|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
12-12-2007, 12:53 | #1 |
|
İstanbul yerine akde aykırı olarak Ankarada yapılan takip talebi
Kira borcundan dolayı alacaklı,borçlu kiracısına karşı ilamsız takipde bulunuyor. Kira akdinde; "akitten doğan ihtilaflar halinde X ilçesi mahkemeleri ve icra daireleri yetkildir(İstanbulun bir ilçesi) maddesi yer alıyorsa da alacaklı hem kendi konutu hem takibe konu olan işyeri hem de borçlunun ikamet adresi İstanbulun Y ilçesinde olmasına rağmen takibi Ankara'da açıyor. Akabinde borçlu Ankara SHM"de takibin iptali konulu dava açıyor.Borçlu duruşmaya katılamıyor,ama davaya cevap dilekçesi yolluyor.Borçlunun elinde kiralarını ödediğine dair alacaklının imzasını ihtiva eden adi makbuzlar var.Ama borçlu bu belgeleri derdest dosyaya göndermeyi ihmal ediyor.İkinci duruşmaya katılmayı da unutmak suretiyle ihmal edince bu duruşma karara çıkıyor,alacaklı tarafın davası icra inkar tazminatı talebiyle kabul ediliyor.Şu anda gerekçeli karar yazılmakla birlikte henüz müvekkilime tebliğ edilmiş değil.Müvekkilim adına Ankaradaki mezkur mahkemeye bizzat gidip hem dosyanın tamamını incelemek hem de temyiz başvurusunda bulunmayı düşünüyorum.Böyle bir durumda ödeme makbuzlarını açacağım temyiz davasındaki dosyaya ibraz ettiğim takdirde mezkur davayı kazanabilir miyim? Bu konuda meslektaşlarımın yorumlarını bekliyorum.Saygılarımla.
|
12-12-2007, 16:44 | #2 |
|
Sayın meslektaşım,
Bu davada yetki hususu re'sen dikkate alınmayacağından itiraz olmadığı sürece dava her yerde görülebilir. Makbuzlar davada ibraz edilmediğinden temyiz aşamasında da dikkate alınamaz. Mükerrer ödenecek kira bedellerinin ancak yeni bir dava ile sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri alınabileceğini düşünüyorum. Not: Sorunuzda davayı kimin açtığı konusunda bir karışıklık var sanırım. |
12-12-2007, 22:52 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Aydın, yetki konusunun bozma sebebi olamayacağı kanısındayım. Ancak, ödemeye ilişkin belgelerin ibrazı bozma sebebi olabilir. eğer müvekkiliniz cevap dilekçesinde bu belgere dayanmış ve ödediğini söylemiş iken buna rağmen ödeme belgelerini dosyaya ibraz edememiş ise yargıtay bu belgelerin borcu söndürme niteliğine ve eldeki davanın kesinleşmesi halinde davalının "kesin hüküm" engellemesiyle karşılacağından bahisle dosyayı yerel mahkemeye gönderip, bi incele bakalım diyerek bozacaktır kanısındayım |
13-12-2007, 16:26 | #4 |
|
Sayın Aydın, aşağıdaki karar size yardımcı olacaktır sanırım
T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas: 2005/9-546 Karar: 2005/611 Karar Tarihi: 26.10.2005 ÖZET : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 188. maddesinde, "Hakimin re'sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar" deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir. Bu noktada, dava hakkının bir anlamda dava şartı olduğu da dikkate alınmalıdır. Dava hakkının varlığı ya da düşmüş bulunmasının incelenmesi, doğrudan hakime verilmiş ödevlerden olması karşısında, Yüksek Özel Daire, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının tamam olup olmadığını kendiliğinden gözetebilir. Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla yargılama aşaması henüz tamamlanmamış böyle bir durumda borcu itfa eden belge değerlendirilmeye alınmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkar eden davalının savunması borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine, delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin ( HUMK. md. 202 ) kabulü zorunludur. Mahkemece hukuki değerlendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. (1086 S. K. m. 188, 202) Dava: Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Osmaniye Birinci Asliye Hukuk İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.11.2003 gün ve 2002/558 E. 2003/761 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesinin 11.1.2005 gün ve 2004/5645-2005/468 sayılı ilamı ile; ( ...1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davalı vekilince verilen temyiz dilekçesi ekinde 31.12.1996 tarihli bir ibraname sunulmuştur. Aynı zamanda işçinin şahsi dosyası içinde davacının 7.2.1997 tarihinde yeniden işyerine girişine dair sigorta giriş bildirgesi bulunmaktadır. Hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğindeki bu savunma karşısında, davacı tarafa belgeye karşı diyeceklerinin sorulması ve konuyla ilgili gerekli inceleme yapılmasından sonra bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir... ) Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Karar: A- Davacı isteminin özeti: Davacı, davalı şirket bünyesinde 1.11.1990-19.8.2002 tarihleri arasında aralıksız çalışmasına karşın iş akdinin haksız yere feshedildiğini belirterek, bir kısım işçilik alacakları ile ihbar ve kıdem tazminatına karar verilmesini istemektedir. B- Davalının Yanıtının Özeti: Davacı işçinin haber vermeden işini terk ettiğini, noter ihtarnamesi ile işe dönmesi bildirildiği halde işine dönmediği belirtilerek, kabul etmedikleri davanın reddinin gerektiği savunulmaktadır. C- Yerel Mahkemenin Kararının Özeti: Yerel mahkemece, dinlenen tanık beyanları, incelenen şahsi dosya ve sigorta sicil dosyasının, bilirkişi raporunun kanuna ve olaya uygun olduğu belirtilerek istemin kabulüne karar verilmiştir. D- Temyiz Evresi Bozma ve Direnme: Hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıya aynen alınan gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkeme bu bozmaya karşı "bozmadan önce yargılama safhasında taraf delilleri toplanarak mevcut delil durumuna göre karar verildiği, davalı vekilinin kararı temyiz ederken, delillerin toplanması aşamasında ileri sürmediği bir delili temyiz aşamasında ileri sürdüğünü, mahkemenin, tarafların bildirdiği deliller kapsamında yargılama yapmak ve sonucuna göre karar vermek zorunda olduğu, karar duruşmasına kadar dahi ileri sürülmeyen bir delile hükümden sonra dayanılamayacağı, davacı tarafın, delillerin toplanmasından ve karar verilmesinden sonra ileri sürülen delili kabul etmediği de" belirtilerek, direnme kararı vermiştir. E- Gerekçe: Dava, ödenmeyen bir kısım işçilik alacakları ile ihbar ve kıdem tazminatı istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; temyiz aşamasında sunulan ibranamenin yargılamada dikkate alınması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. İbra sözleşmesi, İş Kanunu ve Borçlar Kanununda düzenlenmediği halde özellikle iş hukuku uygulamasında önemli bir yere sahiptir. İbra sözleşmesi, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay uygulamasında borcu sona erdiren hallerden birisi olarak kabul edilmektedir. İbra, alacak ve borcu doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırmaktadır. Tam ibrada borcun tamamı, kısmi ibrada ise borcun ibra edilen kısmı sona ermektedir. Bunun sonucu olarak da, borçlu borcundan kısmen ya da tamamen kurtulmaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 188. maddesinde, "Hakimin re'sen nazarı dikkate alması kanunen iktiza eden hususlar" deyimi ile dava şartlarının kastedildiği ve bu nedenle dava şartlarının mahkemece kendiliğinden gözetileceği hususu öğretide de kabul edilmektedir. Bu noktada, dava hakkının bir anlamda dava şartı olduğu da dikkate alınmalıdır. Dava hakkının varlığı ya da düşmüş bulunmasının incelenmesi, doğrudan hakime verilmiş ödevlerden olması karşısında, Yüksek Özel Daire, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının tamam olup olmadığını kendiliğinden gözetebilir. Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla yargılama aşaması henüz tamamlanmamış böyle bir durumda borcu itfa eden belge değerlendirilmeye alınmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkar eden davalının savunması borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine, delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin ( HUMK. md. 202 ) kabulü zorunludur. Mahkemece hukuki değerlendirmede hataya düşülerek yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nın 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilen Deliller | poyraz | Meslektaşların Soruları | 34 | 01-11-2015 22:52 |
Şartnameye aykırı yapılan bir ihalenin feshinde 3. ihale dışındaki kişinin durumu | edaaltinel | Meslektaşların Soruları | 4 | 15-08-2012 11:51 |
Ceza Yargılamasında Hukuka Aykırı Olarak Elde Edilen Delillerin Kullanılması | sword_can | Ceza Hukuku Çalışma Grubu | 19 | 09-07-2010 15:14 |
Evlilik İçi Tecavüz ve Sadakat Yükümlülüğüne Aykırı Davranan Eşin Boşanma Talebi | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 10-12-2007 18:40 |
Teminat amacıyla verilen senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulması? | SAvCHN | Meslektaşların Soruları | 5 | 21-11-2007 12:28 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |