Mesajı Okuyun
Old 17-01-2013, 13:38   #2
av.gokcen

 
Varsayılan

Bu konuda bir Danıştay kararı;

T.C.

DANIŞTAY

9. DAİRE

E. 2009/859

K. 2010/5595

T. 2.11.2010

• SİGORTASIZ ÇALIŞANA TEBLİĞ YAPILABİLECEĞİ (Adı Geçenin Şirket Adına Yapılan Tebligatları Almaya Yetkili Olduğundan Tebliğatın Usulsüz Olduğu Yolundaki İddiaları Yerinde Görülmediği)

• TEBLİGAT (Şirket Çalışanlarının Tümü Açısından Sosyal Sigortalar Kurumu Bildirgelerine Göre Bir Tespit Yapmanın Yeterli Olmadığı - Uygulamanın Yasaya Aykırı Bir Şekilde de Cereyan Edebileceği/Adı Geçenin Şirket Adına Yapılan Tebligatları Almaya Yetkili Olduğu)

• ŞİRKET ÇALIŞANINA TEBLİĞ (Şirket Çalışanlarının Tümü Açısından Sosyal Sigortalar Kurumu Bildirgelerine Göre Bir Tespit Yapmanın Yeterli Olmadığı - Adı Geçenin Şirket Adına Yapılan Tebligatları Almaya Yetkili Olduğu)

2577/m.7

7201/m.12,13

Tebligat Tüzüğü/m.17
ÖZET : Sigortasız çalışana yapılan tebliğ usulüne uygundur. İhbarnamenin geçmişe yönelik olarak da düzenlenebilecek bir belge niteliğinde olması, davacı şirketin gösterdiği adreste bulunan ve davacı şirkete ait tebligatı alan kişinin sigorta kaydının olmamasının bu kişinin davacı ile ilgisinin olmadığını, o işyerinde çalışmadığını göstermeyip aksine işyerinde bulunması ve tebligatı almasının davacı ile ilgisi bulunduğunu ve işçisi olduğunu göstermesi, kaldı ki ülkemizdeki uygulamaya bakıldığında, şirket çalışanlarının tümü açısından Sosyal Sigortalar Kurumu Bildirgelerine göre bir tespit yapmanın yeterli olmadığı, uygulamanın yasaya aykırı bir şekilde de cereyan edebileceği görüldüğünden, adı geçenin şirket adına yapılan tebligatları almaya yetkili olduğu sonucuna varılarak davacının tebliğatın usulsüz olduğu yolundaki iddiaları yerinde görülmemiştir.
İstemin Özeti : Davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2005/Ocak, Nisan, Mayıs, Temmuz-Aralık dönemlerine ilişkin olarak re'sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 1. fıkrasında dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olarak belirlendiği, dosyanın incelenmesinden, dava konusu cezalı tarhiyatı içeren ihbarnamelerin 7.10.2008 tarihinde davacı şirketin işyeri adresinde yetkili olduğunu beyan eden … isimli şirket çalışanına tebliğ edildiği, tarhiyata karşı davanın ise 25.11.2008 tarihinde açıldığının anlaşıldığı, bu durumda en geç 6.11.2008 tarihinde açılması gerekirken süresinden sonra açılan davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Kanunun 15/1-b maddesi uyarınca süre aşımı nedeniyle reddeden Diyarbakır Vergi Mahkemesinin 31.12.2008 tarih ve E:2008/733, K:2008/855 sayılı kararının; tebligatın usulsüz olduğu, davanın esasının incelenmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı Mehmet Sağlam'ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi Funda Öztuğral Çubuk'un Düşüncesi : İleri sürülen iddialar usule ve hukuka uygun Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
KARAR : Uyuşmazlıkta, davacı şirket adına 2005/Ocak, Nisan, Mayıs, Temmuz-Aralık dönemlerine ilişkin olarak re'sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı süre aşımı nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde 30 gün olduğu ve vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin yapıldığı tarihten itibaren dava açma süresinin işleyeceği hükmüne yer verilmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 12. maddesinin birinci fıkrasında, tüzel kişilere tebliğin, yetkili temsilcilerine, bunlar birden fazla ise, yalnız birine yapılacağı belirtilmiş, Tebligat Tüzüğünün 17. maddesinde de, şirketlerin yetkili temsilcisinin, tabi oldukları kanunlara ve statülere göre tayin edileceği açıklanmıştır. Tebligat Kanununun 13. maddesinde ise, tüzel kişiler namına kendilerine tebliğ yapılacak kimselerin herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğin orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket adına yapılan cezalı tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin yetkili olduğu belirtilen … isimli şahsa 7.10.2008'de tebliği üzerine bu ihbarnamelere karşı 25.11.2008 tarihinde açılan davanın vergi mahkemesince süre aşımı nedeniyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirket temyiz dilekçesinde, tebligatı alan … isimli şahsın tebligatın yapıldığı tarihte şirket işçisi olmadığı, 1.9.2008 tarihinde işten çıkarıldığı, şirket müdürünün bir işlem nedeniyle vergi dairesine gitmesi sonucu ihbarnamelerden haberdar oldukları iddia edilerek temyiz dilekçesine ek olarak anılan şahıs tarafından imzalanan ibraname ile Sosyal Güvenlik Kurumu sigortalı işten ayrılış bildirgesinin dosyaya ibraz edildiği görülmekte ise de; ihbarnamenin geçmişe yönelik olarak da düzenlenebilecek bir belge niteliğinde olması, davacı şirketin gösterdiği adreste bulunan ve davacı şirkete ait tebligatı alan kişinin sigorta kaydının olmamasının bu kişinin davacı ile ilgisinin olmadığını, o işyerinde çalışmadığını göstermeyip aksine işyerinde bulunması ve tebligatı almasının davacı ile ilgisi bulunduğunu ve işçisi olduğunu göstermesi, kaldı ki ülkemizdeki uygulamaya bakıldığında, şirket çalışanlarının tümü açısından Sosyal Sigortalar Kurumu Bildirgelerine göre bir tespit yapmanın yeterli olmadığı, uygulamanın yasaya aykırı bir şekilde de cereyan edebileceği görüldüğünden, adı geçenin şirket adına yapılan tebligatları almaya yetkili olduğu sonucuna varılarak davacının tebliğatın usulsüz olduğu yolundaki iddiaları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine ve Diyarbakır Vergi Mahkemesinin 31.12.2008 tarih ve E:2008/733, K:2008/855 sayılı kararının onanmasına, 35.50 TL ilam harcının temyiz isteminde bulunandan alınmasına, 02.11.2010 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket adına yapılan cezalı tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin 7.10.2008 tarihinde yetkili olduğu belirtilen … isimli şahsa tebliğedilmesi üzerine, 25.11.2008 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, davacının temyiz dilekçesine ekli belgelerden, tebligatın yapıldığı tarihten önce işten çıkarıldığı görülen ve bu nedenle tebligatın yapıldığı tarihte yetkisiz olduğu anlaşılan şahsa ihbarnamelerin tebliğinin usulsüz olduğu sonucuna ulaşıldığından, temyiz isteminin kabulü ile uyuşmazlığın esasının incelenmek üzere temyize konu vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.