02-11-2003, 03:07 | #1 |
|
Mutlu Evlilik İçin 4 Şart:-))))
MUTLU EVLİLİK İÇİN 4 ŞART:-))
1-Güzel yemek yapan,evi çekip çevirebilen bir kadın olmalı, 2-İyi para kazanan,ayakları üstüde durabilen kadın olmalı, 3-Yatakta sınır tanımayan arzulu ve sıradışı kadın olmalı, 4-Bu 3 kadının birbirinden haberi olmamalı. :-)))) |
02-11-2003, 10:18 | #2 |
|
Aman ayfer hanım
|
13-11-2003, 21:27 | #3 |
|
Mutluyum,mutsuzum sözcükleri dilimizden hiç düşürmediğimiz iki sözcüktür.Düşündümde bu "mut" neydi acaba?
Varlığında bizi coşturan, yokluğunda hayata küstüren bu sözcüğün anlamını merak ettim.Meğer kısacık bir sözcük olan "mut"un anlamı gerçekten çok anlamlıymış. Mut: Bütün özlemlerin eksiksiz ve sürekli olarak yerine gelmesinden duyulan kıvanç, kut, saadet demekmiş. Tüm dostlarımın mutu bol olsun. |
15-11-2003, 00:54 | #4 |
|
Mutluluk
Valla bu mut'un etimolojikanlamı üstüne söyledikleriniz dopğruda,mutluluk kavramı farklı sanki.mesela mutluluğu yakaladım veyamutluluğa erdim deyimleri ,mutluluk adeta bir varış noktası gibi bu deyimlerde.Yada bir duvar gibi... ondan sonrası ne olacak?Hep mutlumu kalacağız?Bunu düşündüğümüzde yani deyimlerdeki anlamı mutluluk sanki bir haz duygusu olarak algılanmakta gibi.Ne dersiniz?
|
15-11-2003, 01:37 | #5 |
|
Hoşgeldiniz yerminderi
"onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevete " diye bir söz var biliyorsunuz,ben de bu kerevetin ne olduğunu hep merak eder dururdum. mutlu olmak amaç ise; mutlu kalmak yaşamın sonu olurdu. sanırım |
16-11-2003, 20:22 | #6 |
|
Mutluluk,
Bazı olaylara bağlı Kısa süreli sevinçler değil de, tüm yaşamı kaplayan bir huzur, bir güven, canlılık, dengeli bir sevinçse eğer; ne yanlız başına psikolojinin, ne biyolojinin, ne tıbbın, ne felsefenin, ne tekniğin, ne dinin, ne de tek başına bir başka alanın anlayabileceği bir şeydir... Mutluluk olayına bu pencereden yanlızca birinden bakan onun yanlızca oradan görünen yanını görecektir... Her açıdan bakmayı denemek gerek... Ayrıca mutluluk yaşantısı yalnızca bilgiyle gerçekleştirilemez. Bedenin öğrendiği bir şeydir mutluluk... Tıpkı bisiklete binmek, yürümek, yüzmek gibi; yüzmeyle ilgili birçok kitap okuduktan, ünlü yüzücüleri izledikten, dediklerini belledikten sonra kendimizi denize atmayız. Yüzmeyle ilgili bilgilenmek, yüzmeyi öğrenmek demek değildir. Yüzmek suya girmelerle, çırpınmalarla öğrenilir. Beden öğrenir. Mutluluk yaşantısı da öyle: Bilmek yetmez, bedenimiz öğrenmeli... Bu açıdan bakınca sanatkara benzer mutlu kişi; elini kullanışından tanırsınız usta olanı... Konuşmasa da el becerisiyle ortadadır. Ve birçok denemeden, birçok başarı ve yanlışlardan sonra kazanılmıştır o el becerisi... Mutlu insan da öyle. Öğrendiklerini deneyerek, kendi aşamında gerçekleştirmiştir sanatını: MUTLULUĞU... |
12-04-2004, 23:27 | #7 |
|
Mutlu Musunuz?
