Konu: Yeni Anayasa
Mesajı Okuyun
Old 10-09-2007, 10:15   #43
ahmetsacit

 
Varsayılan

[Prof.Dr. Ergun Özbudun] Herkesin rahatlıkla kabul edebileceği bir sivil anayasa taslağı hazırladık!

Türkiye, 1961 yılından bu yana yaklaşık yarım yüzyıldır darbeler sonrasında askerî otoriteler tarafından hazırlanan anayasalarla yönetiliyor. 1961'de askerî cunta öncülüğünde hazırlanan anayasa 1980'de yine bir darbeyle kaldırıldı. Şimdiye kadar 71 maddesi değiştirilen 1982 Anayasası ise gelişen Türkiye'ye uymayan dar ve yamalı bir elbiseyi andırıyor. Sivil anayasa talepleri sık sık gündeme getirilmesine, hatta kampanyalar düzenlenmesine karşılık bu rüya bir türlü gerçek olmadı. Daha önceki nafile çabaların aksine sivil anayasa hedefi bu sefer hayata geçecek gibi görünüyor. 22 Temmuz seçimlerinde halkın yaklaşık yüzde 47'sinin desteğini alan AK Parti, seçim vaatlerinin başında gelen "sivil anayasa" girişimini hiç zaman kaybetmeden başlattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talebi üzerine Türkiye'nin önde gelen anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığında oluşturulan akademik kurul bir taslak hazırladı. AK Parti bünyesinde Dengir Mir Mehmet Fırat'ın başkanlığını yaptığı anayasa komisyonu, geçtiğimiz hafta taslağı inceleyerek değerlendirme ve önerilerini akademik kurul üyelerine iletti. Herkesin merakla beklediği sivil anayasa taslağının kısa bir süre içinde kamuoyuna açıklanması bekleniyor. Anayasa çalışmalarının gizli saklı yürütüldüğü eleştirilerini haksız bulan Prof. Dr. Ergun Özbudun, ön çalışma aşamasının tamamlanmaması nedeniyle taslağın şimdiye kadar kamuoyuna açıklanamadığını söylüyor. Toplum sözleşmesi anlamına gelen anayasanın halkın değişik kesimlerinin taleplerini yansıtması gerektiğini vurgulayan Özbudun, taslak tartışmaya açıldıktan sonra siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve medya olmak üzere her kesimden gelecek görüş ve önerilerin değerlendirilerek gerekli değişikliklerin yapılacağını ifade ediyor. Sivil anayasa çalışmalarının başmimarlığını yürüten Özbudun, taslakta yer alan düzenlemeler ve anayasa tartışmalarıyla ilgili merak edilen konuları Zaman'a anlattı.

