Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Dolandırıcılık suretiyle şirket ortağı yapılmak ve vergi sorumluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-05-2016, 15:36   #1
ertugaydin

 
Varsayılan Dolandırıcılık suretiyle şirket ortağı yapılmak ve vergi sorumluluğu

Öncelikle olayı kısaca özetleyeyim:
Müvekkilin müteveffa babası bir şirkete adına düzenlenen sahte kimlikle hissedar edilmiş, bu sahte kimlikle onlarca farklı şirket açılmış, aleyhine bir sürü icra takibi başlatılmış. İlgili limited şirkete ilişikin hisse devri noterde vekil aracılığıyla gerçekleşmiş ve vekil olan kişi adına da sahte kimlik çıkarılmış. Yani devirde kullanılan vekaletnamedeki vekilin de müvekkilin de kimlikleri sahte. Eskişehir C. Başsavcılığı da hem vekil hem de müvekkile ait kimliklerin sahte olduğunu, fakat sahte kimlikleri düzenleyen şahısların tespit edilemediğini belirterek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş. Muris baba ölmeden önceki son 15 senesinde, 6-7 ilde 20'den fazla ceza mahkemesinde muhtelif (dolandırıcılık, vergi suçları, karşılıksız çek keşide etmek gibi) suçlamadan yargılanmış ve hepsinde kimliğin kendisine ait olmadığı, sahte kimlik nedeniyle şirketlerle ilgili gözüktüğü gerekçesiyle beraat etmiş. Kısacası çok fazla mahkemenin ve savcılığın kimliğin sahte olduğuna dair kararı var.

Şimdi sorun şu, müteveffa babanın hissedarı olduğu bir limited şirketin vergi borcundan dolayı, müvekkilin babasının arsalarına vergi dairesi haciz tesis etmiş. Bunun iptali için dava açacağım fakat elimde bu hususla ilgili bir Danıştay kararı yok, maalesef bulamadım. Elinde bu tarz bir yöntemle (dolandırıcılık, sahte belge vs. ile, kişinin iradesi hilafına) şirket hissedarı edilmesi söz konusu olduğunda, bunun tespitinin vergi sorumluluğuna etkisine dair bir Danıştay kararı olan var mıdır?
Old 19-05-2016, 12:26   #2
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ertugaydin
Öncelikle olayı kısaca özetleyeyim:
Müvekkilin müteveffa babası bir şirkete adına düzenlenen sahte kimlikle hissedar edilmiş, bu sahte kimlikle onlarca farklı şirket açılmış, aleyhine bir sürü icra takibi başlatılmış. İlgili limited şirkete ilişikin hisse devri noterde vekil aracılığıyla gerçekleşmiş ve vekil olan kişi adına da sahte kimlik çıkarılmış. Yani devirde kullanılan vekaletnamedeki vekilin de müvekkilin de kimlikleri sahte. Eskişehir C. Başsavcılığı da hem vekil hem de müvekkile ait kimliklerin sahte olduğunu, fakat sahte kimlikleri düzenleyen şahısların tespit edilemediğini belirterek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş. Muris baba ölmeden önceki son 15 senesinde, 6-7 ilde 20'den fazla ceza mahkemesinde muhtelif (dolandırıcılık, vergi suçları, karşılıksız çek keşide etmek gibi) suçlamadan yargılanmış ve hepsinde kimliğin kendisine ait olmadığı, sahte kimlik nedeniyle şirketlerle ilgili gözüktüğü gerekçesiyle beraat etmiş. Kısacası çok fazla mahkemenin ve savcılığın kimliğin sahte olduğuna dair kararı var.

Şimdi sorun şu, müteveffa babanın hissedarı olduğu bir limited şirketin vergi borcundan dolayı, müvekkilin babasının arsalarına vergi dairesi haciz tesis etmiş. Bunun iptali için dava açacağım fakat elimde bu hususla ilgili bir Danıştay kararı yok, maalesef bulamadım. Elinde bu tarz bir yöntemle (dolandırıcılık, sahte belge vs. ile, kişinin iradesi hilafına) şirket hissedarı edilmesi söz konusu olduğunda, bunun tespitinin vergi sorumluluğuna etkisine dair bir Danıştay kararı olan var mıdır?



Bu konuda karar aramanıza gerek yok bence. Olay çok açık. İmzalar sahte ise, muris sorumlu tutulamaz.
Old 20-05-2016, 08:05   #3
lostheaven35

 
Varsayılan

Birebir benzer bir karar bulamadım ancak belki bu karar yardımcı olabilir, iyi çalışmalar

T.C. Danistay

4.Dairesi
Esas: 2004/601
Karar: 2004/1925
Karar Tarihi: 11.10.2004


SAHTE BELGE DÜZENLEME FİİLİNE İŞTİRAK NEDENİ İLE KESİLEN VERGİ ZİYAI CEZASININ İPTALİ İSTEMİ - FİRMANIN BELGELERİNİN SAHTE OLARAK DÜZENLENDİĞİ VE DAVACININ FİİLE KATILDIĞINA YÖNELİK AÇIK BİR TESPİT YAPILAMAMIŞ OLMASI

ÖZET: Davacının imzaladığı tutanaklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde yoklama tarihleri itibarıyla akaryakıt istasyonunun kime ait olduğu, kaç işçi çalıştırdığı, muhasebe işlerini kimin yaptığı, hangi firmanın bayisi olduğu gibi fiili durumun tespit edildiği, firmanın belgelerinin sahte olarak düzenlendiği ve davacının da bu fiile katıldığına yönelik açık bir tespit yapılmadığından sadece kanaate dayalı olarak kesilen cezada hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle cezanın kaldırılmasına karar verilmiştir.


(213 S. K. m. 341, 344, 359)

İstemin Özeti: Davacı adına sahte belge düzenleme fiiline iştirak ettiği ileri sürülerek vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Eskişehir 1. Vergi Mahkemesi, 24.12.2003 günlü ve E:2003/453, K:2003/908 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında, mükellef veya sorumlu tarafından 341 inci maddede yazılı hallerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesinin vergi ziyaı suçu olduğu, 3 üncü fıkrasında vergi ziyaına 359 ncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacağı, 359 uncu maddesinin b fıkrasının 1 inci bendinde de, vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz zorunluluğu bulunan; defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sayfalarını yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen ya da kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananların kaçakçılık suçu işlediklerinin kabul edileceğinin belirtildiği, bu hükümlere göre kaçakçılığa iştirak cezasının kesilebilmesi için esas fail hakkında tarhiyatın kesinleşmiş olması, iştirakçinin de suça doğrudan katıldığının somut biçimde tespit edilmesi gerektiği; dosyanın incelenmesinden, ... İnşaat Nakliyat firmasının 2000 ve 2001 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi tekniği raporuyla mal ve hizmet teslimi olmaksızın sahte belge düzenlendiği ve bunlardan % 2 komisyon geliri elde edildiği ileri sürülerek bulunan matrah farkı üzerinden cezalı vergi salındığı ve bu tarhiyatların dava açılmaksızın kesinleştiği, şirketin eski ortağı davacının da tutanaklarda yeralan idareyi oyalamaya ve yanıltmaya yönelik ifadeleri ile sahte fatura ticaretine yönelik organizasyonun ortaya çıkarılmasını geciktirme fiilini gerçekleştirdiği, dolayısıyla bu işten maddi çıkarının bulunduğu sonucuna varılması nedeniyle mükellef kurum tarafından ziyaa uğratıldığı öne sürülen geçici vergi için davacı adına kaçakçılığa iştirak nedeniyle vergi ziyaı cezasının kesildiğinin anlaşıldığı, ancak davacının imzaladığı tutanaklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde yoklama tarihleri itibarıyla akaryakıt istasyonunun kime ait olduğu, kaç işçi çalıştırdığı, muhasebe işlerini kimin yaptığı, hangi firmanın bayisi olduğu gibi fiili durumun tespit edildiği, ... firmasının belgelerinin sahte olarak düzenlendiği ve davacının da bu fiile katıldığına yönelik açık bir tespit yapılmadığından sadece kanaate dayalı olarak kesilen cezada hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle cezanın kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı İdare, cezanın yasaya uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Erkan Kunduracı'nın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı A.Kemal Terlemezoğlu'nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.

Sonuç: Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 11.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Anonnim şirkette 4a kapsamında şalışan şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesinin prim sorumluluğu Av. Nurten Çelik Meslektaşların Soruları 0 10-01-2015 19:20
A.Ş. ortağı yapılmak istenen küçük için kayyyum tayininde prosedür? avmehmetatli Meslektaşların Soruları 1 15-11-2011 14:20
şirket ortağı ve aynı zamanda şirket müdürü olan kişiye şirket adresinde yapılan tebligat... lawyer370 Meslektaşların Soruları 3 29-07-2011 08:46
Ltd. Şirket ortağı diğer ortağı vekil edebilirmi Av.Ademx Meslektaşların Soruları 1 31-12-2009 14:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05880189 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.