Evimi bir toplantı sonrası temizlemek için saatlerce çalışabiliyorsam, birçok arkadaşım var demektir. Faturalarımı ödeyebiliyorsam, bir işim var demektir. Pantolonum biraz sıkıyorsa, aç kalmıyorum demektir. Gölgem beni izliyorsa, güneş ışığını görüyorum demektir. Otobüsten indiğim yerden iş yerime kadar yolu uzun buluyorsam, yürüyebiliyorum demektir. Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyor ve bu eleştirileri başkalarından da duyuyorsam, konuşma özgürlüğümüz var demektir. Otobüs beklerken yanımdaki adam anahtarlarıyla oynuyor ve bu sesten rahatsız oluyorsam, duyuyorum demektir. Camları silmem, çatıyı onarmam gerekiyorsa, bir evim var demektir. Doğalgaz faturam yüklü geliyorsa, ısınıyorum demektir. Yığınla ütülenecek ve yıkanacak çamaşırım varsa, birçok giyeceğim var demektir. Çalar saatim sabahın köründe çalıyorsa, yaşıyorum demektir. Akşamları kendimi yorgun hissedebiliyorsam ve bacaklarım ağrıyorsa, o gün üretici olmuşum demektir. Ve tüm bunların ayırdına varabiliyorsam MUTLUYUM DEMEKTİR. * Biraz fazla iyimser bir yazı oldu ; ama mutluluğun küçük detaylarda saklı olduğunuda unutmamak lazım... Mutlu kalın....Sevgiyle kalın. |
13-04-2004, 08:09 | #8 |
|
Sayın Ayfer Gökçen,
Mutluluğun küçük detaylarda saklı olduğu düşüncenize katılıyorum. Gerçekten öfkelenmek çok kolay bunun için çevremize bakmamız yeterli. Ancak bunların arasına saklanmış detayları görerek kendini mutlu etmek ve çevresindekilere pozitif enerji vermek herkesin yapabileceği bir şey değil. |
13-04-2004, 22:23 | #9 |
|
KÜÇÜK ŞEYLER
En iyi şeyler küçük çıkınlarda taşınırmış. Küçük bir beden çoğu kez büyük bir ruha yataklık edermiş. Ufak balıklar lezzetli olurmuş. Ateşe küçük odunlar atılırsa alevler artarmış, büyük odunlar ateşi söndürebilirmiş. Her küçük şey mutlaka işe yararmış, bir çok küçük bir büyük edermiş. Sağanak dediğimiz küçük damlacıklardan ibaretmiş. Ufacık bir yağmur kocaman bir toz bulutunu yok edebilirmiş. Muazzam bir aydınlık küçük bir delikten görülebilirmiş. Saman çöpü rüzgarın yönünü gösterirmiş. Bütün hasat bir kıvılcım yüzünden elden gidebilirmiş. Büyük bir geminin batması için küçük bir delik yeterli imiş. Çok veren malından, az veren canından verirmiş. Yükte hafif olmak pahada ağır olmaya engel değilmiş. Deve büyükmüş ama ot yermiş, şahin küçükmüş ama et yermiş. İnsan küçük bir adama iyiliği dokunduğu zaman cömertliği öğrenebilirmiş, Büyük adama iyilik ederse öğreneceği şey ızdırap olurmuş. Büyük adamın büyüklüğü devam ediyorsa bunun sebebi onun küçük adamlara gösterdiği ihtimam imiş. Büyük makineleri küçük çarklar çalıştırırmış. Küçük başlangıçlar olmadan büyük sonuçların sağlandığı vaki değilmiş......... |
30-06-2004, 16:21 | #10 |
|
geçenlerde okuduğum bir gazete haberine göre bilim adamları yıllarca süren araştırmaları sonucu mutluluğun 4 şartını bulmuşlar. paylaşmak istedim:
1-Akıllı olmak 2-İyi bir eğitim almış olmak 3-Evli olmak-iyi bir evlilik yapmak 4-Sosyo -ekonomik durumuna denk bir çevrede oturuyor olmak |
30-06-2004, 18:30 | #11 |
|
Sayın n.okyay,
Şartlarınızdan birincisi çok ağır... Bu şart aşıldığında zaten diğer şartlar kendiliğinden oluşur kanısındayım. Saygılarımla Bir Dost |
30-07-2004, 11:28 | #12 |
|
Sayın bir dost,
Bu durumda, insanlar akıllı iseler, doğal olarak / evli olurlar / iyibir evlilik yaparlar sonucunamı varmak gerekiyor. Yada aksi ile,evlilik yapmayanlar veya iyi evlilik yapmayan/yapamayanlar akıllı değiller mi!!! Selam ve saygılar Nejan |
30-07-2004, 13:51 | #13 |
|
Sayın nejan,
Çok zor bir soru sormuşsunuz. Bu soruya benim aklım yetmez. Saygılarımla Bir Dost |
04-08-2004, 19:23 | #14 |
|
Araştırmadan karar vermeyelim:)
Uzun yıllar araştırma yaparak mutluluğun 4 şartını bulan bilim adamlarının bekâr oldukları kesin Yoksa evli olupta mutluluğun 4 şartından birinin evlilik olduğunu yazmaları mümkün değil Yazmışlarsada mutlaka eşlerinin baskısı ile yazmışlardır
Bu yüzden araştırma görevi şimdi bize düşüyor Acaba bu araştırmayı yapan insanlar evlimiydi bekâr mıydı? Bu bilgiyi öğrenmeden tartışmayalım isterseniz Sayın bir dosttu'da zor sorularla bunaltmıyalım Mutlu kalın |
04-08-2004, 21:36 | #15 |
|
Biraz önce bilim adamlarının mutluluk için dört şartını okudum ve üzerinde biraz düşündüm. Soru üstüne soru.
Birincisi: akıllı olmakla mutluluk arasındaki bağı bir türlü çözemedim. İnsanların mutsuz olmalarının en büyük sebebi düşünüyor olmaları bence. Düşünmeye başladığınız andan itibaren hapı yuttunuz demektir. Akıllı adam/kadın düşünmez mutlu olmaya bakar derseniz iş başka tabiiki. Çözemediğim ikinci konu, mutlu olabilmek için eşlerden hangisinin akıllı olması gerektiği. Sosyo - ekonomik durumuna uygun bir çevrede yaşıyor şartına bir diyeceğim yok ama, eğer değerli bilim adamlarımız derlerseki "iyi bir eğitim almış olmak" mutlu olmanın bir şartıdır, kırsal kesimlerde yaşayıp'ta eğitim alma olanağından yoksun olan ve buna rağmen mutlu olan milyonlarca kişiye haksızlık etmiş olurlar. Saygılarımla |
05-08-2004, 22:21 | #16 |
|
sayın gemici;
sorgulamakta haklısınız. söz söyleyen bilim adamları da olsa (ki bilimin insanların mutluluğu için çabaladığı yılları çoktan geride bıraktık) üstünde düşünmek gerekir. bu tür tek kullanımlık bilgileri günlük gazetelerin birinde okumuştum. çeviri bir haber. ana başlıklıklarını alıp haber yapmışlar. elbetteki mutluluk bir hap değildir. herkese iyi gelecek mutluluk formları , formülleri yok. bunca ağlayan, ölen ve de düşen ve de acıya dillenen insan varken mutluluğu bir boş pazar çantası gibi peşimizde sürümek de yakıcı . memnuniyet ve saygılarımla... |
06-08-2004, 13:28 | #17 |
|
bir şiirde okumuştum, maalesef tamamını anımsayamadım.
