06-11-2008, 17:31 | #1 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Adli Tıp ; Çocuk Cinsel İstismardan Psikolojik Zarar Göremez !!!!
Öz babasının cinsel istismarına maruz kaldığı iddia edilen B.E’nin, beden ve ruh sağlığının bozulmadığına karar verildi.
http://haber.superonline.com/haber/2.../06/67034.html |
07-11-2008, 05:19 | #2 |
|
Bunları okudukça bizim ruh sağlığımız bozulacak.
|
07-11-2008, 09:21 | #3 |
|
Rezalet
Bu nasıl bir bakış açısı, bu bakış açısı ne demek istiyor??
Psikologların birinci cümlesi "çocukluğunuza inelim" dir. Bu raporu hangi bilim adamı veriyor hangi insan evladı veriyor. Kaybettiklerimizi düşünmek acı veriyor... |
07-11-2008, 17:08 | #4 |
|
Hiç bir insanın yaşamadığı bir ada düşünün, ve burda 12 yaşına gelmiş bir de kız çocuğu, ahlaki kavramların hiç birinden de haberi yok.
Bir gün bu adaya bir adam gelse ve bu kız çocuğuna tecavüz etse. İlerde insan içine karışsa ve her kavramı öğrense bu durumdan dolayı acaba psikolojisi bozulmaz mı? Şu an ruh sağlığında bir bozulma tesbit edilememesi ileriki yıllarda zarar vermeyeceği anlamına gelmez. Her şey bir kenara bir anne olsa ve bir kız çocuğu dünyaya getirse de mi hatırlamayacak? Çok garip bir rapor doğrusu. Bırakın 12 yaşı, hangimiz 5 yaşını hatırlamıyor? |
07-11-2008, 18:15 | #5 |
|
Ben, adli tıpta görev yapanların doktor olmadıkları hatta tıp eğitimi almadıkları, bununla beraber, insani duygularını ve düşünme yeteneklerini, bir operasyonla aldırdıkları ve bitkisel bir hayat sürdükleri şüphesini taşımaya başlamış bulunmaktayım .
Başka bir açıklaması olamaz. |
14-12-2008, 08:49 | #6 |
|
İzmir’de yaşayan E.U., iddiaya göre iki yıl önce öz babası H.U. ve amcası H.U.'nun cinsel istismarına uğradı. Genç kızın şikayeti üzerine baba ve amca tutuklandı. Olayla ilgili soruşturmayı tamamlayan Cumhuriyet Savcısı genç kızın anlatımları üzerine baba ve amca hakkında ‘Cinsel İstismar’ suçundan 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açtı. Genç kızın anlatımlarının geniş şekilde yer aldığı iddianamede Cumhuriyet Savcısı, sanık baba ve amca hakkında ‘Çocuğun cinsel istismarı’ suçundan 8 yıla kadar hapis cezası istedi. Baba H.U. ve amca H.U., ifadelerinde E.U.'nun intikam dürtüleri için kendilerine iftira attığını söylediler. 5 ay tutuklu kalan amca ve baba tutuksuz yargılanmaz üzere tahliye edildi.
