Mesajı Okuyun
Old 07-07-2007, 22:04   #26
calikusu_kamuran

 
Acil

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Sayın medenikal

Davudi bir sesle yazdığınız görüşünüze katılıyorum: ‘’ Sınır varsa felsefe yoktur.’’

Bence de haklısınız. Bilim adamları kanıtladıklarını bilim aleminde yayınlıyorlar. Kanıtlayamadıklarını ise felsefe kutusuna atıyorlar.

Kanıtlamak belli kuralların belli sınırlar içinde uygulanmasıyla mümkündür. Halbuki felsefenin kanıtlamak gibi bir kaygısı yoktur. Dilin kemiği olmadığına göre, felsefe de dille yapıldığına göre, ‘felsefe sınır tanımaz’ demek doğrudur.

Saygılarımla

Tek şeyi sormak istiyorum: Felsefe neyi arıyor, hiç düşündünüz mü?

Gerçeğin ta kendisini aramayan felsefe anlayışından bahsediyor gibiyiz hep. Felsefenin varacağı en son nokta gerçeğin kendisinin kuralları ile insan aklını kurallamaktır, daha ötesi değil. İnsan aklı tümel gerçekliği tamamen keşfettiği gün, korkmayınız saçmalamaktan vazgeçer. Bugün bilmedikleri, görmedikleri için tahminler yürütmesinde ne sakınca var anlamıyorum. İnsanlık tarihini bu yaşa/olgunluğa ne getirdi, bilimsel bir fen çalışması bile felsefenin ta kendisidir benim için. Ha, birileri gerçekliğin bulunmasından önceki tezlere/varsayımlara/iddialara felsefe diyorsa bile yine gerçekliği buluşun bir aşaması olarak hayat boyu var olacaktır, bu düşünme eylemi. Bunların neresi kötüdür. Herkes alanıyla ilgilensin diyorsak orada Siz" e katılıyorum Syn. Armağan Konyalı, kendi alanımızın dışında zaman geçirerek asıl alanda ilerlememiz mümkün olmayabilir, ama şundan eminim benim asıl alanım bile felsefenin çabaları sonucu bu gerçekliğine ulaşmıştır. İnsan salt hobi olarak şöyle bir engince düşünebilir. Ve hatta gerçeğin kuralları ile düşündüğümüzü azcık görmeye çalışırsak şıp diye görürüz. Bazen insan beyni gerçeğin kurallarının dışına çıkmak isteyebilir ki orada hayal başlar, keşke şöyle olsaydı der, ama elbet bu felsefe değildir kendini avutma belki bir sıkıntıdan kaçmaya çalışma ve belki kafayı biraz rahatlatma olabilir. Kimileri kafayı rahatlatmak için alkol almıyor mu işte onun gibin bir şey.

Ama en güzeli gerçeğin kurallarını keşfedip onun kuralları ile düşünmektir. Salt düşünürken sinir oluruz, neden, çünkü gerçeğin kurallarını yürütüyor beyin. Arabam olsun istiyorum, param yok, ve salt bunun düşüncesi sıkıntıya sokuyor insanı, neden, ha düşüncede icra edemiyorsun ha gerçekte icra edemiyorsun neredeyse insan için her ikisi de bir sıkıntıyı veriyor, neden?

Salt bu nedenleri bile ararken insan aklının gerçeği aradığını ve gerçeği ararken de düşünceyi işletişin yine gerçeğin kuralları ile yapıldığını görmek çok da zor değil. Beyindeki düşünceler peş peşe ekleniyorken aslında gerçeğin ta kendisinin kuralları(determinantı) ile peşpeşe eklemelerin var olduğunu görmek zor değil. Beynimde gerçeğin kuralları ile var etmişsem bir şeyi artık eminim ki gerçekte de onu var edeceğimdir. İşte beyin gerçeğin kuralları ile düşünce ürettiği için emindir/ve artık bunu uygulayabilirim der. Ama biz gerçekteki bir şeyi eksik bırakmışsak düşünce/şekil/senaryo oluştururken elbetteki gerçekteki uygulama içine bu eksik olan şey katılırsa farklı sonuç alırız.

İns en nihayet aklına gerçeğin kurallarını alarak yürümek istiyor. Diğer yandan akıl kolaycılık taraftarı olduğu için daha kısa yollar bulmak adına sürekli savaşıyor. Şekilde kalmış hukuklar, bugün sonuç getirmiyor ve gelin görün ki ins beyni sonuç getiren şimdiki hal içindekine yönelmekte de hiç gecikmiyor, kısaca insan beyni gerçeğin ta kendisiyle birlikte yürümek istiyor, ama kolaya varmayı da kendinde barındırıyor. Sonuca vardıran daima galip geliyor.

SEVGİ VE SAYGILARIMLA.