Mesajı Okuyun
Old 03-06-2008, 12:55   #132
Av.Nesrin

 
Varsayılan

Sn; Akheront,

Devlet denen şeyin aslında 'biz' olduğumuzu hiç düşünmedim. Bizi ve Türkiye'yi konuşuyorsak şayet.Devlet demek iktidar demektir.Ki bu iktidar tarihin hiç bir döneminde bizde halkta değildi.Halk tebaydı.Kendini ve haklarını hiç düşünmeden zaman zaman iktidarı yönlendirdi. Hakkı yenilmeyecek ve gurur duyulacak belki de en önemli dönem kurtuluş savaşı dönemiydi. Direk vatan toprağının istilacıların eline geçmemesi için seferber oldular.Ama ondan öncesinin siyasi gelişmeleri ve ondan sonraki siyasi,toplumsal ekonomik yapılanmaya yine katılmadı. Elbette çatışmacı guruplar vardı.Ama kısmi ve belli kesimler. Esas olansa malesef menfaat çatışması, bugünkü gibi.

Günümüz toplumlarında nüfusun kalabalıklığı alt yapı sorunu,istihdam,eğitim sağlık sorunları elbette yönetimi de zorluyor.Bu durum kimsenin gözünden kaçmış değil. Ancak başımıza gelen gelecek kötü yönetimi yöneticilerin kifayetsizliğiyle açıklamak büyük bir talihsizliktir. Bahsettiğiniz konu bugün hiç kimsenin de bahsetmediği DEVLET ADAMI sorunuyla içiçedir. Liyakati yeterli olmayan bir veya birkaç yönetici etiği ve yapılanması sağlam bir devlet içinde çok çabuk diskalifiye edilir ve böyle durumlarda yönetim veya sistem sorgulanmaz.İnsandır, beşer de şaşar da denilir.Yenisiyle değiştirilir.Gelinen noktada ise sisteme uymayan ve değişmesi gerekenler o sizin de bahsettiğiniz azınlıktaki yöneticiler.

Oysa bugün yıllardır sistem sorgulanıyor.
Devletin bizlerden oluşabilmesi için bizlerin yönetime katılabilmesi gerekir.Bugün elbette J.J. Rousseau modeli, tarihe gömülmüştür. Çağdaş yönetimlerde Yönetime ancak dolaylı yollardan katılmak mümkündür. Bunu inceleyen bir disiplin de siyasal sosyalizasyon.Açıklanan bu olguya göre iktidar kural koyar.bunun toplumdaki yansımaları sivil kesim tarafından ( bugün ancak medya) izlenir.Halkın tepkisiyle yeniden yoğrulmuş ve şekillenmiş yeni ihtiyaçlara göre yeni düzenlemeler yapılır.Bizde nasıl yapılır, halk magazin izlemek istiyor mu, istiyor kardeşim işte bakın raitinglere, mecliste bir yasa gündemde, ilgili kuruluşlara görüş sorulur, görüşleri alınır, ama değerlendirmeye alınmaz.Diğer bir yol olağanüstü hallerde uygulanacak referandum, seçimlerden bile bahsetme gereği duymadım.

Yasalarımız dışardan ithal, tarım ürünlerimiz dışardan ithal, hastalıklarımız ve ilaçları dışardan ithal eğitim ve haberleşmemiz dışardan ithal, demokrasi anlayışımız ve milliyetçilik anlayışımız bile dışardan ithal.Evet yönetimde ciddi bir kötüye kullanma var.Ama önce görevi kötüye kullanma var.Görev olmadan yetki olmaz.Görevini yapmayanın hiçbir yetkisi olmaz.

Alıntı:
Adaleti vahşi bir yırtıcıya benzetecek olursak; O bizi yakalamadan biz onu yakalarsak sanırım hepimiz için en iyisi olur.

Adalet ve vahşet kelimeleri bir cümlede yan yana geçemez.Adalet o mülkün temelidir. Adalet bir kül olarak ve herşeyin tam içinde olacak ki bizi kuşatabilsin. Yakalayıp bir ucundan tutulmaz. Tutulsa da işe yaramaz.

Son olarak gelinen noktada, evet bence de biz yönetime katılmadığımız veya katılamadığımız için değil. Ama yaşanan her türlü hukuksuzluğa MEŞRUİYET verdiğimiz için suçluyuz.

Forum konusu anket sonucunu ve katılanların mesajlarını okuduysanız yüzdelik oranları ne kadar çarpıcı değil mi. Umutsuzluğun tek ve yek noktası vatandaşa dairdir. Yoksa devletlere ülkelere yönetimlere değil.Bugün olmazsa yarın düzelir. Ama bu tepeden inme herşeyi hemen kabullenip içselleştirmemiz asıl tehlikeli olandır.

Mobesse kameraları veya Anayasa Mahkemesi Üyesinin veya Başbakanın dinleniyor olması, hatta ve hatta Ankara'daki tüm cep telefonlarının dinleniyor olması günlük sıradan siyasetin cilvesi bir eylem değildir.Bu topyekün bir katliamdır. Güvenlik için kamera koyan ( bilmem ki ne kadar ekonomik maliyetli bir olay) bir devlet veya iktidara vatandaş önce şunu sormalı. Ey devlet;

Sen bu kameraları koymadan önce suç oranlarını, suç çeşitlerini, suçlu( şüpheli) yaş cinsiyetlerini tespit ettin mi. Sen bu suçluları suçtan uzaklaştırmak suçu yok etmek için bir şeyler yaptın mı.Mesela haftada 5 kez savcının 3 kez hakimin karşısına aynı eylemle çıkan şu 8 yaşındaki kıza avukat tutup, adil yargılamasını sağladıktan sonra niye geri sokağa bıraktın.Ey devlet bütün bu sorunları hemen şimdiden başlayarak çözebilirsin. Sana bir şekilde hastanede vapurda mahkemede ulaşmış olana sen de ulaşsan bir sene içinde daha az maliyetle suçu önlemiş olurdun.

Sen önce görevini yap, yapmaya başla, hemen bugün sonra zorlandığın yerlerde yetkini de kullanabilirsin.Ama asla kötüye değil.

İnsanın başına geleni bilmesi ,bilmeye çalışması öğrendiği şeyin içler acısı bir vehamet olması, hatta ki çözümsüz olması belki daha bir sürü şey olarak nitelendirilir.Ama asla umutsuzluk olarak değil. İyi günler dilerim.