Mesajı Okuyun
Old 28-01-2006, 17:48   #1
Gemici

 
Varsayılan Yabancı Gözü İle Türk Yargısı Ve Yargı Bağımsızlığı

Kai Strittmater Münihte yayınlanan günlük gazete Süddeutsche Zeitung'un Türkiye Muhabiri. Türkiyeye gelişinin üzerinden daha fazla bir süre geçmedi. Türkçesi fazla olmadığından Türkçe öğreniyormuş, yazdığına göre.

Muhabir olarak bulunduğunuz ülkenin dilini bilmiyorsanız, o ülkede olanları tam olarak anlıyabilmek için genelde bir tercümana ihtiyacınız vardır. Gittiğiniz ülkede olanları, özellikle o ülkenin toplumsal yapısını anlıyabilmek ve sadece tercümana bağlı olmamak için iyi bir gözlemci olmak zorundasınız. Gözlemcilerin en büyük avantajları olayları, o olayların bir parçası olmadan dışarıdan gözlemleyip değerlendirmeleridir.

Kai Strittmater olayları dışarıdan gözlemliyen birisi olarak, Türk Yargısı konusundaki izlenimlerini Süddeutsche Zeitungun bugünkü baskısında dile getiriyor. Strittmaterin dikkatini çeken konuların başında gazete başlıklarını süsleyen resimler geliyor; Olayların içinde olan çoğu kimsenin dikkatini çekmeyen anlamlı resimler. Örneğin bir hukuk hatası sonucunda salıverilip sonradan yine cezaevine günderilen Ağcanın resmi ile bir mafia babasının oğlunu serbest bırakan Beyoğlu Savcısı Ünal Canpolatın, serbest bıraktığı kimsenin düğününde çekilen neşeli resminin yan yana Milliyetin baş sayfasını süslemesi.

Stritmatter ayrıca Adalet Bakanı Cemil Çiçekin Türk Yargı Siteminin örnek bir şekilde çalıştığına dair beyanatına değiniyor.

Orhan Pamuk’un yargılanmasından vazgeçilmesi, Ağcanın yeniden cezaevine gönderilmesi ve Savcı Canpolatın görevinden alınması Strittmatere göre de gerçekten övünülecek gelişmeler.

Makalede üzerinde durulan asıl konu bu sevindirici gelişmelerin Türk Yargı Sistemine mal edilemiyeceği gerçeği. Çünkü bu gelişmeler Yargının kendi iç dinamiğinden gelmiyor. Bu türden gelişmeler sadece dışarıdan gelen baskılar neticesinde, örneğin dış ülkelerden ve ülke medyasından gelen baskılar neticesinde oluşuyor.

Geçen sene yürürlüğe giren Yeni Ceza Kanunu ile Türkiyenin AB – Uyumu konusundaki ödevini tam olarak yapmadığı düşüncesinde Muhabir. Marta başlıyacak olan AB – Üyeliği Müzakerelerinde yargı reformu konusunun sadece AB Ülkelerinden değil Türkiyedeki bazı çevrelerden de istendiği belirtiliyor.

Çağ dışı yasaların ve hükümlerin değiştirilmesi çağdaş hukuka geçişin ve gerçek adaletin en büyük koşulu bence. Ama özellikle düşünce özgürlüğü ve buna bağlı olarak daha birçok konudaki refomun insanların kafalarında oluşması gerekir diye düşünüyorum.

Saygılarımla