12-01-2009, 22:39 | #1 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Eşe karşı yaralama/Eşe karşı cinsel saldırı karşılaştırması
Eşe karşı kasten yaralama suçunun işlenmesi halinde suç, şikayete bağlı değildir.
Eşe karşı "vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenen" cinsel saldırı suçu şikayete bağlıdır.
Tartışalım mı? |
19-01-2009, 11:14 | #2 |
|
Konu bana ilginç gelmişti ama sadece bana öyle gelmiş sanırım.
|
19-01-2009, 12:00 | #3 |
|
Kasden yaralama suçu eşe karşı işlendiğinde zaten yarı oranında artmıyor mu?
Şikayetçi olmasa bile ceza verildiğine şahit olmuştum. Hastaneler de bu konu ile ilgili olarak ; Örnekle anlatmak durumunda kaldım. Örneğin bir kadın muayene olmak için gelir , belirtiler cinsel saldırı ya da şiddet yönünde ise, rızası sorulmaksızın adli rapor tutulur ve polis çağırılarak ifadesinin alınması konusunda irtibata geçilir. Biz bunu uyguluyoruz. Ama adli olarak sonrasında ne yapılabilir bilmiyorum.. |
20-01-2009, 17:14 | #4 |
|
Eşin ihtiyaçlarını giderme ve sadık kalması gibi bir yükümlülüğünü oldugunu hatırlıyorum.Bu yüzden eşe karşı cinsel saldırı suçunun ne zaman işleneceği biraz belirsizlik içinde yani eşin rızası olup olmaması bazen belli olmamaktadır ve buyüzden resen kovuşturma biraz ağır kaçar gibi bir yorumda bulunacağım...
Eşe karşı işlenen yaralama suçu için şikayete bağlı olmaması son derece yerinde çünkü evlilik ile meydana gelen yasal durum eşlerin birbirlerine karşı evlilik süreci içerisinde sevgi ve saygı gibi hareketlerde bulunması gerekmektedir,böyle bir durum meydana gelmiyorsa evlenmenin hiçbir anlamı yoktur... Karışık mı oldu ? ) Hukuk fakültesi öğrencisi... |
20-01-2009, 17:51 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Evlilik birliğinin, karşılıklı olarak cinsel arzuların tatminini de sağladığı kabul edilebilir. Ama, evlilik birliği, eşlere, birbirlerinin cinsel arzularını tatmin yükümlülüğü gerektirir denemez görüşündeyim.
Eşin rızasının olup olmamasının belli olmaması nasıl oluyor ? ' Hayır ' şeklinde bir irade açıklaması, rızanın olmadığını kabule yeterli değil midir ? Kaldı ki, ' hayır ' cevabına karşılık, fiziken ya da manen baskı kullanarak ilişki kurmaya çalışmak, TCK. 102/2. maddedeki suçu oluşturur kanaatindeyim. Ayrıca, zorla cinsel ilişki kurmak ta evlilik birliğini temelinden sarsan bir sebep olarak değerlendirilecektir görüşündeyim. Kaldı ki istekli olmayan bir eşle cinsel ilişki kurmanın da kime ne yararı olacaktır o da ayrı mesele. |
20-01-2009, 19:20 | #6 |
|
Esasında iki suç da şiddetin cezalandırılmasını amaçlar ve bu nedenle her iki suçun takibi de şikayete bağlı olmamalıdır. Farklı düzenlemenin temelinde geleneksel anlayışın egemen olduğu kuşkusuzdur. Eşe karşı cinsel saldırının suç kabul edilmesi bile çok zor olmuşken bunun takibinin şikayete bağlı olmaması yasama organınca asla kabul edilmezdi. Neden, çünkü kadın eşinin tüm istediklerine (!) uymakla yükümlüdür. Bu yasal düzenleme erkek anlayışıyla yapılmıştır. Çünkü erkek gözünde şiddet yanlıştır ama konu cinsellik olunca eşinin rızası dışında cinsel yaklaşım değil eşinin rıza göstermemesi yanlıştır. Bu anlayış aşılamadığı sürece eşe karşı cinsel suçlar ya şikayete bağlı olacak ya da hiç kovuşturulmayacaktır.
|
21-01-2009, 13:45 | #7 |
|
Kanaatimce, eşe karşı "vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenen" cinsel saldırı suçunun şikayet olmadan öğrenilmesi pek mümkün olamayacağı ve mahrem -özel- konular olması hasebiyle olmalıdır. Vücuda sokulan şeyin %99,99 oranda ne olduğu bellidir. Bunun rıza temelinde mi yoksa zorla mı olduğunu şikayet olmaksızın haricen bilmek pek mümkün değildir.
Aksi takdirde bir arkadaşımızın da değindiği gibi, kolluk güçleri re'sen mahrem -özel- alanlara sokulmuş olur ki bu doğru olmaz düşüncesindeyim. Ancak etkili eylem suçunun şikayete tabi olması gerektiğine dair -eğer varsa- görüşleri de doğru bulmuyorum.Yani kasten işlenen etkili eylem suçunun re'sen kovuşturulması doğrudur. |
21-01-2009, 13:59 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Mağdur eşin başka bir nedenle şikayetçi olduğunu düşününüz. Diyelim ki kadın, eşinin kendisine tokat attığını ve sonra tecavüz ettiğini söylüyor. Sonradan şikayetten vazgeçerse, TCK 86/3-a'dan soruşturma/kovuşturma devam ediyor, TCK 102/2'den yapılan soruşturma/kovuşturma ise etmiyor. Bir gariplik yok mu? |
21-01-2009, 14:08 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu somut olay bakımında gariplik elbette ki var. Ancak hukuk kuralları bildiğiniz üzere somut değil, soyut nitelik taşırlar. Yüzde yüz her somut olaya uyan bir hukuk kuralı ihdas etmek takdir edersiniz ki mümkün olmaz. Cinsel ilişki ile cinsel saldırı arasındaki çizgi her zaman net, kolay belirlenebilir bir çizgi olmayabilir. |
21-01-2009, 14:16 | #10 |
|
Yine başka gariplik:
Eş, diğer eşi TCK 102/2'den şikayet etmiş olsun. Sonradan şikayetten vazgeçildiğinde, soruşturmaya/kovuşturmaya "mağdurenin anlatımı ve doktor raporuna göre mağdureye acı veren bu eylemin aynı zamanda TCK 86/3-a'ya göre suç oluşturduğu" gerekçesi ile devam edilebilir mi? |
21-01-2009, 14:36 | #11 |
|
Sizin gariplik örneklerinizin sonu gelmeyecek gibi görünüyor.
|
21-01-2009, 15:20 | #12 |
|
Hukuk kuralları elbette "hukuk kuralı" olabilmek için, öncelikle soyut nitelik taşımalı. Ama aynı zamanda hukuk kuralları (en azından aynı yasadaki kurallar) birbiri ile çelişmemeli ve kuralla ilgili her somut olaya uygulanabilir olmalı.
Burada bir mantık hatası var. Cinsel saldırının 102/2'de tarif edilen şekli, mağdura mutlaka acı veren bir eylemdir. Eylem, şikayet yokluğu nedeniyle cinsel saldırı niteliğinden çıksa bile, kasten yaralama suçunun unsurlarını taşır. Birinin şikayete bağlı oluşu, diğerinin olmayışı bu bakımdan önemli bir çelişkidir. |
21-01-2009, 15:24 | #13 | |||||||||||||||||||||||
|
Verdiğim örnekler, sıklıkla görülebilen türdendir ve "olay olarak" garip değildir. Garip olan, bu çelişkili yasa maddeleri nedeniyle ulaşılan sonuçtur. |
23-01-2009, 20:13 | #14 |
|
O zaman ben de bir soru soracağım. Erkek bir müvekkiliniz geldi diyelim, eşinin cinsel ihtiyaçlarını karşılamadığından söz etti, boşanma davası açmak istediğini söyledi. Hukuk bilginize göre karşı taraf kusurlu mudur?
Eğer kusurlu ise eşin cinsel ihtiyacını karşılamamanın bir kusur olduğundan söz edebilir miyiz? Eğer söz edebilirsek bunun karşıt anlam mealinden eşlerin birbirlerinin cinsel ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu konuyu mantık bilimi açısından değil de sosyolojik açıdan incelemenizi öneririm. Saygılarımla.. |
23-01-2009, 22:30 | #15 |
|
Eşe karşı "vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenen" cinsel saldırı suçu şikayete bağlıdır.
demişsiniz--- kadının kocasına- ya da kocanın karısına karşı bu suçu oluşturmasında ve cezasında da bir ayırım var mı acaba--burdaki şikayete bağlılıktaki amaç durumun kamuyu ilgilendirmediği midir? Böyle bir sapıklık sapkınlık nasıl olur da kamuyu ilgilendirmez. |
25-01-2009, 04:06 | #16 |
|
Tecavüzü inisiyatif alarak kabul edebilir, hoş görebilir, zamanla affedebilirsin. Hoş görmezsen elbette cezalandırırım, ancak bu konuda sana takdir hakkı tanıyorum -Yargıya intikal ettirmek istemeyebileceğini, salt bu nedenle yargılama eyleminin mağduru olmayı kabullenmeyebileceğini vb. vb., olmak zorunda bırakılmamanı, kocanın şiddetinden sonra bir de cebren hak aramak zorunda kalan olmanı istemiyorum- ancak; yaralama eyleminin mağduru olmanı, sen hoş görsen de ben göremem, diyor belki de yasa koyucu... Bu da başka bir bakış açısı.
Saygılarımla |
26-01-2009, 00:05 | #17 |
|
Yasal bir düzenleme yapılırken, özellikle ceza kanunu türünden bir ülkenin en önemli kanunlarından sayılan bir kanun hazırlanırken, kanun tasarısını hazırlayan hukukçular, o zamana kadar geçerli olan kanundan ve dış ülkelerin düzenlemelerinden faydalanırlar.
Ceza kanununu tasarısı hazırlanırken hangi ülkelerin kanunları göz önünde bulunduruldu bilmiyorum, ama tasarıyı hazırlıyan hukukçuların Alman, Avusturya ve İsviçre kanunlarını tanıdıklarını ve bu ülkelerin kanunlarından faydalandıklarını düşünebilirim. Almanya evlilik içi veya evlilik dışı cinsel taciz ve zorla cinsel ilişki konusunda 1998 senesinden beri bir ayırım gözetmiyor. Avustruya 2004 senesinin Nisan ayının sonuna kadar evlilik içi zorla cinsel ilişikyi şikayete bağlı bir suç olarak kabul ediyordu. Evlilik içi zorla cinsel ilişki şimdi şikayete bağlı olmadan takip edilen bir suç. İsviçre 1 Nisan 2004 tarihinden beri evlilik içi zorla cinsel ilişkiyi resmen takip edilen bir suç olarak kabul ediyor. Evlilik içi zorla cinsel ilişki İsviçre’de 1992 senesinden beri suç. Saydığım üç ülkenin uygulamalarından da görüleceği gibi Avrupa ülkelerinde bile evlilik içi zorla cinsel ilişki ve cinsel tacizin şikayete bağlı olmadan kuvuşturulan bir suç oluşunun tarihi daha çok genç. Evli kadının kocası tarafından zorla ve kaba kuvvetle cinsel ilişki kurbanı olamıyacağı (evlilikte ırza geçme olmaz) düşüncesinin temelinde aileyi koruma çabaları yatıyor bence. Bu çabaların doğurduğu sonuç, kadının vücudunun erkeğin cinsel arzularına her zaman hazır olmasıdır. Her erkek eşinin rızası olmadan zorla onunla cinsel ilişki kurar mı kurmaz mı ayrı bir konu. Önemli olan yasaların erkeğe böyle bir hak tanımış olması. Erkeğin bu hakkını muhafazakar Alman politikacıları evlilik içi cinsel ilişki ve cinsel tacizin suç olarak yasalaştırılması çalışmaları sürerken şöyle dile getiriyorlardı: ‘Eşlerin özel hayatları devlet için tabudur, devlet karışamaz’, ‘Evlilik bir cinsiyet birliğidir ve genel olarak cinsel ilişkide bulunma mecburiyetini gerektirir’ Kanun koyucumuz ceza kanunu hazırlanırken ve mecliste görüşülürken saydığım ülkelerin uygulamalarından habersiz miydi? Zannetmiyorum. Saygılarımla |
26-01-2009, 01:02 | #18 |
|
Sayın Gemici ile aynı görüşteyiz.. Üstüne üstlük biz bahsedilen avrupa ülkeleri gibi de değiliz, yeni yeni ataerkil aile düzeninden sıyrılmaktayız. Her ülke hukuk sistemini başka kanunlardan devşirdiği kadar kendi kültür ve sosyo ekonomik durumuyla da yoğurarak ortaya çıkarır. Bu hususun kanun koyucu tarafından isabetli bir şekilde bilinçli olarak düzenlendiği kanaatindeyim.
|
26-01-2009, 01:40 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın judge-law, Sorularınızın konumuz (TCK 86/3-a ve 102/2) ile bir ilgisi bulunmamakla birlikte, hukuksal açıdan yanıt vereyim: 1- Evlilikte eşlerin, birbirlerinin cinsel ihtiyaçlarını karşılama yükümlülükleri yoktur. 2- Ancak eşlerden birinin cinsel ilişkiden kaçınması, şiddetli geçimsizlik yaratacağından, boşanma nedeni olarak değerlendirilebilir. 3- Boşanma davasında "cinsel ihtiyacı karşılamama" değil de, "cinsel ilişkiden kaçınma" kusur olarak değerlendirilebilir. Önerdiğiniz "sosyolojik açıdan inceleme"yi siz yapar ve THS forumlarına yazarsanız, ilgi ile okunacağımdan emin olabilirsiniz. Saygılarımla. |
26-01-2009, 01:43 | #20 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın pir_i fani, TCK her iki madde açısından da kadın-erkek ayrımı yapmamaktadır. Dolayısıyla her iki eş de bu suçların mağduru/faili olabilir. Saygılarımla. |
18-05-2009, 13:47 | #21 |
|
Sayın Cengiz Aladağ'ın saptaması çok doğru. Şu sıralar bu maddelerle ilgili bir iki davam olduğundan ayrıntılı araştırma ihtiyacı duydum ve bu garipliği net biçimde fark ettim. Eğer eşe tecavüz edilirse bu şikayetten vazgeçmeyle ortadan kalkıyor oysa eş dövülürse bu şikayetten vazgeçmeyle ortadan kalkmıyor. Burada korunmak istenen şey nedir doğrusu anlamadım.
Üstelik sanık vekilliği yaptığım bir dosyada eşini istemedende olsa yaralayan bir koca var ve olay bir şekilde kasıt altında işlenmiş şekilde gözüküyor. İnanın bana sanık kocadan fazla mağdur kadın telaşlı. Eşinin ceza alması durumunda evliliğinin biteceğinden vs endişe ediyor. Şimdi kocaya ceza verilirse bundan kadın ve çocukta etkilenecek. Bence re'sen kovuşturulması yerinde değil. Bu örnekten net biçimde görebiliyorum bunu. "Kadınlar eşinden çekindiğinden şikayetini geri alırlar eğer re'sen olmasa" derseniz o zamanda kadınları irade kullanamayan kişiler olarak görmüş oluruz. Ayrıca madem yaralama şikayete bağlı değil. Cinsel tecavüz neden şikayete bağlı. Son bir husus da cinsel saldırı şiayet yokluğundan düşse bile etkili eylemden yargılama sürer mi? Bence süremez. Çünkü kanun bu iki eylemi birbirinden ayırmış ve ayrı maddelerde düzenlemiş. Bu anlamda cinsel saldırı aynı anda içerisinde yaralamayı barındırmaz demek gerekir hukuki anlamda.Aksi takdirde kanunun sistematiğine aykırı hareket edilmiş olur. Saygılarımla |
21-05-2009, 22:44 | #22 |
|
peki eşe karşı cinsel saldırı suşunun şikayete bağlı olmaması gerektiğini düşünen arkadaşlara şu soruyu sorsam. bu konuda tam olarak şikayete bağlı olması ya da bağlı olmaması konusunda keskin bir seçime sahip değilim, sorum bu durum göz önünde bulundurularak değerlendirlirse daha objektif cevap alabilirim. malumunuz şikayete bağlı olmazsa gerçekten de suçun öğrenilmesi zor olacaktır. bazı örneklerde olduğu gibi başka bir suçla beraber işlendiği zaman öğrenilmesi mümkün olabilmektedir. örneğin yaralama gibi. diyelimki başka bir suçun mağduru olmadan eş sadece cinsel saldırıya maruz kalmışsa, yani isteği olmadan cinsel ilişkiye zorlanmışsa, ve de bu durum bir şekilde savcılığa ihbar sayılabilecek bir yolla duyurulmuşsa(mağdur tarafından veya 3. kişi tarafından) bu durumda mağdur eşin bu derece bir yaptırımla eşinin cezalandırılmasını istememesine rağmen eşi ceza alırsa bu aile içinde daha büyük bir zarara sebebiyet verebilecektir. hem fail eş için hem de mağdur eş için bu durum istenen durum olmayabilir. bu durumda şikayete bağlı olmama durumu adaletin sağlanması kavramını tam olarak karşılamayacaktır. nasılki aile içinde taksir ile yaralamanın şikayete bağlı olmadan ya da bu durumun aile içinde daha büyük zarara ve eleme sebebiyet vereceğini düşünerek cezada büyük oranda indirim yahut ceza verilmediği uygulamalarının mantığı bu durumla örtüşmektedir diye düşünmekteyim.
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda tazminat talebi | av.şeyda müjdeci | Meslektaşların Soruları | 3 | 04-10-2008 22:26 |
Cinsel Saldırı İle Cinsel Taciz Suçu Arasındaki İnce Çizgi | üye19576 | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 0 | 05-08-2008 02:47 |
Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar Hakkında | üye8180 | Kadın Hakları Çalışma Grubu | 7 | 17-12-2007 12:41 |
mala karşı işlenen suçlarda zararın karşı tarafa ödettirilmesi için izlenecek yol ? | av.nihansarac | Meslektaşların Soruları | 6 | 29-08-2007 17:14 |
Çocuğa Karşı Cinsel İstismarda 24 saat Açık İhbar Ve Bilgi Hattı | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Çocuk Hakları Çalışma Grubu | 2 | 05-04-2006 07:31 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |