Mesajı Okuyun
Old 15-12-2006, 02:41   #16
GLocher

 
Varsayılan

Egitimsiz kimse yoktur, yanlis egitilmis kimse vardir. Egitim ailede baslar, cocuk ilk sosyal iliskilerine basladigindaysa egitiminin tatbikatina gecer: ana okullarinda, ilkokulda, orta ögrenimde ve nihayet mesleki beceri ve uzmanlik ögrenimine basladigi yüksek ögrenim kurumlarinda egitimi devam eder. Her mesleki egitimin bir etik yönü vardir.
Insanda siddet egiliminin, ya da diger davranis bozukluklarinin, ruhsal dengesizliklerin temeli ailede atilir. Bu görüs hemen hemen tüm psikoloji dalinda uzmanlasmis kisilerce paylasilir. Amerikali davraniscilardan Watson ve Skinner gibi pek coklari insan dogasinin tamamen bicimlendirilebilir oldugunu öne sürerler. Hatta bunlardan Watson daha da ileri giderek, "bana bir düzine saglikli bebek verin ve onlari yetistirmem icin gerekli olanaklari saglayin, size garanti ederim ki bu bebeklerin cinsiyeti, irki, ana ve babalarinin meslekleri, yetenekleri ne olursa olsun bu bebekleri doktor, mühendis, avukat, sanatci, hatta dilenci, hirsiz yetistiririm" diyerek, insanin bebekliginden itibaren dis sartlar tarafindan sekillendigini vurgulamaktadir.

Her türlü toplumsal carpiliklarda temel olarak aile egitimi sorun olarak karsimiza cikmaktadir ve cikmaya devam edecektir. Bir insanin doktor, avukat ya da herhangi bir yüksek okul cikisli meslek sahibi olmasi ya da hic bir okul egitimi almamis olmasi insani davranis bozukluklarindan koruyamiyor. Özelllikle siddet konusu en cok arastirilan konulardan biri. Evinde siddeti bizzat yasamis ya da görmüs bir cocuk gelecegin siddet uygulayicisi olarak yetisiyor genellikle. Cogunlukla da kadinlar ve cocuklar erkekler tarafindan siddete maruz kaliyorlar kalmasina, ama siddet gören erkekler de var: kadinlardan, kadinlarin ailelerinden, hemcinslerinden...

Ayrica degerli arkadasim, bazi diger yazilarinizda siddet uygulayanlarin hasta olmadiklarini,tedavilerini vergilerinizle finanse etmeye karsi oldugunuzu söylüyorsunuz. Bu paralarin siddete ugrayanlarin tedavilerinde kullanilmasina taraf oldugunuzu büyük bir inancla söylüyorsunuz.

Evet... Haklisiniz, magdurlara hepimiz aciyoruz, icimiz paralaniyor. Yakin cevremizde siddeti yasamis olabiliriz, hatta kendimiz bile maruz kalmis olabiliriz... Ama bu nedenle sadece duygularimizla karar verip konusmamiz bizi cok daha yanlis bir yola götürürür. Söyle bir örnek vereyim: karni ac, issiz, yoksul birinin karnini doyurmak anlik bir yardimdir asla önlem degildir. Yoksula gercekten yardim etmek O'nun bir daha bu duruma düsmesini önleyerek mümkün olabilir ancak. Bir örnek daha: Eski sömürgeci gelismis ülkelerin yillardan beri ac Afrika ülkelerine sürekli yiyecek, giyecek yardimi götürmelerinin hicbir yarari olmadi, eger birilerine yarari olduysa bile bu yine bu gelismis ülkelerdeki yardim kuruluslarinda aktif olan birtakim humanistlere(!) olmustur, bu ülkelere prestij katkisi yapmistir. (Tabi ki olaylara yüzeysel bakanlari, düsünmeye üsenenleri ya da düsünerek huzurunu kacirmak istemeyeneleri etkileyebilirler.) Oysa gercek amaclari bu fakir ülke insanlarina yardim etmek olsa, bu ülkelere sanayi götürürler, okullar insa ederler, üniversiteler acarlar.

Siddet sorunu da aynen böyle. Sadece mor catilarla, doktor yardimlariyla, cocuk bakim olanaklariyla, her firsatta ellerine bayrak alip sokaga firlayan, feminizmi dillerinden düsürmeyen, aslinda da feminizmi amacindan saptiran, fanatik, can sikintisindan bosluk doldurmak, ya da birseyler yapiyor gibi görünmek icin, kimlik bunalimindaki birkac kücük burjuva kadininin toplanarak kurduklari kadin dernek ve kuruluslari vs. ile siddetin önlenecegini sanmak naifliktir. Tam tersine siddet daha da siddetlenmekte, kadin ve erkegin arasi iyice acilmaktadir. Dayakci kocalardan, öfkeli nisanlilardan, acimasiz pezevenklerden, töreci katillerden kacan ve günün birinde sokak ortalarinda yakalanarak kursunlanan, bicaklanan kadinlar daha da cogalmaktadir.

Siddet sorunu sicacik evlerimizde, bilgisayarlarimizdan siddet gösteren -erkeklere diyelim-, bas bas bagirip hakaret ve lanet yagdirmakla cözülmez.

Evet... Yalnizca siddete ugrayan degil siddet uygulayan da bir kurbandir, yardima ihtiyaci vardir. Yardim edilmelidir, tedavi edilmelidir, cocugun ilk ve en kalici egitimini aldigi aileler egitilmelidir,gerekirse denetlenmelidir. . Sorun ancak temeline inerek cözülür. Söylenecek ve yapilacak cok sey var cookk... Ise önce kafalardan baslamak gerek.

Saygilar herkese...