06-12-2006, 18:41 | #1 |
|
:)
soğuk ve şehirlerarası adliyelerde vazgeçtim avukat olmaktan
ve evrak çantamda haciz talimatıydı babam.. ben senin benimle hacze çıkabilme ihtimalini sevdim! stajyerliğin çömezlik kokan ve baro kredili yıllarında adliyerlerde acemi stajlar başlardı o zaman, özlemeye başladım öğrenciliği ve bu hasret öyle uzun sürdü ki adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra... bizim baki kurularımız vardı bir de kahverengi sıralara kopya yazma imkanı.... talimat kokan arkdaşlarla paylaşılan atgv araçlarında avukatçılık oynamaya başladık ben borçlu oluyordum sen alacaklı geri kalanlarda 3. şahıslar! tükenmez kalemle masraflar yazılıyordu ajandalara ve humk'a inat bir türkçeyle.. üstatlarımızdan öğrendik masrafları şişirmeyi. sultanahmete usul usul stajyer yağıyordu ve belli saatten sonra hacze çıkmamayı öneriyordu icra müdürleri oysa hacizde hiç dayak yemedim ben, memurlarla tartışılan hukuki sorunlarım olmadı benim. ve hiç yüksek prim alan stajyerler arasında olmadım topluca çıkılan hacizledeki sair masrafları saymazsak... hacizlerin ortasında sevimli bir stajyerdim sadece! kafamda büro hayalleri kuruyordum ama tahsilat yapamıyordum. ben avukat olabilme ihtimalimi seviyordum, ruhsat aldığım zamanda!! tahsilat durumum hep zamansız, amansızca hayal kırıklığına çeviriyordu... ben paranın dibine vurma ihtimalimi seviyordum! adli tatil adliyelere çekiyordu hacze çıkacak stajyerlerin sıcaklığını sonra hacze çıkıyordum yenik yorgun geçmesiz muhafazaların çare bilmez sürgünü.. ne yana baksam borçlu ve yediemin sanıyordum sultanahmeyin yalancı geyiğini! icralara giriyordum bir süre; yanımda oturan yaşlı avukatlarla yarışıyordum, maaşım patronun garantisinde... itm'lere giriyordum, bir kalemden bir iç kaleme.. büroya yaklaştıkça büyüyordum!! borçluların küfürlerini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin, korkuyordum sonra çıkıyordum bürodan bürodan bizim eve giden ömrümün en uzun ömrümün en kısa, ömrümün fakir ömrümün en sefil yolunu koşuyordum.. çünkü adam oluyordum avukat kokuyordum sonunda... soğuk ve şehirlerarası adliyelerde vazgeçtim avukat olmaktan ve evrak çantamda haciz talimatıydı babam.. ben kendi ofisimde avukat olduğum bir zamanda ben sadece bilmek zorunda olanların bildiği bi talimat icrasında ben sadece tahsilat yapabileceğim bir haciz mahalinde ben sadece herhangi bir müvekkil akrabanın işleriyle para kazanabilme ihtimalini sevdim ben kendi ofisimde avukat olabilme ihtimalimi sevdim... |
07-12-2006, 10:35 | #2 |
|
süper olmuş ece hanım bende öğrencilik yıllarımda aynı şiiri öğrenciliğe uyarlamıştım.güzel tepkiler almıştım.bide bizim yurt için yazdığım uyarlama var onu aktarayım isterseniz;
artık gitmiyorum okula sabah yılmaz abi uyandırıyor çay tost bana halil abi bakıyor odamın hali perişan yurt perişan... birçok insan var işime karışan arasıra okula gidiyorum vizeler başladığında ocaktı.. ben bütünlemeleri bekliyorum ne olduğunu bilmediğim bir umudum var hala gözüm kitaplara takılıyor becerebilseydim ne ala bugünlerde böyleyim işte tembellik denen şiirde etüt bir köşesinde oturuşum elimde kanlı anayasam hiçbirzaman okumayacağım okusamda anlayamayacağım bir kitaptan finallere giriyorum... .) |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |