Mesajı Okuyun
Old 08-02-2011, 04:19   #7
Konuk

 
Varsayılan

merhaba,

Yorumlarınız ve görüşleriniz için tekrar teşekkür ederim.

Sayın hukuksever-dr un cevabında bahsettiği durum davamız süresince bizimde aklımızı kurcalamaktadır. Can alıcı nokta budur. Allah kimseyide böyle zor kararlar vermek durumunda bırakmasın.

Sayın Nur Deniz'in yorumu ise aşağıda anlattıklarımın tek cümleyle özetidir.

Sizlere eksik bilgi vermemek adına durumumuzu biraz daha anlatmak açıklamak istiyorum.

Her insan gibi bizde sakat bir çocuk sahibi olmak istemiyorduk.
Eşimle aramızda kan uyuşmazlığı vardı ve hamileliğin 1.ayında düşük tehlikesi ve kanaması nedeniyle tedavi oldu. Aslında bu rahatsızlık aksi giden birşeyler olduğunun habercisiydi. Hormon ilaçları ile çocuğun düşmesi engellendi. hamileliğin 1. ayında muayene olduğumuz dr gebelik kesesinin bozulduğunu ve hamileliğin sonunun kötü olabileceğini hatta çocuk düşmese bile kürtajla almak istediğini söyledi.

Tedavi sonrası başka bir doktordan daha görüş almak istedik. Şu anda davacı olduğumuz doktora gittik. Bize herşeyin mükemmel olduğunu gebeliğin 7 hftalık olduğunu endişe etmemizi gerektirecek bir durum olmadığını söyledi ve kendisinin takibinde rutin muayenelere gittik. Eşimin gebelik süreci çok sıkıntılı geçiyordu sürekli tansiyonu düşüyordu ve bayılıyordu. beslenmesine dikkat etmesine rağmen. Yere yığılıp kalıyordu sanki açlıktan şekeri düşmüş bir havadaydı. Doktora anlatmamıza rağmen hiç bir tedavi yapamadı doğuma kadar bu şekilde düşe kalka gittik. Her muayenede herşeyin gayet iyi olduğunu aslan bir erkek çocuğumuz olacağını söylüyordu. Eşimin babası halaları amcası hepsinde şeker ve kalp hastalığı var.
Davacı olduğumuz kadın doğum uzmanı gebelik boyunca 9 defa özel muayenesinde ultrason muayenesi yaptı. 4 defa da hastanede büyük ultrason dedikleri makinayla muayene ettiler. Toplam 13 ultrason muayenesi.

Ayrıca doktorumuz bize göre etik olmayan bir şekilde doğum tarihini belirlemek üzere beni hastaneye çağırdı Cuma günüydü, pazartesi akşam (3gün sonra) sezaryenle bebeğin doğurtulacağını fakat yarın yani Cumartesi günü sonkez ultrasonda bakıyım aksi bi durum varmı eli ayağı düzgünmü bi bakıyım dedi ve muayenehanesine davet etti. Gerçekten iyi muayene etti 2 gün sonra çocuğun sol eli ve kolu salyangoz şeklinde doğdu. Eli 4 parmaktı ve 180 derece ters duruyordu ve koltuğunun altındaydı. Baktığınız zaman elini ve dirseğini göremezsiniz kıvrılmış şekildeydi.

Çocuğumu devlet hastanesinden 2 defa ölümden kurtardık. Detaylarına girmiyorum. Üniversite hastanesinde 10 tane ilave anomali bulundu. yanlış yapılan ameliyatları düzeltildi ,Böbrekleri 3.derece VUR ve üre nedeniyle diyalize girecek sınırda hasar almıştı 1,5 yılda tedavi edildi.Devlet hastanesinde 1 Üniversite ve özel hastanelerde toplam 12 ameliyat yapıldı ve şu anda durumu gayet iyi. Büyük abdest ve idrar kontrolü belli değil ve sol elini kullanamıyor.

Bütün bu hastane serüveni sırasında bir çok konusunda uzman Profesörlere bu konuyu danıştık. Hatta Ankarada Köklü bir ünivresitenin Kadın hast ve doğum A.B.D Başkanına sorduk. Cevabı eklemeden söylüyorum. ''Bu doktor eğer muayenesine ultrason koyuyorsa ve kullanıyorsa bu anomalilerden en az birini görmesi gerekir. ulrason koyuyorsan muayenehaneye göreceksin. Bende özel muayene yapıyorum ama ulrasonda bakmıyorum bu farkında olmadıkları büyük bir sorumluluk. Gönderiyorum ulrasoncuya radyoloğa bakıyor. Vicdanen ben böyle bir sorumluluk alamam'' diyor. Yine Konusunda uzman Bir Onkolog '' En büyük hata ultrasonda bakmak. Ben muayenede istersem bakabilirim birazda fazla para alırım ama olmaz. Bu işin uzmanı sonograflar var'' diyor. Yine başka bir Prof Beyin cerrahı '' Bu çocuğun yaşaması mucize. bu kadar anomaliden birtanesinin bile görülmemesi çok kötü. Allah yardımcınız olsun''

Adli tıp kurumuda doğum öncesi Koldaki Radius kemiğinin yokluğunun tespit edilememesinin davalı doktor için bir eksiklik olduğunu belirtiyor. İnsaf edip bunu inkar etmemişler. Muallakta bir ifade

Çünkü bu radius kemiğinin (Dirsek ile el arasındaki kalın ve büyük kemik) eksikliği Trisomi 21, Tar, Trombositopeni gibi yaşamla bağdaşmayan anomalilerin en önemli belirteci. Bu eksikliği bulup ondan sonra ağır anomalileri tespit ediyorlar. Çocuğumuzun Omurgasında eksik kemikler var, Boynundan kuyruk sokumuna kadar omurgasında eğrilikler, yapışık omurlar, ve şekil bozuklukları var. Bunlarda yaşamla bağdaşmayan anomalilerin bulgusu.

Beyninde de birkaç yapısal anomali eksiklik var.
2 sene beyin ve zeka fonksiyonlarını takip ettik bekledik. Çünkü %80 zeka özürlü olabilir demişlerdi. Çok şükür zekasında bir problem çıkmadı.

Bu doktor bunları görememiş. Birde doğum sonrası rapor vermekten başka hiçbir destekde bulunmamış. maddi değil manevi destek bekliyorduk en azından. çocuğu bir kez dahi görmedi insan bir merak eder bu çocuk ne şekilde diye. Çocuğumun 1 yaşında yapılan çok ağı aeliyatı ve çektiği ızdırap karşısında vicdanım rahatsız oldu çocuğuma karşı. Bende doğal olarak doktora Hukuk kuralları çerçevesinde neden doğum öncesi tespit edemediğini ve bizi neden bilgilendirmediğini sorgulamak istedim. Bir nevi vicdanımı rahatlatmam çocuğum hastanede kıvranırken ben evde rahat uyuyamıyordum. peki ya doktorun vicdanı sızlıyormuydu. Hiç sesi çıkmıyordu...

Tespit etseydi ne olacaktı ??
İleri tetkik isteyecektim başka bir şeyi varmı diye. Tavsiyede bulunacaktı bu çocuk doğmalı bunlar yaşamla bağdaşmayan anomaliler değil diyecekti.
Doğum sonrası yapılacak tedavilerini ve ameliyatlarını araştıracaktım ki konusunda en iyi hekimlere yaptırmak isterim. Bu tedavi sürecinde zaten sakat doğan çocuğum ekstra bir acı ile karşılaşmasını istemem.

!!! Ya eşime bir şey olsaydı ya da çocuğumda yaşamla bağdaşmayan anomali olsaydı ne olacaktı; Ozaman doktor suçlu diyecektik !!!

Sakat doğan çocuğum şu an 6 yaşında 1 sene önce bir kızım oldu. eşimin 2. gebeliğiydi ve üniversitede bir doktora gittik. İlk muayenede eşimin ellerine baktı ve damar yapın çok ince sana bir kromozom testi yapalım dedi. Yapılan test pozitif çıktı eşimin damar yapısı dar olduğu için kan dolaşımının yavaş olduğunu ve bebeğin beslenmesinin eksik ve yetersiz olmasına sebep olduğunu tespit etti. Hatta ömür boyu beyin ve kalp rahatsızlığı riskinin olduğunu söyledi. Bu sebeple her gün kan sulandırıcı iğne + coraspin + c vitamini kullandı. Coraspin ve C vitamini ömür boyu devam edecek. Gebelik süresince 3 defa ultrason muayenesi ve bir anomali taraması yapıldı. Uzuvlarının ve organlarının durumunu tek tek tespit ettiler. Bu ultrason muayenesinin 2 sini Kadın dğm uzmanı 2 sinide nükleer tıp uzmanı sonograf yaptı.Doktor ufak tefek anomaliler olabilir ama önceki çocumuz ağır sakatlıklar olmadığını belirtti. Sonuçta gayet sağlıklı bir çocuğum oldu.

Dini inancı kendine göre tam bir insanım. Günah işlemekten korkarım. Çocuğumun sakat doğmasına kesinlikle isyan etmedim. Hatta üzülmedim bile hemen adapte oldum mücadele ettim. Her zaman şükrettim. daha kötüsüde olabilirdi diye.

Hukuk sistemine gelince 4sene süren dava yeni gelen hakimin 10cm kalınlığındaki dava dosyasını incelemeden ve mağdur tarafın itirazlarına dikkat etmeden davamızı doktorun lehine karara bağladı.Dosyayı bilen hakim olsaydı bu kararı kesinlikle vermezdi. dava dilekçemizin hiçbir yerinde ''Doktor bu skatlıkları tespit etseydi gebeliği sonlandırırdık. Bu yüzden davacıyız'' diye bir cümlemiz yok. adli tıp kurumunun dosyayı gönderen hakimin sorularına cevap vermeyip davanın konusunu saptırır bir karar vermesi daha vahim bir durum. Dotorun zararla (Çocuktaki sakatlıklarla) illiyet bağı varmıdır yokmudur bunun üzerinden karar veriyorlar.

Davamızın konusu ''KaDın doğum Uzmanı hekimlerin gebelik takiplerinde teşhis koyma yükümlülüğü ve hastanın bilgilendirilme hakkı üzerinedir.''

Benim çocuğum bir doktorun çocuğu olsaydı nasıl düşünürdü acaba. Meslektaşına demezmiydi ''ya dostum sen nasıl doktorsun ben sana güvendim geldim sonuç bu hiçmi ilgi alaka göstermedin bu sakatlıkları niye önceden haber vermedin'' diye sormazmıydı.

Her hastanın doktorundan en üst seviyede tedavi alma hakkı, mevcut teknolojilerin sunduğu imkanlardan da en üst seviyede faydalanma hakkı vardır.

Davamız teknik bir dava olduğu için. mahkemeler doğal olarak bilirkişi heyetlerinden rapor istiyor. Fakat bizim davamızda bilirkişi doktorlardan oluşuyor. Heyetteki doktorlarda doğal olarak doktor gibi düşünüyorlar ama birazda empati yaparak hasta tarafından bakamıyorlar. Genel olarak böyle bir hava var.

Bir vatandaş olarak Mağduriyet olmaması için hasta haklarını iyi bilen uzmanların (Bu konuda yetişmiş Avukat,Adli Tıp Uzmanı) bilirkişi heyetlerinde olması gerekir diye düşünüyorum.

Değerli zamanınızı ayırdığınız için teşekkür ederim.
Saygılar