01-08-2007, 15:16 | #31 |
|
Yukarıdaki mesajda ;Aşık Veysel"in hayatı ile ilgili alıntının yeraldığını hatırladığım röportaj,20.2.2005 tarihli Hürriyet Gazetesinde,Yener Süsoy"un Aşık Veysel"in kızı,damadı ve torunu ile yaptığı röportajdır.
|
01-08-2007, 22:29 | #32 |
|
günlerdir yazıp çiziyoruz. Ben isterim ki cezaevindeki mahkuma, eşi öldürüldüğü için iki çoçuğu ile kayıbiraderinin yanına sığınan kadına, kocası teröristlerce şehit edilen genç yaşta dul kalan hemşireye, apartmanınızı haftada bir gelip yıkayan ayşe teyzeye, dersaneye gidemediği için öss de iflas eden ali'ye soralım hukuk, adalet ne için kim için ? Ne dersiniz ?
|
03-08-2007, 10:39 | #33 |
|
bence hukukçu karşılıklı menfaatlerin adalete en uygun olarak dağıtılmasını sağlayan kişilerdir
ayrıca toplumun devamını ve düzenini koruyan kişilerdir |
03-08-2007, 20:45 | #34 | |||||||||||||||||||||||
|
Şimdi adalete en uygun olan diyoruz. Yani adalet diye bir modeliniz/örneğiniz olmak zorunda ve işte buna en uygun olunursa yani tam benzerini icra edersek adil davranmış oluruz, peki o halde bu modeli/örneği yani uyulacak adalet denilen şeyi tasvir etmeniz icap edecek, işte bunu bulmak zorundayız. O nedir, nasıldır, hangisidir? Saygılarımla. |
04-08-2007, 16:32 | #35 |
|
Sayın çalıkuşu kamuran,
Forum başlığımız "Hukuk, ne için" Son mesajınızda sorduğunuz ortak bir adalet örneği/modeli oluşturmak için ayrı bir başlık açmamız gerekebilir. Adalet kavramı, sayısız pencerede, sayısız tanımla karşımıza çıkar. Her ne kadar çok çok genel geçer ve yuvarlak kelimelerle zaman zaman torba ortak tanımlara ulaşıyor görünsek de, eninde sonunda herkesin adalet anlayışı tümüyle bireysel olduğundan, uzlaşma yüzeysel ve işlevsiz olacaktır. Sizin deyiminizle bütünü kapsayacak bir adalet tanımı oluşturmayı, bir düşe ulaşma ideali olarak da ifade etmek mümkün. Bu nedenledir ki soyut adalet fikri yalnızca bir ideal. Yazılı hukuk kuralları da, en genel anlamıyla, işte bu soyut kavramın, göreceliliğin sonsuz açılımlarında, her bireyde farklı farklı algılanıyor olduğu gerçeğinden yola çıkarak, somut bir tanımın yapılmasının kaçınılmaz olduğu somut feveranları çözme anındaki zorunluluğundan dolayı var. Halihazırda var olan yazılı hukuk kurallarının, adalet idealine yakınlığı veya uzaklığı , yalnızca 14.000 üyeli THS de bile , çeşitli forumlarda yaşanan somut örnekleriyle tartışılmaya, örneğin bazı yazılı hukuk uygulamaları ile oluşan içtihatlar dahi, kimimizin adalet fikrine uygun, kimimizin uygun düşmeyerek, göreceliliğini korumaya devam etmekte. Var olanın somut uygulanışı bile bizi fikir ayrılığına düşürebilmekte iken, yazılı olmayan soyut ideal/ler/in tanımı, bizi fikir uçurumlarına sürükler herhalde. Bu noktada düşününce, gerçekte hukuk (yazılı ve yaşayan hukuk), en çok da, adalet tanımındaki uzlaşmazlığımız nedeniyle var. Saygılarımla... |
13-08-2007, 17:37 | #36 |
|
Mustafa Gönülal"ın dikkatimizi çektiği,bir an olsun hiçbirimizin hatırından çıkmadığına emin olduğum konular ve bu konulara ilişkin hatırlatması bana :
1- " Sen mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin ? " dizesini ;ve cevaben : " Belki bu nedenle yazık/asılmış gibi durur Asılmış gibi kederinden/duvarlarımda resim" dizelerini; 2- "Devlet Ne için?"," Sosyal Hukuk Devleti Ne İçin?, " Savaş Ne için,Barış Ne İçin?"," Sosyal Adalet Ne İçin " " Eğitim /Öğrenim Hakkı Kim İçin ?",... gibi soruları hatırlattı. Ferda Hanım"ın da değindiği bir zorluğu da hatırlattı : Bu konu başlığı ve içeriği," Kanun ve Hukuk Kaidelerine Dahi Lüzum Hissetmeden İnsanlık İçin Huzur Ve Barış" ı idealize eden ve bunun felsefesini yapmak isteyen bir konu. Sorular ise,ülke gerçekleri ve sorunları ile ilgili,hepimizin duyarlı olduğu ve içinde bulunduğu... Yine de, bu sorunlara duyarlı olmak ve çözümünü istemek,çabalamak dahi " insana duyarlı ve insan odaklı bir felsefeye muhtaç " olduğu için, birlikte düşünelim... -- Cezaevindeki Mahkum : Anayasal hükümlerle vatandaşının maddi manevi gelişimini ve refahını temin etmek,korumak ve kollamakla görevli devletimiz,vatandaşını eğitmek,insani ve medeni değerlerle donatmak için sarfedemediği paraları ve bu konuda oluşturamadığı " modern,çağdaş eğitimli insanı oluşturma ve işleme " politikaları yerine cezaevi politikaları geliştirebilmekte ve bir tutuklu/hükümlü için istatistiki verilere göre ayda 2.500 YTL. harcayabilmektedir. İnsanımızı eğitmek,geliştirmek,bireysel ve toplumsal refaha harcamadığımız kaynakları, boşluk ve başıboşluk içinde kendine ve topluma zarar veren insanları ve aslında bu anlamda hem fail hem de geniş anlamda mağdur sayabileceğimiz insanları hapsetmek için harcayabiliyoruz.Bir hırsızın ortalama 6 ay,gaspçının 6 yıl cezaevinde yattığını düşünürsek,aylık 2.500 YTL den oluşan maliyetlerinin suç işlenmeden önceki dönemlerde iyi yetişmeleri için sosyal/eğitsel politikalara harcanması halinde sosyal görüntümüz ne kadar farklı olurdu ?... --- Eşi öldürülen,kocası şehit edilen kadınlarımız en azından eşleri kadar yiğittirler. Onlar,güçlü ve onurludur. Onursuz olan,onların hayatına kasteden ve yaşama haklarını ellerinden alan katillerdir. (Umuda bin kurşun sıksa da ölüm,unutma umuda kurşun işlemez gülüm...) Vatandaşının yaşama hakkına sahip çıkma görevi olan devletimizin bu görevini ifada ve vatandaşa karşı yükümlü olduğu görevleri ifadaki hassasiyetini," Devlet mi Vatandaş İçindir, Vatandaş mı Devlet İçindir?"sorusuna verebileceğimiz cevaplarla rahatlıkla ortaya koyabiliriz. Çoğu kez,"sosyal hukuk devleti" tanımını " Nüfus Kimlik Devleti " olarak düşündüren örnekler geçiyor gözönünden : Ülkemizde kimlik kartı,insanın kendisinden çok daha kıymetli ve öncelikli değil mi ? Kimlik kartının geçebildiği yerlerden,kimliğimiz yoksa biz geçebiliyor muyuz? Kimlik kartı yok ise,geriye.Can güvenliği bulunmadığından bahisle yasal koruma isteyen ancak devletin bu kadar geniş bir koruma imkanı olmadığı,sorun ve tehlike vukuunda başvurmasını salık veren cevaplar ülkemiz klasiklerindendir. Ama adli bir vaka neticesi ölümcül yara alan vatandaşlarımıza seferber edilen güçlü koruma ve sağlık hizmetlerini de hepimiz biliriz : " İfadesini temin ve zaptetmek ihtiyacı devletimiz için hayatidir ve yaralı üzerine titreriz, ifadesini alabilmek için her türlü sağlık ve koruma hizmeti mükemmel verilir. ( 2 Yıl önce,İngiltere"de vatandaşların kimlik kartı kullanmasına ve taşıma zorunluluğuna geçilmesi parlamentoda teklif edilmiş, İngiliz vatandaşları kendilerine hakaret teşkil eden bu uygulamayı önerenlere ateş püskürmüş... "Bizi fişleyemezsiniz" diyerek itiraz etmişler... ) --- Ayşe Teyze,çalışsın,emek kutsaldır,itirazım yok. İtirazım,çalışmadan,insanı ve ülkeyi sömürenlere...Emek düşmanlarına... --- ÖSS mağduru gençlerimiz de üzülmesin. Diplomalarını alıp işsiz üniversiteliler ordusuna katılacaklardı büyük ihtimal. ... Öykülerimiz sıradan,nar taneleri gibi doğadan...ülkemizdeki bütün hayatlardan, bütün insanlardan... Her biri birer hüzün damlası gibi içine düştükleri yaşamın gözyaşı olup akıyorlar... Mehmet Emin Yurdakul ile Vah Edelim : ... Ne vakte dek bu acıklı sefalet? Bu viranlık,bu inilti,bu kaygu ? Ne vakte dek bu uğursuz cehalet ? Bu taassup,bu görenek,bu uyku ? ... Yazık sana ağlamayan şiire, Yazık sana titremeyen vicdana, Yazık sana uzanmayan ellere, Yazık seni kurtarmayan insana... ------------------------------------------------------------------ EFLATUN"UN" A GÖRE : Eflatun yaşlılık döneminde daha çok "ethic" sorunlar ve insan mutluluğu ile ilgilenmiştir. Yetkin insan yerine yetkin toplumu tarif etme çabası içindedir. Yetkin topluma ve dolayısı ile toplumsal mutluluğa erişmenin yolu,ideal devlet düzeni içinde yaşamaktır. Eflatuna göre sorunlar ancak felsefe ile çözülebilir. Gerçek dostluk hikmet sevgisi ile ruhları tutuşmuş insanların beraberliğinden başka birşey değildir. Hitabet ise,ruhun,bildiklerini sözlerle anımsatmaya çalışmasıdır.İnsanların doğal amaçları olan toplumsal mutluluğu sağlamakla görevli devlet yönetimi ,felsefe olmadan yapılamaz. Nelerin toplumsal mutluluğu yaratabileceğini ,felsefeden başka hiçbirşey tarif edemez. Bu noktada önemli bir zorlukla karşılaşmaktadır filozof. Eflatun,kendisinden çok sonraları stoacı düşünür Zenon"un (İÖ 336-264) tasarladığı gibi ,sadece bilge ve erdemli kişilerden kurulu bir akıllı insanlar toplumuna ulaşmanın imkansızlığını hemen kavramıştır. Bu görüşünü de , " yığınlar hiç bir zaman filozof olmayacaktır" özdeyişi ile vurgulamıştır. Dolasıyla toplumları mutluluğa ulaştırmak yönetimin bilge kişilere tislim edilmesi ile mümkün olur. Eflatuna göre," başa filozoflar geçmez,ya da baştakiler felsefe yapmazlarsa ,insanlığın acıları asla sona ermeyecektir." " <A href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Eflatun"dan">http://tr.wikipedia.org/wiki/Eflatun"dan alındı. |
10-09-2007, 20:03 | #37 |
|
teşekkürler sayın OLGUNER
|
11-09-2007, 19:46 | #38 |
|
Hukuk,kişilerin ve toplumun yetki ve görevlerini,bireylerin özgürlüklerini ve bunun sınırlarını,diger kişilerle olan ilşkilerini düzenleyen bir kuralar bütünüdür.Hukuk toplumsal yaşamın varlık nedenidir.Toplum içerisinde mevcut çatışmaların önlenmesi,toplumsal hayatın barış içerisinde sürdürülmesi ancak ve ancak hukuk kurallarının mevcudiyetiyle sağlanabilir.
|
19-09-2007, 11:22 | #39 |
|
Hukuk, Ne İçin ?
Hukuk fakültesine ilk başladığımda içimde garip bir heycan vardı. Bu alanın insan yaşamında özellikle toplumun olmazsa olmazı olduğunu ve bir toluluğun bir ülkenin temel yapısı olduğunu ve bu derce önemli bir meslek olduğunu açıkcası yeni öğrenmiştim. Ben hukuğu hep adaletle özdeşleştirdim ama gördümki adleti gerçekleştirmek sadece hukuğun bize vermiş olduğu kanuni silahları kullanmaklada olmuyormuş sadece yasaları uygulamak adaleti gerçekleştirmeye yetmiyormuş. Bunu yeni anladım. Aslında bir toplumda adaleti sağlamak için bize sunulan bu kanunları doğru uygulamanın yanında vicdanımızıda bir kanun vasfıymış gibi mesleğimize yansıtmakmış adaleti sağlamak. Hukukun üstünlüğü ilkesi biz hukukçuların elindeki en güçlü silah adaleti sağlamak için. Biz hukukçular gelin adleti hukuğun tek dostu yapalım bu bizim elimizde. Sadece içinizde var olan doğruluğu yansıtan vicdanınızı mesleğinizin temel kanunu yapın!
|
19-09-2007, 13:37 | #40 |
|
size katılıyorum neu lawyer .Adaleti sağlamak için hukukun üstünlüğüne inanmalıyız . Hukuk adaleti sağlamak içindir
|
19-09-2007, 21:10 | #41 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın neu_lawyer, Sizin içinizdeki doğruluğu yansıtan vicdanınızın sesi ile, sözgelimi kasten adam öldürmekten hüküm giymiş Ahmet'in vicdanının sesi bir olabilir mi?
"Adalet" tanımınız nedir? Saygılarımla... |
19-09-2007, 22:33 | #42 |
|
adalet herkesin hakkının verilmesi,herkese ayrım yapılmaksızın eşit davranılmasıdır.saygılarımla...
|
19-09-2007, 23:52 | #43 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Ama yasalar önünde herkes eşit değildir. Bazı suçlar bazı kişilere karşı işlendiğinde daha ağır yaptırım uygulanır, mesela. Veya bazı suçları bazı kişiler işlediğinde, daha ağır ceza alır. Öyleyse sizin "adalet tanımınıza göre", herkese eşit davranmayan hukuk, adaleti sağlamamış oluyor, değil mi? |
20-09-2007, 19:18 | #44 |
|
herkese eşit davranılması adaleti sağlar.hukuk ise adaleti sağlamak için vardır. yani koyduğu ilke ve kurallarla adaletin sağlanmasına çalışır hukuk.adaletin sağlanması için herkese eşit davranılması , bunun içinde yasalar önünde herkesin eşit olması gerekir.saygılarımla...
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Türk Hukuk Sitesi Hukuk Çalışma Grupları Hakkında Bilgiler | Admin | Hukuk Çalışma Grupları Hakkında | 4 | 14-11-2009 11:41 |
Hukuk Öğrencileri İçin | BOSS | Hukuk Lisans Eğitimi | 37 | 29-11-2007 05:18 |
selcuk üni.hukuk fakültesi ögrencisiyim: konyada hukuk bürosunda çalışmak istiyorum | rabia. | Adliye Duvarı | 0 | 16-06-2007 23:56 |
Hukuk ve Adalet Eleştirel Hukuk Dergisi Kış 2007 sayısı Makaleler Listesi | Av. Ramazan Çakmakcı | Ceza Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 09-02-2007 21:09 |
İlamsız İcra Takibi Başlatabilmem İçin Neler Yapmalıyım, Alacağım İçin Nasıl Dava Aça | ufukgenturkoglu | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 02-03-2002 00:10 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |