03-03-2009, 14:50 | #1 |
|
Emekli Hakim Ve Savcıların Avukatlık Yapabilmesine Sınırlama Getirilmesi
Avukatların sayısı gün geçtikçe artıyor.Ancak birçok genç Avukat a bu çoğalma nedeniyle dava gelmiyor.Bana göre emekli Hakim ve Savcılara Avukatlık yapmaları konusunda bir sınırlama getirilmeli.Sanırım Noterliğe sıra gelebilmesi için belli bir yaş sınırı getirilecek.Bu da bence gayet olumlu bir gelişme.Daha önceleri emekli Hakim ve Savcıların Avukatlık yapması gerekliydi.Çünkü Hukuk Fakültesi sayısı kısıtlıydı ve yeterli sayıda Avukat yoktu.Ancak şu anda neredeyse Hukuk Fakültesi olmayan Üniversite kalmadı.Birçok öğrenci mezun oluyor.Bir Hukuk Fakültesi öğrencisi olarak gelecek korkusu ister istemez başladı.Sizlerin bu konuda görüşleriniz nedir ?
|
13-03-2009, 11:42 | #2 |
|
Haksız rekabete yol açtığını düşünüyorum.Kendimi sıradan bir vatandaşın yerine koyuyorum ve düşünüyorum.Galiba ben de emekli hakim savcıyı seçerim.Bence baroların kesinlikle bu talepleri kabul etmemesi gerekir.Çünkü Avukatlık boş zamanları değerlendirmek için yapılan bir hobi değil bir iştir ve bizler ekmeğimizi kazanmak için Avukatlıktan başka meziyeti olmayan insanlarız.Avukatlık sevilerek ve istenerek yapılmalıdır.Hakimlik sınavını kazanamadım bari avukat olayım diye yapılamaz.Bir de kalemlerde emekli hakim ve savcılara avukatlık yapıyor olmalarına rağmen hala personelce sayın hakimim savcım diye hitap edilmesi oldukça gülünç geliyor bana.
|
15-03-2009, 22:27 | #3 |
|
vatandaşta şöyle bir inanış var; emekli hakim ya da savcının avukatlığı daha sağlamdır. çünkü ya hakim arkadaşları vardır olayı o şekilde halleder ya da hakim savcı sonuçta. Hukuk geçmişi çok daha sağlam derler o sebebple bu avukatlara giderler. Hukuk fakültesinden mezun olduğundan beri avukatlık yapan meslektaşları bu düşünceyle son sıralara bırakırlar. Benim avukatım emekli savcı bu davayı koparır düşüncesindeler maalesef. Haliyle bizim gibi avukatların zaten bunca avukat varken şansı daha da azalmaktadır.
|
15-03-2009, 23:47 | #4 |
|
Bir hakka sınırlama getirmek istiyorsanız, hukuksal bir dayanağınız olmalı.
|
16-03-2009, 00:15 | #5 |
|
Anayasa'nın 49. cu maddesini şu şekilde değiştirelim bence:
MADDE 49. – Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Bu haktan bir zamanlar yargı organının temsilciliğini üstlenmiş olan emekli hakimler ve savcılar faydalanamaz. (Değişik: 16.03.2009) Birinci fıkranın ikinci cümlesi yargının kurucu unsurlarından olan ve bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlara uygulanmaz. Saygılarımla |
16-03-2009, 00:46 | #6 |
|
Hukuk fakültesi mezunu 1 yıllık göstermelik bir stajdan sonra Avukat olabiliyor ama yıllarını mesleğe vermiş ve belirli bir bilgisi dahalinde sınavı geçerek hakim ya da savcı olmuş birisi neden Avukatlığa gelmesin?
Biraz ters olmadı mı? Sınavla giriş olması gereken bir mesleğe sınavsız herkesi alıyorsunuz ama iş hakim savcılara gelince haksızlık oluyor öylemi! Bir hukukçudan beklemeyeceğim düşünce tarzı. Haksızlık olduğu kesin ama ülkemizde bakkal dükkanı açar gibi birisini avukat yaparsanız insanlar emekli hakim ya da savcıyı tercih ederlerse onları kınamam.Çünkü bende onları tercih ederim. Ben daha önce sınav olmalı derken çoğu arkadaş karşı çıkmıştı.Ama sınav olmadan bu duruma düşüyoruz. Bence avukatlık yapmak en başta onların hakkı. |
16-03-2009, 10:11 | #7 |
|
Değerli arkadaşlar barolar avukatlık başvurusu yapan emekli hakim ve savcıların bu başvurularını kabul edip etmemek gibi bir güce sahiptir.Ben yorumumda barolar izin vermemelidir dedim yasaklansın demedim.Benim yorumumdan yola çıkarak anayasaya böyle bir madde koyalım şeklinde bir yorum bana çok tuhaf geldi.Hukukçuya yakışmaz şeklindeki yoruma gelince hukukçuluğa yakışmayan daha başka ve ciddi olayların varlığınıda göz önünde bulundurmanızı rica ederim.Ayrıca av.barış kardeşim hakimlik savcılık mesleği çok üstün ve ulaşılması güç de avukatlık mesleği ayakaltı bir meslek midir?Sadece sınavsız olarak mesleğe başladığımız için hakim ve savcıların altındamı yer alıyoruz yani.Ya da daha basiretsiz ve kabiliyetsiz olduğumuz için mi avukatlık yapıyoruz?Adaletin olmazsa olmaz üç ayağından biridir Avukat ve en az hakim ve savcı kadar saygındır.Yeri geldiğinde tüm ideallerimi,canımı,yuvamı,ekmeğimi koyduğum bu meslek benim için vazgeçilmezdir.Sizi bilmem ama ben geçimimi bu işten sağlıyorum ve başka bir meziyetim de yok.Olmasını da istemem.
|
16-03-2009, 15:47 | #8 |
|
ben de hukukla alakası olmayan bir vatandaş olsam emekli hakim veya savcıyı avukat olarak seçerdim.
avukatların toplumumuzda imajları çok kötü. yalan söyleyen, para için her şeyi yapan vs. bu biraz halk olarak ikiyüzlülüğümüzün yansıtılması belki de. oysa hakim ve savcıların daha iyi bir imajları var. hukukla ilgisi olmayan sıradan insanın fikrini değiştirmek zor. ben de avukatlık mesleğine sınavla girişin kaliteyi artıracağını dolayısıyla imajımızı da düzelteceğini düşünüyorum. |
16-03-2009, 21:20 | #9 |
|
Asıl tartışılması gereken bence, avukatlık yapmadan hakim ve savcılık yapılamaması olmalıdır. Yoksa emekli hakim ya da savcının da arkadaşları emekli olacağından avukatlıkta haksız rekabet teşkil edecek bir durum omayacaktır.
Kaldı ki, kanunların bu kadar hızlı ve kolay değiştiği bir memlekette emekli hakim ve savcılıktan avukatlığa geçenler (yaş itibai ile ) pek de kolay gelişmelere hakim olacağını sanmıyorum. |
16-03-2009, 21:30 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
ÜÇ Yil GeÇmeden Olmaz
İşte yasal dayanak: /////////////////////// 2531 Sayılı KAMU GÖREVLERİNDEN AYRILANLARIN YAPAMAYACAKLARI İŞLER HAKKINDA KANUN Kabul Tarihi : 02.10.1981 Yayın Tarihi : 06.10.1981 Resmi Gazete Sayısı : 17480 Tüm Metin MADDE 1 - KAPSAM Bu Kanun, genel bütçeye dahil daire, kurum ve kuruluşlar ile katma bütçeli idarelerde, bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan fonlarda, belediyelerde, özel idarelerde 12 Mart 1964 gün ve 440 sayılı ve 12 Mayıs 1964 gün ve 468 sayılı Kanunlar kapsamına giren kuruluşlarda, sermayesinin yarısından fazlası ayrı ayrı veya birlikte Hazinece veya yukarıdaki daire, idare, kurum ve kuruluşlarca karşılanan yerlerde aylık, ücret veya ödenek almak suretiyle görev yapmış olanlar hakkında uygulanır. MADDE 2 - YASAK VE SÜRESİ Birinci madde kapsamına giren yerlerdeki görevlerinden hangi sebeple olursa olsun ayrılanlar, ayrıldıkları tarihten önceki iki yıl içinde hizmetinde bulundukları daire, idare, kurum ve kuruluşlara karşı ayrıldıkları tarihten başlayarak üç yıl süreyle, o daire, idare, kurum ve kuruluştaki görev ve faaliyet alanlarıyla ilgili konularda doğrudan doğruya veya dolaylı olarak görev ve iş alamazlar, taahhüde giremezler, komisyonculuk ve temsilcilik yapamazlar. Özel kanunlardaki yasaklayıcı hükümler saklıdır. MADDE 3 - İSTİSNALAR Seferberlik, manevra, tatbikat, atış ve konferans gibi öğrenim ve eğitim maksadıyla silah altına alındıktan sonra terhis edilen yedek subaylar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz. Ancak, muvazzaflık hizmetini bitiren yedek subaylar, sadece kadrosunda hizmet gördükleri kıta, karargah ve askeri kuruma ait işlerde ikinci madde hükmüne tabidirler. MADDE 4 - CEZA Bu Kanuna aykırı harekette bulunanlar altı aydan iki yıla kadar hapis ve 10.000 liradan az olmamak üzere ağır para cezası ile cezalandırılırlar. MADDE 5 - KALDIRILAN HÜKÜMLER 28 Mayıs 1926 tarih ve 1339 sayılı Orduya Müteahhitlik ve Komisyonculuktan Memnu Olanlar Hakkında Kanun ile 3 Ocak 1940 tarih ve 3762 sayılı Hizmetten Ayrılan Bazı Memur ve Müstahdemlerin Yapamayacakları İşler Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır. GEÇİCİ MADDE 1 - (2531 sayılı Kanunun kendi numarasız geçici maddesi olup teselsül için numaralandırılmıştır.) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, usulünce düzenlenmiş sözleşmelere göre başlatılmış işlere ve hizmet sözleşmelerine bu Kanun hükümleri uygulanmaz. MADDE 6 - YÜRÜRLÜK Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 7 - YÜRÜTME Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. ­ ////////////////// Konuya ilişkin pek çok karardan birisinin özeti: Dairesi Karar Yılı Karar No Esas Yılı Esas No Karar Tarihi SEKİZİNCİ DAİRE 1983 2075 1982 3681 31/10/1983 KARAR ÖZETİ 468 SAYILI YASANIN 4.MADDESİNDE YAPILAN TANIMA GÖRE 2531 SAYILI YASA KAPSAMINA GİREN KURUMLARDAN OLAN SSK'DAN AYRILAN AVUKATLARIN DA ÜÇ YIL SÜRE İLE BU KURUMA KARŞI DAVA ALAMAYACAKLARI HK. < |
16-03-2009, 21:34 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Hakimler emekli olunca "hakim beyden" "hakimime", avukatlar ise emekliliğe yakınlaştıkça "avukatım"dan "avukat bey"e terfi ediyor.Yaman çelişki |
16-03-2009, 22:45 | #12 | |||||||||||||||||||||||
|
Baroların emekli hakim ve savcıların bu başvurularını kabul edip etmemek konusunda sahip oldukları bu gücün kaynağı nedir? Saygılarımla |
16-03-2009, 23:02 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın YALÇIN ÖNDER, belirli kişileri belirli bir süre boyunca belirli bir işi yapmaktan alıkoymanın ve bu alıkoymayı/sınırlamayı getirmenin amacı o kişilere belirli bir iş yapmayı yasaklamak değildir; bu sınırlamanın asıl amacı bizim burada tartıştığımız konunun tamamen dışında olan, o kişilerin eski iş yerlerinde nüfuzlarını ve bağlantılarını kullanarak haksız yere bir fayda elde etmelerini önlemektir. Sınırlama için uzaklara gitmeye ve mahkeme kararı aramaya da gerek yok; Avukatlık Kanunu'nun 14. cü maddesine bakmak yeterli. Avukatlık Kanunu: Madde 14 – (İptal: Ana.Mah.nin 15/10/2002 tarihli ve E.:2001/309, K.:2002/91 sayılı Kararı ile.; Yeniden düzenleme birinci fıkra : 23/1/2008-5728/327 md.) Emeklilik ve istifa gibi sebeplerle görevlerinden ayrılan adlî, idarî ve askerî yargı hâkim ve savcıların son beş yıl içinde hizmet gördükleri mahkeme veya dairelerin yargı çevresinde görevden ayrılma tarihinden itibaren iki yıl süre ile avukatlık yapmaları yasaktır. Yüksek yargı ve bölge mahkemeleri hâkim ve savcıları ile raportörlerinin son beş yıl içinde münhasıran hizmet gördükleri mahkeme veya dairelerde, buralardan ayrılma tarihinden itibaren iki yıl süre ile avukatlık yapmaları yasaktır. Yukarıki fıkra hükmü Anayasa Mahkemesi üyeleri ve Yüksek Mahkemeler hakimleri hakkında da uygulanır. (Değişik: 22/1/1986 - 3256/4 md.) Devlet, belediye, il özel idare ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin kapsamına giren iktisadi Devlet Teşekkülleri ile kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerinde çalışanlar, buralardan ayrıldıkları tarihten itibaren iki yıl geçmeden ayrıldıkları idare aleyhine dava alamaz ve takipte bulunamazlar. (Ek: 1/4/1981 - 2442/1 md.) Askeri Yargıtay Başkanı, Başsavcısı, İkinci Başkanı, Daire Başkanları ve Üyeleri, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri Başkanı, Askeri Adalet Teftiş Kurulu Başkanı, Genelkurmay Adli Müşaviri, sıkıyönetim adli müşavirleri ve sıkıyönetim askeri mahkemelerinde görevli hakim ve savcılar ile yardımcıları, başka hizmetlere atanmış olsalar bile anılan görevlerden ayrıldıkları tarihten itibaren üç yıl süre ile sıkıyönetim askeri mahkemelerinde avukatlık yapamazlar. Saygılarımla |
18-03-2009, 15:04 | #14 | |||||||||||||||||||||||
|
Ne yazacağımı bilememenin şaşkınlığı içindeyim. Üstelik bu hayatımda nadir başıma gelir! Avukatlık sınavı ile ilgili söyleminize katılmamak mümkün değil.. Ancak bana göre, emekli bir hakim veya savcı,özellikle küçük yerlerde bizim mesleğe başladığımızdan daha önyargılı bir ortamda mesleğe başlıyor.Avukatına,katibine,vatandaşına ve hatta bir dönem aynı kürsüyü paylaştığı hakimine kadar böyle bu.. Bence buradaki söylemler yine karakterlerle ilgili olmuş...Hayatta her şeyin kilitlendiği noktadır "Karakter olgusu ". Ben nice emekli hakim ve savcı tanıyorum ki "Böyle muhteremlerin mesleğe daha bir ışık getirdiği ve bazen biz avukatların kendine çeki düzen vermesi gerektiği " şeklinde düşüncelerim çok olmuştur.. Bu zatlar mesleklerini öyle bir vakar-gurur-saygınlık ve hukuk savunucu olarak yaparlar ki;Sizin de geriye dönüp aynı yollardan geçmek isteyesiniz gelir...Hukuk savunucusu olmak onlar için vazgeçilmezdir. Yine bazı emekli hakim ve savcı olarak avukatlık mesleğini yapanlar var ki "Kürsüde iken kendilerine ne kadar az saygı duymuş ve saygımı sadece kürsüye yöneltmiş isem,mesleğini yaparlarken de saygımı, sadece aynı mesleği yapmamıza yöneltmek zorunda kalmışımdır!" Yani her mesleği ifa eden için genelleme yapmak son derece yanlış ve bir o kadar da önyargıdır. Hangi imkan ya da hangi imkansızlıktan dolayı,aynı fakülteye gittiğiniz zat hakim savcı olmuş,mesleğini şerefiyle yaptıktan sonra emeklilik hayatında kürsünün bir başka noktasından hayata başlamış...Sonra sırf bir dönem,hangi vesileyle ile olduğu anlaşılmaz biçimde daha evvel gururla yaptığı meslekten ötürü aslında elinde bulunan en doğal hakkı kendisinden almak istemek .... Bence komplekslerimizden bir an evvel kurtulmalıyız.Bu sözüm yine kompleksiyle hakim ve savcılık yapanlar içinde geçerli.... Biz avukatlar ise toplumda aleyhimize gelişen önyargıyı,kendi ellerimizle yeşertebiliyoruz. Benim düşüncem bu........ Saygılarımla |
18-03-2009, 21:42 | #15 |
|
merhaba,sevgili meslekdaşlarım, can alıcı bir konunun tartışmaya açılması ve aydınlatıcı bilgilerle donatılması güzel...her insanın bir yaşam düzeyi var..emekli olunca malum gelirler düşer..yaşam düzeyini koruması için bildiği ,kanuna aykırı olmayan bir işle maddi acığını kapatıyor.dolayısıyla..bu konuda kanunlarımz esnek ve hoş görülü,örnek..emekli bir kişi..milletin vekili olunca..hem millet vekili maaşı alıyor hemde..emekli maaşını alıyor..birinden feragat etmiyor..ne dersiniz ??? önce meclisden başlamalı sanırım düzeltmeye..AYRICA..artık emeklilerin maaşlarının tamamınada haciz konulamıyor.. saygılar
|
19-03-2009, 00:22 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Geçenlerde bir davaya birlikte baktığımız eski bir ağır ceza reisinin bir sözünü aktarayım size. "Avukatlık meğer bu mesleğin duayenliğiymiş. Şimdi kürsüye geçsem kararlarım çok daha farklı olurdu." dedi. Hakimlerin ve savcıların emekli olduktan sonra avukatlık mesleğine yönelmelerinin yukarıdaki sözü söyleyen Reis beyin sözlerinde olduğu gibi kürsüdeki arkadaşları ile yaptıkları sohbetlerde hukukun değişik yönlerinin bilinmesi açısından önemi varken, yeni mezun meslektaşlarımız aleyhine bir haksız rekabet yarattığını da, düşünmekteyim. Burada en önemli unsur emekli hakim ve savcıların davayı alırken müvekkile ne vad ettiklerine bağlı. Bazen üzülerek kürsüdeki arkadaşları ile aralarındaki arkadaşlık ilişkisini kullanarak dava aldıkları şeklinde duyumlar ile üzülüyoruz. Öte yandan çok ciddi anlamda mesleki birikimlerini kullanarak savunma yapan emekli hakim ve savcılar da bulunmakta. Benimde bu konuda görüşüm biraz belirsiz. |
19-03-2009, 14:48 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Öncelikle sayın Avukatt'ın açtığı başlık altında tartışılan konunun dönüp dolaşıp hakim-savcı-avukat çatışmasına getirilmesinden üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Avukat sayısındaki artışın ve genç avukatlara dava gitmemesinin nedeni emekli olduktan sonra avukatlık yapan -az sayıda- hakim ve savcılar ise geçici değil de kesin yasaklama getirilir, sorun çözülür Ancak, emekli olan kaç hakim-savcı avukatlık yapmaya kalkışarak sayıyı arttırıyor?bunun tesbit edilmesi gerekmez mi? Asıl sorunun, ihtiyaçtan fazla Hukuk Fakültesi açarak gençleri arenaya sürmek olduğunu düşünüyorum.Bu nedenle Hukuk Fakültelerinin tamamının kapatılarak, yeni avukat yetişmesini önlemenin daha kesin ve kalıcı çözüm oluşturacağı kanısındayım Nasıl ki avukatlar, hakim ve savcılık mesleğine geçiş yapabiliyorlarsa ,emekli olan ya da bir şekilde görevden ayrılan hakim ve savcıların da avukatlık mesleğine geçme haklarının bulunması gayet doğal sayılmalıdır.Tabiki avukatlık yaparken, eski görevini ve eski meslektaşları ile ilişkilerini kullanması kabul edilemez.Bu gibi davranışlar kişisel olup,genelleme yapılarak emekli hakim-savcıların avukatlık yapma hakkını kısıtlama ya da ortadan kaldırma gerekçesi olarak kullanılmasının adil olmadığını ve avukatlık mesleğini dürüstçe, mesleğin etik kurallarına uygun olarak yürüten kişilere karşı haksızlık oluşturacağını düşünüyorum. Saygılarımla. |
20-03-2009, 18:01 | #18 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayin MeslektaŞlarm
|
20-03-2009, 18:13 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu daha bir enteresan olmuş... |
20-03-2009, 18:46 | #20 |
|
Bir kaç sene önce; Ankara'da bir avukatlık bürosunda,emekli hakim olan avukatın telefonları.."buyrun ben hakimX" diye açtığına şahit olmuştum. Emekli olup,avukatlığa başlamasına rağmen neden hala hakim titri kullanma ihtiyacı hissettiğini sormak istemiş ancak yaşına hürmeten utanmıştım
|
20-03-2009, 20:52 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu bir gerekçe mi? Stajını yeni bitirmiş avukatın durumu, 30 yıllık avukattan da farklıdır. En azından deneyim farkı var. Bu mantıkla avukatlık sadece 1 gün yapılabilir; zira 2 günlük avukat da 1 günlük avukattan tecrübelidir. Avukatlık mesleğinin sorunlarına çözüm bulunamıyor, çünkü hep yanlış yerde aranıyor. |
20-03-2009, 21:02 | #22 |
|
Bence konuyu başka yerlere çarpıtmadan hukuksal bazda tartışarak devam etmenizin daha iyi olacağı düşüncesindeyim.Kimse bu şu mesleği yapıyor bize dava gelmiyor demesin lütfen.bunların hukuksal dayanaktan öte maddi boyuta indirgemiş oluruz ki bu da biraz hukuktan uzaklaşmamız anlamına gelmektedir.
|
25-03-2009, 10:05 | #23 |
|
Tartışmada bir hususa açıklık getirilmesi gerektiğini düşünmeye başladım. Tartışma avukatlık mesleğine girişin genel anlamda sınırlandırılması mı? Yoksa sadece emekli hakim ve savcıların, avukatlık mesleğine geçişinin sınırlandırılmasınımı tartışıyoruz.
|
27-03-2009, 02:58 | #24 |
|
Tartışmaya hiçbir anlam veremedim. Mantar gibi türeyen, bilgi ve emeğinize inat açılan özel üniversite mezunu onbinlerce hukuçu dururken, en az bizler kadar hukuk nosyonunu içine sindirmiş insanların avukatlık yapamayacağını burda tartışmak garip geldi. Ayrıca haksız rekabet olmaz içiniz rahat olsun.......Her su kendi yolunu çizer..............
|
27-03-2009, 13:14 | #25 |
|
Burada önemli olan nitelikli hukukçu yetiştirebilmektir.Bunun yoluda mezun olan hukukçu arkadaşlarımız arasından sınav yoluyla bir eleme yapılması sonucunu ortaya koyar.Diğer taraftan emekli olmuş savcı veya hakimlerin avukat olmasının önüne geçilmesi yersizdir.Nitekim onlar bulundukları noktaya belirli seçmeler sonucunda gelmişlerdir.Oysa yeni yetişenler arasında bir seçme yapılsa ortada kanımca bir sorun kalmayacaktır.
|
04-04-2009, 21:41 | #26 |
|
Tabirimi mazur görün...gıcık bir düşüncem var...yine...
Bence istifa edenler avukatlık yapabilsin..ama emekli olanlar yapamasın.... |
04-04-2009, 22:32 | #27 |
|
"Geçenlerde bir davaya birlikte baktığımız eski bir ağır ceza reisinin bir sözünü aktarayım size. "Avukatlık meğer bu mesleğin duayenliğiymiş. Şimdi kürsüye geçsem kararlarım çok daha farklı olurdu." dedi."
Bence Yargıçlık ve Savcılık mesleğine geçişin ilk şartı zorunlu olarak en az 5 yıl fiilen Avukatlık yapmak olmalı. |
04-04-2009, 22:39 | #28 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Neden?
Neden? |
05-04-2009, 21:01 | #29 |
|
1. Meslekte olgunlaşmak
2. Kürsünün bu tarafında(Savunma) bulunarak realiteyi görmek. 3. Mesleki birliği sağlamak. Avukat- Savcı - Yargıç ayrımını ortadan kaldırmak. Bildiğiniz gibi Avukat - Savcı - Yargıç ayrımı bir İŞ BÖLÜMÜ İLİŞKİSİDİR. |
05-04-2009, 23:43 | #30 | |||||||||||||||||||||||
|
Forum konusu "Emekli Hakim Ve Savcıların Avukatlık Yapabilmesine Sınırlama Getirilmesi" ama sayın Halycon konuya tersten yaklaşıp, gerekçesiz olarak "Bence Yargıçlık ve Savcılık mesleğine geçişin ilk şartı zorunlu olarak en az 5 yıl fiilen Avukatlık yapmak olmalı." dediği için nedenini sormuştum. Sayın Halycon'un açıkladığı gerekçeler de doyurucu olmaktan uzak. 1- Meslekte olgunlaşmanın süre ile ilintili olduğunu sanmıyorum. Bir yıllık bir avukatın, 5 yıllık bir avukattan daha deneyimli olması olası. Yine neden 5 yıl; neden 1 ya da 10 değil? Hem, avukatlık mesleğinde olgunlaşmanın, hakim ve savcılık açısından nasıl bir deneyim sağlayacağı da çok muğlak. 2- Sayın Halycon'un ikinci gerekçesi, "kürsüdekinin gerçekliği görmediği" gibi bir iddiaya dayanıyor ki buna katılmıyorum. İyi bir hukuk eğitimi almış, stajını verimli bir biçimde yapmış hakim ve savcılar için geçerli olmayan bir iddia bu. 3- Sayın Halycon'un üçüncü gerekçesi ise bir yanılgıya dayanıyor: "Avukat - Savcı - Yargıç ayrımı bir İŞ BÖLÜMÜ İLİŞKİSİDİR." Oysa bu üçü farklı mesleklerdir. Ortak noktaları Hukuk Fakültesi mezunu (hatta İdari Yargı'da ayrık durumlar var) olmalarıdır, o kadar. Stajdan tutun da, adalet mekanizmasındaki görevlerine, mesleğin niteliğine dek hepsi farklıdır avukat, hakim ve savcı için. Evet, avukat, hakim ve savcı saygınlık bakımından eşittir ancak yaptıkları işler ve bunu yapma nedenleri o kadar farklıdır ki, aralarındaki ilişkiye işbölümü denemez. Örneğin bir avukat işi alıp almamakta özgürdür, işi gerekçe göstermeden reddebilecek derecede bağımsızdır; oysa bir hakim önündeki davadan ancak belirli koşullarda çekilebilir. Sadece avukatlık mesleğinin bağımsızlık niteliği bile, ortada bir işbölümü olmadığının kanıtıdır. Konuya dönersek; "Emekli Hakim Ve Savcıların Avukatlık Yapabilmesine Sınırlama Getirilmesi" düşüncesi herhangi bir hukuksal dayanaktan ve hukuk mantığından yoksundur. Bir dilek olarak değerlendirilse bile, bu isteğin mantıklı bir açıklaması yoktur. Elbette avukat sayısı gereğinden fazladır, mesleğimizde bir çöküş dönemi yaşanmaktadır ama bu sorunların nedeni emekli hakim ve savcıların avukatlık yapabilmeleri değildir. Bu sorunların çözümü farklı forumlarda tartışılmaktadır. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Hakim Ve Savcıların Niteliği Sorunu!! | aristo | Hukuk Sohbetleri | 14 | 25-05-2007 17:09 |
Hakim ve savcıların maaşları artacak. | fkb | Hukuk Haberleri | 10 | 01-09-2006 15:33 |
Hakim ve savcıların maaşınnda artış yapacak kanun taslağı | PINAR YILMAZ | Hukuk Haberleri | 0 | 21-08-2006 11:34 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |