Mesajı Okuyun
Old 19-05-2007, 15:14   #7
ragıp

 
Varsayılan

Sayın Ergin
Açıklamalarınız için teşekkür ederim. Ama hala görüşümde ısrarcıyım.
Madde 197.- Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.
Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.

Burada, zayıf bir türkçe kullanılmasından kaynaklanan hata var bana göre. Hakimin gerekli önlemleri alması, diye yazılan maddeye göre verilen karar da, tedbir nafakası olarak algılanmaktadır. En azından ben böyle düşünüyorum.
Hakim dava açılmakla,parasal katkıyı belirleyen birmiktarın ödemesine karar verdi diyelim. Ama ayrı yaşamakta haklı olup olmadığına ilişkin yargılama devam edecek. Dava bitti ve belli bir miktar parasal katkıya hükmedildi. Bence bu, artık tedbir nafakası değildir. Zira bir ilama dayanmaktadır.
Aşağıda yazılı olan 199.maddeye ilişkin birkararda, nafaka için tedbir nafakası tabiri kullanılmamakta, nafaka denmektedir.
T.C.
Y A R G I T A Y
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI:
ESAS KARAR
2005/5719 2005/6864
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ :Mersin l. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Medeni Kanunun 199. maddesi; ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektiği ölçüde eşlerden birinin istemi üzerine hakimin, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapabileceğine karar verebileceğini hükme bağlamıştır.
Toplanan delillerden; kocanın ( davalının ) 6446 ada 1 parselin sahibi olduğu, kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, buradan elde ettiği bağımsız bölümlerden bir tam bir yarım daire ile iki dükkanı üzerinde bıraktığı, diğerlerini çocuklarına eşit şekilde verdiği anlaşılmaktadır. Bu taşınmazlar dışında, Mersin Tapu Sicil Müdürlüğünün 27.05.2004 tarihli yazılarından da anlaşıldığı gibi onaltı parça hisseli taşınmazın bulunduğu da sabittir.
Davacıya 400.000.000 lira nafaka takdiri yapılmıştır. Davacının aileyi ekonomik çöküntüye sokacak davranışı isbat edilmemiştir. Evlilik birliği devam ettiğine göre güvence altına alınması gereken hükmedilen nafaka ve ilerki yıllardaki artış miktarı olmalıdır. Mahkemece; gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınarak tedbir konulan onaltı parça taşınmazın davalıya isabet edecek kısmı ile davalının diğer taşınmazların değeri denetimine imkan verecek şekilde belirlenmesi ve tasarrufun bu ölçüde sınırlandırılması gerekir. Açıklanan husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi yerinde değildir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple taraflar yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.04.2005 çar.

Tedbir nafakası olarak adlandırılmasına da bir şey diyemem elbet. Ama genel hukuk sistemimize baktığımızda, bu katkı bedelinin tedbir nafakası olarak adlandırılması, önce HUMK ve diğer mevzuatagöre çelişki taşımaktadır.