"aç kalmaktan daha kötü, yiyecek bir şey yok hayatım diyen bir sesin olmaması |
06-09-2004, 13:26 | #18 |
|
:)
En mutlu evlilik:Sağır bir erkekle.kör bir kadının evlenmesidir
Calvin Coleridge Doğru söze ne denir |
06-09-2004, 16:52 | #19 |
|
Bir Afrika kabilesinde,
hamile kalan kadınlar arkadaşlarını toplayıp doğaya gider, ve doğacak çocuğun şarkısını duyana dek meditasyon yapıp dua ederler. Bu kabileye göre, her ruhun kendine öz ses vibrasyonları vardır. Kadınlar bu seslere kulak verdiklerinde, hep birlikte yüksek sesle seslendirirler. Sonra da kabileye dönüp şarkıyı herkese öğretirler. Çocuk doğduğunda, tüm kabile toplanarak ona şarkısını söyler. Çocuğun sonraki önemli dönemlerinde, aynı şarkı okunur. Ölüm döşeğinde de aynı şarkı söylenir. Aslında hepimizin içinde bir şarkı olduğunu biliriz ve sevdiklerimizin zor zamanlarımızda bunu farketmelerini ve bize söylemeye yardımcı olmalarını arzu ederiz. Bu şarkı, Afrika kabilesinde farklı bir zamanda da söylenir. Bir insan kabul edilmez bir cürüm işlediğinde, kabile toplanır ve ona şarkısını söyler. Çünkü bu kabileye göre, antisosyal davranışlar ceza ile düzeltilemez : sevgiyle ve kimliğin hatırlanmasıyla çözülebilir. Kendi şarkını duyduğun zaman, bir başkasına zarar verecek davranışlarda bulunma isteğine ihtiyaç kalmaz. Gerçek dost, senin şarkını duyan ve ihtiyacın olduğunda sana tekrarlayandır. |
10-09-2004, 19:35 | #20 |
|
.
Bence Mutlu evliliğin şartı insanların denk olmasıdır hani derler ya davul dengi dengine (böyleydi dimi) benim gibi kültürsüz birisi gider avukat ile evlenirse mutlu bir evlilik olmaz herkes dengi ile evlenmeli aranızda evlenmemişler varsa beni dinlesin sakın dengi olmayan birisi ile evlenmesin.Bu sadece bir tanesi ikincisi duygusallık her iki taraf veya tek taraf çok duygusalsa mutluluk çok zordur böyle kişiler karşısındakinden çok şey bekler ve bulamazsa karamsarlığa düşer ve bu mutsuzluk getirir kısacası vurdum duymaz olacaksınız herşeyi dert etmeyeceksiniz bakın sizden mutlusu varmı inş her evlilik mutlu olsun.sevgiler
|
15-09-2004, 00:23 | #21 |
|
Sevgili Refya,
Seni geçen yıl yaptığımız sohbetlerden az da olsa tanıyorum ve kendine haksızlık ettiğini düşünüyorum.Böyle bir yazını okuyuncada gerçekten çok üzüldüm. Herşeyden önce bir insanın yüksek öğrenim yapıp iyi bir mesleğe sahip olmasıyla kültürlü olması çok ayrı konulardır.Her okuyan insan kültürlü olur diye bir şey yoktur.Gördüğü öğrenim sadece mesleğini kazanmak için yaptığı bir çalışmadır.Oysa kültürlü olmak bunun dışında kendini ne kadar geliştirdiği ve kendini ne kadar aşabildiğidir.28 yıllık öğretmenlik hayatımda öyle müdürlerle çalıştım ki bana bıraksalar o müdürü okulda hademe bile yapmam.Bunun yanında öyle hizmetliler de tanıdım ki çok öğretmeni ve müdürü cebinden çıkarır.İyi bir öğrenim görmeği tabiki her insan ister.Fakat bazen öyle şartlar oluşur ki çok istesen bile okul hayatına son vermek zorunda kalırsın.Maalesef ülkemizdeki eğitim eşitsizliği "ayakları baş,başları da ayak "yapabiliyor. Tanıdığım kadarıyla sen kendini geliştirmeye çalışan bir insansın.Eğer eşin avukat kendin ev hanımısın diye komplekse kapılırsan kendine olan saygını yitirirsin.Kendisine saygı duymayan bir insana kimse saygı duymaz.Sen ki tanıdığım kadarıyla saygın bir insansın.Eğer yazında bahsettiğin duyguları sana eşin yansıtıyorsa suçlu odur bence.Eğer gerçekten kültürlü bir insansa seni geliştirmek içinde elinde geleni yapmalıdır.Eğer eşler hatta tüm insanlar kendilerindeki birikimleri paylaşamıyorlarsa bence hiç bir önemi yoktur.Sevginin ve mutluluğun yolu paylaşmaktan geçer. Sevgili Refya,amacım kesinlikle sana akıl vermek değil.Sadece bir ablan olarak yukarıdaki yazını okuyunca çok üzüldüm ve düşüncelerimi yazmadan geçemedim. Unutma canım.Biz önce kadınız sonra anneyiz.Dünya üzerinde gördüğün herşey iyisiyle kötüsüyle kadının eseridir.Çünkü o eserleri yaratan tüm insanları biz kadınlar yani anneler yetiştiriyoruz.Her insanın ilk öğretmeni annesidir.Bu yüzden biz bayanlara çok iş düşüyor.Bizler kuvvetli ve kişilikli olmalıyız ki yetiştirdiğimiz nesillerde bize benzesin.Öğrenmenin ve kendini geliştirmenin yaşı yoktur.Yeterki insan istesin. Duygusallık konusunda sana katılıyorum.Fakat erkekleri bu konuda sanıyorum olduğu gibi kabul etmek gerekiyor.Çünkü biz kadınlar kadar duygusal olmaları doğalarına ters.Biliyorsun Tanrı biz kadınları "erkekleri evcilleştirsin" diye yaratmış Ama yazının son satırlarında belirttiğin gibi de sakın vurdum duymaz olma.Bu sadece kendini kandırmaktır.Acı da olsa her zaman gerçeklerle yüz yüze gel ve onları aşmasını bil.Çevrendeki evli insanları incelediğin zaman göreceksinki çoğunun evliliği maskeli...Mutluluk maskesi altında neler yaşandığını kimse bilemez.Bu yüzden hiç bir zaman umutlarını yitirmemelisin.Çünkü daha çok gençsin.Önünde çok güzel günler seni bekliyor.Aciz kalmak sana hiç yakışmaz.Kuvvetli olmalısın. Sevgili Refya,seni seviyorum ve pes etmiyeceğini içeren yazılarını okumak istiyorum.Sevgilerimle... |
16-09-2004, 10:09 | #22 |
|
genç nişanlılar konuşuyorlarmış
"hayatım, evlendiğimiz zaman, seni mutlu etmek için çalışacağım, tüm dertlerine ortak olacağım" demiş genç kız. Erkek: "ama hayatım, ben zaten mutluyum, hiç bir derdim de yok" diye yanıtlamış. Kız: "hayatım biz daha evlenmedik ki" |
06-10-2004, 19:26 | #23 |
|
.
Ayfer hanım özürdilerim sizi üzmeyi hiç istemezdim yazdıklarınız için teşekkür ederim söyledikleriniz çok doğru fakat bunlar eşler arasında sırf sözde kalınca insan karamsarlığa düşüyor ve üzülüyor beni güzel gördüğünüz için teşekkür ederim. sevgiler saygılar.
|
08-10-2004, 16:50 | #24 |
|
sayın refya, sizi yazılarınızdan tanıyorum. yaşınız ve eğitiminiz hakkında bir bilgim yok. Ancak hocahanım(ayfer hanım özür dilerim ama bizm zamanımızda öyle denirdi) yerden göğe haklı.
Sizn, belli bir kültür düzeyine sahip olduğunuz, yazılarınızdan anlaşılmakta. Maalesef bazı insanlar, karşısındakini aşağı görmekle kendilerinin yüksekte olduğunu sanırlar. Oysa hep aynı yerdedirler ve karşılarındak insanlar da aşağılanmakla alçalmazlar. Eğitim ile kültür farklı şeyler. Eğitim, belli bir meslek kazandırmada ve yapılan işin eksiksiz yapılmasında gereklidir. Kültür, okullarda verilmez. Lütfen kendinize haksızlık etmeyin. Bu arada yazılarınızı da özledik. |
20-10-2004, 09:03 | #25 |
|
.
Tşkler beni yüreklendirdiğiniz için size ve beni seven herkese tşkler...
|
14-11-2004, 01:39 | #26 |
|
Mutlu ve Umutlu Nice Bayramlara
Tüm site üyesi arkadaşlarımın bayramını kutluyor,güzellikten ve sevgiden yana ne varsa sizlerle olsun diyorum.
Sevgi ve Saygılarımla |
19-12-2004, 13:45 | #27 |
|
insanoğlu,işini ve eşini iyi seçmişse mutluluğunu yakalamaya adaydır kanaatindeyim.bu ikisinin mümkün olmaması veya bir sebeble olamaması durumunda ise en az birinin iyi olması hoş olur. sevgiler
|
10-01-2005, 09:00 | #28 |
|
Koca pişirme rehberi
Kocaların çoğu pişirilme sürecinde "yanlış işlem" gördüklerinden yumuşaklıklarını ve iyi niteliklerini kaybederek bozulurlar. Gerçek odur ki, bazı kadınlar onları sıcak suda haşlayarak, bazıları ilgisizlikleriyle dondurarak, bazılarıda basıp, ezip turşusunu kurarak ve yine kimileri de savurganca harcayarak bozulmalarına neden olurlar. Özenilerek hazırlanan her kocanın iyi ve yumuşak olacağı söylenemez. Ancak iyi pişirilenin gerçekten tadına doyum olmaz. Koca şeçiminde ne lüferin alımındaki gümüş pırıltısı, ne barbunyanın altın yaldız görünümü geçerlidir. Bunun içın çarşı pazar dolaşmaya da gerek yoktur. Genellikle en iyileri kapınızın önüne gelenlerdir. Beğeninin kişisel olduğunu düşünerek koca seçimini yalnızca kendiniz yapınız. Kendiniz sabırla pişiremeyecekseniz almaktan vazgeçiniz. Kocayı pişirmek için en iyisi porselen bir kap ise de, elinizde toprak çanaktan başkası yoksa özenle kullanıldığında aynı işi görebilir. Kocalar da karides ve istakoz gibi canlı pişirilirler. Bazen pişerken tencerenin dışına taşıp yanabilir yada kenarları sertleşerek kabuk tutabilirler. Onları tencerelerinde tutmak için "görev duygusu" adlı zayıf iplikten çok "huzur" adlı sağlam sicimle sıkı sıkıya bağlanmalıdır. Sevgi, sıcaklık ve neşeden oluşan sürekli bir ateş yakılır. Kişiliğinde uygun bir ısıya ayarlanarak ateşe oturtulur. Köpürerek taşması halinde kaygılanılmamalıdır. Pek çoğu iyice pişinceye kadar sık sık köpürebilir. Özellikle sirke ve karabiber yerine tatıcıların "öpücük" adı altında sattıkları şekerden biraz konulabilir. Tadına bakarken hoşgörü, iyimserlik ve neşe benzeri baharattan birer tutam katmanız önerilir. Ancak bunlar diğer baharatlar gibi azar azar ve dikkatlice kullanılmalıdır. Yumuşaklığını kontrol ederken sertleşmesinden kaçınılmalıdır. Fazla yayılmasını ve kabın dibine oturarak işe yaramaz hale gelmesini önlemek için arada bir hafifçe karıştırılmalıdır. Kıvama geldiğini anlamamak olanaksızdır. Böyle pişirildiği zaman size çok uygun ve sindirilmesi kolay olacaktır. Dikkatsizlik nedeniyle ev ateşini soğutmazsanız, bozulmadan istediğiniz süre dayanır. Bu yolda hazırlanmış "koca" mutlu bir ömür boyunca tadını korur! (bu yazı 1800 yıllarında basılmış bir yemek kitabının ön sözünden alınmıştır.) |
19-01-2005, 23:02 | #29 |
|
Neden Herşey Kadından Bekleniyor?
Ragıp Bey,
Bu yazı 1800'lü yıllarda yazıldığına göre aradan 205 gibi uzun yıllar geçmiş.Düşünüyorumda bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen kocalarda fazla bir değişiklik yok. Erkekler de demiyorum, zira erkekler evlenmeden önce oldukça pişkinler. Ne oluyorsa evlendikten sonra oluyor. Acaba diyorum bayanlar bu kadar zahmete gireceklerine bu koca denilen ve kadınları kocatmak için yaratılmış varlıkların hepsini birden bir kazana atıp pişirerek veya hazır pişmiş konserve biçiminde bayanlara sunsak mı ? diyorum.Çünkü öyle zor pişiyorlar ki ne zaman yetiyor , ne de ateş Piştiklerinde de yenecek halleri kalmıyor. Çünkü güzelim gençlik,koca pişirme ateşine odun atmakla geçiyor Bence kendini pişmiş kabül etmeyen erkek ya da bayanlar evliliğe talip olmamalı.Ne dersiniz? Haksız mıyım? Sizin ve sitedeki tüm arkadaşlarımın bayramını kutluyorum. |
23-01-2005, 13:35 | #30 |
|
Mutlu bir evliliğin sırları
Karım ve ben bir evliliği sonsuz yapmanın sırlarını keşfettik... Haftada iki kere, güzel bir restorana gideriz, biraz şarap, biraz güzel yiyecek... Salı günleri o gider, Cumaları ben... ... Karımı her yere götürürüm.. Ama her seferinde dönüş yolunu bulur... Yıldönümümüz için karıma nereye gitmek istediğini sordum... O da "Uzun zamandır gitmediğim bir yer olsun" dedi... Mutfağı önerdim... Her zaman elele tutuşuruz... Eğer elini bırakırsam, hemen alışverişe başlar... Elektrikli blender'ı, elektrikli tost makinesi, elektrikli ekmek kızartıcısı var... Bana diyor ki "çok fazla ıvır zıvır var ve oturacak tek bir yer yok" Ben de ona elektrikli sandalye aldım... Şunu her zaman hatırlayın... Evlilik boşanmanın birinci nedeni... İstatistiksel olarak, boşanmaların %100'ü evlilikle başlıyor... Karıma 18 aydır tek bir söz söylemedim... Onun sözünü hiç bir zaman kesmek istemem... Son kavgamız benim suçumdu... Karım bana "televizyonda ne var" diye sordu... Ben de "toz" dedim... Başlangıçta ; Tanrı dünyayı yarattı ve dinlendi... Sonra erkeği yarattı ve dinlendi... Sonra kadını yarattı... O zamandan beri ne Tanrı, ne de erkek dinlenebildi... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Mutlu Son | Armağan Konyalı | Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. | 203 | 10-04-2022 21:19 |
mutlu seneleeeerr | niles82 | Site Lokali | 30 | 01-01-2010 11:52 |
Evlilik Dışı Doğan Çocuğun Soyadı (TMK 321 ),Anayasa Mah.Kararı | Nedime Uğraş | Aile Hukuku Çalışma Grubu | 18 | 07-10-2009 22:10 |
Mutlu Evlilik | av_aykut | Site Lokali | 33 | 16-11-2007 11:40 |
Yurt Dışında Ölümle Sonuçlanan Evlilik (verdiğiniz Bilgiler İçin Teşekkürler | eminay | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 07-04-2002 16:04 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |