe'nin annesi olduğunu, annesi ile babası arasındaki evliliğin boşanma suretiyle bozulduğunu ve velayet hakkının mahkemece babaya verildiğini, sonradan babasının ölümü üzerine annesi Ayşe'nin davalı ile evlendiğini ve kendisinin reşit olmadan önce annesinin yasal velayet hakkına sahip bulunmadığı halde, dava konusu 382 ada 3 parsel sayılı taşınmazın davalı üvey babasına tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, bu temlikin muvazaalı olup, geçerli bulunmadığını ileri sürerek işbu iptal ve tescil davasını açmıştır. Böylece dava mülkiyete ve ayni hakka ilişkindir. Bu tür davalarda, kural olarak zamanaşımı söz konusu olamaz. Bu nedenle olayda BK.nun 125 ve MK.nun 638. maddesinin uygulama yeri yoktur, iddia doğrultusunda davanın esasının görülmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı olduğu üzere zamanaşımından söz edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacı tarafın temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), gelen temyiz eden vekili için 6500 lira duruşma vekalet ücretinin temyiz edilenden tahsiline, peşin harcın iadesine, 28.2.1984 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. YKD.-1984/08 |
15-06-2005, 13:20 | #9 |
|
T.C.
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E. 1990/15433 K. 1991/1154 T. 4.2.1991 • TARAF MUVAZAASI ( Yazılı Delille Kanıtlanabilmesi ) • YAZILI DELİLLE KANITLAMA ZORUNLULUĞU ( Taraf Muvazaasına Dayalı Dava ) • İNANÇLI İŞLEM ( Taraf Muvazaası ) • MUVAZAA ( İnançlı İşlem ) 818/m.18 743/m.642 ÖZET : Taraf muvazaası savı ( iddiası ) ile açılan dava, ancak yazılı delille kanıtlanabilir. DAVA : Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece verilen kabule ilişkin karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edildiğinden dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Davacı, üçüncü kişiye borçlanması ve aleyhine icra takibine geçilmesi nedeniyle taşınmazının elinden çıkma tehlikesi karşısında 826 parseldeki çekişme konusu payını muvazaalı biçimde tapu idaresinde satış göstermek suretiyle ancak aslında bedelsiz olarak kardeşi davalıya temlik ettiğini, borçtan kurtuldukları sonra ise davalının iadeye yanaşmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriği itibariyle, yanlar arasındaki hukuksal ilişkinin inanç sözleşmesinden kaynaklandığı ve taraf muvazaasına ilişkin bulunduğu açıktır. Bilindiği ve 5.2.1947 gün, 20/6 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, değinilen türdeki bir dava, ancak yazılı delille kanıtlanabilir . Oysa yapılan işlemi hükümden düşürecek güçte bir muvazaa belgesine dayanılmış değildir. Davalının karşı çıkmasına karşın dinlenen tanık sözleri ile yetinilerek davanın kabul edilmesi isabetsizdir. Ne var ki, dava dilekçesinde ( ... vs. deliller ) denildiğine göre, ( yemin ) kanıtına da dayanıldığı gözönünde tutularak davacıya yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılması, teklif ettiği takdirde yeminin davalı tarafından yöntemine uygun biçimde yerine getirilmesinin sağlanması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle ve noksan soruşturmaya dayanılarak, yazılı olduğu üzere kabule ilişkin hüküm kurulması doğru değildir. SONUÇ : Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün, HUMK. nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.2.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
17-06-2005, 12:30 | #10 |
|
Bilindiği gibi, muvazaa, iki tarafın görünürde yaptıkları işlemin geçerlilik kazanmasını istemeyip, çoğunlukla 3. kişileri aldatmak amacıyla, karşılıklı irade açıklamalarına (danışıklı iş) denilir. Taraflar, yaptıkları işlemin hukuki niteliğinde 3. kişileri aldatmak için söz birliği etmişlerdir. (Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Nafiz Erdem S:80)
Türk Hukuk Sisteminde muvazaaya tanınan hukuki sonuç ise butlandır. Bu itibarla muvazaanın tarafları, zamanaşımı ile muvazaa konusu gayrımenkulü iktisap edemezler. Kanun kötüniyeti himaye etmez. Aksi kabul edilerek kazandırıcı zamanaşımı ile muvazaaya hayat hakkı tanınırsa; bu, hukukun butlanla cezalandırdığı bir işlemin, belirli bir süre geçmekle yeni bir iktisap şekline dönüşmesi olur ki, bu durum hukuk mantığına da ters düşer. Ancak kazandırıcı zamanaşımını iddia eden taraf, muvazaa dışında ise ve MK. 931 maddesi uyarınca, taşınmaz mülkiyetini iyiniyetle iktisap ediyorsa, iyiniyetli malike karşı muvazaa iddiasında bulunulamaz. |
26-07-2009, 16:59 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
muvazaa
muvazaanın zilyede malik sıfatı kazandırmaması ile ilgili kararlar var mı?bu arada temelinde muvazaa ve kanuna karşı hile bulunan bir satışın taraflarından biri 1985 de ölmüşse mirasçılarına karşı MK 713/2 ye dayanan diğer tarafa karşı mirasçılar senin zilyetliğinin temelinde muvazaa var sen malik sıfatıyla zilyet değilsin ki bize karşı bu maddeyi ileri süremezsin diyebilirler mi?(mirasçılar 20 yıl içinde tapuyu kendi üzerlerine intikal ettirmemişler sayın Ragıp) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İcradaki Senedin Zaman Aşımı | Yapar | Hukuk Soruları Arşivi | 9 | 15-08-2006 10:15 |
Zaman aşımı | hsc22 | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 06-04-2006 13:55 |
Senetlerde Zamanaşımı | kaynarkaya | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 03-11-2005 20:14 |
Zaman Aşımı Süresi | AOZALP | Hukuk Soruları Arşivi | 0 | 26-07-2003 22:38 |
Zaman Aşımı | dilek kaya | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 02-03-2002 10:42 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |