Mesajı Okuyun
Old 30-11-2010, 11:47   #7
kilit27

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.mina
değerli meslektaşlarım merhabalar

müvekkilim 87 yılında işe başlamış . işe giriş bildirgesi ile kabul tarihini göstern belgelerimiz mevcut.
ancak bu işyerinde hiç pirimi ödenmemiş ve o işyerinde 9 ay çalıştıktan sonra işten ayrılmış ve bir daha 1994 te başka bir iş yerinde işe girmiş ve bugüne kadar da pirimleri ödenerek çalışyor.
sorunumuz şöyle; o iş yeri müvekkilin pirimini hiç ödemediği gibi çıkışını da vermemiş. sgk da 1994 te tekrar girişe bir sorun çıkarmamış ve neden eskiden çıkışın yok da dememiş ancak şuanda 1987 yılındaki işe girişini kabul etmeyip 1994 yılını baz alıyor.
bu da müvekkilin 15 sene daha çalışması demek.

sorum;bu konuda zaman aşımı var mi? ve hizmet tespit davasında hangi yolu öneririsiniz?
sevgi ile kalın
T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi

E:2009/2768
K:2010/2663
T:11.03.2010

İŞÇİNİN ÇALIŞMA SÜRESİ

506 s. Yasa m. 3,79
1086 s. Yasa m. 288
4857 s. Yasa m. 63

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Z. A. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR
Dava, davacının 06.09.2000-04.09.2006 tarihleri arasında davalı apartman işyerinde kapıcı olarak çalıştığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Bu tür
hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği, Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren, tarafından verilip verilmediği, ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, yasanın kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de, çalışmasının konusu, sürekli, kesintili, mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu madde 288'de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı bu sınırlar altında kalan ücrtet alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı 506 sayılı yasanın madde 3 B ve D de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun varolup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır.
Somut olayda, davacının tesbitini istediği dönemde davalı apartman işyerine ait kapıcı dairesinde oturduğu ve davalı işyerinde
hizmet akdine dayalı çalışmasının olduğu tüm dosya kapsamı ile sabittir. Ancak, dosyadaki bilgi ve belgeler, tanık anlatımlarından davacının tesbitini istediği dönemde çalışma saatlerinin tamamında çalışmadığı anlaşıldığına göre, kısmi çalışma (part-time) söz konusudur.
Mahkemece yapılacak iş, davacının davalı apartman dışında başka bir apartmana
hizmet verip vermediği, başka bir iş ile iştigal edip etmediği, davalı apartmanın büyüklüğü, daire sayısı, bahçesi olup olmadığı, varsa büyüklüğü, ısınma sistemi araştırılıp, gerektiğinde bilirkişi düşüncesine de başvurulmak suretiyle davacının günde kaç saat çalışmış olabileceği belirlenmeli, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenmeli, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç işgücüne karşılık olduğu hususu açıkça saptanmalı ve çıkacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.