24-03-2008, 11:25 | #1 |
|
Bir dostunuz(!) evinizden bir şey çalsaydı.....
Yakınlarda başımıza gelen bir şeyi sizlerle paylaşmak istedim..
Eşimle evimize sadece çok sevdiğimiz,güvendiğimiz,birlikte vakit geçirmekten hoşlandığımız arkadaşlarımızı çağırırız..Hatta onları çok sevdiğimiz için ısrarla o gece evimizde kalmalarını isteriz..Zaten bu insanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.. Ama bu insanlardan birisi evimizden bir kaç parça altınımızı çaldı Bunu söylemek çok acı geliyor bana zira 'çalmak' fiili ancak 'hırsız' kelimesiyle bir anlam ifade etti bana bugüne kadar,sadece 'hırsız' kelimesiyle aynı cümleye yakıştı,içinde 'dost' geçen bir cümleye değil... Kim ne zaman yaptı bunu bilmiyorum,tesadüf eseri altınlarımızın artık yerinde olmadığını görünce anladım..Evimize hırsız girmiş olsaydı anlardık zaten evin halinden..Çalınan altınların hiç bir önemi yok zaten çok büyük meblağda değillerdi ve diyorum ki keşke hırsız alsaydı onları.. Benim canımı acıtan evimi açtığım , rahat etmeleri için elimden geleni yaptığım , çok güvendiğim , kardeş yerine koyduğum insanlardan birinin bunu yapmış olması..Ben bu zamana kadar çok 'dost kazığı' yedim ama bu en ağırlarından biri oldu..Bende mi hata diye düşünüyorum , onları canımdan can saymam mı hep canımı acıtmalarının sebebi ? Aklımdan kimi geçirsem utanıyorum,haksızlık yapıyormuşum gibi geliyor..Ama aklımdan geçirmeye dahi utandığım biri yaptı bana bunu..Şimdi ne yapsam bilemiyorum |
24-03-2008, 12:19 | #2 |
|
Emin olmak o kadar zor ki...
|
24-03-2008, 13:53 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
sayın tuval2310, eğer onlar aldıysa bence hiç üzülmeyin derim evet dostluklar kolay elde edilmiyor ama sonuçta bundan daha kötü bir olaylada aranız açılabilirdi.giden altın olsun başınızın gözünüzün sadakası niyetine üzülmeyin en azından gerçek hallerini görmüş oldunuzherşeyde var bir hayır demek lazım ama belki başka yere koymuş ,koyduğunuz yeri unutmuş,düşmüş olabilme ihtimalinide unutmayınız derim saygılar |
24-03-2008, 14:28 | #4 | |||||||||||||||||||||||
|
|
24-03-2008, 14:38 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
geçmiş olsun diyeyim sayın tuval2310 hiç canınızı bile sıkmayınız üzülmeye,tatlı canınızı sıktığınıza değmez artık dostluklarında eskisi gibi tadı kalmadı maalesef peki tahmin ettiğiniz biri varmı yada onların yerini bilen ? |
24-03-2008, 15:11 | #6 |
|
Herşeyden önce böyle bir olayda o insanlardan şüphe edebiliyorsanız ortada bir dostluk yok demektir.
Ama sayın Aladağ'ın dediği gibi böyle bir olayda birilerini kendi beyninizde bile yargılayabilmek için bence çok sağlam delillere dayanmanız gerekir. Kutu kapağının açık olması başkaca bir şeyin alınmamış olması vs.tek başına o insanları suçlu sandalyesine oturtacak nitelikte deliller değildir. Ceza muhakemesinde bile ortada en ufak bir şüphe varsa bu şüpheden sanık yararlanıyor ve sanık suçlu addedilemiyor. Nazım'ın bir dizesi vardır:"Arkadaşlık ağaca benzer kurudu mu yeşermez artık" diye.Bu olaydan sonra ansızın altınları koyduğunuz yer aklınıza gelse bile ,o insanları boşuna suçladığınızı içiniz acıyarak anlasanız bile (umarım olur)hiç bir şey eskisi gibi olamayacak. |
24-03-2008, 15:48 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
'umarım olur' derken neyi kastettiğinizi tam olarak anlayabilmiş değilim..''Siz o insanları boşuna suçluyorsunuz bunu anladığınızda umarım içiniz acır,'' gibi bir sonuç çıkıyor cümleden ya da ben öyle algılıyorum.. Öncelikle ilk mesajımda da gayet net bir şekilde ''Aklımdan kimi geçirsem utanıyorum,haksızlık yapıyormuşum gibi geliyor'' cümlesi ile arkadaşlarımı ''kendi içimde'' de olsa zan altında bırakıyor olmaktan duyduğum rahatsızlığı dile getirmiştim.. Olayın şu anda anlatmayacağım çok somut koşulları sonucunda,her ihtimali düşünüp gereğinden fazla araştırdıktan sonra böyle bir sonuca varmış ve sizlerle paylaşmak istemiştim.. Bahsettiğiniz o ''en ufak şüpheye'' sahip olmayı ne çok istedim ve bu sebeple ne çok araştırma yaptım bir bilseniz , bulabilseydim direkt olarak şüpheden sanık yararlanır ilkesini uygulayacaktım zaten büyük bir zevkle hem de .. Hazır ceza yargılamasından bahsetmişken , biliyorsunuz ki bu 'en ufak şüphe' dediğimiz hayati öneme sahip duruma tüm dosya detaylı bir şekilde incelenmeden ulaşılamıyor..Ben o dosyayı çok iyi inceledim emin olun ve bu olayı sizlerle paylaşmak istedim, aksi taktirde 'iftira' suçunu işlemiş olurdum değil mi? Benim konuyu açarkenki amacım tamamen en kaba haliyle söylüyorum dostlarımızdan yediğimiz kazıklara parmak basmaktı..Altınlara hiç üzülmediğimi dostlardan böyle bir şey görmüş olmanın canımı acıttığını bir kaç kez tekrar etmiştim..(olayın tüm ayrıntılarını vermemiş olmam , daha çok hissettiklerimden bahsetmem bunun kanıtıdır...) Ben isterdim ki henüz mesleğinin çoook başında olan bu meslektaşınıza güvenin , ceza yargılamasındaki ilkeleri az çok bildiğimi göz önünde bulundurun ve üzüldüğüm bu olayda 'umarım öyle değildir,üzülmeyin' diyin.. Başta da bahsettiğim gibi umarım cümlenizden ben o sonucu çıkarmışımdır aksi takdirde yukarıda bahsettiğim 'iftira' suçunu işlediğimi ima ettiğinizi düşüneceğim.. Saygılar |
24-03-2008, 15:55 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
İnsanların arasındaki bu tip kavramlar bence 3. kişilerin yorumlarına kapalıdır , her ilişki nevi şahsına münhasırdır..Bazen şartlar insanları nereye sürükler belli olmaz... |
24-03-2008, 16:02 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
|
24-03-2008, 16:09 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
sayın yaren sayın tuval2310 sanırım yanlış anlaşılma olmuş aranızda ya internet ortamı böyle duygularınızı smile'larla ne kadar ifade etsenizde tam anlaşılamıyorsunuz |
24-03-2008, 16:39 | #11 |
|
Dostunuzsa affetmeniz gerekir. Öylesine bir af ki, sanki hiçbir şey olmamış gibi. |
24-03-2008, 17:08 | #12 |
|
Altın insanın elinden gelir geçerde, bir de kaybolan değerler var. Güven, dostluk gibi... Bu öylesine ağır bir eylem ki , düşünün bundan sonra dostlarınız hakkında negatif düşünceniz olacak, güveniniz kalmayacak. Güven duygusu zedelenecek. İşte en büyük kayıp bu...
|
24-03-2008, 17:41 | #13 |
|
Kesinlikle katılıyorum size...Daha önce de demiştim , altınların hiç bir önemi yok , keşke hırsız tarafından alınmış olsalardı...
|
25-03-2008, 00:28 | #14 |
|
İlk kez sevdiğime beğendiği bir armağan aldım. Bu yüzüğü beğendi, taktı, epeyce kaldı parmağında. Bir gün baktım, yok. Yanıldım mı acaba? Beğenmemiş miydi? Sorgulamadan sordum; kayboldu dedi. Çıkarıp diğer takıların yanına koymuş ve sonra bulamamış. Bizim zıpır kız mı bir yere attı? Ama onun ulaşamayacağı kadar yüksekteydi. Tam da o günlerde, bir uzak akraba ama dostumuz, kendi akrabalarıyla gelmişti. Biri daha 14-15 yaşında bir genç kızdı konuklarımızın. Yatak odamızda, küpeler elinde görmüştüm. O mu aldı acaba? Hay allah, şu yüzük ortaya çıksa da kurtulsam bu düşüncelerden. Heryeri aradım, aradık. Temizlik yaparken bulmamız gerekirdi. Yok, yok. Demek ki o aldı. Ama... Belki de... Nerede o zaman? Buhar olup uçmadı ya... Evet, kesin o kız aldı. Yatak odamızda ne arıyordu? Küpeleri karıştırırken görmedim mi? Oradaydı yüzük. Genç kız işte, heves edip aldı. "Sen mi aldın?" da diyemeyiz ki... Öff....
2 ay kadar bulamadık o yüzüğü. Sonra biryerlerden çıktı. Unuttuğumuz ayrıntılar öyle çok ki. Bize net gibi gelen anların aslında bulanık olduğunu anlamak için sadece zaman gerekiyor. Bir daha görmediğim o kızdan şüphelendiğim için kendi kendime kızdım. Ama şüphelenmekte haksız mıydım? |
25-03-2008, 12:19 | #15 |
|
Evet sayın Aladağ haklısınız , hayatın garip bir oyun olduğunu , bazen olmadık insanlara olmadık şeyler yaptırdığını , her şeyin insanlar için olduğunu göz önünde bulundurunca bazen yersiz şüpheler bile meşru oluyor maalesef...
|
03-05-2008, 10:32 | #16 |
|
Bu konuda epey örnek olay ve duygu yaşamış bir kişi olarak,ne yazık ki artık kanıksamış ta olarak yine olaya
çok yönlü bakışlar geliştirmek durumunda kaldım : Sayısını hatırlayamadığım kadar çok kez hırsızlık kelimesi kaba olacak,ama bu tür olaylara maruz kaldım. Önceleri ben de üzülüyordum,yapılır mı,olur mu diye itiraz ediyordum,ama baktım ki,bana rağmen hayatımın bir parçası olmuş bu hırsızlamalar,başıma geldiğinde artık mutad işlemleri yaparak karşılıyorum. 6 cep telefonum çalındı,7.sini kullanıyorum şu an. Otomobilden 4 kez,evden üç kez,işyerinden iki kez,çantadan lokal olarak bila no kez muhtelif eşya,para,altın vs ler çalındı. Bu olaylara isyanıma şöyle tanımlar buldum : 1- Adana'da sosyal adalet sistematik olarak benim üzerimden gerçekleşiyor. 2- Türkiye'de mülkiyetin tanımı, bir malı satın alma ile ile çalınma tarihi arasında geçen süreye ait belirsiz süreli bir hakimiyet olarak değiştirilebilir. Ayrıca bu olayların bana başka zararları da oldu : Nasıl olsa hırsızlar çalacak,onlar çalmadan ben harcayayım diyerek elime geçen paraları gerekli gereksiz harcamaya,müsrif olmaya itti. Hatta biraz daha ileri giderek,tanımadığım kişiler çalacağına eş-dost akrabaya gönlümle ben alayım,kişileri seçerek ben hediyeler alayım,güzel duygular ve paylaşımlar olsun,hırsızlanmanın travmalarını da atlatmaya katkısı olsun diyerek sürekli harcama yapma durumuna girdim. Hayat şartları ve acılarınızla uzlaşmak gibi bir sistem. Bir avukat arkadaşım bir hırsızlanma olayımı anlatıp şikayet ettiğimde hiç ilgilenmedi,üzüldüğün şeye bak dedi,bizim yeni aldığımız ve kredi borçlarını ödemekte olduğumuz mercedes otomuz çalınmıştı geçen yıl,senin haberin bile olmadı,boşver üzülme dedi. Bu kez benim olayları tolere etme sınırlarım bu araba kaybı ölçüsüne göre yine genişledi. Bir ara mevsim değişip baharlık giysilerimi çıkarmaya karar verdiğim bir sabah,tamamınınyerinde olmadığını farkettim,içinde olmadığımız mevsimlerin bütün giysileri gitmişti. Şimdi sabahları giyeceğim,aradığım bir kıyafeti yerinde bulduğumda çok seviniyorum,iyi bari kurtarmışız diyorum,gerçekten bulmuş gibi oluyorum.Almayıp bana bırakanlara da içimden teşekkür ediyorum. Çalınan cep telefonlarımı yurdun muhtelif yerlerinde kullanan kişilerin, ' hırsızlık malı bilerek kullandıklarına dair delil elde edilemediğinden' haklarında verilen takipsizlik kararlarından ve ilk kullanan kişiler hakkında açılan as.cezalardaki davalardan oluşan bir özel dosyam var. Duruşmalara girdiğimde hakim olayı anlat dediğinde, ' hakim bey, biraz ipucu verir misiniz,hangi olay,nerede gerçekleşen hırsızlıktı,karıştırmayayım' diyorum. Tabii hakimler de benim bu olayların yoğunluğunu farkettiler,olaylar durunca bu kez, '" yeni vukuat yok mu '" diye takılıyorlar.( ortalama 6 ayda bir maruz kaldığım olaylar) En sondan bir önceki olayıma geçmiş olsun diyen bir as. ceza hakimine ben bilmukabele geçmiş olsun dedim, zira onun da benden iki hafta önce,maaşını bankamatikten çekerken başına benzer bir olay gelmiş, katibinden duymuştum. Bankamatik serbest sosyal nöbetçisi,yardım için işbaşındaymış,işlemleri tıklayan hakime, ' amca bu makina bozuk,paranı ancak içeriden memurdan alabilirsin demiş,ben de denedim,buradan alamadım demiş.Hakim hemen şube içine yönelmiş,Birkaç saniyelik o bekleme süresinde de makineden gelen maaşı yardımcı iyiliksever! arkadaş almış,kaçmış. Benim olaylardan biri gazetede de yazılmıştı,6 kez cep tel.i çalınan avukat diye. Bu dolandırılan hakim,o gazete küpürünü kesmiş,fotokopi ile çoğaltmış, teşdiden ceza verdiği dosyalara gerekçe ve dayanak örneği olarak dosya kapağının içine yerleştirmiş. Geçenlerde tesadüfen temyize gidecek dosyalar arasında bir kalemde rastladım. Giden kimliklerin ve belgelerin yerine yenilerini çıkarana kadar karakol müracaat tutanakları ile idare etmek zorunda olduğumdan çantamda, otomobilde bol miktarda tutanak fotokopileri bulunur,tabii yenilerini çıkarmak zor ve uzun sürdüğünden yıllardır bu tutanaklar benim kimlik belgelerimin yerine geçiyor. |
03-05-2008, 11:18 | #17 |
|
Kimseye şüpheyle yaklaşmamak ve daha önemlisi kendinizi de vesveseler ve üzüntülerde , neden yaptı, nasıl yapar, acaba hangisi yaptıların içinde boğmamak için, kıymetli eşyalarınızı yalnız sizin bileceğiniz yerlerde tutacaksınız. Yani diyeceğim ; kabahat sizde..
Geçmiş olsun, üzülmeyin, olmamış gibi yapın ve unutun gitsin. |
03-05-2008, 11:29 | #18 |
|
Nasrettin Hoca'nın sorusu muydu : Hiç hırsızın suçu yok mu ?
Biz zaten hırsızları da, oyunlarını da çözmüşüz,şükür ki çalan değiliz,onların yerinde olmaktansa bu tarafta, çalınan olmak daha şerefli bir mevkii. Kaybettiğimiz para olsun,yine kazanırız,kazanmasak ta olur. Ama şeref daha kıymetli onu kimselere çaldırmayalım,çabamız bu, bu çabada da çok iyi gidiyoruz ne iyi. |
13-05-2008, 11:53 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben birinde misafir kalıp kutunun içinden altın çalsam mutlaka kapağını kapatırım, çünkü o evde bulunuyorum ve kapağın açık durması altının olmadığını,çalındığını belli eder. Ama evde kalmıyorsam, pencereden girip altını aldıysam kutunun kapağı açık kalmış kapanmış farketmez benim için... Ben böyle derim. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
GerÇek Dostunuz Kİm ? | Celikal | Site Lokali | 4 | 05-11-2006 14:03 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |