Mesajı Okuyun
Old 09-09-2019, 18:24   #4
Av. Suat

 
Varsayılan

Kanun yararına bozma talep edin.
Karar aleyhe bozulsa da sanık hakkında hüküm ifade etmeyecek ama kararın hatalı olduğunun tespitinde fayda var ..ilerisi için

Tarih:01.03.2007
Esas No:2007/438
Karar No:2007/419
Kaynak:
İlgili Maddeler:İİK.337
İlgili Kavramlar:MAL BEYANINDA BULUNMAMA

"borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde" ifadesine 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı yasa ile değişik İİK.nun 337.maddesinde yer verilmediği gözetildiğinde, kişinin yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebileceğinin, bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabileceğinin kabulü gerekir.

KARAR: Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Süleyman Sadî Kaya hakkında yapılan yargılama sonucunda, takibe konu alacağın günün ekonomik koşulları ve paranın satın, alma gücü karşısında bu miktar borcu karşılayacak para veya malın herkesin ev veya üzeRinde bulunmasının doğal sayılması gerektiğinden bahisle, İcra ve İflas Kanunu'nun 337/1-son maddesi uyarınca sanık .hakkında ceza tertibine yer olmadığına dair Bakırköy 3. İcra Mahkemesinin 26.6.2006 tarihli ve 2005/1020 esas ve 2006/705 sayılı kararına yönelik İtirazın reddine dair, Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.7.2006 tarihli ve 2006/173 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi
Tebliğname ile; sanık hakkında Bakırköy 4.İcra Müdürlüğünün 2005/5379 sayılı dosyası üzerinden icra takibinde bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilip, takibin kesinleştiği, ancak borçlunun borcunu ödemediği ve icra iflas Kanunu'nun. 74.maddesine göre mal beyanında bulunmadığı ve alacağı karşılayacak miktarda malın da hacizedilmediğinin anlaşılması karşısında., 4.10.2005 olan suç tarihine göre mal beyanında bulunmayan borçlunun eyleminin 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun ile değişik İcra ve İflas Kanunu'nun 337.maddesine göre suç teşkil edip anılan madde de öngörülen 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, 5358 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükmün öngördüğü şekilde, takibe konu alacağın günün ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü karşısında, bu miktar borcu karşılayacak para veya malın .herkesin ev veya üzerinde bulunmasının doğal sayıldığı gerekçesiyle ceza tertibine yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK.nun 309..maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 25.12.2006 gün ve 61633 sayıh kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 31.1.2007 gün ve 2007/2094 sayılı tebliğnamesiyle istenilmiş olmakla,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre, mal beyanında bulunmamak eylemi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 337.maddesinin 1.fıkrasında, "müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular, alacaklının şikayeti üzerine, icra mahkemesi tarafindan on günden bîr aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar, Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde yahut borcu karşılayacak miktarda malın haczedilmesi halinde borçluya ceza verilmez." şeklindeki düzenleme ile yaptırım altına alınmış iken, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 saydı Kanun'un 7.maddesiyle değişik 2004 sayılı İcra ve iflas Kanunu'nun 337.maddesinin 1.fıkrası, "müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlu, alacaklının şikayeti üzerine, on gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılır. Alacaklının alacağım karşılayacak miktarda malın haczedilmesi veya borcun ödenmesi halinde, bU ceza düşer," ifadesi ile müeyyide altına alınmak suretiyle değiştirilmiştir.
Görüleceği üzere önceki düzenlemede bulunan "Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde" ifadesine, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Yasa ile değişik İcra ve İflas Kanunu'nun 337.maddesinde yer verilmemiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 2.maddesinin 1.fıkrasının (L) bendinde disiplin hapsinin tanımı; "Kısmi bir düzeni korumak amacıyla yaptırım altına alınmış olan fiil dolayısıyla verilen, seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, ön ödeme uygulanamayan, tekerrüre esas olmayan, şartlı salıverilme hükümleri uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kayıtlarına geçirilmeyen hapsi ifade eder." şeklinde yapılmıştır.
Disiplin hapsi için yapılan bu tanım, hapsen tazyik yaptırımını da kapsar niteliktedir.
Konu öğretide ele alınmış ve disiplin hapsinin niteliği şu şekilde açıklanmıştır. "Kişinin yükümlülüğe aykırı davranmamak konusunda mecburiyeti bulunmamaktadır. Ancak, kişi bazı durumlarda bir yükümlülüğe uygun davranmaya belli ölçüde icbar edilebilmektedir. Başka bir deyişle kişi, bazı durumlarda yükümlülüklerinin gereğini yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebilmekte ve bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilmektedir. Bu hürriyetten yoksun bırakma olgusu, bir disiplin hapsi niteliği taşımaktadır. Ancak, yükümlülüğün yerine getirilmesi halinde, bu yaptırımın uygulanmasına derhal son verilmektedir. Bu bakımdan söz konusu disiplin hapsine ilişkin olarak kanunda sadece azami bir süre belirlenmektedir. Kişi kendisine terettüp eden yükümlülüğün gereğini yerine getirmeye zorlamak amacıyla ancak belli bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabilecektir. Bu sürenin dolması halinde; kişi, yükümlülüğünün gereğini yerine getirmemiş olsa bile hürriyetinden yoksun bırakılmasına ilişkin yaptırım uygulanmasına son verilerek serbest bırakılacaktır. Bu nedenle söz konusu disiplin hapsine, kanunda tazyik hapsi denilmiştir. (Doç.Dr.İzzet Özgenç, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 3.Bası,Sh.623)
Bu çerçevede, 1.6.2005 tarihinden sonra mal beyanında bulunmamak fiilini işleyen borçlu sanık hakkında; önceki düzenlemede bulunan "borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği takdirde" ifadesine 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı yasa ile değişik İİK.nun 337.maddesinde yer verilmediği gözetildiğinde, kişinin yükümlülüğünü yerine getirmesini sağlamak için belli ölçüde icbar edilebileceğinin, bu amaçla bir süreye kadar hürriyetinden yoksun bırakılabileceğinin kabulü gerekir.

Somut olayımızda, Bakırköy 3.İcra Mahkemesinin 26.6.2006 tarih ve 2005/1020 esas ve 2006/705 sayı île verilen, takibe konu alacağın günün ekonomik koşullan ve paranın satın alına gücü karşısında bu miktar borcu karşılayacak para veya malın herkesin ev ve üzerinde bulunmasının doğal sayılması gerektiği gerekçesiyle ceza tayinine yer olmadığına dair karara karşı itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görüldüğünden Bakırköy l.Ağır Ceza Mahkemesinin 5.7.2006 tarih ve 2006/173 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 1.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.