Türkiye, cumhurbaşkanının kim olacağını ve seçimleri tartışırken birdenbire sivil anayasa gündeme oturdu. Sivil anayasa girişimi ne zaman ve nasıl gündeme geldi?
Sivil ve demokratik bir anayasa tasavvuru Türkiye'de uzun zamandan beri mevcut. 1982 Anayasası'nın kabulünden itibaren bu anayasa tartışılmaya başlanmıştır. Sayın Başbakan beni seçimlerden önce 8 Haziran'da makamına davet ederek, anayasa taslağı hazırlayacak bir komisyon oluşturmamı ve başkanlığını yürütmemi talep etti. Bu teklifi memnuniyetle kabul ettim. Çünkü AK Parti'nin seçim beyannamesinde yeni anayasanın parametreleri yer alıyordu. Bunun sivil, demokratik, insan haklarını evrensel düzeye yükselten ve parlamenter rejim ilkeleriyle uyumlu bir anayasa olacağı millete taahhüt ediliyordu. Bunlar benim de idealimdeki anayasaya uygun düştüğü için bu teklifi onur duyarak kabul ettim.
Taslağın sizin başkanlığınızdaki 6 öğretim üyesinin yer aldığı bir akademik kurul tarafından hazırlandığı basına yansıdı. Bu komisyonu AK Parti mi oluşturdu?
Hayır. Başbakan'ın taslak hazırlama teklifini kabul ettikten sonra bu komisyonu ben oluşturdum. Komisyon üyelerinin hepsi tam anlamıyla demokrat, liberal, laik görüşlü ve alanlarında kendilerini fazlasıyla kanıtlamış değerli hukukçulardır. Komisyonu oluşturduktan sonra zaman zaman bir araya gelerek 100 saati geçen ortak çalışmalar yaptık. Toplantılar arasında kalan sürelerde de her üye bireysel olarak taslak üzerinde çalıştı, daha sonra ortak bir metin oluşturduk.
Örnek aldığınız bir taslak ya da bir yabancı ülkenin anayasası var mı?
Bir ülkenin anayasasından ya da bir taslaktan değil; ama çok sayıda örnekten esinlendik. Uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından, Avrupa anayasalarından, Türkiye'de şu ana kadar yapılmış anayasa taslaklarından, TÜSİAD'ın desteklediği demokrasi raporlarından ve bilimsel literatürden yararlandık.
1982 Anayasası çok kriz üreten bir anayasa oldu. Son olarak cumhurbaşkanlığı seçimi Anayasa maddelerinin farklı yorumlanması nedeniyle kilitlendi. Sivil anayasa fikri bunlara bir tepki olarak mı gündeme geldi?
Bu anayasa taslağı bir tepki zihniyetiyle hazırlanmamıştır. Türkiye'nin daha demokratik, daha hürriyetçi bir anayasaya ihtiyaç duyduğu çok çeşitli çevreler tarafından dile getirilmiştir. Daha önce hazırlanan taslak çalışmaları da aynı zihniyetle hazırlanmıştır. Bunların hepsi daha demokratik bir Türkiye amacını gütmektedir. Belli olaylara karşı bir tepki değil, toplumdaki ihtiyacın bir sonucudur.
Adı sivil anayasa olmasına rağmen taslağın kamuoyuna açıklanmaması, çalışmanın sivil toplumdan gizli yürütüldüğü eleştirilerine yol açtı.
Bir ön çalışmanın kamuoyuna açık yapılması mümkün değil. Gerek bizim yaptığımız çalışma gerek AK Parti'nin kendi içinde yaptığı değerlendirme mahiyeti itibarıyla aleniyet içinde yürütülecek faaliyetler değil. Toplumdan gizli saklı bir şeyler gerçekleştiriliyor düşüncesi son derece yanlış bir algılama. Bizim yaptığımız akademik bir ön çalışmadır. Projenin asıl sahibi sivil anayasayı millete taahhüt eden AK Parti'dir. Bizim önerdiğimiz taslak 6 kişiyi bağlar. Ancak AK Parti taslağı benimseyip kamuoyuna deklare ettiği zaman bu projenin siyasi bir anlamı olacaktır. AK Parti kısa bir süre içinde bu taslağı kamuoyunun bilgisine ve tartışmasına açacak, aylar süren yoğun bir tartışma süreci olacak. Gerek partiler, gerek akademik çevreler, sivil toplum kuruluşları, medya bu tartışma sürecine dahil olacak. Bunun neticesinde taslaktaki bazı hükümler muhtemelen yeni biçimler alacak. Daha sonra Meclis'e sunulacak, resmi bir öneri biçiminde orada da Anayasa Komisyonu'nda tartışılacak. Genel Kurul'da tartışılacak. Yine muhtemelen bazı hükümleri değişecek. En son aşama olarak da halkoyuna sunulacak. Toplumdan gizli saklı gerçekleştirilen bir faaliyet asla söz konusu değil.
Anayasa hukukçusu meslektaşınız AK Parti Mersin Milletvekili Zafer Üskül'ün ideolojisiz ve renksiz anayasa görüşü tartışma yarattı. Sizin hazırladığınız taslağın bir ideolojisi var mı?
Liberal demokrat bir anayasanın ideolojisiz olması esastır. Belli bir ideolojinin değerleri anayasaya yansıdığı takdirde o ideolojiyi paylaşmayan bireyler ve siyasi partiler gayri meşru konuma düşebilir. Mesela sosyalist ideolojiyi yansıtan bir anayasal sistemde liberal bir partinin faaliyet yapması zordur. Bu bakımdan anayasaların ideolojik değer içermemesi, çeşitli ideolojilere eşit mesafede olması temenni edilir. Elbette taslakta da bunun gerçekleştirilmesine gayret edilmiştir.
Anayasanın ideolojiden arındırılması, laikliğin korunması noktasında bir zaafa yol açabilir mi?
Tam aksine bizim hazırladığımız taslak, laikliğin gerçek anlamına uygun ve laikliği güçlendirecek nitelikte hükümler ihtiva etmektedir. Bu taslakla laikliğin altının oyulmakta olduğu endişeleri tamamen yersizdir hatta bir paranoyadır.
Atatürk'ün ismi ve ilkelerine yeni anayasa taslağında yer verilmediği şeklinde iddialar var.
Mevcut 1982 Anayasası'nda Atatürk ilkelerinden söz ediliyor; ancak bu ilkeler tek tek sayılmıyor. Mesela devletçilik açık olarak ne 61 Anayasası'nda vardı ne de 82 Anayasası'nda var. 1982 Anayasası'nın uygulandığı ilk yıllarda devletçilik ilkesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nden özelleştirme aleyhine kararlar çıktı. Anayasa'da devrimcilik kelimesi de yok. İlkeler deyince bunların hukuken uyulması zorunlu kurallar olarak kabul edilmesi problem yaratıcı mahiyettedir. Öte yandan Atatürk ilkelerinin cumhuriyet, laiklik, milliyetçilik gibi ilkeleri Anayasa'nın diğer hükümlerinde somutlaşmıştır. Bunlar mevcut anayasada olduğu gibi bizim taslağımızda da muhafaza edilmiştir. Dolayısıyla Atatürk ilkeleri anayasadan çıkarılıyor gibi bir iddia tamamen mesnetsizdir. Atatürk ismi ve ilkeleri hem başlangıç bölümünde hem de yemin metinlerinde yer almaktadır.
Anayasa'nın ilk üç maddesinin değiştirilemeyeceğini öngören dördüncü maddenin yeri neden değişiyor?
Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri bizim hazırladığımız taslakta da aynen korunuyor. Biz mevcut anayasa kuralları içinde bir anayasa değişikliği gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Yeni anayasa şu anda yürürlükte olan 1982 Anayasası'nın 175. maddesindeki usullere uyularak yapılacaktır. Bu nedenle ilk 3 maddenin değişmezlik ilkesi korunmaktadır. Bu maddelerin değiştirilemeyeceğine ilişkin 4. maddenin ise sadece yeri değiştirilmiştir. Bu hüküm, Anayasa'nın değiştirilmesine ilişkin bölüme alınmıştır. Bu şekilde olması daha mantıklıdır.
Taslakta başörtüsüyle ilgili düzenleme olup olmadığı konusunda basına farklı bilgiler yansıdı. Sizin, taslağa alternatif bazı öneriler koyduğunuz gündeme geldi. Ancak AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, Anayasa'da başörtüsü konusunda bir hükmün yer almayacağını söyledi. Sizin hazırladığınız taslakta başörtüsü yasağının kaldırılmasına ilişkin bir öneri var mı?
Bizim önerilerimiz tamamen akademik nitelikte ve bu çalışmaya katılan 6 kişiyi bağlar. Nihai siyasi değerlendirme AK Parti tarafından yapılacaktır. Bizim inancımız, üniversite düzeyinde öğrencilere yönelik bir kılık kıyafet kısıtlamasının olmamasıdır. Dolayısıyla taslağımızda bu yönde iki alternatif ifade vardır. Biri "Yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir" biçiminde, diğeri ise "Yükseköğretim kurumlarında kimse kıyafet nedeniyle öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz" şeklindedir.
Anayasa'da ve kanunlarda başörtüsünü yasaklayan bir hüküm bulunmadığı, bu yasağın Anayasa Mahkemesi'nin kararındaki bir yoruma dayandırıldığı belirtiliyor. Anayasa'da başörtüsüyle ilgili bir düzenleme yapılmazsa mahkemenin bu yasaklayıcı yorumu devam mı edecek?
Anayasa'da ve kanunlarda üniversitelerde türbanı yasaklayan bir hüküm olmadığı doğru. Ben de Sayın Fırat'a hak veriyorum. Anayasa'nın kılık kıyafetle ilgili bir hüküm ihtiva etmemesi gerekir. Hatta bu, dışarıdan bakınca komik karşılanabilir. Ne var ki ortada bir Anayasa Mahkemesi kararı var. Bunu da Anayasa'ya bir hüküm koymadan başka bir şekilde aşmak mümkün görünmüyor.

DÜNYACA TANINAN BİR BİLİM ADAMI Türkiye'nin önde gelen anayasa hukuku ve siyaset bilimcisi olan Prof. Dr. Ergun Özbudun, aynı zamanda bilimsel eser ve makaleleriyle dünyaca tanınan bir isim. 1937 yılında Ankara'da doğdu. Ankara Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra 1975 yılında aynı üniversitede profesör oldu. Amerika'nın ünlü Harvard Üniversitesi'nde bir süre araştırmacı olarak çalıştı. Chicago, Paris, Columbia ve Princeton üniversitelerinde misafir profesör olarak dersler verdi. Türk anayasa hukuku, Türkiye'nin siyasî rejimi, siyasi partiler, seçim sosyolojisi ve demokratikleşme konularında çok sayıda Türkçe ve İngilizce kitap ve makalesi var. Kendi kaleme aldığı bilimsel kitap ve makalelerinin yanı sıra çok sayıda yabancı temel eseri de Türkçeye çevirdi. Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), Avrupa Konseyi Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu), Milletlerarası Siyasî İlimler Derneği (IPSA) ve Journal of Democracy Editörler Kurulu, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) gibi uluslararası ve yerel kuruluşların üyeliklerinde bulundu. Ergun Özbudun, uluslararası sosyal bilimler endeksinde kitap ve makalelerine en çok atıf yapılan Türk bilim adamı olarak öne çıkıyor. 1996-1999 yılları arasında uluslararası sosyal bilimler endeksinde Türk anayasa hukukçularının eserlerinden yapılan 34 alıntının 25'i tek başına Özbudun'a ait. Türk anayasa hukukunun gelişimini inceleyen Prof. Dr. Kemal Gözler, Ergun Özbudun'u kendi kuşağının en değerli anayasa hukukçusu ve aynı zamanda en seçkin siyasal bilimcilerden biri olarak nitelendiriyor. Bir dönem Anavatan Partisi'nin yönetiminde bulunan Özbudun, 1994 yılından bu yana Bilkent Üniversitesi'nde anayasa hukuku ve siyaset bilimi dersleri veriyor.

http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/ha...haberno=586304