9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ile Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden alınan iki ayrı raporda genç kızın cinsel istismara uğradığı belirtildi. Mahkemeye geçtiğimiz haftalarda gelen İstanbul Adli Tıp Kurumu raporu ise tartışma yarattı. Adli Tıp Kurumu, babası ve amcası tarafından cinsel istismara uğradığı iddia edilen genç kız için ‘ruh sağlığı bozulmamıştır’ diye rapor gönderdi. İzmir Barosu adına davaya bakan avukat, E.U.'nun ikinci Üzmez vakasından daha ağır traji komik bir raporla karşı karşıya kaldığını belirtti. Bir genç kızın babası ve amcası tarafından cinsel istismara uğramasının ruhsal sağlığının bozmaması gibi bir durumun söz konusu olmayacağını iddia eden avukat, rapora itiraz edeceklerini belirtti. Duruşma ertelendi. ÇOCUK KÖYÜ MAĞDURLARINDANDI Olayın mağduru olan genç kızın 2005 yılında Urla İlçesi'ndeki Barbaros Çocuk Köyü'nde meydana gelen tecavüz mağdurlarından biri olduğu ortaya çıktı. E.U.'nun Barbaros Çocuk Köyü'ndeki skandalın ardından ailesiyle kalmaya başladığı ve bir yıl sonra da baba ve amcasının tacizine uğradığı öne sürüldü, psikolojisinin iyice bozulduğu belirtildi. Urla ilçesinde sivil toplum örgütleri ve devletin desteğiyle kurulan Barbaros Çocuk Köyü'ndeki bazı çocuklara cinsel taciz ve tecavüz girişiminde bulunulduğu iddiası üzerine jandarma savcının talimatıyla harekete geçmişti. Operasyonda 25 kişi gözaltına alınmış, köy müdürü E.T. ile bakıcı annelerinde bulunduğu kişiler tutuklanmıştı. İddianamede 2000-2005 yılları arasında köyde kalan yaşları 6 ile 17 arasında değişin 16 kız ve erkek çocuğun taciz ve tecavüze uğradığı öne sürülmüştü. Yargılama sonunda köy müdürü E.T., ceza alırken, diğerleri beraat etmişti. Barbaros Çocuk Köyü daha sonra kapatılmıştı. Çocuklar çeşitli illere gönderilmişti. (dha) http://www.radikal.com.tr/Radikal.as... ategoryID=77 |
14-12-2008, 12:06 | #7 |
|
Değerli hukukçu arkadaşlarım, lütfen hukuksal olaylara hukukçu mantığı ile bakalım, basının tiraj kaygısı ile ve çoğu zaman eksik, hatta çarpıtılmış bilgi ile yazdığı haberlere biraz ihtiyatlı yaklaşalım, her cinsel istismar olayında mağdurlarda normal olarak travma sonrası stres bozukluğu meydana gelir. Ancak TCK'nın gerek 102/5 ve gerekse 103/6 maddesi kapsamında belirtilen ruh sağlığının bozulması olayı bundan daha öte oluşan bir hastalıktır ve kalıcı, sürekli olması gerekir. Adli tıp kurumunun mağdurun ruh sağlığının bozulmadığını belirten raporu, mağdurun cinsel istismardan etkilenmediği anlamında değil, yukarda belirtilen maddeler kapsamında kalıcı ve sürekli bir hastalık oluşmadığı anlamındadır. Kaldı ki eğer yasa, normal olarak cinsel istismardan sora oluşan ruhsal etkilenmeyi yeterli görseydi, ruh sağlığı buzulması olayını ayrı bir bent halinde ceza arttırıcı neden olarak hüküm altına almazdı.Ayrıca Mahkeme bu raporları yetersiz görürse yeniden rapor da alabilir. Takdir edersiniz ki çocuğun cinsel istismar olayında ruh sağlığının bozulması durumunda ceza 15 yıldan başlamaktadır. Her olay ve mağdur somut olarak değerlendirilmelidir. Saygılarımla
|
14-12-2008, 17:16 | #8 |
|
Evet; "her olay ve mağdurun somut olarak değerlendirilmesi gerektiğini, rapora şu önyargıyı yazanlara öğretmek gerek: "Çocukların 12 yaşının bitiminden evvel tecavüz olayının ahlaki redaetini (ahlaki kötülüğü) idrak ve fiile ruhsal yönden mukavemet etmesine imkan verecek psikoseksüel olgunluğa erişmemiş olduğunun klasik tıbbi bilgiden olduğu..."
|
14-12-2008, 21:54 | #9 |
|
Sn.Aladağ'ın dikkat çektiği konuya devam etmeyi öneriyorum.
Alıntı yapılan haberde mağdur 12 yaşından küçüktür ve raporun devamında da "bu duruma göre B.E’nin 2006-2007 yıllarında mağduresi bulunduğu olayın ahlaki kötülüğünü idrak edemeyeceği, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olamayacağı, mağduresi bulunduğu olay nedeniyle beden ve ruh sağlığının bozulmadığı oy birliğiyle mütalaa olunur.” denmektedir. Bu vahim kabulün arkasından daha da vahim anlamlar çıkartma olasılığı vardır. Mağdur 10 yaşındaysa beden ve ruh sağlığının bozulma olasılığı daha da azdır. Mağdur 8 yaşındaysa.. Mağdur 6 yaşındaysa... Mağdur 4 yaşındaysa... Mağdur 2 yaşındaysa... Yukarıdaki kabul devam edecek olur ise yaş küçüldükce olayın ahlaki kötülüğünü idrak edememe ihtimali daha da aratacak ve beden ve ruh sağlığının bozulması ihtimali nerdeyse imkansızlaşacaktır. Bu durum cinsel saldırı şüphelilerine davetiye çıkartmaktır. Mağdur ne kadar küçük olur ise hedef olma ihtimali de o kadar büyüktür. Saldırganın cezanın nitelikli halinden etkilenme riski de o kadar küçüktür. Adli Tıp Kurumu ne yapıyor????? |
14-12-2008, 22:17 | #10 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Şenoğlu, Yasada kalıcı ve sürekli bir hasar meydana gelmesi ağırlaştırıcı bir neden olarak öngörülmemiştir. Yasada buna ilişkin öngörülen ağırlaştırıcı neden beden veya ruh sağlığının bozulmasıdır. Eğer yasakoyucu sürekli hasar halinde ağırlaştırıcı neden olmasını öngörseydi bunu ayrıca belirtirdi tıpkı bitkisel hayata girmesi halini ayrı bir ağırlaştırıcı neden olarak öngördüğü gibi. Beden veya ruh sağlığının bozulması ağır bir hastalık olarak anlaşılmaz, sözünden anlaşıldığı gibi sağlıkta meydana gelen herhangi bir bozulma olarak anlaşılır. Dolayısıyla yasayı olduğu gibi anlamak ve uygulamakla yükümlüyüz. Tıp doktoru olmadan bildiklerimiz sınırlı ama bir insanın yaşı kaç olursa olsun korkuyu, zoru hissedeceğini, böyle bir durumdan sağlığının etkilenmemesinin olanaksız olduğunu biliyoruz. Psikolojik etkilerinin yoğunluğu insandan insana değişir ama şiddet iz bırakmadan gitmez. |
15-12-2008, 20:16 | #11 |
|
Sayın Yücel, sizin mantıkla bütün cinsel istismar olaylarında psikolojik etkilenme olduğuna göre, o zaman her istismar olayında TCK'nun 103/6 maddesi uygulanmalıdır, o zaman yasa koyucu neden böyle ayrı bir ağırlaştırıcı neden düzenleme gereksinimi duydu acaba? Burada yasa koyucunun aradığı ölçüt daha ciddi bir ruh sağlığının bozulması olması gerekir. Çünkü her cinsel istismar olayında normal olarak ruhsal etkilenme olur, ama yasa koyucu ağırlaştırıcı neden olarak daha ciddi bir ruhsal bozulmayı ölçüt olarak almıştır, uygulama da bu yöndedir ve Yargıtay kararlarında da bu açıkça belirtilmiştir. Yoksa Adli Tıp Kurumu ya da Yargıtay'ın ve yerel mahkemelerin cinsel istismar olayına maruz kalmış mağdur aleyhinde olduğunu mu kabul etmek gerekir?! belki de mahkemeler, Adli Tıp Kurumu ya da Yargıtay çocuk aleyhtarıdır!!!! cinsel istismarı onaylıyordur ne dersiniz?! Saygılarımla
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Çocuk ve Cinsel İstismar | Admin | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 23 | 28-01-2013 17:13 |
Adli Hata Nedeniyle Uğranılan Zarar - Dava Zamanaşımı | ahmetyılmaz | Meslektaşların Soruları | 1 | 30-03-2008 16:33 |
Cocuk ve Adlı Tıp, VIII. Adli Bilimler Kongresi | Gülsün A. Aygörmez | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 0 | 19-02-2008 16:49 |
Çocuk mahkemesinde yargılanan çocuğun 18 yaşını doldurması | ideal hukuk | Meslektaşların Soruları | 2 | 14-06-2007 18:30 |
Adli Tıp cinsel suçlar merkezi kuruluyor | Av.Ayşe | Hukuk Haberleri | 1 | 17-08-2006 22:26 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |