|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
12-05-2007, 11:20 | #1 |
|
Muvazaada süre sorunu
Değeli arkadaşlar bir babanın evladına mallarından birini satış yapması sebebiyle babanın ölümünden 30 sene sonra diğer evlatları tarafından Muvaza ya dayalı dava açılıyor bu konuda süre sınıraması olmasada mirasçılar arasında 30 yıl sonra açılan böyle bir davanın değeri ne olabilir. Ayrıca dava konusu olayda evlat gerçekten yerin bedelini ödemiştir babasına. Bu konuda yargıtay kararı olan arkadaşlar sunarsa sevinirim.tşkler
|
12-05-2007, 11:30 | #2 |
|
HD 01 Esas : 2003/001351 Karar: 2003/003465 Tarih: 25.03.2003
* MUVAZAA * ZAMANAŞIMI Muvazaa iddiasına dayalı davaların zamanaşımına ve hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği yargısal uygulamayla benimsenmiş olup, bilimsel görüşler de bu doğrultudadır. (818 s. BK. m. 18) Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan eşinin kendisinden mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazlarını davalıya muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek iptal-tescil veya tenkis istemiştir. Davalı, miras bırakana ölene kadar kendisinin baktığını, hasta olduğu için tedavi giderlerini karşıladığını, bunun karşılığında taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, miras bırakanın ölüm gününden itibaren 1 yıl 4 aylık süre içinde davanın açılması gerektiği bu süre geçtikten sonra dava açıldığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.3.2003 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili avukat Kadir Maden geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi Zümrüt Eskicindil tarafından düzenlenen rapor okundu. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Dava, Borçlar Kanununun 18. maddesine dayalı muris muvazaası hukuksal nedeniyle açılan iptal-tescil veya tenkis isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Muvazaa iddiasına dayalı davaların zamanaşımına ve hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği yargısal uygulamayla benimsenmiş olup, bu husus Hukuk Genel Kurulunun 22.6.1983 gün ve 479/719 sayılı kararında vurgulanmıştır. Bilimsel görüşler de bu doğrultudadır. O halde, 1.4.1974 gün, 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uyarınca taraf delillerinin toplanması, hasıl olacak sonuç çerçevesinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.´nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 4.12.2002 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 275.000.000 TL. duruşma Avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.3.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
13-05-2007, 18:33 | #3 |
|
teşekkür ederim sayın çoşkun. peki satış aktinde evlat babasına satış bedelini ödediğini ispat ettiğinde muvazaa iddiasının değeri bundan nasıl etkilenir? konuyla ilgili bilgisi ve içtihat sunabilecek arkadaşlara şimdiden teşekkürler erderim
|
13-05-2007, 22:21 | #4 |
|
Muvaaza iddiası mülkiyet hakkına dayandığından, her ne kadar zamanaşımına tabi tutulmadıysa da, 30 yıl gibi çok uzun bir süre boyunca bu iddiada bulunmamış mirasçıların, bunca zaman sonra muvaaza iddiasına sarılmaları bence iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz. Çünkü sükut ikrardan gelir ve sükutun zımni kabul olarak kabul edildiği düşünüldüğünde, murisin ölümünden 30 sene sonraki böyle bir talep iyiniyet örneği olarak kabul edilmemelidir bence!
|
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Savcının bir başka mahkemenin hükmünü temyiz etmesinde süre ve görev sorunu? | mslmklvz | Meslektaşların Soruları | 8 | 03-03-2008 22:01 |
hak düşürücü süre | avhalit | Meslektaşların Soruları | 6 | 20-03-2007 11:02 |
Kesİn SÜre | lawyerh | Meslektaşların Soruları | 7 | 09-05-2006 21:14 |
Süre Var Mı | mizan | Meslektaşların Soruları | 2 | 14-10-2003 13:44 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |