Mesajı Okuyun
Old 24-08-2007, 23:26   #27
AV.ZAFER TUNCA

 
Varsayılan hukuk ilkeleri perspektifinden bakarsak!!!

hakime gösterilmesi gereken saygı tartışılamaz. yeri ayrıdır. yabancı filmlerde "Honourable Judge" derler mesela. tabii hakimin şahsi karakteri de burada bir parça etkilidir. zira saygı karşılıklılık esasına dayanır sistemimizde. ancak savcılık kurumu ve makamı açısından durum çok daha farklıdır ve öyle bakılmalıdır. hukukçu olarak ve bunun ötesinde meslektaş olarak gereken saygının gösterilmesi tartışma konusu dahi değildir. savcılık makamı da yargının temel bir unsurudur. ancak savcılık makamını avukatlık makamından üstün tutan bir zihniyet totaliter izler taşıyor demektir. çünkü, hukukun süre gelen evrimi içinde yasalara da yansıdığı gibi, temel akım, bireyin hak ve özgürlüklerinin birey üstü mekanizmalara karşı korunması ve bireyin tekil olarak daha değerli olduğudur. burada anlatmaya çalıştığım "kamu-birey" menfaat dengesi değildir. "devlet- birey" menfaat dengesidir. savcı Türk toplumunda kamuyu değil aslen devleti temsil eder. Avukat üstü yetkilerle donatılması da bu nedenledir. Devletimiz ne olursa olsun silahların eşitliği ilkesini bir türlü yürürlüğe sokmak istememiş, kanunlarda buna yer verse dahi, uygulama ile durumu kendi lehine 1-0' a çevirmeyi bilmiştir. Savcı kendisine verilen yetkiler gereği zaten bir avukattan çok daha etkin bir şekilde, eğer gerçekten kamu/toplum adına çalışıyor olsa, her türlü araştırmayı yapabilecek durumdadır. tüm emniyet teşkilatı emrindedir. Ancak savcı da kendisine devlet tarafından biçilen rolü bildiğinden, silahların eşitliğine yanaşmak istememektedir. Üstün bir makama buyur edilen hiç kimse bu makamın yetkilerini devretmeyi düşünmez. olayın özü budur. Ancak mesele şudur. hukukuna, yargılamasına her zaman hayran kaldığımız yabancıların, filmlerinde, avukat-savcı dialoglarını görüyoruz. ama iş bunu bizim savcımıza uygulamaya gelince, "olur mu yahu koca savcı" diyoruz. savcı kamunun avukatı mıdır, değil midir, değilse kimin için çalışır ben hala kavramış değilim. savcı bir tarafsa ve savunma makamının karşısında ve eşit olarak bulunması gerekiyorsa, evet savcı bir avukattır. sadece vekilliğini yaptığı müvekkil farklıdır. Türkiye' nin artık bu totaliter zihniyeti bırakıp hukuk için uğraşması gerekmektedir. başta da savcıların!!!
bir savcının adliye içinde odasının olması, hakimle aynı kürsüyü paylaşıyor olması,hakimlerle aynı mekanı paylaşması, ayrı dosya ve belgelerinin olmaması, avukatın savcının odasına girerken bir "amirin odası" na giriyor edasıyla girmesi, bizim bünyelerimiz kaldırsa da hukukun gün gelip kaldıramayacağı şeylerdir. bunların tümü yeni düzenin tatlı hatıraları olacaktır.

son olarak, hukuku hakikaten çiğnenmiş bir hukuk devleti olduğumuzu şu basit gösterge ile açıklamak istiyorum. Bir adliye düşünün ki (Bakırköy adliyesi olsun bu mesela) hakimlerin sıradan odaları varken, o hukuk devletinde Cumhuriyet başsavcısının (kamu baş avukatının) odasının bulunduğu koridor camekanlarla kapalı ve yerlerde kırmızı halı serili şaşırmamak elde değil değil mi. bence bir adliyenin en kutsal makamı hakimlik makamıdır. hatta bir devletin bile en kutsal makamlarından biridir hakimlik. kırmızı halıyı hak eden tek makam da yine o makamdır. bu avukatların yanında hakimlerinde gururunu incitecek bir tablodur.
peki siz hala sormuyor musunuz: her sabah sayın "kamu baş avukatının" üzerinde yürüdüğü o halı, acaba bir kırmızı halı mı, yoksa bir hukuk devletinin can çekişen hukuk ilkeleri mi????